Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Nach einer zehnjährigen Reise durch drei Länder wurde nun mit einer Finissage im Würzburger Rathaus die Wanderausstellung „Vielerlei Wiederaufbau“ beendet. Städte in Polen, Deutschland und Ungarn waren die Schauplätze der Exposition, Städte, die im Zweiten Weltkrieg zerstört worden waren: Torun/Thorn, Szcecin/Stettin, Warszawa/Warschau, Schweinfurt, Wroclaw/Breslau, Krakow/Krakau, Aschaffenburg, Gdansk/Danzig, München, Budapest und Olsztyn/Allenstein. Die Ausstellung entstand in enger Zusammenarbeit bereits vor zehn Jahren zwischen der Polnischen Historischen Mission und dem Stadtarchiv Würzburg.

Die Bilder zeigen, dass dem Wiederaufbau eine nahezu völlige Vernichtung der historischen Stadtzentren vorausging: Die Zerstörung von Aschaffenburg, Schweinfurt und Würzburg, von Breslau, Danzig und Warschau sind Beispiele für das unermessliche menschliche Leid, das Hitler-Deutschland mit dem 2. Weltkrieg verursacht hat – und zugleich zeigen sie „bewundernswerte Aufbauleistungen auf der Basis unterschiedlicher Geschichtsstrukturen der Länder“, so Oberbürgermeister Christian Schuchardt bei der Finissage. Er betonte: „Die Zerstörung zahlloser Städte und das Leiden der Zivilbevölkerung im Zweiten Weltkrieg stehen exemplarisch für Grausamkeit und Sinnlosigkeit jedes Krieges. Ihre Ausstellung ist damit heute aktueller als bei ihrer Entstehung und hat dadurch eine zusätzliche, bedrückende Aktualität erhalten. Aber sie macht Hoffnung, dass auch in der Ukraine auf die Zerstörung ebenfalls ein Wiederaufbau folgen wird.“

Schuchardt wies bei der Finissage darauf hin, dass die Ausstellung aus einer wissenschaftlichen Tagung hervorging, die im Jahr 2011 unter dem Titel „Vielerlei Wiederaufbau. Erfahrungen und Wahrnehmungen bei der Erneuerung zerstörter Stadtbilder“ ebenfalls hier in Würzburg stattgefunden hatte. Organisator der Tagung wie auch der Ausstellung war die Polnische Historische Mission, eine Einrichtung der Nikolaus-Kopernikus-Universität Torun, die seit 2009 an der hiesigen Julius-Maximilians-Universität angesiedelt ist. Die Polnische Historische Mission unterstützt die Kooperation zwischen polnischen und deutschen Wissenschaftlern auf dem Gebiet der Geschichtswissenschaft und die Forschung zu Themen aus der deutsch-polnischen Geschichte. „Sie leistet einen bedeutenden Beitrag zur positiven Entwicklung der Beziehungen zwischen unseren beiden Ländern“, so Schuchardt. „Deshalb begrüße ich es nachdrücklich, dass sie sich nicht im akademischen Elfenbeinturm verschanzt, sondern die Öffentlichkeit regelmäßig an ihrer Arbeit teilhaben lässt.“

Dr. Renata Skowrońska, die Leiterin der Polnischen Historischen Mission in Würzburg, führte aus, dass die Ausstellung Optimismus bringen wollte und die Hoffnung, auch die Ukraine werde einen baldigen Wiederaufbau erfahren. Wie gut die Ausstellung an allen ihren Schauplätzen ankam, belegte sie mit einer kurzen Bilderschau, die von Würzburg nach Polen und Ungarn führte und wieder zurück. Altbürgermeister Dr. Adolf Bauer, der die Ausstellung von Beginn an mit begleitete und selbst u.a. in Danzig und Krakau dabei war, betonte die Bedeutung der Aufarbeitung der geschichtlichen Verhältnisse und die Leistungen der Polnischen Historischen Mission, die weit über die Grenzen Würzburgs beachtet würden. „Wir sind stolz darauf, dass die Polnische Historische Mission bei der Fakultät der Geschichtswissenschaften der Universität Würzburg gut beheimatet ist.

 

BU: v.li: Georg Rosenstock (Polnische Historische Mission), Dr. Axel Metz (Leiter des Stadtarchivs), Oberbürgermeister Christian Schuchardt, Dr. Renata Skowrońska (Leiterin der Poln. Hist. Mission), Altbürgermeister Dr. Adolf Bauer, Grafiker Jochen Kleinhenz.

 

Text und Foto: Claudia Lother

 

BERLİN (AA) - Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Ramazan Bayramı'nın Almanya’da birlikte yaşamın bir parçası olduğunu belirterek, Müslümanların bayramını tebrik etti.

Steinmeier, yayınladığı mesajda, Müslümanların Ramazan Bayramı'nı kutlayarak iyi dileklerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Steinmeier, "Ramazan Bayramı Almanya'daki birlikte yaşamamızın bir parçası ve Müslümanları birbirine bağlıyor. Ancak aynı zamanda sizi diğer inançlardan insanlarla ve ayrıca hiç inanmayan insanlarla da bağlıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Salgından dolayı son iki yılda bu birlikteliğin sınavdan geçtiğini aktaran Steinmeier, salgını kontrol altına almak için gereken katı kuralları destekledikleri, sağduyulu ve sorumlu davranışları için Müslümanlara teşekkür etti.

Steinmeier, "Salgın henüz bitmedi ancak bu yıl bayramı tekrar daha fazla aile üyesi, arkadaş ve komşu ile kutlayabildiğiniz için mutluyum." ifadesini kullandı.

Ukrayna’daki savaşa da değinen Steinmeier, Avrupa'nın ortasındaki acımasız, uluslararası hukuka aykırı savaşın herkesi sarstığını ve üzdüğünü belirtti.

Steinmeier, savaş ve yıkımdan kaçan insanları kabul ettikleri ve desteklediklerinden dolayı Müslüman kurum ve derneklere teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Steinmeier, "Fevkalade şeyler yapıyorsunuz. Yardımınız, desteğiniz ülkemizde birlikte yaşama önemli, vazgeçilmez bir katkıdır. Barışçıl ve hoşgörülü toplum olarak birlikteliğimizi güçlendiriyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

KÖLN (AA) - Almanya'nın Mannheim kentinde gözaltına alınırken polislerce darbedilen bir kişi yaşamını yitirdi.

Sosyal medyada yer alan görüntülere göre Markplatz Meydanı'nda iki polis, direnen 47 yaşındaki adamı onlarca kişinin gözü önünde yumrukladı.

Görgü tanıkları, polislerin sert müdahalesi sonucu fenalaşan adamın yaşamını yitirdiğini duyurdu.

Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgede gerçekleşen olayda yaşamını yitiren kişinin Türk olmadığı öğrenildi.

Polisten yapılan açıklamada ise 47 yaşındaki bir adamın, gözaltına alınmaya çalışırken bilinmeyen bir sebeple fenalaştığı ve kaldırıldığı acil serviste kurtarılamadığı belirtildi.

Olayla ilgili savcılık tarafından soruşturma başlatıldı.

 
BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Hindistan ile yapacakları ortak projelere 2030’a kadar 10 milyar avro sağlayacaklarını söyledi.

Scholz, 6. Almanya-Hindistan Yüksek İstişare Toplantısı’nın ardından Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile ortak basın toplantısı düzenledi.

Hindistan ile küresel sorunlara ilişkin yakın iş birliğini sürdürmeye ve genişletmeye hazır olduklarını ifade eden Scholz, "Hindistan, Asya'da Almanya için önemli bir ortaktır, ekonomik olarak, güvenlik politikası ve iklim politikası açısından." dedi.

Scholz, Hint-Pasifik’in dünyanın en dinamik bölgelerinden biri olduğunu belirterek, bundan dolayı ülkesinin bu bölgede çalışmalarını sürdüreceğini ve yoğunlaştıracağını kaydetti.

Ekonomik olarak ve ayrıca nüfus gelişimi açısından sahip olacağı önem göz önüne alındığında Hindistan’ın iklimin korunmasında "kilit ülke" olduğunu söyleyen Scholz, bu nedenle iklimin koruması için bir dizi anlaşma imzalandığını dile getirdi.

"Projelere çok kaynak sağlayacağız, hepsi birlikte 10 milyar avro." diyen Scholz, Yüksek İstişare Toplantısının ardından imzalanan anlaşmalar arasında yenilebilir enerji, göç ve kalifiye işçi konularında yapılacak ortaklık, iklimin korunması ve yeşil hidrojen geliştirilmesi gibi projeleri saydı.

Scholz, iklimin değişimi konusundaki mücadelenin neden önemli olduğunun Hindistan'daki mevcut sıcak hava dalgasının yol açtığı gelişmeden görülebileceğini vurguladı.

 

- Hindistan G7 Zirvesine davet edildi

G7 dönem başkanlığını üstlenen Scholz, Hindistan’ın haziranda Almanya’da düzenlenecek G7 Zirvesine davet edildiğini açıkladı.

Ukrayna’daki savaşa da değinen Şansölye Scholz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e savaşı durdurması, “anlamsız öldürmelere” son vermesi ve askerlerini Ukrayna’dan çekme çağrısında bulundu.

Scholz, sınırların şiddet kullanarak yerinin değiştirilemeyeceğini yineledi.

 

- Almanya ve Hindistan ikili ilişkilerde ilerleme sağladı

Hindistan Başbakanı Modi de Almanya ve Hindistan’ın demokratik ülkeler olarak ortak değerleri paylaştıklarını, bu değerler ve ortak çıkarlar temelinde son yıllarda ikili ilişkilerde ilerleme sağladığını söyledi.

Son dönemde barış ve istikrarın ne kadar kırılgan olduğunu ve ülkelerin birbirine nasıl bağlı olduklarının görüldüğünü ifade eden Modi, Ukrayna krizinin başında ateşkes sağlanmasını istediklerini ve çözümün diyalogla olacağının altını çizdiğini anımsattı.

Modi, "Biz bu savaşın sonunda kimsenin galip gelmeyeceği ve herkesin kayıpları olacağı kanaatindeyiz. İşte tam da bu nedenle barıştan yanayız. “ ifadesini kullandı.

Ukrayna’daki durumdan dolayı enerji fiyatlarının arttığını aktaran Modi, bu savaştan özellikle gelişmekte olan ve fakir ülkelerin etkileneceğini aktardı.

Modi, Almanya ile vardıkları anlaşmaların iki ülkenin bulunduğu bölgeler ve dünya için olumlu sonuçları getireceğini dile getirerek, bu ortak projeler için Almanya’nın Hindistan’a 2030'a kadar sağlayacağı 10 milyar avrodan dolayı Scholz’a teşekkür etti.

Hindistan Başbakanı Modi, Almanya ile yeşil hidrojen konusunda bir çalışma grubunun kurulacağı bilgisini paylaştı.

Kısa süre önce ülkesinin Birleşik Arap Emirlikleri ve Avustralya ile ticaret anlaşmaları imzaladığını belirten Modi, Avrupa Birliği (AB) ile de serbest ticaret anlaşmasına ilişkin hızlı ilerleme kaydetmek istediklerini sözlerine ekledi.

Muhabir:Erbil Başay
Redaktor:Meltem Bulur
 
 

 

 

BERLİN (AA) - Almanya’da, terör örgütü PKK üyesi olduğu iddia edilen Özgür A’nın tutuklandığı bildirildi.

Federal Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, 28 Nisan’da hakkında tutuklama emri çıkarılan Türk vatandaşı Özgür A’nın 29 Nisan’da Bremen kentinde yakalandığı ve evinin arandığı belirtildi.

Açıklamada, zanlının terör örgütü PKK üyesi olmakla suçlandığı aktarıldı.

Özgür A’nın Mayıs 2018’den beri PKK kadrosunda bulunduğu aktarılan açıklamada, zanlının çeşitli dönemlerde Hamburg, Berlin, Saarland/Rheinland-Pfalz’da sözde bölge sorumlusu olduğu ifade edildi.

Açıklamada, bu kişinin ağırlıklı olarak örgüt için "bağış paralarının" toplanmasını takip ettiği, özellikle Berlin’de bizzat potansiyel bağışçıların ödeme yapmalarını sağladığı kaydedildi.

Zanlının aynı zamanda örgütte organizasyon, personel ve propaganda işlerinin koordinasyonundan sorumlu olduğu, bölge sorumlusu olarak da kendisine bağlı olanlara talimat verdiği ve gelişmeler hakkında onlardan bilgi aldığı belirtilen açıklamada, Özgür A’nın örgütün sözde Avrupa sorumlularına da rapor verdiğinin altı çizildi.

Açıklamada, Özgür A’nın 30 Nisan’da hakim karşısına çıkarılarak tutuklandığı bilgisi paylaşıldı.​​​​​​​

 

KÖLN (AA) - Almanya'nın Mannheim kentinde gözaltına alınırken polislerce darbedilen bir kişi yaşamını yitirdi.

Sosyal medyada yer alan görüntülere göre Markplatz Meydanı'nda iki polis, direnen 47 yaşındaki adamı onlarca kişinin gözü önünde yumrukladı.

Görgü tanıkları, polislerin sert müdahalesi sonucu fenalaşan adamın yaşamını yitirdiğini duyurdu.

Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgede gerçekleşen olayda yaşamını yitiren kişinin Türk olmadığı öğrenildi.

Polisten yapılan açıklamada ise 47 yaşındaki bir adamın, gözaltına alınmaya çalışırken bilinmeyen bir sebeple fenalaştığı ve kaldırıldığı acil serviste kurtarılamadığı belirtildi.

Olayla ilgili savcılık tarafından soruşturma başlatıldı.

Neuer Trinkwasserbrunnen in der Rechenberganlage

In der aufgewerteten Rechenberganlage sprudelt nun auch ein Trinkwasserbrunnen. Oberbürgermeister Marcus König und der Vorstandsvorsitzender der N-Ergie, Josef Hasler, haben den Brunnen am Fuß des Rodelhügels am heutigen Montag, 2. Mai 2022, eingeweiht.

Die Rechenberganlage ist damit der Auftakt einer neuen Zusammenarbeit zwischen der Stadt Nürnberg und der N-Ergie: Künftig wird die N-Ergie zwei Trinkwasserbrunnen im Jahr finanzieren und gemeinsam mit der Stadt aufstellen.

Dieses Jahr werden der Menschenrechtsbrunnen in der Norikusbucht am Wöhrder See und ein Trinkwasserbrunnen am Marie-Beeg-Platz in
St. Leonhard hinzukommen. Für das Jahr 2023 sind Trinkwasserbrunnen am Helmut-Herold-Platz in Gibitzenhof und in der Annette-Kolb-Anlage in Langwasser geplant. Die Wartung und regelmäßige Kontrolle der Wasserqualität übernimmt die N-Ergie. Die Brunnen sind von Mitte Mai bis September in Betrieb und werden in den Wintermonaten abgestellt.

„Der Trinkwasserbrunnen steigert die Aufenthaltsqualität der Rechenberganlage. Die Nürnbergerinnen und Nürnberger können hier im heißen Sommer ihren Durst löschen. Auch das ist ein kleiner Schritt unserer Stadt hinzu mehr Klimaresilienz. Das ist der
18. Trinkwasserbrunnen in unserer Stadt – vorerst“, sagt Oberbürgermeister Marcus König.

„Trinkwasser ist das Lebensmittel Nummer eins. Salopp könnte man sagen: Ohne Wasser geht nichts! Die Trinkwasserbrunnen tragen mit ihrer Sichtbarkeit und Zugänglichkeit im öffentlichen Raum dazu bei, diese Bedeutung des Wassers in das Bewusstsein der Menschen zurücken. Wasser ist Grundlage allen Lebens. Und daher freuen wir uns sehr, mit unseren Trinkwasserbrunnen das gute Nürnberger Trinkwasser für alle Bürgerinnen und Bürger frei verfügbar zu machen“, erklärt der Vorstandsvorsitzende der N-Ergie, Josef Hasler. qui

 
 
BERLİN (AA) - Almanya ekonomisi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının devam etmesi ve Rusya-Ukrayna savaşına rağmen yılın birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,2 büyüme kaydetti.

Almanya Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) öncü verilerine göre, Almanya'da mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH), bu yılın birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,2 büyüdü.

Piyasa beklentisi Avrupa'nın en büyük ve dünyanın dördüncü ekonomisinin yüzde 0,1 büyümesi yönündeydi.

Böylece, ilk çeyrekteki yüzde 0,2’lük büyümenin ardından Alman ekonomisi teknik olarak resesyona girmemiş oldu. Ekonomi geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,3 küçülmüştü.

Çeyreklik bazda büyümeye olumlu katkı yatırımlardan geldi. Birinci çeyrekte net ihracat büyümeyi yavaşlattı.

Birinci çeyrekte takvim etkisinden arındırılmış yıllık GSYH artışı ise yüzde 3,7 oldu.

Öte yandan, Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları ve Batılı ülkelerin Rusya'ya yönelik yaptırımları konusundaki belirsizlik yüksek kalırken, artan enerji ve hammadde fiyatları nedeniyle yüksek enflasyon, şirketler ve tüketiciler için bir yük oluşturmaya devam ediyor.

Destatis açıklamasında, "Ukrayna'daki savaşın ekonomik sonuçlarının, Şubat ayının sonundan bu yana kısa vadeli büyüme üzerinde artan bir etkisi oldu." ifadesini kullandı.

Alman hükümeti, 27 Nisan’da 2022 için daha önce yüzde 3,6 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz etkilerinden dolayı bu yıl ikinci kez aşağı yönlü revize ederek yüzde 2,2'ye çekmişti.

Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, söz konusu aşağı yönlü revizenin Rusya'ya karşı AB tarafından enerji ambargosu uygulanmasını varsaymadığını aktararak, Moskova'ya karşı söz konusu ambargonun uygulanması halinde Alman ekonomisinin resesyona gireceğini belirtmişti.

Yılın başında Almanya’da Kovid-19 kısıtlamalarının kaldırılmasıyla özel tüketimin önemli ölçüde artması ve böylece ekonominin hızlı toparlanması beklenirken, bu beklentinin yüksek enflasyon nedeniyle sona erdiği belirtiliyor.

Ülkede Nisan'da enflasyon yüzde 7,4'e yükselerek 1981'den beri en yüksek seviyeye çıkmıştı.

Bu arada, yüksek enflasyon Almanya'da tüketicinin alma isteğini şimdiden olumsuz etkilemeye başladı. Ülkede martta bu ay için eksi 15,7 puan olarak ölçülen Tüketici Güven Endeksi, Rusya-Ukrayna savaşı ve yüksek enflasyonun etkisiyle mayıs ayı için 10,8 puan azalarak eksi 26,5 puana geriledi.

Handwerkskammer-Vizepräsident Harald Sattler: Sofortprogramm und Qualifizierungsoffensive nötig!

 

Selbst wenn sich die Verwerfungen auf den Weltmärkten irgendwann wieder beruhigt haben, hat Deutschland ein großes Problem bei der schnellen Umsetzung der Energiewende, so Handwerkskammer-Vizepräsident Harald Sattler, der bei der Handwerkskammer die Arbeitnehmerseite vertritt: es fehlt qualifiziertes Personal. Und zwar an allen Ecken und Enden. Auch in Oberfranken. Die Zentralverbände der Ausbaugewerbe des Handwerks und die IG Metall, die am 27. April dazu ein gemeinsames Positionspapier veröffentlicht haben, gehen davon aus, dass in Deutschland  190.000 qualifizierte Fachkräfte fehlen, übertragen auf Oberfranken sind das 3.000 Mitarbeiter alleine im Ausbaugewerbe. Zu tun gibt es in Oberfranken genug, so Sattler: Alleine in Oberfranken gibt es 300.000 Wohngebäude von denen drei Viertel älter als 30 Jahre alt sind. Der Sanierungs- und Modernisierungsbedarf ist riesig, und dies betrifft nicht nur die Heizungsanlagen, sondern auch die Gebäudehüllen, Stichwort Wärmedämmung, Fenster, Fassaden und Dach.

 

Die Energiewende darf nicht an zu wenigen Fachkräften scheitern, so Harald Sattler. Wir haben genug über die Gleichstellung von beruflicher und akademischer Bildung geredet. Und von konkreten politischen Zielen zur Umsetzung der Energiewende und von einem langfristig verlässigen Förderrahmen. Jetzt müssen Taten folgen. Hier sind sich Arbeitgeber und Gewerkschaften längst einig.

Diese 5 konkreten Forderungen stellten die Verbände und Gewerkschaften:

  1. Sofortprogramm: Die Bundesregierung soll Energieeffizienz, die Dekarbonisierung der Wärmenetze und ein neues Gebäudeenergiegesetz mit konkreten Zielen und Zahlen hinterlegen. Dazu zählten konkrete Umsetzungsschritte und verlässliche Sanierungsförderungen. Zudem müsse die Politik kontinuierlich und transparent die Fachkräftesituation bewerten.
  2. Ausbildung und Qualifizierung: Die Politik müsse für eine Gleichwertigkeit von beruflicher und akademischer Bildung sorgen. Alle beruflichen Bildungswege verdienten ein Klima der Wertschätzung. Dafür seien ein Ausbau des Aufstiegs-BAföGs und die Freistellung von Kosten für Fort- und Weiterbildungen, wie zum Beispiel die Meisterausbildung, nötig.
  3. Digitalisierung: Für die gebäudetechnischen und Ausbauhandwerke seien optimale, digitale Ökosysteme zur Vernetzung von Handwerkern und weiteren Akteuren wie Energieberatern, Genehmigungsbehörden und Fördermittelgebern erforderlich. Dieser Schritt diene der effizienten und fachübergreifenden Zusammenarbeit.
  4. Tarifbindung: Die Fachkräftesicherung gelinge mit guten und tariflich abgesicherten Arbeits- und Ausbildungsbedingungen. Staatlich geförderte Sanierungsmaßnahmen müssten daher an die Tarifbindung der Unternehmen gekoppelt werden.
  5. Branchendialog: Die Zentralverbände und die IG Metall erwarten einen Branchendialog mit der Politik, um belastbare Vereinbarungen im Sinne der Fachkräftesicherung und der Klimaziele zu treffen.

Die Verbände haben am 27. April eindrucksvoll dargelegt, wie sehr sie sich selbst bereits mit entsprechenden Werbekampagnen auf verschiedenen Medienkanälen und durch die Zusammenarbeit mit Schulen und anderen Bildungseinrichtungen um Nachwuchs bemüht haben. Ohne eine vor allem auch durch die Politik aufgewertete berufliche Bildung mit der entsprechenden Förderung lässt sich das Potenzial an Fachkräften jedoch nicht weiter ausschöpfen.

Dr. Bernd Sauer
Geschäftsführer

 

Saadet Avrupa Tanıtım ve Medya Başkanı Murat Gürbüz‘den partisinin Almanya Türkleri’nin sorunlarına yönelik hangi çözüm önerilerini getirdiğini ögrenmeye çalıştık. Kendisine yönettiğimiz sorular ile Türk Toplumunun kronikleşmiş sprunları arasında bağ kurmaya çalıştık. Partinin sorunlara yaklaşımını tanıtım ve medya başkanından dinlemek elbette heyecanlı idi. Gürbüz ile uzun konuşmamızdan ortaya çıkan röportajı sizin ile paylaşıyoruz.

 

Aytürk:

Sayın Murat Gürbüz, Medyanın muhatabı olarak öncelikle sizinle konuşmak istedik. Parti çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Murat Gürbüz:

Yaklaşık 30 yıldan bu yana Almanya´nın dört eyaletinde okurlarını kültür, eğitim, toplum, entegrasyon ve tarih gibi konularda bilgilendirmeyi, ve her daim sevgisini ve özlemini yüreğimizde hissettiğimiz Türkiyemiz‘deki gelişmelerden haberdar etmeyi kendisine görev edinmiş Alp Medza Grubu Genel Yayın Yönetmeni ve Bas Yazarı Dr. Latif Çelik beyi ve onun şahsında bu grupta emek veren bütün çalışanlara bizlere bu imkanı sağladıkları için şahsım ve Saadet Avrupa Temsilcilği adına şükranlarımızı sunuyoruz.

 

Aytürk:

Almanya’dan parti yapılanmanızı kısaca bize anlatabilirmisiniz?

Murat Gürbüz:

Bizler Saadet Avrupa olarak Avrupa´da resmi olarak  2014 yılında teşkilatlanmaya başladık. Her bir bölgemiz bir konsolosluk merkezi olarak belirledik. Bugün itibarı ile Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya, Belcika´daki konsolosluk merkezlerimiz başta olmak üzere Avrupa´nın 35 Konsolosluk merkezinde teşkilatlanmış bir yapıya sahibiz. Sorunlarımız  salt Almanya olarak değil yurtdışında yaşayan bütün vatandaşlarımız olarak ele alınırsa resmin tamamı görülmüş o doğrultuda da çözüme kavuşturulmuş olur diye düşünüyoruz.

 

Aytürk:

Türkiye siyasetini ne kadar takip edebiliyorsunuz?

Murat Gürbüz:

Bizler Saadet Avrupa olarak Avrupa´da Türkiye siyasetine yönelik kurulmuş bir teşkilatız fakat yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız ile bağlarımızı devam ettirmek, bulundukları ülkelerde karşılaştıkları sorunlara dönük siyasal çözümler geliştirmek, vatandaşlarımızın kalıcılık durumunun günden güne belirginleştiği şu dönemde gerçekçi rehberlik ve danışmanlık yapmak teşkilatımızın öncelikli amacıdır.

 

Aytürk:

Türkiye dışında yaşayan vatandaşlarımızın sıkıntılarına karşı nasıl politikalar üretiyorsunuz?s

Murat Gürbüz:

Teşkilatımız yalnızca vatandaşlarımızın gündelik bürokratik ihtiyaçlarını ve çözüm önerilerini gündeme getirmekle yetinmeyerek aynı zamanda Almanya´da yaşayan 3 milyona yaklaşan Türkiye kökenli vatandaşlarımızın ve Avrupa’da yaşayan 50 milyonluk Müslüman toplumu ile iletişim ve paylaşım ağını güçlendirmeyi de önemli görmektedir. Bu minvalde Yurt Dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik politikalar kurulumuz tarafından yapılan çözüm odaklı titiz çalışmalar sonucunda vatandaşlarımızın sorunlarını ana başlıkları ile belirleyip bu sorunlara kalıcı somut çözüm önerileri ortaya koyduk.

Yapılan çalıştaylar sonucunda elde edilen raporlardan ana başlıkları ile belirlediğimiz ve önemli ve elzem gördüğümüz sorunları ve çözüm önerilerimizi özetleyerek okurlarımızla paylaşmak isterim.

 

Aytürk:

Yurtdışında yaşayan vatandaslarımızın sorunlarını yakından takip ediyorsunuz?

Murat Gürbüz:

Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyanın birçok ülkesindeki 7 milyona yakın vatandaşı, yaşamlarını sürdürdükleri ülkelerde çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaşları, aidiyet bağı ile bağlı oldukları ve her alanda katkı sunmaya çalıştıkları devletlerinden sorunlarının çözümünde etkin olmasını beklemektedirler.

Biz, bugüne kadar farklı çalışmalarla tespit ettiğimiz yurt dışı vatandaşlarımızın acil çözüm bekleyen sorunları hakkında ciddi adımların atılması gerekliliği fikri ve çözümün siyaset kurumunda olduğu bilinci ile bu çalışmanın zorunlu olduğunu düşünmekteyiz. Zira aşağıda sayacağımız yurt dışı vatandaşlarımızın temel problemleri, gecikmiş olan çözümlerine artık kavuşturulmalıdır.

 

Aytürk:

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın temsili sorunu konusunda neler yapmak istersiniz?

Murat Gürbüz:

Demokrasinin ayırt edici temel özelliklerinden birisi de toplumun farklı kesimlerinin devlet nezdinde temsil edilebiliyor olmasıdır. Demokrasilerde meşruiyetin yolu, temsiliyet vasıtası ile çoğulculuğun sağlanmasından geçmektedir. Türkiye için durum göz önüne alındığında, demokratik katılımın önündeki en önemli hususlardan biri yurt dışındaki seçmenlerin temsil edilmesi sorunudur. Yurt dışında bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının temsil sorunu demokrasimiz için bir problem sahasıdır. Ayrıca yurt dışı vatandaşlarımızın kullandıkları oylar yurt içindeki seçimleri etkilemekte, seçimlerin adaletine gölge düşürmektedir. Üç milyonun üzerinde yurt dışı seçmeni ile Türkiye, bu alanda birçok ülkeden farklılaşmaktadır. Mevcut sistemde yurt dışında yaşayan vatandaşların TBMM’ye temsilci göndermesi ise mümkün değildir.

 

 

 

Aytürk:

Pekiyi bu konuda çözüm öneriniz varmı?

Murat Gürbüz:

Elbette, hatta bu konudaki en orijinal programlar bizim partimizden çıkmıştır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın parlamentoda temsil edilme hakları, hakkaniyet gereği, yurt içindeki vatandaşlarımızla eşit olmalıdır.  Buna göre, yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne doğrudan temsilci göndermesi için yurt dışı seçim çevresinin oluşturulması müzakere edilmelidir. Yurt içi ve yurt dışındaki vatandaşlarımızın temsilini eşit bir biçimde sağlamak için gerekli yasal değişiklikler gerçekleştirilerek yurt içinde milletvekili başına düşen seçmen sayısının yurt dışında da hesaplanması; buna göre yurt dışı milletvekili sayısının belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca yurt dışı milletvekillerinin seçiminde sayıları 1 milyonu aşan mavi kartlıların da seçme ve seçilme hakkına riayet edilmelidir.

Yurt dışı seçim çevresi, yurt dışındaki vatandaşlarımızın sorunlarının tespiti ve çözümü için bir zorunluluk halini almıştır. Zira yurt dışındaki vatandaşlarımızın gündemi farklı bir mesai gerektirmektedir. Hem siyasal katılımı arttırmak hem ülkeye aidiyeti güçlendirmek hem de vatandaşlarımızın bir gereklilik olarak temsilini sağlamak için yurt dışı seçim çevresi bir zorunluluktur.

 

Aytürk:

Çok konusulan bir bilgi paylaşımı sıkıntısı var, bu konuyu bir de sizden dinlemek isteriz?

Murat Gürbüz:

Otomatik finansal bilgi paylaşımı; kişilerin, yerleşik olduğu ülke dışındaki diğer ülkelerde bulunan finansal hesap bilgilerinin, yerleşik olunan ülkeye, her yıl diğer ülke vergi idarelerince, vergisel amaçlarla kullanılmak üzere mütekabiliyet esasında ve otomatik olarak elektronik ortamda gönderilmesidir. Ülkeler, ulusal ölçekte vergi kaybı ve vergi kaybının önleme maksadıyla vergi konularında idari yardımlaşma sözleşmesini kabul etmiştir. Bu sözleşmenin asıl maksadı karşılıklı bilgi paylaşımı sayesinde sağlanacak şeffaflıkla birlikte vergi cenneti olarak bilinen ülkeleri finans piyasalarından dışlamak ve servetlerini oralara taşımak ve gizlemek sureti ile vergi kaçakçılığı yapanların önüne geçmektir. Sözleşmeden etkileneceği düşünülen kesimler; çalışanlar, emekli ve sosyal yardım alanlar ile iş insanlarıdır. Çalışanlar, çalıştıkları ülke dışında kaynağını gösteremedikleri paradan, sosyal yardım alanlar ise sosyal yardım alırken taahhüt ettikleri ve mal varlıklarının olmadığı yönündeki beyanlarından sorumlu olacaklardır. Ayrıca sözleşme sonucunda gelir kaybı ve işletmeler için maliyet artışı olacağı öngörülmektedir. Derin endişelere neden olan ve geriye dönük de işletilebileceği belirtilen sözleşme ile paylaşılacak bilgilerin önemi, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızda güvensizlik oluşturmuştu.

 

Aytürk:

Bu konuda parti olarak öneriniz nedir pekiyi?

Murat Gürbüz:

Çözüm Önerimiz bir defa vatandaşlarımızın Otomatik Finansal Bilgi Paylaşımı’ndan Vatandaşlarımızın Muaf tutulmasıdır. Otomatik Finansman Bilgi Paylaşımı Sözleşmesi siyaset gündemine yeterince taşınmamış, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız bu konuda yeterince bilgilendirilmemiştir. Hakkında bilgi kirliliği bulunan ve çeşitli açılardan sakıncalar oluşturabilecek olan sözleşmenin yurt dışı vatandaşlarımız açısından etkilerinin ne şekilde azaltılabileceği mezkûr alanda uzman isimlerle istişare edilmelidir. Bu konu nasıl bir tutum sergileneceği konusunda mali müşavir, avukat, muhasebeci gibi uzman kişilere danışılmalıdır. Sözleşme çerçevesinde verilecek bilgilerin başka alanlarda kullanılma ihtimali, hükümet nezdinde tartışılmalıdır. Siyasi partiler, bu konuda vatandaşların bilgilendirilmesi ve doğru yönlendirilmesi için çalışmalar yürütmelidirler. Bu sayede yurt dışında çalışan işçilerimizin zararının minimize edilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalı, sözleşmede yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın hariç tutulduğuna dair ibareler eklenmelidir.

 

Aytürk:

Mesleki eğitimini Almanya‘da yapanları ilgilendiren önemli bir konu var. Almanya’da alınan meslek eğitimi diplomasının Türkiye’de denkliğinin bulunmaması. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Murat Gürbüz:

Almanya’da 360’tan farklı branşta 2 ila 3 buçuk yıl arasında meslek eğitimi almış, bu eğitimi başarı ile bitirerek diploma almaya hak kazanmış olan Türk gençlerini mevcut durumda Türkiye’de “ortaokul mezunu” kabul etmekteyiz. Bu kabul, Almanya’daki gençlerimiz açısından birtakım hak kayıpları ile sonuçlanmaktadır. Zira çeşitli prosedürleri başarı ile tamamlayan ve aldıkları eğitim mahiyet itibari ile lise düzeyine denk gelmesine rağmen kendilerine ortaokul mezunu hakları tanınmaktadır.

Hem eğitim alınan süre, hem edinilen tecrübe hem de liyakat unsurlarının mevcudiyeti açısından Almanya eğitim sistemi içerisinde edinilen meslek eğitimi diplomasının Türkiye’de geçerliliğinin henüz sağlanamamış olması Türk gençleri için çeşitli mağduriyetler yaratmaktadır. Mevcut uygulama bu haliyle gençlerimizin emeklerinin karşılığının teslim edilememesine neden olmaktadır. Eğitim sistemimizde henüz bununla ilgili bir adım atılmamış olması, gençlerimizin tahsillerini yurtlarında tamamlamaları için bir engeldir.

 

Aytürk:

Çok aydınlatıcı konuşuyorsunuz, pekiyi sizin çözüm öneriniz nedir?

Murat Gürbüz:

Elbette çözüm önerimiz var. Öncelikle  Almanya’da alınan meslek eğitimi diplomasının Türkiye’de Lise Diplomasına denk sayılmalidir. Türkiye’deki muadili eğitimden eksiği olmamasına rağmen daha düşük bir seviye diplomasına denk gelen meslek eğitimi diplomasının lise diplomasına denk sayılması hakkaniyete daha uygun bir uygulama olacaktır. Mağduriyet ve hak kayıplarının bertaraf edilmesi için önerimiz; Almanya’da meslek eğitimi mezunlarının Türkiye’de lise mezunu sayılması ve yabancı öğrenci statüsünde üniversitelere sınavsız alınması yönündedir. Bu konuda gerekli kanuni değişiklik yapılmalı ve sayısı azımsanamayacak kişinin mağduriyeti ortadan kaldırılmalıdır. Eğitim süresi açısından denk olan, ayrıca eğitimine pratik tecrübe de eklemişgençlerimizin diplomaları, Türkiye’de lise mezunlarına denk sayılmalıdır. Gençlerimiz, bu diplomaları ile üniversitelere kayıt yaptırabilmelidirler.

 

Aytürk:

Size göre başka hangi sıkıntılarımız var Almanya’da?

Murat Gürbüz:

Sila yolunda çeşitli sıkıntılarımız var mesela. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için “sıla yolu” çeşitli sebeplerle “çile yolu”na dönüşmektedir. Vatandaşlarımız, Avrupa’dan ana yurtlarına gelirken veya ülkemizden ayrılırken yol boyunca farklı sorunlarla karşılaşmaktadırlar.  Yol boyunca geçilen ülkelerde vatandaşlarımız rüşvet, can ve mal güvenliği, haksız muamele, hırsızlık, uzun kuyruklar gibi problemlerle karşılaşmaktadır. Söz konusu sıkıntıları Türkiye’ye yolculuk yapan vatandaşlarımızın yanı sıra tır ve kamyon şoförleri ile nakliyeciler de yaşamaktadırlar.

 

Aytürk:

Başka neler söylemek istersiniz?

Murat Gürbüz:

Öncelikle size teşekkür ediyoruz. Bütün bu sorunların çözümü için hiç süphesiz siyaset tek başına yeterli değil. Siyasi  partilerin ve mevcut siyasi iradenin yanı sıra  sivil toplum kuruluşları, meslek ögütleri, üniversiteler, dernekler, vakıflar gibi toplumumuzun etkin oldugu yapıların da birlikte hareket etmeleri bu sorunların ortadan kaldırılmasi için etkili bir şekilde kamuoyu oluşturmaları gerektiğine inanıyorum.

Bizlere yurt dışında yaşayan insanimizin sorunlarını dile getirme ve bu sorunlara çözüm önerilerimizi aktarma fırsatı veren gazetenize ve kıymetli çalışanlarına şahsım ve teşkilatımız adına çok teşekkür ediyorum.

 

Aytürk:

Teşekkür ediyoruz.

Murat Gürbüz:

Esas biz site tesekkür ediyoruz. Sessiz çoğunluğun erdemli sesinin topluma ulaşmasına katkısağlıyorunuz.