Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Hazine ve Maliye Bakanlığı kaynaklarının da teyit ettiği görüşmede, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkiler ele alındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde yeniden sıcak ilişkilerin kurulduğu Suudi Arabistan'a nisan ayında ziyarette bulunmuş, Veliaht Prens Selman da haziranda Türkiye'ye gelmişti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan görüşmelerin ardından yayımlanan ortak bildiride, iki ülkenin karşılıklı ticaretin geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi imkanlarını, iki ülke arasındaki karşılıklı ticaretin kolaylaştırılmasını ve önündeki zorlukların üstesinden gelinmesini, yatırım fırsatlarının araştırılması ve çeşitli alanlarda somut ortaklıklara dönüştürülmesi için iki ülkenin kamu ve özel sektöründeki iletişimin artırılmasını ele aldıkları belirtilmişti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı'nın (TANAP) kapasitesinin Türkiye ve Azerbaycan arasındaki görüşmeler neticesinde iki katına çıkarılmasına karar verildiğini belirterek "Şu anda TANAP yılda 16 milyar metreküp gaz taşıyor. İnşallah bu kapasiteyi kısa süre içinde iki katına, yani 32 milyar metreküpe çıkarmış olacağız." dedi.
Dönmez, Türkiye-Azerbaycan II. Enerji Forumu sonrasında yaptığı basın açıklamasında, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki projelerin enerji güvenliğine katkı yaptığını dile getirdi. İki ülkenin cumhurbaşkanlarının görüşmelerinde özellikle enerji güvenliğinin önemli gündem maddelerinden biri olduğunu dile getiren Dönmez, şöyle konuştu:
"Sayın Bakan (Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov) ile de görüştük. TANAP boru hattı kapasitesini iki katına kadar artırma kararı çıktı. Şu anda TANAP yılda 16 milyar metreküp gaz taşıyor. Bunun 10 milyar metreküplük kısmı Avrupa'ya, 6 milyar metreküpü Türkiye'ye geliyor. İnşallah bu kapasiteyi kısa süre içinde iki katına, yani 32 milyar metreküpe çıkarmış olacağız. Şüphesiz bu kapasite artışından Türkiye de istifade edecek, aynı zamanda Avrupa'nın enerji arz güvenliğine katkı sağlayacak."
BOTAŞ ve SOCAR'ın ortak şirketi faaliyetlerine başlayacak
Dönmez, forum kapsamında yaptığı konuşmada ise geçen yıl Bakü'de düzenlenen ilk toplantısının iki ülke arasındaki yeni iş birliği alanlarını gösterdiğini ve diyaloğun artarak ilerlemesine vesile olduğunu söyledi. Bugünkü toplantı kapsamında belirlenen yeni hedefler doğrultusunda çalışmaya devam edileceğini ifade eden Dönmez, "Tüm bu süreçte, ülkelerimizin güçlü siyasi iradesinin yanı sıra, şirketlerimizin gayret ve kabiliyetlerinin de etkisi büyük. Bu noktada, SOCAR'ın Türkiye'deki en büyük yabancı yatırımcı olmasından duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek isterim. SOCAR'ın ülkemizde gerçekleştirdiği faaliyetlere verdiği güçlü destek ve teşvikin bir benzerinin Azerbaycan'da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ve Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ'ye (BOTAŞ) de verilmesi temennisini bu vesileyle bir kez daha dile getirmek isterim." diye konuştu.
Dönmez, iki ülkenin hidrokarbon alanında iş birliğinin yenilenebilir enerji alanına da taşınmasıyla mevcut ilişkilerin yeni bir ivme kazanacağını aktardı.
Türkiye'de enerji dönüşümünün sağlam temellere dayanan, öngörülebilir ve uygulanabilir bir yol haritasıyla gerçekleşmesini hedeflediklerini dile getiren Dönmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Önemli hidrokarbon kaynaklarına sahip bir ülke olan Azerbaycan'ın da enerji dönüşümü için benzer hedefleri olduğunu biliyoruz. Her aşamasında desteğimizi güçlü şekilde gösterdiğimiz Vatan Muharebesi ile işgalden kurtarılan bölgelerde hayata geçirilmesi planlanan 'Yeşil Enerji' konseptinin uygulanmasında gerek kamu gerek özel sektörümüz olarak her zaman Azerbaycan'ın yanında olmayı sürdüreceğiz. Ülkelerimiz arasında hayata geçirilen ve hayata geçirilmesi beklenen projeler, her seferinde bizleri daha ileri taşıyacak yeni fırsatlar yaratıyor. Yakın zamanda, enerji sektörümüzdeki iş birliğini daha da ileriye taşıyacak hükümetler arası anlaşmaya imza atmayı planlıyoruz. Yine çok yakın bir zamanda BOTAŞ ve SOCAR’ın kurduğu ortak şirketin faaliyetlerine başlamasıyla ilişkilerimizi daha da ileriye taşımak için önemli bir adım atmış olacağız."
Dönmez, özel sektör temsilcilerine de her iki ülkenin yararına projeler ortaya koymaları ve iki ülke arasındaki kardeşliği güçlendirmeleri çağrısında bulundu.
Türkiye'den Nahçıvan'a doğal gaz tedariki sağlanacak
Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov ise konuşmasında, enerjide güçlü Azerbaycan-Türkiye iş birliğinin tarihi bir gereklilik olduğunu belirterek "Bu iş birliği, bölgesel ve Avrupa ölçeğinde güvenli, sürdürülebilir enerji arzının garantörüdür." dedi.
Şahbazov, Azerbaycan'ın Türkiye'deki sermayesinin 21 milyar dolara ulaştığını bildirdi.
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) projelerinin arz güvenliğinin simgesi haline geldiğine işaret eden Şahbazov, şu bilgileri paylaştı:
"Azerbaycan ve Türkiye, Avrupa ülkelerinin ortaklık kurmaya çalıştığı enerji güvenliğinin sürekli sağlanmasında stratejik çıkarları olan ülkeler haline geldi. TANAP, Türkiye'yi doğal gaz arzının önemli bir halkası haline getirdi ve gaz ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılıyor. Türkiye'ye Temmuz 2018'den Ekim 2022'ye kadar TANAP ile 18 milyar metreküp doğal gaz tedarik edildi. Bu yılın 9 ayında Türkiye'ye ulaşan 6,1 milyar metreküp doğal gazın 4,2 milyar metreküpü TANAP tarafından karşılandı. 2023'e kadar Türkiye'ye gaz ihracatımız 9,3 milyar metreküpe ulaşacak. TANAP ve TAP'ı büyütme planlarımız var. 2027'ye kadar Avrupa'ya doğal gaz arzını ikiye katlayarak enerji güvenliğini güçlendirme ve arzı çeşitlendirme misyonumuzu yenilemeyi amaçlıyoruz.
Şahbazov, şu anda iki ülkenin ortak gündemindeki konulardan birinin de Türkiye'den Nahçıvan'a doğal gaz tedarikinin sağlanması olduğunu aktararak Iğdır'dan Nahçıvan'a yıllık 500 milyon metreküp doğal gaz taşıyacak boru hattı ile ilgili süreçlerin tamamlanmasını ve doğal gaz hattının yapımını sabırsızlıkla beklediklerini ifade etti.
İş birliğinde hidrokarbon projelerine yenilenebilir enerji projeleri eklenecek
Ayrıca, Nahçıvan'dan Türkiye'ye elektrik enerjisi ihracatı, 100 megavat rüzgar ve 150 megavat çatı güneş enerjisi projelerinde iş birliği potansiyellerinin değerlendirildiğini dile getiren Şahbazov, şunları kaydetti:
"Bu bağlamda Azerbaycan, ortakları için güvenilir bir 'yeşil enerji' kaynağı olmaya hazırlanıyor. Bu amaçla, Hazar Denizi'nin 157 gigavatlık rüzgar potansiyelinin kullanımı da dahil olmak üzere, büyük ölçekli üretim tesislerinin, 'yeşil enerji' koridorunun ve diğer ihracat yollarının oluşturulması konusunda büyük ölçekli çalışmalar yapılıyor."
Forumun ardından bakanlar Türkiye-Azerbaycan Enerji Forumu protokolünü imzaladı.
Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "İran bugün, vatandaşlarımız Cecile Kohler ve Jacques Paris'in sözde itirafına ilişkin röportajın tamamı denilen görüntüleri yayımladı." ifadesi kullanılarak görüntülerdeki itirafların gerçek olmadığı ve baskı altında alındığı ileri sürüldü.
"Fransa, bu asılsız suçlamaları şiddetle yalanlanıyor." denilen açıklamada, alıkonulan 2 Fransız'ın derhal serbest bırakılması talep edildi.
İran, mayısta casusluk iddiasıyla tutuklanan iki Fransız vatandaşının, "Fransa dış istihbarat servisinde (DGSE) görev yaptıklarını ve rejim değişikliğine zemin oluşturmak amacıyla bu ülkeye geldiklerini" söylediği görüntüleri dün devlet televizyonunda yayınlamıştı.
Görüntülerde, tutuklu Cecile Kohler ve Jacques Paris, "DGSE için çalıştıklarını, protestoları ve rejim değişikliğini desteklemek için İran'a geldiklerini" ifade ediyor.
Görüntülerin bir bölümünde başörtüsüyle kameraların karşısında görünen Kohler, "Ben Cecile Kohler, Fransa dış istihbarat teşkilatının bir görevlisiyim. Bize verilen para, protestolara destek için verilmişti. Silah gibi diğer bütün araçlar da istihbaratın hedeflerini gerçekleştirmek için veriliyor. İhtiyaç olduğunda polisle çatışmalarda kullanılması için silah bile verilebiliyor. Biz rejim değişikliğini sağlamak amacıyla gerekli zemini oluşturmak için İran'a geldik." ifadelerini kullanıyor.
Diğer tutuklu Fransız vatandaşı Jacques Paris de Fransa dış istihbarat servisinin kendilerine verdiği görevlerle İran yönetimine baskı uygulamayı hedeflediklerini söylüyor.
Fransız basını, İran'da yakalanan iki Fransız için, "Fransızca öğretmeni İran’da gözaltına alındı" ve "Fransız çift İran'da gözaltına alındı" şeklinde manşetler atmıştı.
Ukrayna Parlamentosundan yapılan açıklamaya göre, parlamentoda Rusya'nın kendi toprağı kabul ettiği Japonya'nın kuzey bölgelerinin mülkiyetine ilişkin uluslararası topluluğa yapılan çağrı ele alındı.
Parlamento Başkanı Ruslan Stefançuk'un da aralarında bulunduğu bir grup milletvekili, bu çağrı üzerine hazırlanan tasarıya destek verdi.
Açıklamada, "Eski SSCB'nin Japonya'nın Kuzey Topraklarını herhangi bir yasal dayanak olmaksızın Ağustos-Eylül 1945'te yasa dışı işgal ettiği ve 1949'a kadar tüm Japon vatandaşlarını bu bölgelerden zorla sınır dışı etmesinin göz önünde bulundurulduğu" ifade edildi.
Eski SSCB ve Japonya arasında 19 Ekim 1956 tarihli ortak bildirinin 9. maddesi uyarınca, Sovyetler Birliği'nin Japonya ile ikili ilişkileri normalleştirmesinden ve bir barış anlaşması imzalamasından sonra Habomai ve Shikotan adalarının Japonya'ya devredileceği anımsatılan açıklamada, Rusya Federasyonu'nun, Japonya'nın Kuzey Toprakları'nın statüsünü belirleme niyetini teyit ettiğini ve henüz yükümlülüklerini yerine getirmediğine dikkat çekildi.
Açıklamada, uluslararası topluma Japonya'nın Kuzey Topraklarının statüsünü yasal olarak resmileştirmek için mümkün olan tüm önlemleri almayı sürdürmeleri çağrısı yapıldı.
- Kuril Adaları
Kuril Adaları olarak bilinen adalar zinciri, Kuzey Pasifik Okyanusu’nu Ohotsk Denizi’nden ayırıyor.
Adaların bir tarafında Japonya’nın Hokkaido Adası, diğer tarafında da Rusya’nın Kamçatka Yarımadası yer alıyor.
Halihazırda, Rusya’nın “Güney Kuriller”, Japonya’nın ise “Kuzey Toprakları” olarak isimlendirdiği dört adanın (Kunaşir, İturup, Şikotan ve Habomai) hakimiyeti tartışma konusu.
Dönemin Japonya Başbakanı Abe Şinzo'nun sorunun çözümü ve ilişkilerin geliştirilmesi için sarf ettiği çabalar tam meyve vermeye başladığı sırada Rusya'nın 2014'te Kırım'ı yasa dışı ilhakı, olumlu gelişmeleri ciddi biçimde sekteye uğratmıştı.
KUALA LUMPUR (AA) - ABD Başkanı Joe Biden, nükleer "Armageddon" riskinin 1962'deki Küba Füze Krizi'nden bu yana en yüksek seviyede olduğunu söyledi.
BBC'nin haberine göre, Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'da yaşanan aksiliklerden sonra taktik nükleer silah kullanmaktan söz ederken "şaka yapmadığını" ifade etti.
ABD'nin, Putin'in savaştan çıkış yolunu "anlamaya çalıştığını" belirten Başkan Biden, Rus liderin taktik nükleer, biyolojik veya kimyasal silahlar kullanmaktan bahsettiğinde şaka yapmadığını düşünme nedenini "ordusunun önemli ölçüde düşük performans göstermesine" bağladı.
Biden, "Eğer işler bu şekilde gitmeye devam ederse Küba Füze Krizi'nden bu yana ilk kez, nükleer silahların kullanımına yönelik doğrudan bir tehdit var. Kennedy ve Küba Füze Krizi'nden bu yana Armageddon ihtimaliyle karşı karşıya kalmadık." şeklinde konuştu.
ABD'li yetkililer, son birkaç aydır Rusya'nın savaş alanında kayıplar yaşaması halinde kitle imha silahlarının kullanımına başvurabileceği konusunda uyarıda bulunuyordu.
Ancak ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, geçen hafta Moskova yönetiminin nükleer silah kullanma imalarına rağmen ABD'nin, Rusya'nın yakında bir nükleer silah kullanmaya hazırlandığına dair hiçbir işaret görmediğini belirtmişti.
Putin, özellikle Ukrayna'daki savaşın seyrinin değişmeye başlamasıyla "Rus topraklarını korumak için elindeki her yolu kullanmaktan tereddüt etmeyeceğini" ifade etmişti.
ABD ve Avrupa Birliği (AB) daha önce Putin'in nükleer silah kullanma tehdidinin ciddiye alınması gerektiğinin altını çizmişti.
- Küba Füze Krizi
John F. Kennedy ve Nikita Kruşçev yönetimleri arasındaki gerilim, 1962'de Küba'ya Rus nükleer silahlarının konuşlandırılması hamlesinin ardından ABD ve SSCB arasındaki soğuk savaş mücadelesini nükleer bir savaşın eşiğine getirmişti.
İki süper güç arasında meydana gelen gerilim, birçok uzman tarafından dünyanın tam ölçekli bir nükleer savaşa en çok yaklaştığı tarih olarak kabul ediliyor.
PARİS (AA) - Fransa'da başkent Paris'in belediye binası, göçmenlere yardım topluluğu La Chapelle Debout tarafından işgal edildi.
Paris'te, La Chapelle Debout topluluğu, bir grup düzensiz göçmenle birlikte Paris belediye binasında eylem yaptı.
Topluluğun açıklamasında, Paris'te "göçmenler büyükelçiliği" adı verilen bir binada kalan düzensiz göçmenlerin buradan atılma riskiyle karşı kaşıya olduğuna işaret edildi.
Açıklamada, göçmenler adına "Hükümet bizi sokaktan topluyor ve ardından sokağa atıyor." ifadesine yer verildi.
Paris Belediyesinin konut, acil barınma ve mültecilerin korunmasından sorumlu Başkan Yardımcısı Ian Brossat'ın "göçmenler büyükelçiliği" sakinlerine barınmalarının sağlanacağı konusunda verdiği söz hatırlatılırken "Ona, bu sözlerini yerine getirtmek için buradayız." denildi.
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo'nun kabinesinin protestocuların bir temsilcisiyle görüşmeyi, tüm eylemcilerin binayı terk etmesi şartıyla kabul ettiğini belirtildi. Protestocular ise herkes için gerçek çözümler garanti edilmeden binadan çıkmayacaklarını açıkladı.
GİRNE (AA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) 66. Türkiye Milli Pediatri Kongresi ve 21. Milli Çocuk Hemşireliği Kongresi başladı.
Türkiye Milli Pediatri Derneği tarafından Girne'de düzenlenen kongrenin açılışına, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile eşi Sibel Tatar, Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, Türkiye Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Türkiye Milli Pediatri Derneği Başkanı Yıldız Camcıoğlu, Çocuk Hemşireleri Derneği Başkanı Serap Balcı, Uluslararası Pediatri Kurumu Başkanı Enver Hasanoğlu ile hekimler ve diğer davetliler katıldı.
Cumhurbaşkanı Tatar, burada yaptığı konuşmada, KKTC'de böylesine önemli bir toplantının düzenlenmesinde emeği geçenleri kutladı.
Tatar, "KKTC büyük bir gelişme içinde. Böyle toplantılara ev sahipliği yapabilecek, eğitim ve turizm Adası, Doğu Akdeniz'de bir Türk devleti olarak geleceğinin ne kadar parlak olduğunu hep birlikte görüyoruz." dedi.
Çocukluk yıllarında hayatında iki önemli doktor olduğuna değinen Tatar, bunlardan ilkinin Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük, diğerinin ise Kıbrıs'ta 1963'teki Kanlı Noel olayları sırasında şehit edilen Binbaşı Necmi İlhan olduğunu belirtti.
Tatar, ülkede halka sağlık hizmetlerini verirken her zaman Türkiye destek ve katkılarını yanlarında bulduklarını söyledi.
Pandeminin ilk günlerinde ilk telefon açtığı kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu anımsatan Tatar, Bakan Koca'nın da gayretleriyle ülkeye Acil Durum Hastanesi'nin kazandırıldığını aktardı.
Tatar, Kovid-19 aşılarının KKTC'ye gelmesinde, sağlık sistemindeki esiklerin tamamlanmasında bakanın ve büyükelçinin hizmetlerini unutamayacaklarını vurguladı.
Sağlık ve tıp gelişirken, KKTC’de de çocuklara ve insanlara en iyi hizmet için çalıştıklarını kaydeden Tatar, "Türkiye güçlü sağlık sistemi, KKTC sağlık sistemine de çağ atlattı. Geleceğe umutla bakıyoruz." ifadelerini kullandı.
Tatar, uluslararası camiaya da seslenerek insanlığın geleceği ve bebeklerini çocukların sağlığı için karbondioksit salınımı, çevre kirliliği sorunlarının tehlikelerine karşı bilim insanlarından istifade ederek geleceği şekillendirmenin herkesin görevi olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar, kongreye 1450 hekimin katıldığını belirterek, "Hepinize hoş geldiniz diyorum. Başarılar dilerim." dedi.
- "Kongre çalışmalarına katılan herkese başarılar diliyorum"
Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ ise tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de ve KKTC’de de yaklaşık 3 yıldır Kovid-19 pandemisine karşı alınan önlemler ve verilen mücadeleler sonrasında ülkede yüz yüze bilimsel kongre düzenlenmesinin kendileri için mutluluk verici olduğuna değindi.
Altuğra, "Çocuk sağlığı ve hastalıkları konularında dünyada ve Türkiye'de önemli bilimsel katkıları olan Türkiye Milli Pediatri Derneği’nin her yıl düzenlediği kongrelerde zorlu çalışma şartları, pandemi ile mücadelede artan iş yükü ve sorunlara rağmen, güncel bilgilerin araştırılması, tartışılması ve öğrenilenlerin paylaşılmasının geleceğe yönelik stratejik planların yapılmasında önemli rol oynayacağına içtenlikle inanıyorum." değerlendirmesini yaptı.
Pandemi sürecinin en yoğun yaşandığı dönemleri, aldıkları tedbirler ve Türkiye’nin kuvvetli desteği ile başarıyla yönettiklerine işaret eden Altuğra, bu süreçte anavatan Türkiye’nin dünyada aşıya ulaşım sorunu yaşanırken Kıbrıs Türklerini aşısız bırakmadığını kaydetti.
Altuğra, 66. Türkiye Milli Pediatri Kongresi’nde bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğumu belirterek, kongre çalışmalarına katılan herkese başarılar diledi.
Türkiye Milli Pediatri Derneği Başkanı Yıldız Camcıoğlu ise kongre kapsamında, çocuk sağlığı ve hastalıkları konusunda yaşanan yeni gelişmeler ve güncellenen bilgilerin, konusunda yetkin 161 öğretim üyesi tarafından çocuk hekimlerine aktarılmasının hedeflendiğini kaydetti.
Çocuk Hemşireleri Derneği Başkanı Serap Balcı, derneğin kurulduğu 1997'den bu yana çocuk hemşirelerine mezuniyet sonrasında eğitimine yardımcı olmak için çalışmalar yürüttüğünü belirtti.
Balcı, 21. Milli Çocuk Hemşireliği Kongresi kapsamında güncel konuların kapsamlı olarak ele alınacağının kaydetti.
66. Türkiye Milli Pediatri Kongresi ve 21. Milli Çocuk Hemşireliği Kongresi 9 Ekim'de sona erecek.
Sendikaların çağrısıyla, Milano, Torino, Bolonya Cagliari gibi pek çok kentte "Hayat pahalılığına karşı savaş" sloganıyla bir araya gelen iş yeri sahipleri ve vatandaşlar, yüksek meblağlardaki elektrik ve doğal gaz faturalarını yaktı.
Protestocular, bu yüksek faturalarla faaliyetlerini sürdüremeyeceklerini belirtirken, yeni kurulacak hükümetten bu sorunu çözmesini istedi.
İtalya'da 25 Eylül'deki seçimlerden zaferle çıkan, başbakan olması muhtemel aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri Partisi (FdI) lideri Giorgia Meloni, 1 Ekim'de yaptığı açıklamada, enerji fiyatlarındaki artışı, ülkenin öncelikli ve vatandaşları rahatsız eden sorunlarından biri olarak tanımlamıştı.
Meloni, hükümete gelmeleri halinde ülkenin karşı karşıya olduğu sorunlara acil ve etkili yanıtlar verme hazırlığında olduklarını ifade etmişti.