Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinin yanı sıra AB üyesi olmayan 17 Avrupa ülkesinin davet edildiği Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısına katılmak üzere, Çekya'nın başkenti Prag'a geldi. Erdoğan, havalimanında kendisini karşılayanlar arasında yer alan Türkiye'nin Prag Büyükelçisi Egemen Bağış (sağda) ile selamlaştı.
 
 
 
- Beklentilerin üzerindeki azalış, son 5 ayın en yüksek düşüş olarak kayıtlara geçti
 

BERLİN (AA) - Almanya'da fabrika siparişleri, büyük siparişlerin eksikliğinin etkisiyle ağustosta yüzde 2,4 azalış gösterdi.

Almanya Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) açıkladığı geçici verilere göre, ülkede üretilen ürünler için siparişler, ağustosta bir önceki aya kıyasla yüzde 2,4 azaldı. Söz konusu azalış, son beş ayın en büyük düşüşü olarak kayıtlara geçti.

 

Destatis açıklamasında, "Üreticiler, ara ürünler için teslimat darboğazlarından şikayet ediyor." ifadesi kullanıldı.

Fabrika siparişlerine ilişkin piyasa beklentisi, aylık bazda yüzde 0,7 azalması yönündeydi.

Siparişler, Ağustos 2021'ye göre ise yüzde 4,1 azalış kaydetti.

 

Temmuz ayına ilişkin söz konusu veri ise yukarı yönlü revize edilerek yüzde 1,1 düşüşten yüzde 1,9 artış olarak güncellendi. İstatistik ofisi, bu alışılmadık derecede güçlü revizyonu sebep olarak "havacılık alanında yurt dışından gelen büyük siparişlerin geç rapor edilmesini” gösterdi.

Almanya'da ağustosta aylık bazda yurt içi siparişler yüzde 3,4 ve yabancı siparişler yüzde 1,7 düştü.

Söz konusu dönemde Avro Bölgesi'nden yeni siparişler temmuz ayına göre yüzde 3,8, diğer ülkelerden Almanya'ya gelen siparişler yüzde 0,4 azaldı.

 

Ülkede ağustosta ara malı üreticilerinin siparişleri aylık bazda yüzde 4,2 ve sermaye malı siparişleri de yüzde 2,4 düşüş gösterdi. Tüketim malı üreticilerinin siparişleri ise yüzde 5,2 arttı.

Soğuyan küresel ekonomi, malzeme sıkıntısı ve hepsinden önemlisi enerji krizi şu anda Alman imalat sektörünü etkiliyor.

Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Rusya-Ukrayna savaşının ve yüksek gaz fiyatlarının etkisiyle, imalat sektöründe açık yavaşlama işaretleri görüldüğü belirtildi.

Açıklamada, “Yılın geri kalanı için zayıf görünüm, soğuk bir iş ortamına ve temkinli ihracat beklentilerine de yansıdı.” denildi.

 

Commerzbank Başekonomisti Joerg Kraemer de konuya ilişkin değerlendirmesinde, pahalı enerjinin bazı işleri kârsız hale getirdiği için birçok şirketin siparişlerini azalttığını belirtti.

Kramer, “Alman ekonomisi zorlu bir kış ile karşı karşıya. Gaz karnesinden kaçınılsa bile, her zamankinden daha fazla bir resesyon bekliyorum." ifadesini kullandı.

PARİS (AA) - Fransa'nın güneydoğusundaki Lyon Saint-Exupery Havalimanı, güvenlik nedeniyle sabah saatlerinde kısmen tahliye edildi.

İsmini "Küçük Prens" kitabının yazarından alan Lyon Saint-Exupery Havalimanı'nın Twitter hesabında yer alan açıklamada, bu sabah güvenlik sebebiyle havalimanının 1'inci terminaline ek kontroller yapıldığı belirtildi.

 

Açıklamada, bu nedenle terminalin tahliye edildiği ve uçuşlarda gecikmeler yaşandığı kaydedildi.

Yolculardan oluşan kalabalığın havalimanında beklediği anların fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldı.

 

Dünyaca ünlü "Küçük Prens" kitabının yazarı Antoine de Saint-Exupery 1900'da Lyon kentinde doğmuş, 2000'de doğumunun 100. yılı anısına ismi havalimanına verilmişti.

Bayerns Innen- und Integrationsminister Joachim Herrmann bei Vernetzungstreffen der hauptamtlichen Integrationslotsen in Landshut: Freistaat stärkt Integrationslotsen und Flüchtlings- und Integrationsberatung durch Sonderförderung - Gute Integration der Flüchtlinge im bayerischen Arbeitsmarkt

 

"Um die Integrationslotsinnen und -lotsen sowie die Flüchtlings- und Integrations­be­ratung vor dem Hinter­grund des hohen Zugangs von Kriegs­flüchtlingen aus der Ukraine zu stärken, hat die Staatsregierung für die Jahre 2022 und 2023 eine ukraine­bedingte Sonderför­derung auf den Weg gebracht", sagte Bayerns Innen- und Integrationsminister Joachim Herrmann beim diesjährigen Treffen der hauptamtlichen Integrationslotsinnen und –lotsen in Landshut. In jeder Kommune könne nunmehr zusätzlich eine halbe "Lotsenstelle" gefördert werden, die Gesamtförderung werde um 40.000 Euro auf bis zu 100.000 Euro erhöht. Hier appellierte Herrmann an die Kommunen, die verbesserte Förderung auch zeitnah zu beantragen. Wie der Minister weiter erläuterte, seien darüber hinaus auch bei der Flüchtlings-  und Integrationsberatung die Stellen von 575 auf 650 aufgestockt und die Förderung der Beraterkräfte um bis zu 13.000 Euro jährlich angehoben worden. "Durch diese Sonderförderung ermöglichen wir, dass trotz des erhöhten Zugangsgeschehens weiterhin alle zugewanderten Menschen bedarfsabhängig und zielgruppenspezifisch unterstützt werden können", erklärte Herrmann. 

 

Der Freistaat unterstütze darüber hinaus bei der Arbeitsmarkt­inte­gra­tion:
"So fördern wir knapp 90 soge­nannte Jobbegleiter und Aus­bil­dungs­akqui­siteure für Flüchtlinge. Deren Auf­gabe ist es, Betriebe und Ge­flüchtete zusammen­zubringen und diese auf ihrem Weg in Aus­bildung und Arbeit und auch da­nach zu be­treuen", so der Minister.

Und der Erfolg könne sich sehen lassen: "Insgesamt haben sich die Geflüchteten im bayer­i­schen Arbeitsmarkt bereits sehr gut inte­griert. So hat Bayern mit 72,8 Prozent die bun­des­weit höchste Erwerbs­tätigen­quote von Menschen mit Migrationshinter­grund und mit 8,8 Prozent bun­desweit die nied­rig­ste Ausländerarbeitslosenquote, Stand September 2022." Besonders erfreulich für den Minister ist: Bayern habe so­wohl bei ausländischen Frauen mit 12,1 Prozent (Stand September 2022) als auch bei den Personen aus den acht Asylhaupt­herkunftsländern mit 19,7 Prozent (Stand Februar 2022) die niedrigste Arbeits­losenquote.

"Wir können daher stolz darauf sein, was wir bei der Integration erreicht haben“, betonte Herrmann. "Wir sind weltoffen und solidarisch! Wir wollen, dass sich Menschen mit Migra­tionsgeschichte bei uns wohl­fühlen, dass sie Arbeit finden und wenn teilweise auch nur auf Zeit eine neue Heimat." Hierfür leisteten die Integrationslotsinnen und –lotsen einen ganz wichtigen Beitrag. "Die unterstützende und koordinierende Hilfe durch Sie, liebe Integrationslotsinnen und Integrationslotsen, ist gerade in dieser Zeit wichtiger denn je. Hierfür möchte ich mich herzlich bei Ihnen für Ihr herausragendes Engagement bedanken." 

 

ANKARA (AA) - A Milli Kadın Voleybol Takımı, FIVB Dünya Şampiyonası'nda Sırbistan'ın Dominik Cumhuriyeti'ni 3-0 yenmesiyle F Grubu'nda ilk dört sırada kalmayı garantileyerek çeyrek finale yükseldi.

A Milli Kadın Voleybol Takımı, Polonya'nın Lodz kentinde ikinci tur F Grubu'ndaki ikinci maçında Kanada ile karşılaştı.

Maçı, 25-22, 26-24, 28-26'lık setlerle 3-0 kazanan "Filenin Sultanları" çeyrek finale yükselmeyi garantilemek için grubundaki diğer maçları beklemeye başladı.

Milli takımı geçmesi muhtemel ülkelerden Dominik Cumhuriyeti'nin, Sırbistan'a 26-24, 25-20 ve 25-17'lik setlerle 3-0 kaybetmesinin ardından A Milli Kadın Voleybol Takımı, F Grubu'nda iki maç kala adını çeyrek finale yazdırdı.

Grubundaki rakiplerinden Kanada'ya karşı set averajına sahip milli takım, Tayland, Dominik Cumhuriyeti ve Almanya'ya göre de daha iyi puana sahip olarak çeyrek final biletini almayı başardı.

 

 

 

 

 

Die Ehrenbürgerin der Stadt Würzburg und ehemalige Landtagspräsidentin Barbara Stamm ist im Alter von 77 Jahren in ihrer Heimatstadt verstorben.

Oberbürgermeister Christian Schuchardt zeigt sich von der traurigen Nachricht persönlich sehr betroffen und bekundet dem Ehemann und der Familie der engagierten Würzburgerin sein tief empfundenes Beileid: „Ich bin von Herzen dankbar, Barbara Stamm immer an der Seite Würzburgs gewusst zu haben. Wir verlieren mit ihr eine große und Würzburg prägende Persönlichkeit, eine Konstante, die sich immer für ihre Heimatstadt und insbesondere für die Schwachen in der Gesellschaft stark gemacht hat. Ich persönlich verliere eine enge und vertraute Wegbegleiterin.“ Für Würzburg habe Barbara Stamm als Abgeordnete, Staatssekretärin, Ministerin, Landtagsvizepräsidentin und -präsidentin ihre Kompetenzen und ihren Einfluss genutzt, um die Interessen der Stadt und der Region in München zur Geltung zu bringen: „Wo sie nicht selbst entscheiden konnte, leistete sie Überzeugungsarbeit, schmiedete Allianzen, überwand Hemmnisse, indem sie die Beteiligten an einen Tisch brachte. So gestaltete sie fast ein halbes Jahrhundert lang die Geschicke der Stadt Würzburg mit. Sie war für uns eine zuverlässige Ansprechpartnerin und couragierte, kämpferische Helferin“, so Schuchardt. „Ihr Tod ist ein Einschnitt für Würzburg.“

Die Stadt Würzburg legt ein Kondolenzbuch für die Ehrenbürgerin aus ab Mittwoch, 05. Oktober, 12 Uhr vor dem Ratssaal.

 

Kommunalpolitische Ämter

Barbara Stamm wurde 1944 in Bad Mergentheim geboren. Sie absolvierte eine Ausbildung zur Erzieherin und übte den Beruf bis 1978 aus, zuletzt als Heimleiterin im Schifferkinderheim. 1969 trat sie in die CSU ein und bekleidete diverse Vorstandsämter auf Kreis-, Bezirks- und Landesverbandsebene. Stamm war von 1972 bis 1987 Mitglied des Würzburger Stadtrats. Mit Kompetenz und Leidenschaft widmete sie sich vor allem den sozialen Belangen der Stadt. Sie setzte sich für die Einrichtung der städtischen Gleichstellungsstelle, des ersten städtischen Kindergartens und des ersten Frauenhauses sowie die Einführung eines kommunalen Erziehungsgeldes ein. 1990 trat Stamm für die CSU als Oberbürgermeister-Kandidatin für Würzburg an, sie erreichte im ersten Wahlgang den dritten Platz und zog nicht in die Stichwahl ein. Barbara Stamm trug entscheidend dazu bei, dass die Stadt Würzburg immer wieder eine sozialpolitische Vorreiterrolle übernehmen konnte, beispielsweise mit Modellversuchen zur Tagesfamilienpflege oder zur Integration von Aussiedlern. Dass die Ganztagsschule am Heuchelhof zunächst als Schulversuch errichtet und dann dauerhaft etabliert werden konnte, ist wesentlich auf ihre Unterstützung zurückzuführen. Auch für die Entlastung der Stadt als Schulträger machte sie sich stark; so setzte sie sich beim Kultusministerium nachdrücklich für die Übernahme des Mozart- und Schönborn-Gymnasiums durch die evangelische Kirche ein. Großprojekte, bei denen sie der Stadt hilfreich zur Seite stand, sind der Ausbau der A3, der barrierefreie Umbau des Hauptbahnhofs, die Ausrichtung der Landesgartenschau 2018 und die Errichtung des Museums für Franken. Auch für die Julius-Maximilians-Universität leistete sie wichtige Weichenstellungen und wurde 2019 zur Ehrensenatorin ernannt.

Barbara Stamm galt als eine der profiliertesten Sozialpolitikerinnen Deutschlands, was ihr den Beinamen „soziales Gewissen der CSU“ einbrachte. „Ihr Engagement war christlich motiviert, leidenschaftlich, souverän, mit der gebotenen Neutralität, von hohem Sachverstand und der ihr eigenen Herzlichkeit. Wenn die Stadt Würzburg derzeit den Aktionsplan Inklusion fortschreibt, ist dies zugleich als Erbe Barbara Stamms zu sehen“, so Schuchardt.

 

Landespolitische Ämter

1976 zog Barbara Stamm als Nachrückerin über die Liste auch in den Bayerischen Landtag ein, dem sie insgesamt 42 Jahre bis 2018 angehörte. Zehn Mal errang sie über die Liste ein Abgeordnetenmandat, immer mit herausragenden Stimmergebnissen. Sie wurde zu einer der dienstältesten Landtagsabgeordneten Deutschlands. Im Landtag arbeitete sie zunächst im Umweltausschuss, später im Ausschuss für Sozial-, Gesundheits- und Familienpolitik. 1987 wurde sie Staatssekretärin und 1994 Staatsministerin im Bayerischen Staatsministerium für Arbeit und Sozialordnung, Familie, Frauen und Gesundheit. Zu ihren zentralen Anliegen als Vorsitzende der Familienkommission der CSU von 1989 bis 2000 und als Frauenbeauftragte der Staatsregierung von 1993 bis 2001 gehörte die bessere Vereinbarkeit von Familie und Beruf. Sie leitete das Ministerium bis Januar 2001 und war ab Oktober 1998 zugleich Stellvertreterin des Bayerischen Ministerpräsidenten. Als Staatsministerin und stellvertretende CSU-Parteivorsitzende war Barbara Stamm maßgeblich an wichtigen sozialpolitischen Weichenstellungen auch auf Bundesebene beteiligt. Auf Landesebene wurde sie 2003 Vizepräsidentin des Bayerischen Landtags und schrieb als erste Frau Geschichte mit der Wahl zur Präsidentin des Bayerischen Landtags am 20. Oktober 2008. 2013 wurde sie wiedergewählt und blieb Landtagspräsidentin bis 2018. Laut der im Januar 2018 veröffentlichten BayernTrend-Umfrage war sie die beliebteste Politikerin Bayerns.

Stamm war in zahlreichen Ehrenämtern aktiv, u.a. als Vizepräsidentin des Bayerischen Roten Kreuzes (1989-1999), als stellvertretende Vorsitzende des Diözesancaritasverbandes (2022-2016) und als Vorsitzende des Landesverbandes Bayern der Lebenshilfe (ab 2001). Als langjährige Rumänienbeauftragte der Staatsregierung und Kuratoriumsvorsitzende der von ihr initiierten Bayerischen Kinderhilfe Rumänien trug sie wesentlich dazu bei, die Lebensbedingungen insbesondere behinderter rumänischer Kinder zu verbessern. Für diesen Einsatz erhielt sie die höchste Auszeichnung der Republik Rumänien. Von 2006 bis Oktober 2014 war Stamm Vizepräsidentin des Familienbund der Katholiken. Sie unterstützte zahlreiche soziale Initiativen und war Aufsichtsratsmitglied zahlreicher sozialer Einrichtungen, zum Beispiel Ehrenpräsidentin der Stiftung „Forschung hilft“ des Vereins „Hilfe im Kampf gegen den Krebs“. Barbara Stamm war u.a. Trägerin des Bayerischen Verdienstordens, des Bundesverdienstkreuzes 1. Klasse und der Bayerische Verfassungsmedaille in Gold. Die Stadt Würzburg würdigte ihre herausragenden Verdienste um das Wohl ihrer Heimatstadt 2010 mit der Verleihung des Ehrenrings und der Ehrenbürgerwürde im Jahr 2019.

 

„Wow!“, mit diesem anerkennenden Ausruf würdigte Oberbürgermeister Christian Schuchardt den musikalischen Beitrag „Yabadubap Buddha“, den das ECHT TRiO zu Beginn der Verleihung der diesjährigen Kulturmedaillen zum Besten gab. In seiner Begrüßung freute sich Schuchardt ganz besonders darüber, dass man nun wieder zusammen in einem vollbesetzten Ratssaal die Ehrung der Preisträger feiern könne. „Unsere kleine Großstadt lebt von Begegnungen“, so deren Oberbürgermeister.

 

Nachdem pandemiebedingt erst kürzlich die Kulturmedaillen 2021 nachgereicht werden konnten, freute sich Kulturreferent Achim Könneke, dass „wir nun wieder im Rhythmus sind.“ Gemeinsam mit Schuchardt nahm er die Ehrung der drei Preisträger vor. In diesem Jahr zeichnet die Stadt Würzburg die Vereine Freundeskreis Kulturspeicher, Blauer Eumel sowie KUlturS aus. Alle drei haben sich in besonderer Weise um das Kulturleben der Stadt verdient gemacht.

 

Seit mehr als zwei Jahrzehnten engagiert sich der Freundeskreis Kulturspeicher für das außergewöhnliche Museum am Alten Hafen mit seiner einzigartigen Sammlung Konkreter Kunst. Der Verein, mit derzeit knapp 1000 Mitgliedern, unterstützt materiell und ideell – von Wechselausstellungen, Ankäufen bis hin zu eigenen Programmen wie den Klangraumkonzerten und Künstlergesprächen, die fester Bestandteil im Veranstaltungskalendarium des Hauses sind. In Ihrer Laudatio würdigte Luisa Heese, die Leiterin des Kulturspeichers, dieses Engagement „Es ist von großer Wichtigkeit, nicht nur für die heutige Gesellschaft, sondern auch für zukünftige Generationen.“ Reinhildis Wolters-Erauw nahm Urkunde, Medaille und Blumenstrauß für den Freundeskreis Kulturspeicher entgegen und richtete ihre Dankesworte vor allem an den Ehrenvorsitzenden, Prof. Dr. Gert Fricke, die Mitglieder des Vereins sowie Luisa Heese und Dr. Henrike Holsing vom Museum im Kulturspeicher.

 

Das mehrköpfige Team vom Blauen Eumel bringt per LKW Kunsterlebnisse ins Freie. Mobile Kunst also – transportiert und präsentiert auf einem ehemaligen THW Auto von 1979. Mit dabei im Gepäck: klassische Kammermusik, Jazz, Theater und vieles mehr – dargeboten in erfrischender Form und losgelöst von üblichen Konventionen! "Die Gruppe stellt ihre Fähigkeiten der Allgemeinheit zur Verfügung. Sie macht Kunst auf höchstem Niveau für jeden zugänglich", heißt es in der Laudatio der leider verhinderten Journalistin Katja Tschirwitz, die von Johannes Engels verlesen und ergänzt wurde. Zum Beispiel um die Anekdote, dass er den Blauen Eumel für die Kulturmedaille 2023 vorschlagen wollte, ihm nun die Preisverleihung jedoch zuvorkam. Der „Eumelnaut“ Tobias Schirmer, eben noch am Schlagzeug von ECHT TRiO, nahm den Preis hocherfreut entgegen.

 

Der soziokulturelle Verein Würzburg KUlturS – die drei Großbuchstaben stehen für Kunst, Kultur und Soziales - setzt sich seit mehreren Jahren aktiv gegen Rassismus und für kulturelle Vielfalt in unserer Stadtgesellschaft ein. Mit umfangreichen Programmen, die von Vorträgen und Literaturlesungen über Konzerte bis hin zu ganzen Themenwochen reichen, setzt sich Würzburg KUlturS für eine gleichberechtigte Teilhabe von Menschen mit Migrationsgeschichte und People of Color ein und fördert das Bilden einer vielfältigen und inklusiven Gesellschaft in Würzburg. "Im Dreieck zwischen Bildung, Sozialem und Kultur" verortet Ingolf Stöcker, der stellvertretende Leiter des städtischen Fachbereichs Kultur, den 2017 gegründeten Verein in seiner Laudatio. Sichtlich bewegt nahm Nuri Saglam, neben Baris Yüksel und Cüneyt Sezer einer der drei Gründer des Vereins, die Auszeichnung entgegen. „Der Rassismus verkleinert den Horizont und macht das innere Leben arm“, so Saglam.

 

 

Bildunterschrift: Die Preisträger der Kulturmedaille 2022 eingerahmt von Kulturreferent Achim Könneke und Oberbürgermeister Christian Schuchardt: Der Blaue Eumel (li), KUlturS (Mitte) und der Freundeskreis Kulturspeicher (re)

AMSTERDAM (AA) - Hollanda'da gıda fiyatlarındaki artış sebebiyle çocukların okula aç gelmelerini engellemek için gelir düzeyi düşük mahallelerdeki 500 ilkokulda ücretsiz kahvaltı dağıtımına başlanacağı açıklandı.

Hükümet sitesinden yapılan açıklamada, artan gıda fiyatları sebebiyle düşük gelir grubundaki ailelerin çocuklarının okula aç gelmelerini engellemek adına bir an önce ücretsiz kahvaltı dağıtımına başlanacağı belirtildi.

 

Yoksulluk Politikası, Katılım ve Emeklilik Bakanlığı ve İlköğretim Okulları Bakanlıklarının oluşturduğu 5 milyon avroluk Gençlik Eğitim Fonu'yla gelir düzeyi düşük mahallelerdeki 500 ilkokulda 4 ay boyunca kahvaltı dağıtılacağı kaydedildi.

Gıda fiyatlarında kısa sürede görülen büyük artışın etkisinin okullarda açıkça görüldüğüne değinilen açıklamada, bazı çocukların aç karnına okula geldiği ve bunun öğrenme ve bedensel gelişimlerini olumsuz etkilediğine dikkat çekildi.

Yoksulluk Politikası, Katılım ve Emeklilik Bakanı Carola Schouten'in "Yoksul ailelerin çocuklarının yükselen enflasyonun kurbanı olmaması gerekir." şeklindeki sözlerine yer verilen açıklamada, İlköğretim Okulları Bakanı Dennis Wiersma'nın "Evlerinde sıkıntı çeken çocukların okullarda endişe duymadan eğitim görmesi için her şeyi yapmalıyız." ifadeleri aktarıldı.

 

- Ücretsiz öğle yemeği çalışmaları devam ediyor

Açıklamada, hükümetin okullarda ücretsiz öğle yemeği verilmesi için çalışma başlattığı hatırlatılırken bunun için Eğitim, Kültür ve Bilim Bakanlığının kısa sürede bunun nasıl hayata geçirileceğini bildireceği kaydedildi.

Hükümet, ücretsiz öğle yemekleri için Eğitim, Kültür ve Bilim Bakanlığının 2023 bütçesinden 100 milyon avro ayırmaya hazırlanırken okul yöneticileri ve öğretmenler iş yükleri sebebiyle yemeklerin idaresi ve dağıtımının altından kalkamayacaklarını vurgulamıştı.

NRC gazetesinde eylül ayında çıkan haberde, Rotterdam kentindeki De Catamaran İlkokulunda okuyan ve parasızlıktan hafta sonu hiçbir şey yiyemeyen 11 yaşındaki çocuğun okulda açlıktan bayıldığı belirtilmişti.

 
 

Türkiye'nin turizm geliri, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 190,2 artarak 8 milyar 717 milyon dolar oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu, bu yılın nisan-haziran dönemine ilişkin turizm istatistiklerini açıkladı.

Buna göre, turizm geliri nisan, mayıs ve haziran aylarından oluşan II. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 190,2 artarak 8 milyar 717 milyon 103 bin dolar oldu. Turizm gelirinin (cep telefonu dolaşım ve marina hizmet harcamaları hariç) yüzde 83,8'i yabancı ziyaretçilerden, yüzde 16,2'si ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi.

Ziyaretçiler, seyahatlerini kişisel veya paket tur ile organize etmektedirler. Bu çeyrekte yapılan harcamaların 6 milyar 273 milyon 64 bin dolarını kişisel harcamalar, 2 milyar 444 milyon 39 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.

Bu çeyrekte tüm harcama türleri geçen yılın aynı çeyreğine göre arttı. Spor, eğitim, kültür harcaması yüzde 456,1 artarken, paket tur harcamaları (ülkemize kalan pay) yüzde 331,3 ve konaklama harcamaları yüzde 185,6 arttı.

 

Gecelik ortalama harcama 78 dolar oldu

Bu çeyrekte geceleme yapan yabancıların ortalama gecelik harcaması 81 dolar, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama gecelik harcaması ise 65 dolar oldu.

 

Ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 193,6 arttı

Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı 2022 yılı II. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 193,6 artarak 11 milyon 939 bin 131 kişi oldu. Bunların yüzde 87'sini 10 milyon 382 bin 68 kişi ile yabancılar, yüzde 13'ünü ise 1 milyon 557 bin 63 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşlar oluşturdu.

Bu çeyrekte yabancı ziyaretçiler ülkemizi yüzde 70,4 ile en çok "gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler" amacıyla ziyaret etti

İkinci sırada yüzde 14,8 ile "akraba ve arkadaş ziyareti", üçüncü sırada ise ile yüzde 6,7 ile "alışveriş" yer aldı. Yurt dışı ikametli vatandaşlar ise ülkemize yüzde 57,9 ile en çok "akraba ve arkadaş ziyareti" amacıyla geldi.

 

Turizm gideri geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 215,8 arttı

Yurt içinde ikamet edip başka ülkeleri ziyaret eden vatandaşlarımızın harcamalarından oluşan turizm gideri, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 215,8 artarak 1 milyar 57 milyon 787 bin dolar oldu. Bunun 1 milyar 11 milyon 504 bin dolarını kişisel, 46 milyon 283 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.

 

Yurt dışını ziyaret eden vatandaşlar 2021 yılı II. çeyreğine göre yüzde 321,6 arttı

Bu çeyrekte yurt dışını ziyaret eden vatandaş sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 321,6 artarak 1 milyon 666 bin 135 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama harcaması 635 dolar olarak gerçekleşti.

 

- "Putin, çizilen karizmasını toparlamak için son çareyi Herson, Zaporijya, Luhansk ve Donetsk'i, askeri işgal altında yapılan sopalı referandumlar sonucunda ilhak etmekte buldu. Biz bu filmi daha önce Kırım'da da izledik"
- "(İran'da Mahsa Emini'nin ölümü) Dünyanın en eski uygarlıklarından biri nasıl olur da kadınlara bu denli şiddet uygulayabilir? Gerçekten utanç verici"
 

TBMM (AA) - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Putin, çizilen karizmasını toparlamak için son çareyi Herson, Zaporijya, Luhansk ve Donetsk'i askeri işgal altında yapılan sopalı referandumlar sonucunda ilhak etmekte buldu. Biz bu filmi daha önce Kırım'da da izledik." dedi.

Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AK Parti iktidarı yüzünden memleketin bereket ve güzelliklerinin solduğunu, en tepedeki şımarıklık ve acımasızlığın toplumun tamamına yayıldığını savundu.

Ülkeyi yöneten kişinin, her tavrıyla örnek olması gerektiğini vurgulayan Akşener, beğenmediği herkese saldıran, hakareti ve iftirayı kendine hak sayan, ülkeye nifak tohumları eken bir zihniyetin neden olduğu toplumsal gerilimin, artık tehlikeli seviyeye ulaştığını iddia etti. Akşener, Türkiye'nin bu gerilimi artık taşıyamadığını ifade etti.

Akşener, Ankara'da bir eğlence mekanındaki tartışma sonucu hayatını kaybeden müzisyen Onur Şener'e Allah'tan rahmet dileyerek "Sanata ve sanatçıya düşman bir iktidarın yönettiği ülkemizde, sırtını iktidara yaslayan herkes, kendini her şeyin sahibi zannediyor. Bize de katledilen bir sanatçının ardından üzülmek düşüyor. Kendisini dev aynasında görenlerin, şiddete sığınan acizliğine lanet olsun. İnsanlıktan nasibini alamayanların, evlere, ocaklara, yüreklere düşürdüğü yangınlara lanet olsun." yorumunu yaptı.

 

-"Putin'in artan cüretkarlığında önemli bir paya sahip"

Bugün değişime ayak uyduramayan yönetimlerin, insanlığa meydan okuyan uygulamalarına şahit olduklarını anlatan Akşener, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik "özel askeri operasyon" adı altında başlattığı işgalin ardından 7 ay geçtiğini belirtti.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Güya başkent Kiev bir haftada alınacaktı değil mi? Peki ne oldu? Rus ordusu, Ukrayna topraklarında çamura saplandı. Putin, çizilen karizmasını toparlamak için son çareyi Herson, Zaporijya, Luhansk ve Donetsk'i, askeri işgal altında yapılan sopalı referandumlar sonucunda ilhak etmekte buldu. Biz bu filmi daha önce Kırım'da da izledik. Nasıl ki o gün Rusya'nın işgalini ve ilhakını tanımadıysak bugün de tanımıyoruz çünkü Putin'in çarlık rüyaları peşinde attığı adımlar, uluslararası hukuka da Rusya'nın taraf olduğu anlaşmalara da aykırıdır. Rusya'nın, uluslararası toplum tarafından kınanan bu saldırganlığını Rus halkı da desteklemiyor. Rusya, ilhak ettiği Ukrayna topraklarını ana vatan sayarak her türlü imkan ile koruyacağını söyledi. Yani gerekirse nükleer silah da kullanmakla tehdit etti. Bu tehdit sadece Ukrayna için değil, ülkemiz ve dünya için de kabul edilemez bir tehdittir. Uluslararası toplum bu çılgınlığa karşı artık daha somut ve net adımlar atmalıdır. Çünkü Kırım'ın ilhakına yeterince ses çıkarmayan dünya, Putin'in artan cüretkarlığında ve bugün gelinen noktada yaşananlarda önemli bir paya sahiptir."

Akşener, tahıl koridoru konusundaki adımları takdirle karşıladıklarını ancak Rusya-Ukrayna Savaşı'nda, bir komşu ülke olarak alınacak pozisyonda liderlerin ahbaplıklarının değil ülkenin menfaatlerinin esas alınması gerektiğini söyledi.

 

-"Rusya'nın sözde referandumunu tanımamak doğru politika"

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Rusya'nın, Ukrayna topraklarındaki sözde referandumunu tanımamanın, doğru bir politika olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:

"Ancak yeterli değildir. Arabuluculuk kisvesi altında Putin'in sırtını sıvazlayan bir diplomasi Cumhuriyet Türkiye'sine yakışmaz. Bu konuda çok daha net olmak, uluslararası hukuka ve egemenlik haklarına saygının bir gereğidir. Türk milleti tarihinin hiçbir döneminde olmadığı gibi bugün de Rus emperyalizminin yanına yedeklenecek bir algı malzemesi değildir, olamaz ve asla olmayacak çünkü biz bu filmi daha önce gördük, yaşadık. Aynı kibir dün bizim de toprağımıza asker çıkarmıştı. Aynı cüretkarlık dün bizim de canımıza, malımıza, namusumuza göz koymuştu. Aynı zihniyet, dün bizim de onurumuzu, gururumuzu ve haysiyetimizi ayaklar altına almaya çalışmıştı. Ve bugün Putin'in, çarlık rüyaları peşinde örnek aldıkları yani, 93 Harbi'nde, Mehmetçiğimizin kutsal kanını dökenler o kara günlerde İstanbul'umuzun göbeğine, Yeşilköy'ümüze Rus işgal kuvvetlerinin hatırasını yaşatmak için bir utanç anıtı dikmişti.

Sayın Erdoğan, biz bunların hiçbirini unutmadık. O yüzden şimdi beni çok iyi dinle. Bu millet, yıllarca o utanç anıtına bakmak zorunda kaldı. Ne zamana kadar biliyor musun? Ta ki inatçı ve asil bir ruh, Mahmut Şevket Paşa milli davamızı başarıya ulaştırmak için harekete geçen kadar. Ta ki koca yürekli Bahri Teğmen, karşısına çıkan tüm engellere rağmen o utanç anıtını aziz Türk milletinin huzurunda yerle bir edene kadar."

 

- "İran'daki bu zulüm de yok olmaya mahkumdur"

İran'da Mahsa Emini'nin ölümüyle başlayan ve ülke geneline yayılan protestolara ilişkin değerlendirmeler yapan Akşener, çağdaş değerlerden nasibini alamamış rejimlerin, kendi düzenlerinin devamı için nelere kalkışabileceklerinin bir diğer acı örneğinin şimdi İran'da yaşandığını dile getirdi.

Tarihin en köklü medeniyetlerinden biri olan İran'da çağ dışı baskı ve zulüm manzaraları görmenin kendilerini derinden üzdüğünü vurgulayan Akşener, 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin, "baş örtüsünden saçı çıktı" diye ahlak polisi tarafından acımasızca öldürülmesinin ne dinde ne devlet yönetiminde ne de insan haklarında yeri olduğunu söyledi. "Geçmişte ilimin merkezlerinden olmuş bir medeniyet, nasıl olur da ilimden, bilimden bu kadar uzağa savrulabilir?" sorusunu yönelten Akşener, şu ifadeleri kullandı:

"Dünyanın en eski uygarlıklarından biri nasıl olur da kadınlara bu denli şiddet uygulayabilir? Gerçekten utanç verici. Bizim için bu konu, dini veya siyasi bir tartışma değildir. Bu konu, bir ülkenin iç işlerine karışmak da değildir. Bizim için bu konu, vahşetin karşısında mağdurun yanında durmaktır. Biz, komşumuz İran'ın, güçlü, mutlu, huzurlu, zengin, bağımsız bir ülke olarak görmek istiyoruz. Emperyalist rüyalar peşinde hırpalanan Orta Doğu'nun özgürleşmesi için İran'la iş birliği yapmak istiyoruz. Herkes şunu bilmelidir ki dualarımız, özgür ve mutlu bir İran içindir. Ancak bu idealimizi, baskıcı yöntemler kullanarak gerçekleştiremeyiz. Bu idealimizi, kadını bir eşya gibi gören ucube bir anlayışla gerçekleştiremeyiz. Bağımsızlığın yolu saçı görünen kadınları katletmek değildir. Bağımsızlığın yolu, baskıyla milletini sindirmek de değildir. Tek bir kadının bile sesini duyurmak için ayağa kalkması aslında tüm kadınlar için bir ayağa kalkıştır. Canları pahasına bu barbarlığı, bu hukuksuzluğu protesto eden İran'ın cesur evlatlarının yanındayız. Engizisyon vahşeti nasıl son bulduysa İran'daki bu zulüm de yok olmaya mahkumdur. Tarih bunun nice örnekleriyle doludur. Bu vesileyle İran'da özgürlükleri için sokaklara dökülen ve baskıya başkaldıran kadınları bir kez daha tüm kalbimle selamlıyorum."

 

- Ekonomiye ilişkin değerlendirmeler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomiye ilişkin açıklamalarını hatırlatan Akşener, "İktidarın fantastik ekonomi modelinin üzerinden 10 ay geçti. Yılın ilk 8 ayında ihracat, sadece yüzde 18 artarken ithalat yüzde 41, dış ticaret açığı ise yüzde 146 oranında rekor bir artış gösterdi. Eylül 2021 sonunda 8,8 lira olan dolar kuru bugün 18,5 lirayı geçti. Yani paramız 1 yılda yarı yarıya değer kaybetti. Enflasyon ise Eylül 2021'de yüzde 19,58 iken, bu eylülde TÜİK'in makyajlı rakamlarıyla bile yüzde 83,45'e ulaştı. Yani geçtiğimiz 1 yılda enflasyon 4 kattan fazla arttı." diye konuştu.

Akşener, Türkiye'nin, dünyada en yüksek enflasyona sahip 5. ülke olduğunu savunarak "Düşünün ki savaşın ortasındaki Ukrayna'nın enflasyonu yüzde 23,8 civarında. İşgalci Putin'in Rusya'sının ise yüzde 14,3." değerlendirmesinde bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin açıklamalarını aktaran Akşener, şöyle devam etti:

"Kılıf aramaya doyamadıkları sözde ekonomi modelini tarif etmek için adeta yeni öğrendiği tüm kelimeleri aynı cümle içinde kullanmaya çalışan çocuklar gibi 'Neo-liberal ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım.' dedi. Sonuna da 'Günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro-ekonomi ile daha fazla önem kazanmakta.' cümlesini ekledi. Siyaset tarihimize geçecek bu ibretlik cümle ile aslında diyor ki 'Biz bilgiden ve bilimden koptuk. Dünyada uygulanan tüm ekonomi metotlarını da reddediyoruz. Bizi artık ekonomistler değil nörologlar ve davranış bilimciler değerlendirsin.' Saçma sapan açıklamalarınızla çilekeş milletimizi daha fazla yormayın, kendinizi de daha fazla rezil etmeyin."

 

- "Cambaza bak oyunu"

Kamuoyunda "dezenformasyonla mücadele düzenlemesi" olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin görüşlerini paylaşan Akşener, en çok "yasanın nasıl işleyeceği ve yalanı kimin ayırt edeceği" konusunu merak ettiklerine dikkati çekti. Akşener, şunları kaydetti:

"Facebook gidecek yerine dezenformasyondan arındırılmış 'AKbook' mu gelecek? Twitter gidecek yerine 'saray kuşu' mu gelecek? YouTube gidecek, yerine 'şahsımTube' mu gelecek? İktidar her zaman olduğu gibi yine bir cambaza bak oyunu sergiliyor. Buradaki cambaz sosyal medya yasası. Oyun ise hak ve hürriyetlerimize pranga vurmak. Yani dezenformasyon bahane, istibdat düzeni şahane. Giydiğimiz kıyafete, ettiğimiz ibadete, dinlediğimiz müziğe, sevdiğimiz yemeğe bile karıştıkları yetmedi. Şimdi de doğruları öğrenmemizi istemiyorlar çünkü doğrulardan en çok onlar korkuyorlar çünkü eğip bükemedikleri gerçeklerden korkuyorlar çünkü fikri hür, vicdanı hür nesillerimizden korkuyorlar."

İYİ Parti Grup Toplantısı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Akşener, konuşması öncesi partisine katılanlara rozet taktı.