Müziğin verdiği mesajlar

Müzik, daha çok duygularla ilişkilendirilir. Bu sebeple de müziğin okullarda ders olarak okutulması gerekli görülmesine rağmen ne yazık ki okullardaki ciddi bilimsel derslerle aynı seviyede değerlendirilmemektedir. Bunun dışında, özel olarak müzikle ilgilenen ler, müziğin fizikle ilişkisinden de haberdardır. Uzun zamandır müzik, ana akım olarak yalnızca eğlence sektörünün bir parçası olarak görülmektedir. Ancak, antik felsefede de müzik ciddi bir iş olarak değerlendirilirken, müzik eğitimi ise erdemli bir insan yetiştirmenin bir önemli parçası olarak ele alınmaktaydı. Müzik hakkındaki daha eski ifadelere baktığımızda ise görmekteyiz ki, müzik ontolojik varlığının ifadesini içeren çok ciddi bir konudur!

Karmaşık bir matematiğe dayalı görünen ve bütün parça ilişkisinde rol alan müziği anlamanın daha kolay bir yolu da insandaki uyandırdığı duygulardır. Tüm bu olgularla birlikte müzik, bizlere önemli bir mesaj iletmektedir: geometrik ve fizik ilişkilerle ifade edilmesine rağmen müzikal olgular, dinleyicisine o kadar da karmaşık gelmemektedir!

Evrensel yasaları yansıtan müzikle insanın ilişkisi matematik üzerinden değil de duygular ve hisler üzerinden oluyorsa, insanın kendi duygularını da hafife almaması ve onlara gereken önemi vermesi gerekmez mi? İnsanın kendi sezgi ve duygularına gerekli değeri vermemesi, beyninin yalnızca sol yarısının işlevlerine önem vermesi, onun kendi içerisindeki dengesizliğini körükleyerek adeta akordu bozuk kakofoniye yol açmış tır. Bu kakofoni, elbette çeşitli sağlık problemlerine de yol açmaktadır.

Müziğin sağaltım alanında kullanılması dışarıdan kimyasal kullanılarak yapılan görece tedavilere göre çok daha güzeldir ve oldukça eski bir yöntemdir. Ancak birbirinden çok uzak oktav döngülerine ait etkiler, gerçek bir tedaviden çok yalnızca geçici bir çözüm olarak rehabilitasyonu kolaylaştırmaktadır. Müziği değerlendirirken nasıl ki duygular üzerinden uyandırılan duygular kanalıyla bir değerlendirme yapılıyorsa, Platon’un eserinde bahsettiği gibi müzikal bir eğitim alarak duyguları akort edilmiş birisinin de çok daha üst oktavları hissedebileceğini düşünüyoruz. İşte ancak bu yolla göklerin müziğinin işletilmesi gerçekleşebilir görünüyor.

Bu iddiamızı destekleyen bir olgu da Glen Rein ve arkadaşları nın çalışmalarıdır. Öyle ki Rein, artan kalp ritmi uyumlu olduğu olan sevgiyi hisseden, seven meditatörlerin gönüllü olarak bir test tüpü içindeki faal ve faal olmayan dna örüntülerini dahi etkileyebilme yetenekleri olduğunu sapladı. Daha az uyumlu kalp örüntüsü olanlar, dna oluşumu üzerindeki bu kasıtlı psiko kinetik etki üretmekte başarısız olma eğilimindedirler. Bu durum, gerçekleşen olayın üst üste bindirilmiş bir oktavlar arası rezonans etkisi sonucu olduğunu göstermektedir.

Şifacılarla ilgili daha önceki çalışmalar, şifa süresi esnasında hastalar ve şifacılar arasındaki rezonant bağı ispat etmiştir. Temas olmadan yapılan şifa da dahi, hastanın nefesinin ritimleri, kalp aktivitesi ve beyin dalgası örüntüleri yavaş yavaş şifacının kilere benzer bir hale gelir. Şifacı bir hasta arasındaki gizli enerji bağlantısı kurulduğu esnada, çoğunlukla 7.8 Hz civarında, güçlü bir beyin dalgası aktivitesi odaklanması olmuştur. Yani, hem şifacı, hem de hastanın beyin dalgası örüntüsü, alfa-ters arabirimi olan ve yeryü zünün manyetik alanının Schumann rezonansı olarak bilinen 7.8 Hz’de dominant bir frekans aktivitesi gösterirler.

Yeryüzündeki tüm yaşam manyetik enerji alt yapısına bağlıdır. Bu, bir anlamda, dünya ananın enerjisidir. Aynı zamanda da tüm canlıların, bir enerji ortamında besleyici ve yönlendirici beş iyidir. Yuvaya dönen güvercinler kendilerini, yeryüzünün manyetik alanını kullanarak yönlendirirler. İnsanlar ve diğer hayvanlar bilinçsiz de olsa, benzer manyetik duyuya sahiptirler.

NASA‘daki bilim insanları uzay mekiklerine manyetik alan jeneratörler yerleştirdiler; bu cihazlar, uzay manevraları esnasında uzay mevkiindeki astronotların optimum düzeyde sağlıklı ve çalışır kalabilmeleri için 7.8 Hz’lik bir vuruşla, manyetik altyapı sinyali üretirler. İlginç bir biçimde; John Zimmerman’ın şifacıların ellerinde oluşan manyetik alan emisyonu üzerindeki araştırması, şifacıların manyetik alanlarının, bilinçli enerji projeksiyon ve şifa zamanları esnasında aynı 7.8 Hz’lik frekansta titreştiğini göstermiştir.

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de