Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

BERLİN (AA) - Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşın Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde de belli bir dinamiğin doğmasına neden olduğunu söyledi.

 

Faruk Kaymakcı, Almanya'nın başkenti Berlin'deki temaslarının ardından Türk gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Yardımcısı, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa değinerek, "Aslında hiçbir gerekçesi olmayan, meşru hiçbir tarafı olmayan ve bir kışkırtmaya dayanmayan savaşın yaratmış olduğu ortam Türkiye-AB ilişkilerinde de belli bir dinamiğin doğmasına neden oldu." dedi.

Türkiye'nin Ukrayna'da akan kan ve şiddetin durdurulması için çabalarını sürdürdüğünü ifade eden Kaymakcı, ateşkes ve insani koridorların açılması için çabaların sürdüğünü söyledi.

 

Avrupa güvenlik, savunma sisteminin ve NATO'nun böyle bir saldırı karşısında caydırıcı olamamasının birçok soru işaretini beraberinde getirdiğine dikkati çeken Kaymakcı, "Daha güçlü bir NATO ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Mekanizması özellikle Türkiye gibi Avrupa'nın en büyük ekonomik güçlerinden biri olan ve NATO'nun ikinci büyük askeri gücü olan Türkiye gibi ülkelerin bu sistemin içinde olmasıyla mümkün olabilir. Aslında bu savaş ve bunun yarattığı gerginlik Türkiye'nin Avrupa'nın güvenlik ve savunması açısında kati önemini bir kez daha ortaya çıkardı." diye konuştu.

 

Kaymakcı, Daimi Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) konusunda Brüksel'de AB Dış ilişkiler servisinde güvenlik ve savunma konularından sorumlu sekreter yardımcısıyla görüştüğünü aktararak, şunları dile getirdi:

"PESCO'ya Türkiye'nin katılımına daha sıcak bakıldığını gördüm. Umarız Türkiye AB ilişkilerini gelişmesi, iş birliğini artması için savaşlara ihtiyaç olmaz. Almanya ve AB'den edindiğim izlenim Türkiye'nin güvenlik ve savunma konularına bu gelişmelerden sonra daha hızlı dahil edilme potansiyeli gelişti. Umarız hem PESCO'ya katılımı hem NATO ile AB arasında güvenlik konusunda iki tarafa uygun mutabakat oluşması önemli. NATO Stratejik Konseptini güncelliyor. AB ile Stratejik bir pusula onaylandı. Dolayısıyla Türkiye NATO ülkesi olarak yerini hem NATO içinde hem de Avrupa sistemi içerisinde korumalı ve bu sisteme katkıda bulunabilmeli. Son gelişmeler bu süreci daha da kolaylaştıracak ve önünü açacak."

Almanya Başbakanı Olaf Scholz'ün Türkiye ziyaretinin son derece önemli olduğunu kaydeden Kaymakcı, ziyaretin iki ülke arasında güven ve diyaloğun artmasına katkıda bulunduğunu söyledi.

 

Kaymakcı, Almanya ile ticaret hacminin 50 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiğini belirterek, Berlin'deki temaslarında Almanya'daki Türk toplumunun gündeminde olan konuları da karşılıklı güven içerisinde ele aldıklarını anlattı.

Alman hükümetinin koalisyon protokolünde Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerine de atıfta bulunulduğuna işaret eden Kaymakcı, "Katılım müzakerelerine yapılan atıf, eğer Türkiye Kopenhag kriterleri konusunda daha ileri adım atabilirse Türkiye'nin katılım müzakereleri yeniden canlanacak. Dün ve bugün görüştüğümüz Alman bürokrat ve siyasetçilerden bunları duyduk." dedi.

 

Avrupa'nın Rusya'ya karşı yaptırımlarına da değinen Kaymakcı, şunları söyledi:

"Doğal gaz ve enerji hassas bir alan. Rusya'ya olan bağımlılık son derece yüksek. AB 2050 yılı sonu itibarıyla karbon nötr bir Avrupa kıtası oluşturmak istiyor. Rusya savaşının başlattığı enerji güvenliği endişesi nedeniyle AB enerji kaynaklarını çeşitlendirme arayışına girdi. Bu süreçte de aslında Türkiye Avrupa kıtasının 4 temel enerji tedarik ayağından birine sahip. Güney Gaz Koridoru. Bunun güçlendirilmesi, GGK'nın kapasitesinin tam anlamıyla kullanılması Avrupa kıtasının enerji güvenliğinde rahatlamaya vesile olacak. Şu an kapasite 8 milyar metreküp ile başladı 32 milyar metreküpe kadar gidebilen bir boru hattı. Orta Asya'dan ilave gaz Irak'tan hatta Doğu Akdeniz'den hidrokarbon kaynakları eklenebilirse AB açısından önemli bir enerji güvenliği ayağı olacak. Gelecek ilave gazla Avrupa'nın enerji güvenliğine katkıda bulunacak. Bu bakımdan Türkiye’nin Avrupa kıtası açısından önemi bir kez daha ortaya çıktı. "

Kaymakcı, Kıbrıs'taki iki toplumun Doğu Akdeniz'deki doğal gaz kaynaklarıyla ilgili adım atmaları halinde Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-AB ilişkilerinde de önemli gelişmelere vesile olabileceğini kaydetti.

Im Tiergarten Nürnberg gibt es Nachwuchs bei bedrohten Säugetierarten. In den letzten Wochen haben die Kaffernbüffel, die Przewalski-Pferde und die Mendesantilopen jeweils ein Junges geboren. Besucherinnen und Besucher können die Jungtiere aktuell auf den jeweiligen Außenanlagen sehen. Alle Arten gelten als bedroht beziehungsweise potentiell bedroht – jeder Nachwuchs trägt deshalb dazu bei, diese Tierarten zu erhalten.

Die Zucht der Nürnberger Kaffernbüffel, Przewalski-Pferde und Mendesantilopen wird im EAZA Ex situ Programm (früheres Europäisches Erhaltungszuchtprogramm EEP) koordiniert. In diesen Programmen züchten Zoos und Wildparks koordiniert Tierarten, um stabile Populationen außerhalb ihres natürlichen Lebensraums aufrechtzuerhalten. So soll auch das Aussterben von stark gefährdeten Arten verhindert werden. Bei den Przewalski-Pferden engagiert sich der Tiergarten auch in Projekten im natürlichen Lebensraum der Tiere.

"Die Zerstörung von Lebensräumen, der menschengemachte Klimawandel und die Wilderei sind die treibenden Ursachen für das Aussterben von immer mehr Tierarten", sagt Jörg Beckmann, Biologischer Leiter und stellvertretender Direktor des Tiergartens. "Immer wichtiger wird deshalb die Zucht in menschlicher Obhut. Mit Erhaltungszuchtprogrammen können wir Tierarten erhalten, ihre Bestände stützen und sie unter bestimmten Umständen auch wieder in ihrem ursprünglichen Lebensraum ansiedeln. Durch die kontrollierten Bedingungen sind Zoos auch von zentraler Bedeutung für die Forschung."

 



Kaffernbüffel: Imposanter Vertreter der afrikanischen Tierwelt

Ein kleiner Kaffernbüffel-Bulle ist am 1. März 2022 im Tiergarten zur Welt gekommen. Mit dem Nachwuchs ist die Herde auf sechs Tiere angewachsen. Das Jungtier lässt sich auch schon häufig auf der Anlage neben der Afrika-Weide blicken, meist zusammen mit seiner Mutter, die 2001 im Tiergarten geboren wurde.

Kaffernbüffel (Syncerus caffer) kommen in den Savannen und Wäldern südlich der Sahara vor. Charakteristisch sind ihre gewaltigen Hörner, die in der Kopfmitte aneinanderstoßen. Sie zählen zu den bekanntesten Tieren Afrikas und fungieren demensprechend als Botschafter für den Arten- und Naturschutz in den afrikanischen Savannen. Die Weltnaturschutzunion IUCN stuft den Kaffernbüffel als "potentiell gefährdet" ein. Neben der Rinderpest führten auch Lebensraumverluste und die teils illegale Jagd zu Rückgängen. In europäischen Zoos kommt die Art nur selten vor. In Deutschland hält neben dem Tiergarten Nürnberg nur der Tierpark Berlin weitere Individuen.

 

 


Przewalski-Pferde: Mit erfolgreicher Zucht und Auswilderung vor dem Aussterben bewahrt

Etwa zwei Wochen vor der Geburt des Kaffernbüffels gab es im Tiergarten auch Nachwuchs bei den Przewalski-Pferden: Mitte Februar kam ein kleiner Hengst zur Welt. Die Herde ist damit auf zwölf Tiere angewachsen.

Die Przewalski- oder auch Urwildpferde (Equus caballus przewalskii) sind die Vorfahren aller Hauspferderassen. Ursprünglich in ganz Eurasien verbreitet, galten sie zwischenzeitlich in der Natur als ausgerottet. Durch Nachzuchten in Zoos und erfolgreiche Auswilderungsprojekte konnte die Art erhalten und wieder angesiedelt werden. IUCN stuft das Przewalski-Pferd heute als "stark gefährdet" ein, wobei die Vorkommen wieder wachsen.

"Die Erfolgsgeschichte der Przewalski-Pferde ist ein gutes Beispiel für das Artenschutzpotential von Zoos. Es zeigt, wie wichtig lokale, nationale und globale Kooperationen für den Erhalt der Biodiversität sind", sagt Jörg Beckmann.

So ist der Tiergarten Nürnberg Gründungsmitglied der International Takhi Group (ITG), die sich dem Schutz der Przewalski-Pferde in einem Gebiet im Westen der Wüste Gobi in der Mongolei verschrieben hat. Seit der Gründung vor mehr als 20 Jahren unterstützt der Tiergarten das internationale Projekt finanziell. Auch hier in der Region setzt sich der Tiergarten für die Wildpferde ein: Mit einem Beweidungsprojekt im Naturschutzgebiet Tennenloher Forst bei Erlangen. Seit fast 20 Jahren beweiden dort Przewalski-Pferde aus dem Tiergarten Nürnberg und dem Münchner Tierpark Hellabrunn die offenen Sandlebensräume. Die Wildpferde sorgen als "vierbeinige Landschaftspfleger" dafür, dass der Pflanzenbewuchs zurückgehalten wird und die ökologisch wertvollen Sandflächen offenbleiben.



Mendesantilope: Nur noch wenige Dutzend Tiere in der Natur

Neben den Kaffernbüffeln und Przewalski-Pferden gab es auch bei den Mendesantilopen Nachwuchs. Hier wurde Anfang Februar ein kleiner Bulle geboren. Der Tiergarten Nürnberg hält damit neun Tiere dieser stark gefährdeten Art.

Der natürliche Lebensraum der Mendesantilopen (Addax nasomaculatus) sind die Wüsten und Halbwüsten Nordafrikas. Durch die Zerstörung des Lebensraums und unkontrollierte Jagd ist die Antilopenart stark gefährdet und gilt laut Weltnaturschutzunion IUCN inzwischen als "vom Aussterben bedroht". In freier Wildbahn sind aktuell nur noch wenige Dutzend Tiere anzutreffen. Mit Nachzuchten in Zoos konnten erfolgreiche Wiederansiedlungsprojekte in Reservaten gestartet werden.

Vor knapp zwei Jahren hat der Tiergarten die Anlage der Mendesantilopen aufwendig umgestaltet. Dabei entstand eine Gemeinschaftsanlage mit den ebenfalls vom Aussterben bedrohten Somali-Wildeseln. Beide Tierarten kommen in ähnlichen Lebensräumen vor und können deshalb gut zusammen gehalten werden. Ziel der Baumaßnahme war es, den natürlichen Lebensraum der Tiere so gut wie möglich nachzubilden. Und auch die Besucherinnen und Besucher profitieren von der Umgestaltung: Sie können nun besonders nah an die Tiere heran und haben direkt neben der Anlage attraktive Sitzgelegenheiten.

 

Türkiye’nin katkılarıyla düzenlenen “Piri Reis’in İzinde: Kitab-ı Bahriye’ye Göre 16. Yüzyıl Cezayir Tarihi Sempozyumu ve Sergisi” Cezayir’de başladı.
 
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (Yüksek Kurum), Türk Tarih Kurumu (TTK) ve Cezayir Deniz Bilimleri ve Kıyıların Gelişimi Milli Yüksek Okulu iş birliğiyle düzenlenen program kapsamında başkent Cezayir’deki Abdullatif Rahal Uluslararası Fuar Merkezi’nde açılış töreni yapıldı.
 
Türkiye’nin Cezayir Büyükelçisi Mahinur Özdemir Göktaş, törendeki konuşmasında, bu yıl Türkiye ile Cezayir arasındaki diplomatik ilişkilerin 60. yıl dönümünün kutlanacağını vurguladı.
Cezayir’le ilişkilerin her alanda geliştiğini belirten Büyükelçi Özdemir Göktaş, “Ortak tarihimize ışık tutarak Türk ve Cezayir halkları arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının pekiştirilmesine ve tarihimizin gelecek nesillere doğru şekilde aktarılmasına katkı sunan bu sempozyumların önümüzdeki yıllarda devam edeceğine inanıyorum.” diye konuştu.
 
Cezayir’de 13 Mart’a kadar devam edecek sempozyum ve serginin açılışına Türkiye’den Yüksek Kurum Başkanı Prof. Muhammet Hekimoğlu, TTK Başkanı Prof. Birol Çetin, Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Uğur Ünal, Yazma Eserler Kurumu Başkanı Prof. Muhittin Macit, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Mahmut Ak ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Yusuf Tekin’in yanı sıra çeşitli ülkelerden konunun uzmanı akademisyenler katıldı.
 
Törende Cezayir’den de Yüksek Öğrenim ve Bilimsel Araştırmalar Bakanı Abdulbaki bin Ziyyan, Kültür Bakanı Süreyya Muluci ve Cezayir Ulusal Arşivi Genel Müdürü Abdulmecid Şeyhi yer aldı.
Program kapsamında açılan sergide Piri Reis’in dünyaca ünlü Kitab-ı Bahriye eserinin farklı nüshalarından seçilen, Cezayir’in kıyı bölgelerini tasvir eden görseller ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.
 
 
 
 
– Kitab-ı Bahriye 5 asır önceki Cezayir’e ışık tutuyor
Törenin ardından Büyükelçi Mahinur Özdemir Göktaş, “Bugün dünyaca ünlü kartograf Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye adlı eserinde Cezayir’in yerini ele alıyoruz. Bugün gerçekten hem Türkiye hem Cezayir milli arşiv kurumları ve çok değerli akademisyenlerle aynı zamanda iki bakanın da katılımıyla çok önemli bir sempozyuma ev sahipliği yapıyoruz.” dedi.
Piri Reis’i konu alan sempozyum ve serginin hem Türkiye hem de Cezayir açısından önemini vurgulayan Özdemir Göktaş, şöyle devam etti:
“Cezayir’in 5 asır önceki halini aslında bu kartografilerde, bu haritalarda görebiliyoruz. Bu serginin Cezayir’de açılması Cezayirli akademisyenler ve tarihçiler için de çok önemli çünkü geçmiş tarihle ilgili bazı bulguları aslında bu Kitab-ı Bahriye’den elde ediyoruz. Bugün pek çok eser yok olmuş durumda ancak Kitab-ı Bahriye sayesinde bu eserlerin tekrar çalışılmasına ve ortak tarihimizle ilgili pek çok parçaların da birleştirilmesiyle ilgili bir vesile olduğunu görüyoruz.”
 
– “Piri Reis çok önemli bir figür”
Yüksek Kurum Başkanı Prof. Hekimoğlu da Türkiye ile Cezayir arasındaki ortak tarihi ve ilmi değerlerin ortaya çıkarılmasını önemsediklerini söyledi.
Hekimoğlu, “Bu bağlamda Piri Reis çok önemli bir figür. Tabii ki Barbaros da önemli bir figür. Ortak figürler etrafında yeniden konuşmak, ilişkileri yeniden sürdürülebilir ve iki tarafın da yeni nesillere üretebileceği yeni çalışmalar yapmayı arzu ediyoruz. Bu bağlamda buradayız.” ifadelerini kullandı.
 
TTK Başkanı Prof. Çetin ise sempozyumun Cezayirli paydaşlarla yapılan dördüncü tarihsel faaliyet olduğunu dile getirdi.
Bu seneki program için temel olarak Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’de yazdıklarının kitap haline getirildiğini aktaran Çetin, bu eserin üç dile çevrildiğini belirtti.
Tarihsel çalışmaların iki ülkenin dostluk ve kardeşliğine katkı sağlaması gerektiğini vurgulayan Çetin, “Başkalarının yazdığı tarihten değil kendi kaynaklarımızdan bizzat tarihi öğrenmemiz lazım. Kurucumuz Atatürk’ün de söylediği gibi ‘Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir.’ Dolayısıyla biz 90 yıldır bu şiarla faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz.” dedi.
- Stellantis CEO'su Carlos Tavares:
- "Mevcut tesisi daha sürdürülebilir bir geleceği desteklemek için dönüştürerek, ACC'yi batarya üretiminde Avrupa lideri olarak konumlandırıyoruz"
 

İSTANBUL (AA) - Dünyanın önde gelen otomotiv gruplarından Stellantis, ortak çalışmaları ve elektrikli mobiliteye yönelik yatırımlarını sürdürüyor.

Şirket açıklamasına göre, yaptığı ortaklıklar ile İtalya'daki Termoli tesisini yeni bir batarya tesisine dönüştürmek için çalışan Stellantis, bu doğrultuda Automotive Cells Company (ACC) ile iş birliği yapıyor.

ACC'nin büyüme stratejisini de destekleyen bu yatırım ile birlikte TotalEnergies/Saft ve Stellantis'in, Mercedes-Benz'i eşit ve yeni bir ortak olarak bünyelerine dahil etme anlaşması tamamlanıyor.

Ortaklar; Ağustos 2020'de Stellantis ve TotalEnergies/Saft tarafından kurulan ACC'nin endüstriyel kapasitesini 2030 yılına kadar en az 120 GWsa'e çıkarmayı hedeflerken, yeni nesil yüksek performanslı batarya hücrelerinin ve modüllerinin geliştirilmesini ve üretimini de artırmayı taahhüt ediyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Stellantis Üst Yöneticisi (CEO) Carlos Tavares, "Termoli'deki oluşumun geleceğini güvence altına almak için bu yatırımda yer alan herkese minnettarız. Mevcut tesisi daha sürdürülebilir bir geleceği desteklemek için dönüştürerek, ACC'yi batarya üretiminde Avrupa lideri olarak konumlandırıyoruz. Ayrıca İtalya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı ile yaptığımız iş birliği Stellantis'in sürdürülebilir bir mobilite teknolojisi şirketine dönüşümünü de destekliyor." ifadelerini kullandı.

Stellantis, "Dare Forward 2030 (2030'a Cesaretle)" stratejik planının bir parçası olarak 2030 yılına kadar globalde yılda 5 milyon bataryalı elektrikli araç satışı yapmayı planlıyor.

Stratejik plan kapsamında, 2030'a kadar Avrupa satışlarının tamamının bataryalı elektrikli araçlar (BEV) olması hedeflenirken, ABD satışlarının ise yüzde ellisinin BEV olması hedefleniyor. Stellantis ayrıca, ek tedarik sözleşmeleri ile beş giga fabrika tarafından desteklenmek üzere planlanan batarya kapasitesini 140 GWsa artırarak yaklaşık 400 GWsa'e çıkardı.

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ülkesinin Rusya'dan petrol, gaz ve kömüre olan bağımlılığını uzun vadede sona erdirmek istediğini söyledi.

 

Şansölye Scholz, Federal Mecliste yaptığı konuşmada, "Rusya'dan bağımsız ve aynı zamanda güvenilir enerji kaynaklarına sahip olmak istiyoruz. Tedarik kaynaklarımızı çeşitlendiriyoruz." ifadelerini kullandı.

Scholz ancak bunu hemen yapmanın Almanya'yı ve tüm Avrupa'yı sıkıntıya sokmak anlamına geleceğine işaret etti.

 

Ukrayna ile dayanışma sözü veren Scholz, aynı zamanda NATO'nun Rusya ile savaşa dahil olmasına karşı bir kez daha net tavır sergiledi.

NATO barışı koruma misyonu veya Ukrayna'da uçuşa yasak bölge önerilerinin daha geniş bir çatışmayı tetikleyebileceği konusunda uyaran Scholz, "NATO, savaşa taraf olmayacak. Bu konuda Avrupalı ​​müttefiklerimiz ve ABD ile mutabıkız. Bu, bir mantık meselesi ve geri kalan her şey sorumsuzca olurdu." diye konuştu.

 

"Putin, Rusya'nın geleceğini de mahvediyor"

Almanya Şansölyesi, Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarının etkilerini göstermeye başladığını ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in düşmanlıkları sona erdirmemesi halinde yakında daha da katı önlemler alabileceklerini söyledi.

Scholz, Putin'in Ukrayna'daki savaş hakkındaki gerçeği anlaması gerektiğini vurgulayarak "Gerçek şu ki; savaş, Ukrayna'yı yok ediyor ancak bu savaşla Putin, Rusya'nın geleceğini de mahvediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Scholz, Putin'e "Ukrayna'daki tüm muharebe operasyonlarını derhal durdurması ve Rus birliklerini ülkeden çekmesi" çağrısını yineledi.

KÖLN (AA) - Almanya'nın Köln kentinde konser veren Türk pop müziği şarkıcısı Buray'ın konserine yoğun ilgi oldu.

Köln'de hayranlarıyla buluşan genç şarkıcı Buray'ın konserine, Köln ve çevresinden binden fazla seyirci katıldı.

"Yüreksiz tilki", "Alacalı", "Nasıl unuturum" gibi şarkılarını hayranlarıyla birlikte seslendiren Buray, gecenin sonunda ayakta alkışlandı.

 

 

Die Straße der Kinderrechte im Nürnberger Stadtpark bekommt eine neue Station. Am Freitag, 25. März 2022, gaben Vertreterinnen und Vertreter der Stadt Nürnberg gemeinsam mit engagierten Spendengebern mit einem Spatenstich den Startschuss für die letzte Projektphase der zehnten Station. Sie wird zum Artikel 23 „Förderung behinderter Kinder“ gestaltet und soll am 15. Juli 2022 feierlich der Öffentlichkeit übergeben werden. Den Spatenstich setzte Elisabeth Ries, Referentin für Jugend, Familie und Soziales der Stadt Nürnberg, zusammen mit den Vertretern der Spendengeber, Mathias Bauer, Direktor Stiftungen der Sparkasse Nürnberg, Ralf Schekira, Geschäftsführer wbg Nürnberg GmbH Immobilienunternehmen, sowie Claudia Knoblich, kaufmännische Leitung von Lebkuchen Schmidt.


Vollständige Pressemitteilung im Anhang


Hierzu versenden wir zwei Bilder mit folgendem Bildtext:
Bild 1: Beim Spatenstich für die zehnte Station der Straße der Kinderrechte im Nürnberger Stadtpark: Mathias Bauer, Direktor Stiftungen der Sparkasse Nürnberg, Claudia Arabackyj, Mitglied der Kinderkommission, Ralf Schekira, Geschäftsführer wbg Nürnberg GmbH Immobilienunternehmen, Elisabeth Ries, Referentin für Jugend, Familie und Soziales, Helmine Buchsbaum, Vorsitzende der Kinderkommission, Gabriele Klaßen, Mitglied der Kinderkommission, und Claudia Knoblich, kaufmännische Leitung von Lebkuchen Schmidt (von links nach rechts).

Bild 2: Vertreterinnen und Vertreter der Stadt Nürnberg, der Spendengeber und der Kinderkommission sowie Gäste beim Spatenstich für die zehnte Station der Straße der Kinderrechte im Nürnberger Stadtpark.

Bildnachweis: Anestis Aslanidis / Stadt Nürnberg

 

„Aktiv für andere!“ – dieses Motto setzt die Klasse 7m des
Deutschhaus-Gymnasiums im aktuellen Schuljahr mit ihrer Lehrerin Katrin
Nietzold um. Die Schülerinnen und Schüler der Hochbegabtenklassen haben
sich kleine Projekte überlegt, in denen sie Verantwortung übernehmen
wollen. Nach einigen gemeinschaftlichen Aktionen im ersten Schulhalbjahr
konnten sie nun in Gruppen eigene Projekte angehen. Eine Gruppe hat sich
dabei das Thema „Umwelt“ vorgenommen.

Die benachbarte Umweltstation der Stadt Würzburg wurde als
Kooperationspartnerin angefragt. Deren Team freute sich sehr über die
Initiative der Schülerinnen und Schüler und stimmte spontan zu.  Auch
die Aufgabe war rasch gefunden: eine Wildblumenwiese sollte angelegt
werden.

Dabei wurden die eintönigen Rasenflächen am Parkplatz der Umweltstation
in eine Blühwiese für Wildbienen und andere Insekten verwandelt. Nach
einer Einweisung durch Frau Knieper von der Umweltstation konnten sich
die Jugendlichen bei herrlichem Frühlingswetter in die Arbeit stürzen:
Grasnarbe lösen und abtransportieren, Boden lockern und glatt harken,
Einsaat vorbereiten. Engagiert und eifrig wurden die Erdarbeiten
erledigt, die Schubkarren gefüllt und fortgebracht. Die neu angelegten
Blühstreifen müssen in den folgenden Wochen weiter betreut werden; in
Kleingruppen wird die Klasse die anstehenden Tätigkeiten übernehmen.
Körperliche Arbeit an der frischen Luft – definitiv eine Abwechslung
zum Schulalltag!


Text: Ute Meyer (Pressebeauftragte des Deutschhaus-Gymnasium)
Foto: Ute Meyer
Bildunterschrift: Schülerinnen und Schüler der Klasse 7m legen eine
Wildblumenwiese an.
Prävention für Pflegepersonal in Heimen geht neue Wege...
 
Ernährung, Bewegung, Entspannung – das sind die wohl bekanntesten Präventionsbausteine. Doch die AOK Hessen und die BAHN-BKK bieten Einrichtungen der Altenpflege nun auch Qua- lifizierungen zu „Gendern im Pflegeheim“ und „Sexualität im Alter“ an. Insgesamt 41 Module stehen zur Auswahl für das Fachpersonal. Ab April sollen die Seminare teilweise wieder in Prä- senz stattfinden, sofern die Inzidenzen weiterhin fallen sollten.
 
Mittlerweile arbeiten über 400 Häuser mit den beiden Pflegekassen zusammen. Allein im Jahr 2022 kamen dreißig neue Heime dazu und haben Qualifizierungen zur Prävention gebucht, die bislang pandemiebedingt nur online stattfinden konnten. Inhaltlich geht es beispielsweise um appetitfördernde Ernährung, Konfliktbearbeitung, Progressive Muskelentspannung und Dut- zende weitere Angebote. „Häufig werden vom selben Haus weitere Schulungen zu anderen The- men gebucht, weil der Lernstoff sehr praxisnah und anschaulich vermittelt wird“, meint Markus Schindler, verantwortlich für Prävention in Pflegeheimen bei der AOK Hessen. Durch das erwor- bene Wissen sollen die Pflege und die Interaktion mit den Seniorinnen und Senioren spürbar verbessert werden. Ein weiteres Ziel ist die Aktivierung von betagten Menschen, sei es Gedächt- nistraining oder Tanzen im Sitzen. Wobei die Nachfrage derzeit so hoch ist wie nie. „Wir kommen allmählich an unser Limit“, meint Schindler, doch lohne es sich immer für Heime, aktiv nachzu- fragen. Für sie entstehen hierbei keine Kosten. Lediglich Zeit müssen sie investieren. Die Schu- lungen dauern, je nach Baustein, zwischen zwei und sechs Stunden. Mehr dazu findet man hier.
 
Ganz neu ist „Älterwerden mit Wohlgefühl“, ein Gesundheitsförderungsprojekt für Senioren und Seniorinnen, die in Pflegeeinrichtungen leben. Dabei erhält das Team der sozialen Betreuung gesundheitsförderliche Impulse zu den Themen Ernährung, Bewegung und Entspannung. Ziel ist es, das erworbene Wissen mittels eines Multiplikatorenansatzes in den Alltag der Bewohner und Bewohnerinnen zu integrieren und fest zu verankern“, so Sarah Diehl von der BAHN-BKK. Im Jahr 2022 werden 15 Pflegeeinrichtungen hessenweit an diesem Projekt teilnehmen.

Türk Devletleri Teşkilatı üye ülke diasporaları sekiz yıl sonra Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) ev sahiplinde yeniden buluşuyor. Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) 2. Diaspora Forumu, 2. Kurumlararası Tecrübe Paylaşımı Programı ve Nevruz Etkinlikleri Faaliyetleri 28-29-30 Mart tarihlerinde Bursa’da gerçekleştiriliyor. 20 milyonluk büyük bir diaspora potansiyeline sahip Teşkilatın diaspora alanındaki çalışmalarında ise YTB önemli bir paydaş olarak faaliyetlerini yürütüyor.

 
YTB kurulduğu günden bu yana, Türk Devletleri Teşkilatı ülkeleri olan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a yönelik; eğitim, gençlik, ulaşım, sağlık, ekonomi, adalet, akademi ve kültürel alanlarda 105 proje hayata geçirdi.
YTB 2013 yılında Azerbaycan Gençliğe Yardım Vakfı'nın yayımladığı “Medeniyetimizin Kandilleri” isimli kitaba destek sağlayarak 9 bin adet dağıtımını sağladı.
YTB ile Azerbaycan Diasporadan Sorumlu Devlet Komitesi iş birliğinde 10 Haziran 2021 tarihinde düzenlenen toplantıyla da iki ülke diaspora teşkilatlarının karşılaştıkları sorunlar, çözüm önerileri ve iş birliği mekanizmaları masaya yatırıldı.
 
ORTAK DEĞERLER GENÇ NESİLLERE AKTARILDI
YTB ve Azerbaycan Gençliğe Yardım Fonu işbirliği ile “Her Çocuk Bir Çınardır Projesi” hayata geçirildi. Projeyle Türk-İslam medeniyetinde yetişen bilim adamlarının tanıtılması ve iki kardeş ülkenin ortak kültürel ve bilimsel değerlerinin genç nesillere aktarılması hedeflendi.
Azerbaycan düşünce tarihinin kayıt altına alındığı kalıcı bir eser eksikliğinin giderilmesi amacıyla “Azerbaycan Düşünce Tarihi” isimli kitap basıldı.
“Hocalı Katliamı’nın 28. Yılı Anma Programı” kapsamında 2020 yılında Türkiye İzcilik Federasyonu tarafından yürütülen “Hocalı Soykırımı Anma Yürüyüşü” adlı faaliyet YTB tarafından desteklendi.
YTB ile Azerbaycan Diasporadan Sorumlu Devlet Komitesi iş birliğinde 24 Şubat 2021 tarihinde düzenlenen “1915 Olaylarını Anlamak ve 1992 Hocalı Soykırımı” isimli çevrim içi etkinlikte 100 civarındaki gence 1915 olayları ve Hocalı Soykırımı hakkında seminer verildi.
 
AZERBAYCAN'DA ÜNİVERSİTELİ ÖĞRENCİLER İÇİN YURT PROJESİ
YTB ve Türk Dilli Devletlerle Dostluk ve Medeni Alakalar Cemiyeti ile yürütülen projeyle ise üniversite yurtlarının kirası 2013-2014 ve 2015 yılları boyunca ödendi.
Gençliğe Yardım Vakfı ile yürütülen proje ile de Azerbaycan’da ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulmak üzere “Manevi Değerlerimiz” isimli kitap hazırlanarak basımı gerçekleştirildi.
 
ULUSLARARASI BÜYÜK TÜRK DİLİ KURULTAYI
Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği Dayanışma Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü ve YTB iş birliğinde 26-27 Eylül 2019 tarihleri arasında Bakü’de gerçekleştirilen 14. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Programı, yurtiçinden ve yurtdışından katılan akademisyenlerin Türk Dili ve ortak Türk Kültürü üzerine sundukları bildirilerle yapıldı.
 
AZERBAYCAN DÜŞÜNCE TARİHİ KİTAP PROJESİ
Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin köklerini araştıran ve Azerbaycan düşünce tarihinin kayıt altına alındığı kalıcı bir eser eksikliğinin giderilmesi amacıyla düzenlenen proje kapsamında “Azerbaycan Düşünce Tarihi” isimli çalışma hayata geçirildi.
 
TÜRKİYE’NİN COVİD-19’LA MÜCADELESİNE İLİŞKİN TECRÜBESİ PAYLAŞILDI
YTB'nin Özbekistan Strateji Kalkınma Merkezi ile yürüttüğü proje kapsamında ülkemizin Covid-19’la mücadelesine ilişkin tecrübesi 2 gün süren bir eğitimde Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’dan doktorlara aktarıldı.
"İki Kardeş Devlet (Türkiye ve Özbekistan) ve Onun Gelecekteki İlişkilerinde Benim Yerim" konulu programda ise Türkiye'de lisansüstü eğitim alan 40'ı aşkın Özbekistanlı öğrenci arasında bilgi ve tecrübe paylaşımı sağlandı.
 
SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK TECRÜBE PAYLAŞIMI
8-12 Nisan 2019 tarihlerinde ise 14 Mart Tıbbiyeliler Derneği ile “Türk Dünyası Acil Tıp Eğitimi” projesi ile Özbekistan'da başta doktorlar ve tıp fakültesi öğrencileri olmak üzere, hemşire, sağlık memuru ve diğer sağlık çalışanlarına acil servis organizasyonu, acil serviste kritik hastaya yaklaşım ve afet yönetimi hakkında eğitim verildi.
 
13-14 Şubat 2021 tarihlerinde de YTB, Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve 14 Mart Tıbbiyeliler Derneği ile işbirliğinde "1. Türk Dünyası Tıp Öğrencileri Çalıştayı" düzenlendi.
Şarkşinaslık Enstitüsü, Özbekistan Milli Kütüphanesi, Silk Road Uluslararası Turizm Üniversitesi ve Semerkant Yabancı Diller Yüksekokuluna YTB tarafından hazırlanan her biri 200 kitap barındıran Türk tarihi ve Türk kültürü içerikli setler gönderildi.
YTB destekleri ile Özbekistan Gençlik İşleri Ajansı ve Özbekistan İstanbul Başkonsolosluğu işbirliğinde Yıldız Teknik Üniversitesi Kongre Merkezinde 18 Aralık 2021 tarihinde Özbekistan Gençleri Forumu gerçekleştirildi.
Aralık 2020’de YTB, TİKA, İslam Kalkınma Bankası, Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve 14 Mart Tıbbiyeliler Derneği ile işbirliği ile Laparoskopik Cerrahi Kursu çevrim içi eğitim programı düzenledi. Programdan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’dan 1000’i aşkın katılımcı yararlandı.
 
AHISKALI GENÇLERİN EĞİTİMLERİNE DESTEK
YTB, Kazakistan’da yaşayan Ahıskalı gençlerin yükseköğretim kurumlarında başarılarının artırılması ve eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması maksadıyla Kazakistan Üniversiteye Giriş Sınavına yönelik hazırlık kurslarına destek oldu.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve Ahmet Yesevi Üniversitesi işbirliği ile 20 Temmuz-20 Ağustos 2016 tarihlerinde Kazak – Türk gençleri, akademisyen, araştırmacı ve uzmanları arasında ortak tarihi ve kültürel değerlerin tanıtılması amacıyla Ahmet Yesevi’den Günümüze Türkiye-Kazakistan Medeniyet Köprüleri Projesi hayata geçirildi.
Uygurların zengin kültürel mirasın tespiti, derlenmesi ve tanıtılması amacıyla “Uygurların Somut Olmayan Kültürel Mirası: Almatı Örneği” isimli proje organize edildi. Proje kapsamında Kazakistan’ın Almatı eyaleti sınırları içinde Uygurların yaşadığı ilçe, kasaba, köy ve mahallelerde geniş bir alan araştırması sonucu elde edilen veriler derlenerek kitapta ilgililerin istifadesine sunuldu.
 
AHISKA SÜRGÜNÜ ANMA PROGRAMI
Ahıska Sürgününün 75. Yıldönümü kapsamında YTB desteği ile  Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’dan genç-yaşlı gruplar, Ahıska’yı birlikte ziyaret ederek anavatanda anma programı düzenledi.
YTB tarafından Ankara’da 10 Aralık 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Ahıska Sürgününün 75. Yılı programına; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’tan sürgün tanıklarının katılımı desteklendi.
 
DİASPORA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMALARI İMZALANDI
8 Kasım 2018 tarihinde Türk Konseyi Diaspora Kuruluşları Bakanları/Başkanları Zirvesinde YTB ve Kazakistan’ın muadil kurumu olan Otandastar Vakfı arasında Diaspora alanında işbirliği protokolü imzalandı.
26-28 Nisan 2019 tarihleri arasında Kırgızistan’ın farklı bölgelerinde yaşayan Ahıska Türkleri Kazakistan’da YTB desteğiyle Ahmet Yesevi Türbesini ziyaret etti.
Anadolu Mektebi yazar okumaları programına katılıp Cengiz Aytmatov okumaları yapmış 2000’den fazla öğrenci arasından seçilen başarılı öğrenci 8-13 Eylül 2019 tarihleri arasında Aytmatov'un eserlerine konu ve ilham olan Kırgızistan'a giderek bilgi ve deneyimlerini artırdı.
Anadolu Ajansı ve YTB işbirliğinde düzenlenen 2 haftalık medya eğitimine Kırgızistan’dan editör ve muhabirler katıldı.
Kırgız tarafının kendi Diasporası üzerine çalışacak bir kurum kurma niyetine binaen, 2014 yılında Kırgız kurumlarının temsilcilerini ülkemize getirerek Diaspora alanında çalışan kurumlarımızla tecrübe paylaşımında bulunulması temin edildi.
 
AVRASYA GENÇLİK OKULU
Avrasya ülkelerinde yaşayan kardeş topluluk mensubu üniversite öğrencilerinin, ülkelerinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını teşkil etmeleri ve kendi ülkelerinin Türkiye ile ilişkilerinin her alanda geliştirilmesine katkı sunmaları amacıyla Avrasya Gençlik Okulu düzenlendi. Avrasya Gençlik Okulu projesi ile 35 katılımcı genç ülkemizi ziyaret etti.
 
TÜRK DÜNYASI GENÇ AKADEMİSYENLER KONGRESİ
YTB destekleriyle Genç Akademisyenler Birliği tarafından Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Kongre Merkezi ev sahipliğinde 24-26 Aralık 2021 tarihleri arasında Türk Dünyası Genç Akademisyenler Kongresi gerçekleştirildi. Gazi Üniversitesi’nde de 24-26 Kasım 2021 tarihleri arasında Türk Dünyası Eğitim Bilimleri Kongresi yapıldı.
 
AVRASYA DÜŞÜNCE KURULUŞLARI BULUŞMASI
Avrasya ülkelerinde faaliyet gösteren düşünce kuruluşlarının bir araya gelmeleri ve işbirliklerinin geliştirilmesi amacıyla YTB ve Ahmet Yesevi Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü, 2016 yılı Kasım ayında Avrasya Düşünce Kuruluşları Buluşması düzenledi. 
 
TÜRKİYE BURSLARI
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’tan günümüze kadar 18.656 uluslararası öğrenciye ülkemizde eğitim imkanı sağlandı. Hali hazırda ise 1429 öğrenci Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde eğitimlerine devam ediyor. Eğitimlerini tamamlayarak Türkiye Mezunları Ailesine katılan 14 binden fazla kişi ise ülkelerinin kalkınmalarına yardımcı olurken kendi ülkesi ve Türkiye arasında köprü vazifesi görüyor.
Irkçılık ve İslamofobi gibi aynı tarz sorunlarla karşılaşan ve toplamda sayıları 20 milyona yaklaşan soydaş ve vatandaş diasporaların böyle bir Forumda geniş kapsamlı bir biçimde temsil edilerek ortak çözümleri değerlendirmeleri Türk soylu diasporaların işbirliği tesisinde olumlu rol oynayacak.
Ayrıca etkinlik kapsamında Diaspora Kurumlararası 2. Tecrübe Paylaşımı Programı yürütülecek. Programın son gününde ise misafirler TÜRKSOY ve Bursa Büyükşehir Belediyesince organize edilecek Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa’nın açılış etkinliklerine (Nevruz Faaliyeti) katılım gösterecek.