Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Bu yılın başında Nürnberg’de göreve başlayan Egitim Ateşesi Dr. Mune Savaş görev bölgesindeki Türk çocuklarının egitim ve akademik başarısının artması için çalışmalara devam ediyor.
 
İşçi çocuğu işçi olur anlayışını çok geri-lerde bıraktık diyen Dr. Mune Savaş geçtiğimiz hafta LEMI eğitim projesi yetkilileri ile görüş alişverişinde bulundu. Dr. Hasan Gençel, Muhittin Arslan ve Murat Mehmet Kurhan’dan oluşan eğitimcileri kabul eden eğitim Ateşesi Dr. Savaş, “Bizim çocuklarımızın oldukça zeki olduğuna inanmakla birlikte ailelerden daha fazla yönlendirme ve özveri istediğini belirtti.
 
Bu ülkede hayatın her safhasında ba-şarılı Türk gençlerini görmek millet olarak hepimizin sevincidir diyerek, “Almanya’da imkanlar var. Ayrıca bizim devletimizin de eğitim destekleri var. Bunları kullanan, fırsatları değerlendiren ve geleceği bugünden tahmin eden ailelerin çocukları kesinlikle 15-20 yıl sonrasının başarılı insanlarıdır. Bu bağlamda çocuklarımız için herşeyi yapmaya hazırız” dedi.
 
LEMI Heyeti Başkanı Dr. Hasan Gençel ise, “Vatandaşlarımız imkanları kullanmalılar. Bu bağlamda sayın eğitim ateşemiz ile görüş alışverişinde bulunduk, fırsatları değerlendirelim” dedi.
Zaman zaman sorular gelir bize ve telefon veya mail yolu ile cevaplandırırız. Bazı soruları ve cevaplarını buraya alarak gazete okuyucularının da bunlara vakif olmasını istedim. Sanırım sizin de benzer konularda kafanıza takılan konu-lar vardır ve sizler de benzer soruların benzer cevaplarından faydalanabilirsiniz diye dü‚ün-düm.
Soru:
Acilden hastaneye gittiğimde muayene ücreti talep ettiler. Acil olarak giriş yaptılar. Ücret ödemeden çıktık eve geldiğimizde ödeme yapmamız için aradılar. Şikayetçiyim.
Cevap:
Acil sağlık hizmetlerinde herhangi bir ücret alınmamaktadır. Bunun için hastanenin bağlı bulunduğu SSGM'ye başvurmak gerekmekte.
Soru:
Vatandaşımız yurt dışı sigortalısı. Hastaneye her gitti-ğinde her işlem yaptırmak için 5 lira ödüyor. Bu durumdan şika-yetçi. Tahlil için bile ödüyor. 6 yaşındaki çocuğum için de ödüyorum ama normalde 18 yaşın altındakilere devlet bakıyor. Bize neden bakmıyor. Dişçiye gittiğinde 4-5 defa gitmesi gerekiyor ve her işlem için para ödüyor. Bunu şikayet ediyor.
Cevap:
İkili Sosyal Güvenlik Anlaşmalar çerçevesindeki yurt dışı sigortalıların tedavisinde TC vatandaşları için belirlenen kurallar çerçevesinde işlem görürler. Hastanın kendisinden katılım payı kesilmekte olup durum mevzuata uygundur. Diğer yandan diş ile ilgili olarak her hastaneye gidişinde aynı tedavi için katılım payı kesilmemesi gerekmekte olup bulunduğu ildeki SGK'ya müracaatı önerilmelidir. 18 yaş altı çocukların tedavisi ise Türk vatandaşları için geçerli olup tedavileri kurumca sağlanmaktadır.
Soru:
Yoğun bakımdan çıkartılıp normal odaya çıktım. Hasta yoğun bakımdan çıktıktan sonra normal odaya geçirilirse ücret ödenir mi? Yoksa yoğun bakım hastasından ücret alınmaz mı? Kanun gereği hangi durumlar hastadan hastane ücret alamaz?
Cevap:
Yoğun tedavi hizmetlerinde ilave ücret alınması Sağlık Uygulama Tebliğine aykırıdır. Ancak klinikte verilen hizmetler için özel hastaneler ve vakıf üniversiteleri ilave ücret alma hakkına sahiptirler. Bu bilgiler ışığında sizlerden ricam, muhakkak tamamlayıcı yurtdışı sağlık sigortası yaptırmanızı öneririm. Bu vesileyle cebinizden çıkacak büyük masrafları, küçük ek sağlık sigortası ile garanti altına almış olursunuz.
 
Soru:
Planlanan bir ameliyat gerçekten gerekli mi? Alternatifler var mı?
Cevap:
İkinci bir doktor görüşü çoğu zaman bir karar konusunda netlik kazanmak için yardımcı olur. Teşhis için hızlıca ikinci bir uzman bulmanızda size yardım ederiz. Bu amaçla çeşitli uzmanlık alanlarından farklı kalifikasyonlara sahip doktorlar ile birlikte çalışıyoruz. Bu, tedavinizin şanslarını ve risklerini daha iyi tahmin etmenize yardımcı olur. Daha fazla bilgiyi bulabileceğiniz adres: aok.de/hessen (anahtar sözcük: ikinci doktor görüşü/ Ärztliche Zweitmeinung)
 
Soru:
Uzman doktor arıyor, ama randevu için uzun uzadıya beklemek istemi yor musunuz?
Cevap:
Randevu arayışınızda size destek veriyoruz. Hangi doktorun alternatif olarak söz konusu olduğunu ve kısa zaman içinde hâlâ boş kapasitelerin olup olmadığını size söylüyoruz. Bu hizmetten 0800 01 11 511 numaralı telefondan ücretsiz yararlanabilirsiniz. https://www.aok.de/pk/hessen/inhalt/aok-arztvermittlung-schneller-zum-facharzttermin/
Hessen eyaletinde oturanlar aynı zamanda Hessen Eyaleti Tabibler odası üzerinden uzman doktor randevusu için yardım talep edebllirler. Bu işi online veya telefon ile gerçek-leştirebilirsiniz.
https://www.kvhessen.de/
Telefon:116 117.
 
Önemli açıklama:
elinizde bulunan Überweisungsschein/uzman doktora gönderilme ile ilgili düzenlenen belge acil kodu ile düzenlenmiş olması gerekir. Bu durumda en fazla beklenecek hizmet alım süresi 4 hafta ile sınırlanmıştır.
 
Soru:
Bir ameliyat başarışız, sonrasındaki tedavi yetersiz olduğunda veya yanlış ilaçtan mağdur olduğunuzda hasta olarak çoğu kez tek başınıza mı kalıyorsunuz.
Cevap:
Tedavi hatalarının ağır etkileri olabilir. Tedavide bir hata sezdiğinizde AOK Hessen sizi destekler. Size tarafsız ve kapsamlı bilgi veririz. Uzmanlarımız tedavide veya bakımda hata şüphesini kontrol ediyor, ilaçlar veya medikal ürünler nedeniyle oluşabilmiş hasarları itinayla inceliyor ve sonraki adımlar için gerçekçi bir değer- lendirmede bulunuyorlar. Sosyal sigorta hukukuna ilişkin soruları da cevaplıyoruz ve uzmanlaşmış hukuki destek bulmaya yardımcı oluyoruz.
Tüm bilgiler için: aok.de/hessen (anahtar sözcük: tedavi hataları /Behandlungsfehler)

Yazın bir kenara, ülke olarak biz bu savaştan güçlenerek çıkacağız…

İnsanlık kritik bir süreçten geçiyor. 3 ayda olanlar 3 asırda olmadı diyen tarihçiler bile şu an sadece tıp camiasına güveniyor. Dünyayı dinleyip haberleri izleseler de, Almanya Türkleri en çok Almanya ve Türkiye ile ilgileniyorlar. Almanya’daki gelişmeleri birebir yaşarlarken, acaba memleket ne durumda diye Türkiye’yi merak eden 4 milyona yakın insanımız Anavatandan gelecek bilgilere kulak kabartmış durumda. Alanında uzman akademisyenlerinden Prof. Dr. Hüsnü Çelik’e ulaşarak gelişmeler ile ilgili sorularımızı ilettik. Almanya Türkleri’nin yakından tanıdığı Hüsnü Hoca, “Rahat olun Türk Tıp camiası olarak tarihi bir sınav veriyor, insanımızıve insanlığı bu gürünmez düşmandan destanımsı bir mücadele ile korumaya çalışıyoruz. Siz, sadece kendinizi koruyun, tıb camiası olarak bu belanın üzerinden  geliriz“ dedi.

Kısıtlı imkanlar altında Prof. Dr. Hüsnü Çelik ile yaptığımız teleröportajı okuyucularımız ile paylaşıyoruz.

 

Taner Tüzün:

Hocam son durum nedir, iyi haberler varmı Almanya Türklerine verebileceğiniz?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Öncelikle bir kurum adına değil, şahsi düşüncelerimi açıklayabilirim size. Bir defa devletimiz, Sağlık Bakanlığı ve siyasi irade bu salgın karşısında elindeki tüm imkanları kullanarak tarihi bir kenetlenme ile sınav veriyor. Sorularınızı da tıb camiasının bir mensubu olarak cevaplandırmak isterim. Avrupa’dan dün de bir telefon aldım ve mesleğimle değil, siyaset ile ilgili sorular yöneltilmesine çok üzüldüm. Öncelikle biz tüm hekim arkadaşlar olarak en ön cephedeyiz bu savaşta. Türkiye olarak bireyselliğin tavan yaptığı ülkelerden değiliz. Bir defa bunun iyi anlaşılması gerek. Bizi kimse İtalya, İspanya, İran veya ABD sanmasın, biz zor zamanlarda olaganüstü kenetlenen bir milletiz. Öğretmenlerimiz ütü masasının üzerine yazdıkları ile uzaktan eğitim verir, mühendislerimiz olmayanı üretir, işadamlarımız tesislerini eksikleri üretmek için tahsis eder ve doktorlarımız canla başla çalışır. Kesinlikle bu salgından güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum.

 

 

Taner Tüzün:

Doğrusu moralinizi takdir ediyorum hocam, neye dayanarak kuruyorsunuz bu güzel cümleleri?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Bizim sektördeki tıp camiasını 25 yıldır tanıyorum. Avrupanın en iyi mekanik ventilatör sayısı ve gerekli ekipmanların önemli bir bölümü bizde. Özel sektörümüzde de ciddi imkanlar var. Yoğun bakım hastalarına düşen yatak sayısında da bir çok ülkeye göre açık ara öndeyiz bir çok ülkeye göre. Türk hekimi önüne gelen hastanın yaşına, statüsüne ve sosyal konumuna bakmaz. Biz yaşadığımız sürece sadece hipokrat yeminine bağlı kalarak insana hizmet ederiz.

 

Taner Tüzün:

Meslektaşlarınızın hepsi böyle pozitif moral ile bakabiliyormu şu anki durumda?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Öncelikle devletimiz son yıllarda ciddi bir sosyalizasyona giderek özellikle hastane, altyapı, teknik donanım ve ihtiyaçlarını karşılama yönünde ciddi çalışmalar yaptı. Elbette şu an ihtiyaç giderek artıyor ama özel sektörümüzün elindeki mekanik ventilatörler de sonuçta bu ülkenin kendi imkani. Biz bu salgın furyasından elimizdeki yerli ve milli kaynaklara dayanarak, devlet - millet dayanışması içinde ulusça güçlenerek çıkacağız. Yazın bir kenara, bu pandemiden en az zarar ile çıkacak olan bizim ülkemiz olacaktır.

 

 

Taner Tüzün:

Hocam sıkça araya girerek sormam gerek, hemen açıklarmısınız kısaca, nasıl olacak bu güçlenme?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Öncelikle elimizdeki bilgisayar tomografisi muazzam sayıda. Bütün Avrupadaki cihazın toplamı kadar sadece İstanbul’da var.  Elimizdeki mevcut bilgisayar tomografileri hastalığın ilk günlerde ciddi anlamda fayda sağladı. O imkanlar ile hastalığın ilk tanımları hızlı bir şekilde farkedilerek bir an önce tedaviye başlandı. Hekimlerimiz bilir, ne kadar erken tedaviye başlanırsa o kadar başarılı sonuçlar alabiliyoruz hastanelerimizde. Hastaların % 80’den fazlası zaten ayakta geçiriyor bu hastalığı,  konu o değil. Orta ve şiddetli derecede semptomları olan grup bir an önce tanınıyor, diğerlerinden ayrılıyor ve tedavi sürecine geçiliyor. Radyolog arkadaslarımız çok bilgisayar tomografisi çekiliyor dese de, bir an önce tanı alıp tedaviye başlanması şu anki ortamda hayati önem arzetmektedir. Bunlar sadece benim değil, en öndeki acilci ekip arkadaşımızın da genel gözlem ve düşüncesi. 

 

Taner Tüzün:

Kesinlikle Türkiye’nin Medikal altyapısıya güvendiğinizi söylüyorsunuz, böyle anlayabilirmiyiz hocam?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Bu anlattıklarım tahmin değil, sağlık alanında gerçekten bilinen net bilgiler, mekanik ventilatör parkımız Avrupa’da 1 numara. Almanya’dan ve ileri Avrupa ülkelerinden bile daha iyiyiz bu alanda. İl hıfsızıha kurulları ciddi bir personel denetimi yapıyor. Her yoğun bakım ünitesinde kaç yatak olduğunu Sağlık Müdürlüğü ruhsattan farkediyor. Adamın 40-50 yatağı var, 2 tane Covid için yer ayırmış. Sağlık müdürlüğünün bana şu kadar yatak ve yeteri kadar da personel isterim dediği anda bu anında karşılanmalı. Acile gelen Covidli hasta yogun bakım için hiç beklememeli. Ülkemizin bu imkanları da mevcut.

 

Taner Tüzün:

Hocam doktorlarımızdan morali ne durumda, kısa bir bilgi almak isterim sizden?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Öncelikle Türk hekimlerinde son yıllarda ciddi bir bilinç sıçraması ve özgüven ortaya çıktı bu dönemde. Konuya tıp camiası olarak birlikte sahip çıkıldığını sanırım siz de farkediyorsunuzdur. Alakasız bir bransın uzmanı hekim arkadaşımız soruyor Covid pnömonisi yatırılabilirmi ben takip edebilirmiyim diye. Bu bir mesleki samimiyet ve sahiplenme duygusudur. Hocaların yazdıklarını ve altındaki yorumları okurken gözlerim yaşardı inanın, ve “biz buyuz be” dedim kendi kendime.

 

Taner Tüzün:

Sanırım Türk özel sektörü de sağlık sektörünün bu savaşına ciddi anlamda omuz veriyor?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Kesinlikle evet derim, işdünyamızın önde gelen gruplarından Koç Grubu'nun ventilatörün prototipini yaparak videosunu yayınladıgı, Tofaş'ın bir başka konuya odaklandıgı biliniyor. Bir çok meslek lisesi şu an maske ve sıhhi malzeme üretiyor. Ünlü firmalarımızdan birçoğu sessizce bu mücadelede biz hekimlerin çabalarına destek veriyor. İnanın bazıları hiç kimseye duyurmadan ne yapabilirim diye bize ulaştıklarında bilim kurulumuzun başındaki sağlık bakanımıza veya illerdeki yetkili mercilere yönlendiriyoruz.

 

Taner Tüzün:

Tıp camiası olarak gönülleri de fethettiğinizin farkındasınız sanıyorum?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Bu milletin gönlünde biz sağlık çalışanları olarak zaten özeliz. Birkaç boşboğazın doktor karşıtı aykırı hareketini lütfen genelleştirmeyin, bu milletin doktorları onların kalbindedir. İki hafta önce 14 Mart Tıb Bayramı’nı kutladık, nedir bu bayram bilirmisiniz, Tıbbiye-i Şahane’deki öğrencilerin İngiliz işgaline karşı bayrak açmalarıdır. Bu milletin doktorlarının altın sayfalarıdır bu anlattıklarım. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in kendini kime emanet ettiğini söylememe gerek yok sanırım. Doktora saldıran da kavgada yaralanıp gelse yine bir hekimin şevkatli ellerinde bulacaktır kendini. Şimdi kötülükleri unutup milletçe kenetlenme zamanı. Bu millet kadirşinastır, mahalleden nöbette olan doktorlara yemekler yapıp gönderenler oluyor. Hayırsever bir Adanalı’nın kasalar dolusu portakalı sağlık ocakları ve hastanelere vitamin diye sessizce dağıttığı ortaya çıktı. Bu dünyanın başka neresinde var.

 

 

 

Taner Tüzün:

Üzüldükleriniz de oluyor mutlaka bu gergin ve stresli ortamda?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Elbette ayağımıza taş değdiği de olmuyor değil. Malesef Cemil hocamız bize insan sevgisini ve hastaya şevkat duygularını miras bırakarak ahirete uçup gitti. Rakamı tam bilemiyorum ama malesef sağlık çalışanlarımızdan positif olanlar var.

 

Taner Tüzün:

Bu kadar stres ve tehlikenin içinde sizin insanlara, hatta Almanya Türklerine ümit dağıtmanız öncelikle bizi de motive etti?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Ben böyle biriyim ve  “Bu yolda dövüşürken düşene bin selam olsun” diyen bir kültürden geliyorum. Bir hekim asli ve milli görevinden şaşmadan ve moralini bozmadan yaşamalıdır. Testi pozif olanı ise hiç yalnız bırakmamalıyız.  Sonuçta biz de insanız ve yoruluyoruz ama mesleğime saygılı bir eşim ve tıp mensubu iki çocuğum var. Onlar hep yanımda ve benim için en önemli moral kaynakları. Onun üzerine 80’lik annemin ve beni çok seven ailemin duası geliyor bunların üstüne daha. Gözlerimin içine bakan hastalarımın elimi okşayan bakışları ise bana hep güç veriyor

 

Taner Tüzün:

Hocam, Türkiye Toplumu doktorları ile bütünleşmiş bir konuma gelmiş son aylarda ama bu dışarıdan çok az farkediliyor?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Tesbitiniz doğru ama görmek istemeyenler elbette işin o yanına bakmıyor. Biz hekimler sessiz ve mütevazi insanlarız, bakın ancak 7. telefonda beni ikna edebildiniz bir telefon röportajına. Almanya Türklerinden olduğunuz için, kırmadan ve doğrusu zorlayarak biraz zaman ayırmak istedim. Ama bir hekim aileyi, camiayı ve milleti arkasında hissetmeli böyle anlarda. Tıp camiamız şu an sadece moral anlamında destek bekliyor. İnanın ortaokul ve lise arkadaşlarımdan, ilaç sektöründen, hafta sonu gittiğimiz restauranttan,  bazen uğradığım berberimizden, Almanya ve Amerika’da asistanlık dönemlerimde tanıştığım dostlarımdan “Hüsnü Hocam ihtiyaç varsa lütfen söyle bana” diye arayanları sağlık müdürlüğü, valilik veya diğer yetkili birimlere yönlendiriyoruz. Moral trübünü komple arkamızda demek için anlattım bunları.

 

Taner Tüzün:

Sanırım tıp camiası şu an ülke ve milletten en çok moral beklentisi içinde?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Kesinlikle öyledir derim. En öndekiler hep arkadakilerin varlığını hissetmek ister. Doktor olmayandan doktorluk bekleyemezsiniz ama, doktorun yanında oldukları hissi çok önemlidir. Siyasi irade sağlık çalışanlarına şu an önemli destekler sağlıyor ve bunu çok önemli buluyorum. Türkiye bu işin içinden sağlık takımının gayretleri ile çıkacaktır. Bakın gün geçmiyorki bir küçük olumlu habere bile sevinmek için bekliyoruz. Bu haberlere özne olan insanların hepsi Türk Sağlık Camiası’nın mensuplarıdır. Onlara milletçe sahip çıkarak moral desteğimizi esirgemeyelim.

 

Taner Tüzün:

Almanya Türkleri sizi Berlin Charitè Hastanesi döneminizden tanıyor. Adana’dan Almanya’ya son bir mesaj verebilirmisiniz?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Almanya’da çok sayıda hekim arkadaşım ve mesleğinde saygın Alman meslektaşlarım var. Öncelikle bizim vatandaşlarımızın ülkedeki geçerli uygulamalara harfiyen uyması çok önemli. Siyasi irade o ülke için hangi kriterleri koymuş ise mutlaka uyulması gerekli. Almanya bir sosyal devlettir ve imkanları geniştir, ama sokaktaki insan da şu anki sıradışı uygulamalara riayet etmelidir. Bu işin şakası yoktur ve hastalığın yayılmasının önünün kesilmesi için alabileceğimiz en önemli tedbir kalabalıklara girmemek, kendi evinde veya bahçende bu stresli günlerde daha basit şeyler ile meşgul olmaktır.

 

Taner Tüzün:

Hocam herkes Korona sonrası dünya çok değişik olacak diyor, siz ne dersiniz bu konuda?

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Bakın hep alanımda kalarak konuştum ve ben öncelikle hastalarımı en iyi şekilde tedavi etmeliyim. Genel bir değerlendirme için hem bu alana uzak biri, hem de şu an mesleğime odaklanmış durumda olduğumu belirtmek isterim. Hepimiz kendi alanımızda kalmaya ve işimizi en iyi şekilde yaptığımızda daha başarılı oluruz diye düşünüyorum.

 

Taner Tüzün:

Hocam o kadar akıcı konuştunuz ki, inanın içimizdeki karamsarlık şimdi bize biraz daha uzak.

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Koronasız günlerde sizi Adana’ya davet eder, Seyhan Baraj Gölü kenarında mangal partisi yaparız inşallah. Şimdi milletçe kenetlenme zamanı.

 

Taner Tüzün:

Teşekkür ederiz hocam.

Prof. Dr. Hüsnü Çelik:

Almanya Türkleri’ni selamlıyor, sağlıcakla kalmalarını diliyorum. 

Muharrem İnce, katıldığı canlı yayında gazeteci Nagehan Alçı'nın, "Hakan Fidan'ı görevden alacak mısınız" sorusuna "Onu size söyleyecek halim yok. Size söylersem Erdoğan'a söylersiniz." dedi.


CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı.


"SİZ DE BUNLARI REFERANS OLARAK KULLANDINIZ"
Canlı yayında Nasuhi Güngör'ün kitabını okuyan İnce'ye, gazeteci Nagehan Alçı'nın "Siz de bunları referans olarak kullandınız" demesi üzerine, Muharrem İnce, "Referans mı arıyorsunuz. Bizde referans çok" diyerek cevap verdi.

"ONU SÖYLERSEM GİDER TAYYİP ERDOĞAN'A SÖYLERSİNİZ"
Muharrem İnce Cerrahpaşa ziyaretinin ardından görevden el çektirilen rektörün ardından, "Genel Kurmay Başkanı'nı, YÖK Başkanı'nı bir ziyaret etsem onu da görevden alırlar mı" dedi. Bunun üzerine Nagehan Alçı "Seçildiğiniz takdirde Hakan Fidan'ı da görevden alacak mısınız" dedi. İnce "Onu söylersem gider Tayyip Erdoğan'a söylersiniz" cevabını verdi.

Almanya’ya İşgücü Göçü’nün 60. Yılının eşiğine geldiğimiz bu günlerde, bundan 33 yıl önce siyasî bir harekete veya bir dinî cemaate yakınlık duymadan ve bağımlı olmadan, Almanya/Avrupa Türklerinin kültürel varlıklarını koruyarak, birlikte yaşadıkları topluma uyum sağlamalarına yardımcı olmak gayesiyle kurulmuş olan ATİB’i, Federal Meclis’in 18.11.20 tarihli oturumunda olduğundan farklı gösterme ve düzmece iddialarla itham etme girişimini, hayret ve üzüntüyle karşıladık.
 
İdeolojilerin etkin olduğu Soğuk Savaş döneminden küreselleşen bir dünyaya geçiş yapıldı, o dönemin ideolojik ifade tarzları ve düşünce kalıpları geçerliliğini yitirdi. ATİB’in kurucuları (1987) veya ilk kuşak ATİB’liler ağırlıklı olarak Türk vatandaşı iken, şimdiki ATİB’lilerin büyük çoğunluğu Alman vatandaşı ve burada doğup büyüyenlerden oluşmaktadır. Bu gerçekleri görmezden gelen bazı politikacılar Soğuk Savaş döneminden kalma bağnaz ve son derece önyargılı tutumlarıyla ATİB’i, yukarıda zikrettiğimiz oturumda da karalamaya devam ettiler.
 
Bir daha altını çizerek kamuoyuna ilan ediyoruz ki:
 
-ATİB hiçbir millete, dine, siyasî veya inanç grubuna düşman değildir. İnancı gereği ATİB, insana Cenab-ı Allah’ın yarattığı en şerefli varlık olarak bakar. 
-ATİB, iddia edildiği gibi, son derece subjektif bir ifade olan ne “Bozkurtlar hareketine” ne de belli bir siyasî partinin kastedildiği “Ülkücü hareket”e mensuptur. 
-ATİB, Almanya dernekler kanununa göre kurulmuş, son derece şeffaf ve herkese açık bir sivil kitle kuruluşudur.
-ATİB, inanç ve fikirde orta yolu tercih eder. Belli bir ırka, dine veya ideolojiye dayalı her türlü aşırılığa karşıdır.
-Özelde hitap ettiğimiz ATİB camiasının, genelde Avrupa Türklerinin, göç ettikleri ülkelerin yerlileriyle çift kültürlü, çift dilli insanlar olarak uyum içinde varlıklarını devam ettirmeleri, Avrupa Türk-İslam Kültür Dernekleri Birliği (ATİB)’in kuruluş gayesidir.
 
ATİB’in, 18.11.2020 tarihli Federal Meclis oturumunda bazı kuruluşlarla birlikte suçlama ve karalamalara maruz kalması, bazı Batı Avrupa ülkelerinde ve maalesef Almanya’da yıllardır kendini tekrar eden, esasen yaşadıkları ülke yararına söyleyecek sözleri kalmamış olan başarısız siyasetçilerin yeni bir yalan ve iftira kampanyası sonucudur.  
 

Çok tabiidir ki, çoğunu yakinen tanıdığınız politika cambazlarının bu çabaları da boşa çıkacaktır. Çünkü otuz üç yıldan beri içinde yaşadığı ülkenin düzenine saygılı kalmış, bir kitle kuruluşu olarak tek bir üyesinin bile amaçları dışında eylemlerine rastlanmayan ve zaten yıllardır tüm güvenlik birimlerinin gözetiminde sivil toplum hizmeti veren ATİB’in kendi çalışmaları ile alakalı izah edemeyeceği hiçbir konu yoktur. 

Bu sebeple biz ATİB camiası olarak, “Berlin’de Hakimler Var” gerçekliğinden hareketle Almanya’nın bir hukuk devleti olduğuna inanıyor ve onurlu bir kitle kuruluşu olan ATİB’in hiç bir kurum ya da kuruluşun uzantısı olmadığını, olmayacağını, ve asla bir siyasi malzeme olarak kullanılmasına izin vermeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.

 

Durmuş Yıldırım

ATİB Genel Başkanı

Team aus Expertinnen und Experten informiert 24 Stunden am Tag zu Themen rund um die Impfung

 
*Bad Homburg. Der Startschuss für die ersten Corona-Impfungen in Deutschland rückt näher. Viele Menschen wollen nun wissen: Kann und soll ich mich impfen lassen? Wie sicher ist der Impfstoff? Um diese und weitere Fragen zu beantworten, bietet die AOK Hessen ihren Versicherten ab sofort eine Hotline speziell zur Corona-Impfung an.*
 
Unter der kostenfreien bundesweiten Servicenummer 0800 1 265 265 informiert ein 55-köpfiges Team aus Ärztinnen und Ärzten sowie medizinisch ausgebildetem Fachpersonal rund um die Uhr zur Corona-Impfung, zum Beispiel zur Wirkungsweise des Impfstoffes, zur geplanten Reihenfolge der Impfungen und zu Impfzentren. Mit zunehmender Verfügbarkeit von Informationen wird das Angebot der Hotline nach und nach erweitert.
 
Bereits zu Beginn der Pandemie hatte die AOK Hessen eine Versicherten-Hotline zum Corona-Virus eingerichtet. Seitdem haben die medizinischen Expertinnen und Experten rund 11.000 Beratungen zum Corona-Virus geführt. „In den Gesprächen hat sich in den letzten Wochen sehr deutlich ein steigender Informationsbedarf bezüglich der Impfungen abgezeichnet“, berichtet Dr. Thomas Wollersheim, ärztlicher Leiter des ServiceCenters AOK-Clarimedis. „Bei der Impfhotline erwarten wir daher viele Anrufe zum Beispiel zu möglichen Nebenwirkungen und zur Wirksamkeit des Impfstoffs.“

Völklingen DİTİB Selimiye Camii gençlik kolu Regenbogen ilkokuluna 5 bin euro bağışladı

Saarland Eyaleti Völklingen şehrinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Selimiye Camii gençlik kolunun başlattığı ‘Bir İyilik Yap’ kampanyasında elde edilen gelir, bir ilkokula bağışlandı.

‘Açık Cami Günü ve Kültürler Haftası’ etkinlikleri kamsamında DİTİB Selimiye Camii gönüllü gençlik kolu üyeleri tarafından Völklingen Belediyesi’nin belirleyeceği bir ilkokula bağışta bulunmak üzere ‘Bir İyilik Yap’ adı altında kampanyası başlatmıştı. Kampanya kapsamında elde edilen gelir, Regenbogen ilkokulunda düzenlenen törenle 5 bin euroluk çek takdim edildi.

Regenbogen ilkokulunda düzenlenen törene Völklingen Belediye Başkanı Cristiane Blatt, Völklingen DİTİB Selimiye Camii dernek başkanı Kamuran Başpınar, gençlik kolu üyeleri Hale Durgun ve Ender Başpınar, okul müdiresi Petra Pitillo ile öğrenciler katıldı.

 

Selimiye Camii genlik kolundan övgüyle bahseden Belediye Başkanı Cristiane Blatt, pırıl pırıl gençlerin insanlık için bir şans olduğunu söyledi.

Gençlerin çalışmalarını yakınen takip ettiğini, bundan sonraki yapacakları projelerde destekçileri olacağını ifade eden Blatt, “Gençlerin anlamlı kampanyasından etkilendim. Bu ilk olmayacak, gençlerin pek çok güzel işler yapacağına inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

Çocukların eğitim-öğretimine destek amacıyla düzenlenen kampanyanın teslim töreninde, Regenbogen ilkokul müdiresi Petra Pitillo, gençleri Türkçe selamladı ve şükranlarını sundu.

Çok anlamlı bir katkı olduğunu ifade eden Pitillo, “Okulun hem öğretmenleri hem de öğrencileri olarak bizlere böylesine anlamlı bir bağışla desteklediği için Selimiye Camii'ne minnettarız. Bağış okulun oyun alanı için yeni oyun ekipmanı ve eğitim materyalleri için kullanılacak. Pandemi süreci sona erince hep birlikte yeni oyun alanımızda güzel bir program yaparız” dedi.

 

Resim (Soldan-Sağa): Völklingen DİTİB Selimiye Camii dernek başkanı Kamuran Başpınar - gençlik kolu üyeleri Hale Durgun ve Ender Başpınar - Völklingen Belediye Başkanı Cristiane Blatt - okul müdiresi Petra Pitillo

Birinci Dünya savaşı içerisindeki en önemli cephelerden biri olan Sarıkamış Harekatı’nda şehit olan onbinlerce Mehmetçiğin mücadelesi Almanya’daki işadamlarımız tarafından hatırlandı. Osmanlı Devleti’nin son büyük kaybı olan Kafkasya Cephesi içindeki Sarıkamış Harekatında yazlık elbiseleri ile güçlerinin çok üstündeki düşmana karşı cepheyi tutmak için gönderilen kahramanların eksi 37 derecede donarak ölmesi 100 yıldır dualar ve anma törenleri ile anılıyor.

Almanya’da yaşayan ve tarihi konulara gösterdiği ilgi ile tanınan IG Holding Ceo’su Hakan İnoğlu yaptığı açıklamada, “Tarihi iyi bilmek ve hiç unutmamak gerekir. Müttefikimiz Almanya ile birlikte kaybettiğimiz Birinci Dünya savaşı yenilgisi bizim için çok ağır oldu. Ağır kış şartlarında Allahuekber Dağına “Yürü” emri alan Mehmetlerden bir teki sağ kalmayıp hepsi donarak öldü. Ama düşman da daha ileri gelemedi ve Anadolu Coğrafyası Türklerin elinde kaldı. Bu tarihi iyi bilen Türk Gençleri’in Alman arkadaşlarına anlatması da bu ülkedeki entegrasyon için çok önemlidir” şeklinde konuştu.

Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Heiligenhaus beldesinde tadilatı tamamlanan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği‘ne (DİTİB) bağlı Ulu Camii, yeniden ibadete açıldı.

 
 
 
1905 yılında tren istasyonu olarak inşa edilmiş, daha sonra postane olarak uzun süre hizmet vermiş bina, 1990 yılında satın alınarak camiye dönüştürülmüştü. 30 yılı aşkın Heiligenhaus şehrinde hizmet vermiş olan mevcut bina ihtiyaçlara cevap vermez hale gelmişti. DİTİB Ulu Camii Derneği, yaklaşık üç buçuk yıl önce başlattığı tadilat, tezyinat ve yenileme çalışmalarını bitirerek açılış programı gerçekleştirdi.
 
 
 
 
Açılışa Düsseldorf Başkonsolosu Ayşegül Gökçen Karaaslan, Heiligenhaus Belediye Başkanı Michael Beck, DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen, Düsseldorf DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Mustafa Akpınar, DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi İrfan Saral, Düsseldorf DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Ersin Özcan, DİTİB Ulu Camii Onursal Başkanı Mehmet Yıldırım’ın yanı sıra DİTİB dernek yöneticileri ile din görevlileri katıldı.
 
 
 
 
Heiligenhaus DİTİB Ulu Camii din görevlisi Mustafa Dönmez'in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan açılış töreninde dernek başkanı İnci Yıldız, tadilat hakkında bilgi vererek, “Bir süredir tadilat ve onarımın ardından camiyi yeniden ibadete açmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu vesiyle bu özel günümüzde bizleri yalnız bırakmayan tüm katılımcılara, caminin ilk ibadete açıldığı günden itibaren her türlü ihtiyaçlarının giderilmesinde bizlere katkı sağlayan ve bu son aşamaya gelinceye kadar destek ve yardımda bulunan herkese teşekkür ediyorum” dedi.
 
 
 
 
İyi ilişkiler bundan sonra da artarak devam edecek
İbadethanenin özenle çalışarak bitirildiğini ve hizmete açıldığını görmekten duyduğunu memnuniyeti ifade eden Heiligenhaus Belediye Başkanı Michael Beck, “İnsanların buluşabilecekleri bir mekanın olması çok önemlidir. Bu mekanın çarşı içerisinde ulaşılabilir bir yerde olması da önemli. Bu da sizlerin şehir kenarlarında değil de toplumunda içerisinde, merkezinde olduğunuzu gösteriyor. Bu zamana kadar karşılıklı iyi ilişkiler içerisindeydik. Bu ilişkiler bundan sonra da artarak devam edecektir” dedi.
Caminin tadilatında emeği geçenlere teşekkür eden DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen, “Camimizin tadilat ve yenilemesiyle çok daha güzel ve modern görünümüne kavuşmasında desteklerini esirgemeyen yerel yetkililere ve hayırseverlere teşekkür ediyorum. Allah herkesin hayrını kabul etsin” dedi.
Tarihi mekanda 30 yıldan fazla bir süre hizmet veren caminin yeniden onarılarak ibadete açıldığını ifade eden Türkmen, caminin şehrin kültürel ve sosyal mirasının bir parçası olduğunu söyledi.
 
 
 
 
DİTİB, yarım asrı aşkın bilgi ve birikime sahip kuruluştur
Camilerin toplumsal huzurun ve barışın sağlandığı mekanlar olduğuna vurgu yapan Türkmen, “Yerel idarecilere ve şehir sakinlerine öncelikle şükranlarımı sunuyorum. Destek olmasalardı bu proje gerçekleşemezdi. Karşılıklı güvene dayalı işbirliğimiz her düzeyde sürdürülecektir. DİTİB, yarım asrı aşkın süredir bu ülkede deneyim, bilgi ve birikimine sahip olan bir kuruluştur. Burada karşılıklı kabul, empati ve toplumsal barış için değerli ve vazgeçilmez hizmetler sunuyor. Almanya’nın en büyük Müslüman teşkilatı olan DİTİB, her zaman Almanya’da yaşayan Müslümanların ve tüm toplumun refahını göz önünde bulunduran bir kuruluştur. Ben bu vesileyle, Ulu Camii Derneği’nin başkanına, yönetim kuruluna, kadın ve gençlik kollarına, cami binasının alınmasından bu güne kadar her kademesinde görev yapan ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
 
 
 
Camiler sosyal hayata önemli katkılar sunan mekanlardır
Camiler birlikte yaşama kültürünün en güzel örnekleriyle yaşandığı mekanlar olduğunu söyleyen Düsseldorf Başkonsolosu Ayşegül Gökçen Karaarslan, “Almanya’daki camilerin yediden yetmişe, kadın-erkek herkesin kaynaştığı ve moral bulduğu sevginin ve hoşgörünün bütün yönleriyle yaşandığı, birlik ve beraberliğin sağlandığı, ferdi ve sosyal hayata önemli katkılar sunan mekanlardır” dedi.
 
 
 
Karaarslan şöyle devam etti: “Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı ve eyaletin ayrılmaz bir parçasıdır. Her geçen gün Uğur Şahin ve Özlem Türeci gibi bilimden spora, eğitimden kültüre kadar birçok alanda başarı hikayelerine Türk toplumu imzasını atıyor. Memnuniyetle çok güzel noktaya geliyoruz. Bu başarı her iki toplumu aynı anda gururlandırıyor. Hem Alman toplumunu hem Türk toplumunu gururlandırıyor. Sizler Heiligenhaus şehrinin ayrılmaz asli bir parçası haline geldiğinizi de memnuniyetle görüyoruz. Restorasyon işlemlerini tamamlanan camimize emeği geçen herkese, dernek yönetimlerine, kadın kollarına ve cami cemaatine teşekkür ediyorum. Hepimize hayırlı olsun, birlik ve beraberliğimiz daim olsun.”
DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen, caminin yapımı ve hayata geçirilmesinde emeği geçenler adına dernek başkanı İnci Yıldız’a plaket takdim etti.
 
 
 
Tadilat, tezyinat ve yenileme çalışmaları tamamlandı
İç ve dış bölümleri geniş kapsamlı tadilattan geçen Heiligenhaus DİTİB Ulu Camii’ne kadınlar mahfili eklendi, yan duvarları, kubbe kısmı ve tabana serili turkuaz halı Selçuklu motifleriyle süslendi. Mihrabı, minberi ve kürsüsü işlemeli mermer malzemesiyle yenilenen cami, özel tasarlanan iki küçük bir büyük avize ile aydınlatıldı. Üç kattan oluşan ve yaklaşık 1200 metrekare kullanım alanına sahip camide pandemi koşullarına uygun aynı anda 230 kişi ibadet edebileceği mescit, derslikler, kütüphane, gasilhane, gençlere ve yetişkinlere özel lokal de yer alıyor.
Üç buçuk yıla yakın süren tadilat çalışmalarının ardından yenilenen DİTİB Ulu Camii’nin açılış kurdelesi dualar eşliğinde kesildi. Açılış, pandemi sebebiyle yapılan sade törenin ardından caminin davetlilere gezdirilmesiyle sona erdi.
 
 
 
 
 
 
Samsunlu Müteahhit ve Sanayici Selim Us, İstanbul İkitelli Organize Sanayi Bölgesi (İOSB) yönetim kuruluna seçildi.
 
Bünyesinde 38 adet Sanayi Sitesi Kooperatifi ve 27 bin 301 iş yeri bulunduran Türkiye’nin en önemli Organize Sanayi Bölgelerinden, İstanbul İkitelli Organize Sanayi Bölgesi (İOSB) geçtiğimiz ay Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Genel Kurulda Samsunlu Müteahhit ve Sanayici Selim Us, 11 kişilik yönetim kuruluna seçildi.
 
Kaynak: Bafra Ajans