Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Almanya Türklerinin sosyo-kültürel yaşam süreci konusundaki çalışmalarıyla bilinen KONAD – Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi, Türkiye’den gelen siyasetçilerin uğrak noktası haline geldi. Uzun bir süredir Türklerin Almanya’daki varlığı üzerine yaptığı araştırmaların sonuçlarını yayımlayan KONAD Genel Başkanı Sait Özcan, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:
“Siyasetçilerimizle yakın ilişki halinde olmamız bizim için önemlidir. Çünkü onların üzerinden verdiğimiz mesajların topluma bir siyasi faaliyet ve çözüm önerisi olarak yansıyacağının farkındayız. Bu açıdan, İYİ Parti Heyeti ile yaptığımız görüşmelerde Almanya Türkleri hakkındaki saha araştırmalarımızdan elde edilen bilgileri paylaştık. Türklerin önemli bir bölümünün Almanya’da seçmen olduğunu ve bu kesimin Türkiye siyasetinden beklentilerini kendilerine anlattık.”
İYİ Parti delegasyonu adına açıklamalarda bulunan İYİ Parti Almanya Dış Temsilciliği'nden Ekrem Taha Başbuğ ise şunları söyledi:
“İcra Kurulu olarak, Genel Merkezi Frankfurt-Offenbach am Main’da bulunan KONAD Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezini ziyaret etmekten mutluluk duyuyoruz. On yıllar boyunca Avrupa Türklüğüne kültür dernekleri çatısı altında hizmet eden, Avrupa Türklüğünün sorunlarına kafa yoran, çözüm üreten, birçok makale yazan ve özellikle kaleme aldığı ‘Avrupalı Türkler’ kitabıyla kanaat önderliğini ortaya koyan, İYİ Parti ilk dönem Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi ve KONAD Başkanı Sayın Sait Özcan Bey’e göstermiş olduğu kadirşinaslık ve misafirperverlikten ötürü teşekkür ederiz.”
Bilindiği gibi, KONAD Başkanı Sait Özcan bir dönem “İYİ Parti GİK Üyesi” olarak siyaset yapmıştı.
Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs Türklerine organize bir şekilde silahlı saldırılar başlattıkları 21 Aralık 1963 Cumartesi ve Kanlı Noel, esasen Kıbrıs sorununun değil, Kıbrıs’taki katliamların başlangıcıdır.
1931 isyanını -daha geniş ele almak için- bir kenara bırakacak olursak, Kıbrıs sorununun başlangıcını Kition (Larnaka) Piskoposu Mihail Hristodulu Muskos’un III. Makarios adıyla 18 Ekim 1950 tarihinde Başpiskopos seçilmesi, Lefkoşa’daki Fenoromeno kilisesinde yaptığı dini yeminden sonra dini geleneklerin dışına çıkarak “Hayatımı Kıbrıs adasının Yunanistan’a bağlanmasına, Enosis’e adıyorum” içerikli “Milli Yemin”i oluşturdu.
Bu “Milli Yemin” sonrasında adada, Kıbrıs Rumlarının ve Yunanistan hükümetinin adayı Yunanistan’a bağlamak için uluslararası kuralları hiçe sayarak gizlice yaptıkları hazırlıklar, toplantılar ve örgüt kurma çalışmaları başladı.
İlk adım 2 Temmuz 1952 tarihinde Atina’da Başpiskopos Makarios’un başkanlığında kurulan gizli “kurtuluş” komitesinin toplantısıydı. Toplantıya Georgios Grivas, Yorgos Stratos, Loizidis kardeşler, Kıbrıs asıllı General Papadopoullos, Albay Aleksopoullos, eski bir “X” (“Hi” okunur) örgütü üyesi, bir hukukçu ve Atina Üniversitesi’nden iki profesör katıldı. Kıbrıs Rum terör örgütü EOKA, bu saydıklarımın ikinci toplantısında resmen kuruldu.
“Aynı öz ve bölünmez Kutsal Üçlü (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh, NK) adına yemin ederim ki, Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesi davası hakkında bildiğim her şeyi hayatımı feda etme pahasına ve en ağır işkenceler altında bile gizli tutacağım. Verilen emirlere körü körüne uyacağım.” içerikli EOKA yeminini ilk eden, din ile ulusu aynı sayan, ruhani görev üstlenmiş din adamı Başpiskopos III. Makarios oldu.
Karşısındaki insanları kucaklamak ve insanoğluna yaraşır bir yaşam sunmak yerine, bastırmak, sindirmek ve yok etmek için silahlı mücadeleyi benimseyen ve çözümü “Terör Örgütü” kurmakta bulan din adamı III. Makarios, Kıbrıs’ta yaşanan felaketlerin, Kıbrıs Türklerine uygulanan soykırımın başını çeken ve körükleyen bir lider olarak tarihe geçti.
Ruhani lider olarak değil, EOKA’ya verdiği destekle Kıbrıs Türklerine karşı yürüttüğü sınırsız düşmanlıkla anılan Makarios 1974 yılında kazdığı kuyuya düştü. Elbette ki masum Türklerin ölüm emrini verirken “Yunanistan’ın Askeri rejimi Kıbrıs’ın bağımsızlığını ihlal etmiştir. Yunan Cuntası Kıbrıs halkının demokratik haklarına zerre kadar saygı göstermeden, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına ve egemenliğine zerre kadar saygı göstermeden diktatörlüğünü Kıbrıs topraklarına yaymıştır.’ içerikli bir konuşma yapacağını bilemezdi.
Makarios, Yunanistan’ın kendisini devirmek için -uluslararası kuralları aykırı olarak- Kıbrıs’ta darbe organize etmesini, Kıbrıs adasından kaçmak zorunda kalmasını, 19 Temmuz günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde anavatan diye tanımladığı Yunanistan’ı Kıbrıs adasını işgal etmekle suçlamasını, 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye’nin müdahalesi ile Kıbrıs Türklerinin kurtuluşunu ve 12 Şubat 1977’de -BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim’in huzurunda- Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş ile yaptığı 4 maddelik 1. Doruk Anlaşmasında, Kıbrıs Türklerinin ortağı olacağı Federal bir devletin kurulmasını kabul etmesini hiç unutamadı.
Katlettirdiği masum insanların ahı, 1977 yılında Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş ile imzaladığı 1. Doruk Anlaşmasındaki Kıbrıs Türklerinin kurulmasını kabul ettiği Federal Devlette ortak olması nedeniyle, Başpiskopos seçilirken ettiği “Milli Yemini”ni gerçekleştirememiş olmasından dolayı 3 Ağustos 1977 günü kahrından hayata veda etmesiyle tutmuş oldu.
Evet, Türk tarafı her zaman uzlaşma isteyen taraf olurken, Rumlar Megali İdea ısrarları yüzünden Türk tarafının kabul ettiği hiçbir anlaşma hayata geçirilemedi. Adanın yönetiminin kendilerinde olması ve Kıbrıs Türklerinin azınlık olacağı bir yönetim harici hiçbir çözümü kabul etmediler. Biz de şükür ki egemen devletimizi kurduk. Huzurla yaşıyoruz. Bu huzurdan rahatsız olan ve “federasyon” maskesi altında Rumların egemenliğinde üniter bir devlet kurulması için kendilerini parayanlara şunları hatırlatalım;
1955’de başlayıp, 21 Aralık 1963 sonrası soykırıma dönüşen katliamları unutmadığımız gibi, bu devletin ne bedellerle kurulduğunu, ne badireler atlattığımızı, küvette şehit verdiğimiz yavrularımızı, analarımızı, vatanını milletini korumak için bedenini siper eden üniversite öğrencilerimizi, tarlasında, yolunda giderken katledilen vatandaşlarımızı, İlhanları, Taşkent’i, Muratağa’yı, Atlılar’ı, Sandallar’ı, Yağmuralan’ı, kayıp otobüslerimizi, bizleri korumak için anavatan Türkiye’den gelerek bize bu vatanı hediye eden kahraman şehitlerimizi de unutmadık.
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
BERLİN (AA) – Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, İsrailli politikacıların Gazze’yi gasbetme planlarına tepki gösterdi.
23 Şubat 2025'te yapılması planlanan erken genel seçimde Yeşillerin başbakan adayı da olan Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Habeck, Funke Medya Grubuna bağlı gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrailli politikacıların Gazze'nin işgal ve iskan edilmesine odaklandığını söyledi.
Habeck, Gazze'nin işgal ve iskanının, sürdürülebilir güvenliğe ve kalıcı barışın sağlanmasına yönelik tüm çabalara zarar vereceğini ifade etti.
"Böyle bir plan olmamalı. İsrail hükümeti bu konuda açık olmalı" diyen Habeck, İsrail’in güvenliğinin Almanya’nın devlet meselesi olduğunu ve İsrail’in kendisini savunabilmesi gerektiğini ancak “terörizmle mücadele ile Gazze'yi iskan etme arasında fark olduğunu” vurguladı.
Habeck, “Bu durum iki devletli çözüm hedefini yok ediyor. Bu, İsrail'in uzun vadeli güvenlik çıkarlarına uygun değildir.” değerlendirmesinde bulundu.
BERLİN (AA) - Almanya’da Magdeburg kentinde Noel pazarına araçla yapılan saldırının şüphelisi hakkında Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'ne (BAMF) geçen yıl ihbarda bulunulduğu bildirildi.
BAMF'nin X hesabından yapılan açıklamada, "Geçen yılın yaz mevsiminin sonlarında dairemiz, sosyal medya kanalları aracılığıyla Magdeburg'daki saldırının sorumlusu olduğundan şüphelenilen kişi hakkında bir ihbar aldı. Pek çok ipucu gibi bu da ciddiye alındı." ifadelerine yer verildi.
BAMF'nin doğrudan bir soruşturma makamı olmadığı belirtilen açıklamada, bilgi veren kişinin doğrudan sorumlu makamlara yönlendirildiği aktarıldı.
Açıklamada, bunun dışında bireysel durumlar hakkında yorum yapılamayacağının anlayışla karşılanması istendi.
10 yıldır Federal Kriminal Dairesi (BKA) Başkanlığı yapan Holger Münch ise ZDF televizyonuna yaptığı açıklamada, BKA'nın Kasım 2023'te Suudi Arabistan vatandaşı bir erkek hakkında ihbar aldığını doğruladı.
Münch, ihbar sonrası bir soruşturma başlatıldığına dikkati çekerek, "Bunun üzerine Saksonya-Anhalt polisi de gerekli soruşturma tedbirlerini aldı. (Hakkında ihbarda bulunulan Suudi Arabistanlı kişinin) Ayrıca kamu görevlileriyle çeşitli temasları, onlara hakaretleri ve bazen de tehditleri vardı. Ancak şiddet suçlarıyla tanınmıyordu." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan vatandaşı Talib al-Abdulmohsen’in Magdeburg'daki Noel pazarına düzenlediği saldırıda aralarında 9 yaşındaki çocuğun da bulunduğu 5 kişi hayatını kaybetmiş ve 200'den fazla kişi yaralanmıştı.
Türk-Alman ilişkilerinin son dönemine dair ilginç bilgilerin yer aldığı "Avrupalı Türkler" adlı eser, KONAD Başkanı Sait Özcan tarafından Avrupa Türk iş dünyasının önde gelen isimlerinden Osman Çat’a hediye edildi.
KONAD Genel Merkezi’ne çeşitli sosyo-kültürel konuları görüşmek için gelen Osman Çat’a kitabın içeriği hakkında bilgi veren Sait Özcan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu eser sadece yazarının emeği değil, aynı zamanda artık hayatta olmayan çok sayıda insanımızın da katkılarıyla ortaya çıkmıştır. Onların hatırasını yaşatmak adına her biri bir aile albümünden alınan çok sayıda fotoğraf ve birebir görüşerek kaleme aldığımız anılar bu eserde yer almıştır. Dolayısıyla bu eser, Türk iş dünyasının birlikteliği adına önemli çabaları olan kıymetli insanlarımıza adanmıştır. Sayın Osman Çat’a bu kitabı saygıyla takdim ediyorum."
İşadamı Osman Çat ise, "Kitabı bizzat yazarın elinden aldığım için büyük bir mutlulukla okuyacağım. Sayın KONAD Başkanı Sait Özcan’a çok teşekkür ediyorum," dedi.
Türklerin Almanya tarihine dair en detaylı çalışmalardan biri olan "60. Yılında Almanya Türkleri" adlı eser, İstanbul’daki tarih ve edebiyat camiasında geniş yankı uyandırdı. Geçtiğimiz hafta İstanbul Çemberlitaş’taki Türk Ocağı binasında yapılan etkinlikte, çok sayıda Türk entelektüeli bir araya geldi. Etkinliğin ana konusu ise "Geçmişten Geleceğe Türk-Alman İlişkileri" idi.
Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, "Kültür Tarihi Perspektifinden Almanya" başlıklı bir sunum yaparak katılımcıların sorularını yanıtladı. Sunumun ardından, Abdullah Alay’a kitabını takdim eden Dr. Latif Çelik şunları söyledi:
"Sayın Abdullah Alay ve onun kuşağındaki isimler, Türkiye’nin Soğuk Savaş yıllarının kültürel hafızasıdır. Türkiye, Soğuk Savaş döneminde emperyalist odaklara teslim olmadıysa bu, Abdullah Alay ve arkadaşlarının çabaları sayesindedir. Yıllar sonra kendisini yeniden görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Kendisine bu eserimi takdim etmekten onur duyuyorum."
Abdullah Alay ise kısa konuşmasında, "Bir milletin kalem tutan elleri çoğaldıkça, muasır medeniyet yarışında hep en önde olmaya devam eder. Dr. Latif Çelik’in gayretlerini yakından tanıyan biri olarak, bizim nesil bu ülkeyi karşılıksız sevdi. Her şey vatan için dedik, hiçbir menfaat gözetmeden çalıştık. Çünkü bu millet her türlü değeri hak ediyor," dedi.
DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey anlasmayı Müslümanların Tanınması İçin Bir Dönüm Noktası olarak niteledi.
Rheinland-Pfalz Eyalet Hükümeti ile Rheinland-Pfalz DİTİB Eyalet Birliği arasında DİTİB’in ve diğer İslami kuruluşların resmi olarak tanınması hususunda dönüm noktası niteliği taşıdığı belirtildi.
DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, bu vesileyle şu açıklamalarda bulundu: “On iki yıl boyunca yorulmadan bu hedef için çalışan Rheinland-Pfalz DİTİB Eyalet Birliği temsilcilerine gönülden teşekkür ediyorum. Bu devlet anlaşması, Müslümanların Almanya’da kabul görmesi ve İslami kuruluşların hukuken tanınması bağlamında önemli bir adım niteliğindedir. Önümüzdeki yıllarda diğer eyaletlerin de benzer adımlar atmasını ümit ediyoruz.”
Rheinland-Pfalz’taki devlet anlaşması, bir eyalet hükümeti ile DİTİB’in bir eyalet birliği arasında imzaladığı üçüncü anlaşma olma özelliğini taşımaktadır. Böylece DİTİB, dört eyalette doğrudan ve diğer bazı eyaletlerde de dolaylı bir şekilde dini cemaat olarak tanınmıştır. Diğer eyaletlerin de benzer şekilde sorumluluk sahibi bir yaklaşım benimseyerek Müslümanların tanınmasını ülke genelinde sürdürülebilir ve anayasal temellere dayalı bir zemine oturtmasını ümit ediyoruz. Sadece dolaylı katılımı mümkün kılan geçici çözümler yerine bu tür kalıcı adımların atılmasını arzu ediyoruz. Bu bağlamda, Rheinland-Pfalz eyaleti temsilcilerine güvene dayalı iş birliği için teşekkür ediyor ve bu iş birliğinin gelecekte de aynı şekilde karşılıklı anlayış zemininde devam etmesini diliyoruz.
Almanya’daki Türk iş dünyasının önemli isimlerinden ve DTU - Türk Alman İş Adamları Derneği’nin efsanevi başkanı Osman Çat, Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi KONAD’a bir ziyarette bulunarak çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Başkan Sait Özcan tarafından 2024 yılı çalışmaları hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirildi. 2025 yılı planlamalarını danışmanlar ve proje yöneticileri ile birlikte Ocak ayı ortalarında kesinleştirerek kamuoyu ile paylaşacaklarını belirten KONAD Başkanı Sait Özcan, “Bir millet düşünen beyinleri ile vardır. Geçmiş dönemlerde Başkan Osman Çat’ın yaptığı çalışmaları yakından tanıyan biriyim. Mesleki kariyerinin en üstüne çıkarak ciddi bir bilgi ve tecrübe birikimini Türk milletine ve insanlığa hediye olarak bırakmıştır. Ancak bazı mihrak ve odakların bu başarıya engel olarak bir şekilde piyasadan silmek istediklerini görüyoruz. Garip olan ise mesleki çevrelerin kara nakliyatı alanında hem bilgi almak için, hem de sorunlara çözüm ararken yine Osman Çat’a gelmeleridir. Almanya Türklerinin karşılaştığı durumları net bir şekilde görüyoruz” şeklinde konuştu.
DTU Kurucu Başkanı, TITAB Kurucusu ve Avrupalı Türklerin kara nakliyecisi Osman Çat ise KONAD ziyaretinde, “Millet olarak kurumsallaşmaya maalesef çok geriden başladık. Sayın Sait Özcan Bey’in siyasette çok önemli yerlere gelerek hangi mücadeleleri verdiğini biliyorum. Sadece KONAD Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi’nde yaptığı çalışmalar bile kendisinin Türk milletine önemli bir hizmetidir. Burada yapılan görüşmeler, sorunlara getirilen çözüm önerileri ve Türk toplumunun daha güçlü olması adına yapılan çalışmalar son derece değerlidir. 2024 yılında Sayın Özcan’ı medyadan takip ederek ciddi çalışmalarına şahit oldum. KONAD’ın genel çalışmaları itibariyle Türkiye, Almanya ve Avrupa üçgenindeki faaliyetleri harika araştırma ve fizibilite raporlarıdır. Özellikle yaklaşan Almanya seçimleri ile ilgili değerlendirmeleri mükemmel öngörü ve tespitlere dayanmaktadır. Sait Bey’i ve KONAD çalışanlarını bu özverili gayretleri için tebrik ediyorum” dedi.
Bilindiği gibi KONAD, 2025 Almanya seçimleri ile ilgili bir dizi öngörü ve tespit raporları hazırlıyor.