Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Sözcüsü Robert Saverin, Rusya'nın Rus petrolüne tavan fiyat uygulamasına katılanlara petrol ve petrol ürünü satışı yasaklamasının, Alman ekonomisi üzerinde "pratikte bir önemi" olmayacağını bildirdi.

 

Saverin, hükümetin haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamada, ilkbahardan bu yana Almanya'nın Rus petrolünden vazgeçmeye hazırlandığını hatırlattı.

Sözcü Saverin, Rusya'nın tavan fiyat uygulamasına katılanlara petrol ve petrol ürünü satışı yasağına yönelik, "Alakasız olduğunu söylemek istemem ama pratikte bir önemi yok." değerlendirmesinde bulundu.

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından dün imzalanan kararnameyle Rus petrolüne tavan fiyat uygulamasına katılanlara petrol ve petrol ürünü satışı yasaklanmıştı.

Avrupa Birliği ülkeleri, 2 Aralık'ta Rusya'dan deniz yoluyla taşınan petrole varil başına 60 dolar tavan fiyat uygulanması konusunda anlaşmaya varmıştı.

 
KÖLN (AA) - Almanya'da "fast food" olarak tabir edilen hızlı ve hazır yiyecek kategorisinde döner kebabın, ülkenin meşhur köri soslu sosisini (Currywurst) geride bırakarak en popüler yemek haline geldiği bildirildi.
 

Alman Haber Ajansının (DPA) haberine göre, iki yiyeceğin kıyaslandığı ve YuGov tarafından yapılan ankette yetişkinlerin yüzde 45'inin döneri, yüzde 37'sinin köri soslu sosisi tercih ettiği belirtildi.

Ankete katılanların yüzde 15'i "ikisini de sevmiyorum" cevabını verirken, geri kalanların ise fikrini belirtmekten kaçındığı kaydedildi.

 

Ankette kadınların erkeklere oranla döneri daha fazla tercih ettiği belirtilirken, 55 yaş üstü insanların çoğunluğunun 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Berlin'de ortaya çıkan ve Hint baharatları serpilip bol baharatlı ketçapla servis edilen köri soslu sosisi tercih ettiği aktarıldı.

 

18-24 yaş arası gençlerde ise yüzde 57 oranında döner tercih edilirken, bu grupta sosis tercih edenlerin oranının ise sadece yüzde 21 olduğu kaydedildi.

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın Hannover kentinde vefat eden Abdülkadir Sargın'ın cenazesinin bir Alman vatandaşın cenazesiyle karıştırılıp yakılmasından sorumlu hastanenin yönetimi, yaşananlardan derin üzüntü duyulduğunu belirterek, ailelerden özür diledi.

 

Almanya Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Gülde, konuya ilişkin başkent Berlin'de basın toplantısı düzenledi.

Gülde'ye, Sargın'ın cenazesinin yanlışlıkla yakılmasının, Türkiye ve Almanya'daki Türk toplumunda yarattığı rahatsızlık ve tedirginlik hatırlatılarak, ülkenin, böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için yeni adımlar atıp atmayacağı soruldu.

Bu konuda yerel makamlarla iletişime geçilmesi gerektiğini ifade eden Gülde, polisin olaya ilişkin soruşturma başlattığını anımsatarak, elinde bu konuda başka bilgi bulunmadığını kaydetti.

 

- Olaydan sorumlu hastane özür diledi

Öte yandan cenazelerin karıştığı Hannover Tıp Yüksekokulu (MHH) Hastanesi, AA'nın konuya ilişkin sorusuna yazılı yanıt verdi.

Hastanenin, cenazelerin karıştırılmasından dolayı derin üzüntü duyduğu ve hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dilendiği aktarılan açıklamada, "Yüksekokul, merhumun yakınlarından özür dilemiştir." ifadesi yer aldı.

 

Olaya ilişkin ayrıca bir basın toplantısı yapılmayacağı da belirtildi.

AA'nın konuya ilişkin sorusu üzerine Aşağı Saksonya Eyaleti Bilim ve Kültür Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada ise, eyaletin Bilim ve Kültür Bakanı Falko Mohrs'un, hem Türkiye'nin Hannover Başkonsolosu Gül Özge Kaya hem de hayatını kaybeden Sargın'ın bir yakınıyla görüştüğü kaydedildi.

​​​​​​​Açıklamada, Mohrs'un aileye taziye dileklerini, üzüntüsünü ve özrünü ilettiği aktarıldı.

 

- Cenazelerin karıştırılması

MHH Hastanesinde 14 Aralık'ta vefat eden Abdulkadir Sargın'ın naaşı ile 5 Aralık'ta vefat eden 81 yaşındaki bir Alman'ın cenazesi ile yanlışlıkla karıştırılmış, Alman ailenin cenazenin yakılması için krematoryuma götürülmesini istemesi üzerine Abdulkadir Sargın'ın cenazesi krematoryumda yakılmıştı.

Alman aile daha sonra, vazoya konan ve kendi yakınlarının sandığı ancak Sargın'a ait olan külleri törenle defnetti.

 

Sargın'ın cenazesini almaya giden ve İslami usullere göre defin hazırlığı yapan çocukları ise gasilhanede yıkanmak üzere bekleyen cenazenin babalarına ait olmadığını gördü.

Babalarının cenazesinin nerede olduğunu araştıran aile, hastane yetkililerinin cevabıyla sarsıldı.

 

Türk vatandaşı Sargın için bugün Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Hannover Merkez Camisi'nde gıyabi cenaze namazı kılındı, Sargın'ın külleri Hannover Stöcken Mezarlığı'nda dualarla toprağa verildi.

Sargın ailesi hukuki süreç başlattı.

BERLİN (AA) - Almanya'nın Avrupa Birliği'nin (AB) bütçesine geçen yıl net katkısının rekor düzeye ulaştığı bildirildi.
 

Alman haber ajansı DPA’nın haberinde, Almanya'nın AB’nin 2021 yılı bütçesine 25,1 milyar avro ile en çok katkıda bulunan ülke olduğu belirtildi.

2020'de Almanya'nın net katkısı, yaklaşık 19,4 milyar avro olmuştu.

 

Söz konusu rakam ile Almanya’nın AB’nin bütçesine katkısı rekor düzeye ulaşırken, Almanya’yı 12,4 milyar avro ile Fransa izledi.

Avrupa’nın üçüncü büyük ekonomisi İtalya’nın katkısı ise 3,2 milyar avroda kaldı.

 

Öte yandan, AB’nin bütçe ödeneğinde en büyük net alıcı ise yaklaşık 11,8 milyar avro ile Polonya olurken, bu ülkeyi 4,5 milyar avro ile Yunanistan ve 4,1 milyar avro ile Macaristan izledi.

 

İngiltere'nin AB'den ayrılmasının neden olduğu kaybı telafi etmek için Almanya, söz konusu bütçeye katkısını artırma kararı almıştı.

PARİS (AA) - Fransa'nın başkenti Paris'te Sen Nehri üzerinde tur ve gezi gemilerinin çalışanlarının, maaş artışı talebiyle greve gittiği belirtildi.
 

Fransa'daki yerel ve bölgesel radyo istasyonları ağı France Bleu'nun haberine göre, Sen Nehri'nde tur ve gezi gemilerini işleten Sodexo şirketinin yan kuruluşları Batobus ve Bateaux Parisiens'in çalışanları, maaş artışı ve ek prim talebiyle iş bıraktı.

 

Grev yapan çalışanlar, Eyfel Kulesi yakınlarında toplandı.

İşçiler, maaşlarının artırılmasını talep ediyor.

Zaman zaman yaptığı açıklamalar ile Türk Toplumunu’nun Avrupa ülkelerinde birlik ve bütünlük içinde olmasına yönelik çabaları ile öne çıkan Kocagöl Group CEO’su ve IHK Darmstadt Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kocagöl sivri siyasi söylemlerden mümkün olduğunca geri durmaya çalışan Türk Toplumu’nun dışarıya karşı güçlü bir Türk Diyasporası görüntüsü vereceğini belirtti.

Ayhaber’e açıklamalarda bulunan başarılı Türk işadamı Kocagöl, “Vatandaşlarımız mümkün olduğunca sessiz sedasız kendi işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışmalıdır. Mesleklerinde ilerleme ve işini en iyi yapmak en doğru olanıdır. Başarıyı yakalayan insanlardan müteşekkül bir Türk Toplumu bulundukları Avrupa ülkesinde başarı figürleri olarak öne çıkacak, hem de ülkelerin siyasetleri tarafından dikkate alınacaktır. Mesleki alanda başarıları ile öne çıkanların Avrupa ülkelerinde çok önemli olan IHK ve HWK gibi birlik ve örgütlerin yönetim kurulunda yer almaları ise herşeyden önce başarının zirvesidir. Buralar karar mekanizmalarıdır ve çok önemlidir. Bu konuda isteyen vatandaşıma ve özellikle de gençlere yönelik konuşmalar yaparak onları yönlendirmeye hazır olduğunumu belirtmek isterim” şeklinde konuşarak Türk Toplumu’na ulusal birlik hedefleri gösterdi.

 

Bilindiği gibi Mehmet Kocagöl işadamları örgütlenmelerinin zirvesinde yer alarak özellikle yüksek öğretime önem veren ve mesleki bilgi ile üniversite eğitiminin paralel mesafe almasını isteyen önder şahsiyetlerden biri olarak biliniyor.

 

Son baharda açıklanan “Almanya’da uzun yıllar kalanlara çifte vatandaşlık” açıklaması yavaş yavaş unutulmaya başladı. Göçmen sorunlarına gösterdiği yakın ilgi ile tanınan KONAD-  Sosyal ve Siyasal Arastırmalar Merkezi Başkanı Sait Özcan, “Açıklama başlangıçta heyecan vericiydi. Ancak arkası gelmedi. Oysa bu yasa hayata geçirilebilirse ciddi anlamda Almanya için bir imaj çalışması olurdu” şeklinde konuştu.

 

Geçtiğimiz ay Almanya'da “Hükümet, vatandaşlığa geçişleri kolaylaştıracak ve Türkler için çifte vatandaşlığı mümkün kılacak reform için düğmeye bastı” şeklindeki  kamuoyuna yansıyan haberin güncelliğini kaybetmeye başlamasından yasanın unutturulmaya çalışıldığını belirten KONAD Başkanı Özcan, “Vatandaşlığa geçiş kanunu çıkarılsa bile eyalet sistemindeki Almanya’da bazı eyaletlerde bunun hayata geçmesi çok uzun sürebilir. Eyaletlerin etkili oduğu temsilciler meclisinin de onayı gerecekebilir. Ayrıca federal  meclisin CDU-CSU bloku daha ilk açıklamalara bile karşı çıkmıştı. İktidar ve muhalefet bolku arasında belki de bir seçim yaşanacaksa çifte vatandaşlığın hala kaf dağının ardında olduğuna inanıyorum. Çifte vatandaşlığının yeni yılın ilk aylarından itibaren hangi yöne evrileceğini hep beraber göreceğiz. Ama SPD-Yeşiller-FDP kolalisyonu çifte vatandaşlığı hayata geçirebilirse çoğu hayatta olmayan bir çok Türk işçisini de onore etmiş olacaktır.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur!

 

„Mensch, der Bürgermeister hat mal wieder… und habt ihr schon gehört, dass…?“. Auf diese eher ungewöhnliche Weise eröffnete Würzburgs Landrat Thomas Eberth im Dezember einen Vortrag im Rahmen der Veranstaltungsreihe „AfterWorkWissen: Die AmtsAHA!-Inforeihe“ im Landratsamt Würzburg – und leitete damit direkt zum Thema des Abends hin: „Alles Fake? Psychologische Hintergründe zur Verbreitung von Fake News“. Als Fake News werden beispielsweise erfundene Inhalte, Bild- und Videomanipulationen oder bewusst verfälschte sowie aus dem Kontext gerissene Aussagen bezeichnet. „Gezielte Falschinformationen stellen gerade in der heutigen Zeit eine große Gefahr dar. Sie sollen zu Verwirrung und Verunsicherung führen. Daher ist es wichtig, die Hintergründe zu verstehen, um wirksam gegensteuern zu können“, so Landrat Eberth.

 

Professor Dr. Markus Appel über Gefahren und psychologische Hintergründe

 

Fake News und Verschwörungstheorien – nahezu jeder von uns kommt damit täglich in Kontakt. Und obwohl sich Gerüchte und Lügen nicht erst seit dem Internetzeitalter verbreiten, scheinen diese Phänomene ein Zeichen unserer Zeit zu sein. Der Referent der „AfterWorkWissen“-Veranstaltung beschäftigt sich hauptberuflich mit diesem Thema: Professor Dr. Markus Appel, Inhaber des Lehrstuhls für Kommunikationspsychologie und Neue Medien an der Julius-Maximilians-Universität Würzburg. In seinem Vortrag erklärte er, welche psychologischen Gründe dafür sorgen, dass Menschen Fake News und Verschwörungstheorien in sozialen Netzwerken wie WhatsApp und Facebook teilen oder gar in die Welt setzen. Hierbei müsse unterschieden werden zwischen Desinformationen und Fehlinformationen: Während Letztere unabsichtlich und ohne Täuschungsabsicht verbreitet werden (etwa, weil eine reißerische Überschrift beim Empfänger ein falsches Bild erzeugt hat), werden Desinformationen mit Absicht in Umlauf gebracht. Sie sollen Menschen täuschen und Schaden anrichten.

 

Laut Appel ist es gerade in der heutigen Zeit wichtig, mit eintreffenden Meldungen sensibel umzugehen. Woher stammen sie, was sind die Quellen, wie steht es um den Wahrheitsgehalt? Eine besondere Gefahr sieht der Experte in der rasend schnellen Verbreitung von Nachrichten via Social Media. Während in früheren Zeiten einzig Nachrichtenorganisationen als sogenannte Gatekeeper die Aufgabe hatten, für Qualität und Glaubwürdigkeit zu sorgen, könne heute jeder, der möchte, Meldungen ungeprüft und ungefiltert in die Welt setzen.

 

Appel erklärte unter anderem auch psychologische Hintergründe zum Thema Fake News. Die Zuhörerinnen und Zuhörer erfuhren, dass es zur Informationsverarbeitung verschiedene Mechanismen gibt, die die Wahrnehmung beeinflussen können. So würden Menschen beispielsweise Informationen bevorzugen, die ihnen bereits vertraut seien, und würden diesen auch einen höheren Wahrheitsgehalt beimessen. Außerdem neigten sie dazu, Meldungen zu priorisieren, die ihre eigenen Überzeugungen bestätigen und solche abzulehnen, die der eigenen Sichtweise widersprechen.

 

Richtiger Umgang mit Fake News

 

Der Experte gab auch praktische Tipps an die Hand: Wer – etwa in WhatsApp-Gruppen – mit Fake News oder Verschwörungstheorien konfrontiert werde, solle freundlich und respektvoll kommunizieren, Fragen stellen und, ganz wichtig: Widerspruch äußern. Das gelte auch für persönliche Gespräche. Diese würden oft von anderen verfolgt und Schweigen werde dann häufig irrtümlich als Zustimmung wahrgenommen. Laut Appel ist es daher wichtig, sich klar zu positionieren – egal, ob in sozialen Netzwerken oder im persönlichen Umgang. Dabei helfe es auch, klare Fakten nennen zu können, die das Gegenteil der Falschmeldung beweisen.

 

Hilfreich bei der Recherche, ob es sich bei einer Meldung um Fake News handelt, sind Online-Angebote seriöser Medien, hier empfahl Appel den „#Faktenfuchs“ des Bayerischen Rundfunks oder die Internetseite www.mimikama.at. Dort decken Expertinnen und Experten häufig geteilte Falschmeldungen auf.

 

Im Anschluss an den Vortrag hatten die Teilnehmenden wie gewohnt die Möglichkeit, sich intensiv mit dem Referenten auszutauschen und in entspannter Feierabendrunde auch über eigene Erfahrungen zu sprechen. Die Veranstaltungsreihe „AfterWorkWissen“ richtet sich in erster Linie an Bürgermeisterinnen und Bürgermeister der Landkreis-Gemeinden, an Kreisrätinnen und Kreisräte sowie Führungskräfte des Landratsamtes Würzburg. Sie wird organisiert vom Stabstellenfachbereich 3, Presse- und Öffentlichkeitsarbeit, Interne Kommunikation.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 2022 Aralık Umre Organizasyonu ile Almanya’dan kutsal topraklara giden kafileler umre ziyaretlerini yaptı.

DİTİB 2022 Aralık Umre Organizasyonu kapsamında 50 görevli ile 2 bin umreci kutsal topraklarda umre ibadetini eda etti ve Mekke civarındaki ziyaret turlarına başladı.

 

Umreciler güllerle Karşılandı

Mekke’ye gelen umre kafileleleri DİTİB Hac ve Umre Hizmetleri Müdürü Selçuk Doğruer ve görevliler tarafından güllerle karşılandı. Otel girişinde umrecillere hurma ve zemzem ikram edildi.

Umre programı ile ilgili bilgi veren DİTİB 2022 Aralık Umre Organizasyonu Genel Koordinatörü ve Hamburg DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç, 22 Aralık’ta başlayarak Almanya’dan kutsal topraklara hareket eden umre kafileleri umre ibadetini eda ettiğini söyledi.

 

Bilhassa gençlerin umre programını daha da anlamlı hale getirdiğini ifade eden Dikeç, “Mekke’de bulunduğumuz süre içerisinde Nur Dağı, Cennetu’l Mualla, Sevr Mağrası, Mescid-i Cin, Peygember Efendimizin doğduğu ev, Hudeybiye, Arafat, Müzdelife ve Mina ziyaretlerini gerçekleştirdik. Perşembe günü Mescid-i Nebevi, Kabr-i Saadet ve Cennet’ül Baki selamlaması ile Medine-i Münevvere’de olacağız. Umre ibadetimizi eda ettikten sonra 2-8 Ocak 2023 tarihinde dönüşlerimiz başlayacak” dedi.

 

Dikeç, şöyle devam etti: “Mekke ve Medine on gün dolu dolu süren programımızda Rabbimizin kutlu beldesi Hz. İbrahim’in (S.A.V.) meskenine, elçisi Hz. Muhammed Mustafa’nın (S.A.V.) yurduna misafir olduk. Uzun süren pandemi sonrası büyük bir özlem duyduğumuz Peygamber Efendimizin yaşadığı yerleri görebilmenin, Beytullah ile kucaklaşmanın, kardeşlerimizle omuz omuza ibadet etmenin ve bilhassa gençlerle ara tatili değerlendirmenin mutluluğunu yaşadık. DİTİB 2022 Aralık Umre Organizasyonu ile kutsal topraklara ziyaretimiz, ibadetlerimiz, keyifli anlarımız ile huşû ve huzurla yolculuğumuzu sağ salim bitirerek geri dönüşlerimiz başlayacak. Rabbim umremizi mebrur, sayımızı meşkûr ve ibadetlerimizi makbul, dualarımızı kabul eylesin.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PEKİN/TOKYO (AA) - Çin ile egemenlik ihtilafı içindeki Tayvan'ı ziyaret eden Japonya parlamento heyeti, Ada'daki hükümetin lideri Tsai Ing-wen ile bir araya geldi.

 

Tayvan ajansı CNA'nın haberine göre, Tsai, iktidardaki Liberal Demokrat Partinin (LDP) Meclis Genel Sekreteri Seko Hiroşige öncülüğündeki heyeti kabul etti.

Seko, görüşmede Japonya'nın yeni ulusal güvenlik stratejisinde Tayvan Boğazı'ndaki statükoyu değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimlere tolerans göstermeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu vurguladı.

 

Yeni stratejide Japonya'nın Tayvan'ı "son derece önemli ortak" olarak tanımladığını ifade eden Seko, Tayvan Boğazı'nda barış ve istikrarı sürdürmenin önemini vurguladı.

Ulusal güvenlik stratejisinin savunma harcamalarında kayda değer atış öngördüğüne işaret eden Seko, "Strateji, ABD'nin yeni yayımladığı ulusal savunma yasasında olduğu gibi, tek taraflı bir gücün statükoyu değiştirme girişiminin kabul edilemeyeceğine dair açık mesajdır." dedi.

 

Tsai de Tayvan ve Japonya'nın bölgesel meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu ve Hint-Pasifik bölgesinin istikrarına ve refahına katkı sağlamak üzere Japonya, ABD ve Avrupa Birliği ile çalışmaya hazır olduklarını vurguladı.

Japon parlamenter, dün Ada'daki hükümetin Başbakanı Su Tseng-chang ile görüşmesinde, "Otoriter ülkelerin nüfuzunu artırdığı ortamda, yakın güvenlik ilişkilerine sahip Japonya ve Tayvan'ın, bölgesel barışı korumak için el ele çalışması gerekiyor." ifadelerini kullanmıştı.

 

Japonya'nın yeni ulusal güvenlik stratejisinde Çin "en büyük stratejik meydan okuma", Kuzey Kore ise "eskisinden daha ciddi ve daha yakın bir tehdit" olarak nitelendirilmişti.

Strateji belgesinde Japonya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrası "en çetin ve karmaşık güvenlik durumuyla" karşı karşıya olduğu vurgulanarak füze savunma kapasitesinin karşı saldırı imkanlarını içerecek şekilde artırılması gereğine işaret edilmişti.

Japonya'nın Tayvan'a verdiği destek Çin ile ilişkilerinde zaman zaman gerilim unsuru olarak öne çıkıyor.

 

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin ağustos başında Tayvan'a yaptığı ziyaret sırasında Çin ana karasından ateşlenen güdümlü füzelerin Ada'nın doğusunda, Tokyo'nun Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan ettiği sulara düşmesi Tokyo ve Pekin arasında gerilimi yükseltmişti.