Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BRÜKSEL (AA) - NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Ukrayna'nın tahılının Karadeniz'den güvenli geçişi için müzakere edilmesiyle ilgili takdirlerini ilettiği bildirildi.
Stoltenberg'in Türkiye ziyareti hakkında NATO'dan yapılan açıklamada, Stoltenberg'in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İstanbul'daki görüşmesinde Ukrayna'daki savaşın ele alındığı belirtildi.
Açıklamada, "Genel Sekreter Stoltenberg, Ukrayna'nın tahılının Karadeniz'den güvenli şekilde geçişi konusunda müzakere etmesi nedeniyle Türkiye'ye ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdirlerini sundu." ifadesi yer aldı.
Stoltenberg'in anlaşmanın devamından duyduğu memnuniyeti dile getirdiği, ayrıca Türkiye'nin savaş esirlerinin değişimi için Rusya ile Ukrayna arasındaki arabuluculuğunu ve Türkiye'nin Ukrayna'nın kendini savunmasına verdiği desteği takdirle karşıladığı belirtildi.
Açıklamada, İsveç ve Finlandiya'nın NATO katılımlarının sonuçlandırılmasının da görüşüldüğü, iki ülkenin Türkiye imzaladıkları üçlü muhtırayı uygulamaya koymak üzere attığı somut adımları Stoltenberg'in memnuniyetle karşıladığı kaydedildi.
Stoltenberg'in Finlandiya ve İsveç'in üyeliklerinin NATO'yu daha güçlü yapacağını ilettiği belirtildi.
Genel Sekreter'in ayrıca Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Türkiye'nin NATO güvenliğine katkılarını, Ege'deki durumu, terörle mücadeleyi, Ukrayna'ya desteği ve Finlandiya ile İsveç'in NATO üyeliklerini ele aldıkları bildirildi.
Açıklamaya göre Stoltenberg, NATO'nun ortak güvenliğine katkıları ve terörle mücadeledeki rolü nedeniyle Türkiye'ye teşekkür etti.
Açıklamada, Stoltenberg'in Çavuşoğlu ile ortak basın toplantısında Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliklerinin önemine dair sözlerine yer verildi.
Genel Sekreter Stoltenberg'in ayrıca Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Çanakkale'de Şehitler Abidesi ve tarihi Gelibolu Yarımadası'nı ziyaret ettiği de açıklamada paylaşıldı.
MOSKOVA (AA) - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ilhak edilen Ukrayna'nın Herson bölgesindeki sivillerin tehlikeli alanlardan çıkarılması gerektiğini söyledi.
Putin, Rusya'da kutlanan Ulusal Birlik Günü dolayısıyla gençlerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Rusya'nın ilhak ettiği Ukrayna'nın Herson bölgesinde çatışmaların sürdüğüne işaret eden Putin, "Herson'da yaşayanların tehlikeli alanlardan çıkarılması gerekiyor. Çünkü sivil halk bombardımana, herhangi bir saldırıya, askeri operasyonlarla ilgili diğer eylemlere maruz kalmamalıdır." dedi.
Ülkede, daha önce kısmi seferberliğin de ilan edildiğine dikkati çeken Putin, "Orduya çağrılan kişi sayısı 318 bin. Neden 318 bin? Çünkü gönüllüler orduya katılıyor. Gönüllü sayısı azalmıyor." diye konuştu.
Putin, bunların 49 bininin orduda bulunduğunu ve askeri görevlerini yerine getirdiğini, diğerlerinin ise askeri eğitim gördüğünü aktardı.
Rusya Devlet Başkanı Putin, 21 Eylül'de kısmi seferberlik ilan etmişti. Savunma Bakanı Sergey Şoygu da 28 Ekim'de ülkedeki askeri kısmi seferberlik etkinliklerinin sona erdiğini ve orduya toplam 300 bin vatandaşın çağrıldığını bildirmişti.
- Bazı ağır suç işleyenler, seferberlik kapsamında orduya çağrılabilecek
Rusya Devlet Başkanı Putin'in imzaladığı Devlet Yasa Bilgi Sistemi'nde yayımlanan yasaya göre, orduya katılan gönüllüler, askerler için verilen sosyal garanti ve yapılan ödemelere tabi olacak.
Ayrıca, Putin, belirli ağır suçlar işleyen ve cezasını çeken vatandaşların, seferberlik kapsamında orduya çağrılabilmesine izin veren yasayı imzaladı.
Vladimir Putin, Rusya Silahlı Kuvvetlerine savaşta destek çıkan gönüllü oluşumların statüsünü belirleyen yasayı da imzaladı. Söz konusu yasaya göre, bu oluşumlarda yer alan vatandaşlar, sözleşmeli askeri personel statüsüne dahil edilecek.
Putin'in imzaladığı başka bir yasayla da bazı devlet sektöründe çalışanların yaş sınırı 65'ten 70'e kadar çıkartıldı.
Amsterdam YEE tarafından düzenlenen konserde Türk ve Hollandalı müzisyenlerin ortak albümündeki şarkıların dinletildiği "Seyr-i Ahenk" konseri yapıldı.
Konserde Türk müzisyenler Ümit Yılmaz, Derya Türkan ve Alper Kekeç'in yanı sıra Hollandalı Martin Fondse ve Eric Van Der Westen'de enstrümanıyla sahne aldı.
Konser sonrasında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Yılmaz, çoğunlukla kendisi ve Türkan'ın eserlerinin yer aldığı albümdeki "Seyir" isimli eserin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın kompozisyonu olduğunu belirtti.
Yılmaz, "Sayın Kalın ile ortak çalışmamız da albümde yer alıyor. Ayrıca albümdeki bazı resimler de Kalın'a ait." dedi.
Albümdeki 7 enstrümantal eserin, Amsterdam'daki Esoundstudios'ta kaydedildiğine değinen Yılmaz, YEE'nin desteğiyle albümün Amsterdamlı müzikserverlerle buluşmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Konsere katılanların büyük ilgisini çeken İstanbul kemençesini çalan Türkan, "İstanbul kemençesinin 900 yıllık tarihi var ve insan sesine en yakın çalgılardan biri. Dinleyince üflemeli bir çalgı hissi uyandırıyor insanda." diye konuştu.
Konserde, İbrahim Kalın'ın bestesi "Seyir"in yanı sıra "Ey Benim Divane Gönlüm", "Ece", "Derya", "Metruk", "Rana" ve "Ümit" adlı eserler çalınırken, müzisyenler konser sonunda dinleyicilerin ısrarı üzerine albüm dışından bir parça daha çalarak konseri bitirdi.
BERLİN (AA) - Almanya Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK), Alman şirketlerinin yaklaşık yüzde 82'sinin "enerji ve ham madde fiyatlarını" işleri için bir risk olarak gördüğünü duyurdu.
DIHK, 24 bin şirketin katılımıyla yaptığı "iş ortamına" ilişkin anketin sonuçlarını açıkladı.
Ankete katılan şirketlerin yaklaşık yüzde 82'si enerji ve ham madde fiyatlarını işleri için risk olarak görüyor. DIHK, bu oranın kayıtların tutulmaya başlandığı 1985'ten beri en yükseği olduğunu belirtti.
Alman şirketlerin yüzde 52'si gelecek 12 ayda işlerinin kötüye gideceğini düşünüyor. İşlerinde iyileşme bekleyenlerin oranı ise yüzde 8'de kaldı.
Enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren Alman şirketlerinin neredeyse yüzde 20'sinin enerji krizi nedeniyle üretimlerini azaltmakta olduğunun ortaya çıktığı anket, her 12 şirketten birinin (yüzde 8), artan maliyetler nedeniyle üretimini kaydırmayı planladığını, bu oranın otomotiv sektöründe yüzde 17 olduğunu da gösterdi.
- "2023'te ekonomik üretimde yaklaşık yüzde 3 düşüş bekliyoruz"
DIHK Üst Yöneticisi (CEO) Martin Wansleben, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Kovid-19 salgınında ve 2008 finansal krizi sırasında iyimser olan Alman şirketlerinin oranı yüzde 10'dan fazlaydı. Şirketler en kötüsünün henüz gelmediğinden endişe ediyor. Şirketler, özellikle sanayi, enerji fiyatlarındaki yüksek artıştan ve enerji arzındaki belirsizlikten etkileniyorlar." ifadelerini kullandı.
Bu yıl Almanya'nın GSYH'sinde yüzde 1,2 artış beklediklerini kaydeden Wansleben, 2022'nin ilk yarısında Kovid-19 kısıtlamalarının kaldırılmasının bu pozitif büyümede etkisi olduğunu vurguladı.
Wansleben, "Ancak bu büyüme, aylardır enerji krizi, enflasyon ve sıkıntılı küresel ekonomi tarafından baskılandı. Alman ekonomisi sadece zorlu bir kışla değil, aynı zamanda zor bir yılla da karşı karşıya. Şirketlerden gelen özel raporlara ve değerlendirmelere dayanarak, 2023'te ekonomik üretimde yaklaşık yüzde 3 düşüş bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Alman hükümeti, GSYH'nin bu yıl yüzde 1,4 artmasını ve gelecek yıl yüzde 0,4 düşmesini bekliyor.
BERLİN (AA) - Almanya'da fabrika siparişleri, yabancı müşterilerin önemli ölçüde daha az sipariş vermesinin etkisiyle eylülde yüzde 4 azaldı.
Almanya Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) açıkladığı geçici verilere göre, ülkede üretilen ürünler için siparişler, eylülde bir önceki aya kıyasla yüzde 4 düşüş kaydetti.
Fabrika siparişlerine ilişkin piyasa beklentisi, aylık bazda yüzde 0,5 azalması yönündeydi. Siparişler, Eylül 2021'e göre ise yüzde 10,8 azaldı.
Ağustos ayına ilişkin söz konusu veri yukarı yönlü revize edilerek yüzde 2,4 düşüşten yüzde 3 artış olarak güncellendi.
Almanya'da eylülde aylık bazda yurt içi siparişler yüzde 0,5 artarken, yabancı siparişler yüzde 7 düştü. Söz konusu dönemde Avro Bölgesi'nden yeni siparişler ağustos ayına göre yüzde 6,3 ve diğer ülkelerden Almanya'ya gelen siparişler yüzde 8 azaldı.
Ülkede eylülde ara malı üreticilerinin siparişleri aylık bazda yüzde 3,5 ve sermaye malı siparişleri de yüzde 6 düşüş gösterdi. Tüketim malı üreticilerinin siparişleri ise yüzde 7,2 arttı.
Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, sanayide görünümün, tüketicileri giderek daha fazla etkileyen yüksek enerji fiyatları ışığında karamsar olmaya devam ettiği belirtildi.
Açıklamada, “Üçüncü çeyrekte gayri safi yurtiçi hasılanın şaşırtıcı derecede olumlu gelişiminin ardından, zayıf bir dördüncü çeyrek görünüyor.” ifadelerine yer verildi.
Soğuyan küresel ekonomi, malzeme sıkıntısı ve özellikle enerji krizi şu anda Alman imalat sektörünü etkiliyor.
Almanya Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK) tarafından yapılan bir ankette, Alman şirketlerinin yaklaşık yüzde 82'sinin "enerji ve ham madde fiyatlarını" işleri için bir risk olarak gördüğü ortaya konulmuştu.
Almanya, Moskova'nın Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattı üzerinden gaz akışını durdurma kararının tetiklediği sarmal bir enerji kriziyle karşı karşıya.
Bölgede savaşa ilişkin endişeler enerji kaynakları üzerinde baskı oluşturmaya devam ederken, Alman hükümeti de bu kış sanayinin çarklarının dönmesi, ışıkların açık, evlerin sıcak kalmasını sağlamak için çabalıyor.
Ekonomistlere göre, enerjideki yüksek fiyatlar, tüketicilerin satın alma gücünün düşmesine ve üretimin birçok şirket için karsız hale gelmesine neden oluyor.
Alman hükümeti, GSYH’nin bu yıl yüzde 1,4 genişlemesini, gelecek yıl yüzde 0,4 küçülmesini bekliyor.
Westfaelische Zeitung gazetesinde yer alan haberde, G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı sırasında çekilen fotoğraflarda, bakanların oturduğu masanın arkasındaki ahşap duvarda yer alması gereken haçın yerinde bulunmadığına işaret edildi.
Münster Belediye Başkanı Markus Lewe, eleştiriler üzerine yaptığı yazılı açıklamada, haçın Almanya Dışişleri Bakanlığı çalışanlarının talebi üzerine G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı süresince kaldırıldığını belirtti.
Toplantının sorunsuz geçmesi için belediyenin mümkün olan her şeyi yaptığını vurgulayan Lewe, “Ancak bu kararın verilmemesi gerektiği düşüncesindeyim ve üzgünüm. Benim izlenimim, Dışişleri Bakanı’nın (Annalena Baerbock) da şaşırdığı yönündeydi.” ifadesini kullandı.
Lewe, haçın yüzyıllardan beri Barış Salonu'nun tarihi ve kültürel bir parçası olduğunu kaydetti.
Münster Piskoposluğundan yapılan açıklamada da medyada çıkan haberlerde haçın toplantıya farklı dinlerden insanların katıldığı gerekçe gösterilerek Dışişleri Bakanlığının talebiyle kaldırıldığının aktarıldığına işaret edilerek, Bakanlığın bu talebine anlam verilemediği vurgulandı.
Almanya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise bu tür toplantılarda mobilya değişikliğinin olağan olduğu ifade edildi.
Bu bağlamda haçın da oradan kaldırıldığı aktarılan açıklamada, ancak bu konuda siyasi seviyede bir kararın alınmadığı, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un bu konuyla meşgul olmadığı kaydedildi.
Belediye Meclisi üyelerinin göreve geldiklerinde geçmişten bu yana önünde yemin ettikleri haçın 16. yüzyıldan kalma olduğu aktarıldı.
Baerbock, Almanya’nın ev sahipliğinde Münster kentinde düzenlenen G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın ardından yaptığı basın toplantısında, G7 ülkelerinin dünyadaki en acil sorunlarına çözüm bulma konusunda tüm ağırlığını koyması gerektiğini belirtti.
Buna iklim krizinin de dahil olduğunu ifade eden Baerbock, "İklim krizi hepimizin güvenliğini tehdit ediyor ve bu nedenle bu yüzyılın varoluşsal krizidir." dedi.
Baerbock, iklim krizinin sonuçlarının Afrika, Asya veya Latin Amerika gibi insanların iklim krizinin ortaya çıkmasına en az katkıda bulunduğu yerde hissedileceğini aktararak, bu yüzden toplantıya Afrika’dan bazı ülkeleri davet ettiğini dile getirdi.
Toplantıda iklim krizini sonuçlarının azaltılmasına ilişkin görüşmeler yapıldığını anlatan Baerbock, "Dünya yanıyor. İklim krizini bitirmeyeceğiz, sadece azaltabiliriz. Çünkü emisyonlar artmaya devam ediyor. Şu anda ateşi körüklüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Baerbock iklim krizine karşı enerji dönüşümünün hızlandırılması ve yenilebilir enerjinin yaygınlaştırılması gerektiğini belirterek, “Tüm araçlar elimizde. Sadece eyleme geçmemiz lazım." dedi.
-İran
İran’daki gelişmelere de değinen Baerbock, insan hakları ihlallerini kabul etmeyeceklerini belirtti.
Baerbock, İran’ın sonuçların bilincinde olması gerektiğini ifade ederek, ülkeye yönelik alınan yaptırım kararlarıyla ortak cevap verdiklerini kaydetti.
İran'a Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının nükleer santrallere erişim izni sağlaması çağrısında bulunan Baerbock, “İran'dan talep ettiğimiz ve İran'ın uluslararası anlaşmalarda taahhüt ettiği şey budur.” diye konuştu.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un ziyareti sırasında Çin yönetiminin Rusya’yı nükleer silah kullanılması konusunda uyarmasını memnuniyetle karşılayan Baerbock, “Çin tarafının bugün bu konuyu net bir şekilde ifade etmesi önemli bir işarettir.” değerlendirmesini yaptı.
Baerbock, nükleer silah kullanmanın dünyaya yapılabilecek en kötü şey olduğunu vurguladı.
Baerbock, toplantının yapıldığı mekandan tarihi bir haçın kaldırılmasından dolayı üzgün olduğunu ifade ederek, bunun bilinçli ve siyasi değil organizasyon açısından alınan bir karar olduğunu söyledi.
Haçın kaldırıldığını bu sabah öğrendiğini anlatan Baerbock, “Kaldırılmamasını iyi bulurdum.” ifadesini kullandı.
Büchner, Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, iklimin korunmasının Alman hükümeti için de önemli bir konu olduğunu ve etkili iklimi koruma politikası uygulamak istediklerini belirterek, koalisyon protokolünde bu bağlamda hedeflerin yer aldığını söyledi.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un her türlü demokratik faaliyeti desteklediğini, bunu iklim protestoları bağlamında da vurguladığını ifade eden Büchner, “Şimdi, özellikle bu hafta gördüğümüz protesto biçimi etkili ve yapıcı değil." dedi.
Büchner, Scholz’un eylemlerin başkalarını tehlikeye atmaması gerektiğini de söylediğini hatırlatarak, “Hepimiz için çok önemli olan iklimi korumaya ilişkin talep ve faaliyetler bizi toplum olarak birleştirmeli ve yasalarımızın çerçevesinin dışına çıkmamalıdır.” ifadesini kullandı.
Almaya İçişleri Bakanı Nancy Faeser de eylemleri eleştirerek, “Bu aktivistler kendilerini yasaların üzerinde konumlandırıyor ve iklim korumasının önemli amacına fayda sağlamayan ancak önemli ölçüde zarar veren yöntemlere başvuruyor." açıklamasında bulunmuştu.
Almanya'da "Son kuşak" (Letzte Generation) adlı çevreci grup iklim değişikliğine dikkati çekmek amacıyla ülkenin çeşitli kentlerinde ellerini caddelere yapıştırarak trafikte araç kuyruklarının oluşmasına neden oluyor. Aktivistler son dönemde de müzelerde sergilenen eserlere ellerini yapıştırmış, tablolara domates çorbası ve patates püresi fırlatmıştı.