Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Telve 11. sayısında “Edebiyat Bize Burada Yardım Edebilir mi?” sorusuna cevap arıyor…

 

Müşterek değerleri Türkçe olan diasporadaki genç yazar ve şairleri edebiyat zemininde buluşturan Telve dergisinin 11. sayısı çıktı!

 

Paris, Strazburg, Utrecht, Brüksel, Hannover, Köln, Duisburg, Stuttgart, Frankfurt, Salzburg, Münih ve Viyana’da gerçekleştirilen Telve okur-yazar buluşmaları ile kitlesini genişleten Telve dergisi bu sayısında Almanya, ABD, Avusturya, Belçika ve Fransa’dan 30 ismi ağırlıyor.

 

Telve’nin bu sayısında Almanya/ Hanover’den serbest tasarımcı ve illüstrasyon sanatçısı Betül Benan Arslanoğlu’nun yolculuğunu, ilham kaynaklarını, Türkçe hikâyesini ve gelecek projelerini anlattığı bir söyleşi yer alıyor.

 

Türk diaspora edebiyatına önemli katkılar sunan dergide gurbet, göçmenlik, topluma ve değerlere yabancılaşma, aidiyet, memleket özlemi, entegrasyon, kimlik bunalımı, yabancı düşmanlığı gibi çeşitli temalarda öykü ve denemeler bulunuyor.

 

Telve’nin öykü bölümünde Belçika/Heusden-Zolder’den Fatmanur Tülümen’in “Brüksel’de Baskın”, Almanya/Aalen’den Furkan Uzun’un “Üç Kulübe Kaçkını”, Avusturya/ Viyana’dan Belkıs Kılıç’ın “Spes in Silva” Almanya/Mannheim’den Fatma Türk’ün “Kırlangıç Ağırlığında” Belçika/Gent’den Gülsüm Durna’nın “Âlem’in Çırpınışları” başlıklı eserleri dikkat çekiyor.

 

Telve’nin deneme bölümünde Almanya/Hamburg’dan Emine Doğrul’un “Henrietta Yaşıyor Mu?”, Almanya/Minden’den Zeynep Yaman’ın “En Büyük Soru(n): İnsan mı?”, Fransa/Haguenau’dan Şebnem Hamurcu’nun “Sonsuzluğun Kıyısı”, Almanya/Münih’ten Ayşe Üstündağ’ın “Berlin Sokakları”, Avusturya/ Bregenz’den Sena Şeker’in “Sessizliğin Dilinde Hâller”, Avusturya/ Viyana’dan Zümra Ufuk’un “Seviyor, Sevmiyor, Seviyor, Sevmiyor…”, Almanya/Stuttgart’dan Nüket Durur’un “Fotoğraflar, Anılar ve Gelecek”, Almanya/Sindelfingen’den Münire Eslem Bozkurt’un “Şerefü’l Mekân Bi’l Mekîn” başlıklı denemeleri yer alıyor.

 

Telve’nin şiir bölümde ise Almanya/Münih’ten Nezahat Ceylan’ın “Orion’a Mektuplar II”, Bielefeld’den Yasemin Kelkit’in “Durağan Olasılıklar ve Biz”, Herne’den Talib Ensar Dutak’ın “Karlı Dağ”, Hamburg’dan Aslıhan İnce’nin “Rıhtım Koşusunda Çınlayan Dilek”, Recklinghausen’dan Hasibe Büşra Yüksel’in “Kendine Seyyah!” ve Bielefeld’den Seyyid Yıldız’ın “Kayıp Fotoğraf” başlıklı şiirleri yer alıyor.

 

Uluslararası Genç Yazarlar Akademisi kapsamında 15 Ekim 2023’te Kahramanmaraş’ta gerçekleştirilen Telve-Bağlar ortak oturumunda ise Telve yazarları “Edebiyat Bize Burada Yardım Edebilir Mi?” sorusundan yola çıkarak edebiyat ve hayata dair sorular sordu, cevaplar aradı. Fransa/Nancy’den Ecem Tuba Hızarcı; “Biz “bura”yı eksik bir yer olarak gördüğümüz için, edebiyatı burada bize yardımcı olması için yaratıyor olabilir miyiz?” sorusunu ortaya attı. Almanya/Münih’ten Elif Neslihan Güney ise “Edebiyat bence hem bizim için hem de birlik ve beraberliğimiz için, sorunlarımızı ve duygularımızı dile getirebilmek için çok önemli ve evet, edebiyat bize burada yardımcı olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

 

 Almanya/ Bielefeld’den Yasemin Kelkit ise “Edebiyat burada bize her zaman yardımcı olabilir mi? Hayır, çünkü eyleme dönüşmeyen hiçbir şey bizim için tam manasıyla faydalı olmayacaktır. Yazdığımızın arkasında düşünsel olarak dursak dahi, o düşünceyi yaşantımızla insanlara yansıtmıyorsak bunun faydalı olacağını düşünmüyorum.” ifadelerini kullandı. Almanya/Berlin’den Ertuğrul Sabuncu ise “Edebiyat bize burada yardımcı olabilir mi?” sorusunu cevaplayabilmek için önce aklımızda ve etrafımızda dönüp dolaşan bazı kavramları ve kelimeleri düzeltmemiz gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

 

Telve'nin 11. sayısına bu linkten ulaşabilirsiniz:  https://dkp.blob.core.windows.net/dkp-dergi-flippage/Telve%2011/dergi.html

 

Telve'nin tüm bölümlerine bu linkten ulaşabilirsiniz: https://dkp.ytb.gov.tr/kutuphane/telve 

 

 

 

Bayerns Innenminister Joachim Herrmann: Erster elektrisch betriebener Krankentransportwagen im Einsatz - "Richtungsweisend für einen leistungsstarken, ökonomischen und klimafreundlichen Rettungsdienst" - Neue Chancen und Technologien nutzen.

 

Der erste voll elektrische Krankentransportwagen (E-KTW) in Bayern geht in einem Modellversuch an den Start. "Mit innovativen Ideen und neuer Technologie vorangehen – das ist die Devise auch im Rettungsdienst", sagte Bayerns Innenminister Joachim Herrmannbei der heutigen Übergabe des ersten E-KTWs in Erlangen. Mit dem Projekt sollen der elektrische Antrieb von Einsatzfahrzeugen getestet und erste Erfahrungen im Echtbetrieb gesammelt werden. "Denn E-Fahrzeuge im Rettungsdienst stehen vor besonderen Herausforderungen. Als Teil der kritischen Infrastruktur und Daseinsvorsorge müssen sie strengen Vorgaben gerecht werden und sich im Einsatzalltag bewähren." Neben einer ausreichenden Reichweite zähle hierzu auch eine vollständige medizinische Ausstattung. "Dieser E-KTW soll daher die künftige Richtung eines ebenso leistungsstarken wie ökonomischen und klimafreundlichen Rettungsdienstes vorgeben", so Herrmann. Die gewonnene Erfahrung werde bei der weiteren Entwicklung elektromobiler Konzepte in der Notfallrettung eingesetzt.

Die Kreisverbände des Bayerischen Roten Kreuzes (BRK) in der eher urbanen Region Erlangen-Höchstadt und der ländlicheren Region Rhön-Grabfeld erproben den voll elektrisch betriebenen Krankentransportwagen zunächst abwechselnd im Einsatz.

Bayern ist bundesweit eines der wenigen Bundesländer, in dem Rettungsmittel für alle Durchführenden des Rettungsdienstes zentral von einer Stelle beschafft werden: "Wir haben im Freistaat eine aus einer Hand beschaffte, einheitliche und hochstandardisierte Flotte mit mehr als 1.600 Rettungswagen, Krankentransportwagen und Notarzt-Einsatzfahrzeugen im Einsatz", erläuterte der Innenminister. Bereits seit 2018 befasse sich die beim BRK angesiedelte zentrale Beschaffungsstelle auch mit dem Thema „Alternative Antriebe im Rettungsdienst“ – mit allen Licht- und Schattenseiten.

Der Minister dankte allen, die das Projekt unterstützen und ermöglichen, insbesondere den Krankenkassen, die auch die Kosten der Einsatzmittel tragen und würdigte abschließend die engagierte Arbeit der Retterinnen und Retter: "Ein herzliches Vergelt's Gott an alle bayerischen Einsatzkräfte für ihren unermüdlichen Einsatz zum Wohle unserer Bürgerinnen und Bürger."

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) 40’ıncı kuruluş yıl dönümünü vesilesiyle Essen, Düsseldorf ve Münster Eyalet Bölge Birliği cami dernekleri Çanakkale ve Edirne’de yanan ormanlık alanı yeniden yeşertmek için 30 bin fidanı toprakla buluşturdu.

DİTİB Hatıra Ormanı’na temsili fidan dikim töreni Çanakkale Kızılcaören’de gerçekleştirildi. 40’ıncı kuruluş yıl dönümünü vesilesiyle Keşan‘da oluşturulan hatıra ormanına DİTİB 40. Yıl Hatıra Ormanı ismi verildi.

 

“1 İyilik 1 Fidan” projesi çerçevesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) tarafından Türkiye Diyanet Vakfı’na emanet edilen 2 bini Çanakkale’nin Kızılcaören bölgesi, 28 bini Edirne’nin Keşan ilçesi Koru bölgesinde olmak üzere toplam 30 bin fidanın temsili dikim töreni, Çanakkale’nin Kızılcaören bölgesinde yapıldı.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan fidan dikim törenine DİTİB adına Münster Dini Danışma Kurulu Başkanı Fatih Keskin, NRW Eyalet Birliği Başkanı Durmuş Aksoy, Essen Bölge Birliği Başkanı Özkan Güler, Münster Bölge Birliği Kadın Kolu Başkanı Nurcan Kayıplar’ın yanı sıra 25 kişilik gönüllü heyet ile Çanakkale İl Müftüsü ve TDV Şube Başkanı Mustafa Bilgiç, TDV Kadın Aile ve Gençlik Hizmetleri Müdürü Fatma Haral Efe ve Çanakkale Orman Bölge Müdürü Enver Demirci katıldı.

Fidan dikim töreninde konuşan Münster DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Fatih Keskin, yanan ormanlık alanı yeniden yeşertmek için Essen, Düsseldorf ve Münster Eyalet Bölge Birliği cami dernekleri olarak kampanya başlattıklarını söyledi.

 

DİTİB gönüllülerinin dünyanın dört bir tarafındaki doğal afetlerde mağdur ve muhtaç durumda olan kardeşlerinin ihtiyaçları gidermek için gayret gösterdiklerine vurgu yapan Keskin, Türkiye’de meydana gelen deprem, sel ve orman yangınlarında yaraları sarmak için DİTİB gönüllüleri büyük gayret gösterdiğini ifade etti.

Bugün de orman yangınlarının yaşandığı bölgede yeni fidanların yeşermesi için DİTİB ailesi olarak “1 İyilik 1 Fidan” kampanyası çerçevesinde fidan dikim törenini gerçekleştirmek için bölgede bulunduklarını belirten Keskin, “Fidan dikim töreninin DİTİB’in 40’ıncı kuruluş yıl dönümüne gelmesi de bizler için ayrı bir onur vesilesidir. Nice 40 yıllar boyunca dünyanın dört bir tarafına iyiliği, güzelliği ulaştırmaya gayret edeceğiz. Bu vesileyle hayırseverlerimizin yaptığı âl-i cenaplığa, yapılan tüm yardımlara, gayretlere ve gönüllü hizmetlere teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. 40’ıncı yılımız kutlu olsun” dedi.

Çanakkale İl Müftüsü ve TDV Şube Başkanı Mustafa Bilgiç ise, “Almanya’dan bütün soydaşlarımızı ve dindaşlarımızı temsilen fidan dikme törenine katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. DİTİB ve TDV işbirliğinde Çanakkale ve Edirne’de 30 bin fidan dikim töreni gerçekleştirildi. Almanya’dan katkı sunan hayırsever bağışçılardan Allah razı olsun“ diye konuştu.

 

Törende konuşmaların ve yapılan duaların ardından kızılçam ve selvi türlerinden oluşan fidanlar dikildi. Gerçekleştirilen fidan dikimleri ile DİTİB 40. Yıl Hatıra Ormanı oluşturuldu.

Verpackungsaktion für den Gesundheitstag: Gemeinsam stark für die Gesundheit...

 

Der 13. Würzburger Gesundheitstag steht vor der Tür und verspricht, wie in jedem Aktionsjahr, ein vielfältiges Programm rund um das Thema Gesundheit. In schöner Tradition fand daher wieder die gemeinsame Verpackungsaktion mit Vertreter:innen der Seniorenvertretung in den Räumen der Kassenärztlichen Vereinigung Bayerns (KVB) statt. Unterstützt von Victoria Pooch (KVB) sowie dem Aktivbüro der Stadt Würzburg, wurden zahlreiche Pakete mit Programmflyern und Plakaten mit Informationen rund um den Gesundheitstag gepackt. Die Informationen werden ab nächster Woche in den Arztpraxen ausliegen und die Patient:innen über die vielfältigen Angebote des Gesundheitstags informieren.

 

Peter Wisshofer, Projektleiter des Arbeitskreises der Seniorenvertretung, betont die Wichtigkeit dieses Engagements: “Unsere älteren Mitbürgerinnen und Mitbürger sollen bestmöglich informiert sein, wenn es um ihre Gesundheit geht. Daher packen wir mit Herzblut und Engagement die Materialien für den Gesundheitstag.”

 

Gesundheitstag 2024: Ein vielfältiges Programm erwartet die Besucher:innen

 

Die Highlights des 13. Würzburger Gesundheitstags sind vielfältig und bieten eine Fülle an Informationen und Aktivitäten für alle Interessierten.

 

Informationsstände: Zahlreiche Aussteller:innen aus dem Würzburger Gesundheitsbereich präsentieren vielfältige Möglichkeiten zur Gesundheitsförderung.

Gemeinschaft und Austausch: Der Gesundheitstag bietet die großartige Gelegenheit, sich mit anderen Menschen zu vernetzen, Erfahrungen auszutauschen und neue Kontakte zu knüpfen.

Gesundheitschecks: Besucher:innen wird die Möglichkeit geboten kostenlose Gesundheitschecks durchzuführen.

Aktionsfläche: Verschiedene Showeinlagen auf der Aktionsfläche am Unteren Markt laden zum Zusehen und Staunen aber auch zum Mitmachen ein.

Frauengesundheit im Fokus: Unter dem Motto “Gesundheit ist für alle da! Starke Frauen. Gesunde Frauen.” werden spezifische, gesundheitliche Bedürfnisse von Frauen thematisiert. Geschlechterspezifische Unterschiede und Präventionsmaßnahmen stehen im Mittelpunkt.

 

Der 13. Würzburger Gesundheitstag am 04. Mai 2024 bietet damit wieder einmal mehr ein abwechslungsreiches Programm und die Möglichkeit, sich über gesundheitsfördernde Maßnahmen zu informieren und sich aktiv mit dem Thema Gesundheit auseinanderzusetzen. Die Seniorenvertretung und die KVB setzen mit der Verpackungsaktion ein starkes Zeichen für die Gesundheit der Bürger:innen und zeigen, dass sie sich gemeinsam für das Wohl der Würzburger Bevölkerung einsetzen.

 

Offizielle Eröffnung des Gesundheitstags ist um 11 Uhr am Unteren Markt mit der Schirmherrin Staatsministerin Judith Gerlach.

 

Weitere Informationen finden Sie unter: www.wuerzburg.de/gesundheitsfoerderung

 

Yozgat merkeze bağlı Köyümüzün aydını gençliğimizin hocası öğretmeni Merhum İbrahim Güneş amcamızın en büyük oğlu Emekli Öğretmen Ali İhsan Güneş ağabeyimizin hakkın rahmetine nail olduğu haberini alınca çok üzüldüm. ALLAH Rahmet Eylesin
 
Ali Ihsan Güneş hocam 1970 -80’li yollarda bizlerin  ağabeyisi ve örnek aldığımız büyüğümüzdü. Orta okula başladığım yıllarda Ali ihsan hocam Tokat öğretmen okulunda okuyordu. Hafta sonları köyümüzde bir araya geldiğimizde milli kültür ve tarih bilgisiyle bizleri hep aydınlatır hak ve hakikatları söylerdi. Bize yıllar boyu ışık oldu. Onun gösterdiği ülküler doğrultusunda bize verdiği kitapları okuduk bu kutlu yolda yürüdük.
Yozgat belediyemizde yıl 1981 senesi Ağustos ayı günlerden perşembe evliliğimizde nikah şahitliğimizi yapmıştı.
Sorgun ilçemizde uzun yıllar öğretmenlik yaptı. Burada emekli oldu. Sorgun ilçemizde ikamet ediyordu. Rahatsızlandı uzun yıllar tedavisi devam etti. Yürüme zorluğu çekti. Akülü sandelye kullanmaya başladı. Kış aylarında Antalya da ikamet ediyor, ilkbahar sonrası Sorgun ilçemize geliyordu. Ali İhsan hocam hayatıyla hep örnek oldu. Köyümüze arıcılığı getirdi. Kendisi gönül insanıydı. Büyük gayretlerle hersene yaz tatillerinde köylülerimizin bir araya gelmesi gençlerin birbirlerini tanımaları, tanışmalarına vesile oldular. Yeri doldurulamayan Ali İhsan hocamda her fani gibi bize veda etti. Ebedi aleme rabbimize kavuştu. Rabbim rahmet eylesin.
Geçtiğimiz ay hocamla telefonla konuşmuştum daha sonra bu iki beyiti yazıp göndermişti. 
 
 
Yıllar önce söylenen bu  güzel  sözü  nede  yerinde söylemiş  şair. : Ömer  Hayyam.
 
GİDERİM 
 
Bir can verdin eğer  geri istersen, 
Ecel şerbetini  içer  giderim.
Yobaza cennette  bir  yer göstersen Cehennemi  kendim  bulur giderim.
 
Zaten cehenneme döndü yeryüzü. 
Toz duman kapladı dağları  düzü. 
Cehalet kapladı  tüm  ömrümüzü 
İnsanlar  içinde  Nacar giderim.
 
 
 

BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, İsrail hükümetinden, Gazze'ye insani yardımın ulaşması için daha faza sınır kapısının açılmasını istedi.

Baerbock, Almanya-İngiltere Stratejik Diyalog Toplantısı'nın ardından İngiliz mevkidaşı David Cameron ile ortak basın toplantısı düzenledi.

 

Gazze'de yaşanan acıların her geçen gün daha da korkunç bir hal aldığını ve bunun artık kelimelerle ifade edilemediğini belirten Baerbock, "Bir deri bir kemik kalmış yüzleri görüyoruz. Hayatlarını tehlikeye atarak son bir çuval un için kavga etmek zorunda kalan anne ve babaların çaresizliğini görüyoruz. Sadece görmekle kalmıyoruz, hayatta kalmak için bu una acil ihtiyaç duyanların bizim çocuklarımız olduğunu gözümüzün önüne getiriyoruz." dedi.

Tırlar yerine gemi ve uçaklara yardım malzemesi yükleniyor olmasının Gazze'ye karadan çok az yardım girdiğini gösterdiğine işaret eden Baerbock, "Bunun değişmesi gerekiyor. Son birkaç haftadır ikimiz tekrar tekrar bunun altını çiziyoruz. İsrail hükümeti artık insani yardımların ulaştırılması için daha fazla sınır kapısını açmalı ve bu yardımın ulaşmasını sağlamalı. Bu onların sorumluluğu." ifadelerini kullandı.

 

- Gazze'ye deniz koridoru için çalışıyoruz

Baerbock, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ortaklarla Gazze'ye bir deniz koridorunun açılması için çalıştıklarını anlatarak, ayrıca Ürdün'ü ve Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı'nı, Gazze'ye havadan insani yardım atmaları konusunda uçakların doldurulması için desteklediklerini kaydetti.

Gazze'de kamu düzeninin tamamen çökmesinin bunun böyle devam edemeyeceğini gösterdiğini dile getiren Baerbock, Almanya ve İngiltere'nin buradan acil olarak hemen çatışmalara ara verilmesi için anlaşmaya varılması çağrısı yaptığını kaydetti.

Baerbock, artık anlaşmaya varılarak esirlerin serbest bırakılması, daha fazla yardımın Gazze'ye girmesi ve Gazze'de ölümlerin durması gerektiğini ifade etti.

 

- "Yerleşim politikası yasadışıdır"

İsrail'in yerleşim politikasına da tepki gösteren Baerbock, "İsrail hükümetinin yerleşim politikası, kırılgan güvenlik durumundaki yangına körükle gidiyor." dedi.

Almanya Dışişleri Bakanı, Orta Doğu'daki sorunun çözümü için uzun vadeli perspektife ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, "İsrail hükümetinin yeni yerleşimlere ilişkin aldığı dünkü karar yasa dışıdır, kabul edilemez ve geri çekilmelidir. Bu durum, barışa giden yolu tıkıyor ve İsrail'in güvenlik çıkarı için olamaz." diye konuştu.

Baerbock, görüşmede Almanya ve İngiltere arasındaki ikili ilişkilerin yanında Ukrayna'ya desteğin önemli yer aldığını dile getirdi.

Ukrayna halkının barış istediğini ifade eden Baerbock, "Ancak barış, ölümlerin durmasını gerektirir. Kafanıza silah dayayarak barış yapamazsınız." değerlendirmesinde bulundu.

Baerbock, barış isteyen herkesin Ukrayna'ya kendisini savunması için tüm araçları harekete geçirmesi gerektiğini, bunun da Ukrayna'nın hayatta kalması için daha fazla mühimmat, daha fazla hava savunma ve kapsamlı silah verilmesi anlamına geldiğini kaydetti.

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ittifaka nifak sokmak ve demokrasiyi sarsmak istediğini savunan Baerbock, "Biz de buna kararlılıkla ve birliğimizle karşı koyuyoruz. Çünkü Putin gözümüzü korkutamaz. NATO ittifakımızın her santimetresinin güvende kalmasını sağlamak için caydırıcılığa ve savunma kabiliyetlerimize birlikte yatırım yapıyoruz." ifadelerini kullandı.

ABD'de yapılacak seçimlere dikkati çeken Baerbock, "İngiltere ile güçlü bir Avrupa transatlantik köprüsünün bir ayağını oluşturuyoruz. Köprünün diğer tarafında kim olursa olsun. Temmuz ayında Washington'da yapılacak NATO zirvesinde bu birlikteliğin altını net bir şekilde çizeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

 

- İngiltere Dışişleri Bakanı Cameron

İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, Orta Doğu'da sürdürülebilir bir ateşkese ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Cameron, "Münih Güvenlik Konferansı'nda Körfez Ülkeleri ve Arap dünyasından ortaklarımızla bir araya gelerek sadece çatışmayı sona erdirmek için değil, Orta Doğu'da bir bütün olarak barışı tesis etmek için nelerin gerekli olduğunu net bir şekilde ortaya koyduk ve bu konuda yakın bir şekilde birlikte çalıştık." dedi.

Gazze'ye daha fazla yardım ulaştırılmasının önemini vurgulayan Cameron, "Deniz yoluyla ya da bir tür hava ikmaliyle başka ne gibi yollar olduğuna bakmamız gerekiyor. Ancak Gazze'deki kıtlığı, hastalığı, salgınları, insanların çektiği acıları ve ölümleri sona erdirmek istiyorsak günde 500 tıra ihtiyaç var. Daha fazla sınır kontrol noktasına ve sınır kapılarına ihtiyacımız olduğu gerçeğinden uzaklaşmamalı. Ayrıca Birleşmiş Milletler personeli için daha fazla vizeye ihtiyacımız var, böylece malları insanlara daha hızlı ulaştırabiliriz. Bu acilen ihtiyaç duyulan bir şey." şeklinde konuştu.

Cameron, İsrail'in Gazze'deki durumun çöküşün eşiğinde olduğunu gerçekten anlaması ve bunu fark etmesi gerektiğini belirtti.

 

İngiliz Bakan, Alman Taurus füzelerinin Ukrayna'ya verilmesi konusunda sorulan bir soruya da buna Alman hükümetinin karar verebileceğini ifade etti.

Cameron, "Şu anda İngiliz askerinin konusunda bir şey söylemek istemiyorum. Başbakan pozisyonunu birden fazla kez net bir şekilde ortaya koydu ve benim buna bir şey eklememe gerek yok. Ancak uzun menzilli sistemler söz konusu olduğunda, bu kesinlikle Alman hükümetinin vereceği bir karardır. Ben sadece bizim adımıza konuşabilir ve şu ana kadar Ukrayna'ya tedarik ettiğimiz silah sistemlerinin bu korkunç saldırıya karşı kendilerini savunmalarına yardımcı olduğunu kabul etmek zorunda olduğumuzu söyleyebilirim." şeklindeki görüşlerini paylaştı.

 

Taurus füzelerine atıfta bulunan ancak ismini dile getirmeyen Cameron, şunları kaydetti:

"Ukrayna'ya belirli silah sistemleri verirseniz, bu şimdi bir tırmanmaya yol açar mı? Hayır. Yapılan şey bir ülkenin kendisini yasa dışı ve tamamen haksız bir saldırıya karşı savunmasına yardımcı olmaksa durum böyle değildir. O zaman hiçbir şey sizi bu ülkeyi topraklarını geri alabilmesi için bu şekilde desteklemekten alıkoymamalıdır, çünkü mesele bir NATO askerinin bir Rus askerini öldürmesi değildir. Ukrayna'yı kendini savunmak zorunda bırakarak durumu tırmandırmıyoruz."

 

Seit Oktober 2023 ist Miheia-Mãlina Diculescu-Blebea rumänische Generalkonsulin in München. Nun reiste die Diplomatin mit Konsulin Casandra-Maria Marinescu zum Antrittsbesuch bei Oberbürgermeister Christian Schuchardt und freute sich über die Gelegenheit, erstmals Würzburg besuchen zu können.

Mit ca. 3000 Personen bilden die rumänischen Mitbürgerinnen und Mitbürger die zahlenmäßig stärkste ausländische Gruppierung in Würzburg. Zudem haben weitere rund 7000 hier lebende Personen mit deutschem Pass rumänische Wurzeln. „Sie sind eine engagierte rumänische Gemeinschaft, die konfliktfrei eine Bereicherung für unsere weltoffene Stadtgesellschaft ist“, beschrieb der Oberbürgermeister die Situation der rumänischen Community in Würzburg.

Diculescu-Blebea lobte die gute Zusammenarbeit mit der Pfarreiengemeinschaft St. Albert & St. Jakobus, die behilflich war, ein Wahllokal für die anstehende Europawahl im Juni für in Rumänien Wahlberechtigte einzurichten. „Rumänien steht 2024 mit der Europawahl im Juni, Präsidentenwahl im September und Parlamentswahl im Dezember ein Superwahljahr bevor“, so die Generalkonsulin.

Als Nachbarland der von Russland angegriffenen Ukraine habe man viel Hilfe geleistet, Flüchtlinge aufgenommen oder deren Transit ermöglicht, berichtete die Diplomatin. Auch ein Getreideexport über die Donau wurde eingerichtet. Einig waren sich Schuchardt und Diculescu-Blebea, dass den geflüchteten Ukrainern sowohl in Rumänien als auch in Deutschland der schnelle Zugang zum Arbeitsmarkt ermöglicht werden müsse. „Dieser Themenkomplex bleibt eine große Baustelle nicht nur für Europa, sondern für die ganze Welt“, so Diculescu-Blebea.

Zum Abschluss des Treffens im Amtszimmer des Oberbürgermeisters drehte sich das Gespräch um die EURO 2024. Die rumänische Fußballnationalmannschaft wird im Juni Quartier in Würzburg beziehen und von hier aus zu ihren Spielen nach München, Frankfurt und Köln reisen. Ein städtischer Empfang der Delegation ist bereits für den 11. Juni geplant. Weitere Feste und Sieges-Feiern – sowohl der rumänischen als auch der deutschen Mannschaft – werden hoffentlich das Stadtbild im Juni und Juli prägen.

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, 11 ayın sultanı Ramazan ayı dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Ramazan ayına yaklaşmanın sevinç ve heyecanı içerisinde olduklarını ifade ederek, 11 Mart Pazartesi günü tutulacak ilk oruç ile Ramazan ayına girileceğini söyleyen DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, yayımladığı mesajda; “Ramazan ayı, irademizi terbiye eden, bireysel ve toplumsal duyarlılığımızı güçlendiren, beraberinde getirdiği güzel öğretilerle yaşantımızı güzelleştiren bir rahmet mevsimidir. Ramazan her zaman hoş gelir. Yüce Rabbimizden temennimiz bizleri de hoş bulması, hayatımızı hoş kılması ve bizlerden hoş ayrılmasıdır” dedi.

Ramazan ayında manevi duyguların yoğun olarak yaşandığını ifade eden Kuzey, mesajında şu ifadelere yer verdi:

Bir okuldur Ramazan

Bir rahmettir Ramazan; küçük büyük, genç yaşlı, kadın erkek, zengin fakir herkesin hatırasında güzel bir hatırası olan. Bir yağmurdur Ramazan; kurumuş gönüllere can suyu olan. Bir güneştir Ramazan; buz kesilen kalpleri sıcaklığıyla ısıtan. Bir rüzgardır Ramazan; uzaklardan cennet kokusunu taşıyan. Bir köprüdür Ramazan; zengini fakire yaklaştıran. Bir rehberdir Ramazan; doğru ile yanlışı birbirinden ayıran. Bir berekettir Ramazan; her gecesi ömre bedel olan. Bir sevdadır Ramazan; kulu Rabbine yaklaştıran. Bir okuldur Ramazan; insanı daha duyarlı, daha takvalı, daha güzel insan kılan.

Bir tohum ayı Ramazan

Ramazan ayı, gönül dünyamıza birçok güzellik tohumu ekeceğimiz bir bereket ayıdır. Ramazan’la birlikte ilk ekeceğimiz tohum; birlik, beraberlik ve kardeşlik tohumudur. Daha oruca başlamadan, aynı safta yan yana omuz omuza teravih namazında bir araya geliriz. Hep birlikle kıyama, rükûa, secdeye, duaya durarız. İlk teravih, ilk sahur, ilk oruç, ilk mukabele derken kendimizi ilk iftar sofrasında buluruz. Her birine sırasıyla ‘hoş geldin’ der, otuz gün boyunca ilmek ilmek hayatımıza Ramazan’ı işleriz.

Biz orucu, oruç bizi tutar

Orucu sadece midemizle değil, elimizle ayağımızla, gözümüzle kulağımızla da tutmaya çalışırız. Dilimizi yalandan, gıybet ve iftiradan; gözümüzü harama bakmaktan, ellerimizi günaha uzatmaktan, ayaklarımızı yanlışa sapmaktan muhafaza etmek için uğraşırız. Kur’an’ın inmeye başladığı bu mübarek ayda Kur’an’ı hayatımıza indirmeyi amaçlarız. Gerek bireysel okumalarla gerekse camilerde topluca yapılan mukabele programlarına katılarak yaratıcımızla iletişim kurarız. Zamanın kıymetini belki de saate en çok baktığımız bu ayda anlarız. Acıksak da susasak da Rabbimize verdiğimiz sözü unutmaz, ekmeğin ve suyun Rabbi olan Yüce Allah’a teslimiyetimizin gereğini yerine getiririz.

Akşama doğru evlerde tatlı bir telaş başlar. Oruçlarımızı, bir tencerede pişen yemeklerle, hep birlikte bir araya gelip, bir masa etrafında toplanarak, ‘bir’ olanın çağrısı ezan ile açarken birlik beraberliğimizi pekiştiririz. Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmenin verdiği gönül huzuruyla iftarımızı açarız. Oruçla günümüzü, teravihle gecemizi mamur ederiz.

Bereket ayıdır Ramazan

Ramazan bizlere halden anlamayı, empati yapmayı öğretir. Dünyanın dört bir yanında evlatlarının tok uyuduğu günleri özlemle bekleyen nice anne babalar için umut ayıdır Ramazan. Ramazan bizlere paylaşmayı öğretir. Fitre ile yoksula sofra kurma, zekât ile malımızı arındırma, sadaka ile Allah’a sadakatimizi arttırmaya vesiledir Ramazan. Veren elin de, alan elin de hayır gördüğü muhteşem bir bereket ayıdır Ramazan.

İbadetlerin gündelik yaşantımıza yansımasıyla alakalı güzel bir tespit vardır. O da şudur: “Namaz, camiden çıkınca; hac, Mekke'den dönünce; Ramazan, oruç bitince başlar.”  Öyledir, namaz camiden çıktığımızda bizi daha sorumlu daha duyarlı, daha vicdanlı kılmalıdır. Oruç Ramazan’dan sonra da bizleri tutmalıdır. Ramazan hep hoş geldiği gibi, bizleri de hoş bulmalı, hoş kılmalı ve hoş ayrılmalıdır.

DİTİB 40 Yaşında

Bu yıl, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) 40’ıncı kuruluş yıldönümü olduğunu belirten Kuzey, “Allah’a hamdolsun ki teşkilatımız, bu topraklarda kırk senedir faaliyetlerini sürdüren, yeri geldiğinde meyvesiyle, yeri geldiğinde gölgesiyle insanlık için hizmet üreten köklü bir ağaç olarak dimdik durmaktadır. Kırk yıl önce bu topraklara bu samimiyetle bu tohumu ekenlerden, yeşeren bu güzel filizimizi alın teriyle sulayıp, sevgi ve fedakarlıklarıyla büyütenlerden Rabbim razı olsun” ifadelerini kullandı.

Kuzey, “Bu vesileyle, mübarek Ramazan ayının İslam alemi başta olmak üzere tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum” diye konuştu. 

 

 

Fast 15 Jahre sind es nun, seit sich die beiden Bürgermeister Waldemar Brohm und Mustafa Çay kennen. Die Rathäuser der beiden Gemeindeoberhäupter stehen rund 3000 Kilometer voneinander entfernt: das eine in Margetshöchheim im Landkreis Würzburg, das andere in der Stadt Pozanti in der Mittelmeerregion Adana im Süden der Türkei. Die deutsch-türkische Freundschaft wurde über die Jahre dennoch gut gepflegt und soll nun weiter vertieft werden.

 

Eine türkische Delegation um Bürgermeister Mustafa Çay und den türkischen Vizekonsul Adnan Bahçekaral besuchte jüngst die Gemeinde im Landkreis Würzburg. Gemeinsame Ausflüge, politische Gespräche und eine Fotoausstellung über Pozanti und die Region Adana im Margetshöchheimer Rathaus gaben den Beteiligten Zeit zum Austausch. Dabei wuchs auch der Wunsch nach einer Städtepartnerschaft zwischen Pozanti und Margetshöchheim.

 

Bei einem Besuch der türkischen Gäste am Landratsamt Würzburg freute sich Landrat Thomas Eberth über die gewachsenen und die neuen deutsch-türkischen Freundschafsbande. „Gerade im Hinblick auf den Krieg in Nahost oder in der Ukraine ist es ein wichtiges Zeichen, wenn Freundschaften über Ländergrenzen hinweg sichtbar gemacht werden“, so Landrat Thomas Eberth. „Der internationale Austausch mittels Städte- und Landkreispartnerschaften verbindet Menschen unterschiedlicher Kulturkreise. Ich freue mich daher außerordentlich über diese lebendige Verbindung zwischen Margetshöchheim und Pozanti.“

Das Internationale Africa Festival, das in diesem Jahr sein 35-jähriges Jubiläum feiert, übergibt Teile seines Bücher- und CD-Archivs an die Stadtbücherei, um sie einer größeren Öffentlichkeit zur Verfügung zu stellen. Bereits in den zurückliegenden Jahren bekam die Stadtbücherei regelmäßig CDs von Musikern des Africa Festivals und konnte sich damit zu einer der bestausgestatteten Büchereien für afrikanische Musik in Deutschland profilieren.

 

In diesem Jahr hat Afro Project e.V. dem Team der Musikbücherei wiederum eine Sammlung CDs überreicht, u.a. von den bereits verstorbenen Musikern Manu Dibango, einem der bedeutendsten Musiker Afrikas & Schirmherr des 25. Africa Festivals, „Mama Africa“ Miriam Makeba mit Musik aus den Anfangsjahren ihrer Karriere, sowie Guem, Meisterperkussionist aus Algerien. Außerdem wurden CDs der bis heute erfolgreichsten Musiker Youssou N`Dour, der goldenen Stimme aus dem Senegal, und Alpha Blondy, Afrikas Reggaestar Nummer 1, der Stadtbücherei zur Verfügung gestellt. Abgerundet wurde die umfangreiche Spende mit mehreren Fotobänden mit hochwertigen Fotografien aus und rund um Afrika.

Dank der großzügigen Spende steht den Kundinnen und Kunden der Stadtbücherei ab sofort auch die Musik des vielfältigen Abendprogramms des diesjährigen Internationalen Africa Festivals zur Ausleihe zur Verfügung.