Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Unesco'nun Türk Kahvesini "İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası" olarak tanımladığı gün olan 5 Aralık, “Dünya Türk Kahvesi Günü” olarak kutlanıyor.

 

Dünya Türk Kahvesi Günü” dolayısı ile Almanya IKG- Kültür Tarih ve Entegrasyon Ataştırmaları Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada “Özellikle Almanya’da yaşayan Türklerin Türk Kahvesi’nin adına, tadına ve ismine sahip çıkmalarını isteyerek Avrupa’lı Türkler milli içeceğimize özellikle kültür hırsızlarına karşı şimdi çok daha dikkatli olmalıdırlar” şeklinde uyarılarda bulundu.

 

Türk Kahvesi’nin özellikle Almanya arşivlerindeki kazıp tarihi konusunda yaptığı bilimsel çalışmalar ile bilinen Türk asıllı Alman tarihçi Dr. Latif Çelik, “Avrupa saraylarına kahve en az 3 asır önce girdi. Almanların Türkentrank (Türk içkisi) olarak adlandırdığı nesne 1683 sonrası Güney Almanya’ya gelen Türk esirler üzerinden tanındı. İçimi sert ama keyifli olan nesneyi Türk esirlerden öğrenen Almanların zaman zaman bazı bölgelerde kahve ile şarabı kültürel anlamda yarıştıracak kadar rekabet ettiğini biliyoruz. İki milletin ortak tarihinde Kahve Türküsü (Kaffelied) Avrupalı milletlerde sadece Almanlar tarafından besletelenmiş ve günümüze kadar uzanmıştır. Bavyera|nın Würzburg şehrinde Türk Kahvesi’nin 300 asırlık tarihi  iyi incelendiğinde kahvenin Almanya Coğrafyası‘ndaki heyecan verici tarihi ile karşılaşmak mümkündür” şeklinde konuştu.

 

Dr. Latif Çelik’in “Türk kahvesi’nin 300 Yıllık Almanya Yolculuğu” adlı eseri Almanya’da çok satan kitaplar arasında yer almıştı.

Mit einem bundesweit einheitlichen Sirenenprobelarm am Donnerstag, 8. Dezember 2022, ab 11.00 Uhr wird auch in weiten Teilen Bayerns die Warnung der Bevölkerung und die Funktionsfähigkeit des Sirenenwarnsystems geprobt.

 

Der Heulton dauert eine Minute. Bei schwerwiegenden Gefahren für die öffentliche Sicherheit soll das Warnsignal die Bevölkerung veranlassen, Rundfunkgeräte einzuschalten und auf Durchsagen zu achten.

 

Der Probealarm wird im Landkreis Würzburg in diesen Gemeinden und ihren Ortsteilen aktiviert:

 

Gemeinde Bergtheim (OT Bergtheim, Dipach, Opferbaum), Gemeinde Eisenheim (OT Obereisenheim, Untereisenheim), Gemeinde Estenfeld (OT Estenfeld, Mühlhausen), Markt Frickenhausen, Gemeinde Güntersleben, Gemeinde Hausen (OT Hausen, Erbshausen, Rieden), Gemeinde Kürnach, Gemeinde Oberpleichfeld,

Gemeinde Prosselsheim (OT Prosselsheim, Püssenheim), Markt Randersacker (OT Randersacker, Lindelbach), Gemeinde Rimpar (OT Rimpar, Gramschatz, Maidbronn), Gemeinde Rottendorf (OT Rottendorf, Rothof), Gemeinde Unterpleichfeld (OT Hilperts-, Rupprechtshausen, Burggrumbach, Unterpleichfeld).

 

Nur durch den tatsächlichen Betrieb können eventuell vorhandene Mängel an den Sirenen oder den Alarmgebern erkannt und behoben werden. Das Landratsamt Würzburg bittet darum, Fehlfunktionen zu melden an: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.

 

Bitte informieren Sie sich unter www.warntag2022.de.

Weitere Informationen in verschiedenen Sprachen: www.warnung-der-bevoelkerung.de

 

 

 

 

BERLİN (AA) - Savunma harcamaları için 100 milyar avro özel fon ayıran Almanya'nın F35 savaş uçağı alımında sıkıntılar yaşadığı iddia edildi.

 

Bild gazetesinin Savunma Bakanlığı'ndan Federal Meclis Bütçe Komisyonu'na gönderilen bir belgeye dayandırdığı haberde, 9,9 milyar avro tutarındaki uçak alımında gecikme ve ilave maliyet olabileceği belirtildi.

Belgede, uçuş operasyonları için ulusal sertifikasyonun zamanında alınamaması riski bulunduğuna işaret edilerek, uçuş operasyonlarının ancak kısıtlamalar altında başlayabileceği aktarıldı.

Almanya Silahlı Kuvvetleri Bundeswehr'in Büchel beldesindeki askeri havaalanını 2026 yılına kadar F-35 jetleri için zamanında dönüştürüp dönüştürmeyeceğinin belli olmadığı belirtilen haberde, bu nedenle teslimat takviminde sıkıntıların olabileceği ve bunun da ilave maliyet anlamına geldiği ifade edildi.

 

Haberde yaşanan bu durumun Alman parlamenterleri de kızdırdığı vurgulandı.

Savunma Bakanı Christiane Lambrecht ile Sosyal Demokrat Parti'de (SPD) siyaset yapan Andreas Schwarz, yaptığı açıklamada, "Parlamentonun sorunları yeni öğreniyor olması kabul edilemez. Bakanlıktan riskleri nasıl kontrol altına almayı planladığına dair kapsamlı bir açıklama bekliyorum. Burada sadece sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar." diyerek bakanlığın tutumunu eleştirdi.

 

Im ersten Teil unserer Miniserie zum Thema Ernährung beim Sport hat so Ulrike Jaques, Ernährungsexpertin bei der AOK in Würzburg empfohlen, erstens rund um die Bewegungseinheiten ausreichend zu trinken und zweitens vor dem Training eine Essenspause einzulegen. Drittens hat sie erläutert, wie Ausdauer- und Kraftsportler das Essen während und nach dem Sport für sich möglichst günstig gestalten. Dafür hat die AOK Bayern begleitend von forsa nachfragen lassen, ob und wie die Befragten ihre Ernährung dem Sport anpassen und woher sie ihre Informationen zur Ernährung beim Sport beziehen. Diesmal – in Teil 2 unserer Miniserie – zeigt Ulrike Jaques auf, welche Ernährungsweise die meisten Vorteile bringt, welche Produkte Sportler links liegen lassen können und welche Informationsquellen sportlich aktive Menschen in Bayern bevorzugen, wenn es um Ernährung beim Sport geht.

 

Tipp 4: Ergänzungsprodukte sind unnötig

Acht Prozent der Sporttreibenden in Bayern verwenden sogenannte „Sportlernahrung“ wie Energieriegel, Eiweißpräparate oder isotonische Getränke, vor allem Männer und Jüngere greifen hier zu. „Eine ausgewogene Ernährung mit viel Gemüse und Obst liefert alles, was der Körper braucht“, so Ulrike Jaques. Die Verwendung von Nahrungsergänzungsmitteln ist teuer und kompliziert, kann sogar schädlich sein, etwa wenn der Körper ein Zuviel an Nährstoffen mühsam wieder ausscheiden muss.

 

Tipp 5: Keine Belohnung mit Fett, Zucker oder Alkohol

Ebenso viele Befragte (acht Prozent) fallen ins andere Extrem und „belohnen“ sich nach dem Sport, zum Beispiel mit Süßigkeiten, deftigem Essen oder Bier. „Insbesondere Alkohol macht den Trainingserfolg wieder zunichte, aber auch Fett und Zucker belasten den Körper unnötig“, warnt Ulrike Jaques. Die Gruppe derjenigen, die seltener als einmal pro Woche Sport treiben, äußert überdurchschnittlich häufig, dass sie den Sport und die Ernährung in keiner der genannten Weisen aufeinander abstimmen.

 

Tipp 6: Ausgewogene nährstoffreiche Ernährung

Nur für Spitzensportler ist es sinnvoll, der Sportart und dem Leistungsniveau angepasste Ernährungspläne zu beachten. Dann gelten auch andere Regeln für Trainings- und Wettkampfphasen. Als Fazit für Freizeitsportler hält Ulrike Jaques hingegen fest: „Wenn sportlich Aktive sich an eine abwechslungsreiche Kost mit viel Gemüse, Vollkornprodukten und Obst halten und unsere sechs Tipps für Ernährung beim Sport beherzigen, sind sie auf jeden Fall auf der sicheren Seite.“

 

Persönliches Umfeld als meistgenutzte Informationsquelle

„Im Rahmen der forsa-Befragung über das gesunde Älterwerden hat uns auch interessiert, woher die Befragten ihre Informationen zur Ernährung beim Sport beziehen“, so Ulrike Jaques. Die jüngeren sportlich Aktiven zwischen 18 und 29 Jahren greifen vor allem auf das persönliche Umfeld, Artikel im Internet und Social Media zurück. Die über 59-Jährigen dagegen setzen anders als die Jüngeren vermehrt auf Print-Medien, das Fernsehen oder Radio sowie Informationen der Krankenkassen. 

 

Birleşmiş Milletler (BM) Azınlık Sorunları Forumu 15. Oturumu 1-2 Aralık 2022 tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre şehrinde düzenlendi. “BM Ulusal ya da Etnik, Dinsel ve Dinsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Hakları Bildirgesi’nin 30. Yılı” temalı Forum’a Batı Trakya Türk toplumunu temsilen Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Uluslararası İlişkiler Direktörü Melek Kırmacı Arık ve Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği’nden (BTAYTD) İnsan Hakları Uzmanı Kerem Abdurahimoğlu katıldı.

 

BM Ulusal ya da Etnik, Dinsel ve Dinsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Hakları Bildirgesi’nin normatif çerçevesinin ele alındığı Forum’un iki gün boyunca gerçekleştirilen oturumlarında azınlık hakları savunucularının bildirinin uygulanmasındaki rolü tartışıldı, bildirinin uygulanmasında retorik ile uygulama arasındaki boşluğun giderilmesi için yapılması gerekenler değerlendirildi.

 

Forumun ikinci gününde konuşma yapan ABTTF, Batı Trakya Türk toplumunun 1923 Lozan Antlaşması ile eğitim ve din alanında özerk kılındığını ancak bu özerk yapının 1967 sonrası dönemde yasa ve genelgelerle tahrip edildiğini aktardı. Yunanistan’ın etnik Türk kimliğini tanımayarak Trakya’da “Müslüman azınlık” tanımını kullandığını belirten ABTTF, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in 24 Kasım 2022’de Rodop ilindeki Türk ilkokullarından gelen öğrenciler ile yaptığı görüşmede Lozan Antlaşması’ndan bu yana Türk ilkokullarında Türkçe ve Yunanca olmak üzere iki dilli eğitim verilmesine karşın bu okullarda verilen eğitim dilinin Türkçe olduğunu dahi söylemediği örneğini verdi. Yunanistan’ın isminde “Türk” kelimesi geçen dernekleri kapattığını belirten ABTTF, Batı Trakya Türk toplumunun örgütlenme özgürlüğünün ihlal edilmesi ile ilgili Bekir Usta ve Diğerleri dava grubu olarak bilinen davalarda Yunanistan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını 14 yılı aşkın süredir uygulanmadığını söyledi.

 

Batı Trakya Türk toplumunun yanı sıra Yunanistan’da Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türk toplumunun Lozan Antlaşması’nın imzalandığı sırada Onikiadaların Yunanistan’a ait olmaması nedeniyle azınlık olarak tanımlanmadığını ve azınlık haklarından mahrum bırakıldığını aktaran ABTTF, Rodos ve İstanköy’deki Türk toplumunun adaların Yunanistan’a verilmesinin ardından sahip oldukları anadilde eğitim hakkı ile dini liderlerini seçme hakkının zaman içerisinde ellerinden alındığını belirtti.

 

BTAYTD, Batı Trakya Türk toplumunun kendi okullarını kurma ve yönetme hakkına sahip olduğunu ancak bu hakkın ihlal edildiğini belirterek eğitimde okulların yönetiminde encümenlerin sahip oldukları hakların ellerinden alınmasını bu duruma örnek olarak gösterdi. Dini alanda Batı Trakya Türk toplumunun dini liderleri olan müftüleri seçme hakkının ellerinden alındığını belirten BTAYTD, toplumun seçtiği müftüleri tanımayıp devlet eliyle atama yoluyla müftü belirlediğini söyledi. Rodos ve İstanköy’de Türk toplumunun da Yunanistan tarafından azınlık olarak tanınmadığını belirten BTAYTD, adalardaki Türklere anadilde eğitim ve dini liderleri seçme hakkı verilmediğini kaydetti. Bölgedeki sivil toplum temsilcilerinin azınlık haklarını savunmak amacıyla katıldıkları uluslararası toplantılar sonrasında medyada hedef gösterildiğini söyleyen BTAYTD, sivil toplum temsilcilerinin cezai ve mali soruşturmalara maruz bırakıldıklarını belirtti.

 

Yanıt hakkını kullanan Yunanistan, “Trakya’daki azınlık” ifadesi ile Batı Trakya Türk toplumuna ilişkin yükümlülüklerini yerine getirdiğini iddia etti.

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Köln Bölge Veliler Birliği, Manisa'nın Büyük Sümbüller bölgesinde yanan ormanlık alanı yeniden yeşertmek için “1 İyilik 1 Fidan” kampanyasına 33 bin fidanla destek oldu.

 

DİTİB Köln Bölge Veliler Birliği ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) iş birliğinde “1 İyilik 1 Fidan” projesi kapsamında, Manisa'da geçtiğimiz yıl çıkan orman yangınında zarar gören alanın yeniden yeşermesi için 33 bin fidan toprakla buluşturdu.

DİTİB Köln Bölge Veliler Birliği, bölge cami dernekleri ve bağışçılarının destekleri ile TDV ve Manisa Orman İşletme Müdürlüğü iş birliği içerisinde çam ağacından oluşan fidanların dikim töreni Büyük Sümbüller bölgesinde gerçekleştirildi.

 

Fidan dikim törenine; Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Çetin, DİTİB Köln Bölge Veliler Birliği Başkanı Kader Durmuş ve dernek veliler birliklerinden Ali Haydar Duvahan (Düren), Aynur Alkan (Aachen), Halil Karakoç (Frechen), Manisa Orman İşletme Müdürü Fatih Öztürk, Manisa İl Müftüsü Mustafa Soykök’ün yanı sıra Manisa ve Ankara’dan gençlik ve kadın kolları ile çok sayıda gönüllü katıldı.

Fidan dikim töreninde konuşan DİTİB Köln Bölge Veliler Birliği Başkanı Kader Durmuş, geçen yıl Manisa'nın Büyük Sümbüller bölgesinde meydana gelen orman yangınında yanan ormanlık alanı yeniden yeşertmek için DİTİB Köln Bölge Veliler Birliği ve bölge cami dernekleri olarak kampanya başlattıklarını söyledi.

 

Köln bölgesinde bir dizi etkinlikler düzenleyerek fidan kampanyasına destek olduklarını ifade eden Durmuş, “Köln bölgesinde cami derneklerimizin yöneticileri, velilerimiz, çocuklarımız, cemaatimiz ve hayırsever bağışçılarımızın 33 bin fidan emanetini düzenlenen törenle toprakla buluşturmak üzere geldik. Sene sonuna kadar fidanlarımızı dikerek yanıp kül olan Sümbüller bölgesi yeniden yeşerecek. DİTİB olarak nerede bir iyilik nerede bir hayri hizmet varsa biz oradayız” dedi.

Durmuş ayrıca, Köln bölgesi DİTİB derneklerine, velilere, çocuklara katkı sunan hayırsever bağışçılara, Türkiye Diyanet Vakfı’na ve Manisa Orman İşletme Müdürlüğü’ne teşekkür etti.

 

Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Çetin de, yanan ormanlık alanları yeniden yeşillendirebilmek için iki yıl önce başlattıkları “1 İyilik 1 Fidan” projesi kapsamında Türkiye genelinde bugüne kadar 750 bini aşkın fidanı toprakla buluşturduklarının bilgisini verdi.

İyiliklerin dikilen fidanlarla geleceğe nefes olduğunu söyleyen Çetin, Manisa’nın Sümbüller bölgesindeki yangında zarar gören ormanlık alanı yeniden yeşertebilmek için 33 bin fidanı sene sonuna kadar toprakla buluşturacaklarını belirtti.

Türkiye Diyanet Vakfı olarak dünyanın birçok yerinde başta insani kriz ve doğal afetler olmak üzere savaşta ve yokluk çeken dünyadaki coğrafyalara yardım götürdüklerini söyleyen Genel Müdür Yardımcısı Çetin, ‘Bir İyilik Bir Fidan’ kampanyasına katkılarından dolayı DİTİB Köln Bölge Veliler Birliği’ne, hayırsever bağışçılara ve iş birliğinden dolayı Manisa Orman İşletme Müdürlüğüne teşekkür etti.

 

Törende konuşmaların ve yapılan duaların ardından çam ağacından oluşan fidanlar dikildi. Gerçekleştirilen fidan dikimleri ile Manisa'nın Büyük Sümbüller bölgesinde “DİTİB Köln Bölge Veliler Birliği Hatıra Ormanı” oluşturuldu.

2022 Mart ayında Duisburg ve Dortmund kentlerinde yüksek düzeyli katılımla yapılan çalıştaylar sonrası kurulan Türkçe ve Eğitim Çalışma Kurulu olağan toplantısını gerçekleştirdi.

 

Kadir Dağlar başkanlığında gerçekleşen toplantıda Türkçe derslerine ve eğitim gündemine dair STK’ların çalışmaları değerlendirildi ve önemli kararlar alındı.

Önümüzdeki süreç içinde STK’ların çatı kuruluşlarıyla ve toplumun bütün kesimleriyle Türkçe gündemiyle görüşme iradesinin belirdiği toplantıda 2023’de geniş katılımlı üçüncü Türkçe Çalıştayı‘nın düzenlenmesi hususunda değerlendirmeler yapıldı. Bu bağlamda bir üst kurulun oluşmasının amaçlandığı belirtildi.

 

Bilgi notu – ‚Türkçe ve Eğitim Çalışma Kurulu‘:

Türkçe ve Eğitim Çalışma Kurulu veli dernekleri ve öğretmen derneklerinin koordinasyonunu sağlayan bir yapılanma olarak Mart 2022 de kuruldu. Almanya’da Türkçe ve eğitim alanında en deneyimli isimlerle genç öğretmenler tarafından oluşan kurul eğitim alanında faaliyet sağlayan başta veli derneklerine, öğretmen derneklerine ve diğer STK’lara tavsiye niteliğinde durum raporları hazırlayacak. Türkçe ve Eğitim Çalışma Kurulu yüksek siyaset ve bürokrasiyle iletişimi sağlayıp bilimsel verilerle dayalı ve uzmanlar tarafından hazırlanmış raporların eğitim politikalarında değerlendirilmesini sağlayacak.

 

Foto: Kadir Dağlar, Celal Aydemir, Belma Bektaş-Kılıç, Gizem Uyanık, Emine Kır

Die Kreisseniorenzentren des Klinikums Main-Spessart rufen zur Zusendung von Adventspost für ihre Bewohnerinnen und Bewohner auf.

 

Lohr a.Main, 02.12.2022

Auch in diesem Jahr freuen sich die Seniorinnen und Senioren der Kreisseniorenzentren Gemünden und Marktheidenfeld über weihnachtliche Post von der Bevölkerung. Aufgrund der vielen tollen Einsendungen in den vergangenen beiden Jahren wird die Aktion dieses Jahr erneut stattfinden. Im Vordergrund steht dabei, den Bewohnerinnen und Bewohnern eine Freude zu bereiten: Egal ob mit Briefen, gemalten Bildern oder etwas Gebasteltem – der Kreativität sind hier keine Grenzen gesetzt. Vor zwei Jahren startete die Aktion zum ersten Mal und wurde ins Leben gerufen, um den Bewohnern die Vorweihnachtszeit während der Pandemie so schön wie möglich zu gestalten und den Senioren damit ein kleines Lächeln ins Gesicht zu zaubern. „Die Einsendungen verschönern unseren Senioren die Adventszeit ungemein. Gemeinsam lesen wir die Briefe oder Karten und dekorieren unsere Einrichtung“, so Doris James, Einrichtungsleitung des Kreisseniorenzentrums Marktheidenfeld.

 

Wer Lust hat, sich auch in diesem Jahr an der Aktion zu beteiligen, kann seine Post mit dem Stichwort "Adventspost" an folgende Adresse richten:

 

Kreisseniorenzentrum Marktheidenfeld

Baumhofstraße 91

97828 Marktheidenfeld

 

Kreisseniorenzentrum Gemünden

St. Bruno-Straße 14

97737 Gemünden

 

Über das Klinikum Main-Spessart

 

Das Klinikum Main-Spessart, ein Eigenbetrieb des Landkreises Main-Spessart, beschäftigt mehr als 1.000 Mitarbeitende an den Standorten Lohr am Main, Marktheidenfeld und Gemünden. Als leistungsstarkes Krankenhaus der Akut-, Grund- und Regelversorgung mit zentraler Notaufnahme und als akademisches Lehrkrankenhaus der Universität Würzburg bietet es ein breites Spektrum moderner Hochleistungsmedizin auf dem aktuellen Stand der Wissenschaft. Ein Bildungszentrum für Pflegeberufe, ein geriatrisches Zentrum sowie zwei Senioreneinrichtungen runden das wohnortnahe Angebot ab. Als Leuchtturmprojekt des Freistaates Bayern entsteht am Standort Lohr ein neues Zentralklinikum mit einer Nutzfläche von rund 17.000 Quadratmeter und 280 Betten. Für das Bauvorhaben wurde eine finanzielle Förderung in Höhe von 108,992 Mio. Euro in Aussicht gestellt.

- Göbeklitepe-Karahantepe Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul:
- "Bu proje kapsamında Şanlıurfa'da 9 noktada kazılar yapılıyor. Bu kazıları yürüten ekipler, farklı ülkelerden, farklı üniversitelerden, farklı geleneklerden gelen insanlar"
- "Eş zamanlı yürütülmesi, projelerde görev alan bilim insanlarının birbirleriyle interaktif şekilde ilişki içerisinde olması anlamını taşıyor. Bu da hem Türk arkeolojisi ve tarih öncesi arkeoloji için hem de ülkemizin uluslararası işbirliklerine ciddi katkılar sağlamaya başladı"
 

BERLİN (AA) - UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde kayıtlı Göbeklitepe'yi de kapsayan "Taş Tepeler Projesi", Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen panelle anlatıldı.

Berlin Büyükelçiliği'nde düzenlenen panelde Göbeklitepe-Karahantepe Kazı Heyeti Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul, Berlin Ön Asya Müzesi Direktörü Prof. Dr. Barbara Helwing ve Almanya Arkeoloji Enstitüsü yetkilisi Dr. Lee Clare, Taş Tepeler ve Türk Alman arkeolojik işbirliğine dair sunumlar yaptı.

Göbeklitepe-Karahantepe Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, arkeoloji bağlamında Türkiye ile Almanya'nın dünyada en uzun ve köklü ilişkiye sahip iki ülke olduğunu söyledi.

Berlin'de gerçekleştirilen panelle Türk-Alman arkeoloji geçmişi ve işbirliklerinin anlatıldığını belirten Karul, şu ifadeleri kullandı:

"İki ülke arasında köklü bir ilişki ararsanız dünyada herhalde en uzun ve köklü ilişki, 'Türkiye ve Almanya arasındaki' diye tarif edebiliriz. Prof. Dr. Helwing'in yaptığı konuşma, iki ülke arasındaki arkeoloji geçmişinin hem kişiler hem projeler bağlamında bugüne kadar nasıl geldiği veya ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu gösterdi. Bize düşen de var olan bir şeyin üzerine yenisini ilave etmek."

Karul, Taş Tepeler Projesi kapsamında bir Alman üniversitesi ve enstitüsü ile bir müzenin katılımıyla çalışmalar yapıldığını dile getirerek, "Göbeklitepe kazılarını zaten Alman Arkeoloji Enstitüsü ile İstanbul Üniversitesi adına yürütüyoruz. Bu yıl başlayan Taş Tepeler Projesi kapsamında Gürcütepe kazıları, Bergama Müzesince sürdürülüyor. Her iki alanda da çalışan meslektaşlarımız Türkiye'nin tanıdığı isimler." diye konuştu.

Arkeolojinin tüm bilim dalları gibi gelişen bir alan olduğunu vurgulayan Karul, arkeoloji biliminin yeni boyutlar kazandığını, dolayısıyla farklı ülkelerdeki üniversitelerin birikimlerini bir araya getirerek daha da katkı sağlandığını kaydetti.

- "Proje kapsamında Şanlıurfa'da 9 noktada kazılar yapılıyor"

Karul, Taş Tepeler Projesi'ni özellikle farklı bilim insanlarının görev alması yönüyle ön plana çıkarmakta fayda olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Bu proje kapsamında Şanlıurfa'da 9 noktada kazılar yapılıyor. Bu kazıları yürüten ekipler, farklı ülkelerden, farklı üniversitelerden, farklı geleneklerden gelen insanlar. Eş zamanlı yürütülmesi, projelerde görev alan bilim insanlarının birbirleriyle interaktif şekilde ilişki içerisinde olması anlamını taşıyor. Bu da hem Türk arkeolojisi ve tarih öncesi arkeoloji için hem de ülkemizin uluslararası işbirliklerine ciddi katkılar sağlamaya başladı. Dolayısıyla insanlar ve özellikle bilim insanları, birbirilerinden çok şey öğrendi. Bunun da Türkiye'nin gelişmesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz."

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un da Taş Tepeler Projesi'nin uluslararası yönünü öne çıkardığına atıfta bulunan Karul, uluslararası işbirliklerinin sayısını artırmayı planladıklarının altını çizdi.

- Karahantepe’ye ilişkin fotoğraf sergisinin açılışı yapıldı

Berlin Ön Asya Müzesi Direktörü Prof. Dr. Barbara Helwing, "Geçmişten Günümüze Türk-Alman Arkeolojik İşbirliği" konulu sunum gerçekleştirdi.

Helwing, sunumunda Türk-Alman işbirliğindeki en önemli faktörleri tarihi fırsatlar, siyasi irade, kişiler, dostluk, süreklilik ve güven olarak sıraladı.

Çok sayıda Alman davetlinin katıldığı etkinlikte Taş Tepeler Projesi’nin en önemli höyüklerinden olan Karahantepe’ye ilişkin fotoğraf sergisinin de açılışı yapıldı.

- Stoltenberg: "Polonya'nın güvenliğini güçlendirmek istiyoruz. Bu konuda temaslarımız sürüyor"
- Scholz: "NATO'daki müttefiklerle Ukrayna'ya gerekli olduğu müddetçe desteğimizi sürdüreceğiz. Rusya bu savaşı kazanmamalı"
 

BERLİN (AA) - NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Polonya'nın güvenliğini güçlendirmek istediklerini ve bu konuda temas halinde olduklarını söyledi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Berlin'deki görüşmesi sonrası ortak basın toplantısında konuşan Stoltenberg, "Polonya'nın güvenliğini güçlendirmek istiyoruz. Bu konuda temaslarımız sürüyor" dedi.

Almanya'nın Patriot hava savunma sistemlerinin Ukrayna'ya konuşlandırması konusundaki tartışmalara da değinen Stoltenberg, "Almanya'nın Polonya'ya Patriotları teklif etmesi çok değerli. Almanya sorumluluk sahibi bir müttefik gibi davranıyor. Ukrayna konusuna gelince Almanya oraya zaten bir hava savunma sistemi olan Iris-T gönderdi." diye konuştu.

Stoltenberg, Patriotların, Ukrayna konusundan ayrı ele alınması gerektiğini söyledi.

Ukrayna'nın hava savunma sistemine ihtiyacı olduğunu belirten Stoltenberg, ancak bu sistemlerin teçhizatı ile cephanelerinin tedarikinin de önemli olduğunu dile getirdi.

Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşın uluslararası hukuka aykırı olduğunu bir kez daha dile getiren Stoltenberg, "Savaş nedeniyle kış daha da ağır geçiyor. Rusya bu savaşı kazanmamalı. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in NATO'yu savaşın içine çekmesine izin vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Stoltenberg, Almanya'nın, denizaltındaki boru hakları ve diğer altyapının korunması için NATO desteğiyle bir merkez kurulması önerisini memnuniyete karşıladığını sözlerine ekledi.

- Scholz: "Rusya bu savaşı kazanmamalı"

Almanya Başbakanı Olaf Scholz da NATO'daki müttefikleriyle Ukrayna'ya gerekli olduğu müddetçe desteklerini sürdüreceklerini bildirdi.

"Rusya bu savaşı kazanmamalı." diyen Scholz, NATO'nun savaşa taraf olmaması gerektiğini bu sayede dünya çapında bir gerilime yol açılmamış olacağını ifade etti.

NATO'nun, Almanya ve müttefiklerinin temel güvenliği için sigorta konumunda olduğunu belirten Alman Şansölye, bir sonraki NATO toplantısına kadar İsveç ve Finlandiya'nın birliğe üye olmalarını arzuladıklarını dile getirdi.

Scholz, Patriotların Ukrayna'ya verilip verilmeyeceği sorusuna cevap vermekten kaçınarak Polonya'ya yaptıkları teklife atıfta bulundu.

Alman Başbakan, "Polonya'nın güvenliğini güçlendirmek istiyoruz. Polonya ile temas sürüyor ve bu henüz tamamlanmadı." dedi.

Almanya Silahlı Kuvvetleri olan "Bundeswehr"in mühimmat tedariki konusunda son yıllarda yanlış bir yol izlendiğini söyleyen Scholz, "Sadece Ukrayna'daki savaş nedeniyle değil, aynı zamanda kendi rakamlarımıza da baktığımızda orada sürekli bir tedariki garanti edebilmenin ne kadar önemli olduğunu şimdi somut olarak anlıyoruz." diye konuştu.

Scholz, Savunma Bakanı Christine Lambrecht'in son yıllardaki bu eksiklikleri giderme konusunda son derece kararlı olduğuna işaret ederek "Bu, kolay bir operasyon değil. Bunun başarılı olması için elinden geleni yapıyor ve başarılı olacak." ifadelerini kullandı.