Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 
- Kripto para biriminin son 7 gündeki değer kazancı yüzde 11'i aştı
- Bitcoin'in fiyatı ekimden bu yana yüzde 50'den fazla arttı
 

BERLİN (AA) - Kripto para birimi Bitcoin'in fiyatı, ABD Merkez Bankasının (Fed) sıkılaştırma döngüsünün sonuna geldiğine dair beklentiler ve ABD düzenleyicilerinin Bitcoin borsasında işlem gören bir fonu yakında onaylayacağı beklentisiyle 41 bin doların üzerinde işlem görüyor.

Analiz şirketi Coinmarketcap'in verilerine göre, Bitcoin dahil küresel kripto para piyasasının değeri 24 saatte yüzde 3,77 artarak 1 trilyon 540 milyar doları aştı.

 

En büyük kripto para birimi olan Bitcoin'in fiyatı, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonunun (SEC) Bitcoin spot ETF'sini (borsa yatırım fonu) yakında onaylayacağına ilişkin beklentilerin artmasının etkisiyle son 24 saatte yüzde 5,65’ten fazla değer kazandı. ABD'de enflasyonun yavaşladığını gösteren verilerin Fed'in faiz artırımlarını tamamladığına ilişkin öngörüleri desteklemesi de Bitcoin'deki artışı destekledi.

Bugün TSİ 8.30 itibarıyla 41 bin 688 dolardan işlem gören Bitcoin, Nisan 2022’den beri en yüksek değerine ulaştı. Bitcoin'in haftalık değer kazancı ise yüzde 11'i aştı.

Bitcoin, Ekim 2023’ten beri yüzde 50'den fazla değer kazandı ancak Kasım 2021'deki 68 bin 990 dolar olan rekor seviyesinden hala çok uzakta duruyor.

 

Ekimde başlayan Bitcoin'deki yükselişin, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonunun, spot Bitcoin ETF'leri olarak bilinen ve doğrudan Bitcoin'i tutan ETF'leri onaylayacağı yönündeki beklentilerle devam etmesi dikkati çekiyor.

Fed'in sıkılaştırma döngüsünün sonuna geldiğine dair beklentilerle riskli yatırımlar ve düşük faiz oranları, faiz getirmeyen altının sert yükselmesine sebep olmuştu.

Analistler, Bitcoin'de spot ETF'nin kullanıma sunulmasını, dijital para biriminin daha fazla dağıtımına ve kabulüne yönelik önemli bir adım olarak görüyor.

 

Dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi Blackrock ile VanEck, WisdomTree (WT.N), Fidelity, Bitwise, Grayscale Investmens ve Invesco, SEC'e Bitcoin spot ETF'si için başvurmuştu.

Kasım 2021'de tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 68 bin 990 dolarda bulunan Bitcoin, söz konusu tarihten bu yana yaklaşık yüzde 39 değer kaybetti.

Piyasa değeri bakımından ikinci sırada yer alan Ethereum da son 24 saatte yüzde 5,45'ten fazla değer kazanarak 2 bin 254 dolar seviyesine ulaştı. Etherum, 2021'de 4 bin doların üzerine çıkarak rekor kırmıştı.

 

Öte yandan, Bitcoin yatırımcısı MicroStrategy, kasımda yaklaşık 600 milyon dolarlık Bitcoin satın aldığını açıkladı.

 

BERLİN (AA) - NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya-Ukrayna savaşında kötü haberlere hazırlıklı olunması, Ukrayna'nın yanında olmaları gerektiğini söyledi.

Stoltenberg, Alman ARD televizyonundaki Avrupa Magazin adlı programda yaptığı açıklamada, "(Ukrayna'da) Kötü haberlere de hazırlıklı olunması gerekiyor. Savaşlar aşamalı olarak ilerler ancak iyi ve kötü zamanlarda Ukrayna'nın yanında olmalıyız" dedi.

 

Rusya-Ukrayna savaşının bir yıpratma ve lojistik savaşı olduğunu belirten Stoltenberg, "Cephedeki gerçek durum hakkında ne söylenebilir ki, çünkü savaşlar doğası gereği öngörülemez. Bildiğimiz tek şey, Ukrayna'yı ne kadar çok desteklersek, bu savaşın o kadar çabuk biteceği." şeklinde konuştu.

Stoltenberg, Rusya'nın savaşı kazanmasının Ukrayna için bir trajedi ama aynı zamanda Batı için de tehlikeli olacağının farkında olunmasını isteyerek, "Ukrayna'nın galip gelmesini sağlamak bizim çıkarımıza olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

 

Ele alınması gereken sorunlardan birisinin Avrupa savunma sanayinin bölünmüşlüğü olduğunu vurgulayan Stoltenberg, şunları kaydetti:

"Birlikte gerektiği kadar yakın çalışamıyoruz. Şu anda kimseyi suçlamak istemiyorum Ama bunun endüstrinin çıkarlarıyla, istihdamla ilgili olduğunu ve bizi hala tehlikeli bir konuma sokan ulusal dar görüşlü çıkarların üstesinden gelmenin NATO'daki herkesin çıkarına olduğunu ve büyük resmi görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Mühimmat talebindeki artışın fiyatları da yükseltmesini engellemeliyiz. Daha fazla arza ihtiyacımız var."

 

BERLİN (AA) - Eski Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Avrupa Birliği'nin (AB) kendi nükleer caydırıcılığına ihtiyacı olduğunu söyledi.

Joschka Fischer, Alman Zeit gazetesine yaptığı açıklamada, "Almanya nükleer silahlara sahip olmalı mı? Hayır. Avrupa mı? Evet. AB'nin kendi nükleer caydırıcılığına ihtiyacı var." dedi.

Fischer, dünyanın değiştiğine dikkati çekerek, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de nükleer şantajla çalışıyor. ABD ve Avrupa'nın birlik içinde kalacağını umuyorum ama Donald Trump yeniden seçilirse ne olacak?" ifadelerini kullandı.

Önceliğin konvansiyonel alanda caydırıcılık kabiliyeti olduğunu vurgulayan Fischer, şöyle devam etti:

"Ukrayna'nın bize öğrettiği ders de budur. Ukrayna'nın acilen etkili hava savunmasına ihtiyacı var. Avrupa olarak bizim de acilen etkili hava savunmasına ihtiyacımız var. Bunu birlikte yapmak zorundayız. Aynı zamanda siber saldırganlığa karşı caydırıcı ve savunmacı bir kabiliyete de sahip olmalıyız."

Kısa adı ABTTF olan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu genel başkanı Habip oğlu; “Arnavutluk’taki Yunan azınlığın insan ve azınlık haklarının korunup geliştirilmesini yakından ve dikkatle izleyen ülkemiz, kendi sorumluluğu altında olan toplumumuzun haklarını yıllardır ihlal etmekte beis görmüyor, üyesi olduğu AB değerlerini hiçe sayıyor. Ülkemiz, ulusal azınlıkları tanımayan tek AB ülkesi! Bu mu adalet; bu mu uluslararası hukuka, AB temel hak ve özgürlüklerine saygı; bu mu demokrasinin beşiği olmak?”
 
Himara.gr isimli haber sitesinde yayımlanan 26 Kasım 2023 tarihli haberde, Arnavutluk’taki Yunan azınlığın anavatanı olarak Yunanistan’ın hem azınlık bölgeleri hem de Himara gibi Yunan nüfusunun yoğun olarak yaşadığı yerlerde gerçek özgürlük koşullarının gelişmesi ve ilerlemesini sağlamak için Yunan azınlıkla ilgili sorunları ilgi ve özenle ele almakla yükümlü olduğu ifade ediliyor.
 
“İnsan ve azınlık haklarının ihlali ne zamandan beri sadece iki taraflı bir mesele?” başlıklı haberde, Arnavutluk’ta yaşayan Yunan azınlığa mensup Himara kentinin seçilmiş belediye başkanı Fredi Beleri’nin haksız ve yasadışı bir şekilde tutuklandığı ileri sürülerek, bu bağlamda Yunanistan tarafından Arnavutluk ve Avrupa Birliği (AB) arasında üyelik müzakerelerinin gidişatına ilişkin olarak yetkili kurumlara itirazda bulunulmasının olumlu bir gelişme olduğu yorumunda bulunuluyor.
 
Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “AB’ye üye olmak isteyen Arnavutluk’taki 9 ulusal azınlık arasında nüfus olarak en büyüğü olan Yunan azınlıkla ilgili meseleler haliyle Yunan basınında da hassasiyetle takip ediliyor. Yunan azınlığın Yunanca öğretim verilen anaokulu, ilkokul/ortaokul ve liseleri var. Öte yandan 1981’de AB’ye üye olmuş, demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden ülkemiz Yunanistan, bu topraklarda yüzyıllardır yaşayan Batı Trakya Türk toplumunun varlığını inkar ediyor. Arnavutluk’taki Yunan azınlığın insan ve azınlık haklarının korunup geliştirilmesini yakından ve dikkatle izleyen ülkemiz, kendi sorumluluğu altında olan toplumumuzun haklarını yıllardır ihlal etmekte beis görmüyor, üyesi olduğu AB değerlerini hiçe sayıyor. Ülkemiz, ulusal azınlıkları tanımayan tek AB ülkesi! Bu mu adalet; bu mu uluslararası hukuka, AB temel hak ve özgürlüklerine saygı; bu mu demokrasinin beşiği olmak?” dedi.
 
 
 

Bayerns Innenminister Joachim Herrmann zum Schneechaos im Süden Bayerns: Entspannung der Lage, aber noch keine vollständige Entwarnung - Auch Melde- und Lagezentrum Bevölkerungsschutz im Bayerischen Innenministerium im Einsatz

 

"Aktuell sind noch einige Landkreise im südlichen Bayern von den Auswirkungen des starken Schneefalls betroffen“, betonte Bayerns Innenminister Joachim Herrmann am heutigen Vormittag. Auch wenn der Schneefall am Samstagabend in vielen Regionen nachgelassen habe und sich die Lage merklich entspanne: Eine vollständige Entwarnung wolle er noch nicht geben. "Die großen Mengen nassen Schnees, die derzeit auf den Bäumen lasten, stellen ein nicht zu unterschätzendes Risiko dar. Abbrechende Äste oder herunterfallende Eisanhaftungen sowie Bäume, die unter der Last nachgeben, gefährden sowohl Autofahrer als auch Fußgänger." Dass nichts Schlimmeres passiert sei, verdanke man auch der großartigen Arbeit der Einsatzkräfte, die seit Freitagabend durchgehend im Einsatz sind. 

Im Bayerischen Innenministerium habe das Mitte des Jahres neu eingerichtete Melde- und Lagezentrum für den Bevölkerungsschutz bereits am Freitagabend seine Tätigkeit aufgenommen, um die Meldungen aus den einzelnen Regionen zentral zu koordinieren. "Neben der fortlaufenden Lagebeobachtung werden dort Informationen auch bewertet und allen Behörden und Organisationen mit Sicherheitsaufgaben zur Verfügung gestellt. Ein reibungsloser Austausch sowie ein schneller Überblick sind essentiell, auch um etwaige Hilfsmaßnahmen zu koordinieren", erläuterte Herrmann.

Laut Herrmann seien im südlichen Bayern auch heute noch zahlreiche Straßen durch umgestürzte Bäume nicht passierbar. Insgesamt habe sich die Lage im Straßenverkehr aber deutlich entspannt und es waren in der gestrigen Nacht nur kleinere Unfälle zu verzeichnen. Auch die Stromversorgung habe sich wieder weitgehend stabilisiert, nachdem die Schneemassen am Samstag die Stromversorgung in einigen Orten im Freistaat massiv gestört haben.

Eine große Herausforderung waren aus Sicht des Innenministers auch die Schneelastmengen auf Gebäuden. "Ich bin froh, dass von den Einsatzkräften bei den durchaus gefährlichen Einsätzen auf den Dächern niemand ernsthaft verletzt wurde. Hier werden nach Schneelastmessungen in Schwerstarbeit die Schneemengen von Dächern geräumt, um Einstürze zu verhindern." In Straubing musste etwa das Dach des Eisstadions am Samstagabend vom Schnee befreit werden. In Weilheim wurden knapp 70 Bewohner aus einem Wohngebäude evakuiert, das aufgrund der Schneemassen einzustürzen drohte.

Gute Nachrichten gebe es aus dem Landkreis Bad-Tölz Wolfratshausen. Die Gemeinde Jachenau sei zwar noch immer vom öffentlichen Verkehrs- und Wegenetz abgeschnitten, sollte aber bald wieder erreichbar sein. Aufgrund der verbesserten Wetterbedingungen kam heute Vormittag ein Polizeihubschrauber an der Staatsstraße St 2072 zum Einsatz. "Durch den Abwind der Rotoren werden die Bäume von ihrer Schneelast befreit. Das ist wichtig, denn die die großen Schneelasten auf den Bäumen lassen wegen der hohen Schneebruchgefahr momentan keine Räumarbeiten der Straße zu", erläuterte der Innenminister. Die Straße müsse zur Versorgung der Dialysepatienten im Ort aber bald wieder befahren werden.

Auch wenn sich das Wetter bessere und weiterer Neuschnee heute ausbleiben soll, warte auf alle Helfer auch aufgrund der Schneebruchgefahr noch viel Arbeit. "Für ihre mutige und tatkräftige Arbeit verdienen die vielen Einsatzkräfte und freiwilligen Helfer unser aller Anerkennung. Ich hoffe, dass sie alle wohlbehalten und gesund von ihren Einsätzen heimkehren.“

Festakt zum Bayerischen Verfassungstag 2023: Bayerns Innenminister Joachim Herrmann betont Bedeutung der Demokratie - Entschlossen für unsere Werte eintreten - Verfassungspreis 'Jugend für Bayern' 2023 geht an das Dossenberger-Gymnasium Günzburg für Antisemitismusprävention

 

Bayerns Innenminister Joachim Herrmann hat heute bei einem Festakt zum Bayerischen Verfassungstag in München die Bedeutung der Demokratie betont: "Vor den Herausforderungen und Krisen der Gegenwart müssen wir entschlossener denn je für unsere Werte eintreten, denn unsere Demokratie ist kein Selbstläufer." Der Minister sprach der 'Bayerischen Volksstiftung' und der 'Bayerischen Einigung', die die alljährliche Verfassungsfeier ausrichten, seinen Dank aus: "Herzlichen Dank, dass sie sich mit großem Nachdruck für die Pflege unserer demokratischen Traditionen und ihre Vermittlung an die nächste Generation stark machen."

 

In seiner Festansprache ging Herrmann insbesondere auf die Krisen der Gegenwart und die immer stärker werdende Polarisierung in der Gesellschaft ein, die er mit großer Sorge beobachte. "Extremisten nutzen die Kriege in Israel und der Ukraine, die Energiekrise, die Inflation und auch die in den vergangenen Jahren zu bewältigende Corona-Pandemie schamlos für ihre Zwecke aus. Sie versuchen, in der Mitte der Gesellschaft Fuß zu fassen und unseren Staat zu destabilisieren und zu delegitimieren", so der Innenminister warnend. Besonders erschreckend sei zudem, dass der Antisemitismus auf deutschen Straßen unter dem Deckmantel vordergründig pro-palästinensischer Demonstrationen wieder sein hässliches Haupt erhebe. Herrmann versicherte: „Wir nehmen dieses Problem sehr ernst und verfolgen antisemitische und antiisraelische Straftaten mit allen rechtsstaatlich zur Verfügung stehenden Mitteln." Zugleich appellierte er aber auch: "Wir alle müssen entschieden für unsere Demokratie einstehen und unser Land vor radikalen Demagogen und manipulativen Extremisten schützen. Wo immer Kritik in Extremismus und wie aktuell in Antisemitismus umschlägt, müssen wir mit vereinten Kräften ein Zeichen setzen: gegen Judenhass, Rassismus und Intoleranz für Offenheit, Miteinander und gegenseitige Akzeptanz."

Die Wertvermittlung im Sinne unserer freiheitlichen-demokratischen Grundordnung sei angesichts der jüngsten Entwicklungen laut Herrmann daher wichtiger denn je: "Auch mit der beabsichtigten wöchentlichen Verfassungsviertelstunde an bayerischen Schulen können wir unsere Werte von Demokratie, Rechtsstaat und Freiheit jungen Menschen näherbringen."

Den diesjährigen Verfassungspreis 'Jugend für Bayern' 2023 überreichte der Innenminister anschließend dem Projekt "Lernzirkel Judentum" des Dossenberger-Gymnasiums Günzburg, das sich erfolgreich in der Antisemitismus-Prävention engagiert. Seit knapp 25 Jahren bringen dort Schülerinnen und Schüler der neunten Klassen Grundschülern auf kreative Art das jüdische Leben und den jüdischen Glauben näher und fördern damit eine aktive Befassung mit jüdischer Geschichte und Kultur. "Vielen Dank für Ihr vorbildliches Engagement", so Herrmann anerkennend.

 

BERLİN (AA) - Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, ülkesinin silah ihracatı konusunda daha "esnek" bir politika benimsemesi gerektiğini söyledi.

Berlin Güvenlik Konferansı'ndaki bir panelde konuşan Bakan Pistorius, "Daha açık fikirli bir politikaya ve strateji değişikliğine ihtiyacımız var." dedi.

 

Pistorius, bugünün çok kutuplu dünyasında Almanya'nın stratejik öneme sahip bölgesel güçlerle savunma işbirliğini geliştirmesi gerektiğini belirterek "Silah ihracatı konusunda daha esnek olmalıyız, dünyanın her yerinde stratejik ortaklara ihtiyacımız olduğunun daha fazla farkında olmalıyız, özellikle de kurallara dayalı uluslararası düzeni destekleyen ve bu düzenin yanında duran ülkelerle." diye konuştu.

Uluslararası güvenlik ortamındaki değişikliklerin Almanya'nın "katı kısıtlayıcı yaklaşımını" yeniden gözden geçirmesini gerekli kıldığını vurgulayan Pistorius, sadece Almanya'nın değerlerini bütünüyle paylaşan ülkelere silah satışına izin verilmesi ya da savunma sanayi işbirliği yapılmasının doğru olmadığını söyledi.

 

Bu yaklaşımın değişmesi ve istenen standartlara sahip olmasalar bile stratejik açıdan önemli ülkelerle savunma sanayi işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Pistorius, "Bence değerlerimizin hepsini değil ama çoğunu paylaşan ülkelerle de işbirliği yapmalıyız." ifadesini kullandı.

BERLİN (AA) - Hollanda Savunma Bakanı Kajsa Ollongren, Avrupalı müttefiklerine Rusya ve diğer tehditlere karşı etkili bir caydırıcılık sağlamak için savunma yatırımlarını artırma çağrısında bulundu.

Berlin Güvenlik Konferansı'nda konuşan Ollongren, "Avrupa olarak silah ve mühimmat üretimini hızlandırmalıyız." dedi.

 

Avrupa ülkelerinin caydırıcılık konusunda yeniden harekete geçmesini isteyen Ollongren, "Bu konuda uzun vadeli bir bakış açısına sahip olmalıyız. Bu da savunmaya yönelik yapısal yatırımlar yapmak, silahlı kuvvetlerimizi güçlendirmek anlamına geliyor. Çünkü AB sert güce sahip olmadan yumuşak güç olamaz." diye konuştu.

Avrupa ülkelerinin savaşları önlemek istiyorlarsa "savaşa uygun" hale gelmeleri gerektiğini savunan Ollongren, "Bunun için stoklarımızı, mühimmatımızı, yakıtımızı, teçhizatımızı yenilememiz, Avrupa savunma sanayinin üretim kapasitesini arttırmamız gerekiyor." şeklinde konuştu.

 

Ollongren, konferans çerçevesinde Alman mevkidaşı Boris Pistorius ile savunma alanında ikili ilişkiler ve uluslararası güvenlik konularını görüşmek üzere bir araya geldi.

Bakanlar daha sonra iki komşu ülke arasında güvenlik ve savunma işbirliğini geliştirmeye yönelik bir anlaşma imzaladı.

 

KÖLN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile telefonda görüştüğü bildirildi.

Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit tarafından yapılan açıklamaya göre, Scholz, Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinde, Ukrayna'daki siyasi, askeri ve insani durum hakkında görüş alışverişinde bulundu.

 

Zelenskiy, görüşmede Ukrayna'nın sivil enerji altyapısı da dahil olmak üzere son Rus saldırılarının etkileri hakkında bilgi verdi ve Alman hükümetine, özellikle Ukrayna'nın hava savunmasını güçlendirmek üzere verdiği askeri destek için teşekkür etti.

Başbakan Scholz de Rusya'nın devam eden saldırganlığı karşısında Almanya'nın Ukrayna ile sürekli ve sarsılmaz dayanışmasını bir kez daha teyit etti, Almanya'nın Avrupalı ve uluslararası ortaklarıyla yakın koordinasyon içerisinde, askeri alan da dahil olmak üzere Ukrayna'ya desteğini sürdüreceği teminatını verdi.

Scholz, Ukrayna'nın geleceğinin Avrupa Birliği'nde olduğunu vurgulayarak, "Bu nedenle Federal Hükümet, Avrupa Komisyonu'nun Ukrayna ile katılım müzakerelerinin başlatılması yönündeki tavsiyelerini kabul etmekten yanadır ve gerekli reformların uygulanmasında Ukrayna'yı desteklemeye devam edecektir." ifadelerini kullandı.

 

Scholz ve Zelenskiy, barışçıl bir çözüm için ve küresel desteğin sürmesi amacıyla yapıcı diyaloglarını sürdürme ve yakın temas halinde olma konusunda mutabık kaldı.

İçişleri Bakanı Nancy Faeser:  "Özgür ve çeşitlilik içeren toplumumuzda yaşamaya ve demokratik temel düzene amasız ve fakatsız bağlı olunması gerekir. Bu Yahudi karşıtı davranışlarda bulunanların Alman vatandaşı olamayacağı anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda şu anda İsrail'in var olma hakkını inkar eden herkes için de geçerlidir"
 

BERLİN (AA) - Almanya İçişleri Bakanlığınca hazırlanan ve ülkede yaşayan Türkleri de yakından ilgilendiren "Vatandaşlık Yasasının Modernizasyonu" adını taşıyan yasa tasarısı Federal Meclis'te görüşülmeye başlandı.

Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser, söz konusu yasa tasarısının görüşüldüğü Federal Meclis'te yaptığı konuşmada, ülkesinin kalifiye personel kazanabilmesi için modern vatandaşlık yasasına ihtiyaç olduğunu ifade etti.

 

Faeser, yasanın Almanya'nın yararına olduğunu belirterek, "Almanya'yı daha güçlü, daha modern ve uluslararası alanda daha rekabetçi kılıyor. Yurt dışından daha fazla vasıflı işçi çekmek refahımız için hayati önem taşımaktadır. Yeni Nitelikli İşgücü Göç Yasamız çoktan kabul edildi, şimdi bir sonraki gerekli adımı, yani yeni bir vatandaşlık yasasını atıyoruz. Bu, modern bir göç politikasının çok önemli bir parçasıdır." dedi.

Almanya'da yaklaşık 11 milyon yabancının Alman vatandaşı olmadan yaşadığını söyleyen Faeser, bu kişilerin 5 milyondan fazlasının 10 yıldan uzun süredir ülkede bulunduğunu vurguladı.

 

Faeser, "Onlar toplumumuza değerli katkılarda bulunuyor, burada çalışıyor, vergi ödüyor ve daha güçlü bir topluma katkıda bulunuyor. Bu nedenle burada vatandaş olma fırsatına da sahip olmalılar." ifadelerini kullandı.

Alman vatandaşlığına hak kazanmanın koşulları olduğuna dikkati çeken Faeser, "Özgür ve çeşitlilik içeren toplumumuzda yaşamaya ve demokratik temel düzene amasız ve fakatsız bağlı olunması gerekir. Bu Yahudi karşıtı davranışlarda bulunanların Alman vatandaşı olamayacağı anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda şu anda İsrail'in var olma hakkını inkar eden herkes için de geçerlidir. İsrail'in varlığının ve güvenliğinin Almanya'nın varoluş nedeninin bir parçası olduğu ve Yahudi yaşamının buna ait olduğu benim için açıktır." değerlendirmesinde bulundu.

 

- Mevlüde Genç'i hatırlatan Yeşiller Partisi Milletvekili Filiz Polat duygusal anlar yaşadı

Tasarı hakkında söz alan Yeşiller Partisi'nden Filiz Polat, Solingen'deki kundaklamada aile fertlerini kaybeden ve geçen yıl vefat eden Mevlüde Genç'i örnek verdi.

Almanya'ya gelen birinci nesil Türklerin ülkeye sağladığı katkının yıllarca hak ettiği saygıyı görmediğini belirten Polat, bu tasarının yasalaşmasıyla bunun sağlanacağını belirtti.

Polat, "Mevlüde Genç 30 yıl önce evine yapılan korkak, ırkçı bir saldırıda iki kızını, iki torununu ve bir yeğenini kaybetti. Genç bu ırkçı saldırıda hayattaki en değerli aile fertlerini kaybetti. Buna rağmen yeni vatanıyla ilişkisini koparmadı. Hep barıştan yana ve barış elçisi oldu ve Federal Liyakat nişanıyla onurlandırıldı. Genç, bu ülkeye, kendisini Alman hissedenden birçok kişiden daha fazla katkı sağladı." diye konuştu.

 

Genç'i anlatırken duygulanan Polat sesi titreyerek konuşmasını tamamlayabildi.

Diğer yandan, muhalefet adına yasa tasarısı hakkında görüşlerini açıklayan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi'nden Alexander Throm, tasarıya karşı olduklarını bildirdi.

Federal Meclis'te vatandaşlık yasası görüşülürken "Hepimize pasaport hepimizi koruyun" adlı inisiyatif, Alman vatandaşlığına geçişteki kısıtlamaların kaldırılması için Meclis önünde gösteri düzenlendi.

- Tasarıda neler yer alıyor?

Tasarının yasalaşması halinde, daha önce sınırlı sayıda ülke vatandaşına uygulanan çifte vatandaşlık hakkı, herkese yönelik genişletilecek ayrıca yabancıların Alman vatandaşlığına kabul edilmesi için gerekli şartlar da hafifletilecek.

Buna göre vatandaşlığa geçmek için istenen "yasal ikamet süresi" 8 yıldan 5 yıla indirilecek.

Çalıştığı alanda veya eğitiminde başarılı olmak, gönüllü çalışmalar yapmak gibi, Almanya'daki yaşam şartlarına uyum sağlamak için özel çaba gösterenlerde bu süre 3 yıla düşebilecek.

Çifte vatandaşlığa imkan veren tasarıda, çoklu vatandaşlıklara da imkan tanınacak.

 

Aynı zamanda yabancı bir ülkenin vatandaşlığına geçenlerin Alman vatandaşlığını kaybedeceği yönündeki düzenleme de ortadan kalkacak.

Ebeveynlerden birinin 5 yıl Almanya'da yasal olarak ikamet etmesi durumunda ülkede doğan yabancı çocuklar Alman pasaportu alabilecek.

Ayrıca çocuklar ebeveynlerinin vatandaşlığını da koruyarak çifte vatandaş olabilecek.

 

Tasarıda, İşgücü Anlaşması kapsamında 30 Haziran 1974'e kadar Federal Almanya Cumhuriyeti'ne (Batı Almanya) ve sözleşmeli işçi olarak 13 Haziran 1990'a kadar eski Almanya Demokratik Cumhuriyet'ine (Doğu Almanya) gelen "misafir işçiler" için de düzenleme yer alıyor.