Bir Tanık Anlatımıyla "Türkiye’de Yahudi Yaşamı: Tarih ve Anılar"

Foto: Macit Karaahmetoğlu Foto: Macit Karaahmetoğlu

Sosyal Demokrat Parti (SPD) bünyesinde faaliyet gösteren Deutsch-Türkische Gesellschaft e.V. (DTG) - Alman-Türk Toplumu, "Türkiye’de Yahudi Yaşamı" konulu bir etkinlik düzenledi. DTG Başkanı ve SPD Federal Meclis Milletvekili Macit Karaahmetoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen etkinliğin konuğu, çocukluğunun bir bölümünü Türkiye’de geçiren Andreas Laqueur oldu.

 

Andreas Laqueur, Yahudi kökenli olduğu için Nasyonal Sosyalizm döneminde memurluktan atılan ve Türkiye’ye sığınan dedesi ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’de Alman Konsolosluğunda Ataşe olarak görev yapan babasının hikayelerinden kesitler paylaştı.

Etkinlik, Berlin’de yapay zeka alanında çalışmalar yürüten ZEKI projesinin salonunda gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını DTG Başkan Yardımcısı Hukukçu Dr. Martin Manzel yaptı. Manzel, Yahudi toplumunun Türkiye’deki varlığının azalmasına rağmen sinagogları, hastanesi ve cemaatiyle yaşamaya devam ettiğini belirtti. Anadolu topraklarındaki Yahudi toplumunun tarihsel derinliğine vurgu yapan Manzel, Almanya’da Yahudi toplumunun güvenli bir ülke olup olmadığını sorgulamalarının utanç verici olduğunu ifade etti.

Etkinlikte, Avukat Hayriye Manzel-Yerlikaya, Yahudi asıllı Berlinli kadın şair Mascha Kaleko’nun “Bleibtreu” adlı şiirini Almanca ve Türkçe olarak okudu.

 

Macit Karaahmetoğlu’nun Andreas Laqueur ile sahneye çıktığı söyleşi sırasında Laqueur, dedesi August Laqueur’in ve babası Kurt Laqueur’in Türkiye’deki yaşamlarından kesitler sundu. Andreas Laqueur, dedesi August Laqueur’in, Hitler’in iktidara gelmesiyle 1935 yılında Türkiye’ye sığınarak bilimsel çalışmalar yaptığını ve Numune Hastanesi’nde fizyolojik terapi bölümünün kurulmasına katkı sağladığını anlattı. Laqueur, dedesinin savaş bittikten sonra da Türkiye’de kaldığını ve 1954 yılında Ankara’da vefat ettiğini belirtti.

Andreas Laqueur, Nasyonal Sosyalist faşizminin korkunç yüzünü dedesinin yaşamından örneklerle anlattı. Yahudi kökenli büyük dedesi Ludwig Laqueur’in 1800’lerin ortalarında Hristiyanlığa geçerek Katolik olarak vaftiz edilmesine rağmen, bu din değiştirmenin sonraki kuşağı Hitler’in zulmünden kurtarmaya yetmediğini dile getirdi.

Laqueur, Nazi Almanya’sından kaçan Alman bilim insanlarının Türkiye’de karşılaştıkları zorluklara rağmen genel olarak çok iyi karşılandıklarını ve üniversitelerde Türkçe ders verme şartıyla kabul edildiklerini belirtti. Nazi Almanya’sının Türkiye’den, sürgündeki Alman bilim insanlarını geri göndermesini talep ettiğini ancak Türkiye’nin bu teklifi reddettiğini ifade etti.

 

Etkinlik, Almanya’nın Ankara eski Büyükelçisi Eckart Cuntz’un da katılımıyla izleyicilerin görüş ve sorularıyla devam etti. Macit Karaahmetoğlu, söyleşinin sonunda Andreas Laqueur’e bir kitap hediye etti. Laqueur, gecenin finalinde Türkçe olarak şükranlarını şu duygu dolu sözlerle dile getirdi: "Dedeme ve tüm ailesine kapılarını açarak sahip çıkan Mustafa Kemal Atatürk’e şükranlarımı sunuyorum. Eğer o olmasaydı belki annem ve babam hayatta olmayacaktı."

 

Last modified on Mittwoch, 10 Juli 2024 13:27
Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de