
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Batı Trakya Türk toplumunun anavatanı Türkiye’nin Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’de bir etkinlik sırasında yaptığı konuşmada Batı Trakya Türklerinin eğitimde yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Bakan Tekin, Türkiye olarak Batı Trakya’daki Türk toplumunun eğitim-öğretim hakkını teminat altına almaları gerektiğini söyledi.
Etkinlikte yaptığı konuşmada Tekin, Batı Trakya’da Lozan’ın imzalandığı tarihteki okul sayısının bugün dörtte bire düştüğünü çünkü Yunanistan’ın okulları kapattığını söyledi. “Biz burada, bize yakışan bir biçimde bu okulların devamını sağlıyoruz. Bu da bizim bu konudaki yaklaşımımız” diyen Tekin, İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada’da Rum toplumuna ait okullara devletin verdiği desteğe işaret etti.
ABTTF Genel Başkanı Halit Habip Oğlu, Almanya’daki Türk basınına yaptığı açıklamada,“Türkiye,2013’te Gökçeada’da Rum ilkokulunun yalnızca 3 öğrenci ile açılmasına onay vermişti. Bu durum devletlerin azınlıklara karşı politikası ve tutumunun ne kadar belirleyici olduğunun kanıtı niteliğinde. Biz de ülkemizden eğitimdeki özerkliğimizi iade etmesini ve bugüne dek çözülmemiş tüm sorunların çözümünde yapıcı, iyi niyetli bir yaklaşım benimsemesini istiyoruz. Bunun için de İskeçe’deki Türk Ortaokulu ve Lisesi’nin yeni okul binası talebinde yetki karmaşası yaratmak yerine bu talebin karşılamalı.”
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu(ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Anavatanımızda Eğitim Bakanı’nın ifade ettiği üzere Lozan’ın imzalandığı 1923 yılında Batı Trakya Türk toplumuna ait ilkokullar çok sayıda iken bugün bu rakam 86’ya düştü. İlkokullarımızın sayısının bugün bu kadar az olmasında en büyük etken 2010 yılında ülkemizde yönetiminin ekonomik ve mali krizle mücadele kapsamında öğrenci sayısı 9’dan az olan okulları kapatma kararı oldu. Burada asıl dikkat edilmesi gereken husus Lozan ile eğitimde özerk kılınmış olup okullarımız toplumumuza ait, ne var ki ülkemiz yıllar içerisinde bu özerkliği elimizden aldı. 2010’da çıkarılan bakanlık kararını bizim okullarımız için de geçerli kıldı. 2011’de ilkokullarımızın sayısı 188’di, 15 yılda 102 tane okulumuz kapatıldı. Oysa Bakan’ın dediği gibi anavatanımız Türkiye, 2013’te Gökçeada’da Rum ilkokulunun yalnızca 3 öğrenci ile açılmasına onay vermişti. Adada önce ilkokul, sonra ortaokulu ve lisenin açılmasıyla adaya yerleşen Rumların sayısı arttı, okulların öğrenci sayıları da arttı. Bu durum devletlerin azınlıklara karşı politikası ve tutumunun ne kadar belirleyici olduğunun kanıtı niteliğinde. Biz de ülkemizden eğitimdeki özerkliğimizi iade etmesini ve bugüne dek çözülmemiş tüm sorunların çözümünde yapıcı, iyi niyetli bir yaklaşım benimsemesini istiyoruz. Bunun için de İskeçe’deki Türk Ortaokulu ve Lisesi’nin yeni okul binası talebinde yetki karmaşası yaratmak yerine bu talebin karşılamalı.” dedi.
İskeçe Türk Azınlık Ortaokul ve Lisesinin okul binası talebi meclis gündeminde
İskeçe’de Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’nin yeni okul binası talebi yeniden meclis gündemine taşındı. İskeçe Yeni Sol Milletvekili Hüseyin Zeybek, Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığı ile Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanlığı’na yönelttiği soru önergesinde yeni okul binası talebini yineledi.
Milletvekili Zeybek’in Aralık’ta Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanlığı’na sorduğu soruya Eğitim Bakan Yardımcısı Zeta Makri okulun bina sorununun bakanlığın değil belediyenin yetkisinde olduğunu söylemiş, İskeçe Belediyesi de konunun bakanlık yetkisinde olduğunu söylemişti. Yaşanan yetki karmaşası nedeniyle yeni okul binası talebine ilişkin sorun daha da büyümüştü. Doğu Makedonya ve Trakya Eyaleti Bölge Eğitim Müdürlüğü bir basın açıklaması yayınlayarak okulun kötü fizik koşullarından okul encümen heyetini sorumlu tutmuş, encümen heyetini okulun bakım ve tadilat işlerini yapmamakla suçlamıştı. Okul encümen heyeti de buna cevap vererek okul binasının ‘koruma altında olan eser’ olduğunu hatırlatmış, teknik olarak yapılması mümkün olan tüm bakım ve tadilat çalışmalarının yapıldığını aktarmıştı.
Yaşanan tartışmaların ardından Eğitim Bakanlığı, İskeçe Azınlık Ortaokul-Lisesinin merkezi bina tesislerinin restorasyonu ve yenilenmesini üstleneceğini açıkladı. Konuyu yeniden meclis gündemine getiren Milletvekili Hüseyin Zeybek, bunun geçici bir çözüm olacağını zira mevcut şartlarda yeni ve modern bir okul binasının inşa edilmesinin bir zorunluluk olduğunu söyledi. Milletvekili, okul encümen heyetinin taleplerinin dikkate alınarak ivedilikle geçici çözüm olarak merkezi binayla aynı cadde üzerinde bulunan binanın bahçesine prefabrik dersliklerin yerleştirilmesini istedi.
ABTTF Başkanı: “Çok açık ve net! Yeni bir okul binası istiyoruz! Bugüne dek okul encümen heyetimizin girişimleri ve Batı Trakya Türk toplumunu temsil eden siyasilerimizin, derneklerimizin ve bölge halkımızın desteğiyle bu sorunu gündemde tuttuk, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının taleplerimizi yok saymasına müsaade etmedik. Yeni okul binası talebimiz karşılanana dek bu böyle olacak.” dedi.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi için modern ve yeni bir okul binası talebimiz maalesef hala karşılanmadı. Bugün geldiğimiz durumda bakanlık, okul binası tesislerinin yenilenmesi ve restorasyonunu üstlenecek. Fakat bu yenileme çalışması ile neler yapılacağını ve yenileme çalışmasının ne zaman başlayacağını bilmiyoruz. Kaldı ki mevcut okuldaki yenileme çalışması modern bir eğitim sunmaya yetmeyecektir. O nedenle çok açık ve net bir kez daha söylüyoruz! Yeni bir okul binası istiyoruz! Bugüne dek okul encümen heyetimizin girişimleri ve Batı Trakya Türk toplumunu temsil eden siyasilerimizin, derneklerimizin ve bölge halkımızın desteğiyle bu sorunu gündemde tuttuk, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının taleplerimizi yok saymasına müsaade etmedik. Yeni okul binası talebimiz karşılanana dek bu böyle olacak.” dedi.
Fotoğraf: Halit Habip Oğlu,
" src="blob:https://ayturk.de/8e2d251f-46f6-4bda-b9d3-6e29ac39acac" alt="image0.jpeg" class="Apple-web-attachment Apple-edge-to-edge-visual-media Singleton" style="margin: 0px -30px; opacity: 1;">
Türkiye’nin bölgesel ve küresel politikalarını değerlendiren Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Türkiye, 16 tehlikeli çatışma bölgesinin bulunduğu bir ortamda dimdik ayakta durmayı başaran bir bölgesel güçtür” ifadelerini kullandı. Konferans, katılımcılardan büyük ilgi gördü.
Konferans, Nürnberg Başkonsolosluğu Tarafından Düzenlendi
Nürnberg Başkonsolosluğu tarafından organize edilen "Türkiye’nin Bölgesel ve Küresel Politikalarına Yönelik Fırsatlar ve Meydan Okumalar" konulu konferansa, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı konuşmacı olarak katıldı.
Türkiye Dimdik Ayakta
Açılış konuşmasını yapan Başkonsolos Fatma Taşan Cebeci, katılımcılara selamlarını ileterek etkinliğin önemine değindi. Prof. Dr. Bağcı ise Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak, 16 tehlikeli çatışma bölgesinin bulunduğu bir ortamda dimdik ayakta durduğuna dikkat çekti. Ayrıca, Cumhuriyet tarihindeki önemli politikaları değerlendirerek, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmemesinin büyük bir başarı olduğunu vurguladı.
Türkiye Doğru Yolda
Bağcı, Orta Doğu'ya demokrasi ve güvenlik getirme hedeflerinin yerine getirilmediğini belirterek, Türkiye’nin güvenlik üreten bir ülke olarak uluslararası alanda daha fazla sorumluluk taşıdığını söyledi. “Biz hiçbir zaman sorumluluk üstlenmeyen bir ülke olmadık. Türkiye bu konuda doğru adımlar atıyor, fakat sorun, ön planda olmamamızda” diyen Bağcı, Türkiye’nin tarihsel sorumluluğunun dünya ile bağlantılı olduğunu ifade etti.
Avrupa Sonunda Doğruyu Keşfetti
Konferansta, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki rolüne de değinen Bağcı, “Dünya'yı daha iyi okuyan ve anlayan bir topluma dönüşüyoruz” dedi. Bağcı, Avrupa’nın Türklerden zarar gelmeyeceğini keşfettiğini belirterek, Türk gençliğine diğer ülkelerin yöneldiğini ve bunun olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti. “Bana göre, biz daha iyiye doğru gidiyoruz” şeklinde ekledi.
Haber ve resim: Mustafa Akbaba
Başkonsolos Fatma Taşan Cebeci
Toplu Toplu resim
Davetliler
Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak kri<k erken genel seçimlere kısa bir süre kaldı. Almanya’nın bir göç ülkesi olduğu gerçekliğini çok erken dönemde kabul ederek uzun zamandır realiteye uygun siyaset yürüten SPD’nin Başbakan adayı Olaf Scholz, Türk kökenli seçmenleri de bu süre içinde ihmal etmedi. Olaf Scholz, yoğun seçim kampanya programına rağmen, her MrsaNa Türkiye kökenli seçmenlerle bir araya geldi.
SPD Federal Meclis Milletvekili Macit Karaahmetoğlu, Almanya turu kapmasında Ludwigsburg’da bir araya geldiği Başbakan Olaf Scholz’un başbakanlık vizyonunu ve seçim kampanyasındaki çalışmalarını değerlendirdi:
"Yemek molasında bile çalışıyor“
Karaahmetoğlu, Scholz’un sabah erken saatlerden iYbaren basın toplanZları, ziyaretçi fotoğrafları ve basın açıklamaları gibi birçok yoğun etkinlikte yer aldığını belirterek, “Scholz ile öğle yemeği için Ratskeller’de buluştuk. Sadece 25 dakikalık bir yemek molası vardı. Bu süre içinde bile birkaç röportaj metnini gözden geçirdi ancak yine de benimle sohbet etmeye ve dikkatle dinlemeye zaman ayırdı. Bu, onun işine duyduğu ciddiyeY ve insana verdiği değeri açıkça gösteriyor” dedi.
"İnsanlara değer veren bir lider"
Karaahmetoğlu, Olaf Scholz’un sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda dinlemeyi bilen ve karşısındaki kişiye içtenlikle odaklanan bir lider olduğunu ifade ea. Karaahmetoğlu, “Scholz, seçim kampanyasının yoğun temposunun yanı sıra Almanya’nın ve dünyanın gündemini belirleyen konularla da yakından ilgileniyor. Medya, bizimle görüştüğü gün, öğleden sonra Suriye Geçici Devlet Başkanı ile bir saatlik bir telefon görüşmesi yapZğına dair haberlere yer verdi. Böyle bir şeyi de ancak Olaf Scholz başarabilirdi. Çünkü işler onun için önemli, çünkü yapZğı her şeyde YYz davranıyor.” diye ekledi.
"Çalışmak için liderlik yapıyor“
Başbakan Scholz’un siyasete yaklaşımını da değerlendiren Karaahmetoğlu, “Bazı liderler sadece kazanmayı ve rakiplerini alt etmeyi hedeflerken, Scholz’un hedefi daha farklı. O, kazandığında daha çok çalışmak ve Almanya için kalıcı çözümler üretmek isYyor. Egodan uzak, tamamen halka hizmet odaklı bir lider” dedi.
"23 Şubat seçimleri için sonuna kadar çalışacağız"
SPD Milletvekili Karaahmetoğlu, erken genel seçimlerde Olaf Scholz’un liderliğinde SPD’nin başarısı için yoğun bir şekilde çalışZklarını belira ve “Olaf Scholz, kendisi ve egosu için değil, insanlar ve yöneUği ülke için çalışmaya devam edebilmek adına kazanmak is<yor. 23 Şubat’a kadar seçim kampanyamıza hız kesmeden devam edeceğiz” diye konuştu.
SPD’nin Baden-WürNemberg Eyalet Listesi’nden 10. sıradan aday gösterilen Karaahmetoğlu, Almanya’daki Türk toplumu başta olmak üzere, herkesin daha adil, sosyal ve güçlü bir Almanya için SPD’ye destek vermesi çağrısında bulundu.
Fernseh- und Sternekoch Alexander Herrmann: Genussdatenbank ist zukunftsweisend für Oberfranken
Besser sein als Google, das ist das Ziel des neuen Projekts, das am 13. Februar auf der Mitgliederversammlung des Vereins Genussregion Oberfranken vorgestellt wurde. Mit der Genussdatenbank werden, so der Kulmbacher Landrat Söllner, 2.000 Anbieter regionaler Lebensmittel und fränkische Wirtshäuser in einer zentralen Internetplattform nach einheitlichen Standards mit ihren Besonderheiten und Spezialitäten sichtbar gemacht werden. Die Recherchen dazu haben gerade begonnen.
Keinem unserer Lebensmittelanbieter geht es derzeit richtig gut, so der 1. Vorsitzende, sie brauchen Unterstützung. Von der Politik, wie Staatsminister Reinhard Glauber betonte, aber auch von uns Verbrauchern, so Söllner, wir sehen hier ein großes Potenzial . Viele Verbraucher würden gerne regional einkaufen, aber wissen selbst im eigenen Landkreis gar nicht, was es alles für tolle Spezialitätenanbieter und fränkische Wirtshäuser gibt und wo diese zu finden sind. Die Genussdatenbank soll genau diese Lücke schließen, alleine schon im Landkreis Kulmbach haben wir fast 200 Adressen von Wirtshäusern, Bäckern, Metzgern, Direktvermarktern und Brauereien gefunden, so Söllner.
Die Genussdatenbank wird den Verbrauchern aber noch weitere Services bieten, so Dr. Bernd Sauer, der Kuratoriumsvorsitzende des Vereins und Norbert Heimbeck, der das Projekt federführend betreut. Wir setzen bei dem Projekt neueste Datenbank- und Kommunikationstechnik ein, und vor allem setzen wir auch künstliche Intelligenz. Um die Datenbank topaktuell zu halten, vor allem aber damit die Verbraucher besser und schneller finden, was Sie suchen. Ein Beispiel, was die KI können wird: „Wenn Sie im Frankenwald wandern sind und halbverhungert suchen, wo es in der Nähe etwas zu essen gibt, wird unser Genusschatbot, der auf die Genussdatenbank trainiert ist, ihnen in Sekunden sagen, wo das nächste Wirtshaus ist, das gerade offen hat. Das kann selbst Google nicht“. Zusätzlich, so Sauer und Heimbeck wird die Genussdatenbank mit den Social-Media-Kanälen verknüpft, um damit auch jüngere Zielgruppen für die oberfränkische Genusswelt erschließen.
Fernseh- und Sternekoch Alexander Herrmann würdigte das Genussdatenbank-Projekt als absolutes Zukunftsprojekt, das weit über Oberfranken ausstrahlen wird. „Ich bin verdammt stolz auf euch und das, was die Genussregion Oberfranken geschaffen habt. Den anwesenden Unternehmen riet er: „Nehmt Euch als Chef nicht so ernst. Der Laden ist dann gut, wenn er Euch nicht mehr braucht“, riet er den Handwerkern. Er forderte eine neue Fehlerkultur – viele Fehler seien unbedeutend, trotzdem würden Mitarbeiter vorwiegend daran gemessen. Er schilderte, wie wichtig ihm sein Team sei und ging auf die Umbenennung seines Wirsberger Restaurants im Jahr 2022 ein: Ihn selbst habe die Genussregion Oberfranken gerettet und die Basis für eine neue Identität gegeben. Die beiden Lockdowns in der Coronazeit haben auch sein Unternehmen getroffen, sie sind aber auch der Brandbeschleuniger für eine neue Philosophie gewesen: Mit seinem Partner Tobias Bätz hat er sich mit dem Restaurant Aura und dem Food-Lab Anima dem wahrscheinlich kompliziertesten Thema in der Gastronomie verschrieben – der Verarbeitung regionaler Produkte und der saisonalen Küche. „Mit der Qualität und Vielfalt sowie den kleinräumigen und kleinbetrieblichen Strukturen insbesondere der Landwirtschaft in Oberfranken haben wir dafür eine hervorragende Basis gefunden“, so Herrmann .
Das Projekt Genussdatenbank, das als bayernweites Pilotprojekt bis Juli 2027 läuft, wird vom Heimatministerium, der Oberfrankenstiftung, allen oberfränkischen Landkreisen und den Vereinen Bierland und Genussregion Oberfranken gefördert. Auch nach Projektende soll die Genussdatenbank dauerhaft gepflegt und aktuell gehalten.
Schweinfurt'ta uzun yıllardır faaliyet gösteren Private Wirtschafts- und Realschule O. Pelzl, Türk öğrenciler ve aileleri arasında büyük ilgi gören bir eğitim kurumu olarak öne çıkıyor. Özellikle ortaokul sonrası kariyer odaklı bir eğitim modeli sunan bu okul, gençlerin hem mesleki hem de kişisel gelişimine katkıda bulunuyor.
Türk öğrenciler için Wirtschaftsschule’nin en önemli avantajlarından biri, meslek hayatına güçlü bir temel hazırlaması. Bu okulda öğrenciler; ekonomi, işletme, muhasebe ve bilgisayar becerileri gibi alanlarda pratik bilgi kazanıyor. Böylece, mezun olduktan sonra hem Almanya'daki mesleki eğitim sistemine kolayca adapte olabiliyor hem de iş dünyasında başarılı bir kariyer için gerekli donanıma sahip oluyorlar.
Private Wirtschafts- und Realschule O. Pelzl, öğrencilerin yalnızca akademik başarısına odaklanmıyor; aynı zamanda sosyal becerilerini geliştirmelerine ve farklı kültürlere uyum sağlamalarına da yardımcı oluyor. Türk öğrenciler için bu, Alman eğitim sistemine entegrasyon sürecinde önemli bir fırsat sunuyor. Öğretmenlerin öğrencilere bireysel destek sağlaması, onların kendilerini daha güvende hissetmesine ve motivasyonlarını artırmasına yardımcı oluyor.
Türk aileler, Wirtschaftsschule'nin sunduğu iki yıllık yoğun eğitimin, çocuklarının hem Almanca dil becerilerini güçlendirdiğini hem de Almanya'da sağlam bir gelecek kurma yolunda onları bir adım öne taşıdığını belirtiyor. Ayrıca, bu okulda farklı kültürlerden öğrencilerin bir araya gelmesi, gençlerin hoşgörü ve birlikte çalışma kültürünü öğrenmelerine katkı sağlıyor.
Schweinfurt Private Wirtschafts- und Realschule O. Pelzl Türk gençlerine hem eğitimde hem de sosyal hayatta güçlü bir temel sunarak onların geleceklerini şekillendirmelerine destek olan bir okul olarak dikkat çekiyor.
Private Wirtschafts- und Realschule O. Pelzl
09721 86060
Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Wirsingstrasse 7 (Nähe Hauptbahnhof)
97424 Schweinfurt
Uluslararası Turizm Fuarı Berlin (ITB), 4-6 Mart 2025 tarihleri arasında Berlin Fuar Alanı’nda gerçekleştirilecek. Son yıllarda giderek yükselen bir grafiğe sahip olan Corendom ise, fuarın en çok dikkat çeken havayolu şirketi konumunda olduğu belirtiliyor.
1966 yılında kurulduğundan bu yana ITB Berlin, küresel turizm sektörünün en önemli fuarlarından biri haline geldi. Her yıl dünyanın dört bir yanından turizm profesyonelleri, seyahat acenteleri, otel işletmecileri ve turizm kuruluşları bu prestijli etkinlikte bir araya geliyor.
ITB, en yeni turizm trendlerinin, destinasyonların ve hizmetlerin tanıtıldığı ve tartışıldığı önemli bir platform sunuyor. 180’den fazla ülkeden 10.000’den fazla katılımcıyla ITB, seyahat sektöründe faaliyet gösteren herkes için vazgeçilmez bir buluşma noktası konumunda.
Yıllar içinde ITB, turizmdeki gelişmelerin önemli bir göstergesi haline geldi. Katılımcılar, yenilikçi ürün ve hizmetler hakkında bilgi edinebilir, iş bağlantıları kurabilir ve yeni iş fırsatlarını keşfedebilir. Fuar, sadece ticari anlaşmaların yapıldığı bir ortam olmanın ötesinde, sektörün karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar hakkında bilgi paylaşımı için de büyük bir önem taşıyor. Sürdürülebilir turizm, dijitalleşme ve küresel olayların seyahat alışkanlıklarına etkileri gibi konular, fuarın gündemindeki başlıca başlıklar arasında yer alıyor.
ITB, Almanya’nın turizm sektörü açısından da büyük bir öneme sahip. Avrupa’nın en önemli turizm destinasyonlarından biri olan Almanya, bu fuar sayesinde turistik çeşitliliğini ve cazibesini uluslararası alanda tanıtma fırsatı buluyor. ITB, Almanya’daki ve dünyadaki turizm profesyonelleri arasında bir köprü kurarak sektörün rekabet gücünü artırıyor. Aynı zamanda, Almanya’daki turizm işletmelerine, uluslararası turizmdeki güncel trendleri takip etme ve kendi hizmetlerini bu doğrultuda şekillendirme imkânı sunuyor.
Bu yılın öne çıkan katılımcılarından biri de Corendon Havayolları. Türkiye’nin önde gelen havayolu şirketlerinden biri olan Corendon, cazip destinasyonlara sunduğu uygun fiyatlı uçuşlarla tanınıyor. Şirket, özellikle daha küçük ve az bilinen destinasyonlara yaptığı uçuşlarla, seyahat severlere keşfedilmemiş bölgeleri tanıma fırsatı sunuyor. Corendon’un ITB’deki varlığı, firmanın hizmetlerini ve sunduğu avantajları geniş bir kitleye tanıtma konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor. Fuar ziyaretçileri, Corendon’un yeni uçuş rotaları, özel kampanyaları ve seyahat alanındaki en son gelişmeler hakkında detaylı bilgiler edinebilecekler.
Turizm sektöründe yenilikçi yaklaşımlarıyla tanınan Corendon, yolcularına unutulmaz seyahat deneyimleri sunmaya odaklanıyor. ITB’ye katılımı sayesinde, tur operatörleri ve diğer sektör temsilcileriyle doğrudan iletişim kurarak iş birliklerini geliştirme ve marka bilinirliğini artırma fırsatı yakalayacak.
Genel olarak ITB, fikir ve bilgi alışverişi için önemli bir platform olmanın yanı sıra, küresel turizm sektörünün dinamizmini ve çeşitliliğini gözler önüne seren bir vitrin niteliği taşıyor. Corendon gibi şirketlerin katılımı, değişen turizm pazarında güçlü bir konum elde etmenin ve yolcuların beklentilerine yanıt verebilmek için yenilikçi çözümler geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Die ITB Berlin findet von 4. bis 6. März 2025 auf dem Berliner Messegälende statt.
Die Internationale Tourismus Messe Berlin (ITB) ist seit ihrer Gründung im Jahr 1966 zu einer der bedeutendsten Messen der globalen Tourismusbranche avanciert. Jährlich zieht die ITB Fachbesucher, Reiseveranstalter, Hoteliers und Tourismusorganisationen aus der ganzen Welt an.
Die Messe bietet eine Plattform, um die neuesten Trends, Destinationen und Dienstleistungen im Tourismus zu präsentieren und zu diskutieren. Mit über 10.000 Ausstellern aus mehr als 180 Ländern ist die ITB ein unverzichtbarer Treffpunkt für alle, die in der Reisebranche tätig sind.
Die ITB hat sich im Laufe der Jahre als wichtiger Indikator für die Entwicklungen im Tourismus etabliert. Sie ermöglicht es den Teilnehmern, sich über innovative Produkte und Dienstleistungen zu informieren, Netzwerke zu knüpfen und Geschäftsmöglichkeiten zu erkunden. Die Messe ist nicht nur ein Ort für Geschäfte, sondern auch eine Gelegenheit, sich über die Herausforderungen und Chancen der Branche auszutauschen. Themen wie nachhaltiger Tourismus, Digitalisierung und die Auswirkungen globaler Ereignisse auf das Reiseverhalten stehen im Mittelpunkt vieler Diskussionen.
Für die deutsche Tourismusbranche hat die ITB eine sehr zentrale Bedeutung. Deutschland ist eines der führenden Reiseziele in Europa, und die Messe bietet eine Plattform, um die Vielfalt und Attraktivität des deutschen Tourismus zu präsentieren. Die ITB fördert den Austausch zwischen deutschen und internationalen Akteuren, was zu einer Stärkung der Wettbewerbsfähigkeit der Branche beiträgt. Zudem ermöglicht die Messe den deutschen Anbietern, sich über aktuelle Trends und Entwicklungen im internationalen Tourismus zu informieren und ihre Angebote entsprechend anzupassen.
Ein herausragender Teilnehmer der diesjährigen ITB ist die Fluggesellschaft Corendon. Als eine der führenden Fluggesellschaften in der Türkei hat Corendon sich einen Namen gemacht, indem sie attraktive Reiseziele und wettbewerbsfähige Preise anbietet. Besonders geschätzt wird Corendon dafür, dass sie auch kleinere, weniger frequentierte Ziele anfliegt, was Reisenden die Möglichkeit gibt, neue und oft unentdeckte Destinationen zu erkunden. Die Präsenz von Corendon auf der ITB unterstreicht das Engagement des Unternehmens, seine Dienstleistungen und Angebote einem breiten Publikum vorzustellen. Besucher der Messe können sich auf spannende Informationen über neue Flugrouten, besondere Angebote und die neuesten Entwicklungen im Bereich des Reisens freuen.
Corendon ist bekannt für seine innovativen Ansätze im Tourismus und hat sich darauf spezialisiert, Reisenden unvergessliche Erlebnisse zu bieten. Die Teilnahme an der ITB ermöglicht es dem Unternehmen, direkt mit Reiseveranstaltern und anderen Akteuren der Branche in Kontakt zu treten, um Partnerschaften zu fördern und die Sichtbarkeit ihrer Marke zu erhöhen.
Insgesamt ist die ITB nicht nur eine bedeutende Plattform für den Austausch von Ideen und Informationen, sondern auch ein Schaufenster für die Vielfalt und Dynamik der globalen Tourismusbranche. Die Teilnahme von Unternehmen wie Corendon zeigt, wie wichtig es ist, sich in einem sich ständig verändernden Markt zu positionieren und innovative Lösungen anzubieten, um den Bedürfnissen der Reisenden gerecht zu werden.
Und so kommt die Bundestagswahl 2025 früher als geplant am 23. Februar. Die Ampelkoalition in Berlin ist geplatzt. Bundeskanzler Olaf Scholz hat das Vertrauen des Bundestags verloren. Unser Land steht vor großen Herausforderungen. Wir brauchen eine grundlegende Politikwende. Sonst droht unser Land jeden Tag ein Stück ärmer zu werden.
Als Mittelstandspolitiker und Mitglied des Finanzausschusses im Deutschen Bundestag sehe ich bin die politische und wirtschaftliche Entwicklung der vergangenen drei Jahr mit tiefer Sorge. Unser Land befindet sich das dritte Jahr in Folge im wirtschaftlichen Niedergang. Noch nie in der Geschichte des Landes gab es eine so langanhaltende Rezession. Hohe Energiekosten, hohe Steuern, zu viel Bürokratie treiben Betriebe aus dem Land. Gut bezahlte Industriearbeitsplätze gehen verloren. Wir haben 400.000 Arbeitslose mehr als vor drei Jahren. Das ist eine Bilanz falscher Politik unter Kanzler Scholz. Denn andere Industrieländer stehen deutlich besser da.
Wir brauchen Wachstum und Investitionen in Deutschland, um aus der Krise herauszukommen. Das wollen CDU und CSU durch die Senkung von Unternehmenssteuern und Energiesteuern und den Abbau von hinderlichen Regelungen unterstützen. Und wer arbeitet, soll mehr Netto vom Brutto erhalten. Denn Arbeit muss sich wieder lohnen. Ich sage dies gerade auch mit Blick auf die Menschen, deren Eltern oder Großeltern oder die selbst aus dem Ausland in unser Land gekommen sind, um hier ihr Glück zu machen und die jeden Tag am Erfolg des Landes mitarbeiten.
SPD, Grüne und Die Linken aber fordern in ihren Wahlprogrammen für die Bundestagswahl ein Weiter so. Noch höhere Spitzensteuersätze, die Abschaffung der Abgeltungssteuer und die Einführung einer Vermögenssteuer höhere Erbschaftssteuern. Damit gefährden sie den wirtschaftlichen Aufschwung nach der Krise und die Zukunftsfähigkeit unseres gesamten Landes. Denn die Vermögenssteuer greift in die Substanz der Betriebe und vieler Privatleute ein. Unabhängig davon, ob ein Unternehmen hohe oder geringe Gewinne oder gar Verluste macht und welches Einkommen die Privatleute erzielen. Das ist pures Gift Wachstum und Wohlstand in unserem Land.
Und natürlich geht es bei dieser Wahl auch um unser Nürnberg. In meiner Funktion als finanz- und haushaltspolitischer Sprecher der CSU im Bundestag habe ich in der vergangenen drei Jahren mehr als 900 Millionen Euro Fördermittel nach Nürnberg geholt. Dieses Engagement für unsere Stadt möchte ich gerne fortsetzen. Es gibt hier noch viele Projekte, die wir anpacken möchten.
Deshalb werbe ich um Ihre persönlichen Stimmen. Die Erststimme für mich als Direkt-Kandidaten und die Zweitstimme für die CSU. Damit es wieder aufwärts geht. Ich bitte Sie als Nürnberger herzlich um Ihre Unterstützung.
Ihr Sebastian Brehm
Türk-Alman ilişkileri alanındaki çalışmalarıyla bilinen araştırmacı tarihçi Dr. Latif Çelik, 19 Şubat akşamı Frankfurt Diyanet Salonunda konuşacak.
Frankfurt Diyanet Merkez Camii Başkanı Turan Kuzpinari açıklamada, "Özellikle gençlerimizin aramızda olması bizim için önemlidir. Onların Almanya ile olan kültür ve tarih ilişkilerini öğrenmeleri bizim için çok değerli. Bugünün gençlerinin yarın için gerekli bilgileri edinmeleri bizim için büyük bir öneme sahiptir. Bu açıdan hocamızın programı bizim için önemli taşımaktadır," dedi.
Dr. Latif Çelik'in konferansının saat 19.00'da başlayacağı belirtildi.
Kıbrıs Rum siyasi partileri ağız birliği etmişçesine, farklı cümlelerle Kıbrıs sorununun 1974'ten bu yana en kritik dönemecinde olduğunu ifade ediyorlar.
Kıbrıs konusunda Rum ve Yunan tezleri artık pek taraftar bulmuyor. Son bir yıldır uluslararası siyasette yaşanan gelişmelere bakıldığında Kıbrıs konusu ile ilgili taraflar, artık Yunan ve Rum propagandasının etkisi altından çıkmışa benziyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan ziyareti sırasında Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in KKTC’ye ilişkin açıklamaları, Yunanları ve Rumları hayli endişelendirmiş olmalı ki, Rum AP Milletvekili Lukas Furlas, hemen AB Komisyonu’na mektup göndererek “uluslararası hukuku ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini çiğneyen bu tür açıklamalara derhal müdahale edilmesini” talep etti.
Kendileri Kıbrıs Türklerini 1963-1974 yılları arasından soykırımdan geçirirken, aralarından bir tek kişi bile, hiçbir kuruluş ve birliğe “Biz Kıbrıs Türklerine soykırım uyguluyoruz, durdurmak için derhal müdahale edin” içerikli bir mektup göndermemişken, AP milletvekili, Pakistan Başbakanının KKTC’yi destekleyen açıklamasını hiç vakit kaybetmeden AB Komisyonuna şikayet etmesi tam onlarlık hareket. Lakin bu şikayetten bir sonuç çıkmayacağı kesin.
Yunanlar ve Rumlar 19. Yüzyılının başından beri, Türkiye ile dalaştıkları vakit veya bir sıkıntı oldu mu, -kendileri herhangi bir tedbir alamadıklarından ve yaptırım gücüne sahip olmadıklarından - Avrupalı güçlü devletlerin arkasına sığınıp, hemen ve derhal ağababaları Avrupa Birliğine başvurup, ağlayıp, sızlayarak duygu sömürü yapıyorlar. Ancak son 200 yıldır arkalarına Avrupa devletlerini alıp, önceleri Osmanlı Devletine, sonraları da Türkiye’ye, kafa tutmayı kendilerine ilke edinen bu milletin artık bütün saygınlıklarını yitirdikleri görünüyor.
Bir zamanlar bu sistem başarıyla işlese de şimdilerde Avrupa Birliği, Yunanistan ve Kıbrıs Rumları uğruna Türkiye’yi karşısına almak istemiyor. Bırakın Avrupa Birliğini, artık ABD de Yunanistan ve Kıbrıs Rumları uğruna Türkiye’yi karşısına almak istemiyor. Ki gördüğümüz gibi Brüksel'de düzenlenen NATO Savunma Bakanları Toplantısında ABD dahil üye ülkeler Yunanistan’ın oyununa gelmediler. Yunanistan’ın Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ege kıta sahanlığı sorunlarını NATO sorunu haline getirmeye çalışmasını yutmadılar ve Yunanistan’ın tüm çabalarına rağmen, NATO üyesi ülkelerin tümü, ABD’de dahil olmak üzere Türkiye'nin de istediği şekilde savunma planlarını onayladılar.
ABD’nin tercihini Türkiye’den yana kullanması, AB üyesi olan NATO üyesi devletlerin de Yunanistan’ın laf kalabalığını dikkate almayıp Türkiye'nin istediği şekil ve içerikte NATO savunma planlarını onaylamaları Yunanistan heyetini ve hükümetini büyük bir düş kırıklığına uğrattı. 13 Şubat perşembe günü NATO Zirvesi’nde ABD dahil diğer savunma bakanlarından diplomasi tokadı yemek Yunanistan hükümetinin ve Savunma Bakanı Dendias’ın pek ağırına gitmiş olmalı ki, toplantı sonrasında gerçekleştirilen olağan “aile fotoğrafı” çekimine katılmadı ve NATO Savunma Bakanları ailesi resminin içinde yer almadı.
Tüm bu gelişmeleri doğru okuyacak olursak, Adalar Denizinde (Ege) ve Kıbrıs’ta dengelerin değiştiği ve bu değişikliğinde yakında yavaş yavaş ve küçük adımlarla fiiliyata dönüşmeye başlayacağı yönünde bir öngörüde bulunmak olası. Bekleyip, görelim…
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili