Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Bechu, Paris'teki UNESCO merkezinde düzenlenen "Plastik kirliliğine son vermek için üst düzey etkinlik" marjında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Fransız Bakan, gelecek yıl plastik yönetimi konusunda örnek teşkil edecek Paris Olimpiyat Oyunları'nı düzenlemek istediklerini belirterek, bu kapsamda tribünlerde tek kullanımlık plastik olmayacağına dikkati çekti.
- Dünyada her yıl kişi başına plastik tüketimi 60 kilograma tekabül ediyor
ABD'nin en çok plastik tüketen ülke olduğunu ifade eden Bechu, dünyada her yıl kişi başına plastik tüketiminin 60 kilogram olduğunu belirtti. Bechu, bunun Avrupa'da 150 kilogram ve ABD'de ise 260 kilogram olduğuna işaret etti.
Bechu, gelecek hafta Paris'te plastik kirliliği konusunda düzenlenecek müzakere kapsamında birtakım hedeflerin belirlenmesini istediklerini söyledi. Fransız Bakan, bunların arasında tek kullanımlık plastiklerin sonu ve çevre konusunda "Kirleten öder ilkesi"nin yer aldığını ifade etti.
- Plastik konusu hükümetler arası müzakere ediliyor
Birleşmiş Milletler Çevre Meclisi (UNEA), 2022'de Kenya'nın başkenti Nairobi'de dünyadaki plastik kirliliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan uluslararası bağlayıcı bir anlaşmanın 2024 yılı sonu itibarıyla imzaya açılmasını öngören kararı kabul etmişti.
Anlaşma, plastik ürünlerin üretimden dönüşüme tüm sürecinin kontrol edilebilmesini ve çevre kirliliğine yol açmasının önlenmesini amaçlıyor.
Söz konusu anlaşmaya varılması amacıyla 5 müzakere faslı düzenlenmesi kararlaştırılmıştı. İlk müzakere faslı geçen yıl Uruguay'da yapılırken ikinci müzakere faslı Paris'te 29 Mayıs-2 Haziran'da düzenlenecek.
PARİS (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci turunda elde ettiği başarı, Fransa’nın farklı kentlerinde kutlanıyor.
Strazburg, Romorantin-Lanthenay, Montfermeil, Blois gibi farklı kentlerde konvoy oluşturan Türk vatandaşları, ellerindeki Türk bayraklarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elde ettiği başarıyı coşkuyla kutluyor.
Kalabalık Türk nüfusuna sahip Strazburg’da yaklaşık 1500 kişi konsolosluğun önünde bir araya gelerek kutlamalara katıldı.
Romorantin-Lanthenay kentinde yaşayan Türk vatandaşları, Erdoğan’ın seçim başarısını şarkı söyleyerek ve halay çekerek kutladı. Çocuklar ellerinde Türk bayrakları taşıdı.
Blois kentinde yaşayan Türkler kent merkezinde konvoy oluştururken, Montereau kentinde bir araya gelen yüzlerce vatandaş, devasa Türk bayrakları açtı.
Herzog, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı seçim zaferinden dolayı tebrik etmek için sosyal medya hesabından Türkçe paylaşımda bulundu.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı seçimlerdeki zaferi için tebrik ediyorum. Birlikte çalışmaya devam ederek, Türkiye ve İsrail arasındaki iyi ilişkileri daha da ileri götüreceğimize inanıyorum." İfadesine yer verdi.
GAZZE (AA) - Dünya Müslüman Alimler Birliği, Filistin Alimler Birliği ve Filistin Alimler Heyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin ikinci turundaki başarısından dolayı tebrik etti.
Dünya Müslüman Alimler Birliği, Twitter hesabından, Genel Sekreter Ali Karadaği'nin imzasını taşıyan açıklama yayımladı.
Açıklamada, "Seçimler, gerçek kazananın Türk halkı olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu nezih seçimler, Türk halkının daha iyi bir geleceği inşa etme iradesini ve ülkedeki köklü demokrasiyi yansıtmaktadır." ifadesi kullanıldı.
Bu seçimlerin, Erdoğan'ın, İslami ve demokratik ilkelere bağlılığını ve halkın iradesini kabul etme konusundaki sabrını yansıttığına işaret edilen açıklamada, Türkiye'nin, Erdoğan liderliğinde ilerlemeye ve gelişmeye devam edeceğine olan inanç vurgulandı.
Gazze'deki Filistin Alimler Birliğinden yapılan yazılı açıklamada da "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Adalet ve Kalkınma Partisini ve Türk halkını bu zaferden ve büyük başarıdan ötürü tebrik ediyoruz. Filistin meselesinin, Türk halkının önceliklerinin başında yer almaya devam etmesini, Türkiye'nin Filistin halkının ve Mescid-i Aksa'nın destekçisi ve yardımcısı olarak kalmasını istiyoruz." ifadelerine yer verildi.
İstanbul merkezli Filistinli Alimler Heyeti de yazılı açıklamasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim başarısıyla ilgili olarak "Bugün hak ehlinin, kardeş Türk halkının, Filistin halkının, İslam ümmetinin ve dünyadaki tüm mazlumların sevinç günüdür." değerlendirmesinde bulundu.
Açıklamada, "düşmanların tüm komplolarına medeni bir bilinçle karşı koyan Türk halkıyla gurur duyulduğu" belirtilerek, seçimlerde böylesine büyük bir başarı kazanılmasının Türkiye'nin İslam ümmeti içindeki rolüne büyük etki edeceği kaydedildi.
Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletine bağlı Schwelm kasabasında inşa edilen Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Camii, ibadete açıldı.
Cami klasik mimari ile modern mimariyi simgeliyor
1979 yılında kurulan, yaklaşık 2 bin metrekarelik alan üzerine inşa edilen Schwelm DİTİB Mescid-i Aksa Camii, yaklaşık 1000 metrekare kullanım ve 500 metrekare ibadet alına sahip. Ayrıca, 18 metre uzunluğunda tek şerefeli minaresi ve zeminden 25 metre yüksekliğinde 7 metre çapında merkezi kubbeden oluşuyor. Dört kattan müteşekkil camide, çok amaçlı toplantı salonu, kütüphane ve tam donanımlı modern dersliklerin yanı sıra gençlere, yetişkinlere ve kadınlara özel lokal, anaokulu sınıfı gibi hizmet birimleri yer alıyor. Klasik mimari ile modern mimarinin buluşmasını simgeleyen camide, hat ve motiflerin yer aldığı tavan süslemesi ile mekânın içinde ayrı bir ferahlık kazandırılmış. Cümle kapısı kündekari tekniğiyle bezenmiş caminin zemini özel dokuma Selçuklu motifi halı ile döşenmiş. Üç halkadan oluşan özel tasarımlı avize ile aydınlatılan camide, ısıtma ve soğutması yenilenebilir enerji sistemleriyle sağlanacak. Camide ayrıca, yaşlı ve engelliler için de asansör düşünülmüş. Cami cemaati için de 20 araçlık park yeri tahsis edilmiş. 30 bin nüfuslu 6 bin Müslümanın yaşadığı Schwelm kasabasında tek ibadethane özelliğini taşıyan DİTİB Mescid-i Aksa Camii’nin inşaatı 5 yıl sürdü.
Açılış törenine; Essen Başkonsolosu Taylan Özgür Aydın, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Schwelm Belediye Başkanı Stephan Langhard, Ennepe-Ruhr Bölge Valisi Olaf Schade, DİTİB’den Essen Dini Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Halil Karaman, Genel Sekreter Eyüp Kalyon, Essen Bölge Birliği yönetim kurulu üyesi Emre Güleç’in yanı sıra yerel yöneticiler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, çevre DİTİB derneklerinin başkan ve yöneticileri ile Schwelm’de yaşayan Alman ve Türk sakinler katıldı.
Açılış töreni Köln DİTİB Merkez Camii din görevlileri Adem Kemaneci’nin Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından dernek başkanı Osman Nuri Yılmaz’ın selamlama konuşması ile başladı. Cami müştemilatı hakkında bilgi veren Yılmaz, Schwelm kasabasının yerel yöneticilerine, sakinlerine ve caminin yapımında maddi ve manevi emeği geçenlere teşekkür etti.
Caminin bağışlarla yapılmasını çok anlamlı bulduğunu ifade eden Schwelm Belediye Başkanı Stephan Langhard, inşa edilen mabedin Schwelm’e ait olduğuna dikkat çekti. Langhard, “Schwelm farklı milletlerden ve kültürlerden yaşayan sakinlerle zengin bir kasabadır. Bu cami de kasabaya zenginlik katan ikinci mabed oldu. Schwelm gelişiyor ve yeni ibadethaneniz de onlardan biri. Cami Schwelm’in bir parçasıdır. Schwelm'deki Türk-İslam toplumu adına çok mutluyum. Büyüme ve gelişimini yıllardır takip ettiğimiz dernek, kasabanın ve tarihin bir parçası olmuştur. Schwelm şehri adına sizi içtenlikle tebrik etmek istiyorum” dedi.
Ennepe-Ruhr bölge valisi Olaf Schade de, “Cami cemaati olarak sizin için çok büyük bir gün, ayrıca Schwelm şehri için güzel bir gün. İbadethaneler kültürümüzün bir parçası oldu. Caminin yapımında emeği geçen cami yönetimini ve cemaatini kutluyorum. Hayırlı olsun” diye konuştu.
Essen DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Halil Karaman’da caminin yapımında başta yerel yönetim olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti.
500 yılık kasabaya muhteşem eser
Camilerin toplanma, konuşma, tanışma, fikir alışverişinde bulunma yerleri olduğuna vurgu yapan DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, “500 yılı aşkın bir geçmişe sahip Schwelm kasabası muhteşem bir eser kazandırılmıştır. Caminin yapımı için destek veren yerel idarecilere ve kasaba sakinlerine öncelikle şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Camilerin herkes için açık mekanlar olduğuna vurgu yapan Kuzey, “Camiler toplanma, konuşma, tanışma, fikir alışverişinde bulunma, ortak hareket ve birbirini kabul etme ve çoğulculuk yerleridir. Schwelm'de inşa edilen ve tek ibadethane olan bu cami, 44 yıllık tarihinde üç kez taşınmıştır. Klasik mimari ile modern mimarinin buluşmasını simgeleyen cami, tarihi kasabaya zenginlik katmıştır. Sessiz de olsa bir minaresi vardır. Camiler karşılıklı hoşgörünün, empatinin ve toplumsal barışın yaşatıldığı olan yerlerdir. Renk, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin bütün insanları kardeşçe omuz omuza, yan yana bir araya toplayan yerler ve farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle insanlığın birlikteliğini sağlayan önemli merkezlerdir” ifadelerini kullandı.
Almanya’nın en büyük Müslüman dini cemaati olarak DİTİB, daima insanların ve toplumun tamamının refahını ve huzurunu gözeten bir kurum olduğuna vurgu yapan Kuzey, konuşmasını şöyle tamamladı: “DİTİB, özellikle sosyal, gençlik, kadın ve yaşlılara yönelik çalışmalarının yanı sıra İslam din dersleri, İmam eğitimi, burs programları, manevi rehberlik veya mültecilere yardım gibi konularda da toplumsal barışa ve Müslümanların katılımına yönelik önemli katkılarda bulunan bir kurumdur. 40 yıllık dernek geçmişi, deneyim ve bilgi birikimi ve yarım asrı aşkın süredir bu ülkede kök salmış ve inanç, kültür ve deneyim bakımından zengin bir çalışma ve hizmet alanına sahiptir. Yarım asrı aşkın süredir bu ülkede deneyim, bilgi ve birikimine sahip olan DİTİB teşkilatı ve onun bir şubesi olan bu cami derneğimiz, köprü vazifesinden öte ortak geleceğe yol gösteren bir eserdir. Bu eser gerek Schwelm gerekse Almanya için, herkes için bir kazanım ve temeldir. Bu külliyenin inşasından bugüne gelinceye kadar destek sunan, yardımlarını esirgemeyen herkese teşekkür ediyorum”.
DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, caminin yapımı ve hayata geçirilmesinde emeği geçenler adına dernek başkanı Osman Nuri Yılmaz’a plaket takdim etti.
Camilerin birlikte yaşama kültürünün en güzel örnekleriyle yaşandığı mekanlar olduğunu ifade eden Essen Başkonsolosu Taylan Özgür Aydın, “Yaklaşık 4 ay önce göreve başladım. Bölgede Alman dostlarımızla, vatandaşlarımızla zaman zaman bir araya gelme imkanım oldu. Bu cami Schwelm’de yaşayan Müslümanların ve kasabanın ayrılmaz bir parçası haline gelecek, insanların birbirlerinin kültürlerini ve dinlerini tanıyabilecekleri, bayramları birlikte kutlayabilecekleri ve birlikte güzel zaman geçirebilecekleri bir karşılaşma ve tanışma yeri olacaktır. Camiler sadece ibadet edilen yerler değil, aynı zamanda sosyal kaynaşma mekanları olarak da hizmet veren mekanlardır. Caminin yapımında emeği geçenlere tebriklerimi sunuyor. Hayırlı uğurlu olsun“ dedi.
Konuşmaların ardından Schwelm DİTİB Mescid-i Aksa Camii’nin açılış kurdelesi dualar eşliğinde kesildi. Tören, caminin davetliler tarafından gezilmesiyle sona erdi.
Almanya’da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği‘ne (DİTİB) bağlı camilerde bugün verilen Cuma hutbesinde “Solingen Kurbanlarını Anıyoruz” başlığı ile Solingen kurbanları anıldı.
Okunan Cuma hutbesinde şu ifadelere yer verildi: “Bugün bizim için acının ve hüznün günüdür. Zira 30 yıl evvel Solingen’de aşırı sağcı bir nefret suçu sonrasında 5 kişi hayatını yitirmiş, 17 kişi de ağır yaralanmıştır. Saime Genç daha 4 yaşındayken öldürülmüştür. Kendisi bugün 34 yaşında olacaktı. Hülya Genç 9 yaşında dünyamızdan bu acımasız şekilde ayrılmıştır. Kendisi bugün 39 yaşında olacaktı. Gülüstan Öztürk 12 yaşındaydı. O da bugün 42 yaşında olacaktı. Hatice Genç ise öldürüldüğünde 18 yaşındaydı ve bugün 48 yaşında olacaktı. Gürsüm İnce bugün 57 yaşında olacaktı ve o da 27 yaşında hayatını kaybetmiştir. Bu kardeşlerimizin hiç biri okuyamadı, kariyer yapamadı, evlenemedi veya anne olamadı. Hayalleri, arzuları ve umutları onlarla birlikte toprağa gömüldü. Bu beş kız çocuğu ve kadın 29 Mayıs 1993’te hayattan koparıldılar. Irkçılar tarafından öldürüldüler. Evet, nefret ölümcül olabilir.“
Mevlüde Genç’in hayatı boyunca bütün insanlığa hoşgörü, anlayış ve Allah’a teslimiyet örneği gösterdiği ifade edilen hutbede, “O, gücünü inancından ve her zaman yol gösterici olduğu toplumundan almıştır. Cenab-ı Hakkın “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” ilahi hitabını bizzat yaşayarak Mümince bir duruş sergilemiştir. Mevlüde annemiz Müslümanca tavrıyla bizlere ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı birlikte hareket etmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Bu ve diğer ırkçı terör eylemlerinde hayatını kaybedenler için Allah’tan rahmet diliyoruz. Yakınlarını kaybedenlere ve ailelerine en derin taziyelerimizi sunuyor, sabırlar temenni ediyoruz. Allah (c.c.) onlara ve hepimize sabır ve güç versin“ denildi.
Solingen kentinde bundan tam 30 yıl önce 29 Mayıs 1993'te aşırı sağcıların kundakladığı evde hayatını kaybeden Genç ailesinin 5 mansum ferdi anısına Köln Merkez Camii’nde anma programı düzenlendi.
DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey ve genel sekreter Eyüp Kalyon, namazı sonrası cemaate Solingen faciasında vefat edenler için sevgi ve dayanışmanın, Mevlüde Genç'e derin sevgi, takdir ve hayranlığın ifadesi olarak seçilen kırmızı gül dağıttı.
Merhume Mevlüde teyze ile Durmuş amca, 30 yıldır yüreklerinde evlat acısı taşırken, gösterdikleri sağduyu, hoşgörünün sembol haline geldiğine vurgu yapan Kuzey, “Solingen’de hayatını kaybeden Gürsün İnce, Hatice Genç, Gülüstan Öztürk, Hülya ve Saime Genç’i rahmetle anıyoruz. Kalbimiz ve dualarımız her zaman onlarla. Rabbim yaşadığımız topraklarda bir daha böyle facia göstermesin. Barış, hoşgörü ve huzur içerisinde yaşamayı nasip eylesin” dedi.
Kuzey ayrıca, 29 Mayıs Pazartesi günü Köln Merkez Camii’de düzenlenecek Mevlid-i Şerif ve dua programı için hazırlanan bilgi kartları dağıtarak, cemaati davet ettiklerini söyledi.
BERLİN (AA) - Alman hükümeti, Başbakan Olaf Scholz'un iklim aktivistlerine yönelik yaptığı eleştiri ile aktivistlere yönelik polis baskını arasında bir bağ olduğu yönündeki eleştirileri reddetti.
Hükümet Sözcü Yardımcısı Wolfgang Büchner, Şansölye'nin baskınlardan önceden haberdar olup olmadığını bilmediğini ancak böyle bir durumun olağan dışı olacağını söyledi.
Bavyera'daki savcıların, Scholz'un açıklamalarını aktivistlere yönelik bir mesaj olarak alıp almadıkları değerlendirmesini reddeden Büchner, "Almanya Başbakanı'nın protestolar hakkında ne düşündüğüne ilişkin bir soruya açık sözlü şekilde cevap vermesi mümkün olmalı. Şansölye, bunu uygun bir şekilde yaptı." ifadesini kullandı.
Büchner, Alman hükümetinin, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda kararlı olduğunu ve protestocuların yasalara uyması gerektiğini dile getirdi.
- Şansölye'nin açıklamaları
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Letzte Generation (Son Nesil) iklim aktivistlerinin eylemlerini sert bir dille eleştirmiş, "Bir şekilde kendini bir resme ya da sokağa yapıştırmanın tamamen çılgınlık olduğunu düşünüyorum." demişti.
Bunun kimsenin fikrini değiştirmesine yardımcı olmadığı aksine herkesi rahatsız ettiği izlenimini edindiğini söyleyen Scholz "Bu, yardımcı olacağını düşünmediğim bir eylem." ifadesini kullanmıştı.
Scholz, daha önce de iklim aktivistlerini sokakları kapatmak veya kendilerini müzelerdeki ünlü tablolara yapıştırmak gibi şiddetli protestolar için "kaçık" ifadesini kullanarak, sert şekilde eleştirmişti.
BERlİN (AA) - Almanya’da 24 Mayıs’ta polisin operasyon düzenlediği “Son Kuşak” (Letzte Generation) adlı çevreci grup için başkent Berlin’de dayanışma yürüyüşü gerçekleştirildi.
Friedrichhain ilçesinde Frankfurter Tor Meydanı’nda toplanan yüzerlerce kişi, Unter den Linden Caddesi üzerinden Brandenburg Kapısı’na kadar sessiz yürüyüş düzenledi.
Göstericiler, "İklimi korumak suç değildir", "Anayasa’nın 20. Maddesi=hayatı kurtar" ve "Son Kuşak ile dayanışma-Onların mücadelesi hepimizin mücadelesi" yazılı döviz ve pankartlar taşıdı.
Grubun sözcülerinden Raphael Thelen, AA muhabirine, Son Kuşak’a karşı düzenlenen operasyondan ötürü hala şok içinde olduklarını söyledi.
Operasyonda, grubun bir başka sözcüsü olan Carla Hendrichs’in evine polisin kapıyı kırarak içeri girdiğini anlatan Thelen, şöyle devam etti:
"Yüzü maskeli silahlı polisler, eve baskın düzenledi. Carla'yı iyi tanıyorum. Kapıyı çalarak ‘Bayan Henrichs, elimizde arama emri var, içeriye girebilir miyiz’ denebilirdi. Sonuçta böylelikle doğru şeyi yaptığımıza daha da ikna oluyoruz. Çünkü hükümet, açıkça bizden korkuyor. Biz, kimseyi korkutmak istemiyoruz. Biz, her zaman elimizi uzattık. Biz, bakanlarla (Başbakan) Olaf Scholz ile görüşmek istedik."
Thelen, operasyonun demokratik ilkelerle uyuşup uyuşmadığına ilişkin “Bunu benim değil mahkemelerin tespit etmesi lazım. Alman hukuk devletine inanıyorum. Bazı konulara itiraz edeceğiz. O zaman mahkemeler, bunun yasal olup olmadığına karar verecek.” ifadesini kullandı.
Alman makamlarının, "Son Kuşak" grubunu "suç örgütü" olarak nitelendirmesini eleştiren Thelen, barışçıl insanların gösteri hakkını kullandığını, söz konusu suçlamayı da "çok abartılı" bulduğunu kaydetti.
Thelen, operasyonun ardından grubun hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu belirterek, “Yürüyüşe daha önce hiç bugünkü kadar çok insan gelmemişti. Bizi destekleyen inisiyatife her gün 100 bin avro bağış veriliyor.” diye konuştu.
Yürüyüşe katılan Christofer Brinkmann da dayanışma için gösteriye katıldığını belirtti.
Uzmanların, iklimin korunması için belirlenen hedeflere ulaşmak amacıyla yeteri kadar önlemin alınmadığını ifade ettiğini anlatan Brinkmann, bu sebeple protesto gösterilerinin yapıldığını dile getirdi.
- Polisin, "Son Kuşak" çevreci gruba düzenlediği operasyon
Almanya’da polis, "Son Kuşak" adlı çevreci gruba 24 Mayıs’ta operasyon düzenlemiş ve 7 eyalette, 15 mekanda arama yapmıştı. 22 ila 28 yaşları arasında 7 çevreci grup üyesi hakkında soruşturma başlatılmış, bu kişiler "suç örgütü kurmak ve suç örgütüne yardım etmek", 2 şüpheli de "İngolstadt’a bir petrol boru hattına sabotaj yapmakla" suçlanmıştı.
Almanya'da "Son Kuşak" adlı çevreci grup, iklim değişikliğine dikkati çekmek amacıyla ülkenin çeşitli kentlerinde ellerini caddelerdeki asfalta yapıştırarak trafikte araç kuyruklarının oluşmasına neden oluyor.
Aktivistler, müzelerde sergilenen eserlere ellerini yapıştırmış, tablolara domates çorbası ve patates püresi fırlatmıştı.
Federal Meclis'te yapılan oturumda, MINUSMA ve KFOR'daki askerlerinin görev sürelerini bir yıl daha uzatan tezkereye milletvekilleri onay verdi.
Parlamento'nun onayıyla MINUSMA'daki görevli askerlerin görev süresi son kez uzatılmış oldu.
MINUSMA kapsamında görev yapan yaklaşık 1400 Alman askerinin görev süresi 31 Mayıs 2024'te sona erecek.
10 yıldır Mali'de görev yapan Alman askerlerinin çalışmaları Mali yönetimince engelleniyordu.
Birleşmiş Milletler adına Almanlar tarafından uçurulan Heron insansız keşif hava araçlarına uçuş izin verilmiyordu.
Kosova'daki NATO Barış Gücü ise bölgenin istikrarına katkı sunmak amacıyla görevine devam edecek.
Savunma Bakanlığının Federal Meclis Bütçe Komisyonu için hazırladığı bir rapora göre, Alman ordusunun dış ülkelerdeki askerlerinin masrafları 800 milyon avroyu buluyor.
Alman Bakanlar Kurulu, 3 Mayıs'ta iki misyonun görev sürelerinin uzatılması kararını kabul etmişti.
BERlİN (AA) - Almanya’da 24 Mayıs’ta polisin operasyon düzenlediği “Son Kuşak” (Letzte Generation) adlı çevreci grup için başkent Berlin’de dayanışma yürüyüşü gerçekleştirildi.
Friedrichhain ilçesinde Frankfurter Tor Meydanı’nda toplanan yüzerlerce kişi, Unter den Linden Caddesi üzerinden Brandenburg Kapısı’na kadar sessiz yürüyüş düzenledi.
Göstericiler, "İklimi korumak suç değildir", "Anayasa’nın 20. Maddesi=hayatı kurtar" ve "Son Kuşak ile dayanışma-Onların mücadelesi hepimizin mücadelesi" yazılı döviz ve pankartlar taşıdı.
Grubun sözcülerinden Raphael Thelen, AA muhabirine, Son Kuşak’a karşı düzenlenen operasyondan ötürü hala şok içinde olduklarını söyledi.
Operasyonda, grubun bir başka sözcüsü olan Carla Hendrichs’in evine polisin kapıyı kırarak içeri girdiğini anlatan Thelen, şöyle devam etti:
"Yüzü maskeli silahlı polisler, eve baskın düzenledi. Carla'yı iyi tanıyorum. Kapıyı çalarak ‘Bayan Henrichs, elimizde arama emri var, içeriye girebilir miyiz’ denebilirdi. Sonuçta böylelikle doğru şeyi yaptığımıza daha da ikna oluyoruz. Çünkü hükümet, açıkça bizden korkuyor. Biz, kimseyi korkutmak istemiyoruz. Biz, her zaman elimizi uzattık. Biz, bakanlarla (Başbakan) Olaf Scholz ile görüşmek istedik."
Thelen, operasyonun demokratik ilkelerle uyuşup uyuşmadığına ilişkin “Bunu benim değil mahkemelerin tespit etmesi lazım. Alman hukuk devletine inanıyorum. Bazı konulara itiraz edeceğiz. O zaman mahkemeler, bunun yasal olup olmadığına karar verecek.” ifadesini kullandı.
Alman makamlarının, "Son Kuşak" grubunu "suç örgütü" olarak nitelendirmesini eleştiren Thelen, barışçıl insanların gösteri hakkını kullandığını, söz konusu suçlamayı da "çok abartılı" bulduğunu kaydetti.
Thelen, operasyonun ardından grubun hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu belirterek, “Yürüyüşe daha önce hiç bugünkü kadar çok insan gelmemişti. Bizi destekleyen inisiyatife her gün 100 bin avro bağış veriliyor.” diye konuştu.
Yürüyüşe katılan Christofer Brinkmann da dayanışma için gösteriye katıldığını belirtti.
Uzmanların, iklimin korunması için belirlenen hedeflere ulaşmak amacıyla yeteri kadar önlemin alınmadığını ifade ettiğini anlatan Brinkmann, bu sebeple protesto gösterilerinin yapıldığını dile getirdi.
- Polisin, "Son Kuşak" çevreci gruba düzenlediği operasyon
Almanya’da polis, "Son Kuşak" adlı çevreci gruba 24 Mayıs’ta operasyon düzenlemiş ve 7 eyalette, 15 mekanda arama yapmıştı. 22 ila 28 yaşları arasında 7 çevreci grup üyesi hakkında soruşturma başlatılmış, bu kişiler "suç örgütü kurmak ve suç örgütüne yardım etmek", 2 şüpheli de "İngolstadt’a bir petrol boru hattına sabotaj yapmakla" suçlanmıştı.
Almanya'da "Son Kuşak" adlı çevreci grup, iklim değişikliğine dikkati çekmek amacıyla ülkenin çeşitli kentlerinde ellerini caddelerdeki asfalta yapıştırarak trafikte araç kuyruklarının oluşmasına neden oluyor.
Aktivistler, müzelerde sergilenen eserlere ellerini yapıştırmış, tablolara domates çorbası ve patates püresi fırlatmıştı.