Siyasetin yumuşak dili, ekonomiyi olumlu etkiler

Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler birçok ülke ile karşılaştırıldığında göreceli olarak çok değişik alanları kapsamaktadır. İki ülke arasında öncelikle müttefiklik bağlamının çok daha ötesinde ve çıkar ortaklığı nedeni ile karşılıklı bağımlılığa kadar uzanan bir çizgiyi işaret eder. Bu nedenle iki ülke ekonomi, kültürel, siyasal ve uluslararası ilişkiler alanlarında birlikte yol yürümeye mecbur olduklarının da açıkça farkındadırlar.

Almanya’nın, özellikle doğu siyaseti içerisinde açıkça dile getirilmese de, Türkiye önemli bir yer tutar. Her iki ülkenin ihracaat ve ithalatında çok önemli yer tutarak gelecekte de yukarıya doğru evrileceği kesindir. Almanya’nın Türkiye yatırımlarında önemli bir yer tutan yenilenebilir enerji işbirliği sadece iki ülke için değil, önümüzdeki dönemin tercih edilen stratejik bir işbirliği platformu haline  gelecektir. Türkiye - Almanya arasında gelecekteki iş birliği alanlarını belirleyerek mevcut bilgi ve literatür dağarcığına yeni bir düşünce analizi hediye etmek amacı ile bu yazıyı kaleme alıyorum.

Almanya, tarihsel bağlamda Osmanlı’nın son dönemleri ve son yüzyılda 1960 sonrasında Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı ve yatırımcılarından biri olmuştur. Almanya’ya çalışma amaçlı olarak giden Türk göçüne kadar uzanan bağlardan da farkettiğimiz gibi iki ülkenin karşılıklı yatırımlarında Almanya’da yaşayan Türk işadamlarının da önemli etkisi vardır.  İki ülke arasındaki ilişki klasik al - ver ticaretinin çok ötesinde karşılıklı firmalar kurarak, stratejik yatırımlarda binlerce işçiyi çalıştıran devasa şirketler boyutuna kadar gitmektedir. Türkiye’de  şu an aktif haldeki  7.500’den fazla Alman şirketi ile birlikte, Almanya’nın kurumsal yatırımları, Türkiye’nin ekonomik kalkınması ve uzun vadede refahı için hayati önemde ve giderek artan yatırımlar görülmektedir. DEİK Türkiye Almanya İş Konseyi Başkanı Steven Young, “İki ülke arasındaki ticaret hacmi bu yıl 40 milyar dolara çıktı. Hedef ise 50 milyar dolar” dedi.

Yeni Alman hükümeti göreve başlayıp taşlar yerine oturduğunda ilişkiler çok daha olumlu boyutlarda gelişip kendi içinden yeni potansiyelleri ortaya çıkaracaktır. Almanya’ da seçimler sonuçlandı. Önümüzdeki yılları sosyal -  yeşil - liberal bir hükümet yönetecektir. İlk 3 ayda bazı söylem değişiklikleri olsa da, ilerleyen dönemde her iki tarafta karşı samimiyetten şüphe etmemeye başlayınca mevcut imkanlar üzerinden ilişkilere nasıl katkı sağlayabiliriz moduna gireceklerdir. Almanya’nın eski başbakanı Angela Merkel’in veda ziyaretlerinden birinin Türkiye’ye gerçekleşmiş olması iki ülke arasında karkşılıklı verilen değerdir. G20 zirvesinde Erdoğan ile gürüşen Merkel’in yeni başbakan Scholz’u da yanında getirmesi hem ilginç bir Alman siyasi geleneği, hem de Türkiye’ye verilen bir önemdir. İki ülke siyasetinin sert söylemde bulunmadıkları dönemlerde Türk-Alman ticari ilişkileri normalinden fazla bir iyileşme göstermiştir. Ankara ile Berlin arasındaki ilişkiler işadamlarının yolunu açsın yeter. Gelişen ilişkilerin yakın gelecekte üçüncü ülkelere kadar ulaşacak bir sinerjisi olduğuna inanıyorum. İki ülke arasındaki 40 milyar doları aşan ilişkilerin gelecek yıl psikolojik sınır 50 milyar doları aşacağına inanıyorum.

Geçtiğimiz ay Adana’da biraraya gelen Türk-Alman işadamları ve kurumsal yetkililer birlikte çalışmanın bir kazankazan durumu olduğunu anlattılar. Türkiye’de görev yapan Alman Büyükelçi konuşmasında, “Türkiye, Almanya için önemli bir partner olarak, düşük maliyetli ve kaliteli ürünler üreterek ülke dışına satabileceğini belirtmek isterim. Türkiye, Almanya için en önemli ithalat ve ihracat pazarlarından biridir” dedi.    

Avrupa’nın motoru konumunda olan Almanya ile ilişkileri aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa’ya uzanan kolu ve Türkiye üretim mamülleri için de referans konumundaki bir ülkedir. 2019 yılından bu yana Türk-Alman ticari ilişkilerinde kısmi bir duraklama olmuşsa da, bunun küresel olumsuzluk olarak bilinen Covid-19’a bağlayan uzmanlar iki ülke ilişkilerinde ciddi bir artış yaşanabileceğine dikkat çekmektedirler.

Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkileri ciddi anlamda analiz edebilmek için siyasetçilerin tercihlerinden bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Özellikle iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağlar, iki ülkenin ortak bir ekonomik geleceğinin teminatı konumundadır. Ayrıca Almanya ve Türkiye arasındaki artma eğilimindeki ekonomik gelecek,  tarihi ve kültürel bağların ötesinde,ülkelerin stratejik hedeflerinin birbiriyle uyumunu da işaret etmektedir.

Türkiye ve Almanya arasındaki ticari potansiyel sadece klasik ticaret alanları ile sınırlı değil, Almanya’nın hayata geçirdiği yeşil yatırım politikaları önümüzdeki dönemde rahatlıkla artabilecek bir yatırım ve işbirliği hacmi doğrultusunda ilerlemektedir.Tarif etmeye çalıştığımız  ticaret ve yatırım potansiyelinin gerçekleşbilmesi için hem Türkiye-Almanya arasındaki, hem de AB-Türkiye arasındaki siyasi ilişkilerin daha düzgün hale gelmesi gereklidir.  Önümüzdeki dönemde tarafların yumuşak söylemler ile karşı tarafa daha yakın görünmeye özen göstereceklerine inanıyorum. Siyasetin yumuşak dili, ekonomiyi olumlu etkiler.

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de