Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Corendon Airlines, yeni uçusları ile Avrupa'yı Kayseri'ye bağlamayı sürdürecek. 
 
Geniş uçuş ağı sayesinde dünya ve Avrupa’yı Türkiye’ye bağlayan Corendon Airlines; Avrupa’dan Kayseri’ye düzenlediği direkt uçuşlara Almanya, Almanya, Hollanda ve İsviçre’den yeni meydanlar ekleyerek uçuş planını zenginleştirecek. 
Özellikle Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarını çok memnun edecek bu direkt uçuşlar, ayrıca kayak tatili için Erciyes’i tercih eden veya UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kapadokya’ya gelecek yabancı turistler için de önemli bir alternatif olacak. 
Kayseri’de base ettiği uçak ile halihazırda Almanya ve Hollanda’nın 7 şehrinden Kayseri’ye direkt uçuşlar düzenleyen Corendon Airlines, 2022 yaz sezonu itibarıyla Avusturya ve İsviçre’den de İç Anadolu’nun bu gözde şehrine direkt uçuşlara başlayacak. 
 
Yaz sezonunda Almanya’nın 9 şehrinden Kayseri’ye haftada 21 uçuş
Yaz sezonunda uçuş planını genişleterek  Almanya’nın  Köln, Düsseldorf, Hannover, Nürnberg, gibi 9 farklı şehrinden haftada 21 kez Kayseri’ye uçacak olan Corendon Airlines, böylece yolcuları aktarma uçuşlardan kurtaracak ve seyahat konforunu artırmış olacak. 
Uçuş destinasyonları arasında hem etnik hem de turistik potansiyele sahip olan Kayseri’ye stratejik önem veren Corendon Airlines, yüksek ilgi gören Avrupa – Kayseri direkt uçuşlarına tüm yıl boyunca kesintisiz olarak devam etmenin yanısıra, uçuşların frekansını önümüzdeki dönemlerde daha da artırma hedefinde.
Türkiye merkezli bir şirket olarak 65 ülkede 165 noktaya uçan Corendon Airlines, uçak filosunu ve uçuş destinasyonlarını güçlendirmeye, aynı zamanda ülkemizin turizmine katkı sağlamaya 2022 yılı boyunca devam edecek. 
 
 
Corendon Airlines Hakkında
 
Hollanda’da bir tur operatörü olarak kurulan Corendon, zamanla bünyesine havayolu, incoming ve otelleri katarak büyüyerek bir turizm grubuna dönüşmüştür. Kurulduğu ilk günden bu yana “Fark Yarat” sloganıyla girdiği havacılık sektöründe birçok örnek uygulamaya ve ilklere imza atan Corendon Airlines, 12 Nisan 2005’te Amsterdam’dan Sabiha Gökçen’e ve 4 Nisan 2012’de Gazipaşa Havalimanı’na yaptığı uçuşlar ile bu meydanlara ilk kez yolcu uçağı indiren Türk şirketi olmuştur. 2011 yılında kurulan Hollanda tescilli Corendon Dutch Airlines ve 2017 yılında kurulan Corendon Airlines Europe iştirakleri ile birlikte Avrupa içindeki ve Türkiye'deki popüler tatil destinasyonlarına uçuşlar düzenleyen Corendon Airlines, 2021 yılı itibarıyla 65 ülkede 165 noktaya uçan uluslararası bir havayolu konumuna gelmiştir. Almanya’nın 22 havalimanından gerçekleştirdiği operasyonlarını her sene destinasyon ağını genişleterek başarıyla sürdüren Corendon Airlines, Almanya’nın en fazla havalimanından direkt uçuş sunan havayolu konumundadır.
Mit einem gemeinsamen Impfaufruf in 21 Sprachen wollen Kerstin Schreyer, Bayerische Staatsministerin für Wohnen, Bau und Verkehr, und Gudrun Brendel-Fischer, Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung, Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter der Baubranche zu einer Impfung gegen das Corona-Virus motivieren. Ende letzten Jahres hatten beide bereits einen Impfaufruf an Busfahrerinnen und Busfahrer gestartet, nun soll eine weitere Zielgruppe erreicht werden.
 
„Wir haben die Baustellen in Bayern trotz Corona von ganz wenigen Ausnahmen abgesehen offenhalten können. Das geht nur mit guten Hygienekonzepten und natürlich dem bestmöglichen persönlichen Gesundheitsschutz“, erläutert Schreyer. Da auf den Baustellen traditionell auch viele Beschäftigte arbeiten, die nicht Deutsch als Muttersprache haben, hat die Ministerin in ihren regelmäßigen Telefonschalten mit den Branchenvertretern die Idee für einen möglichst breitgefächerten Impfaufruf ins Spiel gebracht. Nun wurden die Flyer in 21 Sprachen vorgestellt. „Oft liegt es gar nicht an einer persönlichen Abneigung gegen die Impfung, sondern an fehlenden Informationen. Hier wollen wir gemeinsam Abhilfe schaffen“, so Schreyer.
 
Brendel-Fischer ergänzt: „Gerade die Beschäftigten in der Baubranche sind durch wechselnde Tätigkeiten auf unterschiedlichen Baustellen besonders gefährdet. Ihr Beruf ist oft körperlich sehr anstrengend, und eine Coronainfektion kann zu langfristigen Beeinträchtigungen führen. Die Impfung gegen das Corona-Virus ist von zentraler Bedeutung für die Erhaltung der Gesundheit und Leistungsfähigkeit. Lassen Sie sich impfen - zu Ihrem eigenen Schutz und für die Gesellschaft.“
 
Die Informationsflyer sollen zunächst über den Bayerischen Bauindustrieverband ausgesteuert werden. Hauptgeschäftsführer Thomas Schmid unterstützt die Aktion: „Auch ich appelliere an alle Baubeschäftigten: Lassen Sie sich impfen. Sie schützen damit sich selbst und uns alle zusammen.“

Şirketten yapılan açıklamada, küresel yapılanma planına dikkat çekilirken bu süreçten fabrika çalışanlarının etkilenmeyeceği bildirildi

 

BERLİN(AA) - Unilever şirketi dünya genelinde yönetici pozisyonundaki 1.500 kişinin işine son verileceğini duyurdu.

Şirketten yapılan açıklamada, küresel çerçevede yeniden yapılanma planına dikkat çekilirken yönetici pozisyonunda çalışanların yüzde 15’inin işine son verileceği bildirildi.

Açıklamada, “Önerilen yeni organizasyon modeli, üst düzey yönetici pozisyonunda yaklaşık yüzde 15, daha alt düzey yönetim rollerinde yüzde 5, dünya genelinde yaklaşık 1.500 role eşdeğer bir azalma ile sonuçlanacak. Fabrika çalışanlarının bu değişikliklerden etkilenmesini beklemiyoruz.” ifadesine yer verildi.

İngiltere merkezli Unilever’in dünya genelinde 149 binden fazla çalışanı bulunuyor.

Söz konusu işten çıkarmaların aktivist yatırımcı Nelson Peltz’in Procter & Gamble'ın ardından Unilever’den de hisse satın almasının ardından gelmesi dikkati çekti.

Şirketin açıklamasından sonra Unilever hisseleri Londra’da sabah saatlerinde yaklaşık yüzde 0,7 düşüş kaydetti.

Öte yandan, Unilever, 20 Ocak'ta GlaxoSmithKline'nın (GSK) şirketinin değerinin altında bularak daha önce reddettiği 50 milyar sterlinlik teklifini artırmayacağını bildirirken GSK'nın tüketici sağlığı birimini satın alma planından vazgeçmişti.

KÖLN (AA) - Katolik dünyasının önceki ruhani lideri ve Emerit Papa 16. Benediktus, Alman Katolik Kilisesinde çocuklara yönelik cinsel taciz ve istismar davasıyla ilgili verdiği beyanın yanlış olduğunu kabul ederek özür diledi.
 
1977-1982 arasında Münih Başpiskoposu olarak görev yapan ve gerçek ismi Joseph Ratzinger olan 16. Benediktus, Katolik Haber Ajansı'na (KNA) açıklamada bulundu.
20 Ocak'ta açıklanan raporun ardından özel sekreteri Georg Gänswein aracılığıyla açıklama yapan 16. Benediktus, ifadelerinin nesnel olarak yanlış olduğunu kabul etti ve "bu hatayı affedin." ifadesini kullandı.
 
Açıklamada, 16. Benediktus'un beyanının kötü niyetle yapılmadığı, ifadesi hazırlanırken yapılan bir hatadan kaynaklandığı belirtilerek, kendisinin bu hatadan dolayı çok üzülüp özür dilediği kaydedildi.
Papa 16. Benediktus'un 1980'de Başpiskopos olarak çalışırken, çocuklarla ilgili birden fazla cinsel tacizle suçlanan bir rahiple ilgili toplantıya katıldığı ve bilgilendirildiği halde bir eylemde bulunmadığı öne sürülüyor.
 
Münih ve Freising Başpiskoposluğunda istismar olaylarına ilişkin yapılan açıklamada, 94 yaşındaki 16. Benediktus'u kendi dönenimde tacizle suçlanan din adamlarıyla ilgili işlem yapmamakla suçlanmış ve bu iddiaları reddetmişti. Ancak uzmanlar bunu inandırıcı bulmadıklarını rapor etmişlerdi.
 
497 taciz vakası
Münih'teki bir hukuk firmasının uzmanlarınca hazırlanan raporda 1945-2019 yılları arasında kilisede 497 taciz vakası yaşandığı, taciz iddialarına rağmen rahip ve diyakozların kilisede görev yapmasına izin verildiği belirtildi. Rapora göre mağdurların 247'sini erkek, 182'sini kız çocuklar oluştururken, 68 çocuğun ise kimliği bilinmiyor. Olaydan etkilenen erkek çocukların yüzde 60'ını ise 8-14 yaşlarındaki çocuklar oluşturuyor.
Uzmanlara göre suçlamalarla bağlantılı 173'ü rahip ve 9'u diyakoz olmak üzere 235 fail olduğu belirtiliyor.
BERLİN (AA) - Almanya’daki Müslüman derneklerin temsilcileri, Saksonya-Anhalt eyaletinin Halle kentinde içinde caminin bulunduğu İslam Kültür Merkezi Derneğine tüfekle ateş edilmesini kınadı.
 
Derneğin bağlı olduğu Almanya Müslümanlar Merkez Konseyinin (ZMD) Başkanı Aiman Mazyek, yaptığı yazılı açıklamada, şiddete ve nefrete fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayarak "Biz Müslüman düşmanlığına, antisemitizme ve her türlü insan düşmanlığına birlikte karşı çıkmaya devam etmeliyiz." ifadesini kullandı.
Mazyek, Ekim 2019’da Halle kentinde bir sinagoga terör saldırısı gerçekleştirildiğini anımsatarak "Özellikle Halle'deki sinagoga yapılan terör saldırısından sonra ırkçılığın sözde kalmadığını biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
 
"Cemaatimiz kendisini güvende hissetmiyor"
Olayın ardından cemaatin korktuğunu ve kendini güvende hissetmediğini ifade eden Mazyek, bu nedenle camide namazların kısıtlı kılındığı, hizmetlerin de kısıtlı yapıldığı ve tüm bunların polisin koruması altında gerçekleştirdiği bilgisini paylaştı.
Koruma için polise teşekkür eden Mazyek, olayın tamamıyla aydınlatılmasını beklediklerini kaydetti.
Almanya İslam Konseyinden yapılan açıklamada da bu saldırının en sert şekilde kınanması gerektiği belirtilerek "Kimsenin yaralanmamasından ve zanlının gözaltına alınmasından dolayı rahatladık." ifadesi kullanıldı.
 
"Bunlar endişe verici gelişmelerdir"
İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Halle’deki camiye yapılan İslam düşmanı saldırıyı sert bir şekilde kınayarak "Bunlar endişe verici gelişmelerdir ve maalesef münferit olaylar değildir. Biz fail veya faillerin yakalanmasını ve hak ettikleri cezaya çaptırılmalarını bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
 
 "Müslümanlara karşı saldırılar artıyor"
Berlin İslam Federasyonu Başkanı Murat Gül de Almanya’da artan şiddeti kınadığını belirterek "Müslümanlar ve onların kurumlarına karşı saldırılar artıyor. Bunun durması lazım.” ifadesini kullandı.
Gül, bu tür saldırıların daha sert cezalandırılmasını istedi.
Halle Emniyet Müdürlüğü, dün İslam Kültür Merkezi'nin yakınında bulunan iki kişinin, silah sesleri duyduğunu ve 3 merminin binanın cephesine çarpıp yere düşüğünü fark ettiğini, daha sonra polisin caminin karşısındaki bir apartmanda 55 yaşındaki kişinin evinde 2 silah bulduğunu ve bunlara el konulduğunu açıklamıştı.

Azerbaycan'da Ermenistan işgalinden kurtarılan Ağdam ve Şuşa şehirlerine dьzenli otobьs seferleri başladı. İlk otobьsler başkent Bakь'den yola зıkarken, bugьnden itibaren Bakь-Şuşa, Bakь-Ağdam, Ahmedbeyli-Şuşa, Fьzuli Uluslararası Havalimanı-Şuşa ve Berde-Ağdam bцlgelerinden dьzenli olarak seferler dьzenlenecek.

 

IHA'nın haberine göre, otobьs seferlerinin Ahmedbeyli-Şuşa istikametinde haftada 4 kez, diğer istikametlerde ise 2 kez yapılacağı цğrenildi. Fьzuli Uluslararası Havalimanı-Şuşa arasındaki otobьs seferleri ise uзak seferleri ile eşzamanlı olarak dьzenlenecek.

 

Özel egitimli söforlar görev aliyor.

Şu anki aşamada mayın ve patlamamış mьhimmat tehlikesi nedeniyle Azerbaycan halkı, Karabağ'a sadece цzel eğitimli şofцr ve gцzetmenler eşliğinde otobьsler ile seyahat edebilecek. Karabağ'ın Ağdam ve Şuşa kentlerine giden kişiler mevcut durumu kendi gцzleriyle gцrebilecek. Ziyaretзiler gьvenlik цnlemleri nedeniyle gittikleri gьn geri dцnecek.

Gьvenlik ve yoğun talep nedeniyle ilk aşamada işgalden kurtarılan Ağdam ve Şuşa kentlerine gitmek isteyen kişiler, her kente yılda bir defa olmak şartıyla seyahat edebilecek. Yakın bir zamanda yabancı uyruklu kişilerin de otobьs seferlerinden yararlanabileceği цngцrьlьyor.

Türkevi’nden yeni bir çevrimiçi tartışma programı

Amsterdam Tartışmaları ile 60 program gerçekleştiren Hollanda Türkevi Topluluğu, “Gözlem; Hollanda’da Türkevi-Türkevi’nde Hollanda” adlı yeni bir programla faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi.    

Gözlem programı, pandemiyle birlikte küresel düzeyde değişen şartlara uyum sağlayarak çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. İlk programın konusu, Hollanda’da 17 Mart 2021’de yapılan seçimlerden 299 gün sonra kurulan 4’üncü Rutte Hükümeti Programı oldu. Programa uzman konuk olarak katılan Türkevi Topluluğu Başkanı Veyis Güngör’ün, hükümetin oluşum süreci, koalisyon ortaklarının tavrı ve hükümet protokolünü ele aldığı “Hollanda’da 4’üncü Rutte hükümetinin programında neler var?” başlıklı sunumu tartışmanın temelini oluşturdu.

Güngör, sunumuna 3. Rutte Hükümetinin 2020 yılının Aralık ayında neden istifa ettiği sorusuna verdiği cevapla başladı. Buna göre, Vergi Dairelerinin çocuk bakım ödenekleriyle ilgili takip ettiği politikaların etnik ayrımcılık ve ırkçılık temeline dayandığının bir Meclis Araştırma Komisyonu tarafından tespit edilip “Benzeri Görülmemiş Adaletsizlik” adlı raporla kamuoyuna sunulmasıyla istifa etmek zorunda kaldığına dikkat çekti.

15, 16 ve 17 mart tarihlerinde yapılan Temsilciler Meclisi seçimlerinden, iktidar partisi VVD yine birinci parti olarak çıkarken,  D66 partisi ise büyük bir başarı sağlayarak, ikinci büyük parti oldu. 150 kişilik Temsilciler Meclisi için 37 parti mücadele verdi ve 17 parti milletvekili çıkarabildi. Seçimlere katılım oranı ise yüzde seksenikilerde seyretti. Seçimlerin kaybedeni sol partiler oldu. Popülist ve aşırı sağ partilerde ise oy patlaması yaşandı. PVV, FvD, JA21 gibi aşırı sağ partilerin toplam milletvekili sayısı 29’a ulaştı. Bu sayı, 2002 yılında, Pim Fortuyn’ün (LPF) listesi ve LN partilerinin aldıkları milletvekili sayısına tekabül ediyor.

299 gün hükümet kurma çalışmaları yapılırken, özellikle VVD lideri Rutte ile D66 lideri Kaag’ın stratejik mücadeleleri hükümetin kurulma sürecini uzattı. Farklı koalisyon alternatifleri üzerinde durulmasına rağmen, yine de 3’üncü Rutte hükümetini oluşturan partiler, yeni koalisyonu kurdular. Yeni kabinede VVD lideri Başbakan kalırken, D66 lideri Maliye Bakanı, CDA lideri de Dışişleri bakanı oldular. Yeni hükümette birisi Türkiye kökenli, diğeri de Türk kökenli olmak üzere iki kabine üyesi atandı.


Veyis Güngör,
sunumunda 10 Ocak pazartesi tarihinde göreve başlayan 4’üncü Rutte hükümetinde gören alan Başbakan ve Maliye Bakanının seçim sürecinde verdikleri vaatlere dikkat çekti. Güngör, Hollanda kamuoyunun Başbakan Rutte’den, ‘Açık yönetim kültürü’, ‘muhalefete fırsat vermek’, ‘kaybedilen güveni tekrar kazanmak’ vaatlerini yerine getirmesini beklerken, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Sigrid Kaag’dan ‘yeni liderlik örneği’ ile ‘değişim ve yenilenme’konunda icraatlar beklediğini söyledi.

Güngör, Başbakan ve Maliye Bakanından özel beklentilerin yanı sıra, yeni hükümetin, pandemiyle mücadele, vergi dairelerinin mağdur ettiği ailelerin itibarlarının maddi ve manevi iadesi, iklim değişikliği politikalarında uluslararası sözleşmelerin uygulanması, konut sorunu, eğitimde fırsat eşitliği ve öğrenci burslarının yeniden düzenlenmesi, gençlik ve yaşlı bakım sektöründeki sorunlar, yüksel enflasyon ve ona paralel olarak artan fiyatlar ve yoksullukla mücadele, göç ve mülteciler konusunda atacağı adımlar kamuoyunun beklentileri arasında olduğunu söyledi.

Gözlem’in ilk programında, neredeyse bir yıllık bir süreç sonucu ortaya çıkan hükümet ve programı hakkında Hollanda Türk toplumunun sessiz kaldığına dikkat çekildi. Katılımcılar, gerek hükümetin kurulma sürecinde gerekse Meclis’te bizleri ilgilendiren birçok hayati konu gündeme gelmesine rağmen Türk sivil toplum kuruluşlarının sessizliğinin anlaşılmaz olduğunu belirtirken, gündem takip etmekten ziyade şikayetle meşgul olunduğuna vurgu yaptılar.

 

Ahmet Suat Arı

Program Yöneticisi

 

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile Ukrayna krizini görüştüğü bildirildi.
 
Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, yaptığı yazılı açıklamada, Şansölye Scholz’un, İngiliz mevkidaşı Johnson ile telefonda görüştüğünü belirtti.
Hebestreit, görüşmenin odağında Ukrayna sınırında Rus askeri birliklerin artırılmasına ilişkin endişelerin yer aldığını aktardı.
 
İki başbakanın Rusya’nın Ukrayna'ya yönelik yeni askeri saldırganlığının önlenmesi konusunda mutabık kaldığını vurgulayan Hebestreit, "Böyle bir durumda Rusya’nın ağır ve ciddi bedel ödeyeceğini bekleyeceği de açıktır." ifadesini kullandı.
BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, enflasyonun kontrolden çıkmasını beklemediklerini belirterek, enflasyona karşı doğru politika tepkisini belirlemenin "çok kritik" olacağını ifade etti.
Lagarde ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) çevrim içi düzenlenen "2022 Davos Gündemi" toplantısında küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
ECB Başkanı Lagarde, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının ardından ekonomik toparlanmanın beklenenden güçlü olduğunu söyledi.
Lagarde, "Ekonomideki toparlanma beklentilerimizi aştı. Bir yıl önce bu kadar hızlı ve güçlü bir şekilde toparlanacağımızı bilmiyorduk." dedi.
 
"Avro Bölgesi’nde ABD'dekiyle aynı enflasyonla karşılaşmamız olası değil"
Avro Bölgesi'nde enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde yarattığı baskıya değinen Lagarde, enerji fiyatlarında jeopolitik gelişmelerin ve hava koşullarının büyük etkisinin olduğunu aktardı.
Lagarde, enflasyonun kontrolden çıkmasını beklemediklerini belirterek, "Enflasyona karşı doğru politika tepkisi belirlemek çok kritik olacak." diye konuştu.
 
Artan enflasyon nedeniyle eleştirilere muhatap olan Lagarde, Avro Bölgesi'nin ABD ile aynı enflasyonla karşı karşıya olmadığını savundu. Lagarde, "Avro Bölgesi’nde ABD'dekiyle aynı enflasyonla karşılaşmamız pek olası değil." ifadesini kullandı.
Christine Lagarde, ECB'nin varlık alımlarını tamamladığı zaman faiz oranları dahil diğer araçlara bakacaklarını bildirdi.
 
- "Enflasyonla mücadele sadece merkez bankalarının görevi değil"
IMF Başkanı Georgieva da artan enflasyonun tedarik zinciri aksamaları, artan gıda fiyatları ve yükselen enerji fiyatlarından kaynaklandığını söyledi.
Yüksek enflasyonla mücadelenin sadece merkez bankalarına ait bir görev olmadığını belirten Georgieva, merkez bankalarının enflasyona müdahalesinin veri öncülüğünde olması gerektiğini, aynı zamanda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelenin de önemli olduğunu vurguladı.
 
Georgieva, ABD'de enflasyonun ekonomik ve sosyal bir endişeye dönüşmesi nedeniyle ABD Merkez Bankasının (Fed) sorumlu davrandığına işaret ederek, Fed'in faiz artırımlarının bazı alanlarda zaten yavaş seyreden toparlanmayı soğutabileceğini ifade etti.
IMF Başkanı, Fed'in politika değişikliğini iletişim içinde yapmasının büyük önem taşıdığını kaydetti.

Çukurova Üniversiteli Bilim İnsanları, 2020-2021 yılında 21 adet buluşla patent sahibi oldu. Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel, Çukurova Üniversitesinin uluslararası arenada bilinirliğini ve marka değerini yükselten başarılı bilim insanlarını her daim destekleme sözünü yineleyerek “Üniversitemizin patent sayılarının artması şehrimiz ve ülkemiz adına mutluluk verici bir gelişme. Akademisyenlerimizi kutluyor ve Üniversitemiz adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

 

Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel, 2017 yılında Patent Kanunu’nun çıkmasıyla farkındalığın ve bilinirliğin istenilen düzeyde olmasa da arttığının gözlendiğini belirterek, patent ve sınai haklar konusunda farkındalığı yükseltmeyi hedeflediklerini söyledi.

 

Çukurova Üniversitesinde üretilen buluş sayısının her geçen gün artmasını sağlayacak bir dizi çalışma yaptıklarını da ifade eden ve üniversite- sanayi işbirliğine büyük önem verdiklerinin altını çizen Prof. Dr. Meryem Tuncel, “Üniversite-sanayi işbirliğinin patent sayılarını artıracağını söylemek mümkün. Üniversitemizin patent sayılarının artması şehrimiz ve ülkemiz adına mutluluk verici bir gelişme. Akademisyenlerimizi kutluyorum. Desteğimiz sürecek.” dedi.

 

Ticarileşen patentlerin üniversitelere diğer araştırmaları için kaynak olmasının da önemli bir avantaj olduğunu bildiren Rektör Prof. Dr. Tuncel, Çukurova Üniversiteli bilim insanlarının 2020-2021 yılında buluş veya başvuru sahibi olduğu sınai mülkiyet tescillerini açıkladı…