Türkçe bizim kimliğimizdir

Avrupa’lı Türkleri  şu ya da bu şekilde 60 yıldır kültürel kimliklerinin yaşamasına gayret ediyorlar. Ancak bu konuda birbirinden haberi olan, birlikte çalışan gelecekte dil ve kültür açısından olabilecekleri bu günden tahmîn edebiliyorlar mı derseniz, cevabım “maalesef” olacaktır. Çünkü Türkler çok dağınık ve kurumsal anlamda Türkye’ye sahip çıkmayı başaramamışlardır. Türkçe dersine devam cetvelleri, dili konuşurken düzgün konuşma özelliklerine baktığımızda Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler maalesef dillerine, dolayısı ile kültürlerinin gelecek nesillere aktarılmasına  gayret göstermemektedirler. Dil konusunda Türk Toplumu ve Türkiye Devleti’nin yapması gerekenleri kısaca özetlemek isterim.

 

Öncelikle Türk dernekleri bir araya gelerek Türkçe konusunu ele almalılar. Eyâletler düzeyinde yapılan çalışmalar federal düzeyde birleştirilerek koordineli bir çalışma yürütülmelidir. “Alman Anayasası’na göre bu ülkede yaşayan insanların anadilini konuşma ve öğrenme hakkı vardır. Türkler bu hakkı yasal olarak Alman Devleti’nden istemelidir. Hukukî yollara başvurmalı, gerekirse anayasa mahkemesine gitmelidir. Türkçe, bu toplumun bir dilidir. İtalyanca, İspanyolca, İngilizce, Fransızca gibi Türkçe dersleri de yabancı dil statüsünde müfredâta alınmalı, zorunlu ders olarak okutulmalıdır. Öğretmenler, veliler ve bilim insanlarının katılacağı, düzenli eğitim kurultayları organize edilerek gelecek 5 yıllık proğramlar ile eksikler tespit edilip hedefler ortaya koyulmalıdır. Türklerin yaşadığı her ülkede 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı öğretmen ve velilerin toplu katılımı ile birlikte düzenlenmelidir. Herşeyden önemlisi Atatürk gelecek nesillerdeki çocuklarımıza iyi öğretilmelidir.

 

Türkçe’nin Avrupa’da Türk Toplumu’nun önemli bir bölümünün konuştuğu olabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti’nin de bazı şeyleri yapması gerekmektedir. Öncelikle Millî Eğitim Bakanlığı tarafından birçok ülkeye dağılmış olan Türk Toplumu için  Türk Toplumunu iyi tanıyan komisyonların çalışmaları ile şekillenen  “Kültür ve Eğitim Proğramı” geliştirip uygulamaya konulmalıdır. Herşeyden önce olumlu örnek teşkîl etmesi açısından Alman makamları ile görüşülerek yeni model uygulamalar geliştirilmelidir. Ailelerin de katılımı ile her türlü bilgi eksikliğini giderecek şekilde öğretmenlerimiz, konsolosluklarımız daha duyarlı  çalışmalıdır. Çünkü Türkçe hem kimliğimiz, hem de ses bayrağımızdır.

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de