Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

BERLİN (AA) Türkiye, Avrupalı şirketler için Kovid-19 sonrası “ürün tedarik etme" lokasyonu olarak üçüncü en popüler ülke oldu.

Reuters Events ve dünyanın en büyük konteyner nakliye şirketi Maersk tarafından “Pandemi sonrası tedarik zincirinde değişim ve üretiminin yakına getirilmesi” konulu ortak araştırmasına göre, Türkiye, Avrupalı şirketler için Polonya ve Almanya'nın ardından "ürün tedarik etme ve tedarik zincirinin yabancı ülkede bulunan bir parçasını ya da tamamını ülkeye geri getirmede" en popüler üçüncü lokasyonu oldu.

Söz konusu alanda Polonya, yüzde 23,3 ile Avrupa şirketler arasında birinci sırada yer alırken, bu ülkeyi yüzde 19,4 ile Almanya takip etti.

Türkiye yüzde 12,4 ile üçüncü sırada yer aldı. Türkiye’yi yüzde 10,9 ile İngiltere, yüzde 10,1 ile ABD ve Vietnam ve yüzde 8,5 Fransa ve Romanya, yüzde 7,8 ile Çekya ve Hindistan takip etti.

Dünya genelinde ise Türkiye, uluslararası şirketler için ürün tedarik etme ve tedarik zincirinin yabancı ülkede bulunan bir parçasını ya da tamamını ülkeye geri getirmede Vietnam, Hindistan, Almanya, Polonya, ABD, Çin ve Meksika’nın ardından sekizinci sırada yer aldı.

Anket çalışmasında, Türkiye’nin konumu ve rekabetçi işgücünün ülkeyi tekstil, kimya ve otomotiv de dahil olmak üzere bir dizi sektörde Avrupalı şirketler için son derece çekici getirdiği belirtildi.

Çalışmada, şirketlerin riskleri düşürmek için hız ve esnekliğe Kovid-19 öncesi döneme göre daha fazla ağırlık verdiği belirtilerek, şirketler için tedarik zincirinde maliyet düşürmenin daha düşük bir öncelik olduğu belirtildi.

Türkiye, uluslararası şirketler arasında “yakından tedarik” konusunda yüzde 9 ile en çekici ülkeler içinde yer aldı.

- “Gayrimeşru kısıtlamaların uygulandığı günümüzde, saldırı alanlarından birisi de uluslararası ödemelerdir"
 

MOSKOVA (AA) – Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesine uygulanan kısıtlamalar arasında uluslararası ödemelerin de yer aldığını belirterek, “Şu anki uluslararası ödemeler sisteminin düzenlenmesi devletler ve finansal gruplardan oluşan dar bir kulübün kontrolü altında. Bu grup evrenin efendileridir ve tekelci bir şekilde her şeyi kontrol ediyorlar.” dedi.

Putin, başkent Moskova’da Sberbank tarafından düzenlenen "Yapay zeka dünyasında seyahat" konulu uluslararası konferansta konuştu.

Yapay zeka alanındaki atılımların çok önemli olduğunu ve devletler arasındaki rekabet arttığına işaret eden Putin, “Elde edeceğimiz sonuçlar, Rusya'nın dünyadaki yerini, egemenliğimizi, güvenliğimizi, refahımızı, ekonomik, endüstriyel ve sosyal kalkınma görevlerini yeni bir düzeyde çözme yeteneğimizi belirleyecektir.” diye konuştu.

Mevcut on yıla ilişkin hedeflerinin, yapay zekayı ekonominin her alanında uygulamak olduğunu anlatan Putin, “Yapay zeka, ekonominin tüm sektörlerini, sosyal alanı ve kamu yönetim sistemini kapsamalıdır. Bu planlanan yolun önemli bir bölümünü geçtik, yapay zekanın hızlı gelişimi için gerekli temeli oluşturduk.” dedi.

Putin, uluslararası ödeme sistemleri üzerinden Rusya’ya kısıtlamalar getirildiğini belirterek, “Gayrimeşru kısıtlamaların uygulandığı günümüzde, saldırı alanlarından birisi de uluslararası ödemelerdir. Şu anki uluslararası ödemeler sisteminin düzenlenmesi devletler ve finansal gruplardan oluşan dar bir kulübün kontrolü altında. Bu grup evrenin efendileridir ve tekelci bir şekilde her şeyi kontrol ediyorlar.” ifadelerini kullandı.

Dijital para birimleri teknolojilerini temel alarak, yeni uluslararası ödeme sistemleri geliştirilebileceğini vurgulayan Putin, “Katılımcılar için tamamen güvenli ve daha da önemlisi bankalardan, üçüncü taraf müdahalesinden bağımsız yeni bir uluslararası ödeme sistemi oluşturmak mümkün.” değerlendirmesini yaptı.

BERLİN (AA) – Almanya’da Eylül 2021’de yapılan genel seçimlerin ardından Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) kurduğu hükümet, ülkede yaşayan yabancıların Alman vatandaşlığına geçmelerini kolaylaştırmak istiyor.

Almanya İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Maximilian Kall, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, İçişleri Bakanlığında Vatandaşlık Yasası’nın modernizasyonuna ilişkin bir yasa tasarısı üzerinde çalışıldığını ve çalışmaların neredeyse bittiğini söyledi.

Çalışmaların tamamlanmasının ardından tasarının üzerinde istişare edilmesi için diğer bakanlıklara gönderileceğini belirten Kall, bundan dolayı tasarıya ilişkin ayrıntıları aktaramayacağını kaydetti.

Kall, Vatandaşlık Yasası'nın modernizasyonun hükümet protokolünün önemli projelerinden biri olduğunu vurgulayarak, Alman hükümetinin Almanya’yı göç ülkesi olarak gördüğünü ifade etti.

Koalisyon protokolüne işaret eden Kall, hükümetin çoklu vatandaşlıklara imkan vermek ve Alman vatandaşlığına geçişleri kolaylaştırmak istediğini, misafir işçi olarak ülkeye gelen ilk kuşağın Alman vatandaşlığına geçişlerinin kolaylaştırılmasının ve buradaki engellerin azaltılmasının hedeflendiğini kaydetti.

Öte yandan, Bild gazetesinin İçişleri Bakanlığında tasarıya ilişkin sürdürülen görüşmelere dayandırdığı haberine göre, hükümet ülkede yasal olarak 5 yıl yaşayan yabancılara Alman vatandaşlığına geçme imkanı verecek. Göçmen kökenli ebeveynlerden birinin yasal olarak 5 yıl boyunca Almanya’da yaşaması durumunda bu ebeveynlerin ülkede doğan çocukları otomatik olarak Alman vatandaşlığı alabilecek. Hükümetin, yabancıların Alman vatandaşlığına geçişlerde kendi vatandaşlığından vazgeçme zorunluluğunu kaldırmayı istediği, böylelikle çifte vatandaşlığın birçok durumda normal olacağına işaret edildi.

67 yaş üstünde olan ve misafir işçi olarak ülkeye gelenler için yazılı sınav zorunluğu kaldırılacak ve bu kişilerin Alman vatandaşlığı almaları için sözlü iletişim sağlamaları yeterli görülecek.

Uzmanlar, tasarının yasalaşması durumunda yaklaşık 2 milyon yabancı ülke vatandaşının bu uygulamadan yararlanabileceğini öngörüyor.

Tasarının bakanlar kuruluna ve ardından Federal Meclis’in gündemine ne zaman geleceği ise henüz belli değil.

BERLİN (AA) - Almanya ve Fransa, enerji alanında işbirliğinin güçlendirilmesine ilişkin ortak bildiriye imza attı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un başkent Berlin’de Fransa Başbakanı Elisabeth Borne ile yaptığı görüşmenin ardından Başbakanlık Binası’nda imza töreni gerçekleştirildi.

Scholz ve Borne, burada iki ülke arasında enerji alanında dayanışma sağlanmasına ilişkin işbirliğini güçlendirmek amacıyla ortak bildiriyi imzaladı.

Bildiride, Rusya-Ukrayna savaşının benzeri görülmemiş küresel bir enerji krizine yol açtığına vurgu yapılarak, bu krizde gaz tedarikinde yüzde 40 ile Rusya’ya bağımlı olan Avrupa Birliği’nin (AB) daha hassas durumda olduğu belirtildi.

Enerji kriziyle mücadele için AB ülkelerinin dayanışması ve Avrupa düzeyinde verilen tepkilerin memnuniyetle karşılandığı aktarılan bildiride, Berlin ve Paris’in enerji alanında dayanışmayı artıracakları vurgulandı.

Bildiride, Almanya ve Fransa’nın enerji arzının güvenliği için çalışacakları aktarılarak, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikinin artırılacağı ve çeşitlendirileceği kaydedildi.
Somut önlemler arasında, Fransa’nın Almanya'ya gaz sağlayacağına yer verilen bildiride,
Almanya’nın da Fransa’nın "kış boyunca elektrik tedarikini güvence altına almasına" yardım edeceği ifade edildi.

- "Dönem ne kadar zorsa Almanya-Fransa işbirliği o kadar önemlidir"

Başbakan Scholz düzenlenen ortak basın toplantısında Almanya ile Fransa arasındaki ilişkilerin olağanüstü ve zengin olduğunu belirterek, “Dönem ne kadar zorsa Almanya-Fransa işbirliği o kadar önemlidir.” ifadesini kullandı.

Scholz, İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin bir soru üzerine, İran’ın uranyum zenginleştirme politikasının bir kez daha İran’ın nükleer bombaya ve bunu taşıyabilecek füzelere sahip olmamasının ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söyledi.

Bunun İngiltere ve ABD ile Almanya ve Fransa’nın son yıllarda birlikte izlediği politikanın amacı olduğunu aktaran Scholz, bu politikayı izlemeye devam edeceklerini kaydetti.

Fransa Başbakanı Borne, iki ülke arasındaki dostluğun çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu dostluk sınamalara karşı dayanabileceğini ve meydan okumaların üstesinden gelebileceğini kanıtladı." değerlendirmesinde bulundu.

Borne, iki ülkenin çözümler üretebileceğini ve Avrupa’yı ileriye götürebileceğini dile getirdi.

Neue Fahrzeuge für die Berufsfeuerwehr
 
Zwei neue Löschfahrzeuge und ein Spezialfahrzeug hat die Würzburger Berufs-feuerwehr in den Dienst gestellt. Das Einsatzspektrum der beiden neuen Hilfeleis-tungslöschgruppenfahrzeuge HLF 20 mit den Funkrufnamen Florian Würzburg 40/1 und 40/2 ist breit. Sie können bei der Menschenrettung, Brandbekämpfung, techni-sche Hilfeleistung und Gefahrenguteinsätze eingesetzt werden. Auch eine umfang-reiche Ausstattung für die Brandbekämpfung, Atemschutztechnik und akkubetrie-benen Rettungsgeräte für Verkehrsunfälle ist auf den Fahrzeugen vorhanden. Die allradangetriebenen Fahrzeuge genügen den aktuellen Trinkwasser- und Umwelt-schutzanforderungen: Das Rückfließen von Löschwasser in das Trinkwassernetz wird verhindert und auch der Löschschaum gelangt nicht unnötig in die Umwelt. Außerdem verfügen die Löschfahrzeuge über ein Navigationssystem mit Einsatz-zielführung, damit der Maschinist sich ausschließlich auf die Fahrt konzentrieren kann. Die Kosten für die 280 PS-starken Fahrzeuge lagen bei knapp einer Million Euro, der Freistaat förderte diese Investition. 
 
Gleichzeitig stellte die Berufsfeuerwehr Würzburg den Gerätewagen ABC mit dem Namen Florian Würzburg 59/1 in Dienst. Das neue Spezialfahrzeug dient für eine umfangreiche Beladung zur Dekontamination von Personen und verfügt über einen abgetrennten Arbeitsraum für Messtechnik zur Detektion von atomaren, biologi-schen und chemischen Stoffen und Gefahren. Der eigene Stromerzeuger versorgt die verladene Ausstattung an der Einsatzstelle mit Elektrizität. Das allradangetriebe-ne Fahrzeug mit 290 PS besitzt, wie die zwei Löschfahrzeuge, auch über ein Navi-gationssystem mit Einsatzzielführung. Die Beschaffungskosten betrugen rund 540.000 Euro.
 
„Der Dienst bei der Feuerwehr ist ein selbstloser Dienst für die Allgemeinheit. Für ihren Einsatz benötigen Sie aber auch die passende Ausrüstung. Ich freue mich, dass wir Ihnen hier für Ihre Arbeit drei neue Fahrzeuge zur Verfügung stellen kön-nen“, betonte Oberbürgermeister Christian Schuchardt bei der Fahrzeugübergabe. Der zuständige Kommunalreferent Wolfgang Kleiner unterstrich: „Sie setzen tagtäg-lich Ihr Leben für Mitmenschen ein, ich danke Ihnen für Ihren Dienst und Ihre Un-terstützung.“
 
Harald Rehman, Leiter des Amtes für Zivil- und Brandschutz, und seine Mitarbeiter bedanken sich für die Ausstattung. 
 
Es war ein ziemlich regnerischer Tag, an dem die Stadt Würzburg die ersten von 16 Bäumen quer durchs Stadtgebiet mit Sensoren und Funkverbindungen vernetzte. So zeigte sich in einem Meter Tiefe ein gutes Niveau an Feuchtigkeit. Gemessen wird mit den Sensoren die Bodenfeuchtigkeit in zwei unterschiedlichen Tiefen. Über Funk werden die Daten für die Mitarbeitenden im Gartenamt auf einem Dashboard abrufbar bereitgestellt. Damit wird erkennbar, welche Bäume oder Grünanlagen den größten Trockenstress haben und zuerst gegossen werden müssen.
„Effizient lassen sich damit Ressourcen nutzen“, erklärt zweiter Bürgermeister Martin Heilig und Leiter des Umwelt- und Klimareferats der Stadt Würzburg, „natürliche und personelle.“ Zudem helfen die Daten, künftig Bäume zu pflanzen, die mit den veränderten klimatischen Bedingungen besser zurechtkommen. Wie trocken das Erdreich im Sommer werden wird, das dürfte nicht nur für das Gartenamt, das Umwelt- und Klimareferat, die am Projekt beteiligte Universität Würzburg, die die Daten auswertet, und die Umweltstation spannend werden, sondern auch für das stadt.land.smart Team von Stadt und Landkreis.
Das Smart-City-Team entwickelt Maßnahmen für eine intelligentere, lebenswertere Region. Die Installation der Baumsensoren ist Bestandteil der Maßnahme „Smart City Hub“, um die Durchführbarkeit dieses Systems zu testen. Der Smart City Hub bildet das Herzstück, die digitale Infrastruktur, die alle Anwendungen und Lösungen aus der Strategie- und Umsetzungsphase miteinander vereint. Dazu zählt eine Server-Infrastruktur für Geo-, Sensor- und nicht personenbezogenen Verwaltungsdaten. Die Vernetzung der Klimabäume wurde von der smart and public GmbH entwickelt, einem Tochterunternehmen der Würzburger Versorgungs- und Verkehrs-GmbH WVV. „Das System lässt sich in vielen Bereichen einsetzen und ist auch erweiterbar“, erklärt Sua Hwang, Geschäftsführerin der smart and public GmbH. So wäre, um beim Beispiel Klimabäume zu bleiben, eine Erweiterung mit Wetter- und Klimadaten möglich, so könnten auch Niederschlagsmengen in die Berechnungen einbezogen werden.
Oberbürgermeister Christian Schuchardt beobachtete die Vorbereitung und den Einsatz der Sensoren an einem der ersten Bäume am Oberen Mainkai: „Das stadt.land.smart Team hat mit dem Smart City Hub eine Anwendung entwickelt, die praktisch, einfach und alltagstauglich ist. Dank intelligenter Technik wird es so möglich, zielgenau zu agieren, in diesem Fall, die Bäume bei Bedarf zu bewässern. Die smarte Region denkt in die Zukunft, das wird der gesamten Gesellschaft von Nutzen sein.“ Das Projekt Stadt.Land.Smart wird von Stadt und Landkreis Würzburg umgesetzt und gefördert durch das Bundesministerium für Wohnen, Stadtentwicklung und Bauwesen. https://www.stadt-land-wue.de,https://www.wuerzburg.de/unternehmen/smart-city

Am gestrigen Donnerstag, 24. November 2022, tagte die 131. Vollversammlung der Handwerkskammer für Unterfranken in Würzburg. Andrea Sitzmann, Geschäftsbereichsleiterin Berufsbildung, wurde zur stellvertretenden Hauptgeschäftsführerin gewählt, die bayerische Digitalministerin Judith Gerlach stellte sich den Fragen der Vollversammlungsmitglieder.

 

„Wir brauchen neben einer Klima- und Energiewende vor allem auch eine Bildungswende. Eine Bildungswende, die sich in mehr materieller Wertschätzung für die berufliche Bildung äußert“, forderte Michael Bissert, Präsident der Handwerkskammer für Unterfranken, seinen Bericht des Präsidenten während der 131. Vollversammlung am 24. November in Würzburg ein. „Zusätzliche Entlastungen für Ausbildungsbetriebe, zusätzliche Anreize für Auszubildende sowie Investitionen in moderne Bildungsstätten sind hier zentrale Elemente.“ Der Handwerkskammer-Präsident formulierte seine Forderung im Wissen, dass die berufliche Bildung ein zentrales Zukunftsthema ist. „Die Herausforderungen der Zukunft sind ohne das Handwerk nicht zu bewältigen. Das ist gleichzeitig eine enorme Chance. Ohne Handwerk keine Zukunft!“

Der Haushalts- sowie der Stellenplan für das Jahr 2023 wurden einstimmig beschlossen. „Nach der Corona-Zeit, die vor allem unseren Bildungsbereich stark betroffen hat, können wir jetzt wieder beginnen, notwendige Rücklagen zu bilden“, erklärte Ludwig Paul, Hauptgeschäftsführer der Handwerkskammer für Unterfranken. Einstimmig gewählt wurde Andrea Sitzmann, Geschäftsbereichsleiterin Berufliche Bildung der Handwerkskammer, zur stellvertretenden Hauptgeschäftsführerin. Ludwig Paul: „Die berufliche Bildung ist ein zentraler Bereich der Handwerkskammer. Hier sind wir und werden in den kommenden Jahren vor große Herausforderungen gestellt. Und da weiß ich mit Andrea Sitzmann eine kompetente und erfahrene Mitstreiterin an meiner Seite.“

Darüber hinaus fasste die 131. Vollversammlung Beschlüsse, die den Aus- und Weiterbildungsbereich betreffend.

Digitalministerin im Gespräch

Judith Gerlach, Bayerische Staatsministerin für Digitales, stellte sich im Rahmen der 131. Vollversammlung den Fragen der Vollversammlungsmitglieder. Im Hinblick auf die Herausforderungen der Digitalisierung forderte sie die Unternehmen dazu auf, auf dem Weg in die digitale Zukunft zusammenzuarbeiten, Eigeninitiative zu zeigen und sich im Prozess stetig weiterzuentwickeln. Zugleich lobte sie Handwerkerinnen und Handwerker als Macher, die den Mut zeigen, sinnvolle Innovationen anzustoßen und voranzubringen. „Ich wünsche mir, dass wir alle Pioniere sind, die Innovationen vorantreiben und mit unserem Tun auch andere begeistern“, so die Digitalministerin.

 

Andrea Sitzmann zur stv. Hauptgeschäftsführerin der Handwerkskammer gewählt

 

Andrea Sitzmann wurde von der 131. Vollversammlung einstimmig zur stellvertretenden Hauptgeschäftsführerin der Handwerkskammer für Unterfranken gewählt. Foto: Nadine Heß/Handwerkskammer für Unterfranken

 

Die 131. Vollversammlung der Handwerkskammer für Unterfranken wählte am 24. November Andrea Sitzmann, Leiterin des Geschäftsbereichs Berufsbildung, einstimmig zur stellvertretenden Hauptgeschäftsführerin der Handwerkskammer.

 

Am 1. Juli 2003 begann Andrea Sitzmann ihre Karriere im Bildungsbereich in der Handwerkskammer für Unterfranken. Bereits zum 1. Januar 2004 übernahm sie die Leitung der Abteilung „Meister- und Fortbildungsprüfungen“, zum 1. September 2010 die Abteilungsleitung „Prüfungen“, die nach einer internen Umstrukturierung alle hoheitlichen Prüfungen im Kammerbezirk Unterfranken sowie das neu entstandene Aufgabengebiet Anerkennung ausländischer Berufsqualifikationen zusammenfasste. Zum 1. Oktober 2011 wurde Andrea Sitzmann zur stellvertretenden Geschäftsbereichsleiterin „Berufsbildung“ berufen. Seit dem 1. Januar 2016 leitet sie den Geschäftsbereich „Berufsbildung“ der Handwerkskammer. Mit dieser Funktion verbunden ist die Geschäftsführung des Berufsbildungsausschusses der Handwerkskammer für Unterfranken.

Im Laufe der Jahre knüpfte Andrea Sitzmann in die verschiedenen Arbeitskreise und Gremien des Handwerks auf Kammer-, bayerischer- und Bundesebene viele Kontakte in die Handwerksorganisation, zum dualen Partner Berufsschule, zum Sozialpartner, in die Arbeitsverwaltung, zum Wirtschaftspartner IHK, in die Kommunen und nicht zuletzt auch in die Ministerien.

 

Seit einigen Jahren leitet sie auf der Ebene der Arbeitsgemeinschaft der bayerischen Handwerkskammern den Arbeitskreis Prüfungen.

 

Die 56-jährige Würzburgerin ist examinierte Krankenschwester und studierte Diplom-Pädagogin. „Bildungsarbeit bedeutet Gremienarbeit, bedeutet Netzwerkarbeit, bedeutet Anwalt sein auch für Schwächere“, so Andrea Sitzmann. „Ich werde mit Engagement und Teamgeist an der Seite von Hauptgeschäftsführer Ludwig Paul meine neuen Aufgaben angehen.“ Für Ludwig Paul ist die Berufung von Andrea Sitzmann zu seiner Stellvertreterin ein logischer Schritt: „Die berufliche Bildung ist ein zentraler Bereich der Handwerkskammer. Hier sind wir und werden in den kommenden Jahren vor große Herausforderungen gestellt. Und da weiß ich mit Andrea Sitzmann eine kompetente und erfahrene Mitstreiterin an meiner Seite.“

Mit heißen Beats auf kaltem Eis Endlich wieder Eisbahndisco
 
Nach zwei Jahren Coronapause wird sie sehnsüchtig erwartet: Die einzig wahre Würzburger Eisbahndisco. Ein Wintervergnügen für alle Kinder und Jugendlichen, so werben Andreas Kaiser vom Fachbereich Jugend und Familie und Felix Makulik von den Würzburger Bäder GmbH. Der Startschuss zur diesjährigen Eisbahndisco-Saison fällt am Freitag, den 02. Dezember 2022. Zu heißen Beats auf kaltem Eis sind alle willkommen, die das fantastische Flair der Eisbahndisco am Nigglweg erleben wollen.
 
Die Termine in dieser Saison sind: 02.12.22/ 06.01.23/ 03.02.23
 
Einmal im Monat, immer am Freitag, können die Besucher ab 18.00 Uhr zu heißen Rhythmen ihre Runden drehen. Für den richtigen Sound sorgen in diesem Jahr unterschiedliche DJs. Die Eintrittspreise liegen bei 2,00 € für Kinder und Jugendliche und 4,00 € für Erwachsene für jeweils 4 Stunden.
Als Partner sind auch in diesem Jahr wieder dabei die Sparkasse Mainfranken, die Suchtpräventionsstelle der Diakonie, die Gesundheitskasse AOK und die „Eisbären Würzburg“. Die Eisbahn-Disco ist auch in dieser Saison eine alkohol- und rauchfreie Veranstaltung. Eingeladen sind insbesondere Kinder und Jugendliche im Alter von 12 bis 16 Jahren. Die Veranstalter Würzburger Bäder GmbH und der Fachbereich Jugend und Familie der Stadt Würzburg freuen sich auf viele Besucher beim Auftakt am Freitag, den 02.12.2022, und auf einen guten Verlauf der Veranstaltung in dieser Saison.
 
 
- Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek:
- "Dünyaya, tütün üretimi ve tüketimiyle 280 bin roketin çıkarabileceği kadar karbondioksit salınıyor. Bu, yıllık 84 megaton karbona karşılık geliyor ve dünyanın ısınmasında ciddi faktör oluyor"
- "Yılda 600 milyon ağacı, tütün tarlası açmak için kesiyoruz. Bunun anlamı şu; bu durum, yıllık yaklaşık 3 buçuk milyon hektar ormansızlaşmaya neden oluyor"
 

İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek, yılda 84 megaton karbon salınımıyla küresel ısınmayı hızlandırıcı etki yaratan tütünün insan sağlığının yanı sıra çevreye de ciddi zarar verdiğini söyledi.

Doç. Dr. Elbek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tütünün, üretimden tüketime kadar her aşamasında kirliliğe neden olduğunu belirterek, her insani faaliyette bu faaliyetin ekolojik bedelinin hesaba katılarak hareket edilmesi gerektiğini ifade etti.

Tütünün tarladan kullanıcıya ulaşıncaya kadarki tüm tedarik zinciri sürecinde yılda 21 milyon ton fosil yakıt kullanıldığını anlatan Elbek, "Dünyaya, tütün üretimi ve tüketimiyle 280 bin roketin çıkarabileceği kadar karbondioksit salınıyor. Bu, yıllık 84 megaton karbona karşılık geliyor ve dünyanın ısınmasında ciddi faktör oluyor." dedi.

Elbek, içilen her bir sigara nedeniyle havaya 14 gram karbondioksit salınımı gerçekleştiğini aktararak, "50 yıl boyunca günde bir paket sigara kullanmış bir kişi bilmeli ki dünyaya 132 ağacın 10 yılda temizleyebileceği kadar karbondioksit saldı, öyle bir kirliliğe neden oldu." ifadesini kullandı.

Doğaya salınan karbondioksiti ağaçların ve ormanların temizlediğine dikkati çeken Elbek, "Yılda 600 milyon ağacı, tütün tarlası açmak için kesiyoruz. Bunun anlamı şu; bu durum, yıllık yaklaşık 3 buçuk milyon hektar ormansızlaşmaya neden oluyor. Bir taraftan karbondioksit alıyoruz bir taraftan petrol ve fosil yakıt kullanıyoruz. Bunları temizleyecek olan ağaçları da yok ediyoruz." diye konuştu.

- Tütün, su kaynaklarına zarar veriyor

Elbek, tütün üretimi ve tüketiminin yıllık 22 milyar litre suyun kirletilmesine ve tüketilmesine yol açtığının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Dünyada enerji ve temiz suya ihtiyaç giderek artıyor ve bu ihtiyacı azaltmanın yollarından biri tütün üretimini ve tüketimini sınırlandırmak. Günde bir paket sigara kullanan biri eğer 50 yıl sigara içmeye devam etmişse üç kişinin 62 yıl boyunca yaşamını devam ettirmesine yetecek suyu kirletti demektir. Yine böyle bir kişi, bir evin 15 yıllık elektrik ihtiyacını tüketti demektir."

Dünyada her yıl 6 trilyon adet sigara üretildiğini, bunun yılda 845 bin ton ağırlığındaki 5.6 trilyon adet izmarit atığına neden olduğunu ve çöplerin yüzde 40'ının izmaritlerden oluştuğunu bildiren Elbek, bir izmaritin doğada 30 yıldan fazla kalabildiğini, hatta su ve güneş ışığıyla kimyasal reaksiyona girerek kurşun, kadmiyum gibi kanserojen ağır metalleri ortama yayabildiğini aktardı.

Osman Elbek, şöyle devam etti:

"İzmaritlerin yol açtığı bu ağır metaller, denizlerde ve nehirlerde balıklarca yenilmesi sonrası o balıkları yiyen insan bedenine ulaşıyor. Yani etrafımızda gördüğümüz çöplerden bağımsız olarak aslında bu çözünen izmaritlerin tekrar bedenimize ağır metaller olarak alınması söz konusu. Bunun kabaca rakamını söylemek gerekirse 280 bin ton mikroplastik fiberi ortalığa atıyoruz ve bunlar artık insan vücudunda. Akciğerde plastik ve mikroplastik fiberler ortaya kondu."

- "Tütünsüz bir dünya istiyoruz"

Kullanımı giderek yaygınlaşan elektronik sigaranın da doğaya ağır bedelleri olduğunu kaydeden Elbek, "Elektronik sigaralar da elektronik atığa neden oluyor. Bunun karşılığında her yıl 2,7 milyon ton elektronik atık doğada yüzlerce yıl bozulmadan kalıyor. Bu yüzden sadece üretiminden değil, bireysel olarak tüketiminden de çok ciddi bir kirlilik ortaya çıkıyor." ifadelerini kullandı.

Elbek sözlerini, "Tütünsüz bir Türkiye ve dünya istiyoruz. 'Kirleten öder' ilkesi gereğince tütün şirketlerinin, bu doğayı kirletme sürecini geriye çevirmeleri için vergilendirilmeleri, onlardan ek bir ücret talep edilmesi gerekiyor. Hem doğayı kirlettikleri için hem de neden oldukları kirliliği temizleyebilmemiz için." diyerek tamamladı.

 

- Toplam 8 grupta oynanan 16 müsabakanın 5'i beraberlikle sonuçlandı
- 41 golün atıldığı ilk maçların 4'ünde takımlar fileleri havalandırmayı başaramadı
- Fenerbahçeli Valencia'nın da arasında yer aldığı 6 futbolcu, 2'şer gole imza attı
 

DOHA (AA) - Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nda grup aşamasının ilk maçları tamamlandı.

Toplam 8 grupta yapılan 16 karşılaşmanın 5'i beraberlikle sonuçlandı. 41 golün atıldığı ilk grup müsabakalarının 4'ünde takımlar fileleri havalandırmayı başaramadı.

En farklı skorlu galibiyetleri İspanya ile İngiltere elde etti. 2010 Dünya Kupası'nın şampiyonu İspanya, Kosta Rika'yı 7-0 mağlup ederken, 1966'nın kazananı İngiltere ise İran'a 6-2 üstünlük kurdu.

İlk maçların en büyük sürprizini Suudi Arabistan ile Japonya yaptı. Suudi Arabistan, turnuvanın favorilerinden Arjantin'i 2-1 mağlup ederken, Japonya ise Almanya'yı aynı skorla yenmeyi başardı.

6 futbolcu ilk müsabakalarda 2'şer kez fileleri havalandırdı. Ekvador'un Fenerbahçeli oyuncusu Enner Valencia, İngiltere'den Bukayo Saka, İran'dan Mehdi Taremi, Fransa'dan Olivier Grioud, İspanya'dan Ferran Torres ve Brezilya'dan Richarlison 2'şer gole imza attı.

Portekiz'in yıldız futbolcusu Cristiano Ronaldo, Gana'yı 3-2 mağlup ettikleri maçta attığı golle 5 farklı Dünya Kupası'nda (2006, 2010, 2014, 2018, 2022) fileleri havalandıran ilk isim olarak tarihe geçti.

Söz konusu karşılaşmalarda hakemler kırmızı karta başvurmazken, 56 kez sarı kart gösterildi. Sadece Almanya-Japonya maçında kart çıkmadı.