Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

12 Eylül 1980 MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası bundan 44 yıl önce başlamış aylar yıllar süren süreç sonrası binlerce mağdur olan ülkücüler ve aileleri seneler sonra suçsuzlukları anlaşılıp ispatlanınca salıverildiler. Kayıp yılların hesabı sorulmadan.
 
12 Eylül 1980 askeri müdahalenin üzerinden 44 yıl geçti. Bu tarihten 44 yıl önce meydana gelen olaylar ve ihtilalin uygulamaları günümüzde sıkça tartışılır hale geldi. O günlere ait sinema filmleri veya televizyon dizileri yapıldı romanlar yazıldı. Cezaevi hatıraları veya günlükler kitaplar halinde vitrinleri doldurdu.
 
 
HAİNLERE KAPAK OLSUN.
 
Muhsin YAZICIOĞLU : " Devlet bizim babamız. Şimdi biz babamızı bizi dövdü diye komşuya şikayet mi edelim ? Komşuyla bir olup babamızı mı dövelim ?
 
Muhabir Muhsin YAZICIOĞLU'na sorar ;
"Başkanım sucsuzca uzun Yıllar sekiz seneye yakın,cezaevinde yattınız, iskenceler gördünüz,üstelik ceza almadan tahliye oldunuz. Yapılan haksızlık için Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvuracak mısınız ?
Muhsin YAZICIOĞLU : " Devlet bizim babamız. Şimdi biz babamızı bizi dövdü diye komşuya şikayet mi edelim ? Komşuyla bir olup babamızı mı dövelim ?
Sana tuzak kuranlara  rabbim daha büyük tuzaklar kursun.
 
Kitaptan bir alıntıyı paylaşıyorum
 
Aşağıdaki alıntıyı 60 yaşın altındakilerin anlamasını pek beklemiyorum. 12 Eylül 1980 Darbesin den 1 gün, 1 ay, 3 ay önce her gün neredeyse 50- 100 kişi öldürülürken, katledilirken; darbeden bir gün sonra bıçakla kesilmiş gibi her şey dururken ve bir kişinin burnu bile kanamıyorken; karalar ak, aklar kara olurken, 19 Ağustos 1981’de 587 kişinin yargılanmaya başladığı, 220 kişi hakkında da idam istenilen “MHP VE ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR DAVASINDA” Sanıklar zihinlerinden ister istemez muhatapları olan ve kendilerini yargılayan Devlete:
       “Devlet Sen Neredeydin?” “Emperyalizmin karanlık elleri her tarafı karıştırırken sen neredeydin?” “Halk kurtuluş orduları kurulurken sen neredeydin?” “Bölücüler cirit atarken sen neredeydin?” “Mezhep çatışmaları çıkartılırken sen neredeydin?” “Türk Bayrağı gönderden indirilip kızıl bayrak çekilirken sen neredeydin?” “Salonlarında enternasyonal marşları söylenirken sen neredeydin?” “Askerine polisine kurşun sıkılırken sen neredeydin?” “Okuluma giremiyorken sen neredeydin?” “Sınırların kevgire dönerken sen neredeydin?” “ İlçelerine, illerine güvenlik kuvvetleri giremezken sen neredeydin?” “Kurtarılmış bölgelerde devrimci yönetimler oluşturulurken sen neredeydin?” “Senin maaş verdiğin polisler, faşist devletin değil halkın(!) polisi olacağız derken sen neredeydin?”…
​Ya şimdi? Beni İstiklal Marşı’ndan nefret ettirmeye çalışan sen kimin devletisin? Atatürk’ten, Gençliğe Hitabeden, Kurtuluş savaşından nefret ettiren sen Türk Devleti misin? Ceza evlerini Türk devletinden nef​ret ettirme kampları yapan sen misin? Yoksa… Yine birilerinin elleri kuklaları mı oynatıyor? Sorular, sorular, sorular… Muhatabını ve cevaplarını bir türlü bulamayan sorular…
                             (DAVA’NIN DAVASI)
“Kurgulanmış Bir Davanın Arka Planı”
Dr. Ismet Aydemir hakkın rahmetine göçeli  iki yıl oldu. Seneyi devriyesinde rahmetle anıyorum. Ruhu şad mekanı cennet olsun.
 
Almanyanın Göppingen şehr merkezinde 30 yıldır muayenehanesinde hastalarına ev hekimliği yapıyordu. Dr. Aydemir 72 yaşında bundan iki yıl evvel Şubat ayı içerisinde gece rahatsızlanınca Göppingen hastahanesine yatırılıyor. Daha sonra  bir Cumarrtesi günü hayata gözlerini yumduğu haberi veriliyor. Ani ölümü Göppingenli Türkleri çok üzdü. Göppingen şehir mezarlığında toprağa verildi. Cenaze merasimine Kovit 19 çerçevesinde kısıtlı katılım neticesinde  50'ye yakın davetli dostlarıyla birlikte, Kendisinin İzmir Tıp Fakültesinden dönem arkadaşı Schwabisch Gmünd'de ev hekimi olarak hizmet veren aslen Konyalı Dr. Med. Halil Tuncer, Gazeteci ve yayıncı, yazar Yunus Coşkuner gelenler arasındaydı. Cenaze saat 12'de Mezarlık kilise kappallesinde bir tören düzenlendi. Burada tasavvuf müziği eşliğinde Dr. Ismet Aydemir'in Almanca olarak hayat biyografisi ve Almanyadaki hizmetleri okundu. Kız kardeşinin oğlu Mustafa bey de Türkce olarak yaptığı konuşmasında,dayısının 12 Eylül 1980'de Ordu ili sağlık il müdürü iken, Can güvenliği için baba ocağından yurt dışına çıkmak zorunda kaldığını,12 Eylülün mağduru olduğunu vurguladı.
 
Daha sonra Cenaze burdan alınarak toprağa verilecek yere getirildi. Burada toplu olarak  benimde kurucusu ve iki dönemde başkanlığını yaptığım Türk Kültür Merkezi camisinin imamı Mustafa Fidan tarafından cenaze namazını kıldık. DITIB Göppingen Merkez Cami-i başkanı Selahattin Saral ve imam Mustafa Fidan Yasin'i Şerif ve dualar okudular. Helâllık istediler. Cenazeye katılan Dr Ismet Aydemir'in sevenleri toplu olarak "Helâl olsun" dediler.    Göppingen'de sevilen Dr. Aydemir, dualar ve göz yaşları eşliğinde toprağa verilmişti. Dr. Ismet Aydemir’ in 2. ölüm yıldönümünde sevenleri onu mezarı başında dualarla andılar. Kendisini iyi tanıyan Göppingenli Türkler, “Dr.İsmet Aydemir’i çok arıyoruz. Yeri doldurulamayan bir değerimizdi. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Biz Türklerin dert babasıydı. Hastalarının ayağına gider, gidemezse telefonla konuşur morel verirdi.Sağlık konusunda çok hizmetleri oldu. Onun yokluğunda daha iyi anlıyoruz” diye konuştular. 
 
Haber ve Resim: Doğan Tufan

Bayerns Innenstaatssekretär Sandro Kirchner: Zuschlag für Bezahlkarte erteilt - Landesweite Ausschreibung erfolgreich abgeschlossen - Test-Start in vier Pilot-Kommunen im März.

 

"Wir haben heute den Zuschlag für die Bezahlkarte für Asylbewerber erteilt, die Ausschreibung ist abgeschlossen.“ Das hat Bayerns Innen- und Integrationsstaatssekretär Sandro Kirchner dem Ministerrat heute mitgeteilt. Nach einer europaweiten Ausschreibung des Bayerischen Innenministeriums konnte sich das Unternehmen Paycenter aus Freising mit seinem Angebot durchsetzen. "Nachdem das Vergabeverfahren so erfolgreich innerhalb kurzer Fristen durchgeführt werden konnte, wollen wir nun im März die Bezahlkarte in den vier ausgewählten Pilot-Kommunen, den Landkreisen Fürstenfeldbruck, Traunstein, Günzburg und der kreisfreien Stadt Straubing testen", so Kirchner. „Wir sind damit voll im Zeitplan.“ 

Um die Testphase rasch starten zu können, habe das Innenministerium die vier Testkommunen aber auch die beteiligten Kommunalen Spitzenverbände parallel zum Vergabeverfahren eng beteiligt. Staatssekretär Kirchner sieht Bayern damit weiterhin in der Poleposition. „Die Hamburger Bezahlkarte, die letzte Woche für Schlagzeilen sorgte, ist nicht die Karte, die wir wollen.“ Die Hamburger Karte ermöglicht nämlich in Gemeinschaftsunterkünften untergebrachten Asylbewerbern eine hundertprozentige Barabhebung. Im Übrigen zeigt sich, dass die 14 Bundesländer, die auf den Bund warten, deutlich später dran sein werden, da die bundesweite Ausschreibung immer noch nicht gestartet ist. „Hier zeigt sich, dass der teils kritisierte Start Bayerns unmittelbar nach dem Beschluss der Ministerpräsidentenkonferenz richtig war“, so Kirchner.

Kritik übte Kirchner am „Rumgeeiere der Ampel“, die wegen des Widerstands der Grünen nicht in der Lage ist, für die bundesweite Einführung einer restriktiven Bezahlkarte das Asylbewerberleistungsgesetz zu ändern. Das Versprechen hierzu hatte der Bundeskanzler bereits im November 2023 in der Ministerpräsidentenkonferenz gegeben. Kirchner: „Diese Änderung muss der Bund nun auch endlich anstoßen und damit den rechtlichen Rahmen klar darstellen. Die Grünen fallen mit ihrer Unverlässlichkeit dem Bundeskanzler, allen anderen Ländern und vor allem den Kommunen, die dringend auf die Einführung warten, in den Rücken.“ Wir haben deshalb bereits im Dezember eine Bundesratsinitiative hierzu auf den Weg gebracht. Diese wurde zwar in den beratenden Ausschüssen bis zum Wiederaufruf vertagt, wir werden aber nun – nachdem auch die Änderung durch die Bundesregierung ins Stocken gerät – die Wiederaufsetzung zur Beratung beantragen.“

Yunanistan  Din İşleri ve Eğitim Bakanlığı’nın raporuna ABTTF’den paralel rapor

 

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Yunanistan Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanlığı’nın 28 Aralık 2023’te yayımladığı “Yunanistan’da Dini Öneme Sahip Alanlarda Yaşanan Olaylar-2022” raporunda Batı Trakya Türk toplumu ile ilgili hususlara yanıt niteliğinde paralel bir rapor hazırlayarak ülkemizin yetkili makamlarına iletti.

 

ABTTF paralel raporunda, ikili ve uluslararası antlaşmalar uyarınca dini özerkliğe sahip Batı Trakya Türk toplumunun dini konularda yaşadığı sorunları ayrıntılarıyla aktardı, görüş ve taleplerini dile getirdi. Paralel raporunda Batı Trakya’daki camiler ve ibadet yerlerinin durumunun yanı sıra Rodos ve İstanköy’deki Türk toplumunun dini alandaki sorunlarını dile getiren ABTTF, ülkedeki Osmanlı döneminden miras tarihi, mimari ve kültürel eserlerin korunmasında yaşanan sorunlar ile dini açıdan kutsal mekanlara yapılan saldırıları not etti.

 

Bakanlığın raporunun Batı Trakya Türk toplumu ile ilgili eksik, muğlak ve kimi zaman yanlış ifadeler içermesini eleştiren ABTTF, raporda Türk toplumunun dini alanda yaşadığı sorunlara değinilmediğini ve dini özerkliğinin yok sayıldığını kaydetti.

 

Bakanlığın raporunda Batı Trakya Türk toplumunun dini alandaki statüsü ve haklarını belirleyen 1830 Protokolü, 1881 Antlaşması, 1913 Atina Antlaşması ile 1923 Lozan Barış Antlaşması’ndan yine hiç bahsedilmediğine dikkat çeken ABTTF, 1991 yılında kabul edilen yasa ile Gümülcine, İskeçe ve Dimetoka’da müftülerin devlet tarafından atandığını, bugün cemaat kabul görmeyen tayinli müftüler ile cemaatin seçtiği müftüler olmak üzere ikili bir yapının olduğunu dile getirdi. ABTTF, bakanlığın raporunda ülkemizin Batı Trakya Türk toplumunun din özgürlüğünü ihlal etmesi nedeniyle mahkum edildiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili kararlarından da hiç bahsedilmediğini not etti.

 

4964/2022 sayı ve tarihli “Trakya’daki Müftülüklerin Modernleştirilmesi” başlıklı yasanın Batı Trakya Türk toplumunun tüm itirazlarına rağmen Yunan Meclisi’nde kabul edildiğini belirten ABTTF, yasa ile Türk toplumuna ait müftülüklerin tümüyle Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanlığı’na bağlanarak özerk yapılarının tasfiye edilmeye çalışıldığının altını çizdi.  

 

Tayinli müftülerin himayesi altında Batı Trakya’daki ilk ve orta dereceli devlet okulları ile camilerde Türk toplumuma mensup çocuklara İslam’ı Yunanca dilinde öğretmek üzere 240 Müslüman din hocasının atanmasını öngören ve Türk toplumunun ilk günden beri karşı çıktığı 4115/2013 sayı ve tarihli yasayı eleştiren ABTTF, hükümet tarafından olumlu olarak lanse edilen bu uygulamanın Türk toplumunun dini özerkliğine çok açık bir müdahale olduğunu, din üzerinde devlet kontrolüne izin verdiğini kaydetti. 

 

Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanlığı’nın Batı Trakya’daki eski camilerin tamir ve tadilat ile yeni camilerin yapımı taleplerinin hepsini karşıladığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirten ABTTF, bugün Batı Trakya’da yeni cami inşaatının bulunmadığını, inşaat izni için onay bekleyen başvuruların olduğunu, yangında hasar gören Dimetoka Çelebi Sultan Mehmet Camisinin restorasyonunda ilerleme sağlanamadığını dile getirdi.  

 

ABTTF, Rodos’taki müftülük makamının 1974’ten beri kapalı olduğunu, Batı Trakya’da olduğu üzere Rodos ve İstanköy’deki Türk toplumuna ait vakıfların yönetimlerinin atama yoluyla belirlendiğini kaydederek, adalarda Osmanlı döneminden miras cami ve diğer tarihi mimari eserlerin restorasyon ve muhafazasında ciddi sorunlar yaşandığını ifade etti. 

 

Dini açıdan kutsal alanlara yapılan saldırılarla ilgili olarak ABTTF, 15 ve 16 Mart 2022’de İskeçe’nin Horozlu köyündeki Osmanlı döneminden kalma Müslüman Türk mezarlığının üzerine futbol ve basketbol sahaları, çocuk parkı ve sosyal tesis yapılmak istenmesi dolayısıyla Bulustra (Avdira) Belediye’sine ait iş makineleri tarafından tahrip edildiğini belirterek, mezarlığın hala ihya edilmemesini eleştirdi.

 

ABTTF paralel raporunda, Batı Trakya Türk toplumunun eğitim ve dini özerkliğinin iade edilmesini, seçtiği müftülerin hükümet tarafından tanınmasını ve ülkemizdeki Osmanlı’dan miras tarihi camilerin aslına uygun restore edilmesini ve bulundukları bölgelerdeki Türk ve Müslüman nüfusun ihtiyaçları göz önünde bulundurularak ibadete açılmasını talep etti.

 

Konuyla ilgili olarak ABTTF Başkanı Halit Habip Oğlu, “Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanlığı’nın bu yılki raporunun hazırlık aşamasında toplumumuzu ilgilendiren konularda ne yazık ki yine toplumumuza danışılmamış, tek taraflı ve ayrımcı bir yaklaşım ile resmi devlet tezi tekrar edilmiştir. Toplumumuzun dini özerkliğini tümüyle ortadan kaldırmayı amaçlayan ‘Trakya’daki Müftülüklerin Modernleştirilmesi’ ve ‘240 İmam’ yasaları olumlu adımlar olarak göstermesini kesin bir dille reddediyoruz. Ülkemizdeki diğer tanınmış dinlere ait cemaatlerin yapısına ve iç işleyişine müdahale edilmezken hükümetin her fırsatta toplumumuzun dini özerklik ve özgürlüğünü hedef alan müdahaleleri kabule edilemez. Ülkemizin yetkili makamlarına sunduğumuz bu paralel raporumuzla hükümetten, toplumumuzu ilgilendiren konu ve sorunlarda ‘toplumumuz için, toplumumuza rağmen’ anlayışı ile değil ‘toplumumuz için, toplumumuz ile birlikte’ anlayışı ile hareket ederek samimiyete dayalı gerçek bir azınlık politikası uygulamasını talep ediyoruz.” açıklamasında bulundu.

 

 

 

 

Almanya'nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020'de düzenlenen ırkçı terör saldırısında hayatını kaybeden, aralarında Türklerin de bulunduğu 9 kişi için Dortmund kentinde anma düzenlendi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
BERLİN (AA) - Eski Alman milli futbolcu Andreas Brehme'nin hayatını kaybettiği bildirildi.

Almanya medyası Brehme'nin Münih'te kalp krizi sonucu öldüğünü duyurdu.

 

Brehme 1990 yılında İtalya'daki Dünya Kupası'nda Almanya'ya şampiyonluğu penaltıdan kaydettiği golle getirirken, milli takımla 86 uluslararası maça çıktı ve 8 gol kaydetti.

Alman futbolcu; Saarbrücken, Kaiserslautern, Bayern Münih, Milan ve Real Zaragoza takımlarında forma giydi.

Bayern Münih'in X sosyal medya hesabından yapılan açıklamada da "Andreas Brehme'nin ani ölümü karşısında derin bir şok yaşadık. Yakınları ve arkadaşlarıyla birlikte yas tutuyoruz. Andreas Brehme'yi bir dünya şampiyonu ve daha da önemlisi çok özel bir insan olarak her zaman kalbimizde tutacağız. O her zaman FC Bayern ailesinin bir parçası olacak. Huzur içinde yat sevgili Andi." ifadelerine yer verildi.

 

Kaiserslautern Kulübünden yapılan açıklamada ise "Andreas Brehme'yi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Toplam 10 yıl boyunca Kırmızı Şeytanların formasını giydi ve FCK ile Almanya şampiyonu ve kupa şampiyonu oldu. 1990 yılında attığı penaltıyla Alman Milli Takımı'na dünya kupası şampiyonluğu kazandırdı ve sonunda bir futbol efsanesi oldu." denildi.

 

  1. Februar 2024 – Die Schwellenländer sind für dieses Jahr gut aufgestellt. Nach einem erfolgreichen vergangenen Jahr sind positive Renditen für EMD sehr wahrscheinlich.  In den meisten Schwellenländern gewinnen robustes Wachstum, Desinflation und geldpolitische Lockerungstendenzen an Schwung und bilden eine äußerst solide Grundlage für die EMD-Performance in diesem Jahr. Die Entscheidung der US-Notenbank im Dezember, ihren Zinserhöhungszyklus zu beenden, wird das Wachstum durch eine Lockerung der Geldpolitik im weiteren Jahresverlauf unterstützen. Die Inflation in den USA zeigt Anzeichen einer Abschwächung, was diesen Schritt noch sinnvoller werden lässt.

 

Ein Großteil dieses Optimismus spiegelt sich bereits in den Kursen von Schwellenländeranleihen, insbesondere Staatsanleihen, wider. Die Spreads von Investment-Grade-Anleihen liegen nahe an den Tiefstständen der letzten zehn Jahre. Trotz dieser positiven Indikatoren ist weiterhin Vorsicht geboten und die Entwicklung genau zu beobachten. Die Aufwärtskorrekturen der globalen Wachstumsprognosen sind auf den US-Exzeptionalismus zurückzuführen. Sollte dieser Trend über einen längeren Zeitraum anhalten, könnte er Druck auf die Währungen der Schwellenländer ausüben und die politischen Entscheidungsträger dazu veranlassen, ihre Lockerungsmaßnahmen zu verlangsamen und damit das Wachstum zu bremsen.  In diesem Zusammenhang ist anzumerken, dass sich die Kreditspreads der Anlageklasse gegenüber dem aktuellen Niveau nicht wesentlich verringern werden. Innerhalb der Anlageklasse gibt es zahlreiche Möglichkeiten für Anleger, sich auf einen optimistischeren Ausblick einzustellen und potenziell höhere Renditen zu erzielen.

 

Im aktuellen Umfeld können hochverzinsliche Unternehmensanleihen aus Schwellenländern eine gute Wahl sein. Dies gilt insbesondere für fundamental solide Unternehmen mit BB-Rating, deren Spreads sich seit Anfang 2023 gegenüber ihren staatlichen Pendants eingeengt haben. Brasilien und Kolumbien bieten die besten Chancen in Lateinamerika, und die Türkei hat in den letzten sechs Monaten viele interessante Anleihen emittiert.  Im Bereich der widerstandsfähigen Telekommunikation und der damit verbundenen Infrastruktur in Grenzregionen gibt es attraktive Möglichkeiten. Diese weisen im Gegensatz zu den gesättigten Telekommunikationsmärkten in Amerika und Europa günstige Markttrends auf. Die durch die Probleme der US-Regionalbanken Anfang 2023 ausgelöste Rallye bei Finanztiteln hat sich größtenteils wieder aufgelöst, doch bieten Erstemissionen osteuropäischer Banken immer noch einen gewissen Aufschlag. Türkische Unternehmensanleihen sind im Vergleich zu Staatsanleihen attraktiv. In der Vergangenheit wurden sie zu engeren Spreads gehandelt, was auf eine Kombination aus Dollar-Exporterlösen, Offshore-Liquidität und ausländischen Sponsoren zurückzuführen ist. Diese Faktoren bieten einen gewissen Schutz vor einer Rückkehr der politisch bedingten Volatilität in der Türkei. Ein weiterer bevorzugter Sektor waren ukrainische Unternehmen. Die Anleihekurse spiegeln ihre bemerkenswerte Fähigkeit wider, sich an ein verändertes Geschäftsumfeld anzupassen.

 

Staatsanleihen boten besondere Chancen. Staatsanleihen mit BBB-Rating haben sich seit Mitte 2023 im Vergleich zu US-Anleihen unterdurchschnittlich entwickelt. Dies wurde durch das hohe Angebot im letzten Monat noch verstärkt. Dadurch ergeben sich für Rumänien bessere Einstiegschancen an den Primärmärkten. Auf dem afrikanischen Kontinent hat die Elfenbeinküste jüngst für eine positive Entwicklung gesorgt, indem sie die zweijährige Pause bei der Emission von SSA-Staatsanleihen durchbrochen hat. Trotz der hohen Renditen im vergangenen Jahr sind die meisten Staatsanleihen mit CCC bewertet und werden umstrukturiert. Die Befürchtungen einer großen Welle von Zahlungsausfällen nach den aufeinanderfolgenden wirtschaftlichen Schocks in den Jahren 2020-2022 haben sich nach dem Eingreifen des IWF und bilateraler Kreditgeber gelegt. Es wird erwartet, dass einige angeschlagene Emittenten wie Pakistan mindestens bis 2025 zahlungsfähig bleiben. Dies bietet weiteres Aufwärtspotenzial. Länder wie Ghana, die ihre Umschuldung abgeschlossen haben, dürften die Renditen für Anleger verbessern.

 

Atatürkçü Düşünce Derneği Regensburg (ADD-RGB)  tarafından dayanışma ve  yardım gecesi düzenlendi. Fishergasse 1 Zeitlarn salonunda düzenlenen, saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmanın ardından ADD-RGB üyelerinden Aysun Uysal’ın sunumuyla başlayan yardım gecesine Nürnberg muavin konsolos Adnan Zafer Bekçekaral ile çok sayıda davetli katıldı.
Ekinlikte konuşan ADD-RGB Başkanı Cemalettin Göksu, “
Bizler yurt dışında yaşayan anayurduna gönülden bağlı Atatürkçüler olarak, Atatürk’ün hedeflediği çağdaş uygarlık yolunda, özgür ve daha demokratik bir Türkiye için birleştik. Atatürk’ün barış ve insanlık felsefesini tüm dünyaya tanıtırken, anayurdumuz için de birlikte mücadele etmeye ve ülkemize sahip çıkmaya kararlıyız. Türk milletinin Atatürk devrimleri ışığında, temel hakları ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü ödün vermeden koruyacağımıza, Türk gençliğinin Ulu önder Atatürk'ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet değerlerini gururla ve kararlı adımlarla aydınlık yarınlara doğru taşıyacağına inanıyoruz.”


ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM
Göksu, “Nürnberg Başkonsolosluğu himayesinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, ADD Regensburg olarak Yukarı Palatina'da (Oberpfalz) görev yapan öğretmenlerimiz birlikte kutlayacağız.  Bu sene ilkini düzenlediğimiz "Dayanışma ve Yardım" gecesinden elde ettiğimiz gelirimizi, 23 Nisan Çocuk Bayramına katılacak çocuklarımızı, yetimhanede kalan ve Regensburg Uni Kliniği Kuno onkoloji bölümde tedavi gören çocukları sevindirmek, onlara biraz olsun acılarını unutturmak için kullanacağız.” dedi.


CUMHURİYETÇİ AYDIN YURTSEVERİMİZİ UNUTMADIK
Burda bir konuya daha değinmek isterim. Ocak ayı biz Atatürkçüler için hüzünlü bir ay olarak hatırlarımızda yer alır. Atatürk ilkelerinin yılmaz savunucuları, laikliğin ve sosyal hukuk devleti ilkesinin Türkiye’de eksiksiz hayata geçirilmesi için mücadele eden, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucusu, Prof. Dr. Muammer Aksoy'un evinin önünde katledilişinin, büyük gazeteci yazar Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu ve daha niceleri...Bu topraklardan yetişen, kök salan, ışık saçan, bilgili, ilerici, cumhuriyetçi, yurtsever, devrimci, örnek insanlar.....Katledildiler çünkü karanlık gericiliğe, yolsuzluk ve soysuzluğa, emperyalizme tehdit oluşturup, tam bağımsızlık ve demokrasi tarafında, bu ülkenin kuruluş ilkelerinde saf tuttular. Asla unutulmamalılar, unutulmayacaklar, unutmayacağız.Bu vesileyle demokrasi şehitlerimizi Saygı, minnet, sevgi ve özlemle anıyoruz.


2024 YILIMIZ VE GLECEK YILLARIMIZ BARIŞ VE HUZUR GETİRSİN
Göksu,”2023 yılında Türkiye Cumhuriyetinin 100. Kuruluş yılını dünyanın her bir yanında gururla ve umutla kutladık. 2024 yılının, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve tüm insanlığa barış, huzur getirmesini, Atatürk ilkeleri ışığında daha da kuvvetleneceği, birlik, beraberlik, toplumsal hayatımızda daima sağduyunun, hoşgörünün, kardeşliğin, sevgi ve saygının hâkim olduğu, yeni umutlarla birlikte sağlık ve mutluluğun bol olduğu günler getirmesini diliyoruz.


DOYASIYA EĞLENDİLER
Mahalli sanatçı Sinan Aytan’ın seslendirdiği türkülerin ilgiyle dinlendi. DJ Anadolianın müzikleriyle halaylar çeke eğlenen davetliler hep birlikte İzmir Marşını söyledi. Sinem Göksu tarafından hazırlanan Atatürk imzalı pasta kesilerek davetlilere ikram edildi.


ATATÜRK’ÜN ANLAMI SÖZLERİNİ SÖYLEDİLER
Dayanışma gecesine katılanlardan bir grup tek tek Atatürk’ün anlamlı sözlerinden, “Yurtta barış dünyada barış” “Köylü milletin efendisidir”,  “Bir milletin ahlak değeri, o milletin yükselmesini sağlar“, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”, “Egemenlik verilmez alınır”, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir“, “Ne mutlu Türküm diyene”, “En büyük savaş cahilliğe  karşı yapılan savaştır”, “Bir millet, zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür”, “Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz”, “Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir”, ”Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın”, “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir”, ” Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır”, “ Türk milletinin karakterime ve adetlerine en uygun olan idare Cumhuriyet idaresidir”, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir”, “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” okudu.

İlhan BABA/REGENSBURG

 

 

 

 
Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen 74. Uluslararası Berlin Film Festivali'nde, "From Hilde, With Love" filminin gösterimi öncesinde, film ekibi kırmızı halıda basın mensuplarına poz verdi.
Neukölln ilçesindeki Hermannplatz Meydanı’nda İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve Filistin ile dayanışma göstermek amacıyla toplanan binlerce kişi daha sonra Kreuzberg semtinde bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Filistin bayraklarının taşındığı gösteride “Ellerinizde kan var”, Gazze’deki çocuklar yaşamak istiyor. İsrail buna karşı” ve “Ateşkes şimdi” sloganları atıldı.

Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı gösteride üzerinde “Gazze’deki soykırımı durdurun”, “Filistin’e özgürlük” ve “Sessiz kalmayacağız çünkü 30 binden fazla insanın öldürüldüğünü görüyoruz” yazan döviz ve pankartlar taşındı.
Gösteriye katılan Jan Engelmann, AA muhabirine, tek taraflı haberleri eleştirerek, “Son aylardaki haberleri çok tek taraflı buldum. Gazze’deki insanlar da duyulmalı. Ayrıca böyle bir gösterinin, antisemitist veya başka bir şey olarak yaftalanmadan yapılabilmesine sevindim.” dedi.

Engelmann, siyasetçilerden Gazze Şeridi’ndeki insanlarla daha fazla ilgilenmelerini isteyerek, “Sadece Hamas-İsrail karşıtlığını değil orada acı çeken insanları görmeleri gerekir.” ifadesini kullandı.