Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Wie kann sichergestellt werden, dass in Zeiten von Klimawandel, Rohstoffknappheit und kaputten Lieferketten Produkte aller Art auch weiterhin ausreichend zur Verfügung stehen? Eine Antwort auf diese umfassende Frage, welche in letzter Zeit immer häufiger fällt, ist die, dass zukünftig alle möglichen Dinge und Gebrauchsgegenstände ausgeliehen oder gemietet werden können.

 

Das Prinzip der Ausleihe wird primär mit Autos, Büchern oder E-Scootern in Verbindung gesetzt. Aber warum einen Dörrautomaten, eine Stichsäge, einen 3D-Drucker, die Töpferscheibe oder den Akku-Fensterreiniger, alles Dinge, die nur selten benötigt werden, besitzen, wenn die Ausleihe oder das Mieten ganz leicht und kostengünstig möglich sind? Ein überzeugendes Argument ist dem nicht entgegen zu setzen, zumal die gemeinsame Nutzung von Dingen die Umwelt erheblich entlastet und alle in ihren Häusern und Wohnungen „weniger rumstehen haben“.

Wie diese Zukunft der Ausleihe und des Mietens statt Kaufens aussehen kann, zeigen in Würzburg die Stadtbücherei und das Zukunftshaus. Bei beiden können zukünftig viele Dinge geliehen werden, die nur sporadisch gebraucht oder auch einfach mal ausprobiert werden wollen. Am Donnerstag, 10.11.2022 und 08.12.2022. jeweils von 10.00 bis 18.00 Uhr laden beide Partner die Menschen aus Würzburg und Umgebung im Rahmen eines gemeinsamen Aktionsstandes in das Falkenhaus ein, um sich über das innovative und nachhaltige Angebot zu informieren.

 

Weitere Informationen finden sich auf den Websites von Zukunftshaus (www.zukunftshaus-wuerzburg.de) und Stadtbücherei (www.stadtbuecherei-wuerzburg.de), für telefonische Auskünfte ist das Zukunftshaus unter Tel. 0931 - 66 08 04 80, die Stadtbücherei unter Tel. 0931 - 37 24 44 zu erreichen.

 

 

BERLİN (AA) - Küresel enerji krizi sürecinde mali yapısı bozulan Alman enerji firması Uniper, ocak-eylül döneminde yaklaşık 40 milyar avro zarar açıkladı.

Uniper, ocak-eylül dönemine ilişkin finansal sonuçlarını duyurdu.

 

Buna göre, şirket yılın 9 ayında yaklaşık 40 milyar avro zarar etti. Bu tutar, şirketin spot piyasada çok daha yüksek fiyatlarla gaz almasıyla oluşan 10 milyar avroluk ek maliyetin yanı sıra Rusya'nın artık Almanya'ya gaz tedarik etmemesi nedeniyle gelecekte beklenen 31 milyar avroluk zarar olarak hesaplandı.

Söz konusu zarar Uniper'in sermayesinin yarısından fazlasını oluştururken, Alman şirket tarihinin en büyük zararları arasında yer aldı.

Uniper Finans Direktörü Tiina Tuomela, yaptığı açıklamada, müşterilerin arz güvenliğini sağlamak için Uniper'in bir süredir önemli ölçüde spot piyasadan daha yüksek fiyatlarla gaz tedarik ettiğini ve maliyetler tüketicilere yansıtılmadığı için önemli kayıplar yaşadığını ifade etti.

 

Alman hükümetinin Uniper'i kamulaştırmasını sağlayacak istikrar paketinin tamamlanmak üzere olduğunu belirten Tuomela, "Riskleri en aza indirmek ve Rusya'nın askıya alınan gaz tedarikinden kaynaklanan kayıpları 2024 yılına kadar sona erdirmek için gaz portföyümüzü yeniden yapılandırmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Alman hükümeti, eylülde küresel enerji krizi sürecinde arzı güvence altına almak için Finlandiya kamu şirketi Fortum'un çoğunluk hissesine sahip olduğu Uniper'in yüzde 99'ını alıp kamulaştırmaya karar vermişti.

BERLİN (AA) - Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) takımlarından Leipzig'de forma giyen Alman milli futbolcu Timo Werner'in sakatlığı sebebiyle yıl sonuna kadar sahalardan uzak kalacağı bildirildi.
 

Leipzig Kulübünden yapılan açıklamada, Werner'in UEFA Şampiyonlar Ligi'nde dün Ukrayna temsilcisi Shakhtar Donetsk'e karşı oynanan karşılaşmanın 19. dakikada ayak bileğinden sakatlanarak oyundan çıktığı hatırlatıldı.

Bugün yapılan muayenede tecrübeli forvetin sol ayak bileğindeki bağlarda yırtılma tespit edildiği, Werner'in yıl sonuna kadar forma giyemeyeceği bilgisi paylaşıldı.

 

Timo Werner, Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenecek ve 20 Kasım'da başlayacak Dünya Kupası'nda Almanya Milli Takımı'nın kadrosunda da yer alamayacak.

 

BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, G7 ülkelerinin Ukrayna'ya kış yardımı sağlamak üzere koordineli bir şekilde harekete geçtiğini açıkladı.

G7 Dışişleri Bakanlarının Münster'de yapacağı toplantı öncesi açıklamada bulunan Baerbock, "G7 ortaklarımızla Ukrayna'ya kış yardımı sağlayacağız" dedi.

 

Diğer pek çok ülkenin de bu yardıma destek vereceğini aktaran Baerbock, "Bu kış yardımı aynı zamanda uluslararası hukukun çiğnenmesini kabul etmeyeceğimiz anlamına geliyor. Rusya Devlet Başkanı'nın Ukrayna'yı parçalama stratejisini kabul etmeyeceğiz. Uluslararası bütünlüğü bozmayı ummasını kabul etmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i Ukrayna'nın enerji altyapısına yönelik saldırılar nedeniyle daha da insanlık dışı bir duruma düşmekle suçlayan Baerbock, G7 ülkelerinin yaşlı, çocuk ve genç kitlelerin açlık veya soğuktan ölmesine izin vermeyeceğini belirtti.

 

Baerbock, Çin konusuna da değinerek Çin'in uluslararası meselelerde sadece bir ortak değil, aynı zamanda bir rakip olduğunu vurguladı.

İran hükümetini protestoları şiddetle bastırmakla eleştiren Alman Dışişleri Bakanı, "Haftalardır İran rejimi kendi vatandaşlarına karşı acımasız bir şiddet uyguluyor. Bu süreçte insanlar öldürülüyor." dedi.

BERLİN (AA) - Almanya’nın başkenti Berlin'de Arnavutluk, Bosna Hersek, Kuzey Makedonya, Kosova, Karadağ ve Sırbistan'dan oluşan 6 Batı Balkan ülkesinin liderleri, ülkeler arasında işbirliğini artırmak amacıyla 3 anlaşmaya imza attı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un ev sahipliğinde düzenlenen Batı Balkan Ülkeleri Konferansı'na 6 Batı Balkan ülkesinin başbakanının yanı sıra Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve bazı AB liderleri katıldı.

 

Avrupa’da yaşanan enerji krizi ve diğer birçok konunun ele alındığı konferans kapsamında 6 Batı Balkan ülkelerinin başbakanları gelecekte vatandaşlarının karşılıklı olarak ülkeler arasında kimlikle seyahat edebilmesine olanak sağlayan anlaşma imzaladı.

Diğer 2 anlaşma üniversite ve meslek eğitim diplomalarının karşılıklı tanınmasını kapsıyor.

Almanya Başbakanı Scholz, konferansın ardından von der Leyen ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile düzenlediği basın toplantısında, Batı Balkan ülkelerinin AB’ye ait olduklarını yineleyerek, "Onlar Avrupa’nın ve Avrupa ailesinin bir parçasıdır." dedi.

Scholz, bundan dolayı AB’nin Batı Balkan ülkelerinin katılımıyla genişlemesi için çaba sarf ettiğini belirtti.

 

Bu konuda AB’de ve özellikle bölge ülkelerde reformların yapılmasını isteyen Scholz, bu bağlamda bölgesel işbirliklerinin ilerletilmesinin ve 6 ülke arasındaki ihtilafların çözülmesinin önemli olduğunu anlattı.

Scholz, "Batı Balkan ülkelerinin AB'ye katılım sürecini hızlandırmanın anahtarı bölgesel işbirliğinin iyileştirmesidir." dedi.

Bugün imzalanan 3 anlaşmadan dolayı 6 Balkan ülkesinin başbakanını kutladığını ifade eden Scholz, "Bu, bölgedeki vatandaşlar için büyük bir başarıdır. Bu 6 Balkan ülkesinin bölgesel işbirlikleriyle AB'ye doğru ilerlemede ciddi olduklarını gösteriyor." ifadesini kullandı.

 

Scholz, Batı Balkan ülkeleri arasında enerji güvenliği ve 2030 yılına kadar iklimi koruma hedeflerini yakalanmasına ilişkin yakın işbirliği içinde olacakları konusunda da mutabakat sağlandığını belirtti.

Sırbistan ile Kosova arasındaki ihtilafta çözüm bulunması çağrısında bulunan Scholz, Almanya, Fransa ve AB’nin bunun mümkün olması için aktif bir şekilde çalıştığını kaydetti.

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen de Batı Balkan ülkelerini mümkün olan en hızlı bir şekilde AB’ye yakınlaştırmak istediklerini belirterek, bu ülkelere enerji krizinde destek olmak için bir kısmı kısa vadeli olmak üzere 1 milyar avro yardımda bulunacakları bilgisini paylaştı.

 

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ise 3 anlaşmanın imzalanmasını büyük bir başarı olarak nitelendirerek, enerji güvenliği konusunda yapılacak yardımdan dolayı da memnuniyet duyduğunu kaydetti.

Batı Balkanlar Konferansının liderler düzeyindeki bir sonraki toplantısının gelecek yıl Arnavutluk'ta düzenleneceği bilgisi verildi.

Yaptığı açıklamalar ile milli kültüre dayalı mesajlar veren İzmir Feinkost Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kış, ticarette güven duygusu üzerine önemli açıklamalarda bulundu.  Güven konulu sorular üzerinden yaptığımız röportajda samimi söylemleri ile dikkat çeken ve Türk Toplumu için oldukça önemli ahlaki değerlere vurgu yapan Mehmet Kış ile yaptığımız söyleşiyi siz okuyucularımız ile paylaşmak istedik.

 

Aytürk:

Mehmet Bey sizce iyi bir ekip oluşturabilmek için hangi yolu takip etmek gereklidir?

Mehmet Kış:

İyi bir ekis için öncelikle iyi insanlar gereklidir. Birisine inanmanın ne anlama geldiği ise zamanla belli olur. Güvenilen birinin ihanetinin nasıl bir hayal kırıklığı yaratacağını hepimiz biliriz. Ancak “güven”in tanımını yapmak çok kolay değildir.

 

Aytürk:

Sizce güven ya da güvenmek ne anlam ifade eder?

Mehmet Kış:

Güven kavramını tanımlarken ne kadar karmaşık olduğunu farkederiz. Güven duygusu kelimelere dökülmesi zor, elle tutulmaz, gözle görülmez soyut bir kavramdır. Ancak bu duygunun yokluğu ve varlığı kendisini hayatın her anında hissettirir.

 

Aytürk:

Sizce insanlar neden bazısına güvenirken bazılarına da güvenmezler?

Mehmet Kış:

Karşıdakinin de davranışı ile ilgilidir bu. Güvendiğimiz bir insana karşı davranışımızla, güvenmediğimiz bir insana olan davranışımız farklılık gösterir. Çünkü birisi güven endeksini devam ettirirken diğeri bunu zedelemiş olabilir.

 

Aytürk:

Güven duygusunun bir tarifi varmı sizce?

Mehmet Kış:

Tabiki vardır, kolaydır da bence. Öncelikle güven, insan motivasyonunun en yüksek biçimidir. İnsanların doğasında var olan “iyi” ve “güzel”i ortaya koymalarına imkan verir.

 

Aytürk:

Sizce güven duygusu motivasyonu ve çalışma hayatında başarıyı etkiler mi?

Mehmet Kış:

Güven duygusunun iş motivasyonu üzerinde etkisi oldukça fazladır. Özellikle iş ortamında bu duygunun yaşanması kesinlikle kişinin başarısının artmasına olumlu etki yapar. Mesela güven için insanları bir “tohum” gibi, ortamı ise bir “toprak” gibi düşünmek gerekir.

  

Aytürk:

Güvenmek için eğitim önemli mi sizce?

Mehmet Kış:

Eğitim her duygunun dışarıya iyi yansıtılmasında önemli olduğu gibi, güven endeksinin farkındalığı için de etkilidr. Ancak eğitimli ve inançlı olanlarda bu duygunun daha iyi farkedildiğini söyleyebilirim.

 

Aytürk:

İnanan bir insan güvenilir mi sizce?

Mehmet Kış:

İnanan bir insan zaten kendine güvenen insandır. Hata da yapabilir ama inanan bir insana daha kolay güvenilebilir. Güvenmek ile inanç aynı değildir diye düşünenler olsa da, bence inanan bir insana ilk anda daha çabuk güvenebilirsiniz.

 

Aytürk:

Güven örneği verebilirmisiniz hayattan?

Mehmet Kış:

Her ne kadar resmi nikah olsa da evlilik akdi, aile birliği aslında güven ilişkisinin, söz vermenin hatta bir ömür boyu hayat yolculuğunun en güzel örneğidir.

 

Aytürk:

Sizce bir insan kendine nasıl güvenebilir?

Mehmet Kış:

Öncelikle insanın kendini ve sınırlarını kabul etmesi ile başlar güven duygusu. Kendi iç sesine ve mana alemine kulak vermesiyle şekillenir. İnsanın temel ahlaki değerlerini ve bu konudaki kararlılığı ile müthiş bir performansa dönüşür. Kendine güven, güvenilir olmak ve başkalarına güvenmenin temelini oluşturur. Türk kültüründeki “Kişiyi nasıl bilirsin? Kendim gibi” sözü bunun en güzel örneğidir.

 

Aytürk:

Güvenilir sanıp ta güvenilmez imiş dediğiniz oldumu hayatta?

Mehmet Kış:

Hatırlamak kolay değil ama, elbette hayatta sizi yanıltanlar da olabilir. Ama bu demek değildir ki, güvenilir sandığın kişi seni bir gün yanıltacak. O zaman şüpheye girer ve dünyada kimseye güvenin kalmaz. İnsanların seni aldattığını farkettiğin sürece kimse için zan, şüphe ya da olmumsuz düsünmeye gerek yok.

 

Güven sohbetimiz için akıcı cevaplar verdiniz. Size çok teşekkür ediyorum.

Mehmet Kış:

Esas biz size teşekkür ederiz. Ahlaki değerlere uygun, gönül dünyamızı okşayan bir sohbet oldu.

 

 

 

 

 

 

Bayerns Innen- und Sportminister Joachim Herrmann begrüßt Beschlüsse der Ministerpräsidentenkonferenz für den Bereich des Sports - Unterstützung der Vereine wichtig - Nachbesserung bei der Strompreisbremse notwendig

 

Bayerns Innen- und Sportminister Joachim Herrmann hat den Beschluss der Ministerpräsidentenkonferenz für den Bereich des Sports begrüßt: "Unsere Vereine können vorerst aufatmen. Der Bund hat sich nun richtigerweise dafür entschieden, dass die Gaspreisbremse auch für Vereine gelten soll." Viele Sportvereine seien massiv von den steigenden Energiekosten betroffen. "Die Entscheidung wird daher bei den bayerischen Sportvereinen deutlich für Entlastung sorgen", so der bayerische Sportminister. "Wir dürfen jedoch nicht aus den Augen verlieren, dass die Vereine auch unter den stark gestiegenen Strompreisen leiden. Ich gehe davon aus, dass die beschlossene Strompreisbremse hier ebenso gilt. Andernfalls muss für diesen Bereich nochmal nachgebessert werden", mahnte Herrmann. 

Der Sport benötige laut Herrmann jetzt eine breite gesellschaftliche und finanzielle Unterstützung, denn die teils existenzbedrohenden Kosten werden sich nicht allein über die Erhöhung von Mitgliedsbeiträgen decken lassen. "Die Bayerische Staatsregierung wird auch während der Energiekrise als starker Partner an der Seite der Sport- und Schützenvereine stehen. Sie sind nach wie vor von unschätzbarem Wert für die Gesunderhaltung der Bevölkerung und das gesamtgesellschaftliche Zusammenleben." Bereits während der Corona-Pandemie hatte der Freistaat den Sportvereinen unter die Arme gegriffen. Zur Bewältigung der Pandemie-Folgen hat die Bayerische Staatsregierung in den Jahren 2020 und 2021 zudem die sogenannte Vereinspauschale von 20 Millionen Euro auf jeweils 40 Millionen Euro verdoppelt und unter anderem für das Schuljahr 2021/2022 ein Gutscheinprogramm zum Eintritt in bayerische Sport- und Schützenvereine aufgelegt, um die Vereine nachhaltig zu unterstützen.

Leistungswettbewerb des Deutschen Handwerks – Zwei Landessieger aus Oberfranken und weitere 16 Podestplätze

Straubing. Mit einer großen Feier wurden in Straubing die 103 Landessiegerinnen und -sieger des Leistungswettbewerbs des Deutschen Handwerks (PLW) geehrt. Dazu gratulierte Franz-Xaver Peteranderl, Präsident des Bayerischen Handwerkstages (BHT) den Siegerinnen und Siegern: „Sie sind unsere bayerischen Champions.“ Die jungen Handwerkerinnen und Handwerker hatten sich zunächst auf Innungs- und Kammerebene in ihren Berufen durchgesetzt sich nun mit dem bayerischen Titel für den anstehenden Bundesentscheid qualifiziert. Unter den Landessiegern waren auch eine Technische Systemplanerin sowie ein Fleischer-Geselle aus Oberfranken. Zudem haben oberfränkische Gesellinnen und Gesellen noch siebenmal den 2. Platz erreicht. Neun weitere ergatterten ebenso einen Platz auf dem Siegerpodest und wurden Dritter.

In seiner Festansprache rief Peteranderl den Fachkräftenachwuchs dazu auf, sich stetig weiterzubilden. „Auf Sie warten neue Arbeitswelten, Techniken, Materialien und Prozesse. Wir bieten Ihnen im Handwerk dafür jede Menge Fortbildungsmöglichkeiten. Und später ist der Meisterbrief der perfekte Start in eine Tätigkeit als selbstständiger Unternehmer. Außerdem stehen allen Meisterinnen und Meistern die bayerischen Unis und Hochschulen offen.“ Auch Dr. Georg Haber, Präsident der ausrichtenden Handwerkskammer Niederbayern Oberpfalz, sprach den Landessiegern seinen Glückwunsch aus: „Mit Ihrem Know-how werden Sie unser Land weiter nach vorne bringen.“

Aus Oberfranken stammen zwei dieser Spitzennachwuchskräfte des Handwerks. Matthias Graßmann, Präsident der Handwerkskammer (HWK) für Oberfranken ist ein Fan dieser jungen Handwerker und wünscht viel Erfolg für den Wettbewerb auf Bundesebene, der am 9. Dezember für ausgewählte Gewerke in Augsburg stattfinden wird. Zudem appelliert er an den Nachwuchs, sich mit dem Erreichten selbstbewusst zu zeigen und gerade bei jungen Leuten für die Berufe und die erstklassigen Karrierechancen im Handwerk zu werben. „Sie haben attraktive und innovative Berufe gelernt, in denen Sie gut gerüstet in die Zukunft schauen können. Tragen Sie das nach außen und bleiben Sie unserem Wirtschaftszweig treu“.

Der Leistungswettbewerb des Deutschen Handwerks wird seit 1951 in rund 120 verschiedenen Berufen ausgetragen. Der Weg zum Landessieg, bei dem das handwerkliche Können bewertet wird, basiert entweder auf dem Ablegen einer Arbeitsprobe oder der Bewertung des Gesellenstücks bzw. der Abschlussprüfung. Eine Fachjury beurteilt die Leistungen.

Landessiegerin und Landessieger aus Oberfranken:

Lisa Pilz, Technische Systemplanerin. Betrieb: Forster Fenstertechnik GmbH,

Marian Michel, Fleischer. Betrieb: M. Max Fleischerfachgeschäft GmbH, Hof

 

2. Landessiegerinnen und Landessieger aus Oberfranken:

  •   Julian Springer, Brauer und Mälzer. Betrieb: Brauerei Rittmayer GmbH, Hallerndorf

  •   Luna Forkel, Fotografin. Betrieb: Baur Versand GmbH & Co. KG, Burgkunstadt

  •   Lauren Schumann, Malerin und Lackiererin. Betrieb: Hofmann Erhalten & Gestalten GmbH,

    Königsfeld

  •   Jan Haase, Mechatroniker für Kältetechnik. Betrieb: ait-deutschland GmbH, Kasendorf

  •   Sina Schneider, Schornsteinfegerin. Betrieb: Stephan Spörl, Memmelsdorf

  •   Dennis Bippus; Seiler. Betrieb: Iprotex GmbH & Co. KG, Kirchenlamitz

  •   Thomas Braun, Steinmetz und Steinbildhauer. Betrieb: Bamberger Natursteinwerk,

    Bamberg.

    3. Landessiegerinnen und Landessieger aus Oberfranken:

    •   Leon Rein, Anlagenmechaniker. Betrieb: Roland Teufel, Hollfeld

    •   Tobias Wunner, Bäcker. Betrieb: IREKS GmbH, Kulmbach

    •   Anina Wunderlich, Fachverkäuferin Fleischerei. Betrieb: Bernd Wunderlich, Kirchenlamitz

    •   Leon Sosniok, Feinwerkmechaniker. Betrieb: Reimey Metalltechnik GmbH, Untersteinach

    •   Laura Sollmann, Kauffrau für Büromanagement, Betrieb: Robert Hofmann GmbH,

      Lichtenfels

    •   Toni Karmann, Land- und Baumaschinenmechatroniker. Betrieb: BayWa AG, Burgkunstadt

    •   Max Berger, Maurer. Betrieb: Hertel-Bau, Creußen

    •   Magnus Müller, Metallbauer. Betrieb: Forrás Deutschland GmbH, Naila

    •   Luca Lieber, Schreiner. Betrieb: Herbert Prütting, Hiltpoltstein

Frankfurt Kitap Fuarı açılışına katılmak üzere İTO adına Frankfurt’a gelen Genel Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay, Almanya Türkçe Medya Birliği Başkanı Dr. Latif Çelik ile görüştü.

 

Almanya’da yerleşik Türk işadamlarınşn sorunlarına getirdiği pratik çözümler ile tanınan Yedirenk Film Sahibi ve İTO- İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, ITO ile Almanyalamya’da sayıları 100 bine yaklaşan Türk İşadamaları arasında yeni köprüler kurmaya başladıklarını belirtti. Almanya’da hatırı sayılır bir ekonomik, güç haline gelen Türkiye kökenli isadamlarının ülke sevdasına yakından tanık olduklarını belirten İTO Başkan Yardımcısı Dr. Kuralay, “Elbette Almanya’da her işadamımızın bir şekilde Türkiye ile ticareti vardır. Ancak sunu çok iyi biliyoruz ki bu arkadaşlarımızın bir şekilde İstanbul üzerinden gerçekleşen çeşitli bağlantıları vardır. İTO olarak arkadaşlarımızın sorunlarina nhep amatör bir ruh ile yardimci olduk. Ancak bundan sonra İTO çalışmalarına Avrupalı Türk İşadamları ile ilgilenen profesyonel bir bölümün de eklenmesi için çalışmalarda bulunacağız. Şekib Avdagic başkanımız ile uzun yıllara dayanan çalışmaradan elde ettiğimiz tecrübelerimizi işadamlarımızın sorunlarınının çözümünde kullanıyoruz. Ancak bunu önümüzdeki dönemde profesyonel bir yapılandırma yönünde planlamak için herekete geçmiş durumdayız” şeklinde açıklamalarda bulundu.

 

Almanya Türkçe Medya Birliği Başkanı Dr. Latif Çelik ise, “İTO’nun gücünü ve temsil ettiği potansiyellerin çok iyi farkındayız. Almanya’da yerleşik Türkçe Medya Grubu olarak Sayın Dr. İsrafil Kuralay’ın fikirlerini heyecan verici buluyoruz. Türkiye sevdalısı insanların işbirliği yapmaları elbette çok önemlidir. Türk Medyası olarak İTO çalışmalarına destek vermeye hazırız” dedi.

 

 

 

 

 

 

BERLİN (AA) - Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, Avrupa'da aşırı sağın "yeni normal" haline geldiğini söyledi.

Avrupa'da 27 ülkede yaşanan İslam karşıtı ırkçı eylemlerin derlendiği "Avrupa 2021 İslamofobi Raporu"nun bulguları, Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen panelde değerlendirildi.

Bayraklı, ilk olarak 2016'da 2015'e ait İslamofobi Raporu'nun yayımlandığını, bugüne kadar 7 raporun kamuoyuna sunulduğunu belirterek, 2022'ye ait raporun da mart ayında çıkacağı bilgisini paylaştı.

Avrupa ülkelerinde İslam düşmanlığıyla ilgili gelişmeleri her yıl raporladıklarını anlatan Bayraklı, "Olabildiğince İslamofobik vakaları kayda geçiriyoruz. Bu, önemli. Birçok Avrupa ülkesinde İslam düşmanlığıyla ilgili vakalar kayda geçmiyor. Ayrı olarak istatistiklere girmiyor. Başınıza bir vaka geldi, polise gidiyorsunuz. Müslüman olduğunuz için hakarete uğradınız, size ev kiralanmadı, dışlandınız bir yerde. Şikayette bulunuyorsunuz. Bu, bir nefret suçu olarak kayıtlara geçiyor ama İslam düşmanlığı olarak kayda geçmiyor. Buna karşın antisemitizm vakaları ayrı bir kategori olarak listeleniyor ve yıl sonunda bununla ilgili istatistikler yayımlanıyor." diye konuştu.

Bayraklı, Almanya'da bu konuda gelişme yaşandığına işaret ederek, bu ülkede 2017'den beri İslamofobik vakaların listelendiğini ve yayımlandığını söyledi.

 

- "Siyasi spektrum, sağıyla soluyla daha da sağa kaydı"

Avrupa ülkelerinde Müslümanların güvenlik meselesi haline getirildiğini ve üzerlerindeki baskıların arttığını gördüğünü ifade eden Bayraklı, İslam düşmanlığının meşru hale gelmeye başladığını kaydetti.

Bayraklı, aşırı sağcıların Avrupa'da oylarını artırdıklarına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Daha da tehlikesi ve kötüsü ana akım partilerin aşırı sağcı partilerin söylemlerini sahiplenmesi, bütün siyasi spektrumun sağa kayması. Birçok ülkede yeşiller ve sosyal demokratlar partilerinde başörtüsü yasağını savunanlar var. Mülteci karşıtlarını sosyal demokratlarda, yeşillerde de görmeye başladık. Siyasi spektrum, sağıyla soluyla daha da sağa kaydı. Aşırı sağ, yeni normal haline geldi. Almanya gibi bir ülkede Almanya için Alternatif Partisi (AfD) gibi bir parti mecliste temsil ediliyor. 20-30 sene önce bu düşünülemezdi, kabul edilmezdi.”

 

- Rapor çok etkili

Raporda olumlu olumsuz gelişmelerin yer aldığını vurgulayan Bayraklı, raporu Avrupa'daki ülkelerde yaşayan, yereldeki koşulları ve şartları bilen akademisyen ve uzmanların kaleme aldığını, bundan dolayı çok etkili olduğunu anlattı.

Raporun, uluslararası hale geldiğini aktaran Bayraklı, "AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı), raporumuzu 'bölgesel katkı sunan bir rapor' olarak her yıl kullanıyor. Kaynak bir rapor haline dönüştü. Biz raporu sadece yayımlayıp orada bırakmadık. Avrupa Parlamentosu'nda, Avrupa Konseyi'nde, AGİT ve BM’de de paneller düzenledik. Dolayısıyla uluslararası kuruşların gündemine de taşıdık. Bunun neticesinde bilinen, tanınan, bu alanda referans kaynağı bir rapor haline dönüştü." dedi.

Irkçılığın ortaya çıktığı yerin Avrupa olduğunu savunan Bayraklı, "Batılıların, farkı toplumlara hükmetmeye başlamasıyla ve sömürgeciliğin ortaya çıkmasıyla birlikte sömürgeciliği meşrulaştıran ideolojilerinden birisi ırkçılıktır. Özellikle biyolojik ırkçılık." diye konuştu.

 

- İslamofobi bir kültürel ırkçılık türü

Bayraklı, "biyolojik ırkçılık" söyleminin Holokost'ta zirveye ulaştığını belirterek, bu söylemin, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra da çöktüğünü ve Avrupa'da genel şekilde kabul edilebilir olmaktan çıktığını söyledi.

Bunun yerine "Bizim kültürümüz daha üstün" söylemiyle 1980'lerde ırkçılığın yeni şekli olan "kültürel ırkçılığın" yükselmeye başladığını anlatan Bayraklı, "Böylelikle kültürel ırkçılığın kapısını açtılar. 'Doğudan gelen insanlar, göçmenler, mülteciler ancak bizim kültürümüze adapte olurlarsa o zaman bizimle eşit seviye gelebilirler.' dediler. İşte kültürel ırkçılık dediğimiz kavram bu. Dolayısıyla İslamofobi bir kültürel ırkçılık türüdür." değerlendirmesinde bulundu.

Bayraklı, Avrupa’da Müslümanların ikinci nesilden sonra toplumsal hayatta daha görünür hale geldiğini belirterek, "Görünür hale geldikçe tehdit olarak algılanmaya başladılar ve bunlara yönelik çeşitli kısıtlayıcı politikalar devreye girdi." ifadesini kullandı.

 

- Yunanistan'da sembolik minaresiz cami

Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsünden Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu ve Yeni Bulgaristan Üniversitesinden Aziz Nazmi Şakir, Yunanistan ve Bulgaristan'daki Müslüman karşıtlığına ilişkin bilgi verdi.

Hüseyinoğlu, Yunanistan'ın büyük şehirlerindeki Müslümanların sayısının Batı Trakya'daki Türklere göre çok daha fazla olduğunu belirterek, Batı Trakya dışında ülkede 500 bin Müslüman'ın yaşadığını anlattı.

Bunların Pakistan, Bangladeş veya Afrika'dan gelen Müslümanlar olduğunu ifade eden Hüseyinoğlu, bu göçmen Müslümanların çoğunun Atina'da yaşadığını ve bu insanların iki seneye kadar yasal olarak faaliyet gösteren camisinin bulunmadığını dile getirdi.

Hüseyinoğlu, kısa süre önce açılan caminin de kadınlar için ayrılan bölümle 300 kişilik olduğunu, minaresi ve herhangi bir estetiğinin de bulunmadığını belirterek, bu caminin sadece sembolik bir şekilde açıldığını sözlerine ekledi.