Kardeş Şehirler: Üsküp ve Bursa

Foto: YTB Foto: YTB

"Bir şehrin gözlerinin içine bakıp kaybolduğunuz oldu mu hiç?” sorusuna cevabınızın ne olduğunu bilemem, fakat itiraf etmeliyim ki benim oldu. Belki de bir şehir ile dost olmanın ilk adımı onda kaybolmaktır.

Bazı şehirlere kalbimle de adımlar attığım için unutulmaz hatıralar biriktiririm. Bundan dolayı benim gönül dünyamda çok değerlidirler. Yağmur, sabâ rüzgârı ve ezanlarıyla gönlümü her zaman fetheder bu şehirler. Açıkçası bu şehirleri ben, hayatımda çok az insan için kullandığım “dost” kavramıyla özdeşleştiririm. Sorularımın cevabını bu güzel şehirlerde bulurum. Birbirimizi yolsuz ve yolcusuz bırakmayız. Ne mal ne de süs ile mütevazı hâlimizi değiştiririz. Şehri ziyaret etmeyi bir “ahde vefa” olarak görürüm. Ziyaret etmezsem rüyalarıma girer, hatıralarım canlanır. Öyle alışırım ki şehre, bırakmak istemem onu, onun beni bırakmak istemediği gibi. Ne kadar uzaklaşsam bile dönüp dolaşıp yine orada bulurum kendimi. Bedenen olmasa da ruhumla oradayımdır. İşte hissettiklerimin müsebbibi iki güzel şehir Üsküp’üm ve Bursa’mdır. “Üsküp”(Makedonca; Skopje, Arnavutça; Shkup) ismi, bir İlir kabilesinin yerleştiği Skupi’den gelmektedir. Balkan yarımadasının tam ortasında bulunmaktadır. Günümüzde Kuzey Makedonya’nın başkentidir. Antik çağlarda ismi “Prusya” olan Bursa ise Osmanlı Devleti’nin başkentlerinden biri olmuştur. Günümüzde de Türkiye’nin önemli şehirlerinden biridir. Bu güzel şehirleri kuşbakışı görebileceğimiz Üsküp’ün Vodno Dağı ve Bursa’nın Uludağ’ında şehrin “bakışlarını” görürüm. Hayranımdır bu peyzaja. Öyle güzeldir ki gözleri, gözlerinin birinde ben, yaşamayı tercih etmişimdir. Bu iki şehir ortak bir tarihi, dini ve kültürü paylaşmaları bakımından birbirine sımsıkı bağlıdır. Ayrıca Üsküp ve Bursa’nın çok uzun süre aynı gönül coğrafyasında yer alıyor olmaları önemlidir.

Üsküp ve Bursa; camileri, hanları, türbeleri, medreseleri, dergâhları, çeşmeleri ve bahçeleriyle güzelleşen şehirlerdir. “Bu hayalde uyur Bursa her gece; Her şafak onunla uyanır güler.” diyor Ahmet Hamdi Tanpınar. Aynı şekilde, Arif Nihat Asya “Çınarların elinden öp,/ Saygıyla geç avluları: Bu kemerler, bu kubbeler tarihin kapıları/ Gökten yere inmiş, uyur, uluların uluları” mısralarıyla Bursa’nın tarihine temas ediyor. Üsküp’te kaybolan eserler olmakla birlikte İslâm’ın ve Osmanlı medeniyetinin kalbini, ruhunu, güzelliğini, mimarisini, ihtişamını Bursa’da olduğu gibi bu şehirde de görebileceğimizi ifade edebiliriz. Bu yüzdendir ki bu iki güzel şehirde yaşamam ve hatıralar biriktirmemle bunları bir bütün olarak görmekteyim. Benim duygularıma tercüman olan Üsküplü Yahya Kemal Beyatlı’yı şu muhteşem mısralarıyla hatırlayalım:

Üsküp ki Yıldırım Beyazıt Han diyârıdır,
Evlâd-ı Fâtihân’a onun yâdigârıdır.

Firûze kubbelerle yalnız bizim şehrimizdi o;
Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyla biz’di o.

Üsküp ki Şar Dağı’nda devâmıydı Bursa’nın.
Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın…

 

Last modified on Mittwoch, 25 September 2024 06:48
Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de