Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Türkiye’nin Hamburg Başkonsolosu Emine Derya Kara, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından ‘Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş’ sloganıyla başlattığı 2024 Yılı Vekaletle Kurban Organizasyonu’na destek olmak amacıyla kurban bağışında bulundu.
DİTİB Hamburg ve Schleswig Holstein Eyalet Birliği’nin geleneksel din görevlileri ve dernek yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda Hamburg Başkonsolosu Emine Derya Kara, Hamburg DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç’e kurban vekaletini teslim etti.
DİTİB’in çalışmalarından duyduğu memnuniyeti ifade eden Başkonsolos Kara, “DİTİB ve TDV kurban organizasyonu ile diğer alanlardaki başarılı çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Kurban organizasyonuyla ihtiyaç sahibi insanlara yardım elini uzatarak bayram sevinci yaşatılıyor” dedi.
Kara konuşmasını, “Bu anlamda yapılan hayırlı çalışmalardan ötürü DİTİB Hamburg ve Schleswig Holstein Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç’e, Eyalet Birliği Başkanı Mehmet Gök’e, dernek yöneticilerine ve din görevlilerine teşekkür ediyorum” diyerek tamamladı.
Hamburg Başkonsolosu Emine Derya Kara’nın kurban vekaletini kabul eden Hamburg DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç, DİTİB ve TDV adına teşekkürlerini ileterek bağış makbuzunu kendilerine takdim etti.
KÖLN (AA) - Almanya'nın Krefeld kentindeki Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Yunus Emre Camisi ile şehir yönetimi arasında her cuma vakti ezanın hoparlörden okunması için protokol imzalandı.
Krefeld Belediye Başkanı Frank Meyer'in makamında gerçekleşen imza töreninin ardından hoparlörden ilk ezanın 3 Mayıs Cuma günü okunacağı belirtildi.
Belediye Başkanı Meyer, imza töreninde yaptığı konuşmada, diğer dinlerde olduğu gibi Müslümanların da haklarını göz önünde bulundurduklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Krefeld'deki Müslüman cemaatler, şehir sakinleri, komşuları ve yerel yöneticilerle uyum içinde çalışmalarını sürdürüyor. Şehir sakinlerini rahatsız etmeyecek şekilde, 55 ile maksimum 70 desibel arasında olacak şekilde ezan okuma protokolüne ortak mutabakat sağladık. Krefeld şehrindeki tüm camilerden artık dışarıdan ezan okunacak."
Krefeld DİTİB Yunus Emre Camisi Dernek Başkanı Adem Cankur, şehir yönetimi başta olmak üzere bu protokolde emeği geçenlere teşekkür etti.
Cankur, "Misafir işçi olarak geldik ama bu toplumun bir parçasıyız. Krefeldli Müslümanlar olarak tüm inançlara saygılı bir şekilde ve ötekileştirmeden, ayrıştırmadan çalışmalarımızı uyum içinde sürdürüyoruz. Bugün imzaladığımız protokolle buraya ait olduğumuzu hissettik. Umarız bütün şehirlerde bu uygulama hayata geçirilir." değerlendirmesinde bulundu.
Cankur ayrıca, ilk ezanın okunacağı 3 Mayıs'ta Krefeld Belediye Başkan Meyer'in camilerini ziyaret edeceği bilgisini paylaştı.
İmza törenine, Krefeld DİTİB Yunus Emre Camisi Başkan Yardımcısı Mehmet Demir, din görevlisi Arif Keskin ve Krefeld Müslümanlar Birliği Başkanı Tufan Ünal katıldı.
- "Almanya'da yaşayan Müslümanların bu topluma ait olduklarının bir ifadesi"
DİTİB Genel Başkanı Muharrem Kuzey, yaptığı yazılı açıklamada, her cuma vakti hoparlörden ezan okunması iznini sevinçle karşıladıklarını belirtti.
Bu kararın hüsnükabulün göstergesi ve birlikte yaşama kültürüne önemli bir katkı sağladığını vurgulayan Kuzey, imzalanan protokolün "Almanya'da uzun süredir yaşayan Müslümanların bu topluma ait olduklarının bir ifadesi" olduğunu aktardı.
Kuzey, Almanya'da anayasal haklar çerçevesinde ezanın dışarıdan okunmasının Müslümanların doğal hakkı olduğunu vurguladı.
Bu protokolün diğer şehirlere de örnek olmasını temenni eden Kuzey, Krefeld Belediye Başkanı Frank Meyer'e teşekkür etti.
Küresel altın talebi, başta Çin ve Hindistan olmak üzere Asya'dan gelen talep ve merkez bankalarının alımlarını artırmasının etkisiyle yılın ilk çeyreğinde 2023'ün aynı dönemine göre yüzde 3 artarak 1238,3 ton oldu.
Dünya Altın Konseyinin, yılın ilk çeyreğine ilişkin "Küresel Altın Trendleri" raporu yayımlandı.
Rapora göre, merkez bankalarının ve Asya'dan özel yatırımcıların güçlü alımları ilk çeyrekte altın talebini 2016'dan beri en yüksek seviyesine çıkardı.
Küresel altın talebi, ilk çeyrekte 2023'ün aynı çeyreğine göre yüzde 3 artarak 1238,3 tona ulaştı.
İlk çeyrekte mücevher talebi yüzde 2 düşüşle yaklaşık 479 tona indi.
Yılın ocak-mart döneminde yatırım amaçlı altın (sikke ve külçe altın) alımında artış olurken, yatırım amaçlı altın alımı (tezgah üstü piyasalar hariç) da geçen yılın ocak-mart dönemine göre yüzde 3 artarak 312 tona ulaştı.
Dünya Altın Konseyi raporuna göre, merkez bankalarının altın alımı ilk çeyrekte 2023'ün aynı dönemine göre yüzde 1 artarak 290 tona yükseldi. Bu da merkez bankalarının altın alımında şimdiye kadarki en güçlü yıl başlangıcı oldu.
Öte yandan, Türkiye'nin yatırım amaçlı altın talebi (sikke ve külçe altın) de ilk çeyrekte önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 azalarak yaklaşık 44 ton oldu.
Ülkenin mücevher olarak altın talebi ise ilk çeyrekte 2023'ün aynı çeyreğine göre yüzde 19 artarak 11 tona ulaştı. Bu da 2015'ten beri ülkedeki mücevher talebinde en güçlü ilk çeyrek olarak kayıtlara geçti.
Rapora göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) birinci çeyrek boyunca 30 ton daha satın alarak altın rezervlerini 570 tona çıkardı.
Bu arada, Londra Külçe Piyasası Birliğine (LBMA) göre, altının ons fiyatı ilk çeyrekte hızlı artışın etkisiyle ortalama 2,070 dolar seviyesine yükseldi. Altının ons fiyatında geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 10 artış görüldü.
Nürnberg Basın Kulübünde düzenlenen kutlamaya, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Türkiye'nin Nürnberg Başkonsolosu Fatma Taşan Cebeci, Eyalet Parlamento Milletvekili Arif Taşdelen (SPD), Bavyera Türk Alman Tabipler Birliği Onursal Başkanı ve Kardeş Şehirler Koordinatörü Dr. İsmail Baloğlu, Nürnberg Belediye Başkanı Marcus König adına Kültür Belediye Başkanı Julia Lehner, Eski Bavyera Eyalet Başbakanı Dr. Günther Beckstein, KKTC Fahri Konsolosu Turgay Hilmi, Orta Frankonya Emniyet Müdürü Adolf Blöchl, MÜSİAD Bölge Başkanı Haluk Dokur, Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, AGC Başkanı İdris Taş ve Nürnberg Basın Kulübü Başkanı Siegfried Zelnhefer de katıldı.
Vali Şahin, burada yaptığı konuşmada, daha güzel bir geleceği birlikte inşa edeceklerini belirterek, Antalya ve Nürnberg'in kardeşliğinin belki küçük görülebileceğini ancak binaların da birer tuğlayla başladığını söyledi.
İki kentin kardeşliğinin önemli olduğunu vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:
"Antalya ve Nürnberg'de Alman ve Türk toplumlarının çeyrek yüzyıldır sergilemiş olduğu sıcak yaklaşım, bu birlik ve beraberlik neden kar topu misali büyüyüp bütün Türkiye'yi, Almanya'yı ve bütün dünyayı kaplamasın? Bunu başaramazsak bile en azından bunun yolunda çaba göstermiş oluruz. Bizlere üç gündür mükemmel ev sahipliği yapan Nürnbergli dostlarımıza teşekkür ederim. Üç gün boyunca bana mikrofon tuttular. Hep, 'Türk toplumunun gittiği her yerde yük olmadığını, yük aldığını, emek verdiğini, içine girmiş olduğu topluma destek olduğunu, kendi kimliğini muhafaza ederek katkı sağladığını' söylemeye çalıştım. Türk-Alman toplumunun kardeşliği payidar olsun."
AGC Başkanı İdris Taş da iki kent arasında 20 yıldır kardeşliğin devam ettiğini hatırlatarak, dostluğun daha da güçlenmesini temenni etti.
Nürnberg Basın Kulübü Başkanı Zelnhefer, gazeteciler arasında imzalanan kardeşlik protokolünün önemli olduğunu dile getirdi.
Programda Zelnhefer, Antalya'dan gelen gazetecilere rozet, flama ve Nürnberg hatırası hediyeler verdi.
Vali Şahin, Antalya Olgunlaşma Enstitüsünde yapılan ve Antalya'daki endemik bitkilerinin yer aldığı plaketleri protokol üyelerine, AGC Başkanı Taş ise Alman gazetecilere takdim etti.
Kardeşlik protokolünü başlatan ve sonrasında sürdüren eski AGC başkanları Erdoğan Kahya ve Mevlüt Yeni ile önceki dönem genel sekreteri Gürsel Kaya'ya da plaket verildi.
BERLİN (AA) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Almanya'da artan ırkçı saldırılar ve nefret suçlarına dikkati çekerek Alman yetkililere Müslüman karşıtlığıyla mücadele için daha güçlü önlemler alma çağrısında bulundu.
HRW'nin internet sitesinden yapılan açıklamada, Alman hükümetinin Müslümanları ve ırkçılığa maruz kalanları korumakta başarısız olduğunu belirtilerek, "Alman hükümeti, artan nefret ve ayrımcılık olaylarının ortasında Müslümanları ve Müslüman olarak algılanan kişileri ırkçılıktan korumakta yetersiz kalıyor." ifadesine yer verildi.
Açıklamada, bu tür olaylar karşısında hükümetin uyguladığı önleme ve cezalandırmanın caydırıcı olmaması, Müslüman karşıtlığının tanımsız kalması, mağduriyeti giderecek çalışmaların yapılmaması ve resmi verilerin yetersizliğinin ülkedeki Müslümanların saldırılara maruz kalmasına neden olduğu aktarıldı.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sonrası ülkede nefret suçlarında artış olduğu kaydedilen açıklamada, son gelişmelerin medyada taraflı olarak yer alması ile aşırı sağcı politikacıların propagandalarının bu artışı tetiklediği bildirildi.
Açıklamada uluslararası sözleşmelere göre, hükümetin Müslüman toplulukları korumakla yükümlü oldukları hatırlatıldı.
HRW'nin Avrupa'da ırkçılık araştırmacısı olan Almaz Teffera, Alman hükümetinin Müslüman karşıtlığını ele alma yaklaşımını değiştirmesi, Müslümanları hedef alan nefret suçlarının daha iyi raporlanması ve izlenmesinin sağlaması gerektiğinin altını çizdi.
Teffera, "Alman hükümetinin Müslümanları nefret ve ayrımcılıktan koruma konusundaki başarısızlıkları, Müslümanların sadece inanç temelli düşmanlığa değil, ırkçılığa da maruz kaldıklarını anlamamakla başlıyor. Almanya'daki Müslüman karşıtlığı ve ayrımcılık net bir şekilde anlaşılmadan, olaylara ilişkin güçlü veriler olmadan, Alman makamlarının vereceği bir yanıt etkisiz olacaktır." ifadelerini kullandı.
Almanya'nın, Müslümanları ve ülkedeki diğer tüm azınlıkları korumak için yatırım yapması gerektiğini belirten Teffera, bunun tüm Alman toplumunu korumak için yapılacak bir yatırım olacağını kaydetti.
Resmi rakamlara göre, Alman polisi geçen yıl ocak ve ekim ayları arasında tehdit mektupları, sözlü ve fiziksel saldırılar, vandalizm ve mala zarar verme dahil olmak üzere 686 Müslüman karşıtlığı suç ve saldırıyı kaydetti. Bu rakam 2022 yılında 610 olarak tespit edilmişti.
Müslüman karşıtlığı ile ırkçı suçların, yetkililer tarafından gerekli şekilde sınıflandırılmadığı, hakaret veya kişisel kavga olarak kaydedildiği için vaka sayılarının çok daha yüksek olması gerektiği aktarıldı.
Saldırılara maruz kalan birçok Müslüman, etkili bir şikayet mekanizmasının bulunmaması, polis ve yargı sistemine olan güvensizlik nedeniyle şikayette dahi bulunmuyor.
HRW, Alman hükümetinin ülke çapında izleme ve veri toplama mekanizmalarını geliştirmesi gerektiğini, bu mekanizmaların net göstergelere dayanmasının yetkilileri sorunun çözümü için gerekli bilgi ve araçlarla donatacağını kaydetti.
Nüfusu 84 milyondan fazla olan Almanya, Fransa'dan sonra Batı Avrupa'da en fazla Müslüman nüfusa sahip ikinci ülke durumunda bulunuyor.
Resmi rakamlara göre Almanya'da yaklaşık 5 milyon Müslüman yaşıyor.
BERLİN (AA) - Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, haziranda yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde demokrasiye sahip çıkılması çağrısında bulundu.
Steinmeier, Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da bazı ülkelerin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım yıl dönümüyle ilgili düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, "AB içinde temel demokratik değerler hatta Avrupa projesi, sorumsuz popülistler tarafından sorgulanıyor. Neyin tehlikede olduğunun farkına varalım, özellikle de şimdi." dedi.
Demokrasinin sonsuza kadar güvence altında olmadığına işaret eden Steinmeier, "Liberal demokrasinin gücünün, hoşgörüsünün, aynı zamanda en hassas noktası olduğunu biliyoruz ve demokrasiyi küçümseyenler bu hoşgörüyü demokrasiye saldırmak için kullandıklarında kendimizi savunmamız ve savunmacı bir şekilde hareket etmemiz gerektiğini de biliyoruz." ifadelerini kullandı.
20. yüzyıldaki ortak tarihten temel bir ders aldıklarını dile getiren Steinmeier, "Birbirimize ihtiyacımız var. Güçlerimizi birleştirerek Avrupa'mızı ve insanlarımızı korumak bizim sorumluluğumuzdur. Birbirimize ihtiyacımız olduğu gibi NATO'da da birbirimize ihtiyacımız var. İttifak, 25 yıl önce Doğu Avrupa'ya doğru genişlemesiyle öngörü gösterdi ve 25 yıldır NATO'daki biz Avrupalılar, Çek Cumhuriyeti ve diğer Doğu Avrupalı ortaklarımızın yanımızda olmasından mutluluk duyuyoruz. Barışı ve özgürlüğümüzü korumak istiyorsak AB ile NATO arasındaki birlik bizim temel güvenlik unsurumuzdur." diye konuştu.
Almanya Cumhurbaşkanı, Rusya'nın Ukrayna savaşını kazanmaması gerektiğini vurgulayarak "Rusya, gücümüzü ve birliğimizi tekrar tekrar test edecek. Testi geçmeli ve güç göstermeliyiz. Sadece bugün değil. Ukrayna'nın desteğimize ihtiyacı devam edecek ve hepimizin birlikte sabra ihtiyacı var. Dayanışmanın son kullanma tarihi yoktur." değerlendirmesinde bulundu.
1 Mayıs 2004 tarihinde eski Doğu Bloku ülkeleri Estonya, Letonya, Litvanya, Slovenya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya'nın yanı sıra Malta ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) de AB'ye katıldığını hatırlatan Steinmeier, şöyle devam etti:
"Şimdi, ittifakımızın en büyük genişlemesinden 20 yıl sonra, bir kez daha özgürlük ve demokrasi içinde, barış içinde, bir arada yaşama hedefimizi güvence altına almak için elimizden gelen her şeyi yapmamız gereken tarihi bir durumdayız. Bir kez daha on ülke aynı anda katılım sürecindedir, yoldalar. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin yıkıcı etkisini mümkün olan her yerde sürdüreceği için Batı Balkanlar jeopolitik açıdan gri bir bölgede kalamaz. Özgür bir Avrupa ve Birliğimiz, Batı Balkanlar, Ukrayna ve Moldova devletlerini içermektedir."
Steinmeier, Çek Cumhuriyeti'nin avro para birimine geçmediğine dikkati çekerek "Ortak para birimi halen herkese açık. Çek Cumhuriyeti kendi kararını kendisi vermelidir ama benim mesajım şu; Çek halkı bir gün buna karar verirse hepiniz avro bölgesinde hoş karşılanacaksınız." dedi.
BERLİN (AA) - Yabancı şirketler tarafından Türkiye'de açıklanan yatırım projelerinin sayısı, 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 17 artarken, Türkiye Avrupa'da Almanya'nın ardından 4. sıraya yükseldi.
Denetim ve danışmanlık firması EY, Avrupa'da yabancı yatırımlara yönelik raporunu yayımladı.
Rapora göre, 2023'te Avrupa genelinde yabancı yatırımcıların açıklanan toplam yatırım projesi bir önceki yıla göre yüzde 4 azalarak 5 bin 694'e geriledi.
Avrupa genelinde yatırım faaliyetlerinin Kovid-19 salgını öncesi, 2019'a kıyasla yüzde 11, rekor yıl olan 2017'ye göre de yüzde 14 daha düşük olması dikkati çekti.
Fransa'da yatırım projesi sayısı yüzde 5 azalışla 1194'e gerilemesine karşın ülke, Avrupa sıralamasında liderliğini korudu.
Avrupa genelinde 2. sırada yer alan İngiltere'de proje sayısı yüzde 6 artışla 985'e yükseldi.
Rapora göre, yabancı yatırımcılar, geçen yıl Almanya'daki faaliyetlerini önemli ölçüde azalttı.
Yabancı şirketler tarafından Almanya'da açıklanan yatırım projelerinin sayısı 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 12 azalarak 733'e geriledi. Söz konusu yatırımlar, 2013'ten beri en düşük seviyeye geriledi ve art arda düşüşünü 6. yıla taşıdı.
- Türkiye İspanya'yı geçti
Yabancı şirketler tarafından Türkiye'de açıklanan yatırım projelerinin sayısı, 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 17 artarken, Avrupa'daki sıralamada İspanya'yı geçen Türkiye, Almanya'nın ardından 4. sıraya yükseldi. Türkiye, 2022'de 321 projeyle 5. sırada yer almıştı.
Raporda, "Büyük Avrupa merkezleri arasında Türkiye ve İsviçre, geçen yıl özellikle dinamik bir gelişme gösterdi. Türkiye, yatırımlarda yüzde 17 artış kaydederek sıralamada Almanya'nın ardından 4. sıraya yükselirken, İsviçre yatırımlardaki yüzde 53'lük artış sayesinde 12. sıraya tırmandı." yorumu yer aldı.
- ABD şirketleri aktif
Avrupa'daki yatırım projelerinin sayısı geçen yıl yüzde 15 azalmasına karşın ABD'li şirketler, kıtada en önemli yabancı yatırımcılar oldu.
ABD'li şirketlerin Almanya'daki yatırımlarının bir önceki yıla göre yüzde 22 azalması dikkati çekti. Çinli şirketler, ABD şirketlerinden sonra Almanya'daki en önemli ikinci yatırımcı grubu oldu.
EY Almanya Üst Yöneticisi Henrik Ahlers, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Almanya'daki yabancı yatırım projelerinin sayısının sürekli düşmesini çok endişe verici bulduğunu belirterek, "Bu bir alarm sinyali. Almanya geride kalıyor, Avrupa'nın diğer bölgeleri çok daha dinamik bir şekilde gelişiyor." ifadesini kullandı.
2017'den bu yana Almanya'daki yatırım projelerinin sayısının yüzde 35 azaldığını bildiren Ahlers, "Aynı dönemde İngiltere’de bu oran yüzde 18 düşerken, Fransa'da yüzde 20 arttı. Brexit'in en büyük kazananı Fransa oldu. Almanya ise İngiltere'den bile daha fazla yatırım kaybetti." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni yerlerin ve yeni istihdamın oluşturulmasına yol açan yatırım projelerini kapsayan EY'nin raporu, portföy, birleşme ve satın alma yatırımlarını kapsamıyor.
Almanya’da insan hakları, kalkınma, barış ve insani yardım alanında faaliyetler yürüten 37 dernek, hükümetten İsrail’e yönelik silah ihracatının durdurulmasını ve uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini talep etti.
Dernekler, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Adalet Bakanı Marco Buschmann, Savunma Bakanı Boris Pistorius ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Svenja Schulze’ye ortak açık mektup gönderdi.
Mektupta, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Birleşmiş Milletlerde (BM) alınan kararlara ve BM yetkilileri ile uzmanlarının sözlerine atıfta bulunarak Filistin’deki insani durum aktarıldı.
Alman hükümetinin, uluslararası hukuk ve UAD kararları çerçevesinde tüm imkanlarını kullanarak İsrail üzerindeki nüfuzunu kullanması çağrısı yapılan mektupta, Almanya'nın İsrail’e silah ihracatını durdurması istendi.
Mektupta, Alman hükümetinden, Gazze ve Batı Şeria'da insan hakları ihlallerinde kullanılma riski bulunan hiçbir savaş silahı veya diğer silahları İsrail'e ihraç etmemesi talep edildi.
Alman hükümeti üyelerine, acil ateşkes sağlanması ve esirlerin serbest bırakılmasını içeren BM Güvenlik Konseyinin kararlarının uygulanması için çaba sarf etmeleri çağrısında bulunulan mektupta, "Çatışmalara katılan tüm tarafların Gazze’de uluslararası insancıl hukuka saygı göstermelerini sağlamak için elinizden gelen her şeyi yapın." ifadesi kullanıldı.
Mektupta, İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ederek Gazze'deki sivil halka yönelik önemli ölçüde insani yardım sağlayan kara yolunun ablukasına son vermesini sağlamak için çaba sarf edilmesi gerektiği de belirtildi.
Rucksackreise oder Pauschaltour? Nordsee oder Tropen? Wer einen Urlaub plant, sollte auch einiges in medizinischer Hinsicht beachten und rechtzeitig vorbereiten. Zum Beispiel können bei Fernreisen besondere Impfungen ratsam sein. „Gesetzlich Versicherte haben einen Anspruch auf Schutzimpfungen – dazu zählen beispielsweise Impfungen gegen Masern, Influenza und weitere Krankheiten, denen man durch Impfen vorbeugen kann“, so Alexander Pröbstle von der AOK in Würzburg. Reiseimpfungen zählen nicht dazu. Laut Schutzimpfungs-Richtlinie des Gemeinsamen Bundesausschusses bezahlt die gesetzliche Krankenversicherung diese nicht, wenn es sich um eine rein touristische Reise handelt. Die Krankenkasse übernimmt sie nur bei Reisen beruflicher Natur oder falls zu befürchten ist, dass Reisende eine Krankheit ins Heimatland einschleppen. „Wir zahlen allerdings unter bestimmten Voraussetzungen freiwillig einige Reiseimpfungen“, so Alexander Pröbstle. Darunter fallen unter anderem Impfstoffe gegen Cholera, Denguefieber oder Gelbfieber, aber auch Tabletten für eine Malariaprophylaxe werden zu 100 Prozent übernommen. Erste Anlaufstelle für medizinische Informationen rund um Reiseimpfungen ist die Hausarztpraxis. Außerdem bieten Tropeninstitute spezielle Reiseberatungs- und Impfsprechstunden an, teilweise sogar telefonisch.
Rechtzeitig an Impfschutz denken
Die meisten Impfungen erhält man bei der Hausärztin oder beim Hausarzt. Bei speziellen Reisebedingungen werden gegebenenfalls Kolleginnen oder Kollegen vom Tropeninstitut hinzugezogen. Manche Impfungen, zum Beispiel gegen Gelbfieber, dürfen nur von zugelassenen Stellen verabreicht werden. Bis sich der vollständige Impfschutz aufbaut, kann es einige Zeit dauern. „Für jede Impfung gibt es individuelle Pläne für die Grundimmunisierung beziehungsweise die Auffrischung“, so Alexander Pröbstle. Das dauert in der Regel mindestens 14 Tage. Gelegentlich braucht man auch mehr als eine Impfung mit jeweils einem Zwischenraum von zwei bis drei Wochen, das heißt, man muss mindestens fünf, sechs Wochen Vorlauf einplanen.
Wer wissen will, welche Reiseimpfungen die AOK Bayern übernimmt, kann sich informieren bei der AOK in Würzburg, unter der Rufnummer 0931 / 388-451 oder per E-Mail, Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.
Internet-Tipps
www.aok.de/bayern/gesundheitsvorteil
www.rki.de -> Kommissionen -> Ständige Impfkommission -> Reiseimpfungen
www.auswaertiges-amt.de -> Sicher Reisen -> Reisen und Gesundheit -> Reisemedizinische Hinweise nach Ländern