Müziğin bedenimizde ve Türk müziğindeki etkileşimi

Uzakdoğu düşünce sisteminde, Satori adı verilen bir şuur aydınlanma hâlinin doğru bilginin improvizasyon tarzında sezgi ile elde edilebileceği kanaati, bu konuda geniş araştırmalara yol açtı. Baksı-Şaman da bu hâli elde ediyordu. Sonunda bu vecd hâlinin, davul ritmi ve kopuz, rebap, sıbızgı adlı aletlerle icrâ edilen beş sesli musikî tonları ve buna bağlı hür bir improvizasyon ile elde edildiği anlaşıldı. Hâlen tedavi merkezlerinde uygulanacak müziğin gerilimden uzak olması istendiğinde beş ses sistemine müracaat edilmektedir. Musikîde ritim de çok önemli bir konudur; hatta ritim, müziğin dinamik ve belirgin elemanıdır. Ritim, histerik hâlleri vücuda geri getirebildiği gibi, uyku hâlini de doğurabilir, bir uyanıklık hareketi yahut bir hipnotik tesir oluşturabilir. Tekrarlanan yâhut taciz eden ritim, insanlarda psikolojik olarak üzüntü yaratır. Bilhassa baş seslerde meydana getirilen devamlı tekrar, üzüntü ve sıkıntı oluşturmaktadır.

Yavaş adımlarla devamlı seslerin tekrarı ve zaman içinde yavaşlaması, şuur kaybı sağlamaktadır. Bu ritim, bir melodinin geri planına yerleştirilirse, daha da etkili olabilmektedir. Enerjik olarak tekrar meydana getirilen bir ritim de insana kuvvet ve ümit hissi verebilir. Bazı ilkel ritimler gelişerek komplike bir hale getirilmiştir. Günümüz müzisyenleri, ilkel müzik ritimlerinin gücünü artık fark etmektedirler. Bu ilkel olarak nitelenen ritimler hislerimizi, heyecanlarımızı harekete geçirmektedir. Ritmik müzik, forma bağlı kalmadan tekrarlanırsa, içgüdüler üzerinde sınırsız etkiler sağlar.

Musikînin, duygu yönüyle meydana getirdiği tesîrlerin toplanıp organize olduğu ve değerlendirildiği çok önemli bir yerde, beyindeki limbik sistemdir. Heyecanlar ve duygular diğer sinir merkezleri ve beyindeki ilgili bölümlerle beraber, limbik sistem vasıtasıyla bir adaptasyona geçilmektedir. Son yıllarda sinir sistemi fizyolojisindeki çalışmalar sonucu özellikle hipotalamus ve limbik sistemin heyecanların doğuş ve ifadesi ile yakın ilgisinin keşfinden sonra, heyecanlar psiko-biyolojik bir bilim konusu olarak ele alınmış ve fizyoloji ile psikoloji bu konuda son derece ciddî yaklaşarak birbirini tamamlama yoluna girmişlerdir.

Haz-elem, heyecan ve duygular diye adlandırdığımız ve davranışlarımıza tesir ederek onları yönlendiren fenomenler, beyinde limbik sistemin organizasyonuna tâbi olarak hayatımızda kıymet kazanmaktadır. Denilebilir ki, herhangi bir dış uyaran limbik sisteminin bu özelliklerini harekete geçirerek kişinin motivasyonunda ve davranışlarında değişiklikler husİle getirebilir; Bu dış uyaran da belli bir mesajı ve tesir gücü olan müzikâl bir eser olabilir.

Asya Türk musikîsi, İslam dini tesiri ile spiritüel yönden daha da güçlenmiş ve tasavvufî Türk musikîsi doğmuştur. Büyük Türk İslam velisi hoca Ahmet Yesevî’nin Hikmet adını verdiği dörtlükleri, Türk insanına feyiz dağıtmış, onun izniyle Anadoluyu aydınlatmaya gelen Hacı Bektaş-ı Velî görüşlerini nefeslerle sormuştur. Diğer yandan Horasanda Mevlâna Celâleddin Rumî sezgilerini edebiyat metinleri hâline getirmiştir. Bir çok musikî âleti, bu maksat ile Anadolu ve Asya insanına hizmet etmiştir. Spiritüel (rİhanî, dinî, manevî) esaslı Türk musikîsi, asla pasif değildir. Nitekim bunlardan bu yana bütün askerî teşkilatları da musikî takımları çok önemli verilen ve asla ihmâl edilmeyen müesseselerdir. Mehter kelimesi, Osmanlı dönemindeki askerî teşkilâta Asyadan taşınarak gelmiştir. Beylik alâmetleri içinde âlem, sancak, tabl (ritim âletleri) beraber zikredilir. Eski Türk Hakanlarının ordugâhlarında Gök adı verilen besteler her gün bir tören düzeni içinde çalınır, Osmanlılarda ise mehter takımı belli saatlerde nevbet hurma denen bir çeşit askerî musikî icrâ ederdi. Göktürklerde 1.500 sene önce askerî bando olduğu da söylenmektedir.

Klasik Türk musikîsi böylesine köklü bir malzemeyle, Asyada ve Anadoluda beş sesli musikînin gelişmesi ile ve ifâde gücünün tasavvufî imkânların artmasıyla oluşmuş, sanat değeri yüksek bir musikî olarak temayüz etmiştir. Anadoluda Asyadan girişte Sadiyyİddin Urmevî, Abdülkadir Meragi, Gazi Giray Han’ın tesirleri ve onların Asyadan geldikleri bu geniş ve güçlü malzeme, insanları hayret ve ibretle düşündürücü hakikâtlerdir. İfâde derinliği, makâm zenginliği, eşsiz ses genişliği, yine sanat şâheseri şiirlerle bezenmiş hâlde üç kıtaya hükmeden Türk insanının iç âleminde ve his âleminde yankılanıyor.

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de