Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
İnsanlık kritik bir süreçten geçiyor. 3 ayda olanlar 3 asırda olmadı diyen tarihçiler bile şu an sadece tıp camiasına güveniyor. Dünyayı dinleyip haberleri izleseler de, Almanya Türkleri en çok Almanya ve Türkiye ile ilgileniyorlar. Almanya’daki gelişmeleri birebir yaşarlarken, acaba memleket ne durumda diye Türkiye’yi merak eden 4 milyona yakın insanımız Anavatandan gelecek bilgilere kulak kabartmış durumda. Alanında uzman akademisyenlerinden Prof. Dr. Hüsnü Çelik’e ulaşarak gelişmeler ile ilgili sorularımızı ilettik. Almanya Türkleri’nin yakından tanıdığı Hüsnü Hoca, “Rahat olun Türk Tıp camiası olarak tarihi bir sınav veriyor, insanımızıve insanlığı bu gürünmez düşmandan destanımsı bir mücadele ile korumaya çalışıyoruz. Siz, sadece kendinizi koruyun, tıb camiası olarak bu belanın üzerinden geliriz“ dedi.
Kısıtlı imkanlar altında Prof. Dr. Hüsnü Çelik ile yaptığımız teleröportajı okuyucularımız ile paylaşıyoruz.
Taner Tüzün:
Hocam son durum nedir, iyi haberler varmı Almanya Türklerine verebileceğiniz?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Öncelikle bir kurum adına değil, şahsi düşüncelerimi açıklayabilirim size. Bir defa devletimiz, Sağlık Bakanlığı ve siyasi irade bu salgın karşısında elindeki tüm imkanları kullanarak tarihi bir kenetlenme ile sınav veriyor. Sorularınızı da tıb camiasının bir mensubu olarak cevaplandırmak isterim. Avrupa’dan dün de bir telefon aldım ve mesleğimle değil, siyaset ile ilgili sorular yöneltilmesine çok üzüldüm. Öncelikle biz tüm hekim arkadaşlar olarak en ön cephedeyiz bu savaşta. Türkiye olarak bireyselliğin tavan yaptığı ülkelerden değiliz. Bir defa bunun iyi anlaşılması gerek. Bizi kimse İtalya, İspanya, İran veya ABD sanmasın, biz zor zamanlarda olaganüstü kenetlenen bir milletiz. Öğretmenlerimiz ütü masasının üzerine yazdıkları ile uzaktan eğitim verir, mühendislerimiz olmayanı üretir, işadamlarımız tesislerini eksikleri üretmek için tahsis eder ve doktorlarımız canla başla çalışır. Kesinlikle bu salgından güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum.
Taner Tüzün:
Doğrusu moralinizi takdir ediyorum hocam, neye dayanarak kuruyorsunuz bu güzel cümleleri?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Bizim sektördeki tıp camiasını 25 yıldır tanıyorum. Avrupanın en iyi mekanik ventilatör sayısı ve gerekli ekipmanların önemli bir bölümü bizde. Özel sektörümüzde de ciddi imkanlar var. Yoğun bakım hastalarına düşen yatak sayısında da bir çok ülkeye göre açık ara öndeyiz bir çok ülkeye göre. Türk hekimi önüne gelen hastanın yaşına, statüsüne ve sosyal konumuna bakmaz. Biz yaşadığımız sürece sadece hipokrat yeminine bağlı kalarak insana hizmet ederiz.
Taner Tüzün:
Meslektaşlarınızın hepsi böyle pozitif moral ile bakabiliyormu şu anki durumda?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Öncelikle devletimiz son yıllarda ciddi bir sosyalizasyona giderek özellikle hastane, altyapı, teknik donanım ve ihtiyaçlarını karşılama yönünde ciddi çalışmalar yaptı. Elbette şu an ihtiyaç giderek artıyor ama özel sektörümüzün elindeki mekanik ventilatörler de sonuçta bu ülkenin kendi imkani. Biz bu salgın furyasından elimizdeki yerli ve milli kaynaklara dayanarak, devlet - millet dayanışması içinde ulusça güçlenerek çıkacağız. Yazın bir kenara, bu pandemiden en az zarar ile çıkacak olan bizim ülkemiz olacaktır.
Taner Tüzün:
Hocam sıkça araya girerek sormam gerek, hemen açıklarmısınız kısaca, nasıl olacak bu güçlenme?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Öncelikle elimizdeki bilgisayar tomografisi muazzam sayıda. Bütün Avrupadaki cihazın toplamı kadar sadece İstanbul’da var. Elimizdeki mevcut bilgisayar tomografileri hastalığın ilk günlerde ciddi anlamda fayda sağladı. O imkanlar ile hastalığın ilk tanımları hızlı bir şekilde farkedilerek bir an önce tedaviye başlandı. Hekimlerimiz bilir, ne kadar erken tedaviye başlanırsa o kadar başarılı sonuçlar alabiliyoruz hastanelerimizde. Hastaların % 80’den fazlası zaten ayakta geçiriyor bu hastalığı, konu o değil. Orta ve şiddetli derecede semptomları olan grup bir an önce tanınıyor, diğerlerinden ayrılıyor ve tedavi sürecine geçiliyor. Radyolog arkadaslarımız çok bilgisayar tomografisi çekiliyor dese de, bir an önce tanı alıp tedaviye başlanması şu anki ortamda hayati önem arzetmektedir. Bunlar sadece benim değil, en öndeki acilci ekip arkadaşımızın da genel gözlem ve düşüncesi.
Taner Tüzün:
Kesinlikle Türkiye’nin Medikal altyapısıya güvendiğinizi söylüyorsunuz, böyle anlayabilirmiyiz hocam?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Bu anlattıklarım tahmin değil, sağlık alanında gerçekten bilinen net bilgiler, mekanik ventilatör parkımız Avrupa’da 1 numara. Almanya’dan ve ileri Avrupa ülkelerinden bile daha iyiyiz bu alanda. İl hıfsızıha kurulları ciddi bir personel denetimi yapıyor. Her yoğun bakım ünitesinde kaç yatak olduğunu Sağlık Müdürlüğü ruhsattan farkediyor. Adamın 40-50 yatağı var, 2 tane Covid için yer ayırmış. Sağlık müdürlüğünün bana şu kadar yatak ve yeteri kadar da personel isterim dediği anda bu anında karşılanmalı. Acile gelen Covidli hasta yogun bakım için hiç beklememeli. Ülkemizin bu imkanları da mevcut.
Taner Tüzün:
Hocam doktorlarımızdan morali ne durumda, kısa bir bilgi almak isterim sizden?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Öncelikle Türk hekimlerinde son yıllarda ciddi bir bilinç sıçraması ve özgüven ortaya çıktı bu dönemde. Konuya tıp camiası olarak birlikte sahip çıkıldığını sanırım siz de farkediyorsunuzdur. Alakasız bir bransın uzmanı hekim arkadaşımız soruyor Covid pnömonisi yatırılabilirmi ben takip edebilirmiyim diye. Bu bir mesleki samimiyet ve sahiplenme duygusudur. Hocaların yazdıklarını ve altındaki yorumları okurken gözlerim yaşardı inanın, ve “biz buyuz be” dedim kendi kendime.
Taner Tüzün:
Sanırım Türk özel sektörü de sağlık sektörünün bu savaşına ciddi anlamda omuz veriyor?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Kesinlikle evet derim, işdünyamızın önde gelen gruplarından Koç Grubu'nun ventilatörün prototipini yaparak videosunu yayınladıgı, Tofaş'ın bir başka konuya odaklandıgı biliniyor. Bir çok meslek lisesi şu an maske ve sıhhi malzeme üretiyor. Ünlü firmalarımızdan birçoğu sessizce bu mücadelede biz hekimlerin çabalarına destek veriyor. İnanın bazıları hiç kimseye duyurmadan ne yapabilirim diye bize ulaştıklarında bilim kurulumuzun başındaki sağlık bakanımıza veya illerdeki yetkili mercilere yönlendiriyoruz.
Taner Tüzün:
Tıp camiası olarak gönülleri de fethettiğinizin farkındasınız sanıyorum?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Bu milletin gönlünde biz sağlık çalışanları olarak zaten özeliz. Birkaç boşboğazın doktor karşıtı aykırı hareketini lütfen genelleştirmeyin, bu milletin doktorları onların kalbindedir. İki hafta önce 14 Mart Tıb Bayramı’nı kutladık, nedir bu bayram bilirmisiniz, Tıbbiye-i Şahane’deki öğrencilerin İngiliz işgaline karşı bayrak açmalarıdır. Bu milletin doktorlarının altın sayfalarıdır bu anlattıklarım. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in kendini kime emanet ettiğini söylememe gerek yok sanırım. Doktora saldıran da kavgada yaralanıp gelse yine bir hekimin şevkatli ellerinde bulacaktır kendini. Şimdi kötülükleri unutup milletçe kenetlenme zamanı. Bu millet kadirşinastır, mahalleden nöbette olan doktorlara yemekler yapıp gönderenler oluyor. Hayırsever bir Adanalı’nın kasalar dolusu portakalı sağlık ocakları ve hastanelere vitamin diye sessizce dağıttığı ortaya çıktı. Bu dünyanın başka neresinde var.
Taner Tüzün:
Üzüldükleriniz de oluyor mutlaka bu gergin ve stresli ortamda?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Elbette ayağımıza taş değdiği de olmuyor değil. Malesef Cemil hocamız bize insan sevgisini ve hastaya şevkat duygularını miras bırakarak ahirete uçup gitti. Rakamı tam bilemiyorum ama malesef sağlık çalışanlarımızdan positif olanlar var.
Taner Tüzün:
Bu kadar stres ve tehlikenin içinde sizin insanlara, hatta Almanya Türklerine ümit dağıtmanız öncelikle bizi de motive etti?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Ben böyle biriyim ve “Bu yolda dövüşürken düşene bin selam olsun” diyen bir kültürden geliyorum. Bir hekim asli ve milli görevinden şaşmadan ve moralini bozmadan yaşamalıdır. Testi pozif olanı ise hiç yalnız bırakmamalıyız. Sonuçta biz de insanız ve yoruluyoruz ama mesleğime saygılı bir eşim ve tıp mensubu iki çocuğum var. Onlar hep yanımda ve benim için en önemli moral kaynakları. Onun üzerine 80’lik annemin ve beni çok seven ailemin duası geliyor bunların üstüne daha. Gözlerimin içine bakan hastalarımın elimi okşayan bakışları ise bana hep güç veriyor
Taner Tüzün:
Hocam, Türkiye Toplumu doktorları ile bütünleşmiş bir konuma gelmiş son aylarda ama bu dışarıdan çok az farkediliyor?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Tesbitiniz doğru ama görmek istemeyenler elbette işin o yanına bakmıyor. Biz hekimler sessiz ve mütevazi insanlarız, bakın ancak 7. telefonda beni ikna edebildiniz bir telefon röportajına. Almanya Türklerinden olduğunuz için, kırmadan ve doğrusu zorlayarak biraz zaman ayırmak istedim. Ama bir hekim aileyi, camiayı ve milleti arkasında hissetmeli böyle anlarda. Tıp camiamız şu an sadece moral anlamında destek bekliyor. İnanın ortaokul ve lise arkadaşlarımdan, ilaç sektöründen, hafta sonu gittiğimiz restauranttan, bazen uğradığım berberimizden, Almanya ve Amerika’da asistanlık dönemlerimde tanıştığım dostlarımdan “Hüsnü Hocam ihtiyaç varsa lütfen söyle bana” diye arayanları sağlık müdürlüğü, valilik veya diğer yetkili birimlere yönlendiriyoruz. Moral trübünü komple arkamızda demek için anlattım bunları.
Taner Tüzün:
Sanırım tıp camiası şu an ülke ve milletten en çok moral beklentisi içinde?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Kesinlikle öyledir derim. En öndekiler hep arkadakilerin varlığını hissetmek ister. Doktor olmayandan doktorluk bekleyemezsiniz ama, doktorun yanında oldukları hissi çok önemlidir. Siyasi irade sağlık çalışanlarına şu an önemli destekler sağlıyor ve bunu çok önemli buluyorum. Türkiye bu işin içinden sağlık takımının gayretleri ile çıkacaktır. Bakın gün geçmiyorki bir küçük olumlu habere bile sevinmek için bekliyoruz. Bu haberlere özne olan insanların hepsi Türk Sağlık Camiası’nın mensuplarıdır. Onlara milletçe sahip çıkarak moral desteğimizi esirgemeyelim.
Taner Tüzün:
Almanya Türkleri sizi Berlin Charitè Hastanesi döneminizden tanıyor. Adana’dan Almanya’ya son bir mesaj verebilirmisiniz?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Almanya’da çok sayıda hekim arkadaşım ve mesleğinde saygın Alman meslektaşlarım var. Öncelikle bizim vatandaşlarımızın ülkedeki geçerli uygulamalara harfiyen uyması çok önemli. Siyasi irade o ülke için hangi kriterleri koymuş ise mutlaka uyulması gerekli. Almanya bir sosyal devlettir ve imkanları geniştir, ama sokaktaki insan da şu anki sıradışı uygulamalara riayet etmelidir. Bu işin şakası yoktur ve hastalığın yayılmasının önünün kesilmesi için alabileceğimiz en önemli tedbir kalabalıklara girmemek, kendi evinde veya bahçende bu stresli günlerde daha basit şeyler ile meşgul olmaktır.
Taner Tüzün:
Hocam herkes Korona sonrası dünya çok değişik olacak diyor, siz ne dersiniz bu konuda?
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Bakın hep alanımda kalarak konuştum ve ben öncelikle hastalarımı en iyi şekilde tedavi etmeliyim. Genel bir değerlendirme için hem bu alana uzak biri, hem de şu an mesleğime odaklanmış durumda olduğumu belirtmek isterim. Hepimiz kendi alanımızda kalmaya ve işimizi en iyi şekilde yaptığımızda daha başarılı oluruz diye düşünüyorum.
Taner Tüzün:
Hocam o kadar akıcı konuştunuz ki, inanın içimizdeki karamsarlık şimdi bize biraz daha uzak.
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Koronasız günlerde sizi Adana’ya davet eder, Seyhan Baraj Gölü kenarında mangal partisi yaparız inşallah. Şimdi milletçe kenetlenme zamanı.
Taner Tüzün:
Teşekkür ederiz hocam.
Prof. Dr. Hüsnü Çelik:
Almanya Türkleri’ni selamlıyor, sağlıcakla kalmalarını diliyorum.
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
https://www.latifcelik.de