Print this page

Saadet Avrupa Tanıtım, Medya ve İletişim Başkanı Murat Gürbüz Aytürk Okuyucularına “Erbakan Haftası”nın mesajlarını anlattı

Foto: Alp Media Foto: Alp Media

 

Uzun açıklamalarda bulunan Murat Gürbüz, Milli Görüs hareketinin tarihi derinliğinden günümüze kadar gelen etki, ve mesajlarını anlatırken ilginç açıklamalarda bulundu.

 

Gürbüz açıklamalarında, “Ülke ve millet olarak zor ve sıkıntılı günler yaşamaktayız, aynı zamanda mübarek günlerden de geçiyoruz. Bu manevi iklimin ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlar getirmesini diliyorum. Bundan tam 12 yıl önce 27 Şubat 2011 tarihinde milyonlarca insanın duaları eşliğinde davamızın lideri ve partimizin genel başkanı iken ebediyete uğurladık. Erbakan hocamızı anmak için Saadet Avrupa olarak her yıl anma ve anlama programları düzenlemeye başladık.

 

Bizler her ne kadar gurbette olsakta bütün farklılıklarımıza rağmen kardeşlik yurdu bir Türkiye’nin teminatıyız. 

Bizler yolundan dönmeyen, hedefinden taviz vermeyenleriz.

Bizler rüzgâra, konjonktüre, makama, mevkiye ve güce boyun eğmeyenleriz. 

Bizler hiçbir zaman diklenmeyen ama her şart ve koşulda dik duranlarız. 

Bizler Milli Görüşçüler, Saadet Partililer ilk virajda veda edenler değil, sonuna kadar vefa gösterenleriz. 

 

Hepiniz biliyorsunuz 1969 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız ilk adımı atıp, ilk tohumu ekerken birileri “Bir çiçekle bahar olmaz“ demişlerdi. Muhterem hocamızın cevabı ise  “Her bahar bir çiçekle başlar” diye cevabını vermişti. İşte bu yönüyle Saadet Partililer gelecek baharı müjdeleyen çiçeklerdir. 

 

Erbakan haftası etkinlikleri çerçevesinde her yıl farklı bir yönüyle hocamızı anlamaya ve  değerlendirmeye çalışıyoruz. Erbakan hocamızın ilim adamı yönünü, bazen siyaset ve devlet adamı yönünü anlamaya çalıştık. Dürüstlüğünden nezaketine,  ahlakından ve adalet anlayışına kadar hocamızı yorumlamaya dersler çıkarmaya çalıştık. 

 

Merhum hocamızın adil devlet ve insanca yaşam mücadelesine dikkat çekmek istiyorum. Bu temayı çok önemli bulduğum için ifade etmek istiyorum. Çünkü adalet mülkün yani devletin temelidir. Adaletin olmadığı yerde ne devletten ne düzenden ne de insanca yaşamdan bahsedilebilir. Adalet bir gömleğin adeta ilk düğmesi gibidir, o yanlış iliklendiği taktirde diğer tüm işler yanlış gidecektir. 

 

Ne yazık ki bugün böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bugün maalesef Türkiye’nin de Dünyanın da en büyük problemi adaletsizliktir. Adalet konusunda çifte standartlar giderek artmaktadır.

Merhametin yerini nefretin, şefkatin yerini öfkenin, diyaloğun yerini maalesef kavganın aldığı çatışmanın aldığı, adil paylaşımın yerini sömürünün işgalin aldığı bir dönemden geçiyoruz.

 

Soruyoruz, 

Bugün yeryüzünde yaşayan 8 milyar insandan 1 milyarı her gece yatağa aç giriyor. Böyle bir dünyada adaletten ve insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü?  

Bugün dünyada 80 ailenin servetinin 8 milyar insanın gelirinden fazla olduğu bir dünyada adil paylaşımdan bahsetmek mümkün mü? 

Bugün dünyada her on saniyede bir çocuk açlıktan hayatını kaybediyor. Bir buçuk milyar insan günlük 1 doların altında gelir ile hayata tutunmaya çalışıyor, böyle bir düzende insanca yaşamaktan bahsetmek mümkün mü? 

 

Maalesef mümkündür diyemiyoruz. 

Ne acıdır ki emperyalist hırslar nedeniyle parklarda oynaması gereken çocuklar dünyanın birçok bölgesinde şiddet, çatışma, savaş açlık ve sefaletlerde can veriyor. Yerlerinden yurtlarından edilen insanlar vatanlarını terk etmek ve binlerce kilometre uzakta hayata tutunmaya çalışıyorlar.  

 

Şimdi bir kez daha soruyoruz böyle bir dünyada barıştan, adaletten, güvenden ve huzurdan bahsetmek mümkün mü?  Malesef üzülerek söylüyoruz ki hiçbirimiz evet mümkündür diyemiyoruz, diyemeyiz. 

Peki cennet vatanımız Türkiye´miz de durum farklı mı? Şimdi aynı soruları Türkiyemiz için sormak istiyorum, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi? 

16 milyon insanın açlık, 50 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü? 

5 milyondan fazla ailenin elektrik faturaları ödeyemediği, 6 milyondan fazla insanın sosyal yardım almadan geçinemediği bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi ? 

Her üç gencimizden birinin işsiz olduğu bir ülkede yüzbinlerce ataması yapılmayan öğretmenlerin olduğu bir ülkede işçi ve memur maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığı bir ülkede çocuklarına bez ve mama dahi alamayan milyonlarca ailenin bulunduğu bir ülkede adaletten adil bir devletten adil paylaşımdan ve insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü? 

Ne yazık ki bunun cevabı hayır, hayır ve yine hayırdır… 

 

İşte merhum Erbakan Hocamızın mücadelesinin en önemli hedeflerinden birisi adil devlet, insanca yaşam, yaşanabilir bir Türkiye, yeni ve adil bir dünya düzeni idi. Bu saydıklarım Erbakan hocamızın değişmez hedefleri idi. Bizlerde bugün Saadet Partisi olarak onun çizdiği yolda yürüyor, Onun mücadelesini referans alıyoruz. Tıpkı Erbakan gibi ülkemizin imkan ve kaynaklarının bir avuç yandaşa aktarılmasına rıza gösteremiyor, tıpkı Erbakan gibi Türkiye’nin varlıklarının haraç mezat elden çıkarılmasına karşı çıkıyoruz. 

 

Erbakan gibi milleti borcundan dolayı bankalara mahkum eden faizci kapitalist politikalara evet diyemiyor Erbakan’ın yalın ayaklarıyla bir dilim ekmek için bir arabanın arkasından koşan, koşmak zorunda kalan küçük çocuğun hakkını aradığı gibi biz de karnını doyurabilmek için akşam pazar yerlerinde artıkları karıştıran ve buralardan karnını doyurmaya çalışanların mücadelesini veriyoruz.

 

Değerli Aytürk okuyucuları,

Bugün ülkemiz ve bölgemiz kritik ve hassas bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte dışarıya karşı güçlü olmanın ilk şartı içeride güçlü olmak birlik ve beraberliği tesis etmektir. 

Bugün Türkiye’nin bir diğer önemli problemi de kutuplaşmadır bir araya gelip konuşamıyoruz. Oysa hepimiz bu ülkenin insanıyız. Dertlerimizi sıkıntılarımızı birlikte çözmek mecburiyetindeyiz. Kutuplaşan değil kucaklaşan bir Türkiye’yi birlikte inşa etmek mecburiyetindeyiz. 

Partilerimiz, düşüncelerimiz çözüm yollarımız farklı olsa dahi birbirimizle konuşabildiğimiz, bir masa etrafında oturabileceğimiz gün aşamayacağımız hiçbir engel, çözemeyeceğimiz hiçbir sorun kalmayacaktır, bundan herkes emin olsun.

 

Muhterem okuyucular,

İnsan Cenabı Hakk tarafından eşref-i mahlukat olarak yaratılmıştır. Erbakan hocamızı anma vesilesi ile bir araya geldik, insanın eşref-i mahlukat olarak yaratılmış olduğunu idrak ederek, çatışma için değil diyalog için bir aradayız. Kutuplaşma için değil kucaklaşma için bir aradayız. Bizim şiarımız çifte standart değil adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil hakça paylaşımdır. Baskı ve tahakküm değil insan hakları ve hürriyet, şeffaflık, ehliyete ve liyakata özen göstermek ve dürüstlüktür. Dayatma değil uzlaşmadır. 

 

Erbakan hocamızın hayatı birlikteliklerin ne kadar geniş olduğunu ve başarılarının da örneğini bize göstermektedir.

Bizler de bugün bütün farklılıklarımıza rağmen, huzur barış ve kardeşlik içerisinde yaşamak için, 

Yeniden büyük Türkiye´yi, yaşanabilir bir Türkiye´yi ve nihai hedef olarak yeni bir dünyayı inşaa etmek zorundayız. 

 

Bu vesile ile Muhterem Necmeddin Erbakan hocamıza Allah‘tan rahmet, siz değerli okuyucularımıza hayırlı Ramazanlar dilerim.

 

Murat Gürbüz

Saadet Avrupa Tanıtım, Medya ve İletişim Başkanı

Last modified on Donnerstag, 16 März 2023 08:29
Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de