Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Başbakan Ulf Kristersson: "(NATO üyelik süreci) Biz hazır olduğumuzu düşünüyoruz, ama Türkiye'nin kararlarını sadece Türkiye verebilir. Buna saygı duyuyoruz. İsveç olarak Finlandiya ile beraber girmeyi isteriz. Biz de üyelik için hazırız"
 

BERLİN (AA) - İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, Almanya'nın NATO'ya üyelik sürecinde kendilerine verdiği desteğe teşekkür etti.

Almanya'yı ziyaret eden Kristersson, Başbakan Olaf Scholz ile Berlin'de düzenlenen ortak basın toplantısında, NATO üyeliği konusundaki soruları yanıtladı.

Kristersson, Türkiye'nin ülkesinin NATO'ya üyelik başvurusuna seçimlerden sonra onay vermesini beklediklerini belirterek "Biz hazır olduğumuzu düşünüyoruz ama Türkiye'nin kararlarını sadece Türkiye verebilir. Buna saygı duyuyoruz. İsveç olarak Finlandiya ile beraber girmeyi isteriz. Biz de üyelik için hazırız. Türkiye'deki seçimlerden sonra onay bekliyoruz." diye konuştu.

İsveç Başbakanı NATO'ya üyelik sürecinde verdiği destekten ötürü Almanya'ya teşekkür ederken Ukrayna'ya destek olmaya sürdüreceklerini söyledi. Kristersson, "Putin emperyalist emellerine ulaşamayacağını bilmeli." dedi.

Kristersson, Hertie Yönetim Okulu'nda yaptığı konuşmada da Avrupa Birliği'nin (AB) Ukrayna ve Batı Balkan ülkelerini kapsayacak şekilde genişlemesinin, Rusya ve Çin'in etkisine karşı koymak için önemli olduğunu söyledi.

Ukrayna savaşının AB için kritik bir jeopolitik dönüm noktası olduğunu ifade eden Kristersson, "Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı, genişlemeyi yeniden gündeme getirdi, ancak yeni ülkeleri AB'ye entegre etmek zor olacak. Bunun alternatifi Rusya ve Çin'in etkisine engel olmamaktır. Bu hem AB hem de çevremizdeki tüm istekli ülkeler için en az arzu edilen sonuç olacaktır." diye konuştu.

​​​​​​​Kristersson ayrıca yeni üyeleri entegre edebilmek için AB içinde kurumsal reformların öneminin altını çizerek "Ukrayna ve diğer aday ülkeler, AB'ye katılmaya hazır olduklarında, halihazırda kulüpte yer alan bizler onları karşılamaya hazır olmalıyız." açıklamasında bulundu.

Ukrayna ile Rusya arasında 24 Şubat 2022'de başlayan savaş nedeniyle benzer bir işgalden sakınmak için NATO güvenlik şemsiyesine dahil olmak isteyen Finlandiya ve İsveç, bu konuda adımları da birlikte atma kararı almış ve üyelik başvurusunu Brüksel'de birlikte yapmıştı.

Ancak Türkiye, bu ülkelerde terör örgütü PKK/YPG/PYD ve FETÖ'ye verilen destek nedeniyle NATO üyeliklerine karşı çıkmış Türk vatandaşlarını ve Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden terör örgütlerinin faaliyetlerinin engellenmesi, terörden aranan veya hükümlü kişilerin iadesi, savunma sanayi ürünlerinin ihracatındaki kısıtlamaların kaldırılması gibi konularda somut ve kalıcı adımlar atıldığını görmek istediğini belirtmişti.

İsveç ve Finlandiya, NATO üyesi 30 ülkenin de onayını gerektiren katılım için Macaristan ve Türkiye'den henüz onay almadı.

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının Avrupa’nın güvenliği için büyük bir kazanım anlamına geleceğini söyledi.
 

Scholz, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Görüşmede Rusya-Ukrayna savaşını, bölgesel güvenliği, NATO’ya üyelik, siyasi güvenlik ve askeri işbirliği konularını ele aldıklarını aktaran Scholz, "İsveç ve Finlandiya’nın NATO'ya katılımı Avrupa'nın güvenliği için büyük kazanım anlamına gelecek. Bu nedenle Almanya olarak bunun hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak için çaba sarf ettiğimizi söylemek istiyorum." dedi.

Scholz, “Bu sürecin ilerlemesi için sahip olduğumuz imkanlarımızla verilebilecek desteği verdik." diye konuştu.

 

Başka (ülkelerin NATO'ya katılımı) sürelerle kıyaslandığında Finlandiya ve İsveç’in sürecinin "hızlı" olduğuna işaret eden Scholz, “Avrupa'daki güvenlik için Kuzey Atlantik işbirliğine ihtiyacımız var." değerlendirmesini yaptı.

Rusya-Ukrayna savaşına da değinen Scholz, İsveç ile Ukrayna’nın yanında durduklarını söyledi.

 

Scholz, İsveç’in Ukrayna için Leopard tankları göndermeyi taahhüt ettiğini anımsatarak, İsveç’in desteğinin, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı koyması için önemli olduğunu kaydetti.

BERLİN (AA) - Almanya, karanlık internet olarak da adlandırılan "darknet"te, dünyanın en yüksek cirolu kara para aklama servisi olduğu öne sürülen "ChipMixer"e el koydu.

Federal Kriminal Dairesinden (BKA) yapılan açıklamada Frankfurt Savcılığına bağlı İnternet Suçlarıyla Mücadele Merkez Ofisi (ZIT) ile darknette dünyanın en yüksek cirolu kara para aklama servisinin kapatıldığı ve yedi terabaytlık verinin yanı sıra yaklaşık 44 milyon avro değerinde Bitcoin'e el koyulduğu ifade edildi.

Açıklamada operasyonun bugüne kadar yapılan en yüksek kripto varlık ele geçirme işlemi olduğu vurgulandı.

 

Öte yandan Alman medyasına yansıyan bilgilere göre, ChipMixer'in, 2017 yılının ortalarından bu yana faaliyet gösteren ve karıştırma olarak adlandırılan gizleme işlemlerinden sonra tekrar ödeme yapmak üzere öncelikle yasa dışı işlemlerden elde edildiğinden şüphelenilen Bitcoin'leri kabul eden bir hizmet olduğu öne sürülüyor.

Silah ve uyuşturucu kaçakçılarının bu hizmeti, yasa dışı işlemlerden elde edilen dijital para birimi Bitcoin'deki gelirleri temizlemek için kullandıkları iddia ediliyor.

ChipMixer'in 2017'den bu yana yaklaşık 154 bin Bitcoin veya 2,8 milyar avro tutarında kripto varlığı akladığı da iddialar arasında.

 

İçişleri Bakanı Nancy Faeser konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, "Darknette ciro bakımından dünyanın en büyük kripto para aklama platformunun kapatılması, siber suçlarla mücadelede Alman kolluk kuvvetleri için bir başka büyük başarıdır. Kripto para aklama hizmetleri, özellikle fidye yazılımı saldırıları yoluyla gaspta, suç teşkil eden siber faaliyetlerin önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu nedenle, bu soruşturma başarısı özellikle önemlidir." ifadelerini kullandı.

 

Uzun açıklamalarda bulunan Murat Gürbüz, Milli Görüs hareketinin tarihi derinliğinden günümüze kadar gelen etki, ve mesajlarını anlatırken ilginç açıklamalarda bulundu.

 

Gürbüz açıklamalarında, “Ülke ve millet olarak zor ve sıkıntılı günler yaşamaktayız, aynı zamanda mübarek günlerden de geçiyoruz. Bu manevi iklimin ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlar getirmesini diliyorum. Bundan tam 12 yıl önce 27 Şubat 2011 tarihinde milyonlarca insanın duaları eşliğinde davamızın lideri ve partimizin genel başkanı iken ebediyete uğurladık. Erbakan hocamızı anmak için Saadet Avrupa olarak her yıl anma ve anlama programları düzenlemeye başladık.

 

Bizler her ne kadar gurbette olsakta bütün farklılıklarımıza rağmen kardeşlik yurdu bir Türkiye’nin teminatıyız. 

Bizler yolundan dönmeyen, hedefinden taviz vermeyenleriz.

Bizler rüzgâra, konjonktüre, makama, mevkiye ve güce boyun eğmeyenleriz. 

Bizler hiçbir zaman diklenmeyen ama her şart ve koşulda dik duranlarız. 

Bizler Milli Görüşçüler, Saadet Partililer ilk virajda veda edenler değil, sonuna kadar vefa gösterenleriz. 

 

Hepiniz biliyorsunuz 1969 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız ilk adımı atıp, ilk tohumu ekerken birileri “Bir çiçekle bahar olmaz“ demişlerdi. Muhterem hocamızın cevabı ise  “Her bahar bir çiçekle başlar” diye cevabını vermişti. İşte bu yönüyle Saadet Partililer gelecek baharı müjdeleyen çiçeklerdir. 

 

Erbakan haftası etkinlikleri çerçevesinde her yıl farklı bir yönüyle hocamızı anlamaya ve  değerlendirmeye çalışıyoruz. Erbakan hocamızın ilim adamı yönünü, bazen siyaset ve devlet adamı yönünü anlamaya çalıştık. Dürüstlüğünden nezaketine,  ahlakından ve adalet anlayışına kadar hocamızı yorumlamaya dersler çıkarmaya çalıştık. 

 

Merhum hocamızın adil devlet ve insanca yaşam mücadelesine dikkat çekmek istiyorum. Bu temayı çok önemli bulduğum için ifade etmek istiyorum. Çünkü adalet mülkün yani devletin temelidir. Adaletin olmadığı yerde ne devletten ne düzenden ne de insanca yaşamdan bahsedilebilir. Adalet bir gömleğin adeta ilk düğmesi gibidir, o yanlış iliklendiği taktirde diğer tüm işler yanlış gidecektir. 

 

Ne yazık ki bugün böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bugün maalesef Türkiye’nin de Dünyanın da en büyük problemi adaletsizliktir. Adalet konusunda çifte standartlar giderek artmaktadır.

Merhametin yerini nefretin, şefkatin yerini öfkenin, diyaloğun yerini maalesef kavganın aldığı çatışmanın aldığı, adil paylaşımın yerini sömürünün işgalin aldığı bir dönemden geçiyoruz.

 

Soruyoruz, 

Bugün yeryüzünde yaşayan 8 milyar insandan 1 milyarı her gece yatağa aç giriyor. Böyle bir dünyada adaletten ve insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü?  

Bugün dünyada 80 ailenin servetinin 8 milyar insanın gelirinden fazla olduğu bir dünyada adil paylaşımdan bahsetmek mümkün mü? 

Bugün dünyada her on saniyede bir çocuk açlıktan hayatını kaybediyor. Bir buçuk milyar insan günlük 1 doların altında gelir ile hayata tutunmaya çalışıyor, böyle bir düzende insanca yaşamaktan bahsetmek mümkün mü? 

 

Maalesef mümkündür diyemiyoruz. 

Ne acıdır ki emperyalist hırslar nedeniyle parklarda oynaması gereken çocuklar dünyanın birçok bölgesinde şiddet, çatışma, savaş açlık ve sefaletlerde can veriyor. Yerlerinden yurtlarından edilen insanlar vatanlarını terk etmek ve binlerce kilometre uzakta hayata tutunmaya çalışıyorlar.  

 

Şimdi bir kez daha soruyoruz böyle bir dünyada barıştan, adaletten, güvenden ve huzurdan bahsetmek mümkün mü?  Malesef üzülerek söylüyoruz ki hiçbirimiz evet mümkündür diyemiyoruz, diyemeyiz. 

Peki cennet vatanımız Türkiye´miz de durum farklı mı? Şimdi aynı soruları Türkiyemiz için sormak istiyorum, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi? 

16 milyon insanın açlık, 50 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü? 

5 milyondan fazla ailenin elektrik faturaları ödeyemediği, 6 milyondan fazla insanın sosyal yardım almadan geçinemediği bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi ? 

Her üç gencimizden birinin işsiz olduğu bir ülkede yüzbinlerce ataması yapılmayan öğretmenlerin olduğu bir ülkede işçi ve memur maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığı bir ülkede çocuklarına bez ve mama dahi alamayan milyonlarca ailenin bulunduğu bir ülkede adaletten adil bir devletten adil paylaşımdan ve insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü? 

Ne yazık ki bunun cevabı hayır, hayır ve yine hayırdır… 

 

İşte merhum Erbakan Hocamızın mücadelesinin en önemli hedeflerinden birisi adil devlet, insanca yaşam, yaşanabilir bir Türkiye, yeni ve adil bir dünya düzeni idi. Bu saydıklarım Erbakan hocamızın değişmez hedefleri idi. Bizlerde bugün Saadet Partisi olarak onun çizdiği yolda yürüyor, Onun mücadelesini referans alıyoruz. Tıpkı Erbakan gibi ülkemizin imkan ve kaynaklarının bir avuç yandaşa aktarılmasına rıza gösteremiyor, tıpkı Erbakan gibi Türkiye’nin varlıklarının haraç mezat elden çıkarılmasına karşı çıkıyoruz. 

 

Erbakan gibi milleti borcundan dolayı bankalara mahkum eden faizci kapitalist politikalara evet diyemiyor Erbakan’ın yalın ayaklarıyla bir dilim ekmek için bir arabanın arkasından koşan, koşmak zorunda kalan küçük çocuğun hakkını aradığı gibi biz de karnını doyurabilmek için akşam pazar yerlerinde artıkları karıştıran ve buralardan karnını doyurmaya çalışanların mücadelesini veriyoruz.

 

Değerli Aytürk okuyucuları,

Bugün ülkemiz ve bölgemiz kritik ve hassas bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte dışarıya karşı güçlü olmanın ilk şartı içeride güçlü olmak birlik ve beraberliği tesis etmektir. 

Bugün Türkiye’nin bir diğer önemli problemi de kutuplaşmadır bir araya gelip konuşamıyoruz. Oysa hepimiz bu ülkenin insanıyız. Dertlerimizi sıkıntılarımızı birlikte çözmek mecburiyetindeyiz. Kutuplaşan değil kucaklaşan bir Türkiye’yi birlikte inşa etmek mecburiyetindeyiz. 

Partilerimiz, düşüncelerimiz çözüm yollarımız farklı olsa dahi birbirimizle konuşabildiğimiz, bir masa etrafında oturabileceğimiz gün aşamayacağımız hiçbir engel, çözemeyeceğimiz hiçbir sorun kalmayacaktır, bundan herkes emin olsun.

 

Muhterem okuyucular,

İnsan Cenabı Hakk tarafından eşref-i mahlukat olarak yaratılmıştır. Erbakan hocamızı anma vesilesi ile bir araya geldik, insanın eşref-i mahlukat olarak yaratılmış olduğunu idrak ederek, çatışma için değil diyalog için bir aradayız. Kutuplaşma için değil kucaklaşma için bir aradayız. Bizim şiarımız çifte standart değil adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil hakça paylaşımdır. Baskı ve tahakküm değil insan hakları ve hürriyet, şeffaflık, ehliyete ve liyakata özen göstermek ve dürüstlüktür. Dayatma değil uzlaşmadır. 

 

Erbakan hocamızın hayatı birlikteliklerin ne kadar geniş olduğunu ve başarılarının da örneğini bize göstermektedir.

Bizler de bugün bütün farklılıklarımıza rağmen, huzur barış ve kardeşlik içerisinde yaşamak için, 

Yeniden büyük Türkiye´yi, yaşanabilir bir Türkiye´yi ve nihai hedef olarak yeni bir dünyayı inşaa etmek zorundayız. 

 

Bu vesile ile Muhterem Necmeddin Erbakan hocamıza Allah‘tan rahmet, siz değerli okuyucularımıza hayırlı Ramazanlar dilerim.

 

Murat Gürbüz

Saadet Avrupa Tanıtım, Medya ve İletişim Başkanı

Mit großer Bestürzung mussten wir erfahren, dass die Konzernführung von Galeria Kaufhof die Schließung der Schweinfurter Filiale zum 31.01.2024 beschlossen hat. Zusammen mit 52 weiteren Filialen werden somit über ein Drittel der Filialen geschlossen. 

Die SPD Schweinfurt steht an der Seite der Beschäftigten von Galeria Karstadt Kaufhof und kritisiert die Entscheidung der Konzernleitung von Galeria Karstadt Kaufhof. Die Beschäftigten haben in den letzten Jahren durch Lohneinbußen, durch ihre harte Arbeit und durch großes Engagement zur Rettung des Schweinfurter Kaufhofs beigetragen. Sie trifft diese Entscheidung am härtesten und sie kämpfen völlig verständlich und berechtigt für den Erhalt der Filiale. Neben einer gesamtgesellschaftlichen Entwicklung und einer Verschiebung der Marktanteile hin zum Online-Handel haben auch viele Fehlentscheidungen des Konzernmanagements zu dieser Situation geführt. Das Warenhaus hat auch im 21. Jahrhundert eine Zukunft. Aber nur, wenn man auf die Beschäftigten und deren Expertise setzt.

Die SPD-Fraktion im Rathaus arbeitet seit Jahrzehnten an einer attraktiven Innenstadt mit der Aufwertung einzelner Quartiere und Plätze. Wir haben seit längerem die Entwicklung des insolventen Konzerns und des Insolvenzverfahrens verfolgt und uns für den Erhalt der Filiale stark gemacht. Im Februar gab es eine gemeinsame Unterschriftenaktion der Beschäftigten des Schweinfurter Kaufhofs organisiert von Verdi mit der SPD Fraktion im Rathaus. In kürzester Zeit wurden über 2.000 Unterschriften für den Erhalt der Geschäftsstelle der Filiale gesammelt. "Ich bin sehr enttäuscht von der Ankündigung der Geschäftsführung, die endgültige Schließung einer Sanierung der Filiale vorzuziehen. Der Galeria Kaufhof hat eine einzigartige Stellung in der Schweinfurter Innenstadt und bietet vielen Kunden und Gästen ein einmaliges Kauferlebnis.", so der Schweinfurter SPD-Abgeordnete Markus Hümpfer. 

Die geplanten Schließungen bedrohen etwa 5000 Arbeitsplätze in ganz Deutschland. "Wir stehen solidarisch an der Seite der Beschäftigten, die ihren Job durch die Fehlentscheidungen der Konzernführung verlieren.", so Hümpfer weiter. 

Die Schweinfurter SPD-Vorsitzende Marietta Eder erklärt: "Wir werden an der Seite der Beschäftigten weiter kämpfen. Sie sollen nicht für Fehlentscheidungen des Managements kämpfen. Auch aus anderen Städten hören wir, dass Oberbürgermeister und Fraktionen sich für den Erhalt einsetzen. Das wollen wir auch gemeinsam für Schweinfurt tun. Dazu wollen wir als Stadt Schweinfurt gemeinsam uns mit anderen Städten für den Erhalt einsetzen. Es geht um die Beschäftigten und der Stadt droht die Verödung der Innenstadt. Das wollen wir verhindern."

 

Markus Hümpfer, MdB 

 

Göppingen Diyanet Türk İslâm Birliği DİTİB Merkez Camiinde sağlık bakım sigortası konulu konferans düzenlendi.
 
Almanyanın Badenwürtemberg eyaletinin Göppingen şehri kaymakamlığı (Landrasamt) görevlisi Nagehan Sacıak  Diyanet Türk Islam Birliği DITIB Merkez Caminde düzenlenen konferans salonunda sağlık konulu konferansda konuştu. Konferansa ilgi duyan çok sayıda vatandaşlarımız katıldılar. Göppingen kaymakamlığı (Landratsamt)Sağlık bakım noktası kurumundan davetli olarak gelen sağlık uzmanı Nagehan Sacıak konuşmasına bima eşliğinde konuşmasında,Almanya'ya ilk gelen büyüklerimiz emekli oldular, hatta ikinci nesil büyüklerimizde emeklilik yaşına geldiler,yaşlanan hasta olan insanlarımıza bakıma muhtaç duruma gelenlere sağlık sigortası olanlara sağlık kurumu maddi ve manevi yardımda bulunuyor. 
 
 
Almanya’da bakım sigortası
 
Bakım sigortasının yardımlarına ilişkin haklara sahib olmak için bakım sigortasına dilekçe ile müracat edilmelidir. Bunu telefonla da yapabilirsiniz. Bakım kasası, sağlık kasasında bulunmaktadır" dedi. Nagehan Sacıak, konuşmasını şöyle sürdürdü;  "Her insan, mümkün olduğu kadar uzun,sağlıklı bir hayatı yaşamayı arzu etmektedir. Ancak her kes bakıma muhtaç hale gelebilir. Bu durumda güvence altına alınamanız için bakım sigortası var. Bakım sigortası, 1 Ocak 1995 tarihinde sosyal sigortanın bağımsız bir dalı olarak yürürlüğe geçtı. Tüm yasal ve özel sigortalılar için kapsamlı bir sigorta zorunluluğu bulunmaktadır. Tüm yasal sigortalılar, otamatik olarak bakım sigortasında da  sigortalıdır. Özel sigortalılar,özel bakım sigortası yaptırmaya mecburdur. 
Sosyal bakım sigortasının yardımları, işverenlerin ve çalışanların büyük oranda eşit olarak ödediği katkı payları ile finanse edilmektedir.
 
  
Bakım sigortası neden gereklidir?
 
Konuşmasını şöyle sürdürdü Nagehan Sacıak; “Toplumlar gittikçe yaşlanıyor. Nüfus gelişimine ilişkin tahminlere göre Almanya'da yaşlı kişilerin sayısı (67 yaş ve üstü) 2040 yılına kadar muhtemelen yaklaşık 21, 5 milyona yükselecektir. 2013 yılında 67 yaş ve üstü insanların sayısından yaklaşık 6,3 milyon veya  yüzde 42 daha yüksek  olacaktır. Bu gün yedi yaşında olan bir kız çocuğu, 22.yüzyılını görmeye ilişkin iyi bir şansı vardır. 80 yaşından itibaren bir başkasının yardımına muhtaç kalmaya ilişkin ıstatistiksel olasılık yüzde 32 ulaşmaktadır. Nüfus yaşlandıkça, bakıma muhtaç kişilerin sayısı da bir o kadar artmaktadır"
 
 
Günümüzde kaç insan bakım sigortasına muhtaçtır? 
 
"Günümüzde yaklaşık 3,94 milyon insan, her ay bakım sigortasından hizmet almaktadır. Yardım alanların çoğu, yaklaşık 2,9 milyon,ayakta yardımlar almaktadır. Yatakta da bakımı yapılan insanların sayısı yaklaşık 780.000'dir."
Sorulu cevaplı devam eden  konuşmasında Nagehan Saçıak, ben şehrimiz Göppingen Landratsamt’dayım.
Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! 
E- postayla bana ulaşabilirsiniz”dedi.
 
Doğan Tufan 

Auslöser für eine Typisierungsaktion für Stammzellenspenderinnen und –spender im Landratsamt Würzburg war die lebensgefährliche Knochenmarkserkrankung der siebenjährigen Mara. Ihr Onkel, Markus Feser, ist Mitarbeiter des Landratsamtes und fiebert mit Maras Familie mit, ob ein passender Stammzellenspender gefunden werden kann, um das Leben von Mara zu retten.

 

Auf Fesers Initiative hin organisierte das Landratsamt Würzburg eine Typisierungsaktion, um möglichst viele neue Spenderinnen und Spender in die Stammzellenspenderdatei des „Netzwerks Hoffnung“ der Universitätsklinik aufnehmen zu können. Insgesamt nahmen 39 Personen die Möglichkeit wahr, mit ihrer Speichelprobe beizutragen, dass eventuell Mara – oder den zahlreichen Patienten, die weltweit auf eine passende Stammzellenspende warten – geholfen werden kann.

 

Hoffnung spenden und Leben retten

Dr. med. Sabine Kuhn stand fünf Stunden lang mit dem Team des „Netzwerks Hoffnung“ der Uniklinik Würzburg im Landratsamt bereit, um Speichelproben von Spendenwilligen zu nehmen und zu dokumentieren. Als Unterstützung hatte sie Lilli Adelmann und Klaudia Paluchowska mitgebracht, die sich seit Jahren unter dem Motto „Hoffnung spenden und Leben retten. Für Franken. Für Bayern. Für die ganze Welt.“ einsetzen.

 

Landrat Thomas Eberth bedauerte, dass er das erste Mal in seinem Leben für etwas Gutes zu alt sei – denn neu aufgenommene Spendende dürfen nicht älter als 45 Jahre sein. Eberth ist jedoch ohnehin schon seit vielen Jahren in der Spenderdatei registriert und begrüßte das Engagement der Kolleginnen und Kollegen, um nach der Zwangspause durch die Corona-Pandemie wieder auf diese Möglichkeit, Leben zu retten, aufmerksam zu machen. Auch das Gesundheitsamt Würzburg unterstützte mit den Mitarbeiterinnen Iris Bodach und Jeannine Müller-Heppes die Typisierungsaktion.

 

Dr. Kuhn erklärte: „Viele Patienten mit Leukämie oder ähnlichen Erkrankungen sind wie Mara für ihre Heilung auf eine Stammzelltransplantation angewiesen. Für eine solche Transplantation müssen die Gewebemerkmale zwischen Patient und Spender nahezu vollständig übereinstimmen. Da es jedoch sehr viele unterschiedliche Merkmalskombinationen gibt, ist es oft unglaublich schwierig, einen geeigneten Spender zu finden. Deshalb ist eine Aktion wie heute im Landratsamt unglaublich wertvoll, um möglichst viele Spender in der weltweiten Datenbank zu haben.“

 

Stammzellenspende fast so einfach wie eine Blutspende

Landrat Eberth informierte sich über den Ablauf, wenn ein Match gefunden wurde, also die Stammzellen von Patient und einem Spender passen. „Es muss schon seit längerem keine Knochenmarksentnahme mehr beim Spender vorgenommen werden“, erklärte Dr. Kuhn. Der Eingriff erfolge ähnlich wie bei einer Blutspende und sei für den Spender nahezu schmerzfrei und in rund fünf Stunden erledigt. Durch Vermehrung der Stammzellen mit einem Medikament können diese fast so einfach wie eine Blutspende gewonnen werden. „Wir hoffen, dass wir mit der Aktion im Landratsamt dazu beitragen konnten, einem Patienten neue Hoffnung zu schenken“, betonte Landrat Eberth. „Und wir wünschen der kleinen Mara und allen, die auf eine Stammzellenspende warten, alles Gute und hoffentlich rechtzeitig eine passende Spende.“

 

Registrierung auch individuell möglich

Wer sich mit einer Speichelprobe registrieren lassen will, dem sendet das Netzwerk Hoffnung auch ein Typisierungsset nach Hause. Dieses kann kostenlos unter Telefon 0931 201-31325 oder per Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! angefordert werden.

 

Die Kosten der Ersttypisierung betragen 40 Euro und werden nicht von der Krankenkasse übernommen. Diese werden ausschließlich aus privaten Spenden finanziert. Das Netzwerk Hoffnung ist für jede Unterstützung dankbar. Spendenkonto: Netzwerk Hoffnung, HypoVereinsbank Würzburg, IBAN: DE12 7902 0076 0304 5555 05, BIC: HYVEDEMM455

 

Weitere Informationen gibt es unter www.ukw.de/netzwerke/netzwerk-hoffnung

 

„AOK-Bewegte Pause“ in der Grundschule Würzburg-Stadtmitte

 

Sehr gefreut haben sich die Schülerinnen und Schüler der Grundschule Würzburg-Stadtmitte als AOK-Direktor Alexander Pröbstle Spielgeräte im Wert von 500 € vorbeibrachte. Die Würzburger Schule profitiert von den Leistungen der gesundheitsförderlichen Schulentwicklung der AOK Bayern.

 

„Prävention in der Schule ist ein wichtiger Teil unseres Markenkerns“, beschreibt Alexander Pröbstle den Grund für das Engagement der Gesundheitskasse. Dabei betont er, dass es wichtig sei, das Thema Bewegung dauerhaft und strukturiert in den Schulalltag zu integrieren.

 

Zusammen mit der Schulleiterin Carola Günther und der Sozialpädagogin Monika Steinhäuser nahmen die Schülerinnen und Schüler die neuen Spielgeräte begeistert in Empfang.

Aus Anlass des Internationalen Frauentags am 8. März veranstaltete die Gleichstellungsstelle des Landratsamtes Würzburg mit Unterstützung der VR-Bank Würzburg und des Kinderbuchverlags Minedition AG einen Malwettbewerb unter dem Motto „WonderWoman“.

 

Patin für das Motto des Wettbewerbs war die Comicfigur WonderWoman, die einen starken Sinn für Gerechtigkeit hat. Den Viertklässlern in den Grundschulen stellte sich beim Malwettbewerb die Aufgabe, ihre ganz persönliche, reale „WonderWoman“ darzustellen. Aus den in den Klassen jeweils selbst ausgewählten drei Bildern wurde dann das Siegerbild an das Landratsamt eingereicht.

 

Die Jury, bestehend aus Landrat Thomas Eberth, der kommunalen Gleichstellungsbeauftragten Carmen Schiller, der Verkaufs- und Vertriebsleitung der Minedition AG Martina Flessenkemper und einer Vertretung von der VR-Bank Würzburg, ermittelte aus allen eingesendeten Gewinnerbildern die Landkreissiegerinnen.

 

Für Mathilda Högler aus der Grundschule Aub, die als Landkreissiegerin hervorging, ist ganz eindeutig ihre Mama die Superheldin. Sie malte ebenso wie die Schulsiegerinnen Patricia Vrinceanu und Sumaira Torshkhoeva ihre Mama, die für das Essen ebenso sorgt wie sich liebevoll um die kleine Tochter kümmert. Laut Carmen Schiller werden in der Grundschule Rimpar ebenfalls eine Landkreissiegerin und zwei Schulsiegerinnen ausgezeichnet.

 

Zur Preisverleihung mit Urkunden, Preisgeld, Büchern und einem Zuschuss für die Klassenkasse hieß Schulleiterin Nicole Assmann die Besucher willkommen. Neben dem Schulverbandsvorsitzenden Bürgermeister Roman Menth (Aub) und dessen Gelchsheimer Amtskollegen Roland Nöth bevölkerten Schulrat Kai Thoma, die Präsidentinnen des Würzburger Zonta Club Electra Annette Barreca und Ilka Klose, sowie Carmen Schiller und Gertraud Rappert, Beraterin der VR-Bank Aub den Klassenraum.

 

Landrat Thomas Eberth erklärte, dass sich mit dem Malwettbewerb der Gleichstellungsstelle bereits Viertklässler Gedanken darüber machen sollten, was starke Frauen alles leisten und wie wichtig diese „Superfrauen“ in der Gesellschaft  sind. Von Annette Barreca und Ilka Klose bekamen die Viertklässler einen kurzen Einblick in das internationale Netzwerk Zonta, in dem sich berufstätige Frauen in verantwortlicher Position für die Unterstützung und Förderung von Frauen einsetzen.

 

Ausgestellt werden die Siegerbilder noch bis zum 14. April 2023 im Landratsamt Würzburg, Zeppelinstraße 15, Haus 1, im Foyer des 1. Obergeschosses. Alle Bilder der teilnehmenden Grundschulen sind auf www.landkreis-wuerzburg.de zu sehen.

 

 

İSTANBUL (AA) - Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in mRNA tabanlı aşı üretimi için ürettiği konteyner fabrika, Ruanda'ya ulaştı.

Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame, "BioNTainer" adı verilen konteyner fabrikaların Ruanda'ya ulaşmasının tarihi bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

Kagame, bu fabrika sayesinde Afrika'da ilk kez A'dan Z'ye kapsamlı bir mRNA aşı üretim tesisinin kurulmuş olacağına dikkati çekti.

Başkent Kigali'de Haziran 2022'de temeli atılan üretim tesisine konuşlandırılacak konteyner fabrika, Afrika ülkelerinin mRNA aşılarına daha hızlı erişimini kolaylaştıracak.

Mobil fabrikalar sonrasında Senegal ve Güney Afrika'ya da kurulacak.

Şirket, Kovid-19'un yanı sıra yeni geliştirdiği ve insanlar üzerinde denenecek mRNA tabanlı sıtma ve tüberküloz aşılarını da burada üretmeyi hedefliyor.

Toplamda 6 adet 40'lık (uzunluğu 12 metre) konteynerden oluşan yapı "BioNTainer" olarak adlandırılıyor.

Son GELİŞMELER

FOTO GALERİ

Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel'den ilginç entegrasyon tesbiti: “Yanlış tartan teraziler öncelikle sahibine zarar verir.”

Online-Workshops für berufstätige pflegende Angehörige

Makedonya’da Kominizim döneminde kapatılmayan cami bu gün kapatıldı

Almanya Savunma Bakanı Pistorius: "Ukrayna savaşı uluslararası bir boyut kazandı"

Almanya'daki Mölln faciasının 32. yıl dönümünde anma töreni düzenlendi

Trump'ın son tehditleri, küresel ticaret geriliminin tırmanacağına dair endişeleri artırdı

Almanya Savunma Bakanı Pistorius: "Ukrayna savaşı uluslararası bir boyut kazandı"

Vollversammlung mit Zeichen für die Zukunftsstrategie

Würzburg sagt „Nein“ zu Gewalt gegen Frauen