Almanya’da Bakım ve Engellilik Hakları 

von Aytürk
A+A-
Reset

Almanya’da takriben 8 milyona yakın (*Rakam: Federal İstatistik Kurumu 2023) vatandaş engelli olarak istatistik kayıtlarında geçmekte, bu Almanya nüfusunda %9,3 demektir. Takriben 8 milyona tekabül eden bu insanların  takriben 4 milyonu evde ya bir aile yakını tarafından veya bir profesyonel bakıcı tarafından bakım görmekte. İstatistiklerde engelliler ırk veya dinine göre ayrılmamakta. Bu rakama genel nüfusta Türk kökenli vatandaşların oranını alacak olursak takriben 320 bin Türk kökenli vatandaş engelli olarak Almanya’da yaşamakta. Bunların içinde tüm engelliler, yani bedensel engelliler, zihinsel engelliler, ruhsal ve duygusal yani piskolojik engelliler, görme engelliler, dil ve konuşma engelliler, süreğen hastalar bulunmaktadır.

Ailesinde engelli bir aile ferti olan ailelerde maalesef bir çok yönden sıkıntı çekmekte. Bunları sıralayacak olursak, en başta 24 saat engellinin bakımı ile ilgilendiklerinden dolayı sosyal hayattan izole oluyorlar, bu da yalnız kalmalarına sebep oluyor. Bu yalnızlık ruhsal bunalıma yol açıyor. Ruhsal bunalımla ise bakımı üstlenenlerin sağlık sorunları başlıyor, dolayısıyla engellinin bakımı da sağlıklı bir şekilde yapılamaz hale geliyor.

Bunun yanısıra engellinin bakımı ile 24 saat ilgilenmek zorunda kalan aile yakınları bir de hem engelli olanın hem de bakımı üstlenenin haklarını ögrenmeleri gerekiyor. İşte bu konuda da maalesef ilgili kurumlar gerektiği kadar yardımcı olmuyorlar. Haklar kasıtlı bildirilmiyor ve bu şekilde kurumlar tasarruf ettiklerini düşünüyorlar.

Şüphesiz Almanya’nın sağlık sistemi dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden sayılmaktadır. Ama buna rağmen Sağlık ve Sosyal kurumların koordinesiz çalıştığı aşikardır. Bunu da maalesef en çok engellinin bakımı ile ilgilenen aile fertleri hissetmekteler.

Bir insanda kronik hastalık veya engellilik teşhisi konulduğunda veya bir ailenin doğan çocuğunda herhangi bir engellilik teşhisi konulduğunda hem “Engellilik Ofisine” (Versorgungsamt) engellilik oranının belirlenmesi için hem de bakım hakları için bakım derecesine (Pflegegrad) hastalık sigortasına müracaat yapması gerekiyor. Eğer hastanede iken bu teşhis konulmuş ise, zaten hastanenin bakım ve sosyal hizmet bölümü hastamızı yönlendirerek ilk adımları atmış oluyorlar.

Öncelikle engellilik kimliğini ele alalım

Engelliliğin den dolayı birtakım günlük hayatta işlevleri yapamadığından veya sağlıklı bir insan gibi çalışamadığından dolayı‚ engellilik oranına yani (GdB= Grad der Behinderung) göre bazı avantajlar elde edebiliyor.

“Engellilik Ofisi’nin vermiş olduğu engellilik kimliğinde iki önemli teşhis vardır bunlardan birincisi engellilik oranıdır ikincisi de engelliliğin türüdür. Engellilik oranı %20 ile başlar %100’e kadar çıkabilir. Yüzde yirmi ile bir insan engelli sayılmaktadır burada sadece cüzi bir miktar vergiden düşürülmek de. %30 ve %40 engellilik oranlarında ağır engellilik ile eşitlik sağlama (Gleichstellung mit Schwerbehinderten Menschen) hakkı doğuyor bunu da işveren kurumuna müracaat yapılması gerekiyor. Bu durumda işten çıkarmaya karşı koruma elde edilmiş olunuyor.

%50 engellilik oranında‚ “Ağır Engellilik Kimliği” verilmekte (Schwerbehindertenausweis). Birden fazla sabit teefon hattında indirim elde ediliniyor. Ev teşvikinde ve kira yardımında gelirden bir miktarın hesaba katılmaması ve yine yol parası ve gelir hesaplamasında vergiden düşürülmesi ve ayrıca bakım derecesi alan vatandaşlarında yine ek olarak vergiden bir miktar düşürülmesi elde edilir. Yüzde 60 oranından sonra engellilik görme ve işitme ile alakalı ise yayın katkısından (Rundfunk Beitrag) bir miktar düşürülür. Vergi ödemelerinde düşürülen miktar engellilik oranı yükseldikçe yükselir, bu miktarlar engellilik 100 olunca 7400 € ya kadar yükselebiliyor.

Yüzde 50’den fazla engellilik oranı elde edildiğinde hastalığa göre engelliliğin tespiti yapılmakta bu da kimlik üzerinde belirli harflerle belirtilmekte. “G” harfi ile (Gehbehinderung) kısmi yürüme engeli olanlar, “aG” ile (aussergewöhnliche Gehbehinderung) tamamen yürüme engelli olanlara verilmekte. “B” (Begleitung) yani birinin eşlik etme gereksinimi, “H’ yardıma muhtaç, “Bl” (Sehbehinderung) görme engellilere, “Gl” (Gehörlose) işitme engellilere, “RF” (Ermäßigung des Rundfunkbeitrags) Televizyon vergisinden muafiyet ev son olarak da ‚TBl‘ (taubblind) yani işitme ve görme engelli demektir. 

Engellilik kimliğinde işitme ve görme engellilik belirtilmiş ise toplu taşıma araçlarını ücretsiz kullanabilirler veya otomobil vergisinden muaf olabilirler. Aynı zamanda “RF” harfinide almış olurlar ve Televizyon vergisinden muaf tutulurlar. Görme engelliler ayrıca bulundukları eyaletlerden görme engelli yardımı (Blindengeld) alırlar. “H” harfini veya “aG” harfini elde edenler hem toplu taşıma araçlarını ücretsiz kullanırlar hem de üzerlerine kayıtlı olan otombil vergisinden muaf olurlar. Ayrıca “aG” harfini elde edenler belediyeye müracaat yaparak engelliler için aryılan otopark yerlerine araçları ile parkedebilirler ve yerel sakinlere (Anwohner) ayrılan park yerlerine durabilirler ve özel park yerleri olmaksızın belediyelerin ücretli olan otopark yerlerine de ücretsiz park edebilirler. ‚B‘ harfini elde edenlerde ise kendisine eşlik eden kişi toplu taşıma araçlarını kullanırken ücret ödemezler, tabiiki eşlik ettiği engelli kişi yanında olmak şartıyla.

Bir de Bakım haklarına gözatalım (Pflegeleistungen)

Kronik hastalığa yakalanmış, herhangi bir olaydan sonra engelli olan veya engelli olarak doğan bebekler için bakım derecesi (Pflegegrad) için hastalık sigortası veya bakım sigortasına (Krankenkasse/Pflegekasse) müracaat yapılır. Sigorta müracaatı MDK (Medizinischer Dienst der Krankenkassen) diye bağımsız bir kuruma yönlendirir ve buradan hastanın bakıma muhtaç durumunun tespiti için değerleme uzmanı (Gutachter) görevlendirilir. Bu tespiti hem bakıma muhtaç kişi ile hem de bakımı yapan kişi ile görüşerek ve ilglili kişinin doktor ve hastane raporlarını da inceleyerek tespit eder. Burada günlük yapılan işlemlerde ne kadarını yapabiliyor. Kendi başına mobilize olabiliyor, ilaşlarını kendisi alabiliyor mu, yakın ve uzak çevresindeki insanlar ile irtibatı nasıl, kendi öz bakımını ne kadar yapabiliyor, ruhsal ve piskolojik yönden olumsuz etkiler nelerdir noktalarını gözeterek hayatını nasıl etkilediğine dair tespitler yaparak bir puanlama sistemi ile bakım derecesi tespit edilmekte.

Eve gelen raporu hasta yakınları iyi incelemek zorundadır. Bu raporda genelde ihtiyaç olan bakım durumları, örneğin beden bakımı, beslenme ve mobilize ihtiyaçları ve bilhassa piskolojik durumlarda  eskik puanlama yapılma ihtimali yüksektir. Bundan dolayı bu puanlar iyi incelenmeli.

MDK denilen kurum genelde kendi öngördükleri puanları yazarlar rapora. Oysa bakım ihtiyacı her hastanın kendine özeldir, yani bireysel değerlendirme yapılmalıdır. Nitekim 2017 yılında yürürlüğe giren “Bakımı Güçlendirme Yasası” da (Pflegestärkungsgesetz) aynen bu şekilde öngörmektedir.  Yani her engelli ve her hastanın durumu genelleme değil de bireysel olarak değerlendirilmelidir.  Eğer engelli yakınları puanlamaları eksik buluyorlarsa, ki genelde ilk raporda bunu yapıyorlar. Bu durumda mutlaka bir ay içerisinde itiraz yazılması gerekiyor. 

2017 yılında yürürlüğe giren bu yasa köklü değişiklikler getirdi. En önemlisi, bu yasa ile bedensel, zihinsel ve psikolojik engel ve hastalıklar nedeniyle bakım derece ve bakım ihtiyacını tespit sürecinde eşit muameleye tabii tutulmalarıdır ve tespit edilen hakların ve maddi imkanların daha adil sunulmasını öngörmekte. Yani psikolojik rahatsız olan vatandaşlar da bakıma müracaat yapabilirler. Yasada en önemli yenilik ise bakım kavramının yeniden tanımlanmasıdır. Bakım derece ve haklarının tespitinde bu yasa ile daha fazla kriterler dikkate alınmakta. Ve daha sonra bakım kural ve hakları 2024 ve 2025 yıllarında değişikliğe giderek bir çok rakamlarda artış olmuştur.

Bakım dereceleri 1 ile 5 arasındadır. Hafif bakıma muhaç olanlar Pflegegrad 1 alırlar ve engellilik durumu ağırlaştıkça bakım derecesı yükselir. Bakım derecesinin tamamında bakım yardımcı malzemeleri (Pflegehilfsmittel) ücretsiz alma hakkı vardır, engelliliğine göre evde banyo gibi kapıları genişletme gibi tadilat için bir defalığına 4180 €’ya kadar destek verilir. Ve bir kurum veya bakım şirketi tarafından da aylık 131 €’yu geçmeyecek şekilde ev işlerinde yardımcı olabilecek bir eleman talep edilebilinir. Bu hizmeti yakınlardan biri de hastalık sigortasından sertifika alarak veya bu hizmetin internet üzerinden sunulan kursuna katılarak bu sertifikayı almaya hak kaznır ve bu hizmeti artık yapabilir.

Bakım parası bakım derecesi 2’den itibaren başlar. Bakım derecesi 2’de 347 €, derece 3’de 599 €, derece 4’de 800 € ve derece 5’de ise 990 € bakıma muhtaç olan kişiye bakım parası verilir. Bu meblağ hiçbir kurum tarafından verilen bir yardımı hesaplanırken hesaplamada değerlendirmeye alınmaz. Bakımı yapan kişiyede derecenin yükselmesine göre enmeklililk primi ödenmektedir, zira bakım yapan kişi kutsal bir hizmet vermektedir ve devletin yükünü hafifletmektedir.

Ayrıca bakım derecesi 2’den itibaren de bakıcının dinlendirilmesi için “Yedek Bakım” hakkı (Verhinderungspflege) vardır. Bazı kendini uzman olarak niteleyenler bun izin parası diye adlandırıyorlar, ki bu kesinlşkle doğru değildir. Kanunda Bakıma muhtaç olanların kesinlikle izin parası diye bir hakları yoktur. Asıl adı Yedek Bakım olan hakda da 2026 yılından itibaren dğişiklikler olacaktır. Bu yedek bakıcı 3. dereceden itibaren bir akraba olabilir veya bir arkadaş komşu da olabilir. Bunun senelik bütçesi 2026 yılından itibaren herkes için 3539 € dur. Daha önceki yıllarda ayrı ayrı hesap edilen ”Yedek Bakım” (Verhinderungspflege) ve “Kısa Süre Bakım” (Kurzzeitpflege) hkları artık birlşkte bir havuzda buluşup istenilen yerde kullanılabilinecek. Lakin önceki yıllarda geriye yönelik 4 sene alınabilen Yedek Bakım Hakkı artık sadece bir sene geriye yönelik alınabilecek.

Ve bir de bakım derecesi yükseldikçe bütçesi de yükselen “Gündüz Bakımı” (Tagespflege) yani haftada bir kaç gün sabah saatlerinden akşam saatlerine kadar bir gündüz bakım evine hastamızı bırakabiliriz ve bu zaman zarfında kendi işimize gidebiliriz.

Engelli olan kişi 18 yaşına geldiğinde yani reşit olduğunda eğer yakınları evrak işlemlerinde  sorumluluk alamıyorlarsa devlet tarafından, yani “Yerel Mahkeme’den” (Amtsgericht) bir “Yasal Koruyucu” (gesetzlicher Betreuer) tayin edilir. Evrak işleriyler bu yasal koruyucu ilgilenir. Yine reşit olan engelliler devlet tarafından ihtiyaçlarını giderebilmesi için “Temel Hak” (Grundsicherung) alma hakkı vardır. Bunu yaşından dolayı emekli olamayanlar ve engelliliğinden dolayı da çalışamayanlar elde etmektedir. Bu reşit olup ve okulu bitirmiş iseler “Engelliler Atölyelerine” (Behindertenwerkstatt) zaman geçirmek, sosyalleşmek ve bir takım kabiliyetlerini geliştirmek amacıyla gidebilirler. Bu hem engelliler için değişiklik olması hasebiyle hem de bakımı üstelenen kişilerin de dinlenmeleri ve kendileri ile ilgilenmeleri noktasında önemli bir hizmettir. Burada engelli kişilere cüzi miktarda gelir de ödenmektedir. 

Gördüğünüz gibi çok teferruatlı bir sistem ve haklar vardır. Bazı haklar eyaletlerde değişebilir. Haklarını bilmeyen aileler mutlaka bilen kişilere, bakım hizmet şirketlerine, belediyelerin sosyal bölümlerine danışmaları gerekir. Zira bir çok ailelerimiz ne gibi haklara sahip olduklarını bilmiyorlar, parasal haklardan tutun, taşımacılığa ve evde tadilat haklarına varana kadar bir çok haklara sahipler. Bu haklardan yararlanmakla kimsenin itibarı zedelenmez, bilakis hem engelli olanın hem de engelliye bakanların hayatları kolaylaşır. 

İrtibat Bilgileri: 

Nihat Cesur

0157 – 8624 3417

info@pflegeorganisation.org

Kaynaklar:

*https://www.destatis.de/DE/Themen/Gesellschaft-Umwelt/Gesundheit/Behinderte-Menschen/_inhalt.html

DİĞER HABERLER