Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Avrupa Merkez Bankası beklenti anketine göre, Rusya-Ukrayna savaşının maliyetleri artırdığı, tedarik zincirlerini bozduğu ve ekonomik güveni sarstığı için Avro Bölgesi ekonomisi iki yıl daha yavaş ekonomik büyüme ve daha yüksek enflasyonla karşı karşıya kalacak.
 

BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankası (ECB) Profesyonel Tahminciler Anketi'ne göre yıllık harmonize enflasyon beklentisi yüzde 3’ten yüzde 6’ya yükselirken, büyüme tahminleri yüzde 4,2’den yüzde 2,9'a geriledi.

Bu yılın ikinci çeyreği için ECB Profesyonel Tahminciler Anketi sonuçları açıklandı.

Ankete göre, Rusya-Ukrayna savaşının maliyetleri artırdığı, tedarik zincirlerini bozduğu ve ekonomik güveni sarstığı için Avro Bölgesi ekonomisi iki yıl daha yavaş ekonomik büyüme ve daha yüksek enflasyonla karşı karşıya kalacak.

Bu yıl için yıllık harmonize enflasyon tahmini yüzde 3’dan yüzde 6’ya yükseldi. 2023 yılı için yüzde 1,8’den yüzde 2,4’e çıkan harmonize enflasyon tahmini, 2024 için ise yüzde 1,9’da kaldı.

Bu yıla ilişkin enflasyon tahmininin, ECB’nin tüm Avro Bölgesi için yüzde 2'ye yakın enflasyon hedefinin çok üzerinde olması dikkati çekti

Ankette ortalama uzun vadeli enflasyon tahminleri ise 0,1 puan artarak yüzde 2,1 oldu.

ECB açıklamasında, "Kısa vadeli görünümle ilgili olarak, katılımcılar yüksek enflasyonu talep artışından ziyade öncelikle maliyet kaynaklı olarak gördüler. Ukrayna'daki çatışmanın, zirve yaptığına yönelik belirtileri göstermeye başlayan fiyat baskılarını yeniden artırdığı değerlendirildi.” ifadesini kullanıldı.

Ankete katılanların, Avro Bölgesi için Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) büyüme tahminlerinin ise Rusya-Ukrayna savaşı ile aşağı yönlü revize olması dikkati çekti.

İkinci çeyrekte, geçen çeyreğe göre 2022 ve 2023 büyüme tahmininde sırasıyla 1,3 puan ve 0,4 puan aşağı yönlü revize görüldü. Bu yıl için yüzde 2,9 ve 2023 için yüzde 2,3 büyüme öngörüldü. Ortalama uzun vadeli GSYH büyüme tahmini ise yüzde 1,5’ten yüzde 1,4’e çekildi.

Ortalama işsizlik oranı tahminleri ise 2022, 2023 ve 2024 yılları için aşağı yönlü revize edilerek, sırasıyla 6,9, 6,8 ve 6,7 oldu. Uzun vadeli işsizlik tahmini ise 0,1 puan aşağı yönlü revize edilerek yüzde 6,6'ya çekildi.

ECB'nin Profesyonel Tahminciler Anketi 1-4 Nisan'da yapıldı ve 58 profesyonel katıldı.

Ekonomistlerin tahminleri, para politika yapıcıları tarafından yakından takip edilirken, para politikasının oluşturulmasında önemli bir faktör olarak görülüyor.

Öte yandan, Avro Bölgesi'nde, şubatta yüzde 5,9 olan yıllık enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşının enerji fiyatlarındaki artışı etkilemesiyle martta yüzde 7,5'e çıkarak kayıtlardaki en yüksek seviyeye ulaştı.

 

UID internet sayfasındaki açıklamalarda, “Fransa`da yaşayan vatandaşlarımızın hak arama mücadelesi için bu ülkedeki siyasal hak ve özgürlüklerinin temsil edilmesi ve ülke yönetimine katkı sağlamaları anlamında siyasal katılım çalışmalarını önemsemekte ve buna uygun faaliyetler yürütmekteyiz.” denildi.

Fransa’da planlanan cumhurbaşkanlığı seçimi için hazırlıklar hızla sürüyor ve partiler seçim beyannamelerini bir bir paylaşmaya devam ediyor.

Diğer taraftan son yıllarda Avrupa’da gittikçe sertleşen ve çirkinleşen göçmen karşıtı ırkçı siyasi söylemler bu ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın siyasal anlamda daha güçlü bir temsile ihtiyaç duyduğunu ortaya koymakta olup, siyasete ilginin ve aktif katılımın arttırılmasına yönelik çalışmaların arttırılmasını kaçınılmaz kılmaktadır.

 

Konuya ilişkin faaliyetlerimiz şu şekildedir.

 

Adaylarla Birebir Görüşmeler ve Toplantılar

Yerel bazda bölge ve şube temsilcilerimiz bulundukları il ve eyaletlerdeki meclis adaylarıyla görüşmeler yapmakta, partilerin temsilcileriyle toplantılara katılmaktadırlar.

 

Sosyal Medya Çalışmaları

Türk toplumunun seçimlere katılım oranlarının arttırılması için bilinçlendirme çalışmalarımız sosyal medyada infografik, dijital afiş, caps vs vasıtasıyla sürmektedir.

 

Afiş ve El ilanları Dağıtımı

Tüm Fransa´daki bölge merkezlerimize gönderilen el ilanlarının şubelere ulaştırılmasıyla vatandaşlarımıza dağıtımı sağlanmaktadır

 

 

Almanya siyaseti hem buradaki Türkleri, hem de Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Rusya - Ukrayna krizi gölgesinde Almanya siyaseti ile ilgili değerlendirmelerde bulunan KONAD Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi Başkanı Sait Özcan, “Mevcut siyasi atmosferde CDU, SPD ve FDP resmen sus pus olmuş durumda, Yeşiller Partisi ise ciddi anlamda yükselişte” dedi.

Uzun süren covid-19  salgını kısmen inişe geçmişken Avrupa’nın ortasındaki Rusya - Ukrayna krizinin Almanya siyasini de çok yakından ilgilendirdiğini belirten KONAD Baskanı Sait Özcan, “Avrupa’daki her kriz öncelikle Almanya siyasetini etkiler. Ukrayna ve Rusya’ya ciddi anlamda enerji bağımlığı olan Almanya tabiki gelişmelerden etkilenecektir. Ancak Federal Hükümetin Yeşil  Enerji Bakanı Robert Habeck’in soğukkanlı açıklamaları ile halkı teskin edecek bilgilendirmelerde bulunması partinin Mart ayı ortalamasından beri öne çıkmasına sebeb oldu. Çünkü Alman halkı enerjide Rusya’ya aşırı bağımlılığı ciddi anlamda CDU / SPD arasındaki büyük koalisyonun yanlışı olarak görmektedir. Ayrıca Başbakan Scholz’un Kiev ve Moskova ziyaretlerindeki başarısızlığı da Yeşilleri öne çıkaran bir başka sebebtir. Son kamuoyu araştırmalarımıza göre, bu haftalarda Ukrayna - Rusya krizi gölgesinde bir seçim olsa sanırım yeşillerinin oyu rahatlıkla %30’ların üzerine çıkar. Bu da Almanya siyasetinin çok parçalı yapısında bir Yeşil başbakanın Berlin’deki en popüler koltuğa oturması demektir” şeklinde açıklamalarda bulundu.

KONAD Başkanı Özcan’ın Almanya ve Türkiye siyaseti ile ilgili açıklamaları uzun yıllardan bu yana ciddi anlamda doğruluk payı göstermektedir.

Son aylarda Kovid-19 salgını ile morali bozulan esnafa dönük açıklamaları ile öne çıkan MÜSİAD Kuzey Bavyera Başkanı Haluk Dokur, “Morali bozulan veya ne yapacağı konusunda motivasyonunu kaybeden arkadaşlar bana gelsin.
Şimdi eksiklikleri tamamlayıp yakın geleceğe hazır olma zamanı” dedi.
 
Hoş sohbet ve güler yüzlülüğü ile tanınan Haluk Dokur Türklerin abisi olarak kimine nasihat, kimine öğüt verirken bazılarına da sakin sakin konuşarak kaybettikleri motivasoyonu tekrar kazandırmaya çalışıyor. Dükkanını açamadığı için bazıesnaflar üzülse de bunların geçici olduğu konusunda açıklamalarda bulunarak toplumsal moralin yüksek tutulmasına çalışan MÜSİAD Kuzey Bavyera BaşkanıHaluk Dokur, “Bir ilahi düdük çaldı ve hepimiz olduğumuz yerde durduk. İnşallah bu günler geçecek ve koronalı günler biraz ilginç biraz da acı hatıralar olarak arkada kalacak. Bizler kadere inanan insanlar olarak dünyası ile ahiretini ölçülü götüren ve hakka inanan insanlarız. Bu bağlamda arkadaşlarımıza moral ziyaretleri yaparak onların motivasyonunu en yukarıda tutmak istiyoruz.“ diyerek oldukça duygusal bir açıklamada bulundu.
 
Bilindiği gibi MÜSİAD Kuzey Bavyera Ailesi olarak periyodik aralıklar ile ziyaretlerde bulunan Başkan Haluk Dokur ve arkadaşlarıyakın gelecekte yeni ziyaret ve görüşmeler için de planlamalar yaptıklarını açıkladı.
Almanya'nın Dortmund kenti Dorstfeld semtinde bulunan Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Sultan Ahmet Camisi'ne domuz fotoğrafı ile gamalı haç yer alan ve Türklere yönelik tehditlerin bulunduğu mektup gönderildi. Nasyonel Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünü sembolize eden "NSU 2" imzalı mektupta, "Geri gelip caminizi yıkacağız", "Halılarınızı pisliklerimizle kirletiyoruz", "Almanya size gününüzü gösterecek", "Ülkemizden defolun" gibi ifadeler yer aldı.
 
 
 
BERLİN (AA) - Bakan Yanık, aile ataşeliklerinin yaygınlaştırılması ve çeşitli alanlarda yürütülecek çalışmalarla ilgili sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle görüşmek için geldiği Almanya'nın başkenti Berlin'de, önce Osmanlı döneminde satın alınan arsa üzerine inşa edilen Şehitlik Camisi'ni ziyaret etti.

Im Tiergarten der Stadt Nürnberg sind nach dem Winter mehrere Vogelarten in ihre Volieren und Anlagen zurückgekehrt. In der begehbaren Großvoliere neben der Fischkatzenanlage sind nun wieder die Löffler und Waldrappe zu sehen und an den Weihern im südlichen Bereich des Tiergartens halten sich wieder Pelikane, Störche und Gänse auf. Die Vögel haben die kalten Monate in frostfreien Winterquartieren im Tiergarten verbracht. 

Bei der sogenannten „Auswinterung“ arbeiten Tierpflegende und Veterinäre eng zusammen. Denn jedes Tier wird bei der Gelegenheit untersucht: „Wenn die Vögel im Winter in den Stall kommen und im Frühjahr wieder ins Freie, nutzen wir die Gelegenheit für einen tiermedizinischen Check“, sagt Dr. Katrin Baumgartner, Tierärztin im Tiergarten Nürnberg. Jedes der Tiere wird zunächst gewogen und auf den Ernährungszustand hin untersucht. Bei den Löfflern, Waldrappen und Pelikanen kontrolliert das Tierarztteam anschließend die Schnäbel, Füße, Zehenballen und Krallen. Dabei achten sie besonders auf Auffälligkeiten wie Risse oder Wucherungen. Die Ergebnisse werden genau notiert, um die Entwicklung der Tiere im Auge behalten zu können. Am Ende bekamen die Vögel noch eine Impfung gegen Rotlauf – eine Infektionskrankheit, die besonders bei fischfressenden Vögeln auftreten kann. 

 

Vögel bleiben so lange wie möglich im Freien 

Die Löffler und Waldrappe sind im Dezember in ihre Winterquartiere gezogen – diese Stallungen grenzen direkt an die Anlage an. „Uns ist wichtig, dass die Tiere so lange wie möglich im Freien bleiben können. 

Den Aufenthalt im Stall wollen wir so kurz wie möglich halten. Sobald kein Dauerfrost mehr zu erwarten ist, dürfen die Tiere wieder nach draußen. Sollten im Frühjahr doch noch frostige Nächte kommen, ist das kein Problem: Die Tiere können sich jederzeit in den Stall zurückziehen“, sagt Dr. Hermann Will, Tierarzt im Tiergarten Nürnberg. 

Anders als die Löffler sind die Waldrappe normalerweise das ganze Jahr über in der Voliere. Frostige Temperaturen machen ihnen wenig aus. Wegen der schweren Vogelgrippe-Welle, die in den letzten Monaten durch Europa zog, haben sie diesen Winter allerdings auch im Stall verbracht. Dr. Katrin Baumgartner: „Wir haben die Gefahren, die von der Vogelgrippe ausgehen, sehr ernst genommen – auch wenn wir glücklicherweise kein infiziertes Tier im Tiergarten hatten. Bevor die Vögel ins Freie kamen, hatten wir uns deshalb eng mit dem Veterinäramt abgestimmt. Da es hier in der Region nur vereinzelte Fälle der Vogelgrippe gab, haben wir uns gemeinsam entschieden, die Tiere jetzt auf die Anlagen zu lassen.“ 

 

Pelikane wieder auf den Weihern 

Die Rosa- und Krauskopfpelikane sind ebenfalls im Dezember in ihr Winterquartier gezogen. Dieses befindet sich auf Gut Mittelbüg in Schwaig, einer Außenstelle des Tiergartens. Ausschlaggebend für den Umzug ins Winterquartier ist hier die Eisschicht auf den Weihern. Wird diese zu dick, können die insgesamt 25 Pelikane dort kaum noch schwimmen. Zudem könnten Beutegreifer wie Füchse auf dem zugefrorenen Weiher zu den Ruheplätzen der Vögel gelangen. Da nun kein länger anhaltender Frost mehr zu erwarten ist, sind die Tiere letzte Woche an die Weiher zurückgekehrt – und mit ihnen acht Weißstörche, vier Streifengänse und eine Kanadagans. Auch sie haben die Wintermonate in frostfreien Quartieren auf Gut Mittelbüg verbracht. 

Krauskopfpelikane (Pelecanus crispus) kommen in Südosteuropa und Asien an Meeren und großen Binnengewässern vor. Die Weltnaturschutzunion IUCN stuft die Art als „potentiell gefährdet“ ein. Die Rosapelikane (Pelecanus onocrotalus) leben in weiten Teilen Afrikas sowie in Südosteuropa und Asien. Mit teilweise über drei Metern Flügelspannweite zählen sie zu den größten Wasservögeln. 

 

Waldrappe gelten als „stark gefährdet“ 

Waldrappe (Geronticus eremita) gibt es bereits seit den 1960er Jahren im Tiergarten Nürnberg – zunächst am Flusspferdhaus und seit 1999 in der Großvoliere neben der Fischkatzenanlage. In der Natur ist die Ibisart nur noch in Marokko anzutreffen. Bis Mitte des 17. Jahrhunderts war sie auch in Mitteleuropa heimisch. Nicht nachhaltige Bejagung und Lebensraumzerstörung führten jedoch zum Rückgang der Kolonien. Die Weltnaturschutzunion IUCN stuft den Waldrapp heute als „stark gefährdet“ ein. Wiederansiedlungsprojekte sollen die Art wieder in der Wildbahn etablieren. Auch der Tiergarten Nürnberg beteiligt sich an diesen Vorhaben: Im Rahmen des Projekts „Proyecto Eremita“ hat er zuletzt Ende 2019 vier Waldrappe nach Spanien abgegeben. Die Vögel verbrachten einige Monate in einer Auswilderungsvoliere, ehe sie im März 2020 an der andalusischen Atlantikküste ausgewildert wurden. Gemeinsam mit dem Zoobotanico Jerez de la Frontera unterstützt der Tiergarten Nürnberg das „Proyecto Eremita“ seit 2018 – bislang mit acht im Tiergarten geschlüpften Waldrappen. 

Die elf Waldrappe im Tiergarten teilen sich die Voliere mit vier Löfflern (Platalea leucorodia). Wildlebend kommen Löffler an Küsten und großen Binnengewässern in Europa, Asien und Nordafrika vor. Charakteristisch für die Vögel ist der löffelartig geformte Schnabel, mit dessen Hilfe sie Nahrung aus dem Wasser fischen. 

Die Nürnberger Waldrappe und Krauskopfpelikane sind Teil des Europäischen Zuchtprogramms EAZA-ex-situ-Programm (EEP). In diesen Programmen züchten Zoos und Wildparks koordiniert Tierarten, um stabile Populationen außerhalb ihres natürlichen Lebensraums aufrechtzuerhalten. 

Die meisten Tiere im Tiergarten verbringen die Wintermonate auf ihren Freianlagen oder in den Tierhäusern. In ein spezielles Winterquartier kommen nur einige Vogel- und Reptilienarten. tom 

 

 

Eine Tiergarten-Mitarbeiterin trägt einen Weißstorch in die Anlage am Weiher.

 

Dr. Hermann Will, Tierarzt im Tiergarten Nürnberg, untersucht einen Pelikan. Dabei kontrolliert er unter anderem die Füße auf Risse oder Wucherungen.

 

Nach einer tiermedizinischen Untersuchung wird ein Löffler wieder in seine Voliere entlassen. Die Löffler teilen sich die Anlage mit den Waldrappen.

Bugün 12 nisan 2022. Günlerden salı. Türkevi Topluluğu Genel Sekreteri Ahmet Suat Arı, Türkiye’ye doğru aracıyla yola çıktı. Emekli oldu. Türkiye’ye geri dönüş yapıyor. Hayatının bundan sonraki bölümünü artık Türkiye’de geçirecek.

Sizler bu satırları okurken, Suat bey, muhtemelen Almanya’yı ve Avusturya’yı geçmiş olacak. Kendisine ve eşine hayırlı yolculuklar dilerim.

Dile kolay! Otuz yılı aşkın, farklı gönüllü kuruluşlarda, ama en uzun UETD Hollanda ve Türkevi Topluluğu’nda birlikte çalıştık. İnanılması zor ama, Hollanda genelinde, Avrupa’da, Türkiye’de, Balkanlar’da, hatta gönül coğrafyamızın ulaştığı Afrika da dahil, 2000’e yakın faaliyete ve projeye imza artık.

Örneğin, sadece 2012 yılında, Türkiye-Hollanda diplomatik ilişkilerinin 400’üncü yılı çerçevesinde kırk ayrı faaliyet düzenledik. Türklerin Hollanda’ya göçünün 40 ve 50’nci yıllarında, Hollanda’da ve Türkiye’de programlar yaptık. Kitaplar ve videolar yayınladık. 2024 yılı için, Hollanda’ya Türk göçünün 60’ıncı yılına hazırlık yapıyoruz.

 

Ahmet Suat Arı bir eğitimciydi. Sırf bu işi için haftada 40 saat çalışılıyordu. Ağır ve yorucu bir işi vardı. Buna rağmen, Türkevi’nin özellikle siyasi katılım ağırlıklı Amsterdam Tartışmaları projesini başarıyla yürüttü. Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumu, Türkevi Yayınları ve Uluslararası programlarda hep sorumluluk aldı.

 

Siyasal katılım ve temsil alanında sürdürülebilir bir özelliğe sahip olan Amsterdam Tartışmaları’nın notları kitap olarak yayınlandı. UETD Hollanda için verilen sekiz yıllık, siyasi temsil ve katılım mücadelesi ve Hollanda-Türkiye ilişkileri ve tecrübe aktarımı da, tarihe not düşülmesi, kurumsal hafızanın kayıt edilmesi amacıyla, bir kitap halinde yayınlandı.

 

Suat Arı’nın, HABER gazetesi ağırlıklı olmak üzere, diğer gazete ve dergilerinde yayınlanan makaleleri, “Benim Gözümden Hollanda Gündemi” başlığı ile Türkevi yayınlarında okuyucuya sunuldu.

Eğitim, sivil toplum temsilciliği ve yazarlığın yanı sıra, Hollanda siyasetinde de uzun yıllar uğraş verdi Suat Arı. Hıristiyan Demokrat parti CDA’da üç dönem, Enschede Belediye Meclis Üyeliği ve partinin göçmenler biriminde görevler yaptı.


Ahmet Suat Arı’nın bu çalışmaları yanı sıra, karakteri ve insan ilişkileri de asla unutamayacağımız özellikleri arasında yerini alır.

Gösteriş ve şaşaalı işlerden asla hoşlanmayan, insanları ille bir kategoride değerlendirmeyen bir özelliğe sahipti Suat Arı. İlişkilerinde ‘insan’ merkezli bir yaklaşıma sahipti. Yapılan işe, emeğe ve mücadeleye önem verirdi. Bunun için farklı siyasi görüşlere sahip dostları vardı. Popülizme, körü körüne inananlardan hiç haz almazdı. Sorgulardı her şeyi. Yaptığı işe inanır ve o işe iman aşkıyla sarılırdı. Üzerine aldığı görevleri eksiksiz yapardı. Hiç kimseyi asla yarı yolda bırakmazdı. Kolay sinirlenmez, uluorta ve sonuç vermeyecek tartışmalara girmezdi. Haksızlık karşısında mutlaka bir tepki gösterirdi.

 

Evet, 12 nisan 2022 tarihi itibariyle, otuz yılı aşan bir süre, acı ve tatlı günlerimiz, hatıralarımız olan değerli dostumuz, Türkiye’ye geri dönüyor. Uzun süre, geri döneceğine inanmak istemedim. Takdir edersiniz ki, hüzün ve sevinç karışımı bir duygu içindeyim.

Bir tarafta, sırtınızı güvenle yaslayacağınız ve asla ihanet etmeyecek bir dostunuzu kaybetmenin hüznü, diğer tarafta da, tecrübe ve uzmanlığını ülkemiz insanına sunacak olmasından duyduğunuz sevinç ve mutluluk. Yani, hüzün ve sevinç arasında bir hal.

İşte bu duygu ve düşüncelerle, Ahmet Suat Arı’yı, Hollanda’dan uğurluyoruz. Bundan sonraki hayatında eşi Sevgi hanımla birlikte Türkiye’de mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesini diliyorum.

Ende März 2022 haben die Royal Rangers, eine internationale und überkonfessionelle christliche Pfadfinderschaft, eine „Kehrd wärd“-Aktion durchgeführt, unterstützt vom Servicebetrieb Öffentlicher Raum Nürnberg (Sör). Rund fünfzehn Rangers, dem Nürnberger Stamm 405 angehörend, haben sich getreu dem Pfadfinder-Motto „Sei bereit“ für Sauberkeit in der Stadt eingesetzt. „Zehn große 120-Liter-Müllsäcke konnten wir füllen und die Aktion hat uns allen dank unserer guten Gemeinschaft und tollem Wetter viel Spaß gemacht“, berichtet der Stammwart Stephan Röck. DieTeilnehmenden konnten zudem im Vorfeld Sponsoren suchen, die einen Zuschuss für jeden gefüllten Müllbeutel spendeten. Mit diesen Mitteln soll die Teilnahme von finanzschwächeren Familien am großen Bundescamp der Royal Rangers im Sommer erleichtert werden.

Gemeinsam aktiv sein, der Natur etwas Gutes tun und die Umgebung verschönern – unter diesem Motto bietet Sör „Kehrd wärd“-Aktionen an. Viele Firmen, Schulklassen, Jugendgruppen oder Vereine haben bereits eine gemeinsame Aktion durchgeführt und dabei ihr Wohnviertel oder eine Grünanlage verschönert. Sie sammeln den Müll auf, den andere Bürgerinnen und Bürger achtlos ins Gras oder Gebüsch werfen. Sör stellt dabei Handschuhe, Sicherheitswesten und Müllsäcke zur Verfügung und entsorgt den gesammelten Müll fachgerecht. Für Interessierte steht das Service-Telefon unter 09 11 / 2 31-76 37 zur Verfügung. Eine Onlineanmeldung ist möglich unter:https://www.nuernberg.de/internet/soer_nbg/kehrdwaerd.html.

Am 19. Februar 2020 erlebte Deutschland einen seiner traumatischsten Nächte. Zwei Jahre nach dem rassistischen Attentat von Hanau, bei dem neun junge Frauen und Männer auf grausamste Art und Weise von uns weggerissen wurden, gedenken wir in tiefer Trauer diesen Menschen. Wir verneigen uns vor den Opfern und ihren Familienangehörigen.

Noch immer sind die Sorgen der Angehörigen und Opferfamilien nicht gestillt. Die rechtsextremistischen, islam- und türkenfeindlichen Morde von Hanau waren nur ein Höhepunkt einer schrecklichen Serie von Angriffen auf vermeintlich fremd wirkende aber schon seit Jahrzenten heimisch gewordene Menschen in unserem Land. Die muslimfeindlichen Anschläge auf Moscheen, Gemeindehäuser und Friedhöfe, xenophobe Übergriffe auf Personen mit Einwanderungsgeschichte, der Anschlag von Halle, der Mord an dem Kasseler Regierungspräsidenten Walter Lübcke, die NSU-Mordserie oder die Brandanschläge von Solingen und Mölln führen uns immer wieder vor Augen, wie weit der menschenverachtende Rassismus in die Mitte der Gesellschaft Zugang findet. Es schmerzt uns außerdem, dass die islamfeindlichen Motive des Täters teilweise relativiert werden. Es schmerzt uns, wenn fast immer von „Einzeltätern“ die Rede ist und selten eine gemeinschaftliche Verantwortung übernommen wird.

Das Attentat von Hanau war ebenso ein Angriff auf Deutschland. Es war ein Angriff auf die gemeinsamen Werte, auf das gesellschaftliche Miteinander und den Frieden. In Hanau verloren Eltern ihre Kinder. Söhne und Töchter verloren ihre Mütter und Väter. Geschwister, Verwandte und Freunde waren plötzlich nicht mehr da. Nachbarn, Vereins- und Arbeitskollegen verloren ihre Freunde. Denjenigen, die mit Ängsten und Gewalt unsere freie Gesellschaft spalten und unser demokratisches System aushöhlen wollen, dürfen wir keine Chance geben. Wir müssen auch in Zukunft wachsam bleiben: Denn Neo-Nazis, rechte und linke Rassisten entwickeln sich nicht urplötzlich zu Verbrechern. Sie haben ein soziales, berufliches und familiäres Umfeld. Sie sind Mitglieder in Vereinen und Organisationen. Sie kommen nicht nur aus den Rändern, sondern nicht selten auch aus der gesellschaftlichen Mitte. Und um diese Mitte müssen wir uns als demokratische Gesellschaft sorgen. Diese Mitte dürfen wir nicht den Spaltern überlassen. Wir müssen uns stärker denn je um die freiheitlich-pluralistischen Werte unserer Allgemeinheit, um Frieden, Zusammenhalt und Akzeptanz bemühen und diese gegen jegliche Extremisten von links und rechts schützen.

Seit Jahren mahnen migrantische oder muslimische Organisationen vor der stetig wachsenden Zahl von Drohungen, Angriffen und Diskriminierungen. Die statistisch erfassten Zahlen, die bei Weitem nicht das wahre Ausmaß der Übergriffe, Gewalttaten, Beleidigungen oder Schmähungen zeigen, dürften nur die Spitze des Eisbergs darstellen. Das Unheil wird unaufhörlich vorausgesagt, findet jedoch oftmals wenig Gehör. Diese „Kassandrarufe“ müssen endlich ernst genommen werden. Nachhaltige staatliche und zivile Projekte im Kampf gegen Rechtsextremismus und Rassismus sind nötiger denn je. Schließlich dürfen die Opferangehörigen nicht allein gelassen werden. Wir nehmen mit Bedauern zur Kenntnis, dass sowohl Politik als auch Ermittlungsbehörden ihrem Versprechen nach einer lückenlosen Aufklärung selten nachkommen. Dieses fahrlässige Verhalten führt bei vielen Opferfamilien zur Frustration. Deshalb erwarten wir von den verantwortlichen Stellen mehr und vor allem ernsthaftes Engagement.