Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Geçtiğimiz hafta sonu Göppingen Melodi düğün salonunda  düzenlenen kısa adı ANF olan Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu 30. Yıl Kurultay şöleni görkemli bir şekil kutlandı. 

 
Kurultay şölenine davetli olarak T.C. Stuttgart Başkonsolosu Makbule Koçak Kaçar , Din Hizmetleri Ataşesi Fatih Burak Mermer , Dr Halil Kol ile birlikte bine yakın vatandaşımız katıldılar.
 
Kutlama töreni, saygı duruşu ve yüce kitabimız Kuran-ı  Kerim’den bir bölüm okundu. Arkasından topluca istiklal marşımız gür sesle söylendi. Kürsüye gelen genel başkan yardımcısı Mustafa Kızıleniş, açılış konuşmasında 
Misafirlere hoş geldiniz dileğinde bulundu. Şölene iştirak edenleri selamladı. Kuraltay şöleninin hayırlara vesile olmasını diledi.
 
Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mamak ceza evinde yazdığı Üşüyorum şiirini iki  ilk öğretim çağındaki iki kız çocuğu tarafından okundu. Duygu dolu anlar yaşandı 
Başkonsolos Makbule Koçak Kaçar konuşma yaptı. Başkonsolos konuşmasına Muhsin Yazıcıoğlu başkanın kulaklara küpe olan tarihi konuşmasını hatırlattı, “Bir saniyesine bile hakim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için bu kadar fırıldak olmanın anlamı yok.”
Rahmetli başkanın dediği gibi haktan, hukuktan ayrılmadan kültürümüzü tarihimizi örf ve ananelerimizi yaşayalım, yaşayarak çocuklarımıza öğretelim. Kurultayınız hayırlı olsun.”
 
Derneklerimiz Okul Olmalı
 
Recep Yıldırım benim 1980’li yıllardan beri tanıdığım, idealist, çalışkan okuyan düşünen arkadaşlarımızdan. 
Heilbronn Ülkü Ocağı genclik kollarında hizmetleri hala hafızamda.
Daha sonra Nizam-ı Alem Federasyonun kurulmasında bulundu. Daha sonra genel başkan yardımcılığı, ve başarılı genel başkanlık hizmetlerini görev aldı. Kurultay şöleninde yaptığı konuşmasında, Birlik beraberlik vurgusu yaptı. 3 Şubat 2009 da Muhsin başkanla hatırasını anlattı. Muhsin başkan;”Benim isteğim var gardaş Almanya daki ve Fransa’daki bir Türk genci bir araya gelince Türkçe konuşmalı anlaşmalı eğer konuşamaz anlaşamazlarsa vay halimize Türkçemize sahip çıkın. Her Türk genci Türk İnsanı bayraktır”  Derneklerimiz bir mektep okul olmalı”
dediğini söyledi. 
Kurultaya Eski genel başkanlardan Prof Dr Orhan Kavuncu, Zülfü Canpolat’ın mesajları okundu.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun oğlu Fatih Furkan Yazıcıoğlu'nun  sesli mesajı dinletildi, mesajında Furkan Yazıcıoğlu, “Nerede bir Türk varsa biz orada olacağız. 30 yıllık mücadelenizi kutluyorum.Başarılar diliyorum.”
 
30. Yılımız Kutlu Olsun 
 
Genel başkan Erol Yazicioglu yaptığı konuşmasında, Dava arkadaşlarını selamladı.
Yazıcıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü; “1994 yılında benim davam nizam-ı diyen Alperenler olarak bu ocakları şehir, kasabaları Avrupa ülkelerini şehit başkanımızın önderliğin de teşkilatlarımız kutuldu. Bu gün 30. Yılımızı kutluyoruz. Daha nice, nice 30 yıllar diliyorum” dedi. Ve şöyle devam etti. 
 
25 Mart 2009 ta­ri­hin­de Kah­ra­man­ma­raş mi­tin­gin­den Yoz­gat-Yer­köy mi­tin­gi­ne ha­re­ket etmek üzere için­de bu­lun­du­ğu he­li­kop­te­rin  Gök­sun’da düş­me­si so­nu­cu ha­ya­tı­nı kay­be­den Büyük Bir­lik Par­ti­si’nin (BBP) Ku­ru­cu Genel Baş­ka­nı Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu ile be­ra­be­rin­de­ki Erhan Üs­tün­dağ, Yük­sel Yancı, Murat Çe­tin­ka­ya ile İhlas Haber Ajan­sı mu­ha­bi­ri İsmail Güneş ve  pilot Kaya İstek­te­pe’nin ve­fa­tı­nın üze­rin­den 15 yıl geçti.  Bunca yıl geç­me­si­ne rağ­men so­rum­lu­la­rın bu­lu­na­rak halen hak et­ti­ği ce­za­yı al­ma­ma­sı yü­rek­ler­de­ki acıyı bir kat daha ar­tı­rı­yor.
“Geciken adalet adelet değildir”
Adalet her kese lazım. Şehit başkanımızın katilleri bulunmalı Alperen’ler hep bu günü bekliyor. Cihazlar sökenlere hırsızlık suçu verildi.  bir kaç yıl yatıp çıktılar. 
Kurultaylarımız göz,göze gelme hasret giderme dertleşme istişare etme yeridir 
Birleşin  ey secdeyi rahmanda birleşenler.
 
Genel başkanlığa tekrar Erol Yazıcıoğlu ve  yönetim kurulu kürsüye davet edilerek tanıtımı yapıldı. 
Mustafa Kızıleniş, Adem Sucu, İsmail Cenik, Nazmi Kaya, Şükran Küçük, Bedia Ertuğ Erdoğan, Hasan Karakuş, Alparslan Çalık, Ali Küçük,Ömer Sarı, Hasan Almalı, Sezgin Yıldırım, Nurettin Kayaoğlu, Veysel Yağcı, İlyas Özer, Ebubekir Oğultay, Selim Küçük.
 
Avrupa Nizami Alem Federasyonun gayesini anlatan Yazıcıoğlu;
Amacımız avrupadaki Türk Gençliğinin asimile olmamasıdır. Değişen dünya şartlarına uyum sağlayarak geleceğimiz olan gençliğimizi kültürümüzü ve dinimizi korumaktır. Sevincinde ve üzüntüsünde vatandaşlarımızın yanında olmak ilk görevimiz” dedi.
Daha sonra Avrupada Türklüğe hizmet edenlere ödül ve plakatlar verildi.
Stuttgart başkonsolosu Makbule Koçak Kaçar ve
Gazeteci Doğan Tufan’ada Plaket ve hediyeler verildi.
Kurultay Müzikle şenlendi
Anadolu Türküleriyle yüreklerimiz sızladı. Tarihi kahramanlık türkülerimiz marşlarımız birlikte söylendi. 
Ahmet Baydaroğlu, Pınar Dağdelen, Ayaz Aydın ve Ozan Hamza Can’ın sahnesiyle geç saatlere kadar sürdü. 
 
 
Fotoğraf :Kamil Yılmaz
Doğan Tufan 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Fidan’ın Batı Trakya Türk toplumuna sahip çıkan sözleri Yunanistan’da rahatsızlık yarattı

Konuyla ilgili olarak basın açıklaması yapan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Anavatanımızın bizlere koşulsuz sahip çıkması ülkemizde bazı çevreleri oldukça rahatsız etmişe benziyor.
Nasıl ki ülkemiz Arnavutluk’taki Yunan azınlığına sahip çıkıyor, onların haklarını gözetiyor ve haklarının korunması ve geliştirilmesi için Arnavutluk ile görüşüyorsa anavatanımız da aynısını bizler için yapıyor”dedi. Ve şöyle devam etti;

“Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada Batı Trakya Türk toplumuna da atıfta bulundu.



Batı Trakya Türk azınlığı ve On İki Adalar’da yaşayan soydaşların Yunanistan’la ilişkilerde öncelik verdikleri konulardan biri olduğunu belirten Fidan, Batı Trakya Türk azınlığının sorunlarının çözülmesinin takipçisi olduklarını ifade etti.

Fidan, 8 Kasım’da Atina’da gerçekleştirdiği resmi ziyarette Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile görüşmüş, ikili ve heyetler arası toplantının ardından yapılan ortak basın toplantısında mevkidaşıyla görüşmesinde Yunanistan’da yaşayan Türk azınlığın ve soydaşların sorunlarını, talep ve beklentilerini de gündeme getirdiklerini dile getirmişti.

Yerapetritis de Fidan ile yaptıkları görüşmede azınlıklar konusunu da ele aldıklarını ve azınlıkların iki ülke arasında dostluk köprüsü olmasını arzu ettiklerini, her iki ülkenin de tüm vatandaşlarına yasalar önünde eşitliği sağlamakla yükümlü olduğunu ifade etmişi.



Yunan diplomatik kaynakları, Dışişleri Bakanı Fidan’ın Batı Trakya’da “Türk azınlık” ve On İki Adalar’daki “soydaşlar” ile ilgili açıklamalarına tepki göstererek, Lozan Antlaşması’nın Batı Trakya’da yalnızca “Müslüman azınlık”tan bahsettiğini, Türkiye’nin bu bağlamda “var olmayan bir ulusal azınlık”tan söz etmesinin uluslararası hukukun uygulanmasına aykırı olduğunu, Yunanistan’ın tüm vatandaşlarına yasalar önünde eşitlik politikalarını sürdürmeye devam edeceğini ileri sürdü.

Yayınladığı basın bildirisinin sonunda,Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Genel başkanı Halit Habip Oğlu, “Anavatanımızın bizlere koşulsuz sahip çıkması ülkemizde bazı çevreleri oldukça rahatsız etmişe benziyor. Bu çevreler ülkemiz ve anavatanımız arasında pozitif gündemin geliştirilmesine yönelik çaba ve adımları bilinçli olarak engelleme derdindeler. Nasıl ki ülkemiz Arnavutluk’taki Yunan azınlığına sahip çıkıyor, onların haklarını gözetiyor ve haklarının korunması ve geliştirilmesi için Arnavutluk ile görüşüyorsa anavatanımız da aynısını bizler için yapıyor. Batı Trakya Türk toplumu olarak ülkemiz ve anavatanımız arasındaki iyi ilişkilerin artarak sürdürülmesini destekliyor, bu pozitif gündemin sorunlarımızın çözümüne olumlu yansımasına dair ümidimizi koruyoruz.” dedi.


Fotoğraf: ABTTF
Haber: Doğan TUFAN

 

- Bölgede ekimde yüzde 2 olan yıllık TÜFE, kasımda 2,3'e yükseldi
 

BERLİN (AA) - Avro Bölgesi'nde yıllık enflasyon oranı kasım ayında yeniden yüzde 2,3 seviyesine çıktı.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) Avro Bölgesi'nin kasım ayına ilişkin öncü enflasyon verilerini yayımladı.

Buna göre, Avro Bölgesi'nde ekimde yüzde 2 olan yıllık Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), kasımda yüzde 2,3'e yükseldi. Beklenti, yıllık enflasyonun ekimde yüzde 2,3 olacağı yönündeydi.

 

Avro Bölgesi'nde kasımda çekirdek enflasyon ise yıllık bazda yüzde 2,7 seviyesinde gerçekleşti.

Enflasyonun ana bileşenlerine bakıldığında, en yüksek fiyat artışı yüzde 3,9 ile hizmet sektöründe görüldü. Bunu yüzde 2,8 ile gıda, alkol ve tütün ürünleri, yüzde 0,7 ile enerji dışı sanayi ürünleri izledi. Enerji fiyatları ekimde yüzde 1,9 geriledi.

AB uyumlu verilere göre enflasyon kasımda Belçika'da yüzde 5, Hollanda'da ve Estonya'da 3,8, Yunanistan'da yüzde 3 oldu. Almanya'da ise yıllık enflasyon kasımda yüzde 2,4, İspanya'da yüzde 2,4, Fransa'da yüzde 1,7 ve İtalya'da yüzde 1,6 seviyesinde gerçekleşti.

 

Öte yandan, Avrupa Merkez Bankası (ECB) enflasyonun orta vadede yüzde 2 hedefinde sürdürülebilir hale gelmesini hedefliyor.

Bu arada ECB, 17 Ekim'de piyasa beklentileri doğrultusunda zayıflayan ekonomiye karşı üçüncü faiz indirimine giderek üç temel politika faizini 25 baz puan düşürdü.

Banka, mali piyasalar için çok önemli olan ve bankaların kısa vadede ECB'ye fazla mevduatlarını ilettikleri hesaplara ilişkin faiz oranını çeyrek puan düşürerek yüzde 3,25'e çekmişti.

 

ECB yetkilileri, enflasyonu zamanında yüzde 2 hedefine geri getirmek için gerekli olduğu sürece faiz oranlarını yeterince kısıtlayıcı seviyelerde tutacağını açıklamıştı.​

Bir sonraki faiz toplantısını 12 Aralık'ta gerçekleştirecek olan bankanın, bu toplantıda 25 baz puanlık 4. faiz indirimini yapması bekleniyor.

BERLİN (AA) - Almanya’da uzmanlar, Alman hükümetinin Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emri kararını uygulamasını ve İsrail’e desteği durdurmasını istedi.

Başkent Berlin’de Erlangen-Nürnberg Friedrich-Alexander Üniversitesinden Prof. Dr. Christine Binzel, Barenboim-Said Akademisinden Prof. Michael Barenboim, London King’s Collegeden Prof. Hanna Kienzler ve Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezinden (ECCHR) Avukat Wolfgang Kaleck "UCM’nin tutuklama emirleri ve Almanya’nın rolü"ne ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Binzel, Almanya’nın, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi'ne ve Roma Statüsü'ne taraf bir ülke olarak, tarihsel, yasal, etik ve siyasi açıdan bu anlaşmalara uyması gerektiğini belirtti.

Almanya’nın 14 aydan beri anlaşmalarda yer alan yükümlülükleri yerine getirmediğini ifade eden Binzel, "Almanya sadece izlemekle kalmıyor, Alman hükümeti bugün hala siyasi, mali, askeri ve yasal olarak İsrail’i destekliyor. Almanya, ABD'den sonra (İsrail'in) en büyük ikinci silah tedarikçisidir. Araştırmalar Alman silahlarının Gazze'de kullanıldığını gösteriyor." dedi.

Binzel, Alman hükümetinin İsrail hükümet üyelerinin ve diğer yetkililerin soykırımcı ifadelerini, uzmanların uyarılarını görmezden geldiğine işaret ederek, "Şimdi, çıkarılan tutuklama kararları Alman hükümetinin gerçeklerle yüzleşmesi̇ ve uluslararası kurumları zayıflatmak ve Almanya’yı dünya çapında daha da yalnızlaştırmak yerine, adalet ve uluslararası hukuktan yana kararlı bir şekilde tavır koyması için yapılan son uyandırma çağrısıdır." ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Binzel, Almanya’nın ivedilikle Filistinlilerin hayatının İsrail tarafından yok edilmesini durdurmak için tedbirler almasını isteyerek, Alman hükümetinin İsrail'e silah sağlamayı durdurması ve tüm ekonomik, siyasi ve diplomatik ilişkileri gözden geçirmesi çağrısında bulundu.

 

- "Netanyahu'un Alman topraklarına ayak bastığında tutuklanmasını bekliyoruz"

Barenboim-Said Akademisinden Prof. Michael Barenboim de Almanya’nın Filistin halkının yok edilmesini desteklemekten vazgeçmesi ve Filistinlilerin öldürülmesi, sakat bırakılması ve yaşamlarının yok edilmesine son verilmesi için İsrail'e baskı yapmasını isteyerek, "Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'da işlenen ve neredeyse tüm dünyada canlı olarak yayınlanan sayısız katliam nedeniyle Almanya'nın İsrail'i desteklemeyi durdurmasını gerektiriyor." değerlendirmesi yaptı.

Alman hükümetinin Netanyahu ve Gallant hakkındaki "tutuklama emirlerini inceleyeceği" yönündeki ifadenin ne anlama geldiğine ilişkin soruya da Barenboim, "Bu incelemeyle ilgili bir durum değil. Hepimiz Alman hükümetinin Binyamin Netanyahu ya da Yoav Gallant'ın Alman topraklarına ayak bastıklarında tutuklanacaklarını söyleme anını bekliyoruz. Bunu yapmak istemediğini anlıyorum. Aynı zamanda bunu yapmak zorunda kalacaklar." diye konuştu.

 

- Almanya suç ortağıdır

Prof. Hanna Kienzler, Almanya’nın İsrail devletinin Gazze Şeridi'nde Netanyahu ve Gallant liderliğinde emrini verdiği ve İsrail ordusu tarafından yürütülen imha savaşının ciddi bir suç ortağı olduğunu söyledi.

"Dolayısıyla Almanya bu soykırımın uzun vadeli sonuçlarının sorumluluğunu paylaşıyor." diyen Kienzler, Gazze’nin tamamen yok olduğunu, hastanelerin, ibadethanelerin, sağlık sisteminin, eğitim kurumlarının yıkıldığını, bu savaşın psikolojik sonuçlarının da 3 kuşak boyunca etkisini sürdüreceğini kaydetti.

 

- Almanya, ABD ve İngiltere Gazze'nin yeniden imarı için tazminat ödemeli

Kienzler, bu yıkımın oradaki insanların geleceğini tehlikeye attığını ve ciddi ekonomik sonuçlar doğurduğunu, bu suçların ve uzun vadeli sonuçlarının hesap verebilirliğini sağlamak için uluslararası hukuk kapsamındaki suçları soruşturan uluslararası mahkemeler aracılığıyla İsrail hakkında kovuşturma sağlanması gerektiğini ifade etti.

Ayrıca Gazze'de altyapının yeniden inşası için tazminat taleplerinin de dile getirilmesi gerektiğini vurgulayan Kienzler, "Sadece şimdiki soykırım için değil, daha önceki savaşlarda ve ablukadan da zarar gören alt yapı için de. Almanya'nın bu uluslararası hukuk ihlallerinde suç ortağı rolünden dolayı tazminat ödemelerine katılmalı." dedi.

Kienzler, Almanya’nın yanı sıra İsrail’i destekleyen ABD ve İngiltere’nin de bu tazminat ödemelerine katılması gerektiğini belirtti.

 

2 Mart 2025’de Hamburg’da yapılacak yerel seçimlere hazırlanan Die Wahl – für Frieden und soziale Gerechtigkeit(Barış ve Sosyal Adalet için Seçim) ittifakı, şehrin ve dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlara yönelik önemli mesajlar verdi. Barış ve Sosyal Adalet için Seçim Ittıfakı, küresel krizlere duyarlılık ve sosyal adalet vurgusuyla, mevcut politikaların eleştirildiği dikkat çekici bir açıklama yaptı.

Hamburg Eyalet Parlamentosu Bağımsız Milletvekili ve Barış ve Sosyal Adalet için Seçim Ittıfakı Eş Başkanı Martin Dolzer, dünyadaki çatışmaların Hamburg’un sorumluluğunu artırdığına dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu: “Ukrayna-Rusya Savaşı ve İsrail/Filistin arasıdan çatışmalar, insanları derinden etkiliyor. Silahlanma ve militarizm yerine barışa ve sosyal adalete yönelmeliyiz. Ukrayna’da Biden’ın savaşı kışkırtıcı politikaları yerine derhal bir ateşkese ihtiyaç var. Filistin’de ise Filistin halkına yönelik soykırım hemen durdurulmalıdır. Hamburg, barışa katkıda bulunmak için bir sivil liman haline gelmelidir. Ancak diğer partiler, savaş politikalarını destekleyerek topluma zarar veriyor.”

 

“Savaş Yerine Sosyal Yatırım”

Barış ve Sosyal Adalet için Seçim Ittıfakı Eş Başkanı Mehmet Yıldız da mevcut politikaları eleştirerek barış, sosyal adalet ve eşitlik çağrısında bulundu:
“AfD gibi partiler, korku ve düşmanlık üzerinden toplumda bölünme yaratıyor. Bunun yerine ifade özgürlüğünü, diyaloğu ve şiddetsiz çözümleri teşvik etmeliyiz. Toplumun çoğunluğunun ihtiyaçları göz ardı edilerek, sermaye gruplarının ekonomik çıkarları önceliklendiriliyor. Bu kabul edilemez. Hamburg’da her bireyin onurlu bir yaşam sürebilmesi için savaşa ayrılan bütçeler, konut, sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler için kullanılmalıdır.”

 

Göçmenlere Fırsat Çağrısı

Hamburg’da yaşayan göçmenlerin ve mültecilerin yaşadığı zorluklara da değinen Yıldız, “Göçmenleri toplumsal sorunların günah keçisi yapmak yerine onlara fırsatlar sunmalıyız. Boş ofis binalarını konuta dönüştürmek ve mülteciler için mesleki eğitim projeleri başlatmak önemli adımlar olacaktır. Hep birlikte, kimsenin evsiz kalmadığı, yaşlıların şişe toplamadığı, savaşların olmadığı ve ten renginin önem taşımadığı bir toplum inşa edebiliriz.”dedi.

 

Barış ve Adalet İçin Ortak Çağrı

Dolzer ve Yıldız, açıklamalarını şu sözlerle tamamladı:
“Hamburg’un yerel sorunları kadar küresel meselelere de duyarlı bir şehir olması gerekiyor. Barış, insan hakları ve sosyal adalet değerlerini savunmak hepimizin sorumluluğudur. Savaşa hayır diyerek, dayanışma ve eşitliğe evet diyoruz.”

 

Federal Meclis SPD Milletvekili Macit Karaahmetoğlu, hükümeti işlevsiz hale getirerek koalisyonu sonlandırmak için „D-Day“ adı verilen gizli planlar yaptığı ortaya çıkan Hür Demokrat Parti’deki (FDP) gelişmeleri değerlendirdi. SPD Ludwigsburg Milletvekili Karaahmetoğlu, koalisyonu yıkmaya yönelik gizli planların medyada yer almasından sonra FDP Genel Sekreteri Djir-Sarai'nin istifa etmesinin yetersiz olduğunu belirtti.

Macit Karaahmetoğlu, “D-Day Skandalı”nın ciddiyeti göz önüne alındığında, asıl sorumlu olanın parti genel başkanı olduğunu ve onun istifa etmesi gerektiğini vurgulayarak şu açıklamayı yaptı:

“Hür Demokrat Parti’nin (FDP) sorumlularının son haftalarda yaşanan olayları nasıl atlatabildiklerini anlamakta zorluk çekiyorum. Hükümetin bir parçası olmasına rağmen, Christian Lindner’in hükümetle bilinçli bir şekilde yollarını ayırması, eşine az rastlanır bir siyasi savaş ilanıydı.

Şansölye, tarihi bir dönemde ülkeyi doğru yolda tutmaya çalışırken, Lindner’in partisi, tüm kabine üyelerinin arkasından hem ülkenin hem de kendi partisinin ve seçmenlerinin çıkarlarına ihanet etti. Bu süreçte ortaya çıkan ‚D-Day Operasyonu’na ilişkin detaylar, FDP’nin bu ayrılığı ne kadar titizlikle ve acımasızca planladığını, devlete karşı olan sorumluluğundan kurtulmaya çalıştığını açıkça gösteriyor. Bu davranış, etik açıdan son derece kabul edilemez. Ardından tüm bu olayları güzelleştirmeye ve kamuoyu önünde inkar etmeye çalışmaları ise siyasi bir şizofreni örneğidir.

Bu bağlamda, Genel Sekreter Djir-Sarai’nin bugün görevinden ayrılması mantıklı bir sonuçtur. Ancak bu kurban da FDP’yi bu benzeri görülmemiş siyasi aldatma olayından aklamaya yetmeyecektir. Bu konuda yalnızca bir kişi asıl sorumludur ve o da Christian Lindner’dir. Onun liderliğinde FDP, yalnızca yalanlar, sadakatsizlik ve gerçeklerden kopuk bir narsisizmle anılan bir parti olarak kalacaktır.”

 

Markus Riedel und Sophie Beland neue Vorsitzende des Vereins junger Handwerkerinnen und Handwerker – Netzwerktreffen werden ausgebaut

 

Rödental. Netzwerktreffen, Betriebsbesuche, Workshops, Meisterfeier: Die Junioren des Handwerks Oberfranken e.V., die Nachwuchsorganisation des Handwerks in Oberfranken, haben organisatorisch und auch personell einen erfolgreichen Neustart absolviert. Das neue Führungsduo bilden Markus Riedel und Sophie Beland.

 

Bei der turnusmäßigen Mitgliederversammlung in Rödental wurde Schreinermeister Markus Riedel zum neuen  Vorsitzenden gewählt, seine Stellvertreterin ist Kirchenmalerin Sophie Beland. Ergänzt wird der Vorstand von Verena Hatzel (Schatzmeisterin), Kirchenmaler Jonas Mrutzek (Pressesprecher) und Bianca Kummeth von der Handwerkskammer (Schriftführerin).

 

Der neue Vorsitzende Markus Riedel leitet seit zwölf Jahren einen Fensterbaubetrieb mit aktuell 30 Mitarbeiterinnen und Mitarbeitern, Sophie Beland hat ihre Ausbildung zur Kirchenmalerin abgeschlossen, sammelt jetzt zunächst Berufserfahrung im elterlichen Betrieb und wird anschließend ihre Meisterausbildung absolvieren.

 

Zuvor stellten der scheidende Vorsitzende Dominik Friedrich und Corinna Lange, die den Verein zusammen mit Bianca Kummeth seitens der Handwerkskammer betreut, den Jahresbericht 2023/2024 vor. „In der Zeit während und nach Corona war es für den Verein nicht leicht, die Mitglieder zu erreichen oder gar neue Mitglieder zu gewinnen“, gestand Friedrich. Der Verein habe sich nun aber wieder gefangen und sich neu strukturiert. Friedrich: „Wir führen jetzt wieder regelmäßig verschiedene Veranstaltungen für junge Handwerkerinnen und Handwerker durch. Wir sind jetzt wieder in der Region sichtbar.“

 

Der alte und der neue Vorsitzende zeigten sich übereinstimmend überzeugt. „Sich auszutauschen und zu vernetzen sowie direkte Kontakte zu Berufskollegen aufzubauen, ist gerade jetzt besonders wichtig und wird auch wieder verstärkt nachgefragt.“ Gerade auch speziell mit Kolleginnen und Kollegen aus dem Handwerk. „Bei den Junioren kennt man sich persönlich, lernt voneinander und vertraut sich. Dieses Vertrauen ist oft genug auch die Basis für neue Geschäftsbeziehungen untereinander – sogar für neue Freundschaften“, so Riedel und Friedrich. „Unser Netzwerk funktioniert."

 

Ziel: Themen neu und anders anpacken

Im Frühjahr werden sich die Junioren dem Thema Bürokratieabbau widmen, dieses Mal aber von einer anderen Seite aus. Sie werden zeigen, wie man mit einem cleveren Einsatz künstlicher Intelligenz den Verwaltungs- und Zeitaufwand im eigenen Betrieb erheblich reduzieren kann.

 

Zum Abschluss dankte die Mitgliederversammlung Dominik Friedrich, der den Verein acht Jahre lang als  Vorsitzender geführt hat und nun altersbedingt nicht mehr zur Wahl antreten konnte.

  

Kontakt: www.jdh-oberfranken.de, mail: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!

Eberth lobt Schuchardts Verdienste und blickt auf gemeinsame Erfolge zurück

 

Wie die Stadt Würzburg am 28. November 2024 vermeldete, ist Würzburgs Oberbürgermeister Christian Schuchardt zum neuen Hauptgeschäftsführer des Deutschen Städtetags gewählt worden. Die Position des Hauptgeschäftsführers ist hauptamtlich und führt damit voraussichtlich zu vorgezogenen OB-Neuwahlen im zweiten Quartal 2025 in Würzburg.

Landrat Thomas Eberth gratuliert Christian Schuchardt zu dieser neuen Aufgabe: „Dass Oberbürgermeister Christian Schuchardt in der Sitzung des Hauptausschusses des Deutschen Städtetages einstimmig zum neuen Geschäftsführenden Präsidialmitglied gewählt worden ist verdeutlicht die Anerkennung für das bisher Geleistete. Ich gratuliere zu dieser neuen, verantwortungsvollen Position und bin froh, dort einen Praktiker als Sprecher der Städte zu wissen“, so Landrat Thomas Eberth.

Damit verbunden drückt Landrat Eberth jedoch auch sein Bedauern aus. „Die Zusammenarbeit mit Christian Schuchardt ist stets geprägt von einem respektvollen Miteinander und dem Ziel, die Region Würzburg ganzheitlich mitzugestalten, zu verändern und attraktiver zu machen. Diese Art der Zusammenarbeit ist nicht selbstverständlich und ich hätte mir diese auch für die Zukunft sehr gut vorstellen können“.

 

Stadt und Landkreis Würzburg haben ihre Kooperationen immer weiter intensiviert – vor allem in den vergangenen Monaten. Die Ökomodellregion wurde durch den Beitritt der Stadt Würzburg erweitert, mit der Smarten Region Würzburg zeigen sich Stadt und Landkreis zukunftsgewandt und auch in Hinblick anderer Schwerpunktthemen werden derzeit die Kooperationen auf vielen Ebenen vertieft.

„Denn eines ist sicher: Städte und Landkreise stehen vor großen Herausforderungen. Klamme Haushaltskassen, Unsicherheiten aufgrund der bundespolitischen Lage, der demografischen Situation, ein sich immer weiter abschwächendes Demokratiegefühl in der Gesellschaft: Hier müssen Städte und Landkreise stärker denn je an einem Strang ziehen, um diese Herausforderungen bestmöglich zu meistern“, betont Landrat Thomas Eberth.

 

Er ist sich sicher, dass Christian Schuchardt in seiner neuen Position ab 1. Juli 2025 als Stimme und Fürsprecher der Städte und damit auch im Sinne der Landkreise die wichtigen und richtigen Signale setzen wird.

Kuruluşundan bu yana Avrupalı Türklerin sosyo-kültürel sorunlarına samimi çözüm önerileri sunarak dikkat çeken Saadet Partisi Avrupa Teşkilatı, Türklerin çeşitli ülkelerde karşılaştığı sosyo-kültürel sorunların genel problemler içinde kaybolmasının gelecekte doğuracağı sonuçlara dikkat çekti.

Saadet Partisi Avrupa Teşkilatı Başkanı Samet Sami Temel, Ayhaber’e yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Avrupalı Türklerin entegrasyon sorunlarının sürekli gündemde tutulmasının arkasındaki nedenler iyi anlaşılmalıdır. Onların kültürel kimliklerinin öncelikle 'öteki' olarak görülmemesi gerekmektedir. On yıllar boyunca Londra’da İngilizceyi, Paris’te Fransızcayı ve Berlin’de Almancayı en iyi konuşan göçmen grup olan Türk gençlerinin, sadece ötekileştirilerek uyum tartışmalarına malzeme yapılmasını anlamak mümkün değildir.” dedi.

Başkan Temel açıklamalarının sonunda, “Göçmenlerin geldikleri ülke için öncelikle bir zenginlik olduğu ve katıldıkları topluma dinamizm getirdikleri gerçeğini ifade edenler, zaten öncelikle batılı mütefekkirler, yazarlar, şairler ve düşünce insanlarıdır. Avrupa ülkelerinde yaşayan gençlerimizin entegrasyon sorunu yaşadığını kabul etmemiz mümkün değildir. Yanlış tartan terazilerin öncelikle kendilerine zarar vereceği bilinmelidir.” şeklinde konuştu.

 

Etwa 80 Prozent der Pflegebedürftigen werden zuhause betreut. Das sind bei der AOK-Direktion Würzburg aktuell rund 9000versicherte Pflegebedürftige, bei der AOK Bayern insgesamt rund 223.000 Versicherte mit Pflegegrad 1 bis 5. „Einen Großteil der Pflege schultern pflegende Angehörige zusätzlich zu ihrem Beruf – und stoßen bei dieser anspruchsvollen Aufgabe häufig an ihre Grenzen“, sagt Alexander Pröbstle, Direktor bei der AOK in Würzburg. Deshalb unterstützt die AOK Bayern jetzt gezielt berufstätige pflegende Angehörige mit digitalen Workshops. „Die Doppelbelastung zwischen Beruf und häuslicher Pflege ist oftmals körperlich, emotional und zeitlich aufreibend“, so Alexander Pröbstle. Mit dem neuen digitalen Präventionsangebot möchte die AOK berufstätige Angehörige stärken, damit sie langfristig die Herausforderungen im Berufs- und Pflegealltag gut bewältigen können.

 

Ressourcen im Pflege- und Berufsalltag stärken

Das neue Angebot der betrieblichen Gesundheitsförderung umfasst einen digitalen Einführungsvortrag sowie insgesamt sechs interaktive Online-Workshops. Diese widmen sich den Themenkomplexen Selbstfürsorge, Stressbewältigung und Resilienz, Kommunikation und Konfliktmanagement, Umgang mit belastenden Emotionen, gesunder Schlaf sowie Vorbereitung auf die letzte Lebensphase. Die Schulungen vermitteln dabei praxisnah, wie man die eigenen Ressourcen im Pflege- und Berufsalltag stärken, neue Kraft schöpfen und zugleich Gesundheitskompetenz gewinnen kann. So erlernen die Teilnehmenden unter anderem Techniken zur Stressbewältigung, Achtsamkeit und zur emotionalen Stabilisierung, um in herausfordernden Momenten handlungsfähig zu bleiben. Zudem bieten die Workshops Raum für Erfahrungsaustausch. „Je nach individuellem Bedarf können Interessierte sich zu allen oder nur zu ausgewählten Workshops anmelden“, so Alexander Pröbstle. Diese finden zunächst von Dezember 2024 bis Juni 2025 statt. Das Präventionsangebot der AOK richtet sich an berufstätige pflegende Angehörige unabhängig von ihrer Krankenversicherung und ist kostenfrei.

 

Weitere Informationen und Anmeldung unter: Pflegende Angehörige im Job: Mehr Kraft in Pflege und Beruf | AOK-Arbeitgeberservice