Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Çorum‘lu Adıgüzel Baklan‘ın çocukları Almanya’da kurdukları gıda imparatorluğu ile Türkiye ve Almanya’nın gönlüne girdi. Türkiye’de tatil sonrası geri dönüşlerinde Türk mutfağının lezzetini unutamayan Almanlara Türkiye’nin damak tadları burada dercesine ilginç bir konsept geliştirdi. 35 yılı aşan ticari tecrübeleri ile Türk gıda ürünlerine Avrupa’dan en önemli ihracat yolunu açan Mustafa Baklan ile Suntat Genel Merkezi’nde görüştük.
Birlik:
Mustafa Bey ilk yıllarınızdan ne hatırlıyorsunuz?
Mustafa Baklan:
Babam Adıgüzel Baklan bizi ikinci nesil Türkler olarak Almanya’ya getirdi. 1972 yılında Mannheim’a geldiğimde 16 yaşındaydım. Almanca kursuna başladım. Bunu benden çok babam istiyordu. Belki de babam dil bilmeyenlerin ne kadar ezildiğini arkadaşları arasında en iyi farkeden idi. Üç yıllık kurs sonunda benim girdiğim işte, yaşıtlarımdan çok daha fazla kazanıyordum. Maaşım 900 Alman markı idi ama bu paradan Türkiye’deki aileme bile destek oluyordum.
Birlik:
Babanızın ilk yıllarından neler hatırlıyorsunuz?
Mustafa Baklan:
Öncelikle Babam ve arkadaşlarının çok ama çok çalışkan olduğunu iyi hatırlıyorum. Bitmez tükenmez enerjileri ile burada Almanya‘da, yemeyip içmeyip aylıklarının geri kalan kısmını da Türkiye’ye göndererek ülkemiz Türkiye için çalıştılar. Keşke o nesil yaşasaydı ve onların hikayesini onlardan dinleseydik. Şakaları, anlattıkları hikayeler, Türkiye’deki ailelerinin sorunlarını dinlediğim sohbetlerde öğrenirdim. Şimdi düşünüyorum da, Türklerin Almanya’daki varlığı tam olarak tarih süzgecinden geçerek arşivlere girmiş değil.
Birlik:
Tarihe geçecek cümleler kuruyorsunuz. Size göre Türkler Alman tarihinin neresinde olmalı?
Mustafa Baklan:
Bizimkiler davet edildiğinde İtalyanlar ve İstpanyollar 5-6 yıldır Almanya’da. Yanlış anlaşılmasın ama başarısızlar, adeta Almanya sokaklarında dalga geçilerek sürekli kriminal olaylara karışanlar var bu ülkede. Tarihçi dostlarımdan dinlediğimde Almanya’nın savaşta tahrip olan altyapısı tam olarak yeniden hayata geçirilememiş. Bizimkilere ciddi anlamda ihtiyaç var.
Birlik:
5 yıl sonra Türkler geldiğinde işlerin farklı olduğunu söylüyorsunuz?
Mustafa Baklan:
Tabi bu bilgileri geçmişi iyi tahlil ve analiz eden Türk ve Alman tarihçisi dostlarımdan öğreniyoruz. Bizimkileri belki de deneme amaçlı davet eden Almanya o kadar mennun kalıyorki, 1980 yılına kadar Alman basınında sürekli bizim çalışkanlığımızdan bahsedilirdi. Ama ilk nesil Türkler ciddi anlamda işine sadık, söyleneni yapan ve hileyi hurdayı bilmeyip hatta günah sayan insanlar idi.
Birlik:
Gıda konusuna nasıl girdiniz, nereden aklınıza geldi bu kadar detaylı bir şekilde bir gıda trenini bütün Avrupa ülkelerine doğru harekete geçirmek?
Mustafa Baklan:
Hepimiz biliyoruz ki ilk yıllarda gıda konusu açılınca Almanya’daki şu kadar milyon Türk’ün ihtiyacı olarak ortaya çıktı. Bizim yaptığımız konsept çok değişikti.
Birlik:
Merak ettim, Siz bunu nasıl tespit ettiniz?
Mustafa Baklan:
1982 yılında iktidara gelen Turgut Özal’ın liberal ekonomi modeli Türkiye yönüne ciddi bir türizm akışının başlamasına neden oldu. Tatil sonrası geri gelen Alman turistler ile birebir görüşmeler yaptım ve memnuniyet oranı 100% idi. Tabi gururlanıyoruz ve sürekli Türk ve Alman medyası bu konuda yayınlar yapıyor. Ama biz bu memnun turist kitlesini nasıl bir ticari ilişkiye gireriz diye düşündüm hep.
Birlik:
Konuştuklarınız tarihe geçiyor Mustafa Bey?
Mustafa Baklan:
O zaman unutmadan devam edeyim. O yıllarda işlerimizi kardeşlerim ile birlikte giderek büyütüyoruz fakat mahalli bazdayiz yinede. Mannheim bölgesi Adigüzel Baklan’ın çocuklarının ticari faliyetini tanıyor ama Hamburg’un bizden haberi yok. Yani zincirleri kırmak adına vites büyütmeye mecbur idik.
Birlik:
Ama riskte alıyorsunuz bu durumda?
Mustafa Baklan:
Zarar ile kâr kardeştir. Ticarette 3 – 5 aranmaz. Büyük Alman gıda zincirleri ile görüştüm, onlara dedim ki, “Bakın şu kadar milyon insan Türkiye’ye gidiyor ve bir tane memnun olmadan geri dönen yok. Bunlar Akdeniz, dolayısı ile Türk mutfağına bayılıyorlar, hatta buraya gelince bu lezzeti ilk olarak biz Türk marketçilerine soruyor” dedim.
Birlik:
Konuştuklarınız kimler?
Mustafa Baklan:
Alman gıda devleri, şu an piyasadaki en büyük zincirler. Devam edeyim, bize 2 metre büyüklüğünde Türk gıda reyonu yeri verin ve müşteriniz çeşitlensin. Bunu zar zor, belki de bize inanmayarak alabildik. Uzatmıyorum, şimdi Alman gıda toptancılarında 40 kilometreye yakın bizim markamız Türkiye’de imal edilen ürünler satılıyor. Türk ürünleri çok satıldığı için reyonlara Türk bayrağı da koyuyorlar. Sessiz çalışarak Almanya’da Türk gıda ürünlerini satabilmek de sanıyorum ülkemiz adına sessiz bir gururdur.
Birlik:
Sizin ürünlerinizi Alman gıda devlerinin marketlerinden alanları, hatta bunların da tamamına yakını Türk olmayanları takip ederek bir inceleme notu tuttum sizinle görüşmeden önce.
Mustafa Baklan:
O zaman ben size sorayım, neler gördünüz?
Birlik:
Bizzat gözlemledim, bir Alman bayan Suntat bulguru sordu. Satıcı kendisine Türk reyonu burada, bunların hepsi Suntat imalatı ve aradığınız Bulgur da burada dedi.
Mustafa baklan:
Bizim damak tadımız Almanya’da yerleşiyor, bundan 10, 30 ve 50 yıl sonra neler olacağını hesaplayan AR-GE birimimiz var. Buradaki insanların damak tadı hangi yöne evriliyor onu çok iyi takip edebiliyoruz.
Birlik:
Buyrun sizi dinliyorum?
Mustafa Baklan:
Yükselen trend etsiz mamüller. Yani vegan dediğimz yükseliş. Kendi kendime yahu bizim çiğ köfteyi Almanya’da proğrama alayım, bakalım müşterinin tepkisi ne olacak dedim. Ne oldu biliyormusunuz, bütün noktalardan istek yağmuruna tutulduk. Yenilikçiyiz ya, şimdi değişik milletlerden onbinlerce müşteri Suntat çiğ köftesi ile mutlu oluyor. Tüketimi kolay, sindirimi mükemmel ve fiyatı uygun bir yiyecek olarak Alman müşterinin ciddi anlamda tercihi olarak ortaya çıktı.
Birlik:
Ticari zeka dedikleri bu olsa gerek. Başka hangi üründe Baklan ailesinin izleri var?
Mustafa Baklan:
Biz herşeye kazanç gözü ile bakmayız. Bereketli Anadolu toprağından aldığımız bir kültürel değerlerimiz de bizim için önemlidir. Hatırı 40 yıllık ama yapması zor olan Türk kahvesi de bizim ile adım attı Almanya’ya. Tiryakilerimiz bu kadar yıl ve 4 nesil sonra asırlık Türk damak tadı kahveyi Almanya’da bulamazlarsa bu doğru olmaz. Kahveyi bir kaç porsiyonluk ve en kısa zamanda kadınlarımıza zahmet olmayacak şekilde hazirlanabilecek bir konsept haline getirerek piyasaya sunduk. Bir de ne görelim, aman Allahım Almanlardan da bir o kadar olduğunu gördük.
Birlik:
Pekiyi sizde ulaşım ve satış noktalarına yetişmeyi nasıl başarıyorsunuz?
Mustafa Baklan:
Almanya’nın en hızlı lojistik şirketleri ile çalışıyoruz. Akşam saat 17.00’ye kadar bize ulaşan sipariş ertesi gün o işletmeye ulaşmış olur. Elbette kendi lojistik bölümümüz ile direkt işletmelere ulaştırdığımız ayrı bir bölümümüz de var.
Birlik:
Gelenekçi bir ailesiniz, özellikle Türk Toplumu‘nda her yörenin her kesiminin Mustafa abisi konumundasınız. Türk gıdalarını getirerek Avrupalı‘ların yemek kültürünü değiştirdiniz. Bir öneriniz varmı bizim insanımız için?
Mustafa Baklan:
Okusunlar, okusunlar ve yine okusunlar. Her meslek önemli, ama o alanda hep en iyisi olmaya baksın gençlerimiz. Biz çalışkan bir milletiz. Bakın hiç Almanca bilmeyen ve çoğunun okur yazarlığı bile olmayan çok sayıda insanımız o şartlarda ayakta kalmışlar ve pes etmemişler. Şimdiki gençlerimiz çok şanslı, annesi yemeği masaya kadar getiriyor. 1965’lerde onların. Heim denen 16 metrekarelik barakalarda sadece makarna yediklerini düşünsünler. Hayat böyle bir şey, direnmek gerek.
Birlik:
Son sözünüz?
Mustafa Baklan:
Çok çalışalım ve en iyisini biz yapmalıyız diyelim. Saygın insanlar olalım. Başkaları bizi takdir etsin. Çorum‘lu Baklan kardeşlerin getirdiği yeni damak tadlarını Almanlar unutmasınlar ve bizimkiler gurur duysunlar. Türkler ve Türk ürünleri deyince herkes bizden memnun olsun. Sadece ticaret yapmıyor, bir kültürü, bir milleti ve ülkemizin ürünlerini de biz temsil ediyoruz.
Birlik:
Çok teşekkür ediyoruz.
Mustafa Baklan:
Duyarlı sorularınız için ben teşekkür ediyorum.
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
https://www.latifcelik.de