Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Baden-Württemberg eyaleti Oberstenfeld beldesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Selimiye Camii’nde‘ Kendi Seccadeni Kendin Yap’ etkinliği düzenlendi.
Oberstenfeld DİTİB Selimiye Camii genç kızlar kolunun öncülüğünde gerçekleştirilen ‘Kendi Seccadeni Kendin Yap’ etkinliğinde birbirinden güzel seccadeler ortaya çıktı.
Çocukların hem namaza olan heveslerini artırmak, hem de camiye olan muhabbetlerini pekiştirmek amacıyla düzenlenen etkinlikte, minik eller becerilerini sergiledi.
‘Kendi Seccadeni Kendin Yap’ etkinliğiyle ilgili bilgi veren Oberstenfeld DİTİB Selimiye Camii genç kızlar kolu başkanı Talia Selin Sankal, camiye hafta sonu gelen öğrencilerle hem anlamlı hem de neşeli bir etkinlik düzenlediklerini söyledi.
Çocukların mutlu olduğunu ifade eden Sankal, “Çocukların hem namaza olan heveslerini artırmak, hem de camiye olan muhabbetlerini pekiştirmek amacıyla etkinlik düzenledik. Çocukların ve velilerinin zihin dünyalarında unutulmaz bir hatıra olarak kalacak bir etkinlik oldu. Veliler çocuklarıyla birlikte hem vakit geçirdi, hem de birlikte kendi seccadelerini yaptı. Çocukların camiye seccadelerini getirip üzerinde namaz kıldıklarına şahit olduk. Genç kızlar kolumuza destek veren cami yönetimimize, velilerimize ve camaatimize teşekkür ediyoruz” dedi.
Pırıl pırıl gençliğin yetiştiğini görmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Oberstenfeld DİTİB Selimiye Camii başkanı Selaattin Araz da, güzel çalışmanın öncüleri genç kızlar kolu yönetim kurulu üyeleri Talia Selin Sankal, Sena Araz, Emine Yıldız, Meltem Binay, Dilara Binay, Beyza Kaya, Sümeyye Saraç ve İlayda Çoban’a ve destek veren velilere ayrı ayrı teşekkür etti.
Peygamber Efendimizin çocuk ve gençlere verdiği sevgi ve değerden bahseden başkan Araz, miniklerin el becerilerinin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen etkinlikte yapılan seccadeleri camide sergileyeceklerini ifade etti.
Camiyi şenlendiren minik öğrenciler kendi yaptıkları seccadeler üzerinde saf tuttu.
Zum Jahresbeginn sind die Vorsätze zum Thema Gesundheit oft groß: sich mehr bewegen, gesünder essen oder auch abnehmen. „Menschen mit starkem Übergewicht und diejenigen, bei denen das Körperfett ungünstig verteilt ist, profitieren am meisten von einer Gewichtsreduktion“, sagt Ulrike Jaques, Ernährungsexpertin bei der AOK in Würzburg. Übergewicht wird in der Regel über den Body Mass Index (BMI) definiert, der das Verhältnis vom Körpergewicht zur Körpergröße angibt.
Körpergewicht [kg]
BMI = -------------------------------------------------
Körpergröße [m] x Körpergröße [m]
Beispielsweise hat eine Person mit 90 kg Gewicht und einer Körpergröße von 1,75 m einen BMI von 29:
90 kg
BMI = ------------------------- = 29.
1,75 m x 1,75 m
Ab einem BMI von 25 ist die Grenze vom Normal- zum Übergewicht überschritten. Ab einem BMI von 30 spricht man von starkem Übergewicht, auch Adipositas genannt. „Doch der BMI hat einige Schwächen, unter anderem berücksichtigt er nicht die Verteilung des Körperfetts“, so Ulrike Jaques.
Apfel- oder Birnentyp?
Es spielt eine wesentliche Rolle, wie sich die Fettdepots am Körper verteilen. Das Bauchfett beim sogenannten Apfeltyp ist problematischer als das Fett um die Hüften beim Birnentyp. „Menschen mit einer apfelförmigen Figur haben ein größeres Risiko für Stoffwechsel- und Herz-Kreislauf-Erkrankungen als Menschen mit einer birnenförmigen Figur“, erläutert Ulrike Jaques. Das Bauchfett beim Apfeltyp – medizinisch Viszeralfett genannt – hat etwas andere Eigenschaften als Hüftfett, auch subkutanes Fett genannt. „Das Bauchfett ist deshalb gefährlicher, da es an den inneren Organen sitzt und auch in die tiefen Schichten hineinreicht. Es ist besonders stoffwechselaktiv. Die Botenstoffe, die es produziert, können Entzündungen in Gang setzen, Stoffwechselprozesse stören und die Blutgefäße belasten“, so Ulrike Jaques. Dadurch steigt das Risiko für Herz-Kreislauf-Erkrankungen wie Arteriosklerose, Herzinfarkt, Schlaganfall, aber auch für Störungen des Stoffwechsels wie Diabetes mellitus. Wo sich die Fettpölsterchen ansammeln, lässt sich nicht beeinflussen. Das ist genetisch bedingt, aber auch abhängig vom Geschlecht. Von den kritischen Fettansammlungen im Bauchraum sind mehr Männer als Frauen betroffen. Doch auch bei Frauen kann sich Bauchfett anlagern, vor allem mit der Hormonumstellung in den Wechseljahren.
Taillenumfang ist entscheidend
Um auch die Fettverteilung im Körper zu berücksichtigen, ist es deshalb günstig, den Taillenumfang zu messen. Dabei misst man vor dem Frühstück am freien Oberkörper, indem man das Maßband etwa auf Höhe des Bauchnabels ansetzt. Dabei legt man es eng an, entspannt den Bauch und atmet aus. Beträgt der Bauchumfang über 102 cm bei Männern und über 88 cm bei Frauen, deutet das auf kritisches Viszeralfett hin. Dann heißt es: Die individuellen Risiken in der hausärztlichen Praxis checken lassen und gegebenenfalls das Gewicht reduzieren. „Beim Abnehmen kommt es auf eine ausgewogene Mischung der Lebensmittel an, mit viel Gemüse, Salat, Obst und Vollkornprodukten“, sagt Ulrike Jaques. Dabei geht es um die langfristige Ernährungsumstellung, ohne zu hungern und ohne Verzicht. Besonders erfolgversprechend ist es, wenn man dabei eine gesunde Ernährung mit mehr Bewegung kombiniert.
Bild:
|
|
|
Bildunterschrift |
|
Bildunterschrift |
Apfel- und Birnentyp unterscheiden sich nicht nur beim Taillenumfang, sondern auch bei der Art des Bauchfetts.
|
|
|
Urhebervermerk |
Urhebervermerk |
© Panther Media / Denisfilm
|
|
Almanya’daki aşırı sağcılar, geçtiğimiz yıl yabancılara ve karşıt görüştekilere yönelik olarak 22 bin saldırı düzenlemiştir. 2023 yılbaşı gecesi Berlin, Hamburg, Köln, Düsseldorf ve Stuttgart gibi bazı büyük kentlerde, Alman ve göçmen gençlerden oluşan grupların polise, itfaiye ve yardım ekiplerine havai fişekli, taşlı ve şişeli saldırılarını, vitrinlerin camlarını kırmalarını gerekçe gösteren bazı partiler ve kurumlar toplumu kutuplaştırmaya yönelik açıklamalar yaparak gerilimi tırmandırmakta, iç barışı tehlikeye düşürmektedir.
Şiddet olaylarını; polise, itfaiye ve yardım ekiplerine yapılan saldırıları şiddetle kınıyoruz. Ancak olayların gerisinde yatan sosyal- kültürel, ekonomik nedenleri; ayrımcılığın ve dışlanmanın vardığı noktayı da görmek zorundayız. Siyasetçiler, yaşanan acı olayları siyaset malzemesi yapmak yerine bilim insanlarıyla, yerli ve göçmen kuruluşlarıyla işbirliği yaparak sorunlara çözüm aramalıdır.
IRKÇILIK TÜM AVRUPA’NIN SORUNUDUR
Irkçılık ve şiddet sadece Almanya’nın değil, tüm Avrupa’nın sorunudur. Kültürel uyum sorunlarının kökenini inceleyen sosyologlar “bu konudaki en büyük engelin Avrupalının doğasında var olan ırkçı yaklaşım olduğu”nu söylemektedir.
Fransa’da, Hollanda’da, Avusturya’da, İngiltere’de, İtalya’da ve diğer ülkelerde aşırı sağ giderek güçlenmektedir. Hedefte başta Türkler olmak üzere tüm Müslümanlar vardır. Almanya’da aşırı sağın güçlenmesine gerekçe olarak artan işsizlik ve ekonomik kriz gösterilmektedir. Ancak hiçbir gerekçe insan düşmanlığını haklı kılamaz.
ALMAN YETKİLİLERE ÖNERİLER
■ İşsizliği ve yoksulluğu önleyecek tedbirleri alınız. Almanya’nın olanaklarını yerli yabancı ayrımı yapmadan halka eşit olarak sununuz.
■ Çıraklık yeri ve iş arayan yabancılara kolaylık sağlayınız, onlara üçüncü sınıf insan muamelesi yapmayınız.
■ Göçmenleri seçimlerde günah keçisi olarak göstermeyiniz. Uzun emekler sonucu kurulan insani ilişkileri ve dostlukları bozmayınız.
■ İnsanların en demokratik hakkı olan seçme ve seçilme hakkını bir an önce biz göçmenlere de tanıyınız; işlevleri son derece sınırlı olan Yabancılar Meclisi ya da Uyum Meclisi adını verdiğiniz kuruluşlarla göçmenleri oyalamaktan vazgeçiniz.
■ Çifte vatandaşlığı bir an önce kabul ediniz. Alman vatandaşlığına geçmeyi kolaylaştırınız. Siyasi partilerde göçmenler için kota uygulaması getiriniz.
■ Alman halkında yabancılara karşı varolan önyargıları ortadan kaldırmaya yönelik toplumsal, kültürel ve sanatsal çalışmaları destekleyiniz. Kamuoyunu uyarıcı ve bilgilendirici malzemeler hazırlayınız.
■ Konut arayan göçmenlere ayrımcılık yapmayınız. Böylelikle göçmenler de Almanların oturduğu mahallelerde ev bulabilir, çocukları Alman çocukları ile oynayabilir ve daha kolay Almanca öğrenirler.
■ Göçmenlerin dillerine, dinlerine ve kültürlerine saygı gösteriniz. Anadili derslerini kaldırmaktan, okul bahçelerinde Türkçe konuşmayı yasaklamaktan vazgeçiniz. Çocuklarımızı asimile etmeye çalışmayınız.
■ Okullarda yerli ile göçmen öğrencilerin kaynaşması için gereken önlemleri alınız. Ders kitaplarında farklı ülkelerden gelen göçmenlerin ulusal kültürlerine ve dini inançlarına yer veriniz.
■ Anaokulundan başlayarak eğitimin bütün kademelerinde hoşgörüye dayanan, insan haklarına saygılı, şiddete, kine ve yabancı düşmanlığına karşı bir eğitim uygulanmasını sağlayınız.
■ Yabancı düşmanlığı yapanlara ve şiddet uygulayanlara karşı caydırıcı yasal önlemler alınız.
■ Irkçılığı ve yabancı düşmanlığını körükleyen NPD ve benzeri partileri, örgütleri kapatınız, onların toplumsal barışı bozmalarına izin vermeyiniz.
TÜRK GÖÇMENLERE DÜŞEN GÖREVLER
■ Çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimine gereken önemi verelim. Okuyan, araştıran ve düşünen bir toplum olmak için, yaşadığımız ülkede önemli mevkilere gelmek için çalışalım.
■ Almanlarla iyi bir diyalog kurmanın ve onlara derdimizi anlatmanın yolu, dil öğrenmekten geçer. Yaşımız kaç olursa olsun Almanca öğrenmek için gereken çabayı gösterelim.
■ İşimizle, davranışımızla, çağdaş giyimimizle, komşuluğumuzla ve kültürümüzle kendimizi bu topluma kabul ettirmek için gayret edelim.
■ İçinde yaşadığımız ülkenin sosyal, kültürel ve dini değerlerine, yasalarına saygı gösterelim. Uyum için biz de elimizden geleni yapalım.
■ Yurtdışında, kendimizi ülkemizin bir elçisi olarak görelim. Türk-Alman dostluğunu geliştirmek için çaba gösterelim. Ülkemize turist göndererek onların bizi ve kültürümüzü daha yakından tanımalarını sağlayalım.
■ Kahvelere ve camilere kapanarak kendimizi toplumdan soyutlamayalım. Siyasi partilere, sendikalara ve diğer sivil toplum örgütlerine üye olalım. Buralarda sorunlarımızı dile getirelim, haklarımızı almak için mücadele edelim. Almanya çapında güçlü bir Türk toplumu oluşturalım.
■ Yabancı düşmanlığı ve ırkçılık bizi bu toplumda uzun yıllar uğraştıracak bir sorundur. Bunun için başta Türkler olmak üzere, bütünüyle aramızdaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak can ve mal güvenliği ve çocuklarımızın geleceği için bir araya gelmeli, ileride olabilecek her türlü olumsuz durumları hesaba katarak ona göre önlemimizi almalıyız.
Bu toplumda barış içinde bir arada yaşamak ve kendimizi ezdirmemek için sokak sokak, mahalle mahalle örgütlü ve tedbirli olmak gerekiyor. Yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa karşı çıkan yerli, göçmen tüm kişi ve kuruluşlar kalıcı girişimler oluşturmalı, kent, eyalet ve federal düzeyde çeşitli etkinlikler düzenleyerek aşırı sağa ve şiddet eylemlerine fırsat vermemelidir.
TÜRKİYE’DEN BEKLENTİLERİMİZ
Almanya’da 3 milyon, Avrupa’da 5 milyona yakın Türk veya Türk kökenli insanımız yaşamaktadır. Bu güç, ülkemiz için her bakımdan büyük bir potansiyeldir. Hükümet yetkilileri daha önceleri olduğu gibi bizi “Döviz yumurtlayan tavuk” olarak görmekten vazgeçmeli, sorunlarımıza kulak vermelidir. Çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkmalı, uygarlığı ile övünen Avrupa’da bizi ırkçı saldırılardan korumak için gerekli girişimleri ve çalışmaları yapmalıdır.
Siyasetçiler, üniversiteler, bilim insanları, yazarlar, gazeteciler, sanayiciler, dışalımcılar, dışsatımcılar, tüm yetkili, etkili kişi ve kurumlar; Avrupa ve dünyanın öteki ülkeleriyle olan ilişkilerinizde bizim sorunlarımızı dile getiriniz. Bizi yalnız bırakmayınız ve desteğinizi bizden esirgemeyiniz. Yurtdışında var olan güçlü bir Türk Toplumu da sizi unutmayacaktır.
Almanya’nın Bavyera Eyaleti Nürnberg kentinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Eyüp Sultan Camii yönetimi, Kabil’de ihtiyaç sahibi ailelere kömür yardımı yaptı.
Nürnberg DİTİB Eyüp Sultan Camii yönetimi, soğuk kış aylarının gelmesiyle birlikte iyilik hareketi başlatarak, Kabil’de ihtiyaç sahibi ailelere kömür desteğinde bulundu.
Soğuk hava koşullarından ve yaşanan mağduriyetlerden en çok çocukların etkilendiğini ifade eden Nürnberg DİTİB Eyüp Sultan Camii dernek başkanı Hasan Alan, Afganistan'ın başkenti Kabil yakınlarında ihtiyaç sahibi ailelere destek olmak amacıyla kampanya başlattıklarını, elde edilen gelirlerle 50 ton kömür alarak dağıttıklarını söyledi.
İhtiyaç sahibi ailelere 50 ton kömür yardımı
İhtiyaç sahibi ailelere 50 ton kömür yardımı yapıldığını belirten Alan, “Bizler nasıl ki sıcak evlerimizde uyuyabiliyorsak yaşanan mağduriyetlerden dolayı mazlum coğrafyalardaki kardeşlerimizin de bu duyguyu yaşayabilsin istedik. Zaman zaman destek olmak adına oradaki kardeşlerimizle yakın ilişki içerisinde bulunarak elimizden geldiğince yardım ulaştırmaya çalışıyoruz. Nerede bir mazlum ve ihtiyaç sahibi varsa her zaman yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Hayır sahiplerinin emanetlerini yerlerine ulaştırdık. Bu iyilik hareketine destek veren hamiyetperver cemaatimize, hayırseverlerimize ve yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasına vesile olan gönüllülerimize teşekkür ediyorum. Allah razı olsun” şeklinde konuştu.
Temin edilen 50 ton kömür, gönüller tarafından ihtiyaç sahibi ailelere dağıtıldı. Kömür yardımı kapılarına kadar bırakılan aileler, yardımlardan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek DİTİB teşkilatına ve Almanya’daki hayırseverlere teşekkür ederek, selam ve dualarını iletti.
İsveç ve Finlandiya, Rusya-Ukrayna savaşı ve komşuları Rusya’nın olası bir saldırısı endişesiyle, yıllar süren tarafsızlık politikalarından vazgeçerek ABD koordinasyonundaki Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO) katılmak isteklerini resmi olarak ortaya koydular.
İsveç ve Finlandiya’nın bu isteği, ABD’nin Avrupa’yı sömürgeleştirmek stratejisine bal sürerken, Türkiye’nin bu ülkelerde yaşamlarını sürdüren YPG/PKK ve FETÖ teröristlerinin Türkiye’ye iade edilmesi talebine takıldı.
Gerçekte Türkiye’nin talebi fırsatçılık değildi. İsveç’ten, sınırları içinde yaşamlarını sürdüren YPG/PKK ve FETÖ teröristlerinin Türkiye’ye iade edilmesi talebini 2019 ve 2020 yılı içinde yani İsveç'in NATO üyeliği talebinden çok önce yapmıştı. Haklı ısrarını sürdürmeyi tercih etti.
ABD’nin Türkiye’ye vetosunu kaldırması için, NATO’dan atmakla, geçmişte yaptığı gibi silah ambargosu uygulamakla veya benzeri yaptırımlarla tehdit etmesi söz konusu değil. Elinde kalan son kozu Türk Lirası üzerinde baskılarını arttırmak, mali manipülasyonlar yapmak ve Türkiye’yi ekonomik açıdan itibarsızlaştırarak iflasa sürüklemek. Türkiye de bu baskılardan kurtulmak için enerji yatırımlarına hız vermiş durumda. Enerji ithalatı için harcadığı para miktarı azaldıkça, uluslararası mali baskılardan kurtulma olasılığı artacak.
Bilindiği üzere Avrupa Birliği, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) olası silahlı veya ekonomik veya da sivil tehditlerine kaşı ABD ile işbirliği yapmak zorunda kalmış, ekonomisinin tüm iplerini ABD’nin eline vermişti. Diğer bir tanımlamayla da ABD’nin sömürgesi olmayı kabul etmişti. Her ne kadar SSCB 1982 yılında dağılmış olsa da SSCB’nin çekirdeği olan Rusya tekrar toparlanmış ve günümüzde Çin ile birlikte yeniden hatırı sayılır bir güç olmayı başarmış durumda.
ABD’nin AB’yi kendine daha da bağımlı hale getirme, Rusya ve Çin’e karşı işbirliğini arttırma amaçlı başlattığı işbirliği anlaşmasının resmi kılıfı, birincisi 2016’da ikincisi de 2018’de imzalanan “NATO-AB İşbirliği Anlaşması.”
Bu işbirliğinin üçüncü adımı da geçen hafta atıldı ve üçüncü ortak bildiri NATO ile AB arasında karşılıklı imzalandı. Çin ilk kez, olası tehdit olarak bu ortak bildiri içinde yerini aldı. Aynı şekilde İsveç ve Finlandiya’nın da NATO’da yer almasına da nazikçe değinildi.
ABD, son 77 senedir tarafsız olan İsveç ve Finlandiya topraklarına adım atışının zeminini, Türkiye’nin vetosunu bahane ederek kazanıma dönüştürdü ve İsveç’in ABD ile güvenlik amaçlı savunma işbirliği anlaşması yapmak isteğini memnuniyetle kabul etti.
ABD, Yunanistan’a yerleştiği ve ordusunu konuşlandırdığı yöntemin aynısını İsveç ve Finlandiya’da uygulayacak. Askerini bu iki ülkenin toprakları içine elini kolunu sallayarak yerleştirecek. Bu yöntemle 1949 yılında NATO’ya kabul edilen Norveç ve Danimarka’ya ilaveten İsveç ve Finlandiya da yan kapıdan NATO şemsiyesi altına girecek. Böylece Avrupa kıtası ile Baltık ülkelerinin tümü ABD’nin kontrolü ve yönetimi altına girmiş olacak.
Yani Avrupa Birliği’nin, özgür, demokratik ve bağımsız olduğu iddiası tartışma kaldırır zira bağımsızlıklarının sınırları ABD’nin çıkarlarının sınırları.
Yaşayıp göreceğiz…
Türkiye’de farklı düzey ve alanlarda eğitim alarak dünyanın çeşitli ülkelerinde kariyerlerine devam eden Türkiye Mezunları Cumhurbaşkanlığı himayelerinde gerçekleştirilecek olan Türkiye Mezunları Forumu’nda İstanbul’da buluşuyor.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından düzenlenecek olan Türkiye Mezunları Forumu’nda 184 farklı ülkeden 200 bine yakın üyesi olan Türkiye Mezunları Ailesi, 19-20 Ocak 2023 tarihlerinde İstanbul’da Grand Cevahir Hotel’de bir araya geliyor. Programa dünyanın dört bir yanında ülkelerinde başarılı faaliyetlere imza atarak önemli görevlerde çalışmalarını sürdüren yüzlerce mezun katılacak.
Türkiye’de farklı düzey ve alanlarda eğitim alarak dünyanın çeşitli ülkelerinde kariyerlerine devam eden ve üstün nitelikli çalışmalarıyla kendilerinden söz ettiren Türkiye Mezunları bu forumun ana gündemini oluşturacak. Forum kapsamında; Türkiye Mezunları, akademisyenler, siyasetçiler, özel sektör temsilcileri ve STK yöneticilerinin katılacağı paneller organize edilecek. Programlar kapsamında başarılı mezunlara yönelik Mezun Ödülleri Programı da yapılacak.
Ülkemiz yükseköğretim kurumlarında aldıkları eğitimi gerek burslu olarak gerekse kendi imkânlarıyla başarılı şekilde tamamlayan uluslararası öğrenciler Türkiye Mezunları olarak anılıyor.
Türkiye’nin gönül elçileri olarak kabul edilen mezunlar, Türkiye ile kendi ülkeleri arasındaki ikili ilişkilere birçok alanda katkı sağlıyor. Siyasetten akademiye, sanattan ekonomiye farklı alanlarda faaliyet gösteren Türkiye Mezunları, ülkemiz kamu diplomasisi hedeflerinin gerçekleştirilmesinde de önemli rol oynuyor. YTB yaptığı çalışmalarla Türkiye Mezunlarının Türkiye’deki eğitim hayatlarını tamamlamaları ile başlayan ikinci hayatlarının da parçası olmayı hedefliyor. Bu çerçevede dünyanın 184 ülkesindeki 200 bine yakın Türkiye Mezununa yönelik; eğitim, iletişim, iş dünyası, kapasite geliştirme, Türkçe, buluşma toplantıları ve kurumsal görünürlük çalışmaları başta olmak üzere uzun soluklu projeler hayata geçiriliyor.
Türkiye Mezunları Ailesi
Türkiye Mezunları ile her fırsatta bir araya gelerek önemli çalışmalara imza atan YTB, 2013 yılından bu yana 60 ülkede 122 mezun buluşması gerçekleştirdi. Dünyanın 30 ülkesinde bulunan 34 Türkiye Mezunları Derneğinin yapmış olduğunu çalışmaları ise destekliyor. Bu dernekler de Türkiye’nin dış politikasında önemli bir yer tutan kamu diplomasisinin son yıllardaki etkili araçlarından birini oluşturuyor. Mezun derneği olmayan ülkelerde ise dernek kurulumu için çalışmalar devam ediyor. Birçok ülkede de platformlar oluşturularak mezunların ülkemizle irtibatı sağlanıyor.
Bayerns Gesundheitsminister Klaus Holetschek setzt sich gemeinsam mit der Integrationsbeauftragen der Bayerischen Staatsregierung Gudrun Brendel-Fischer dafür ein, dass ausländische Berufsabschlüsse in der Pflege und Medizin schneller als bisher anerkannt werden können, um dem Fachkräftemangel entgegenzuwirken. Holetschek betonte am Montag in München: „Pflege und Medizin stehen vor großen personellen Herausforderungen. Gutes und qualifiziertes Personal wird überall händeringend gesucht – Deshalb wollen wir Menschen aus dem Ausland mit entsprechenden Abschlüssen ermöglichen, rasch in ihrem Beruf im Freistaat arbeiten zu können. Um das zu erreichen, wird beispielsweise dieses Jahr die Anerkennung der Abschlüsse von Pflegefachkräften schrittweise für ganz Bayern beim Landesamt für Pflege gebündelt.“
Das Thema wurde am Montag auch bei einem Runden Tisch besprochen, den Bayerns Integrationsbeauftragte Gudrun Brendel-Fischer initiiert hatte. Daran nahmen Vertreter von Kliniken und Pflegeeinrichtungen sowie den zuständigen Landes- und Kommunalbehörden teil.
Bayerns Integrationsbeauftragte Gudrun Brendel-Fischer sagte: „Wir müssen hier Kapazitäten bündeln und gemeinsam arbeitnehmerfreundliche Lösungen entwickeln. Helfen können dabei Qualifizierungsmodule, in denen fehlende Kenntnisse berufsbegleitend erworben werden können. Die persönliche Teilnahme des Gesundheitsministers am Runden Tisch zeigt, dass die Thematik der Berufsanerkennung für ihn Chefsache ist. Ich danke ihm und allen Beteiligten für das konstruktive und gute Gespräch.“
Bayerns Gesundheitsminister Klaus Holetschek unterstrich: „Die Beschleunigung der Anerkennung von ausländischen Berufsabschlüssen darf nicht zulasten der Qualitätsstandards gehen. Ich setze mich daher beim Bundesgesundheitsministerium für eine standardisierte Kompetenzprüfung bei Pflegefachkräften ein. Zudem plädiere ich bei allen Gesundheitsberufen dafür, die Bedeutung der Kenntnisprüfungen zu stärken: Der Bund soll in den Berufsgesetzen ein Wahlrecht verankern, dass auf die dokumentenbasierte Gleichwertigkeitsprüfung verzichtet werden kann, damit die ausländischen Fachkräfte sofort die Kenntnisprüfung absolvieren können.“
Der Minister erläuterte: „Anstatt der vielen Einzelfallprüfungen der jeweiligen Unterlagen der Antragstellenden sollen die ausländischen Fachkräfte gleich eine Prüfung ablegen können, um ihre Kenntnisse zu verifizieren. So kann auch künftig eine hohe Qualität der medizinischen und pflegerischen Versorgung im Freistaat Bayern gewährleistet werden. Noch im Januar wollen wir bei Bund-Länder-Gesprächen erneut unser Konzept beim Bund vorstellen.“
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Sosyal Dayanışma Merkezi yönetim kurulu üyesi Mehmet Soyhun’un babası Dortmund-Mengede DİTİB Camii kurucularından Muharrem Soyhun (75), son yolculuğuna uğurlandı.
Muharrem Soyhun’un cenazesi, kurucusu olduğu ve yıllarca yönetici olarak görev yaptığı Dortmund-Mengede DİTİB Mevlana Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından dualarla son yolculuğuna uğurlandı.
Cenaze namazına, Mehmet Soyhun’un Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve Sosyal Dayanışma Merkezi’nden (ZSU) mesai arkadaşlarının yanı sıra merhum Muharrem Soyhun ailesi, yakınları ve sevenleri katıldı.
Dortmund-Mengede DİTİB Mevlana Camii’nin kurucularından merhum Muharrem Soyhun’un cenaze namazını ilahiyatçı oğlu Mehmet Soyhun kıldırdı. Soyhun, babası için tanıyanlardan ve arkadaşlarından helallik istedi.
Cenaze namazının ardından Sosyal Dayanışma Merkezi yönetim kurulu üyesi Mehmet Soyhun ve kardeşleri cami avlusunda taziyeleri kabul etti.
Merhumun cenazesi hava yoluyla memleketi Karabük ilinin Safranbolu ilçesindeki aile kabristanlığında defnedilmek üzere gönderilecek.
BERLİN (AA) – Almanya’nın nüfusu göçmenlerin etkisiyle geçen yıl son üç yıldaki durgunluğa son vererek bir önceki yıla göre 1,1 milyon kişilik artışla 84,3 milyon seviyesine yükseldi.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) nüfus artışına ilişkin 2022 öncü verilerini açıkladı.
Buna göre, başta Ukrayna olmak üzere yurt dışından göçün etkisiyle ülkenin 2022'deki nüfusu 1,1 milyon kişi artarak 84,3 milyonla rekor seviyeye ulaştı. Geçen yılın sadece ilk yarısında, Almanya'ya gelen Ukraynalılar nüfusu 740 bin artırdı
Destatis, Ukrayna dışındaki ülkelerden göçün, Kovid-19 salgını nedeniyle 2020-2021’de yavaş büyümenin ardından 2022'de arttığına dikkati çekti.
Destatis açıklamasında, 2022'deki net göçün bir önceki yıla göre (2021-329 bin 163) dört kattan fazla arttığını bildirilerek, aynı zamanda geçen yıl net göçün Almanya'nın istatistikleri toplamaya başladığı 1950'den bu yana en yüksek seviyede olduğu aktarıldı.
Destatis tarafından Almanya’da geçen yıl 735 bin ile 745 bin arasında doğum ve 1 milyon 60 bin ölüm gerçekleştiği tahmininde bulunuldu.
2022’de bir önceki yıla göre doğum yüzde 7 düşerken, ölüm oranı yüzde 4 arttı.
Yaşlanan nüfus nedeniyle Alman ekonomisi her yıl yüz binlerce nitelikli göçmene ihtiyaç duyarken, geçen yıl çalışma çağındaki göçmenlerin gelişi, nüfusun yaşlanmasını telafi etti.
Çalışma çağındaki (15-63 yaş arası) Almanların genel oranı 2022'de yüzde 61,6 iken, yurt dışından gelenler arasında bu oran yüzde 75,9 oldu.
Zentrale Aussagen:
- Die Bayerische Staatsregierung hat 2022 für alle allgemeinbildenden
Schulen einen verpflichtenden Tag des Handwerks ab dem laufenden Schuljahr 2022/2023 eingeführt.
- Ziel ist es, Jugendliche für eine handwerkliche Ausbildung zu begeistern
und damit dem Fachkräftemangel aktiv zu begegnen. Profitieren sollen auch die Betriebe, die im Rahmen der Initiative Kontakte zu möglichen Auszubildenen knüpfen können.
- Der Tag des Handwerks ist für die Jahrgangsstufen, in denen die Berufsorientierung im Vordergrund steht, verpflichtend und wird vom Lehrpersonal individuell ausgestaltet. Voraussetzung sind dabei ein Umfang von mindestens vier Schulstunden, sowie eine geeignete Vor- und Nachbereitung im Unterricht.
- Alle Informationen zum Tag des Handwerks, zusammengefasst für Betriebe und
Schulen: www.hwk-ufr.de/tag-des-handwerks.
Eine selbsterklärende Buchungsplattform hilft Unternehmen und Schulen bei der
Umsetzung: www.tagdeshandwerksunterfranken.de.
Tag des Handwerks an bayerischen Schulen
Seit diesem Schuljahr (2022/2023) ist an allen allgemeinbildenden Schulen in Bayern ein Tag des Handwerks verpflichtend.
Ziel dieser Initiative der Bayerischen Staatsregierung ist es, die berufliche Bildung zu stärken, junge Menschen für eine Ausbildung
im Handwerk zu begeistern und gleichzeitig dem Fachkräftemangel in den Betrieben aktiv zu begegnen.
Beim Tag des Handwerks können Jugendliche ihre handwerklichen Fähigkeiten entdecken und erste Kontakte zu Handwerksbetrieben knüpfen. Eine selbsterklärende Buchungsplattform unterstützt die Teilnehmenden bei der Umsetzung des Tag des Handwerks.
Die Bayerische Staatsregierung hatte die Einführung des Tag des Handwerks im Juli 2022 beschlossen. Er ist verbindlich für jene Klassen vorgesehen, in denen die Berufsorientierung im Vordergrund steht.
Die Initiative ist Teil eines Maßnahmen-Pakets zur Zukunftssicherung des bayerischen Handwerks. „Der Tag des Handwerks ist eine echte Chance für Jugendliche, Betriebe und Schulen. Junge Menschen lernen Perspektiven für ihre berufliche Zukunft kennen, während die Betriebe um neue Auszubildene werben und Lehrkräfte durch die Planung eines Tag des Handwerks nachhaltig zu einer sinnvollen Berufswahl beitragen können“, erklärt Andrea Sitzmann, stellvertretende Hauptgeschäftsführerin der Handwerkskammer für Unterfranken und Leiterin des Geschäftsbereichs Berufsbildung. Und weiter: „Die Schülerinnen und Schüler sollen nicht nur handwerkliche Berufe kennenlernen, sondern auch die Vorteile und guten Karrierechancen einer dualen Ausbildung im Handwerk entdecken“.
Zahlreiche Gestaltungsmöglichkeiten
Lehrerinnen und Lehrer können während des Schuljahrs frei über einen geeigneten Zeitpunkt für den Tag des Handwerks in ihren Klassen entscheiden und haben bei der Ausgestaltung freie Hand. Verpflichtend für die einmalige Maßnahme ist, dass sie einen Umfang von mindestens vier Schulstunden hat und im Unterricht vor- und nachbereitet wird.
Unternehmen verschafft der Tag des Handwerks die Möglichkeit, sich jungen Menschen als attraktive Arbeitgeber, modern und vielfältig zu präsentieren und erste Kontakte zu knüpfen. Betriebe, aber auch Kreishandwerkerschaften und Innungen können den Tag des Handwerks vielfältig gestalten: Etwa durch Angebote wie Workshops, Tage der offenen Tür oder die Teilnahme an Berufsmessen in den Bildungszentren des Handwerks können sie das Interesse der Jugendlichen an einer dualen Berufsausbildung wecken.
Zueinander finden über die Buchungsplattform
Betriebe, die an einer Teilnahme interessiert sind, können sich ab sofort unter www.tagdeshandwerksunterfranken.de mit ihrem Angebot in die Online-Buchungsplattform der Handwerkskammer für Unterfranken eintragen.
Lehrkräfte können dann ab dem zweiten Schulhalbjahr 2022/2023 aus diesen Angeboten auswählen und sie direkt online buchen.
Weitere Informationen zum Tag des Handwerks für Betriebe und Schulen sind zu finden unter www.hwk-ufr.de/tag-des-handwerks.
Bei allen Fragen steht die zentrale Hotline der Abteilung Ausbildung der Handwerkskammer für Unterfranken gerne telefonisch zur Verfügung unter 0931 30908 3333.