Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

GÜMÜLCİNE (AA) - Batı Trakya'daki soydaş milletvekilleri, Gümülcine yakınlarında bulunan Narlıköy'deki Türk mezarlığına düzenlenen saldırıyı kınadı.

Radikal Sol İttifakın (SYRIZA) Rodop ilinden milletvekili Özgür Ferhat, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "İnsanlık dışı yapılabilecek en büyük saygısızlık ebediyete intikal etmişlerimizin kabirlerine yapılan saldırıdır. Narlıköylülere geçmiş olsun. Bu çirkin saldırının faillerinin bir an önce bulunmasını ve bu tür provokasyonların bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum." ifadesini kullandı.

Değişim Hareketi Partisi (KINAL) İskeçe Milletvekili Burhan Baran da yapılan saldırıyı şiddetle kınadığını belirterek "Halkımızı olay aydınlatılıncaya kadar sağduyulu olmaya davet ediyorum." paylaşımında bulundu.

Yunanistan Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Genel Sekreteri Yorgos Kalancis, yayımladığı açıklamada, utanç verici olarak nitelendirdiği saldırıyı kınadı.

Batı Trakya'da dün, Gümülcine yakınlarında bulunan Narlıköy'deki Türk mezarlığına saldırı düzenlenmişti.

Kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce yapılan saldırıda yaklaşık 20 mezar taşına zarar verilmişti.

Mezarlığı ziyaret edenlerin fark ettiği saldırıyla ilgili yerel makamlar bilgilendirilmişti.

 

BERLİN (AA) - Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, Türkiye'den yapılan vize müracaatlarındaki sıkıntıların devam ettiğini belirterek, hem AB'nin hem de Almanya'nın Türkiye ile vize konusunda yükümlülüklerini yerine getirmesini beklediklerini söyledi.

Büyükelçi Şen, Berlin’de düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı IFA 2023'teki Türk stantlarını gezerek Türk iş insanlarının istek ve şikayetlerini dinledi.

Şen, AA muhabirine, Türkiye'nin Avrupa ailesinin parçası olduğunu belirterek, "Türkiye, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) katılım müzakereleri yürütmekte olan aday ülkedir. AB üyeliğini kendisine stratejik hedef almış bir ülkedir." dedi.

Türkiye’nin AB ile arasında uzun yıllardır Gümrük Birliği'nin olduğunu, bu Birlik ve AB müktesebatından kaynaklanan belirli haklarının bulunduğunu vurgulayan Şen, şunları dile getirdi:

“Bunların içerisinde daha önce AB ile başlattığımız ve son aşamasına kadar geldiğimiz vize muafiyeti diyaloğu süreci de var. Bu, birinci unsur. İkinci unsur olarak Türkiye, AB'nin ve özellikle Almanya'nın en önemli ticari partnerlerinden birisi. Burası bizim ihracatımız bakımından birinci sırada. Bu kadar yoğun ilişkiler göz önüne alındığında aslında insanımızın daha fazla gelip gidiyor, burada daha fazla temas edebiliyor olması, daha fazla imkan sahibi olması lazım.”

Şen, Türkiye ile Almanya arasındaki beşeri münasebetlerin de çok yoğun olduğunu anlattı.

Firma temsilcilerinin fuara başvurmalarına ve ücretini ödemelerine rağmen vize alamayanların olduğunu hatta vize başvurusu için randevu dahi alamayanların bulunduğunu ve bu nedenle katılamayanların olduğunu anlattıklarını ifade eden Şen, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu, bizim için çok üzücü bir durum. Biz hem AB'nin hem de Almanya'nın Türkiye ile vize konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmesini bekliyoruz. Bir an önce vize muafiyetinin önce hedeflenip bir programa bağlanıp -Belki bir kaç yıl alacaktır- bunun üzerinden hemen bir vize kolaylığı sağlanmasını, özellikle ve öncelikle iş insanlarımıza, öğrencilerimize ve akademisyenlerimize vize kolaylığının bir an önce yürürlüğe konmasını bekliyoruz. Bu beklentimizi her fırsatta Alman dostlarımız ve Alman Dışişleri Bakanlığının dikkatine getiriyoruz. Umarım bu alanda yakın zamanda bir gelişme olabilecektir.”

- "Vize kolaylığı konusunda adım atılmasını bekliyoruz"

Şen, Türkiye'den yapılan vize müracaatlarındaki sıkıntılara ilişkin, diplomatlar olarak aralarında görüş ve bilgi alışverişinde bulunduklarını söyledi.

Kendi muhataplarının dürüstlüğüne, söylediklerinin gerçek olduğuna inandıklarını ve inanmak istediklerini vurgulayan Şen, "Önemli bir sorun olduğunun farkındayız. Bunu her fırsatta diplomat meslektaşlarımız ve aynı zamanda her zaman siyasi ve üst düzey temaslarda Alman makamlarının dikkatine getiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Son aylarda vize sürecinin çok uzun sürmesi, ret ve istenen evrak sayısının artırılması, iş insanlarının ücret ödemelerine karşın fuarlara katılamaması gibi konularda ciddi sorunların devam ettiğini anlatan Şen, şunları kaydetti:

"İki ülke arasındaki beşeri münasebetler, her alanda çok yoğun. Bizim burada yaşayan çok sayıda insanımız var. Ekonomik ve ticari ilişkilerimiz çok yoğun. Sivil toplum alanında da ilişkilerimiz gelişiyor. Biz bu yoğunluğa yaraşır şekilde özellikle Almanya ile ama Almanya tabii Schengen bölgesinde olduğu için AB ile bu vize serbestisi ve vize kolaylığı konusunda artık adım atılmasını ve ilerleme sağlanmasını bekliyoruz."

BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Türkiye’nin, Rusya ve Ukrayna’nın Karadeniz üzerinden yaptığı tahıl sevkiyatını düzenleyen Karadeniz Tahıl Girişimini yeniden rayına oturtma çabalarının önemli olduğunu söyledi.

Baerbock ile Rumen mevkidaşı Luminita Odobescu, Berlin’de yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Romanya’nın yüz binlerce Ukraynalı mülteciyi barındırdığını, “Savaş Uçağı Koalisyonu” kapsamında da Ukraynalı F16 savaş uçağı pilotlarına eğitim vererek Ukrayna’ya Rus saldırganlığına karşı yardım ettiğini belirten Baerbock, Rusya’nın Karadeniz'deki savaş gemilerinin silahlarını tahıl nakliyecilerine doğrulttuğunu ve tahıl aktarma noktalarını bombaladığını ifade etti.

Baerbock, Tuna Nehri üzerindeki limanların milyonlarca ton tahıl için son derece önemli merkezler haline geldiğini, Rusya’nın bunları IHA’larla ve bombalarla yeryüzünden silmek istediğini kaydetti.

Türkiye'nin çabalarıyla Birleşmiş Milletler (BM) arabuluculuğunda hayata geçirilen Karadeniz Tahıl Anlaşması konusunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tutumunu eleştiren Baerbock, “Türkiye'nin anlaşmayı yeniden rayına oturtma çabaları önemlidir. Sadece Putin yüzünden yük gemileri tekrar serbest geçiş yapamıyor.” ifadesini kullandı.

Baerbock, Rusya'nın acımasız savaşının dünyadaki yoksullar için de sonuçları olduğunu, Rusya’nın küresel açlığı daha da artırdığını ifade etti.

Romanya ve Bulgaristan’ın Schengen bölgesine üye olmaları gerektiğini vurgulayan Baerbock, buna karşı çıkan ülkelere bu engellemeyi sonlandırmaları çağrısında bulundu.

Romanya Dışişleri Bakanı Luminita Odobescu da Rusya'nın Tuna bölgesine saldırılarını kınayarak, insansız hava aracı saldırılarının Romanya topraklarına veya sularına doğrudan bir tehdit oluşturmadığını belirtti.

Odobescu, Almanya ile çeşitli alanlarda işbirliklerini genişletmek istediklerini dile getirerek, Romanya’nın Schengen bölgesi üyeliğine destek veren Alman hükümetine teşekkür etti.

Romanya’nın AB’nin genişlemesini desteklediğini vurgulayan Odobescu, Moldova ve Ukrayna'nın Avrupa entegrasyonunun önemli bir siyasi önceliğe sahip olduğunu sözlerine ekledi.

LONDRA (AA) - Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini hedefleyen Invest in Türkiye Forum 2023'ün (Türkiye’de Yatırım Forumu 2023) iki ülkenin iş dünyası temsilcilerini 19 Eylül’de Londra’da buluşturacağı bildirildi.

Etkinliği düzenleyen EEL Events’ten yapılan açıklamada, etkinliğin Londra'da St. Ermin's Hotel’de ve İngiliz parlamentosunda düzenleneceği bildirildi.

Açıklamada, Türk ve İngiliz konukları, yatırımcıları ve düşünce liderlerini bir araya getirecek etkinlikle, katılımcıların değerli bağlantılar kurması, öngörülerin paylaşılması ve Türkiye ile Birleşik Krallık arasında ekonomik bağları daha da güçlendirebilecek bir sinerji ortamının yaratılmasının hedeflendiği belirtildi.

- Ekonomik ilişkiler tüm zamanların en yüksek seviyesinde

Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen EEL Events Kıdemli Proje Yöneticisi Emine Azed Acar, söz konusu etkinliğin mevcut ekonomik ortamda önemini vurguladı.

Acar, "Invest in Türkiye Forum 2023, uluslararası yatırımcılara ve iş dünyası liderlerine Türkiye-Birleşik Krallık ekonomik koridoruna dahil olmaları için eşsiz bir platform sunuyor." dedi.

İkili ilişkilerin ekonomik olarak oluşturduğu potansiyele dikkati çeken Acar, "Ekonomik ilişkilerin tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğu bir dönemde gerçekleştirilen bu etkinlik, bu ortaklığın sunduğu muazzam fırsatlardan yararlanmak isteyenlerin mutlaka katılması gereken bir etkinlik." ifadesini kullandı.

EEL Events açıklamasında, etkinliğin önde gelen Türk ve İngiliz konukları, yatırımcıları ve düşünce liderlerini bir araya getiren bir ağ oluşturmayı hedeflediği kaydedildi.

Etkinlikte Türkiye'nin dinamik ekonomik ortamında öne çıkan önemli temaların ve fırsatların ele alınacağı belirtilen açıklamada, etkinlik kapsamında düzenlenecek oturumlarda iklim geçişinin finansmanı, 2023 için birleşme ve satın alma görünümü, sürdürülebilir altyapı yatırımları, yeşil enerji ölçeklenebilirliği ve proje finansmanı gibi başlıkların görüşüleceği kaydedildi.

Açıklamada, etkinliğe ilişkin daha fazla bilgi almak ve kayıt olmak için www.eelevents.co.uk/upcoming-events/invest-in-turkey-forum-2023 adresini ziyaret edilebileceği belirtildi.

ANKARA (AA) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İsrail Enerji Bakanı Israel Katz ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Bayraktar, X sosyal medya platformundan, İsrail Enerji Bakanı Katz ile görüşmesine ilişkin paylaşımda bulundu.

Söz konusu görüşmede, doğal gaz başta olmak üzere enerji alanındaki ikili ve bölgesel işbirliği imkanlarını değerlendirdiklerini belirten Bayraktar, "Sayın Katz'ın yaptığı davet kapsamında en kısa sürede İsrail ziyaretimizi de gerçekleştirmeyi planlıyoruz." ifadelerini kullandı.

İsrail Enerji Bakanı Israel Katz da sosyal medya platformu X'ten yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:

"Türkiye Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar ile verimli bir sohbet gerçekleştirdik. Enerji işbirliğimizi yenilemenin olanaklarını tartıştık. Başbakan Netanyahu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşme amaçlı (Türkiye'ye) bir ziyaret planlarken, bölgesel işbirliği açısından umut verici bir dönemden geçiyoruz. Bizi izlemeye devam edin."

İSTANBUL (AA) - Kaspersky, şirket birleşmeleri ve satın almalarındaki artışın, siber güvenlik uygulamalarına duyulan ihtiyacı da gündeme getirdiğini paylaştı.

Şirket yaptığı açıklamayla, bir işletmeyi satın alırken siber güvenlik risklerinin nasıl ortadan kaldırılacağına ilişkin bilgiler verdi.

Buna göre, küresel işletmelerin giderek daha fazla birbirine bağlı hale gelmesinin yanı sıra, şirketlerin büyüme, çeşitlendirme ve stratejik konumlanma arayışına girmesiyle birleşme ve satın almaların sayısı artıyor.

LexAfrica tarafından paylaşılan Dealmakers Africa'nın son verileri, Afrika'daki birleşme ve satın alma faaliyetlerinde güçlü bir artışa işaret ediyor ve kıtanın küresel iş dünyasında yükselen önemine ışık tutuyor. Kaspersky'nin de altını çizdiği üzere birleşme ve satın alma sayısındaki bu artış, siber güvenlik uygulamalarına duyulan ihtiyacı da gündeme getiriyor.

Rapor, Afrika'da 2022 yılının ilk çeyreğinde birleşme ve satın alma faaliyetlerinde önemli bir artış olduğunu vurguluyor. Güney Afrika hariç Afrika kıtasında 2022 yılında 9,7 milyar dolar değerinde anlaşma yapıldı. Bu rakam bir önceki yılın aynı dönemine göre neredeyse üç kat artışa karşılık geliyor. Batı ve Kuzey Afrika gibi bölgeler birleşme ve satın almaların yoğunlaştığı yerler haline gelirken, bu bölgelerdeki potansiyel siber risklerin farkında olmak hayati önem taşıyor.

Kaspersky, bu nedenle birleşme ve satın alma faaliyetlerinin beraberinde getirdiği güvenlik açıkları konusuna özellikle dikkati çekiyor. Başka bir işletmeyi satın almak veya birleşmek beraberinde dijital sistemleri, ağları ve verileri entegre etmek anlamına geliyor. Bu entegrasyon süreci doğru yönetilmezse her iki tarafı da siber tehditlere maruz bırakma riski oldukça yüksek.

- "Bir şirketi satın aldığınızda bu onun risklerini ve sorumluluğunu da üstlendiğiniz anlamına gelir"

Açıklamada görüşlerine yer verilen Kaspersky Bilgi Güvenliği Bölümü Başkanı Alexey Vovk, "Halihazırda kurulu bir işletmeyi satın almak, hızlı kazanç potansiyeli nedeniyle girişimciler veya işlerini genişletebilecek yenilikçi varlıklar veya istihbaratlar elde etmek isteyen büyük şirketler için cazip bir seçenek sunuyor. Ancak bu süreçte yasal, finansal ve yönetişimsel durum tespitlerinin yanı sıra güvenlik de odak noktası olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Vovk, tüm tavsiyelerin ötesinde, çalışan hatalarının da bir endişe kaynağı olduğunu ve bunun önemli veri ihlallerine yol açabileceğini vurgulayarak, bu durumun, Kaspersky'nin Orta Doğu, Türkiye ve Afrika bölgesindeki çalışanlar arasında gerçekleştirdiği son araştırmasında da kanıtlandığını anımsattı.

Kaspersky Otomatik Güvenlik Farkındalığı Platformu'nda (KASAP) yerleşik olarak bulunan kimlik avı simülatörü ile yapılan testinin, çalışanların yüzde 20'sinin kötü amaçlı bağlantılara tıkladığını ve kurumsal duyurular içerdiği iddia edilen dolandırıcılık e-postalarına aldanma eğiliminde olduğunu gösterdiğine işaret eden Vovk, şu bilgileri verdi:

"Bir işletmeyi satın alırken, satın alan kuruluş, çalışanlar ve hassas verileri işleyen üçüncü taraflar söz konusu olduğunda, personele daha önce verilen siber güvenlik eğitimlerinin yanı sıra gizlilik anlaşmaları da dikkate alınmalıdır. Temel olarak, veri erişiminin sınırlandırılmasını ve çalışanlar ayrıldığında uygun şekilde iptal edilmesini sağlamak için yeni kuruluşta şirket kaynaklarına yönelik gerekli erişim kontrolleri uygulanmalıdır. Bunların yanı sıra birleşme veya satın alma süreçlerinde veri koruma ve siber güvenlikle ilgili yasalar konusunda bilgi sahibi olmak da büyük önem taşıyor.

Bu, kişisel verilerin sorumlu bir şekilde işlenmesi için öngörülen koşulları düzenleyen bölgesel regülasyonları ve yasaları da kapsıyor. Bir şirketi satın aldığınızda bu onun risklerini ve sorumluluğunu da üstlendiğiniz anlamına gelir. İşletmelerin siber dayanıklılığının en iyi şekilde sağlanması ve sürdürülmesi devamlılık gerektiren bir süreçtir. Tehdit aktörlerinin yeni teknik ve taktiklerinden korunmak için dijital iş çözümlerine, araçlarına ve becerilerine ek yatırımlar yapmak, yasalara uygun kuralları belirlemek ve siber güvenlik politikalarını ve koruma sistemlerini gözden geçirmek gerekir. Siber güvenlik seviyenizi en başından itibaren kontrol etmek, olaylara dair olasılığını azaltmanıza, gelişim için net bir yol belirlemenize ve yeni hedeflere ulaşmanıza yardımcı olacaktır."

- "Şirketin geçmişte yapmış olabileceği siber güvenlik denetimlerini araştırın"

Açıklamada, yeni bir işletmeyi satın almadan önce dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin şu uyarılarda da bulunuldu:

"Mevcut siber güvenlik önlemleri, şirketin geçmişte yapmış olabileceği siber güvenlik denetimlerini araştırın. Değerli varlıklar, işletmenin en değerli dijital varlıklarını belirleyin. Bir e-ticaret platformu için örneğin bu web sitesi olabilir. Bunları kapsamlı güvenlik açığı kontrolünden geçirin. Barındırma ve veri yönetimi; şirketin web barındırma sağlayıcısı ve sağlayıcının itibarı hakkında bilgi edinin. Geçmişte yaşanan güvenlik olayları, barındırma hizmetinin değiştirilmesini gerektirebilir. Güvenlik standartları, işletmenin niteliğine bağlı olarak uyması gereken belirli siber güvenlik standartları olabilir. Kritik varlıkları olmayan işletmeler bile fidye yazılımı gibi yaygın tehditleri engellemek için temel güvenliğe sahip olmalıdır. Şirket itibarı ve veri ihlalleri; geçmişteki veri ihlallerini ve sonraki düzeltme adımlarını araştırın. Veri sızıntıları bir şirketin itibarını zedeleyebilir ve yasal sorunlara davetiye çıkarabilir. "

ANKARA (AA) - BURCU ÇALIK - Türkiye'de ortalama 4 milyon kişi uykuda solunumun belli bir süre durmasına yol açan uyku apnesiyle mücadele ederken, uykuda hareket bozukluğu ve gün içinde bir anda uyuyakalmaya neden olan "narkolepsi" hastalığı ciddi uyku bozuklukları arasında gösteriliyor.

Yatak kapasitesi ve fiziki imkanlarıyla alanında en donanımlı merkezlerden biri olan Ankara Etlik Şehir Hastanesi bünyesindeki Uyku Bozuklukları Merkezi, her gün çok sayıda hastanın teşhis ve tedavi süreçlerini yürütüyor.

Merkezin Sorumlusu, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Fırat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkezde yürütülen çalışmalar ve en sık görülen uyku bozukluklarına ilişkin bilgileri paylaştı.

Yaklaşık 10 ay önce faaliyete geçen merkezin 15 yatak kapasitesine sahip olduğunu anlatan Fırat, "Merkezimizde 84 farklı uyku bozukluğunu tespit etmeye çalışıyoruz. En sık gece uykuda nefes durması, horlama, gündüz aşırı uyku hali gibi şikayetleri bulunan, uykuda solunum bozukluğu olan hastalarla karşılaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

- Uyku hastalıklarının yüzde 60'ını solunum bozuklukları oluşturuyor

Hastaları gerektiğinde bir gece merkezde yatırarak, uykudaki hareketlerinin, solunumlarının izlendiğini ve tanıya göre uyurken düzenli solunum için cihaz kullanma, ağız içi silikon plak veya ilaç tedavisi gibi yöntemlerin uygulandığını belirten Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Genel olarak uyku bozukluklarının yüzde 60'ını uykuda solunum bozuklukları oluşturuyor. İkinci sırada ise uykuda hareket bozukluklarıyla karşılaşıyoruz. Huzursuz bacak, periyodik bacak sendromu gibi rahatsızlıkları içine alan bu hastalıklar da kişinin sağlıklı şekilde uyumasını engellediği için sabahları uyanamamaya, gün içinde uykulu olmaya sebep oluyor."

Uykuda hareket bozukluğunun demir eksikliği, antidepresan ilaç kullanımı veya farklı sebeplerle ortaya çıkabildiğini aktaran Fırat, gece uykuda aşırı hareket, sabahları birbirine dolaşmış nevresimle uyanma, akşam üstü bacaklarda huzursuzluk, ağrı, karıncalanmanın hastalığın en önemli belirtileri arasında yer aldığını dile getirdi.

- "Narkolepsi ciddi sonuçları olan bir hastalık"

Bazı uyku hastalıklarının da ciddi hayati riskleri ortaya çıkardığına işaret eden Fırat, şunları kaydetti:

"Narkolepsi' dediğimiz uyku bozukluğu, nadir görülse de çok ciddi sonuçları olan bir hastalık. Hastalar gün içinde oturdukları yerde, otobüs beklerken veya sohbet ederken dahi bir anda saniyeler içinde uyuyakalıyor. Özellikle dikkat gerektiren işleri yapanlar için çok ciddi durumları ortaya çıkarıyor. Bu hastalığın teşhisi için hem gece hem de gündüz uyku testleri yapıyoruz ve buna göre tanı koyuyoruz. Hastalığın tek bir nedeni yok, genetik bir hastalık, tedavisinde de aşırı uyku halini ortadan kaldıran ilaçlar kullanılıyor. Hastaların sürekli ilaç kullanması gerekiyor."

- "Türkiye'de uyku apnesinin görülme sıklığı yüzde 4"

Prof. Dr. Hikmet Fırat, uykuda solunum bozukluklarının en çok karşılaşılan türü "obstrüktif (tıkayıcı) uyku apnesinin" dünyadaki görülme sıklığının yüzde 2-4 arasında olduğunu anlatarak, "Türkiye'de de uyku apnesinin görülme sıklığı yüzde 4 civarında. Bu elbette tüm nüfus içerisindeki görülme sıklığı oranı. 40 yaş üzeri, erkek nüfus veya sadece kilolu kişileri ele aldığımızda bu sıklık çok daha fazla oluyor. Bu çerçevede ülkemizde ortalama 4 milyon civarında uyku apnesi hastası bulunuyor." dedi.

Uykuda solunum bozukluğu hastalıklarının çocuklarda da görüldüğüne ama genellikle geniz etinin alınmasıyla kolayca tedavi edilebildiğine değinen Fırat, "Horlama, uykuda nefes durması, gün içinde uykulu olma hali gibi şikayetleri bulunan hastalar mutlaka uyku bozuklukları merkezlerine başvurmalı. Merkezlerde yapılan uyku testiyle hastalığın tanısı ve derecesi belirleniyor. Buna göre de tedavi yöntemleri uygulanıyor." şeklinde konuştu.

ANKARA (AA) - A Milli Kadın Voleybol Takımı'nın kaptanı Eda Erdem Dündar, 2023 CEV Avrupa Şampiyonası finalinde Sırbistan'ı 3-2 yenerek şampiyon olmalarına ilişkin, "Cumhuriyetimizin 100. yılında Milletler Ligi'nden sonra Avrupa şampiyonluğunu da ülkemize getiren takımın bir parçası olduğum için çok mutluyum." dedi.

Eda Erdem Dündar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müsabakayı kazandıkları için mutlu ve gururlu olduklarını söyledi.

Seyir zevki yüksek ve tempolu bir maçı geride bıraktıklarını belirten Eda Erdem Dündar, "Cumhuriyetimizin 100. yılında Milletler Ligi'nden sonra Avrupa şampiyonluğunu da ülkemize getiren takımın bir parçası olduğum için çok mutluyum. Herkesin eline sağlık." ifadelerini kullandı.

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ülkesinde nükleer enerjiye dönüş tartışmalarına ilişkin Almanya'da nükleer enerjinin artık kullanılmayacağını belirtti.

Scholz, Deutschlandfunk Radyosu'na yaptığı açıklamada, nükleer enerjiye dönüş konusuna değinerek, "Nükleer enerji bitmiştir. Almanya'da artık kullanılmayacak." ifadesini kullandı.

Nükleer enerjinin sonlandırılması kararının yıllar önce alındığını hatırlatan Scholz, "Kanunen aşamalı olarak kaldırıldı. Eğer yeni nükleer santraller inşa etmek isterseniz, bu 15 yıl sürer ve her biri için 15 ila 20 milyar avro harcamanız gerekir." değerlendirmesinde bulundu.

Scholz, söz konusu enerjinin kullanımının sona ermesiyle nükleer santrallerin sökümünün de başladığını belirterek, "Rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, hidroelektrik ve biyokütle enerjisine dayalı bir enerji arzı ile yenilenebilir enerjilerin genişletilmesiyle elektrik ihtiyacımızın yüzde 80'ini ve kısa bir süre sonra da gerekli olanın tamamını karşılamak istiyoruz. Şu anda izlediğimiz yol da budur." diye konuştu.

Almanya'da muhalefet partileri ve koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti (FDP), bir süredir nükleer enerjinin kullanılmaya devam edilmesi çağrısında bulunuyor.

 

PARİS (AA) - Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu, ülkesinin Gabon'la askeri işbirliğini askıya aldığını belirtti.

Lecornu, Le Figaro gazetesine verdiği demeçte, Gabon ve Nijer'deki durumu değerlendirdi.

Nijer ve Gabon'daki durumun farklı olduğu yorumunda bulunan Lecornu, Nijer'de "gayrimeşru askerlerin" meşru bir cumhurbaşkanını görevden aldığını ifade etti.

Lecornu, "Gabon'daki askerlerin ise ülkelerindeki seçim kanununa ve anayasaya uyulmadığını ileri sürdüklerine" değindi.

Gabon'daki seçimlerin güvenilirliği konusunda soru işaretleri bulunduğunu belirten Lecornu, ülkesinin Gabon'la askeri işbirliğini askıya aldığını ifade etti.

Lecornu, Nijer'de askeri müdahaleyle görevden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum'la iletişimde olduklarını kaydetti.

Bazum'un demokratik meşruiyeti olduğunu savunan Lecornu, Nijer'de anayasal düzene geri dönülmesinden yana olduklarını belirtti.

Lecornu, Niamey yönetiminin Nijer'deki bin 500 Fransız askerinin pazartesi gününe kadar ülkeyi terk etmesi için verdiği ültimatomu reddederek, "Neden bu ülkede askerlerimiz var? Bazen duyduğumun aksine, Fransız vergi mükelleflerinin parasını sembolik veya nostaljik nedenlerle harcamıyoruz. (Nijer'deyiz) Çünkü maalesef Sahel'in bu bölgesinde uzun yıllardır ciddi terör faaliyeti var." ifadelerini kullandı.

Fransız Savunma Bakanı Lecornu, ne olursa olsun, Nijer'in Fransa'nın Niamey Büyükelçisi Sylvain Itte'nin güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu vurguladı.

- Nijer'deki darbe

Nijer'de Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum, 26 Temmuz'da Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı unsurlarınca alıkonulmuş ve o akşam asker, yönetime el koyduğunu duyurmuştu.

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı General Abdurrahmane Tchiani, 28 Temmuz'da CNSP isimli geçiş hükümetinin başına geçmişti.

CNSP, 7 Ağustos'ta Lamine Zeine'yi başbakan olarak atamış, 10 Ağustos'ta asker ve sivillerden oluşan 21 üyeli kabineyi açıklamıştı.

- Gabon'da darbe

Gabon'da 30 Ağustos'ta ulusal televizyon binasına giren bir grup asker, yönetimi ele geçirdiklerini duyurmuştu.

"Kurumların Geçişi ve Restorasyonu Komitesi (CTRI)" isimli askeri yönetim, 26 Ağustos'ta yapılan seçimlerin iptal edildiğini ve ülke sınırlarının kapatıldığını açıklamıştı.

CTRI liderliğine de Cumhuriyet Muhafızları Komutanı General Brice Oligui Nguema'nın getirildiği bildirilmişti.