“Mazlum Milletler Zalimleri Bir Gün Mahv ve Yok Edecektir”
Sempozyumun açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye ilk olarak Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin çıktı. Konuşmasını Ahmet Cevdet Paşa’nın diplomasi tanımları üzerinden devam ettiren Prof. Dr. Çetin, devlet adamları için tarih öğrenmenin ve öğretmenin ne denli önemli olduğuna değindi. Orhun Kitabeleri’nden günümüze Türk milletinin kurduğu devletlerdeki sosyal devlet anlayışına dikkat çeken TTK Başkanı, Atatürk’ün sözlerinden alıntı yaparak “Söyle bir sözü var kurucumuz Atatürk’ün: ‘Mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve yok edecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal hale mazhar olacaktır’” diyerek günümüzde de diplomasinin aynı çizgiden gittiğini belirtti. Prof. Dr. Çetin TTK’nın çalışmalarına ve etkinliğe katkıda bulunanlara teşekkür ederek konuşmasını noktaladı.
“Osmanlı, 15. Yüzyılın Avrupa Güç Sistemi İçerisinde Başlıca Aktörlerden”
Açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan İÜ Rektörü Prof. Dr. Ak, Türkiye hariciyesinin çok gelişmiş olduğunu vurgulayarak “Türk hariciyesi, yüzyıllara dayalı zengin bir kurumsal, kültürel ve tarihsel hafızaya dayanan, dünyanın en zorlu, en karmaşık coğrafyaları ile Hint ve İpekyolu gibi stratejik ticaret hatlarını buluşturan bir jeopolitik alanda gelişmiştir. Avrasya ve Akdeniz hatlarında yaşamış çok sayıda farklı medeniyetin bilgeliğini, deneyim ve değerlerini içinde barındıran Türk Hariciye kurumu coğrafi olarak da Viyana’dan Hicaz’a kadar uzanan geniş bir alanda iki büyük cihan harbi ile sayısız bölgesel savaşın tecrübesini günümüze taşımıştır” dedi.
Osmanlı’nın Avrupa’nın güç sistemi içinde başlıca aktörlerinden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ak, “15. yüzyılın Avrupa güç sistemi içinde başlıca aktörlerden biri haline gelen Osmanlılar, 17. Yüzyıldan sonra Avrupa ve Akdeniz hariciye siyasetinde kurumsallaşmaya başlamışlardır. 3. Selim döneminde, 1793’te ilk sürekli Büyükelçiliğin açılması ve Yusuf Agah Efendi’nin Londra’da ilk sürekli Osmanlı Büyükelçisi olarak atanmasıyla karşılıklılık esaslarına dayalı diplomasi başlatılmıştır. 1836 yılında Reisü’l Küttaplık makamı nezaret seviyesine yükseltilirken son Reiüsü’l Küttap Yozgatlı Akif Efendi, müşrik rütbesiyle ilk Umur-ı Hariciye Nazırı olarak görevlendirilmiştir” dedi.
İÜ Mezunları Coğrafyanın Çeşitli Yerlerinde Görev Yapıyor
Lozan Konferansı’nın cihan harpleri arasında öncülük ettiğine değinen Rektör Ak, “Birinci Cihan Harbi, Kurtuluş Savaşı’nın bağımsızlık ve kuruluş diplomasisi, Lozan Konferansı, iki cihan harbi arasında Türk hariciyesinin öncülük ettiği Balkan Antantı, Sadabat Paktı, Milletler Cemiyeti gibi bölgesel ve uluslararası ittifaklar, ikinci Cihan Harbi ile Soğuk Savaşın tecrübesiyle güçlenen 20. Yüzyıl Türk hariciyesi, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi ile uluslararası siyaset tarihinde barışın, adaletin ve iş birliğinin yegane savunucusu olmuştur” dedi.
İstanbul Üniversitesi olarak kuruluşundan bu yana çok sayıda tarihi diplomatik toplantı ve misyona ev sahipliği yaptıklarını ve Türk hariciyesinin değerli diplomatlarını ağırladıklarını söyleyen Prof. Dr. Ak, “Üniversitemizin liderliğinde ve diplomasi çalışan hocalarımızın yürütücüsü olduğu Avrupa Birliği ve NATO gibi uluslararası kuruluşların desteği ile dijital diplomasi eğitim modülü geliştirilmesi veya geleceğin diplomat adayları öğrencilerimizi diplomasi eğitiminin öznesi olarak temel alan yaratıcı yöntemlerle, akademik birikimimizi uygulamada, dünyada görünürlüğü ve etkisi oldukça çeşitli projelerle beslemekteyiz” dedi.
İÜ mezunlarının dünyanın çeşitli yerlerinde görev aldıklarına değinen Rektör Ak, “İstanbul Üniversitesi mezunu olan diplomatlarımız Brüksel’den Japonya’ya kadar geniş coğrafyada görev yapmaktadır. Çok sayıda mezunumuz da farklı ülkelerde ve uluslararası kuruluşlarda diplomatik açıdan ülkemizi temsil görevi yürütmekte ve bu sayede de Türkiye’nin uluslararası siyasetinin güçlü olmasına katkıda bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi olarak son gelişmeler ve yaptığımız atılımlar ile bu durumu geleceğin diplomatlarının yetiştirilmesine katkı sağlanması açısından vizyoner bir biçimde ileriye taşımak ve hariciyemizin dünyadaki yenilikleri yakalamasına yardımcı olmak konusunda iddiamızın yüksek olduğunu ifade etmek istiyorum” dedi. Etkinliğe katkıda bulunan herkese teşekkürlerini ileten Prof. Dr. Ak konuşmasını sonlandırdı.
Açılış konuşmalarında kürsüye çıkan bir diğer isim ise Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen oldu. Atatürk Yüksek Kurulu ve Bağlı kurumlar hakkında bilgi vererek konuşmalarına başlayan Prof. Dr. Yüksel Özgen, yüksek kurulun ve bağlı kurumların kuruluşlarından itibaren 5 binden fazla eseri tenkit ettiğini belirterek son 20 yılda tenkit edilen eserlerden iki yüze yakınının dış politikayı ilgilendiren önemli eserler olduğunu belitti. Kurumun Türkiye’deki beşerî ve sosyal bilimler alanındaki önemine değinen Prof. Dr. Özgen kurumun çalışmalarından bahsederek konuşmasını sonlandırdı.
“Köklü Geçmiş, Parlak Gelecek”
Açılış konuşmacısı olarak kürsüye çıkan Dışişleri Bakanlığı İslamabad Büyükelçisi Rauf Engin Soysal, deprem felaketi nedeniyle başsağlığı diledikten sonra sempozyumun gerçekleştirilmesine katkıda bulunanlara teşekkürlerini ileterek konuşmasına başladı. Etkinliğin yapılış amacındaki temel 6 hususu açıkladı: “Birincisi, ’Köklü geçmiş, parlak gelecek’ şiarıyla Cumhuriyetimizin Yüzüncü Yılında “Yüzyılların Diplomasi Birikimine” özgüvenli bakış. İkincisi, Reisü’l küttaplık müessesesinden başlayarak Hariciye Teşkilatımızın tarihsel gelişme sürecine vurgu. Ayrıca, özgün dinamiklere ve ihtiyaçların doğurduğu adımlara ağırlık verilmesi. Üçüncüsü, diplomasi uygulamaları ve diplomasinin kültürel tarihi çerçevesindeki akademik çalışmalara yer verilmesi. Dördüncüsü, diplomasinin kapsamında dış politika ve uluslararası ilişkiler literatürü kadar diplomasi tarihi alanında öne çıkan boyutlara dikkati çekilmesi. Beşincisi, diplomasi aktörlerinin çok yönlü profillerinin ortaya konulması. Edebiyat, müzik ve resim ile diplomasi bağı. Altıncısı, güncele ve geleceğe bakışta diplomasi tarihimizin zenginliğine ilişkin farkındalığı arttırmaya yönelik çabalara katkı sunulması ve önümüzdeki yıllara da uzanacak bir ivme yaratılması” Konuşmasına meslektaşı Büyükelçi İsmail Soysal’dan bir alıntıyla devam eden Büyükelçi Engin, Türk diplomasisinin çağdaşlaşma sürecinin örgüt gelişmesi ve diplomasi tarihi açısından değerlendirilerek yapılan ayrıntılı incelemelerin bir kitap halinde yayımlanmasını temenni etti.
“Kökü Mazide Olan Atiyiz”
Türk diplomasisinin bugününü ve geleceğini mercek altına alan “Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Dışişleri: Asırların Diplomasi Birikimi” başlıklı sempozyumda açılış konuşması yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ev sahipliğinden dolayı İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’a teşekkür ederek “İstanbul Üniversitemiz 570 yıllık ilim irfan yuvamız. Dolayısıyla cumhuriyetimizin 100. Yıl dönümünde hariciyemizin temellerinin atılmasının 500. Yıl dönümünü konuşmak için çok anlamlı bir mekandayız” dedi. Bakan Çavuşoğlu, Türk milletinin büyük yürüyüşünde bir gurur yılı yaşandığını ifade ederek, dünya diplomasisine “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini hediye eden Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bütün kahramanları rahmetle andığını belitti. Böyle gururlu bir yılın 6 Şubat’ta meydana gelen ve Türk tarihinin en yıkıcı afetlerinden biri olan deprem sebebiyle hüzün yılı haline geldiğine değinen Çavuşoğlu, “Dünyanın, milli gelirine göre en hayırsever milleti ve en fazla kalkınma yardımı yapan 3 ülkesinden birisi olarak, eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası destek ve muhabbet gördük. İşte bu dayanışma diplomasisi, girişimci, insani, müşfik ve etkili dış politikamızın neticesidir. Esasen diplomasimiz, binlerce yıllık devlet geleneğini zamanın ruhuyla yoğuran, vizyoner bir tavırdır” dedi. Bakan Çavuşoğlu, büyükelçilik görevi de yapmış olan Yahya Kemal’in “Kökü mazide olan atiyiz” sözlerine atıf yaparak, sempozyumda Türk diplomasisinin tarihi birikimini, köklü geleneğini ve parlak geleceğinin konuşulacağını ifade etti.
“Hariciye’nin 500. Yıl Dönümü Bir Sembol”
Reisü’l küttaplıktan Hariciye Nazırlığına ve oradan da Dışişleri Bakanlığına uzanan geleneğe değinen Bakan Çavuşoğlu, “Bugün Türk Diplomatların 3. Kâtip, 2.Kâtip ve Başkâtip unvanlarını hala kullanıyor olması Reisü’l küttaplık geleneğinin yansımasıdır. Aslında 500. Yıl dönümü bizim için bir sembol, bizim için bir meşale” ifadelerini kullandı. Türk milletinin 16 büyük imparatorluk geçmişinde diplomasi tarihinin çok daha eskiye dayandığını belirterek “Atalarımız; ‘Atılan ok taştan dönmez, giden elçi yoldan dönmez’ diyerek, gönderdikleri elçiye güvenlerini ortaya koymuşlar. ‘Elçiye zeval olmaz’ diyerek, mesaj ne olursa olsun, getirene hürmet göstermişler” dedi. Yazılı kaynakların da diplomasinin Türklerin milli kimliğinin bir parçası olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, 9 asır önce Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınan Kutadgu Bilig kitabında iyi elçilerin niteliklerine değinilmesinden ve Nizamü’l-mülk’ün bin yıllık Siyasetname eserinde elçilere özel bir fasıl olduğundan bahsetti.
Konuşmasının devamında Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalara değinerek “Dünya diplomasi tarihine geçen büyükelçiler yetiştirmiş olan kurumumuz, aynı zamanda, güvenlik güçlerimizden sonra en fazla şehit veren teşkilattır” dedi. Diplomaside atılan adımlara değinen Bakan Çavuşoğlu sempozyumun gerçekleşmesine katkı sağlayanlara teşekkürlerini sunarak konuşmasını sonlandırdı.
Açılış konuşmalarından sonra İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak moderatörlüğünde gerçekleştirilen birinci oturumda Osmanlı Devleti’nin diplomasisi, Reisülküttaplıktan Hariciye Nazırlığına geçiş ve 16. yüzyılda Osmanlı dış politikası konuları üzerine konuşuldu. Sempozyumun ilk günü, benzer konuların konuşulduğu diğer oturumlarla devam etti.
Sempozyumun İkinci Günü
“Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Asırların Diploması Birikimi” Programının 2. günü, 14 Nisan 2023 Cuma günü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Doktora Salonu’nda gerçekleştirildi. İkinci günün ilk programı olan “Modern Diplomasi: Reform, Hariciye Nezareti ve Kongreler Çağı” oturumu, Prof. Dr. Mehmet İpşirli’nin başkanlığında başladı.
Oturuma geçmeden önce 2023 yılının Türkiye diplomasisi için büyük önem arz ettiğini dile getiren Prof. Dr. İpşirli, bu ve bunun gibi programların Türk dışişlerini zenginleştirdiğini ekledi. Ardından sözü oturumun ilk sunumunu gerçekleştirmek üzere Haşim Koç’a bıraktı.