Almanya Kanzleri Olaf Scholz`a Hakkı Keskin`den Mektub

Foto: Dogan Tufan Foto: Dogan Tufan
Sevgili Olaf” diye mektup yazan Prof Dr Hakkı Keskin kimdir?
 
1943 yılında Trabzon'un Maçka ilçesinde dünyaya gelen Keskin, lise eğitimini Erzincan'da tamamladıktan sonra, Almanya'ya göç etmiş ve Berlin Özgür Üniversitesi'nde siyaset bilimi üzerine doktora yapmıştır. Türkiye'ye dönerek bir süre başbakan Bülent Ecevit'in danışmanlığını yapan Keskin, 1980 yılında akademik çalışmalarını sürdürmek üzere Almanya'ya dönmüştür. 1982 yılında Uygulamalı Hamburg Üniversitesi Sosyal Pedagoji Fakültesi’nde Siyasal Bilgiler ve Göç Politikası üzerine profesor ünvanı almıştır.
 
1993 yılında Almanya Sosyal Demokrat Partisi adayı olarak girdiği seçimlerde, Almanya'da milletvekili seçilen ilk Türk kökenli yurttaş olarak Hamburg Eyalet Parlamentosu milletvekili oldu. 1997 seçimlerinde kendi isteğiyle aday olmayan Keskin, 2005 seçimlerinde Sol Parti adayı olarak katıldıgı seçimlerde Federal Almanya Parlamentosu milletvekilliğine seçildi.
 
 
Hakkı Keskin, Aralık 1995'te Almanya Türk Toplumu'nun kurucu üyeleri arasında yer almış ve 2005 yılına kadar genel başkanlığını yürütmüştür.
 
Hamburg Eyalet Parlamentosu ve Federal Meclis eski milletvekil, ‘Almanya Türk Toplumu’ (TGD) Onursal Başkanı Prof. Dr. Hakkı Keskin, ‘Hamburglu hemşerisi’ Başbakan Olaf Scholz’a bir mektup yazarak beklentilerini iletti.
 
Hamburg’da yaşayan Prof. Dr. Keskin, o dönemlerden beri tanıdığı ve samimi bir dostluğu olan Scholz’a postayla gönderdiği mektubu, bir gün sonra da Federal Çalışma ve Sosyal Bakanı Hubertus Heil ile Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser’a da e-posta yoluyla paylaştı. İşte Prof. Hakkı Keskin’in Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’a gönderdiği mektubun Türkçesi:
 
Çok Sayın Başbakan Olaf Scholz,
Sevgili Olaf,
 
Senin Almanya Şansölyesi seçilmene ve yeni hükümetin oluşumuna çok sevindim. Sana ve yeni hükümete tüm kalbimle başarılar dilerim. Koalisyon anlaşması, devletin ve toplumsal düzenin geleceğine yönelik bir dizi önemli hedefleri öngörmektedir. Örneğin, asgari saat ücretinin 12 euro olması, büyük kent merkezlerinde yüksek kiraların önlenmesi ve Dünya İklim Anlaşması koşullarının yerine getirilmesi, ülkemiz ve dünya için önemli hedeflerdir.
 
Almanya’da en temel üç alanda yaşam koşullarının köklü olarak düzeltilmesine ilişkin olarak, sana aşağıdaki önerilerimi iletmek gereği duydum.
 
 
EN TEMEL GÖREVİ OLMALI
 
1) Almanya’da iş hayatında alt ücret kesimlerden emekli olanların aylıkları, Almanya gibi zengin bir ülkeye ve dünyanın dördüncü büyük ekonomik ülkesine yakışmamaktadır. Çalışma ve Sosyal Bakanı Hubertus Heil bu durumun düzelmesi için çok başarılı bir uğraş verdiği halde, ‘Büyük Koalisyon’ ortakları Hıristiyan Birlik Partileri CDU/CSU’dan gelen engellemeler nedeniyle amaçladığı hedefine ulaşamamıştır. Bu nedenle senin başbakanlığında emeklilik ücretlerinin gerekli düzeye çıkarılması mümkün olmalıdır. Bunun sosyal devletin ve Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) en temel görevi olması gerekir.
 
 
SÖZ VERİLDİĞİ HALDE...’
 
2) Almanyalı Türkler ve diğer göçmenler için vatandaşlık yasasının çağın gereklerine uygun olarak yenilenmesi ve çifte vatandaşlık hakkının kabul edilmesinin ne denli önemli olduğunu sen çok iyi biliyorsun. Bu istek, on yıllardır örgütümüz ‘Almanya Türk Toplumu’nun en önemli önerileri arasındaydı, bugün de böyledir. Ne yazık ki, SPD ve Yeşiller koalisyon hükümeti tarafından 2000 yılında çıkartılan yasa, bizlere verilen sözün aksine ‘Çifte Vatandaşlık’ hakkını sağlamamıştır. Oysa çifte vatandaşlık birçok ülkede on yıllardır uygulanmaktadır. Bunun ülkeye herhangi bir zararı olmadığı gibi, Almanya’ya olan bağlılığı da azaltmamaktadır. Sen çok iyi biliyorsun ki, birinci kuşak ağır yaşam ve çalışma koşulları nedeniyle Almancayı yeterince öğrenme olanağı bulamadı. Bu nedenle birinci kuşaktan insanlara Almanca bilme koşulunda özel bir jest yapılarak, Alman vatandaşlığı verilmelidir. Böylece emekliliklerini çoğunlukla kendi ülkelerinde geçiren bu insanlar, Almanya’daki çocuklarını ve torunlarını ziyarete gelirken vize alma veya benzeri sorunlarla karşılaşmamalıdırlar.
 
 
‘IRKÇILIK BÜYÜK ZARAR VERİYOR’
 
3) Önceki Başbakan Sayın Merkel, Hanau’daki ırkçı saldırı nedeniyle yaptığı önemli açıklamasında; “Irkçılık bir zehirdir, düşmanlık bir zehirdir. Bu zehir birçok cinayetin ve suçun temel nedenidir” demiştir. Bu nedenle ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının önlenmesi için, kararlılıkla gerekli yasal ve uygulamaya ilişkin önlemlerin zaman kaybetmeksizin alınması, büyük önem taşımaktadır.
 
Ayrıca toplumsal yaşamdaki her türlü dışlanmanın önüne gerekli yasal ve kurumsal önlemlerle geçilmesi yönünde gereken adımlar atılmalıdır. Irkçılık ve Musevi düşmanlığı Almanya’ya öteden beri büyük zarar vermekte ve toplumsal barışı temelden yaralamaktadır.
Kalpten selamlarımla
Hakkı Keskin
 
 
Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de