Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Eberth lobt Schuchardts Verdienste und blickt auf gemeinsame Erfolge zurück

 

Wie die Stadt Würzburg am 28. November 2024 vermeldete, ist Würzburgs Oberbürgermeister Christian Schuchardt zum neuen Hauptgeschäftsführer des Deutschen Städtetags gewählt worden. Die Position des Hauptgeschäftsführers ist hauptamtlich und führt damit voraussichtlich zu vorgezogenen OB-Neuwahlen im zweiten Quartal 2025 in Würzburg.

Landrat Thomas Eberth gratuliert Christian Schuchardt zu dieser neuen Aufgabe: „Dass Oberbürgermeister Christian Schuchardt in der Sitzung des Hauptausschusses des Deutschen Städtetages einstimmig zum neuen Geschäftsführenden Präsidialmitglied gewählt worden ist verdeutlicht die Anerkennung für das bisher Geleistete. Ich gratuliere zu dieser neuen, verantwortungsvollen Position und bin froh, dort einen Praktiker als Sprecher der Städte zu wissen“, so Landrat Thomas Eberth.

Damit verbunden drückt Landrat Eberth jedoch auch sein Bedauern aus. „Die Zusammenarbeit mit Christian Schuchardt ist stets geprägt von einem respektvollen Miteinander und dem Ziel, die Region Würzburg ganzheitlich mitzugestalten, zu verändern und attraktiver zu machen. Diese Art der Zusammenarbeit ist nicht selbstverständlich und ich hätte mir diese auch für die Zukunft sehr gut vorstellen können“.

 

Stadt und Landkreis Würzburg haben ihre Kooperationen immer weiter intensiviert – vor allem in den vergangenen Monaten. Die Ökomodellregion wurde durch den Beitritt der Stadt Würzburg erweitert, mit der Smarten Region Würzburg zeigen sich Stadt und Landkreis zukunftsgewandt und auch in Hinblick anderer Schwerpunktthemen werden derzeit die Kooperationen auf vielen Ebenen vertieft.

„Denn eines ist sicher: Städte und Landkreise stehen vor großen Herausforderungen. Klamme Haushaltskassen, Unsicherheiten aufgrund der bundespolitischen Lage, der demografischen Situation, ein sich immer weiter abschwächendes Demokratiegefühl in der Gesellschaft: Hier müssen Städte und Landkreise stärker denn je an einem Strang ziehen, um diese Herausforderungen bestmöglich zu meistern“, betont Landrat Thomas Eberth.

 

Er ist sich sicher, dass Christian Schuchardt in seiner neuen Position ab 1. Juli 2025 als Stimme und Fürsprecher der Städte und damit auch im Sinne der Landkreise die wichtigen und richtigen Signale setzen wird.

Kuruluşundan bu yana Avrupalı Türklerin sosyo-kültürel sorunlarına samimi çözüm önerileri sunarak dikkat çeken Saadet Partisi Avrupa Teşkilatı, Türklerin çeşitli ülkelerde karşılaştığı sosyo-kültürel sorunların genel problemler içinde kaybolmasının gelecekte doğuracağı sonuçlara dikkat çekti.

Saadet Partisi Avrupa Teşkilatı Başkanı Samet Sami Temel, Ayhaber’e yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Avrupalı Türklerin entegrasyon sorunlarının sürekli gündemde tutulmasının arkasındaki nedenler iyi anlaşılmalıdır. Onların kültürel kimliklerinin öncelikle 'öteki' olarak görülmemesi gerekmektedir. On yıllar boyunca Londra’da İngilizceyi, Paris’te Fransızcayı ve Berlin’de Almancayı en iyi konuşan göçmen grup olan Türk gençlerinin, sadece ötekileştirilerek uyum tartışmalarına malzeme yapılmasını anlamak mümkün değildir.” dedi.

Başkan Temel açıklamalarının sonunda, “Göçmenlerin geldikleri ülke için öncelikle bir zenginlik olduğu ve katıldıkları topluma dinamizm getirdikleri gerçeğini ifade edenler, zaten öncelikle batılı mütefekkirler, yazarlar, şairler ve düşünce insanlarıdır. Avrupa ülkelerinde yaşayan gençlerimizin entegrasyon sorunu yaşadığını kabul etmemiz mümkün değildir. Yanlış tartan terazilerin öncelikle kendilerine zarar vereceği bilinmelidir.” şeklinde konuştu.

 

Etwa 80 Prozent der Pflegebedürftigen werden zuhause betreut. Das sind bei der AOK-Direktion Würzburg aktuell rund 9000versicherte Pflegebedürftige, bei der AOK Bayern insgesamt rund 223.000 Versicherte mit Pflegegrad 1 bis 5. „Einen Großteil der Pflege schultern pflegende Angehörige zusätzlich zu ihrem Beruf – und stoßen bei dieser anspruchsvollen Aufgabe häufig an ihre Grenzen“, sagt Alexander Pröbstle, Direktor bei der AOK in Würzburg. Deshalb unterstützt die AOK Bayern jetzt gezielt berufstätige pflegende Angehörige mit digitalen Workshops. „Die Doppelbelastung zwischen Beruf und häuslicher Pflege ist oftmals körperlich, emotional und zeitlich aufreibend“, so Alexander Pröbstle. Mit dem neuen digitalen Präventionsangebot möchte die AOK berufstätige Angehörige stärken, damit sie langfristig die Herausforderungen im Berufs- und Pflegealltag gut bewältigen können.

 

Ressourcen im Pflege- und Berufsalltag stärken

Das neue Angebot der betrieblichen Gesundheitsförderung umfasst einen digitalen Einführungsvortrag sowie insgesamt sechs interaktive Online-Workshops. Diese widmen sich den Themenkomplexen Selbstfürsorge, Stressbewältigung und Resilienz, Kommunikation und Konfliktmanagement, Umgang mit belastenden Emotionen, gesunder Schlaf sowie Vorbereitung auf die letzte Lebensphase. Die Schulungen vermitteln dabei praxisnah, wie man die eigenen Ressourcen im Pflege- und Berufsalltag stärken, neue Kraft schöpfen und zugleich Gesundheitskompetenz gewinnen kann. So erlernen die Teilnehmenden unter anderem Techniken zur Stressbewältigung, Achtsamkeit und zur emotionalen Stabilisierung, um in herausfordernden Momenten handlungsfähig zu bleiben. Zudem bieten die Workshops Raum für Erfahrungsaustausch. „Je nach individuellem Bedarf können Interessierte sich zu allen oder nur zu ausgewählten Workshops anmelden“, so Alexander Pröbstle. Diese finden zunächst von Dezember 2024 bis Juni 2025 statt. Das Präventionsangebot der AOK richtet sich an berufstätige pflegende Angehörige unabhängig von ihrer Krankenversicherung und ist kostenfrei.

 

Weitere Informationen und Anmeldung unter: Pflegende Angehörige im Job: Mehr Kraft in Pflege und Beruf | AOK-Arbeitgeberservice

 

Türk asıllı milletvekili Salih Murat; “Manastır'daki Yeni Cami'nin 'Hıristiyan ve İslam Kültür Mirası Müzesi'ne dönüştürülmesi kararını şiddetle kınıyorum. Peşini bırakmayacağım.”
 
Makedonya vatandaşları olan Müslümanlar ülkenin yarı nüfusuna sahibler. Makedon meclisinde 40 Arnavut Müslüman vekil varken 5 de Müslüman Türk asıllı vekil 75’de Makedon vekil secilmiş bulunmaktadır.
 
Makedonya’da yaşayan,
Başta Türk partileri ,seçilmiş Müslüman vekiller  şiddetle bu karara karşı çıktılar. Türk asıllı  milletvekili (eski anayasa mahkemesi başkanı milli güreşçi)Salih Murat  Manastır şehrinde asırlık camiin müzeye çevrilmesi  olayını, Mecliste dile getirdi. Ona yakın dil bilen, Mütercim Mansur Yakubi, beyle telefonla konuştum, Yakubi şöyle konuştu;
Vekilimiz tepkilerini en üst düzeyde dile  getirdiler.  Salih Murat vekilimiz bunun peşini bırakmayacağını meclis kürsüsünden dile getirdi en üst perdeden, konuştu. Biz haliyle Makedonya Türk vatandaşları basta şok olduk çünkü bunlar geride kaldı sanmışdık. 70 yıl öncesinde yapılmış uygulamalar yine hortladı inanılmaz bir duygu.  Biz Türk Müslüman vatandaşlar olarak kınadık gerekli mercilere şikayet edildi, yani kamuoyunda büyük infial yarattı, susmayacağız  haliyle bunun peşini de bırakmayacağız ta ki cami olarak yeniden açılasıya kadar.”
 
1998'de çıkarılandenasyonalizasyon yasasıyla da statüsü kanunca korunmuş bir ibadethanedir.

Makedonya Türkleri Hak ve Demokrasi Hareketi - Avrupa Cephesi Milletvekili Salih Murat yayınladığı üç dilde basın bildirisi şöyle”
 
Manastır'daki Yeni Cami'nin 'Hıristiyan ve İslam Kültür Mirası Müzesi'ne dönüştürülmesi kararını şiddetle kınıyorum. Bu keyfi ve hukuk dışı karar, ülkemizin temel değerlerine, anayasamıza ve uluslararası hukuka açıkça aykırıdır.
 
1558 yılından beri, yaklaşık 600 yıldır kesintisiz olarak ibadete açık olan Yeni Cami, Osmanlı döneminden günümüze kadar Bitola Müslümanlarının manevi yaşamının merkezi olmuştur. Komünizm döneminde dahi kapatılmayan cami, bağımsızlık sonrası 1998'de çıkarılan denasyonalizasyon yasasıyla da statüsü kanunca korunmuş bir ibadethanedir.
 
Bu kararın en vahim yönleri şunlardır:
 
1. Makedonya İslam Birliği'nin görüşü alınmadan, onayı olmadan tek taraflı bir kararla yapılmış olması
2. Yasal olarak cami statüsünde olan
3. Kültür Bakanlığı'nın yıllardır İslam Birliği'nin meşru taleplerini görmezden gelmesi
4. Caminin "Sanat Galerisi" olarak kapalı tutulması ve şimdi de müzeye dönüştürülmek istenmesi
 
Bu karar:
- Anayasamızın din ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alan maddelerine
- Kültürel mirası koruma yasalarına
- Uluslararası din özgürlüğü sözleşmelerine
- Makedonya'nın çok kültürlü yapısına ve hoşgörü geleneğine aykırıdır
 
Acil Eylem Çağrısı:
 
1. Hükümet derhal bu kararı iptal etmeli
2. Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmalı
3. Bu hukuksuz karara imza atanlar görevden alınmalı
4. Kültür Bakanlığı İslam Birliği ile yapıcı diyalog başlatmalı
5. Yeni Cami'nin ibadet mekanı statüsü yasal güvenceye alınmalı
6. Diplomatik temsilcilikler ve uluslararası kültür kurumları konuya müdahil olmalı
 
İslam Birliği'nin belirttiği gibi, ancak açık bir diyalog, kurumsal işbirliği ve her inançtan vatandaşımızın duygularına saygı gösterilmesiyle medeni bir toplum inşa edilebilir. Bu olay, ülkemizin ortak değeri olan hoşgörü ve barışa vurulan ağır bir darbedir.
 
Parlamentonun tüm üyelerini bu haksız ve hukuksuz karara karşı seslerini yükseltmeye, hükümeti de acil önlem almaya davet ediyorum. Tarihi camilerimiz kültürel mirasımızın ayrılmaz parçasıdır ve asli fonksiyonlarıyla korunmalıdır.
 
Bu açıklamamın ardından, konuyu Parlamento gündemine taşıyacağımı ve hukuki sürecin takipçisi olacağımı da kamuoyuna duyurmak isterim.​​​​​​​​​​​​​​​​
 
 
 
Salih Murat Mansur Yakubi  birlikte görülüyor 

 

BERLİN (AA) – Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Rusya-Ukrayna savaşının uluslararası bir boyut kazandığını söyledi.

Pistorius, Fransa, İngiltere, Polonya savunma bakanları ve İtalya Savunma Bakanlığı Müsteşarı Isabelle Rauti'yle Avrupa’nın savunma kabiliyetini ve Ukrayna’ya desteği görüşmek amacıyla Almanya’nın başkenti Berlin’de bir araya geldi.

Ukrayna Savuma Bakanı Rüstem Umerov'un da bir süre katıldığı toplantı sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Pistorius, bu toplantının yapılmasına ABD seçimlerinin sonuçlarının belli olmasının ardından Fransız mevkidaşı Sebastian Lecornu ile 6 Kasım’da kararlaştırdıklarını belirtti.

Pistorius, "Çünkü yeni başkan (Donald) Trump ve yeni yönetimle birlikte bazı şeylerin değişeceği açık. Buna ne kadar erken hazırlanırsak o kadar iyi olur." ifadesini kullandı.

Rusya’nın Ukrayna’da agresif bir şekilde ilerlediğini, özellikle altyapıya yönelik hava saldırıları gerçekleştirdiğini ve her gün binlerce kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Pistorius, "Gerçek şu ki, Rusya'nın tehditkar tutumu dolaylı ya da doğrudan aynı zamanda bize de yöneliktir." değerlendirmesinde bulundu.

Pistorius, son dönemlerde Moskova’dan yapılan açıklamaların da bunu açıkça gösterdiğini belirterek "Arka planda ya da savaş alanında yer alanlara bakıldığında, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı aslında artık bölgesel bir çatışma değil. Bu uluslararası bir boyut kazandı." dedi.

Almanya Savunma Bakanı Pistoruis, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kuzey Kore'den sadece 10 bin asker almadığını, aynı zamanda her bir asker için 2 bin avro ödediğini iddia etti.

Pistorius, Putin’in gerilimi tırmandırdığını ve orta menzilli bir füze kullandığını kaydetti.

- İşbirliği artırılacak

Toplantıda Ukrayna’ya desteğin de ele aldandığını ifade eden Pistorius, Ukrayna için silah üretimini güçlendirmeye devam edeceklerini söyledi.

Pistorius, bunun da dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilen faiz gelirleriyle finanse edileceğini anlattı.

Ukrayna’yı destekleyen ülkeler arasında işbirliğinin arttırılacağını aktaran Pistorius, yapay zeka ile yönlendirilen insansız hava araçlarının (İHA) geliştirilmesinin ve tedarik edilmesinin yanı sıra mühimmat alımı konusunda da birlikte çalışılmasının planlandığını kaydetti.

Pistorius, "Hedefimiz, Ukrayna'nın güçlü bir pozisyondan hareket edebilmesidir." diye konuştu.

Savunma alanında yeteneklerin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Pistorius, "Daha fazla silah sistemini birlikte geliştirmeli, üretmeli ve temin etmeliyiz. Bugün bu konuda da anlaştık." dedi.

Pistorius, silah sektörünün finansman ihtiyaçlarına erişiminin kolaylaştırılması gerektiğini belirterek, "Diğer sektörlerde olduğu gibi bunun burada da sağlanması ve Avrupa Yatırım Bankası'nın burada önemli rol oynaması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

İngiltere Savunma Bakanı John Healey de Avrupa’nın önde gelen ülkelerinin güvenlik ve savunma alanında çalışmaları artırmak için gereken her şeyi yapacağını belirterek, İngiltere’nin savunma harcamalarını gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2,5'ine çıkarma taahhüdünde bulunduğunu söyledi.

Fransa Savunma Bakanı Sebastian Lecornu de Ukraynalı mevkidaşının Ukrayna’yı desteklemeye devam edilmesini istediğini ifade ederek, gelecek haftalarda Mistral füzelerini ve diğer silah sistemlerini sağlama konusunda gerekli tedbirleri alacaklarını kaydetti.

Gelecek 10-15 yıl için güvenlik ve savunmaya yönelik atılımların düşünülmesi gerektiğini ifade eden Lecornu, burada paranın nasıl kullanılacağının önemli olduğunu vurguladı.

 

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın Schleswig Holstein eyaletine bağlı Mölln kentinde 23 Kasım 1992'de aşırı sağcılar tarafından kundaklanan evde yaşamını yitiren 3 Türk vatandaşı Bahide Arslan, Yeliz Arslan ve Ayşe Yılmaz için anma töreni düzenlendi.

Anma etkinliğine, Türkiye'nin Hamburg Başkonsolosluğundan Muavin Konsolos Furkan Dülgar, Mölln Belediye Başkanı Ingo Schaeper, Arslan ailesi ve çok sayıda Möllnlü katıldı.

Dülgar, törendeki konuşmasında, bu tür eylemlerin asla unutulmamasını sağlamanın ve toplum olarak her türlü ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı kararlı bir şekilde durmanın herkesin görevi olduğunu söyledi.

Hoşgörüsüzlüğe tolerans gösterilmemesini isteyen Dülgar, hiç kimsenin kökeni, dini ya da görünüşü nedeniyle nefret kurbanı olmamasını umduğunu dile getirdi.

Kundaklanan evde hayatını kaybeden Bahide Arslan, Yeliz Arslan ve Ayşe Yılmaz'ın sadece mağdur aileleri değil tüm toplumu derinden sarsan korkakça ve ırkçı bir suçun kurbanları olduklarını vurgulayan Dülgar, "Ölümleri, bugün hala acıyan ve bize sorumluluk almamızı ve tetikte olmamızı hatırlatan bir yara bıraktı." dedi.

32 yıl önce kundaklanan evin önüne gelen bazı vatandaşlar da buraya çiçek bırakarak hayatını kaybedenleri andı.

Mölln'de 23 Kasım 1992'de kundaklanan evde 10 yaşındaki Yeliz Arslan, 14 yaşındaki Ayşe Yılmaz ve 51 yaşındaki Bahide Arslan yaşamını yitirmişti.

Saldırıyı gerçekleştiren 2 Neonazi, ömür boyu hapis cezası almalarına rağmen 15 yıl cezaevinde tutulduktan sonra serbest bırakılmıştı.

 

 

 

 

- ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın, Çin, Meksika ve Kanada'ya yönelik yeni gümrük vergisi tehdidi, seçim zaferinden bu yana gümrük vergisi planlarına ilişkin yaptığı en ayrıntılı açıklama oldu.

 

BERLİN (AA) - ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın, Çin, Meksika ve Kanada'ya yönelik yeni gümrük vergisi tehdidinde bulunması, küresel ticaret geriliminin tırmanacağına dair endişeleri yeniden alevlendirdi.

Donald Trump, kendine ait sosyal medya platformu Truth Social'dan yaptığı açıklamada, sınır güvenliğini sağlamak ve ülkeye fentanil başta olmak üzere uyuşturucu sevkiyatını engellemek amacıyla Meksika, Kanada ve Çin'e uygulayacağı tarifelere ilişkin paylaşımda bulundu.

 

Binlerce insanın Meksika ve Kanada üzerinden geçerek daha önce hiç görülmemiş seviyelerde ülkeye "suç ve uyuşturucu" getirdiğini öne süren Trump, Meksika'dan gelen ve binlerce kişiden oluşan bir "kervanın", "şu anda açık olan" ABD sınırından geçme arayışının durdurulamaz göründüğünü belirtti.

Trump, "20 Ocak'ta ilk kararnamelerimden biri olarak, Meksika ve Kanada'dan ABD'ye gelen tüm ürünlere ve saçma açık sınırlarına yüzde 25'lik tarife uygulamak için gerekli tüm belgeleri imzalayacağım. Bu tarife, fentanil başta olmak üzere uyuşturucular ve tüm yasa dışı yabancıların ülkemizi istilasını durdurana kadar yürürlükte kalacaktır." ifadelerini kullandı.

Meksika ve Kanada'nın uzun süredir devam eden sorunu kolayca çözmek için mutlak hak ve güce sahip olduğunu dile getiren Trump, "Onlardan bu gücü kullanmalarını talep ediyoruz ve bunu yapana kadar çok büyük bir bedel ödemelerinin zamanı gelmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

 

- Çin menşeli ürünlere de ilave yüzde 10'luk tarife

Trump, Çin ile de özellikle fentanil olmak üzere ABD'ye gönderilen büyük miktardaki uyuşturucu hakkında birçok görüşme yaptığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Çin temsilcileri bana, bunu yaparken yakalanan uyuşturucu satıcılarına en yüksek cezayı, yani ölüm cezasını uygulayacaklarını söylediler ama ne yazık ki bunu hiç yapmadılar ve uyuşturucular, çoğunlukla Meksika üzerinden, daha önce hiç görülmemiş seviyelerde ülkemize akıyor. Bunu durdurana kadar Çin'e, ABD'ye gelen tüm ürünlerinde, ek tarifelerin üzerine fazladan yüzde 10 ek gümrük vergisi uygulayacağız."

- Çin: Ticaret savaşının kazananı olmaz

Bu arada, Çin'in Washington Büyükelçiliği Sözcüsü Liu Pengyu, konuya ilişkin değerlendirmesinde, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında bir ticaret savaşı yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Liu, "Hiç kimse, bir ticaret ya da gümrük vergisi savaşını kazanamaz. Çin, ABD ile arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğinin, doğası gereği her iki taraf için de faydalı olduğuna inanmaktadır." ifadelerini kullandı.

Liu ayrıca Trump'ın, Çin'in bilerek uyuşturucunun ABD'ye girmesine izin verdiği yönündeki suçlamalarını reddetti.

 

- Uyuşturucu ve göç

Ocak ayında yeniden ABD Başkanı olarak yemin edecek Trump, seçimi kazanırsa dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üretimi desteklemek için gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını açıklamıştı.

Trump, Çin'den ve aynı zamanda Avrupa Birliği'nden yapılan ithalata yüksek gümrük vergileri uygulamayı planlıyordu.

Trump'ın, Çin, Meksika ve Kanada'ya yönelik yeni gümrük vergisi tehdidi, seçim zaferinden bu yana gümrük vergisi planlarına ilişkin yaptığı en ayrıntılı açıklama oldu.

ABD'de gümrük vergisi oranı şu anda ortalama yüzde 3 olarak uygulanırken, ABD, Kanada ve Meksika'nın komşu ülkeleri arasında Trump'ın sonlandırmak istediği bir serbest ticaret bölgesi de bulunuyor.

Trump'ın söz konusu açıklamalarının, Hazine Bakanlığına kademeli bir tarife politikasını savunan Scott Bessent'i aday göstermesinden sadece birkaç gün sonra gelmesi de dikkati çekti.

Çin, Meksika ve Kanada'ya daha hızlı hareket etmeleri için ne ölçüde baskı uygulayacağı belli olmayan Donald Trump, seçim kampanyası sırasında, "ülkenin en acil ve karmaşık iki sorunu" uyuşturucu ve göçü çözme sözü vermişti.

 

- Trump, birden fazla ticaret ortağını hedef aldı

Öte yandan, Trump'ın ekonomik olmayan kaygıları gidermek için araç olarak yeni tarifelerine güvenmesi, ticaret politikasının ayırt edici bir özelliği olarak dikkati çekerken, son hamlesi bu stratejiyi daha da ileriye taşıyor.

Ekonomistler, Donald Trump'ın görevdeki ilk günü için planladığı bu hamlesinin birden fazla ticaret ortağını hedef alarak mevcut gerilimleri derinleştirme ve potansiyel olarak misilleme önlemlerini ateşleme riski taşıdığını belirtti.

Bazı ekonomistler ise küresel ticarette korumacılığa yol açan Trump'ın bu yaklaşımını sık sık eleştirerek, tarifelerin nihayetinde yerli tüketicilere ve şirketlere yük getirdiğini ve daha geniş politika hedeflerine ulaşmada sınırlı bir kaldıraç sunduğunu savunuyor.

Trump'ın ticarette cezalandırıcı gümrük tarifesi politikasının ABD'de fiyatların yükselmesine yol açacağını savunan ekonomistler de bulunuyor. Yurt dışından gelen birçok malın ABD'de bir gecede üretilemeyeceğini savunan ekonomistler, şirketlerin üretim için hala yurt dışından ithalata bağımlı olduğunu ve bu durumda ithalat vergilerinin bu malların maliyetini de artıracağını belirtiyor.

Şirketlerin bu maliyetleri zaten enflasyondan olumsuz etkilenen tüketicilere yansıtması beklenirken, tarifelerden etkilenen ülkelerin karşı tarifelerle cevap vermesi de bekleniyor.

 

- Otomotiv ve gıda

Uzmanlara göre, teorik olarak, Kanada, Meksika ve Çin hükümetlerinin, göreve başlamasından önce Trump'a bu sorunların nasıl çözüleceğine dair tekliflerde bulunmaları için hala zaman var.

Trump, geçmişte çelik ve alüminyuma gümrük vergisi uyguladığı Avrupa Birliği gibi ortakları da dahil olmak üzere, ticaret için cezalandırıcı gümrük vergilerini sık sık müzakere aracı olarak kullanmıştı.

Uzmanlar, ABD ile komşularının otomotiv ve gıda sektörlerinde birbirleriyle yakından bağlantılı olduğunu hatırlatarak, Trump'ın planladığı gümrük tarifelerinin bu sektörlere büyük etkisi olacağını kaydetti.

Ayrıca Kanada ABD'nin en büyük ham petrol tedarikçisi olduğundan, durumdan enerji sektörünün de etkilenmesi bekleniyor.

 

- Almanya'ya yüksek baskı

Meksika'dan ithal edilen mallara uygulanan geniş kapsamlı gümrük vergilerinin Avrupalı ve Çinli şirketleri de etkilemesi bekleniyor. Avrupa ve Çin merkezli şirketler, yakın coğrafyadan tedarik (nearshoring) trendine ayak uydurarak ABD'ye yakın olmak için Meksika'da fabrikalar kurarken, bu şekilde mallarını "Made in Mexico" etiketi altında ABD'ye gümrüksüz taşıyabiliyor.

Donald Trump, ilk başkanlık döneminde "Önce Amerika" politikasını uygulamıştı. Trump, gümrük vergisi politikasının ABD şirketlerinin yeniden ülkede daha fazla üretim yapmasına yol açacağını savunuyor. Bunun da "Önce Amerika" politikası dahilinde istihdam oluşturması bekleniyor.

Trump'ın son açıklaması, ilk başkanlığından kalma anlaşmaların artık geçerli olmadığına işaret ediyor. 2020'de Kuzey Amerika Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) reforme eden Trump, bunu Yeni Serbest Ticaret Anlaşması'na (USMCA) dönüştürmüştü.

 

Ayrıca Trump'ın, Çin, Meksika ve Kanada'ya yönelik yeni gümrük vergisi tehdidi, ticaret politikasında hızlı hareket etmek istediğine de işaret ederken, bu da başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri üzerinde baskı oluşturuyor.

Trump, seçim kampanyasında, AB'den yapılan tüm ithalata yüzde 10 ya da 20 gümrük vergisi uygulama sözü vermişti.

ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda bulunuyor ve ülke ihracatının yaklaşık yüzde 10'u ABD'ye gidiyor.

 

Alman Otomobilciler Birliği (VDA) verilerine göre, geçen yıl Almanya'dan ABD'ye yaklaşık 400 bin otomobil ihraç edildi. 2024'ün ilk yarısında ABD, Alman otomobil ihracatının en önemli alıcısı oldu.

Analistler, Trump'un AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı politika uygulamasının, ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını kaydediyor.

ABD, geçen yıl 63,3 milyar avroluk rekor rakamla Almanya'nın en çok dış ticaret fazlası verdiği ülke olmaya devam etmişti.

QC Partners'ın portföy yönetimi başkanı Thomas Altmann, konuya ilişkin değerlendirmesinde, özellikle Meksika'ya yönelik gümrük vergilerinin Alman otomotiv endüstrisini de etkileyeceğini belirterek, "Çünkü burada üretim genellikle Meksika'da yapılıyor ve bitmiş araçlar daha sonra ABD'de satılıyor." ifadelerini kullandı.

 

 

BERLİN (AA) – Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Rusya-Ukrayna savaşının uluslararası bir boyut kazandığını söyledi.

Pistorius, Fransa, İngiltere, Polonya savunma bakanları ve İtalya Savunma Bakanlığı Müsteşarı Isabelle Rauti'yle Avrupa’nın savunma kabiliyetini ve Ukrayna’ya desteği görüşmek amacıyla Almanya’nın başkenti Berlin’de bir araya geldi.

Ukrayna Savuma Bakanı Rüstem Umerov'un da bir süre katıldığı toplantı sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Pistorius, bu toplantının yapılmasına ABD seçimlerinin sonuçlarının belli olmasının ardından Fransız mevkidaşı Sebastian Lecornu ile 6 Kasım’da kararlaştırdıklarını belirtti.

 

Pistorius, "Çünkü yeni başkan (Donald) Trump ve yeni yönetimle birlikte bazı şeylerin değişeceği açık. Buna ne kadar erken hazırlanırsak o kadar iyi olur." ifadesini kullandı.

Rusya’nın Ukrayna’da agresif bir şekilde ilerlediğini, özellikle altyapıya yönelik hava saldırıları gerçekleştirdiğini ve her gün binlerce kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Pistorius, "Gerçek şu ki, Rusya'nın tehditkar tutumu dolaylı ya da doğrudan aynı zamanda bize de yöneliktir." değerlendirmesinde bulundu.

Pistorius, son dönemlerde Moskova’dan yapılan açıklamaların da bunu açıkça gösterdiğini belirterek "Arka planda ya da savaş alanında yer alanlara bakıldığında, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı aslında artık bölgesel bir çatışma değil. Bu uluslararası bir boyut kazandı." dedi.

Almanya Savunma Bakanı Pistoruis, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kuzey Kore'den sadece 10 bin asker almadığını, aynı zamanda her bir asker için 2 bin avro ödediğini iddia etti.

Pistorius, Putin’in gerilimi tırmandırdığını ve orta menzilli bir füze kullandığını kaydetti.

 

- İşbirliği artırılacak

Toplantıda Ukrayna’ya desteğin de ele aldandığını ifade eden Pistorius, Ukrayna için silah üretimini güçlendirmeye devam edeceklerini söyledi.

Pistorius, bunun da dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilen faiz gelirleriyle finanse edileceğini anlattı.

Ukrayna’yı destekleyen ülkeler arasında işbirliğinin arttırılacağını aktaran Pistorius, yapay zeka ile yönlendirilen insansız hava araçlarının (İHA) geliştirilmesinin ve tedarik edilmesinin yanı sıra mühimmat alımı konusunda da birlikte çalışılmasının planlandığını kaydetti.

 

Pistorius, "Hedefimiz, Ukrayna'nın güçlü bir pozisyondan hareket edebilmesidir." diye konuştu.

Savunma alanında yeteneklerin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Pistorius, "Daha fazla silah sistemini birlikte geliştirmeli, üretmeli ve temin etmeliyiz. Bugün bu konuda da anlaştık." dedi.

Pistorius, silah sektörünün finansman ihtiyaçlarına erişiminin kolaylaştırılması gerektiğini belirterek, "Diğer sektörlerde olduğu gibi bunun burada da sağlanması ve Avrupa Yatırım Bankası'nın burada önemli rol oynaması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

İngiltere Savunma Bakanı John Healey de Avrupa’nın önde gelen ülkelerinin güvenlik ve savunma alanında çalışmaları artırmak için gereken her şeyi yapacağını belirterek, İngiltere’nin savunma harcamalarını gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2,5'ine çıkarma taahhüdünde bulunduğunu söyledi.

 

Fransa Savunma Bakanı Sebastian Lecornu de Ukraynalı mevkidaşının Ukrayna’yı desteklemeye devam edilmesini istediğini ifade ederek, gelecek haftalarda Mistral füzelerini ve diğer silah sistemlerini sağlama konusunda gerekli tedbirleri alacaklarını kaydetti.

Gelecek 10-15 yıl için güvenlik ve savunmaya yönelik atılımların düşünülmesi gerektiğini ifade eden Lecornu, burada paranın nasıl kullanılacağının önemli olduğunu vurguladı.

 

Nach 15 Jahren Beitragsstabilität beschließt Vollversammlung deutlichere Erhöhung des Handwerkskammerbeitrags – Mittel zweckgebunden für Investitionen

 

Forchheim/Oberfranken. Die Vollversammlung der Handwerkskammer für Oberfranken hat grundlegende Weichen für die Zukunft gestellt. Neben der Feststellung des 50,21 Millionen Euro umfassenden Haushaltsplans 2025 hat sie sich mit der Verabschiedung des aktualisierten Politischen Positionspapiers der HWK einen Rahmen für die politische Arbeit im kommenden Jahr gegeben und eine ab 2025 greifende Erhöhung des Handwerkkammerbeitrags beschlossen. Diese Erhöhung ist notwendig, um die Eigenmittel für die vor der HWK liegenden Investitionen in ihre Bildungszentren nachweisen zu können.

Handwerkskammerpräsident Matthias Graßmann ging in seinem Bericht auf die instabile politische Lage ein. Er forderte die Vollversammlung als Vertretung des oberfränkischen Handwerks auf, kühlen Kopf und Ruhe zu bewahren und die Versprechen, für die das Handwerk steht, gerade jetzt einzulösen. „Wir sind die stabilste Kraft der Wirtschaft, wir sind die Branche, die schwierige Zeiten am besten meistern kann. Wer also, wenn nicht wir, sollen Stabilität vermitteln?“ Das Handwerk stehe für Kontinuität und die Fähigkeit, Herausforderungen anzugehen und zu meistern.  Graß-mann: „Diese Botschaft müssen wir jetzt aussenden. Die Menschen dieses Landes brauchen diese Sicherheit. Und für uns ist es wichtig, dass das Handwerk positiv und als stark wahrgenommen wird.“

Gleichwohl werde die intensive politische Arbeit fortgesetzt und die politischen Botschaften dabei noch deutlicher formuliert. Als Grundlage dafür dient das Politische Positionspapier, das die Voll-versammlung in aktualisierter Form verabschiedet hat. Graßmann versprach dabei: „Wir werden im Wahlkampf als deutliche Stimme wahrnehmbar sein – parteipolitisch neutral, auf die Sachthemen fokussiert.“

Ein Schwerpunkt der politischen Arbeit der vergangenen Monate war die Finanzierung der Beruflichen Bildung und vor allem der Investitionen in die Überbetrieblichen Bildungsstätten (ÜBS) durch Bund und Land. Denn: Bisher übernimmt der Staat lediglich bis zu 75 Prozent der Kosten. Dies führt dazu, dass die Handwerkskammer für die Modernisierung ihrer Bildungszentren in Bamberg (Neubau), Bayreuth und Coburg nach aktuellen Schätzungen rund 40 Millionen Euro an Eigenmitteln aufbringen werden muss. „Dieser Betrag kann nicht aus den von uns erwirtschafteten Überschüssen und der Rücklage finanziert werden“, erklärte der HWK-Präsident. Daher hat der Vorstand der Vollversammlung die Erhöhung der Handwerkskammerbeiträge vorgeschlagen. Einer Empfehlung, der das Gremium mit einer Änderung folgte: Eine deutliche Mehrheit setzte durch (gegen sechs Stimmen), dass der Grundbetrag nun auf 210 anstatt wie ursprünglich vorgesehen 195 Euro erhöht wird. Hintergrund: Die Handwerkskammer hat zuletzt 2010 die Beiträge erhöht. Setzt man hier nur die Preissteigerungen der vergangenen 15 Jahre an, müsste der Grundbeitrag fast auf 250 Euro erhöht werden. Festgelegt wurde im Zuge der Erhöhung der Beiträge auch, dass die Einnahmen aus den erhöhten Beitragszahlungen ausschließlich für die Investitionen in die Bildungszentren genutzt werden. Entsprechend nahm die Vollversammlung den Beschlussvorschlag an, dass ab 2025 bei einem Beitragsvolumen von mehr als 14 Millionen Euro jedes Jahr mindestens 2,2 Millionen Euro (erwartete Mehreinnahme durch die Erhöhung) in die eigens für die Baumaßnahmen geschaffene, zweckgebundene Rücklage für Grundstücks-, Bau- und Ausstattungsmaßnahmen übertragen werden.

 

Deutlich höherer Haushaltsansatz

Der veränderte Handwerkskammerbeitrag fließt bereits in den Haushaltsplan 2025 ein, den die Vollversammlung einstimmig beschloss. Insgesamt umfasst die Planung ein Volumen von 50,21 Millionen Euro, wobei der Verwaltungshaushalt 39,92 Millionen Euro einnimmt. Mehr als die Hälfte der Ausgaben im Verwaltungshaushalt werden für die Bildungszentren aufgebracht (51 Prozent), weitere neun Prozent für die Berufsbildung. Diesen Ausgaben stehen Einnahmen gegenüber, die zu 42 Prozent durch die Kammer selbst erwirtschaftet werden. Dabei schlägt sich die noch immer sehr hohe Nachfrage nach den Meisterschulen der Handwerkskammer nieder, die zum Teil bis zu drei Jahre im Voraus ausgebucht sind.

Der Vermögenshaushalt wird 2025 mit 10,29 Millionen Euro angesetzt. Wichtigste Posten darin sind die Ausgaben für Baukosten (3,45 Millionen Euro, darunter zwei Millionen Euro für den Neubau des BZ Bambergs) und für sogenannte ergänzende Ausstattungen (2,72 Millionen Euro, vor allem Digitalisierung der Werkstätten).

 

Zuversicht durch Zukunftsfähigkeit

In den Zahlen für den Haushaltsplan 2025 steckt viel Zuversicht und Zukunftsfähigkeit. „Wir setzen darauf, dass sich das Handwerk insgesamt weiter stabil entwickelt“, sagt Hauptgeschäftsführer Reinhard Bauer. Ebenso darauf, dass die Politik künftig zumindest im bisherigen Umfang fördert. „Auch wenn in der aktuellen politischen Lage nicht absehbar ist, welche Entscheidungen getroffen werden, sind wir zuversichtlich. Schließlich haben uns die Mandatsträger aller Parteien ihre Unterstützung signalisiert.“

Zuversicht – das ist auch die Haltung, die die bundesweite Imagekampagne des Handwerks mit der neuen Staffel 2024 bis 2029 transportieren wird. Eine Haltung, die das Handwerk absolut glaubwürdig vertreten kann. Denn Zuversicht, so die Ableitung der Agentur, sei mehr als naiver Optimismus, sondern immer eine begründete Perspektive. „Die Zuversicht speist sich aus den Attributen des Handwerks: Es ist unverzichtbar, meistert jede Herausforderung, ist innovativ und vielfältig.“ Daher wird die Kampagne ab 2025 unter dem Motto „Wir können alles, was kommt“ überzeugt, unerschrocken und mit einem klaren Blick und Drang nach vorne auftreten.

 

Starke Rolle des Handwerks

Dass das Handwerk sich diese Haltung und Zuversicht leisten kann, bestätigten beide Grußwortredner der Vollversammlung. Der Landrat des Landkreises Forchheim Dr. Hermann Ulm, betonte die starke Rolle des Handwerks in der Region Forchheim, Forchheims Oberbürgermeister Dr. Uwe Kirschstein die intensive Partnerschaft der Kommune mit dem Handwerk und der Handwerksorganisation vor Ort.

 

Tochterunternehmen erzielen Gewinne

Neben einem kurzen Abriss über die Tätigkeiten der HWK in den vergangenen fünf Monaten durch Hauptgeschäftsführer Reinhard Bauer, standen die Sachstandberichte zu den Tochterunternehmen GTO (Gewerbe-Treuhand Oberfranken Steuerberatungsgesellschaft mbH) und IFGO GmbH auf der Tagesordnung. Beide Unternehmen arbeiten erfolgreich und führen Gewinn an die Handwerkskammer ab. Bei der GTO nutzt die Rosenschon und Partner GmbH Steuerberatungsgesellschaft (ROP), die die Hälfte der Anteile hält, das bei der Restrukturierung bis 31. Dezember 2024 eingeräumte Ankaufsrecht.

 

 

Die Beschlüsse der Vollversammlung wurden mit überzeugender Mehrheit gefällt.

Bürgermeisterin Judith Roth-Jörg hat am heutigen 25. November, am „Internationalen Tag gegen Gewalt an Frauen“ am Rathaus der Stadt Würzburg eine Flagge gehisst und mit zahlreichen Stadträtinnen und Stadträten nicht nur der 155 Frauen gedacht, die in diesem Jahr durch Femizide in Deutschland getötet wurden. Sie rief auch die Situation der Frauen in den Kriegsgebieten wie in der Ukraine und im Gazastreifen aber auch in Afghanistan in Erinnerung und initiierte für sie eine Schweigeminute. „Gewalt an Frauen betrifft jede Gesellschaft und jede Kultur. Wir sind entschlossen, gegen diese Gewalt anzugehen. Als Gesellschaft müssen wir deutlich machen, dass solche Taten nicht toleriert werden. Wir setzen uns dafür ein, dass jede Frau das Recht auf ein Leben in Sicherheit, Würde und ohne Angst vor Gewalt hat. Würzburg sagt NEIN zu Gewalt gegen Frauen“, so Judith Roth-Jörg. Sie dankte den Frauenhäusern, Beratungsstellen, sozialen Diensten, die betroffenen Frauen und Kindern einen geschützten Raum und Unterstützung bieten, ebenso dankte sie der Polizei für ihren Einsatz im Kampf gegen Gewalt.

Laut dem bundesweiten Hilfetelefon "Gewalt gegen Frauen" erleben etwa 35 % aller Frauen in ihrem Leben physische und/oder sexuelle Gewalt, und rund 25 % erfahren solche Gewalt in der Partnerschaft. Allein in Deutschland wurden im Jahr 2023 155 Frauen durch Femizide getötet. „Die erschütternde Zahl von 155 Femiziden in nur einem Jahr ist mehr als ein trauriger Statistikwert. Sie ist ein Mahnmal und ein dringender Appell, dass wir alle Verantwortung übernehmen müssen, um diese Gewalt zu stoppen.“ Zu den 155 Femiziden kommen weitere Formen, wie körperliche, psychische und sexuelle Gewalt, die täglich stattfinden. Auch Ehrenmorde, bei denen Frauen für vermeintlich verletzte „Ehre“ getötet werden, gehören noch immer dazu.

Im Anschluss an das Fahnenhissen bildete der Zonta Club Würzburg Electra eine Menschenkette über die Domstraße, in der 155 Paar orangefarbene Schuhe aufgestellt wurden, ein Paar für jede Frau, die in Deutschland in diesem Jahr durch einen Femizid umgekommen ist.

 

 

Bürgermeisterin Judith Roth-Jörg (li). und Gleichstellungsbeauftragte Monika Kraft hissen die Fahne „Würzburg sagt ‚Nein‘ gegen Gewalt gegen Frauen“ vor dem Würzburger Rathaus.