Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Ukrayna'daki savaşta çözüm bulmak için hükümet düzeyinde yeni bir arabuluculuk girişiminin başlamasından yana olduğunu belirterek, bu konuda Almanya ve Fransa'yı inisiyatif almaya çağırdı.

Eski Başbakan Schröder, Alman Haber Ajansı DPA'ya yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in nükleer savaşı başlatabileceği ya da doğu kanadındaki bir NATO ülkesine saldırabileceği yönündeki spekülasyonları "saçmalık" olarak nitelendirdi.

 

Gelişmelilerin bu tür senaryolara doğru gitmesinin önünü başından itibaren kesmek ve halkın endişelerinin artmasını engellemek için ihtilafın çözümü üzerinde ciddi şekilde düşünülmesi gerektiğini belirten Schröder, Ukrayna savaşına ilişkin hükümet düzeyinde yeni bir arabuluculuk girişiminin başlatılmasından yana olduğunu ifade etti.

Schröder, "Fransa ve Almanya bunun için inisiyatif almalı. Savaşın, taraflardan birinin ya da diğerinin tamamen yenilmesiyle sona ermeyeceği bellidir." dedi.

Rusya Devlet Başkanı Putin ile yıllarca makul bir şekilde birlikte çalıştığına işaret eden Schörder, çok zor bir siyasi sorununun çözümü söz konusunda kişisel ilişkilerin faydalı olacağına inandığını belirtti.

"Bu yüzden geçmişte siyasette aramızda yaşanan tüm olumlu şeyleri unutmanın yanlış olacağını düşünüyorum. Bu benim tarzım değil, bunu yapamam" diye konuşan Schröder, Putin ile yakın olmasının Ukrayna'da "müzakere edilmiş" bir çözüm bulmak için yardımcı olabileceğini söyledi.

 

Schröder Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşın ardından Putin ile yakınlığı ve bazı Rus şirketlerinde görev yapması nedeniyle Almanya'da yoğun bir şekilde eleştirilmişti. Federal Meclis de Schröder'in eski başbakan olmasından dolayı kendisine verilen bazı özel hakları geri almıştı.

 

BERLİN (AA) - Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW), sanayinin daha iyi iş beklentilerine rağmen ülke ekonomisinin “sorunlu çocuğu” olmaya devam ettiği değerlendirmesinde bulundu.

DIW, Almanya'ya ilişkin mart ayı ekonomik barometresini açıkladı.

Buna göre, ekonomik barometre, martta 5 puan artarak 88 puana yükseldi.

 

Barometrenin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'da (GSYH) büyümeye işaret eden 100 puandan hala çok uzakta olduğu belirtilen açıklamada, yüksek faiz oranlarının, küresel ticaretin duraklamasının ve hane halklarının satın alma gücünde toparlanmanın yavaş olmasının Alman ekonomisini halen zayıf kalmasına neden olduğu ifade edildi.

Açıklamada, “Şu anda ekonomideki toparlanma durumunda hafif bir iyileşme olduğuna dair işaretler var. Ancak bu önümüzdeki çeyreklerde fark edilebilir hale gelecek. Sanayi, Alman ekonomisinin sorunlu çocuğu olmaya devam ediyor. Martta ticari beklentiler bir miktar iyileşmiş olsa da sipariş durumu gerginliğini koruyor ve bakiye siparişler son birkaç aydır neredeyse sürekli olarak azaldı." ifadesi kullanıldı.

 

Bu arada, Alman ekonomisi, geçen yıl alışılmışın dışında yüksek enflasyonun satın alma gücünü etkilemesi, yüksek enerji fiyatları, zayıf dış talep ve yüksek faiz oranları nedeniyle bir önceki yıla göre yüzde 0,3 daralmıştı.

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), geçen hafta Alman sanayi ürünlerine yurt içi ve yurt dışından gelen talebin azalmaya devam etmesi nedeniyle ülke ekonomisinde ilk çeyrekte resesyon beklediğini duyurmuştu.

Avrupalı Türkler arasında yaptıkları sosyo-kültürel araştırmaları ve öngörüleri ile toplumsal geleceğe yönelik tahminleri ile tanınan KONAD başkanı Sait Özcan, “Yarınki yerel seçimleri sadece biz değil, bütün dünya izliyor. Seçimlerin sakin, olgun ve demokratik bir ortamda geçmesi için herkes üzerine düşeni yapmalı” şeklinde konuştu.

 

Türk basınında çeşitli yayın organlarında Türkiye siyaseti konusunda tahminlerde bulunan KONAD Başkanı Sait Özcan, “100. Yılını kutlayan cumhuriyetimiz güçlü dış politikası ile zaman zaman bütün dünyaya ahlak dersleri veriyor. Ancak içeride birbirimize saygıyı içselleştip  toplumsal bellekte kardeşliğimizi de bütün dünya tanımalı. Yarınki seçimlerin olgunluk içinde geçmesi sandıktan çıkacak sonuçlara herkesi saygı göstermesi önem taşımaktadır” şeklinde açıklamalarda bulundu.

 

Bilindiği gibi Sait Özcan uzun yıllardan bu yana siyasi sosyolojisi ve demokratik geleneklere saygı konusunda Türk basınında makaleler yazıyor.

Makedonya’nın tarihi Türk şehri Üsküp ve Prizren şehrinde Erdoğan Saraç’ın genel başkanı olduğu Türk milli Birlik Hareketi Partisi (TMBH) Bu Ramazan ayında da  iftar yemeği verdi. İftara katılım yoğun oldu. İftar sofrasına Makedonyalı Türklerle birlikte ülkede yaşayan  çok sayıda davetli siyasetçi ilim insanları iştirak ettiler. TMBH parti lideri Balkanların başbuğu Erdoğan Saraç’ın himayelerinde düzenlenen geleneksel iftar sofrası Avrupa Türklerinin önderi gönül insanı Musa Serdar Çelebi ‘de davetliler olarak katıldılar. Görüştüğüm gönüldaşım Mansur Yakubi; “Her yıl  geleneksel olarak düzenlediğimiz iftar  proğramımıza Balkanlar’da Makedonya da bizleri yalnız bırakmayan Musa Serdar  Çelebi başkanımıza teşekkürü bir borç biliriz Allah kendilerinden razı olsun, hasret giderdik sağolsunlar” dedi.
 
 
Makedonya Türklerinin lideri Erdoğan Saraç’da  yaptığı konuşmada, “İftar soframıza teşrifleriyle bizileri onurlandıranlardan Allah razı olsun. İçişleri Bakanımız Sayın Av.Pançe Toşkovski, bu günün anısına hediyemizi sunmakla memnuniyetimizi dile getirdik” dedi.
İftar proğramına katılan İçişleri Bakanı Sayın Toşkovski katılımcılara hitaben bir de konuşma yaptı. Bakan Toşkovski konuşmasında, 10.000 Türkçe pasaport ve gerekli form siparış ettiklerini ve en yakında kendilerine ulaşaçağının müjdesini verdi.
 
 
Bu habere katılımcılar alkışlarla karşılık cevap verdi. Bakan dakikalarca alkışlandı. Gerçekten çok anlamlıydı bir tezahürat oldu. Erdoğan Saraç; “İlk görüşmemizde konuyla ilgili bize verdiği sözü yerine getirdiği için ayrıca kendilerine şükranlarımı arz ediyorum bizi mutlu etti.  Önemli olan bir eksikliğin, haksızlığın giderildiği  için de son derece rahatladık. Soydaşlarımız hak ettiği Türkçe pasaportuna yakında kavuşacaktır. Bizi bu duruma düşüren , bizi kaale almayan eski bakan ve ortakları utansın” dedi. Ve şöyle devam etti,
 
“İftar sofrasından sonra gönul dostum Musa Serdar Çelebi ile eski Roman Bakanlarımızdan Nejdet Mustafa ile birer kahve içmek için Roman Belediyesi olarak bilinen Şuto Orizari'yi ziyaret ettik. Eskimeyen dostlar arasında kahve ve aşure tatlısı bahaneydi. Nejdet Mustafa geçenlerde Romanlarla alakalı yayımladığı kitabı hediye ederek bizi çok mutlu etti. Dereden, tepeden ve en çok da Mayıs seçimlerinden söz ettik. Hileli bir seçim bizi hiç şaşırtmaz. Milletimize, devletimize hayırlı olsun.” Başkan Erdoğan Saraç konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Dün akşam davet üzere geldiğimiz Prizrn'e ilk işimiz kadim dostumuz, geçen yıl anı bir kriz üzere Hakk'ın rahmetine kavuşan merhum Cemil Luma kardeşimizin kabrini ziyaret etmek, dua etmekti. Gönül dostları olarak Musa Serdar Çelebi ile beraber bir nebze olsa bile vefamızı yerine getirmenin memnuniyeti içerisinde olduk. 
 
 
Bir tekrar gönül dostumuza Allah'tan gani gani rahmet , mekanı cennet olsun.”
 
Haber ve Resomler: Doğan Tufan 
 
 
 

SOLİNGEN (AA) - Almanya'nın Solingen kentinde 4 katlı binada kundaklama sonucu çıkan yangında hayatını kaybeden Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı olan aynı aileden 4 kişi için anma töreni düzenlendi.

Solingen'in Höhscheid semtinde 4 kişinin hayatını kaybettiği, 9 kişinin yaralandığı binanın önünde düzenlenen anma törenine katılanlar, olayın tüm gerçekliğiyle aydınlatılmasını istedi.

 

Törene, 29 Mayıs 1993'te Solingen'de evlerinin kundaklanması sonucu 5 aile ferdini kaybeden Kamil Genç de katıldı.

Genç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pazartesi günü yanan bu binayı gördüğünde 1993'de evlerinin yandığı zaman yaşadığı acıyı tekrar hissettiğini belirtti.

Beş gündür üzüntüden uyuyamadığını söyleyen Genç, yangını duyar duymaz olay yerine geldiğini dile getirdi.

 

Genç, "Bu bina da bizim yanan ev gibi kundaklama sonucu ahşap olduğundan dolayı yanmış. O gece yaşananlar, çığlıklar, itfaiyelerin çalışması gözümün önüne tekrar geldi. O yangında 2 kızım Saime ve Hülya, 2 kız kardeşim Hatice ve Gürsün, Türkiye'den gelen misafirimiz Gülüstan Öztürk yaşamını yitirdi." dedi.

Genç, yetkililerden bu olayın aydınlatılmasını istedi.

 

- Olay

Almanya'nın Solingen kentinin Höhscheid semtindeki 4 katlı binada çıkan yangında aynı aileden 2'si çocuk olmak üzere Türk asıllı Bulgaristan vatandaşı 4 kişi hayatını kaybetmiş, 2'si ağır 9 kişi de yaralanmıştı.

Wuppertal Savcılığınca yapılan açıklamada, incelemenin ardından hazırlanan ön raporda, yangının kundaklama sonucu çıktığı belirtilmişti.

Bilirkişi raporuna göre, 24 Mart'ı 25 Mart'a bağlayan gece medyana gelen yangının, eski binanın merdiven boşluğunda başladığı ve "baca etkisi"yle 5 dakika içinde çatıya sıçradığı ifade edilmişti.

Ahşap merdiven boşluğunda bazı kalıntıların bulunduğu, bu kanıtlara göre yangının kasten kundaklama sonucu çıkarıldığı sonucuna varıldığı kaydedilmişti.

Wuppertal Savcısı Heribert Kaune-Gebhardt, yaptığı açıklamada, ellerinde olayla ilgili "yabancı düşmanlığı saiki olduğunu gösteren" bir kanıt bulunmadığını belirtmişti.

 

- Solingen faciası

Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki Solingen kentinde 29 Mayıs 1993'de Genç ailesinin Untere Werner Caddesi'ndeki evleri kundaklanmış, saldırıda Gürsün İnce (28), Hatice Genç (19), Gülüstan Öztürk (12), Hülya (9) ve Saime Genç (5) hayatını kaybetmişti.

Yakalanan failler Markus Gartmann, Felix Köhnen, Christian Reher ve Christian Buchholz, hapis cezalarını çektikten sonra tahliye edildi. Kimlikleri gizli tutulan saldırganlar, yaşamlarını Almanya'da sürdürüyor.

 

KÖLN (AA) - Almanya'nın Solingen kentinde 4 katlı binada kundaklama sonucu çıkan ve 2'si çocuk 4 Türk asıllı Bulgaristan vatandaşının hayatını kaybettiği, 2'si ağır 9 kişinin yaralandığı yangınla ilgili bir kişinin gözaltına alınıp sorgulandıktan sonra serbest bırakıldığı bildirildi.

 

Savcılıktan yapılan açıklamada, dün olayla ilgili gözaltına alınan bir kişinin uzun bir sorgulamanın ardından salıverildiği belirtilerek, ancak bu kişinin halen "olası bir şüpheli" olarak görüldüğü kaydedildi.

"Her yönüyle açık uçlu olarak devam ettiği" belirtilen soruşturma çerçevesinde sorgulanan şüpheli ya da olayın nedeni hakkında açıklama yapılmazken, yapılan araştırmada bazı ipuçları elde edildiği ifade edildi.

Öte yandan, polis kundaklamanın aydınlatılması için görgü tanığı ya da olayla ilgili bilgisi olanların kendilerine başvurmasını istedi.

 

- Olay

Almanya'nın Solingen kentinin Höhscheid semtindeki 4 katlı binada çıkan yangında aynı aileden 2'si çocuk olmak üzere Türk asıllı Bulgaristan vatandaşı 4 kişi hayatını kaybetmiş, 2'si ağır 9 kişi de yaralanmıştı.

Wuppertal Savcılığınca yapılan açıklamada, incelemenin ardından hazırlanan ön raporda, yangının kundaklama sonucu çıktığı belirtilmişti.

Bilirkişi raporuna göre, 24 Mart'ı 25 Mart'a bağlayan gece meydana gelen yangının eski binanın merdiven boşluğunda başladığı ve "baca etkisi"yle 5 dakika içinde çatıya sıçradığı ifade edilmişti.

Ahşap merdiven boşluğunda bazı kalıntıların bulunduğu, bu kanıtlara göre yangının kasten kundaklama sonucu çıkarıldığı sonucuna varıldığı kaydedilmişti.

 

Wuppertal Savcılığı, yaptığı açıklamada, ellerinde olayla ilgili "yabancı düşmanlığı saiki olduğunu gösteren" bir kanıt bulunmadığını belirtmişti.

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de polis, ana tren garı içerisinde eylem yapan Filistin destekçisi gruba sert müdahalede bulundu.

X sosyal medya platformunda yapılan paylaşımlara göre, Filistin destekçileri Berlin ana tren istasyonu içerisinde protesto gösterisi düzenledi.

Filistin'i destekleyen sloganların atıldığı gösteride, protestocular ile polis arasında arbede çıktı.

Bazı göstericiler, polis tarafından sert müdahale kullanılarak gözaltına alındı.

Polisin yaptığı açıklamada gösterinin izinsiz yapıldığı, yolcuların geçişlerinin engellendiği ve suç teşkil edecek sloganlar atıldığı için bazı göstericilerin gözaltına alındığı ifade edildi.

Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Ukrayna'daki savaşta çözüm bulmak için hükümet düzeyinde yeni bir arabuluculuk girişiminin başlamasından yana olduğunu belirterek, bu konuda Almanya ve Fransa'yı inisiyatif almaya çağırdı.

Eski Başbakan Schröder, Alman Haber Ajansı DPA'ya yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in nükleer savaşı başlatabileceği ya da doğu kanadındaki bir NATO ülkesine saldırabileceği yönündeki spekülasyonları "saçmalık" olarak nitelendirdi.

Gelişmelilerin bu tür senaryolara doğru gitmesinin önünü başından itibaren kesmek ve halkın endişelerinin artmasını engellemek için ihtilafın çözümü üzerinde ciddi şekilde düşünülmesi gerektiğini belirten Schröder, Ukrayna savaşına ilişkin hükümet düzeyinde yeni bir arabuluculuk girişiminin başlatılmasından yana olduğunu ifade etti.

Schröder, "Fransa ve Almanya bunun için inisiyatif almalı. Savaşın, taraflardan birinin ya da diğerinin tamamen yenilmesiyle sona ermeyeceği bellidir." dedi.

Rusya Devlet Başkanı Putin ile yıllarca makul bir şekilde birlikte çalıştığına işaret eden Schörder, çok zor bir siyasi sorununun çözümü söz konusunda kişisel ilişkilerin faydalı olacağına inandığını belirtti. "Bu yüzden geçmişte siyasette aramızda yaşanan tüm olumlu şeyleri unutmanın yanlış olacağını düşünüyorum. Bu benim tarzım değil, bunu yapamam" diye konuşan Schröder, Putin ile yakın olmasının Ukrayna'da "müzakere edilmiş" bir çözüm bulmak için yardımcı olabileceğini söyledi.

Schröder Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşın ardından Putin ile yakınlığı ve bazı Rus şirketlerinde görev yapması nedeniyle Almanya'da yoğun bir şekilde eleştirilmişti. Federal Meclis de Schröder'in eski başbakan olmasından dolayı kendisine verilen bazı özel hakları geri almıştı.

 

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanları Çarşamba günü Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen Bahar Zirvesi'nde bir araya geldiler. İki gün süren zirvenin gündemini ağırlıklı olarak Ukrayna'ya yönelik askeri yardımın genişletilmesi, Avrupa savunma sanayinin güçlendirilmesi, İsrail’in Gazze’de uyguladığı insanlık dışı soykırım ve AB'deki çiftçilerin desteklenmesine yönelik olası tedbirler oluşturdu. Masaya AB-Türkiye İlişkileri veya Kıbrıs konusu ile ilgili görüşülmek üzere herhangi bir talep, öneri ve metin konmadı.

 

Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı, gündemin içine Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili bir paragraf sokmak için çok uğraştılar. Bu paragrafın içinde de Kıbrıs konusuna, müzakerelerin AB’nin zorlaması, baskısı ve tehdidi ile başlatılmasına da yer verilmesi için canla başla çalıştılar.  Çalmadıkları kapı, yüzlerini sürmedikleri etek bırakmadılar ama olmadı.

 

Ağlaya zırlaya AB’nin Kıbrıs sorununda daha aktif, daha proaktif bir varlık göstermesi ve rol oynamasını için talepte bulundularsa da kimse kendilerine yüz vermedi.

 

Şimdiki hedefleri de Nisan ayında yapılacak Zirvenin gündemine Türkiye-AB ilişkilerini sokmak ve zirve sonunda yayınlanacak bildiri içinde, AB'nin Kıbrıs konusuna ilgisinin yer alması. Bu yöntemle müzakerelerin kendi istekleri ve talepleri doğrultusunda resmi olarak yeniden başlatılması için AB’nin katalizör olmasını hedefliyorlar.  

 

Avrupa Birliğinin korsanca ve insan haklarına aykırı bir davranış düşüncesi veya da uygulaması da Nisan Zirvesinde yer alacak. AB’nin ince ince dokuyup uygulamaya koyacağı bu düzenbazlığa göre AB'de dondurulan Rus mal varlıklarından yılda en az üç milyar Euro gelir elde edilebilecek ve bu meblağ Ukrayna-Rusya çatışmasında Ukrayna’ya silah temini için harcanacak. Bu yöntemle bu yıl içinde Ukrayna’ya 5 milyar Euro’luk bir katkı yapılması planlanmakta. Uygulamanın basit dille açıklaması, Rusları AB’deki fonlarından elde edilecek gelirlerin, Rusya’ya karşı kullanılacak silahların alımı için kullanılacağı.

 

Bunun çok tehlikeli ve iki tarafı keskin bir kılıç olduğu zaman içinde ortaya çıkacak. AB dışındaki hiçbir devlet veya şirket, bundan böyle AB’deki yatırımlara ve fonlara “bir gün benim de parama el koyar bu korsanlar” düşüncesi ile yatırım yapmayacak. Bununla birlikte gerileme dönemine girmiş olan AB’nin çöküşü tetikleyecek.

 

Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi AB’nin bu uygulamasına müdahale etmedikleri ve veto kullanmadıkları için, BM Güvenlik Konseyinde kendilerine yıllarca kayıtsız, koşulsuz destek vermiş olan Rusya’nın kara listesinde, üst sıralarda yer alacaklar. Zaten Rusya, Ukrayna çatışmasında Ukrayna’nın yanında yer aldıkları ve Rusya’ya AB’nin uyguladığı ambargolara katıldıkları için kendilerine kırgındı ki şimdi bu kırgınlık küskünlüğe dönüşecek gibi.

 

Yunanların ve Kıbrıs Rumlarının çabaları, Nisan Zirvesinde Türkiye-AB ilişkilerinin gündeme alınması ve Kıbrıs müzakerelerine ait bir paragrafın da zirve sonucunda yer alması ancak  

Rumlar, Kıbrıs adasını ele geçirmek, Türk askerinin adadan ayrılmasını sağlamak ve Kıbrıs Türklerini egemenlikleri altına almak için bu stratejilerini AB’ye kabul edildikleri 1 Mayıs 2004 gününden beri uygulamalarına rağmen iki ileri bir geriden başka hiçbir başarı elde etmiş değiller.

 

Anlamak istemedikleri, artık AB içinde saygınlıklarının kalmadığı, güven erozyonuna uğradıkları ve AB’nin geri kalan üyelerinin Yunaların ve Kıbrıs Rumlarının hatırına Türkiye’yi kırmak ve gücendirmek istemedikleridir. 

 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili