Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

İSTANBUL (AA) - 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde bir metrobüsün arızalanması nedeniyle yolcular araçtan indirildi, Edirne istikametinde trafik yoğunluğu oluştu.

Alınan bilgiye göre, Söğütlüçeşme-Beylikdüzü seferini yapan metrobüs, köprüde arıza yaptı. Arıza nedeniyle metrobüsten inen yolcular, bir süre köprü üstünde beklemek zorunda kaldı.

Yolcular, bir süre sonra arkadan gelen başka bir metrobüse alındı.

Araç arızası nedeniyle köprünün Edirne istikametinde trafik yoğunluğu oluştu.
- TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil:
- "Bu proje (HÜRJET) bize çok sayıda insan yetiştirdi. Bir uçak gemisinden kalkıp inebilmesi için bazı çalışmalar yaptık"
- "Orman yangın konusunda bize hangi görev düşerse biz onları yapacağız"
 

İSTANBUL (AA) - Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, 18 Mart 2023'te HÜRJET ve ATAK-2'nin uçacağını, Milli Muharip Uçağın ise hangardan çıkacağını bildirdi.

Kotil, 15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2021) kapsamında basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Milli Muharip Uçak projesinin dolu dizgin devam ettiğinin altını çizen Kotil, "18 Mart 2023'te HÜRJET ve ATAK-2 uçuyor, Milli Muharip Uçağımız ise hangardan çıkıyor." dedi.

Kotil, Göksungur gibi projelerin de devam ettiğini anlatarak, şu an HÜRJET, Milli Muharip Uçak ve ATAK-2 üzerinde yoğunlaştıklarını vurguladı.

HÜRJET'in Türkiye için çok özel ve önemli bir proje olduğuna dikkati çeken Kotil, "Bu proje bize çok sayıda insan yetiştirdi. Bir uçak gemisinden kalkıp inebilmesi için bazı çalışmalar yaptık." ifadelerini kullandı.

- "Orman yangınlarında görev düşerse yapacağız"

TUSAŞ Genel Müdürü Kotil, orman yangınlarında İHA'ların da çok fonksiyonlu olduğunu gördüklerinin altını çizerek, "İHA'ların gece görüş kameraları da var, her bir yangını nokta atışı olarak verdi. Orman yangınlarında erken uyarıda son derece başarılı oldu. Orman yangın konusunda bize hangi görev düşerse biz onları yapacağız." diye konuştu.

TUSAŞ tarafından kurulan kompozit tesisi ile dünya markası olmayı hedeflediklerine dikkati çeken Kotil, tesisin ismi anılan bir tesise dönüştüğünü anlattı.

Kotil, TUSAŞ'ın Türkiye'nin teknoloji ve mühendislik merkezlerinden birisi olduğunu belirterek, Türkiye'de çok fazla mühendise ihtiyaç olduğunu ve TUSAŞ bünyesinde 10 bin mühendis çalıştırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

T.C. Berlin Büyükelçiliği Basın Müşaviri Refik Soğukoğlu, Almanya’ya veda etti. Türkiye’ye dönen Soğukoğlu’nun yerine Hasan Kocabıyık atandı.
 
T.C. Berlin Basın Müşaviri Refik Soğukoğlu, basın mensuplarına gönderdiği e-posta mesajı ile veda etti. 20 Ağustos 2021 Cuma günü itibarıyla görevini noktaladığını belirten Soğukoğlu, görev yaptığı dönem ile alakalı kısa bir değerlendirmede yaptı.
21 Ekim 2013 tarihinde göreve başladığını hatırlatan Soğukoğlu “Yeni ve Büyük Türkiye” vizyonu çerçevesinde, koşan bir Türkiye anlayışı ile durmadan, yorulmadan vazifemi layığı ile yapmaya gayret gösterdim.” diyerek şu mesajı verdi:
 
MEVZUATTAN KAYNAKLANAN ENGELLER ÇIKTI
“Elbette Almanya’daki Türk medyasının ivedi olarak giderilmesi gereken sorunları ve sıkıntıları var. Bunların giderilmesi ve gerekli iyileştirmelerin hayata geçirilmesi elzemdir. Fakat bir hususu bilgilerinize arz etmek isterim, çok fazla gayret göstermiş olsam da mevzuattan kaynaklı meseleler, iki ülke arasındaki hassasiyetler vs. birçok meselede önümüze engel olarak çıkmıştır.” dedi. 
Türkiye’ye dönen Refik Soğukoğlu’nun yerine Berlin Büyükelçiliği Basın Müşavirliği’ne Hasan Kocabıyık tayin edildi.
Uzun yıllar önce Charlotte Schloßareck tarafından kurulan Bürgerfrorum Würzburg olağan kongresini yaparak yeni yönetimini seçti. Çok sayıda üyenin katıldığı seçimde divan başkanlığını Hans Joachim Spatz yaptı.
Yapılan kongre sonrası başkanlığa Michael Schloßareck, başkan yardımcılıklarına Charlotte Schloßareck Ve Florian Volk seçilirken muhasipliğe Marius Väth Seçildi.
 
Yeni başkan Michael Schloßareck, yaptığı konuşmada, “Bana verilen oylara layık olarak Bürgerforum Würzburg’u  yukarıya taşıyarak gelecekte daha güçlü hale gelmesini sağlayacağım. Gördüğünüz gibi sağlam bir ekip olararak  seçilmiş bulunuyoruz” dedi.
Eski başkan Charlotte Schloßareck'e teşekkür edildi.
 
 
- 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nde Başkentray ve Marmaray seferlerinden ücretsiz faydalanılabilecek
- 4 günlük Kurban Bayramı süresince Başkentray ve Marmaray seferlerinin yanı sıra belediyeler ve bunların kurduğu birlik, müessese ve işletmelerce yürütülen toplu taşıma hizmetleri ücretsiz olacak
 

ANKARA (AA) - Kurban Bayramı dolayısıyla Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki otoyollar ve köprülerden geçişler ücretsiz olacak. Ayrıca, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nde Başkentray ve Marmaray seferlerinden ücretsiz yararlanılabilecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Kurban Bayramı tatili nedeniyle 17 Temmuz Cumartesi saat 00.00'dan (cuma gününü cumartesi gününe bağlayan gece) başlayıp, 26 Temmuz Pazartesi saat 07.00'ye kadar yap-işlet-devret projeleri hariç Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda bulunan otoyollar ile 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçişlerde ücret alınmayacak.

Aynı karar kapsamında 20 Temmuz Salı saat 00.00'dan (pazartesi gününü salı gününe bağlayan gece) itibaren 23 Temmuz Cuma saat 24.00'e kadar Başkentray ve Marmaray seferleri ile belediyeler ve bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerce yürütülen toplu taşıma hizmetleri ücretsiz olacak.

Öte yandan, 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen FETÖ'nün hain darbe girişiminin bertaraf edilmesinin 5'inci yılı nedeniyle düzenlenecek anma etkinlikleri kapsamında, bu gece saat 00.00'dan başlayarak 24.00'e kadar Başkentray ve Marmaray seferlerinden ücretsiz yararlanılabilecek.

- Lexus Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi Ali Haydar Bozkurt:
- "LC 500 Convertible modelimizin marka imajımıza güçlü bir katkı yapacağına inanıyorum. Şu anda sadece 1 tane olan bu modelin çok kısa sürede satılacağını tahmin ediyoruz"
- "(ÖTV barem düzenlemesi) Görünen o ki öyle bir şey yok. Çünkü BDDK ile ilgili alınan önlem de onu aslında teyit ediyor. 'ÖTV indirimi olacak mı?' gibi bir soru soruluyor. Ona artık gerçekten gülümsüyoruz. Böyle bir şey gerçekten gelecekte görünmüyor"
- "Çip krizi konusu başladığındaki duyduğumuz endişeye göre bugün iyi durumdayız"
 

İSTANBUL (AA) - Lexus Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, "LC 500 Convertible modelimizin marka imajımıza güçlü bir katkı yapacağına inanıyorum. Şu anda sadece 1 tane olan bu modelin çok kısa sürede satılacağını tahmin ediyoruz. Hem mevsimsel olarak zamanı hem de otomobili görenler, bu tasarıma baktıklarında ve aracın sesini duyduklarında bu özel otomobili satın almak isteyeceklerdir." dedi.

Toyota bünyesindeki premium otomobil üreticisi Lexus, markanın tasarımının, işçiliğinin ve mühendisliğinin zirvesi olan LC 500 Convertible modelini Türkiye’de satışa sunmasına ilişkin, Dolmabahçe Showroom'unda basın tanıtımı toplantısı gerçekleştirdi.

Aynı zamanda Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ CEO'su da olan Bozkurt, toplantıda yaptığı konuşmada, 5 yıl önce premium segmentin önemli oyuncusu Lexus markasını “Lüksün Yeni Tanımı” mottosuyla Türkiye’ye kazandırdıklarını anımsattı.

Bozkurt, "İlk 5 yıllık süreçte rekabete hayli açık bir segmette bilinirlik açısından önemli bir yol kat ettik. Türkiye’nin potansiyeline olan inancımızla, yatırımlarımıza devam ettik. Şimdi Lexus tasarımının, işçiliğinin ve mühendisliğinin zirvesi olan LC 500 Convertible modeli ile birlikte ikinci 5 yıllık sürece başlıyoruz. LC 500 Convertible modelimizin marka imajımıza güçlü bir katkı yapacağına inanıyorum. Şu anda sadece 1 tane olan bu modelin çok kısa sürede satılacağını tahmin ediyoruz. Hem mevsimsel olarak zamanı hem de otomobili görenler, bu tasarıma baktıklarında ve aracın sesini duyduklarında bu özel otomobili satın almak isteyeceklerdir." ifadelerini kullandı.

- "Geri Alım Garantisi sunuyoruz"

Lüks segmentte müşteri beklentilerinin fazla olduğunu ve farklılık gösterdiğini de dile getiren Bozkurt, "Amacımız satış adetlerini hep bir önceki yılın üzerine çıkarmak ve pazar payımızı artırmak. Bu hedeflerimizi de segmente örnek olan hizmetlerle destekliyoruz. Bunların en başında Lexus sahipleri için sunulan Geri Alım Garantisi geliyor. Lexus’un tüm dünyada elde ettiği yüksek ikinci el değerine güvendiğimizin göstergesi olan Geri Alım Garantisi, marka konusunda müşterilerin aklındaki tüm soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Bireysel müşteri danışman ve müşterilerimizin gittikleri şehre Lexus’larının TIR ile gönderilmesi gibi birçok yenilikçi hizmeti de pazara ilk sunan marka konumundayız. Aynı zamanda tüm ürün gamında, hibrit motor seçeneğine sahip olan tek premium marka olarak da avantajlı durumdayız." dedi.

Ali Haydar Bozkurt, bu sene şirket mottosunun "Hayatı Kolaylaştırmak" üzerine olduğunu belirterek, Lexus müşterilerine satış aşamasından araçlarını keyifle kullandıkları yıllar boyunca tüm satış sonrası ihtiyaçlarına kadar ve hatta araçlarını satmak istediklerinde dahi her zaman yanlarında olduklarını hissettirdiklerini söyledi.

- "Lexus premium pazarın üstünde büyüdü"

2021 yılının ilk 6 ayında premium pazarın üzerinde bir büyüme gerçekleştirdiklerini aktaran Bozkurt, şunları kaydetti;

“Premium pazar ilk 6 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 56 büyürken, Lexus olarak biz yüzde 105 büyüme gösterdik. Büyüme hedefi olan bir marka olduğumuz için pandemi sürecinde de stok konusunda hiçbir sorun yaşamadık. Adeta pandeminin yükselen markası olduk. Bu süreçte her zaman sahip olduğumuz bir refleksle her bir Lexus kullanıcısının tek tek hatırını sorduk, varsa ihtiyaçlarını karşılamak için adımlar attık. Bu hizmetlerimiz daha çok kişi tarafından fark edildi ve Lexus’un pandemi döneminde daha fazla öne çıkmasını sağladı. Bunun yanında referans satışlarımızın arttığını da görüyoruz. Lexus kullananların yüksek memnuniyeti kullanıcılar tarafından çevrelerine de aktarıldı ve onlar da Lexus ayrıcalığını yaşamaya başladılar."

- "Yolda kalırsanız helikopter dahi yollarız demiştik, 5 senedir hiç helikopter kaldırmadık"

Lexus marka araçların yüksek dayanıklılığını ve sağlamlığını gösteren bir araştırmaya da değinen Bozkurt, "Segmentinde en geniş servis ağına sahip marka olarak Nisan 2021’de Türkiye’deki Lexus kullanıcıları arasında yaptığımız araştırmanın sonuçlarına göre, hiçbir Lexus kullanıcısının arıza sebebiyle Lexus servislerine gitme ihtiyacı duymadığı da ortaya çıktı. Bu kolay yaşanan bir durum değildir. Lexus’u Türkiye pazarına sunarken 'Yolda kalırsanız ve ulaşılamayacak bir yerdeyseniz helikopter dahi yollarız' demiştik. 5 senedir hiç helikopter kaldırmadık. Çünkü kimse yolda kalmadı. Bu memnuniyet ve markamıza olan güvenle ülkemizin yollarında Lexus logolu araçları giderek çok daha fazla göreceğiz. Saydığımız hizmetlerimizin hepsi, ilk yola çıktığımızdan bu yana aksamadan devam ediyor." açıklamasında bulundu.

- "ÖTV'de değişiklik olacağına ihtimal vermiyoruz"

Ali Haydar Bozkurt, konuşması sonrasında basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.

ÖTV indirimi ve baremlerde yeniden düzenleme konusunda çok sık soru aldıklarını belirten Bozkurt, şunları kaydetti:

"Görünen o ki öyle bir şey yok. Çünkü BDDK ile ilgili alınan önlem de onu aslında teyit ediyor. Yani biraz daha herhalde daha satışlar soğusun beklentisi varken ÖTV barem düzenlemesi olmaz. ‘ÖTV indirimi olacak mı?’ gibi bir soru soruluyor. Ona artık gerçekten gülümsüyoruz. Böyle bir şey gerçekten gelecekte görünmüyor. ÖTV indirimi beklemiyorum diye çıkıyor ağzımızdan gibi algılanıyor. Ama öyle değil, biz istiyoruz. İstiyoruz da olacağına ihtimal vermiyoruz. Yakın gelecekte sanıyorum matrahlarla ilgili de bir değişiklik olmayacak gibi görünüyor."

-“Şu andaki süreçte yaklaşık olarak satabileceğimiz aracın yarısı kadar araç geliyor”

Hem Toyota hem de Lexus anlamında araç bulunurluğu ve çip sorununa da değinen Bozkurt, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çip krizi konusu başladığındaki duyduğumuz endişeye göre bugün iyi durumdayız. Çünkü çok daha büyük bir etkisi olma ihtimali vardı farklı farklı markaların yaşayacağı. Şu anda farklı markalarda büyük sıkıntılar var. Biz bu anlamda nispeten şanslı markalardanız ama Toyota’yı söyleyecek olursam, şu andaki süreçte yaklaşık olarak satabileceğimiz aracın yarısı kadar araç geliyor. Yani biz de etkilendik. İdare ediyoruz durumu ama yaklaşık yüzde 50-60’ı kadar araç gelebiliyor. Önümüzdeki yakın aylarda da böyle devam edecek gibi görünüyor. Ama 'ne zaman normale seyrine gelir bu iş?' derseniz. Şu anda net şu tarihte diye bir bilgi yok elimizde. Yılın sonuna doğru bir iyi niyetli beklenti var ama tarih yok elimizde. Bu bizim açımızdan böyle ama farklı markaların gerçek durumlarını biz bilemediğimiz için onların beyanlarından ancak öğrenebildiğimiz için sanıyorum araç bulmakta bizden daha zorlanan markalar da var. Bize göre daha rahat olan markalar da var. Biz, korktuğumuz kadar kötü geçirmiyoruz. Ama bir potansiyel satış durumu var onu kaçırıyor muyuz? Evet kaçırıyoruz."

- 3 milyon 990 bin TL'den satışa sunuldu

Öte yandan, turuncu (Karnelyan) özel rengine sahip LC 500 Convertible, lansmana özel coupe versiyonu ile aynı fiyat olan 3 milyon 990 bin TL ile showroomdaki yerini aldı.

Lexus'un kendine has sürüş dinamiklerini yansıtan ve markanın ilk yumuşak tavanlı modeli olan LC 500 Convertible, üstü açıkken bu deneyimin daha yoğun yaşanmasını sağlıyor. Üst düzey konforu, lüksü ve performansı kusursuz bir şekilde harmanlayan LC 500 Convertible, "dünyanın en güzel üstü açılan otomobili" hedefiyle tasarlandı.

LC 500 Convertible, sürücü talep ettiğinde çok yüksek performanslar verecek şekilde tasarlandı. 477 HP güç ve 520 Nm tork üreten atmosferik 5.0 litre V8 motora ve 10 ileri Direct Shift otomatik şanzımana sahip olan araç, 0-100 km/s hızlanmasını 5 saniyede tamamlıyor ve maksimum 270 km/s hıza ulaşabiliyor (elektronik olarak sınırlandırılmış).

"Lexus Safety System+" ile donatılan araçta Ön Çarpışma Önleyici Sistem, Dinamik Radarlı Hız Sabitleyici, Şerit Takip Asistanı, Otomatik Uzun Farlar gibi özellikler yer alıyor. Bununla birlikte Convertible modeline özel otomatik açılan takla barları ile ön sütunlarda ve ön camın üst çerçevesinde ekstra darbe emen materyaller kullanıldı. LC Convertible’ın gövdesi de daha fazla güvenlik ve daha konforlu sürüş için güçlendirildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Batı Trakya'daki Müslüman Türk Azınlık müftüleriyle görüştü. Çavuşoğlu, "Müftülerimizin çalışmaları, Türk Azınlığın birlik ve beraberliğinin korunması ve güçlendirilmesine büyük katkı sağlıyor" dedi.
Batı Trakya ve başkent Atina'yı kapsayan iki günlük ziyaret kapsamında özel uçakla Dedeağaç Dimokritos Havalimanı'na gelen Çavuşoğlu’nu, burada Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Burak Özügergin ve Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu karşıladı.
Beraberindeki heyetle Gümülcine’ye geçen Çavuşoğlu, Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosluğunda Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK) Başkanı ve Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ve İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’yi kabul ederek, azınlığın durumu hakkında bilgi aldı.
 
 
 
"Müftülerimiz, birlik ve beraberliğe büyük katkı sağlıyor"
Çavuşoğlu, müftülerle yaptığı görüşmenin ardından Twitter'dan yaptığı paylaşımda, "Müftülerimizin çalışmaları, Türk Azınlığın birlik ve beraberliğinin korunması ve güçlendirilmesine büyük katkı sağlıyor" ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Başkonsolosluktaki temaslarının ardından Gümülcine Celal Bayar Azınlık Lisesine gitti.
 
 
 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın selamlarını iletti
Liseye gelişinde okulun Türk öğretmenleri ve öğrencileri tarafından karşılanan Çavuşoğlu, okul binasını gezerek incelemelerde bulundu.
Çavuşoğlu, buraya gelişinde evlerinin önünde kendisini bekleyen soydaşlarla selamlaşarak hatıra fotoğrafı çektirdi. Çavuşoğlu, Batı Trakya ziyareti için kendisine teşekkür eden soydaşlara, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iletti.
Bakan Çavuşoğlu, daha sonra, Gümülcine’ye bağlı Türk köyü Çepelli’de BTTADK'nin kendi onuruna verdiği yemeğe katıldı.
(AA)

 

 

Alman Televizyonu, TOGG haberinde Türkiye’nin gücünü birleştirerek iddialı bir hedefe doğru ilerlediğine vurgu yaptı
  
BERLİN (AA) - Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu'nun (TOGG) üreteceği elektrikli otomobillere Alman basınında geniş yer verildi.
Alman Televizyon Kanalı ZDF, “Türkiye’nin Otomobili, Tesla ve Volkswagen’e rakip mi?” başlığıyla verdiği haberde, Türkiye’nin gücünü birleştirerek iddialı bir hedefe doğru ilerlediğine dikkati çekerken Türk üretimi elektrikli SUV modelinin gelecek yılın sonunda banttan ineceğine vurgu yaptı.
Haberde, TOGG Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş'ın, "Sadece araba yapmıyoruz. Akıllı bir cihaz yapıyoruz." ifadesine yer verildi.
 
Karakaş’ın "Yalnızca elektrikle çalışan değil, aynı zamanda evdeki akıllı telefonlardan akıllı kahve makinelerine kadar bir uygulama aracılığıyla diğer bileşenlerle dijital olarak ağa bağlanabilen bir otomobilin prototipini gururla sundukları" şeklindeki sözlerine yer verilen haberde teknolojik olarak güncel bir ürünle ulusal ve uluslararası pazarın fethedilmek istendiğine vurgu yapıldı.
Otomobilin projesinde tüketicilerin istek ve beklentilerinin büyük ölçüde karşılandığının hatırlatıldığı haberde, TOGG'un e-mobil pazarında bir devrim vadettiği, segmentindeki pazar payında da önemli bir rakip olarak ortaya çıkacağına dikkat çekildi.
 
Haberde, Türkiye'nin üretim ve proje için çok uygun bir yer olduğu kaydedilirken "Ülkenin 1960'lardan beri otomobil üretim tecrübesi var. Özellikle Almanya'dan birçok üretici, Avrupa ve Asya arasındaki kesişim noktasında üretim yapıyor... Daha birkaç gün önce Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın en büyük on ekonomisinden biri olmasını isteme hedefini doğrulamıştı." yorumu yapıldı
Türkiye’nin otomotiv ihraç merkezi olduğu belirtilen haberde, Türkiye’de üretilen araçların yüzde 80’inin yurt dışına teslim edildiği, Türkiye’de iyi eğitilmiş kalifiye elemanların bulunduğu, işçilik maliyetlerinin de düşük olduğu belirtildi.
 
 
 
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye'nin 2022 yılına kadar kendi elektrikli otomobilini yapacağını duyurduğun hatırlatıldığı haberde “ Daha birkaç gün önce Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın en büyük on ekonomisinden biri olmasını isteğini teyit etti." ifadesi de yer aldı.
Haberde, Karakaş’ın 27 yıl boyunca Alman otomotiv tedarikçisi Bosch için çalıştığına ve Türkiye’ye dönmeden önce Alman şirketin toptan satış bölümünün başında olduğu bilgisi yer aldı.
Mercedes ve Volkswagen modelleri için tasarımlar yapan Murat Günak’ın da baş tasarımcı olarak işe alındığına dikkati çekildi.
 
Karakaş’ın, “Ben mühendisim. Sıfırdan bir şeyler yapmak her zaman hayalimdi.” değerlendirmesinde bulunduğu belirtilen haberde, Karakaş'ın bu hayalini Türkiye'de gerçekleştirmek istediğine yer verildi.
Ekibin yüksek motivasyonla çalıştığını belirten Karakaş, “Her taraftan destek alıyoruz. Sadece yatırımcılardan değil, devletten ve Türk basınından da destek alıyoruz" ifadesini kullandığını aktarıldı.
Haberde, iki yıl sonra modern Türkiye’nin kuruluşunun yıl dönümünün kutlanacağına işaret edilerek. "O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan gücünün zirvesinde kendisini göstermek istiyor. Türkiye’de üretilen elektrikli otomobil bunun için güzel bir örnek olabilir" değerlendirmesi yapıldı.
“Business Insider” adlı internet sayfası da haberinde, "Business Insider Türkiye'nin Silikon Vadisi'ni ziyaret etti: TOGG patronu Karakaş, Erdoğan'ın elektrikli-otomobil hayali üzerinde böyle çalışıyor" başlığını kullandı.
 
Karakaş’ın Türkiye'nin 60 yıllık otomotiv deneyimini bir "mobilite ekosistemine" dönüştürmek istediğine yer verildi. TOGG’un da tanıtıldığı haberde, ilk Türk elektrikli otomobilini piyasaya sürmek için Türkiye'de altı şirketin güçlerini birleştirdiği, şu anda 400 mühendis çalıştığını ve projeye 3,3 milyar avro yatırım yapmak istendiği kaydedildi.
 
 
Türk dünyasının eski kültür beşiği Şuşa kentinde Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan Şuşa Beyannamesi ile iki ülke diaspora teşkilatlarının mevcut iş birliği daha da perçinlendi.
  
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde resmi temasları kapsamında Ermenistan işgalinden kurtarılan Dağlık Karabağ'ın Şuşa şehrine yaptığı ziyarette iki ülke arasında imzalanan Şuşa Beyannamesi, diaspora teşkilatlarının mevcut iş birliğini daha da güçlendirdi. 15 Haziran 2021 tarihinde Azerbaycan'ın ve Türk dünyasının eski kültür beşiği Şuşa kentinde iki dost ve kardeş ülke olan Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan Şuşa Beyannamesi ilişkilerin müttefiklik düzeyine çıkartılmasının ilanı anlamına geliyor. Beyanname aynı zamanda iki ülke diaspora teşkilatlarına bundan sonraki ortak faaliyetlerinde uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde daha kapsamlı ve yoğun iş birliği imkânı sağlıyor.
 
 
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ile Azerbaycan Cumhuriyeti Diasporadan Sorumlu Devlet Komitesi iş birliğinde uluslararası ortamda gerçekleştirilen/gerçekleştirilecek etkinlikler, yol haritası ile projeler de beyanname çerçevesinde daha da güçlendi.
  
 
ORTAK SORUNLARA ORTAK ÇÖZÜM
 
Türk ve Azerbaycan diasporaları arasındaki iş birliği daha sıkı şekilde geliştirilerek ortak sorunlar karşısında birlikte hareket edilecek. Bununla birlikte, iki ülke diaspora teşkilatları Türkiye ile Azerbaycan'ıntanıtımına ağırlık vererek tarihi gerçeklerin dünya kamuoyuna duyurulmasında önemli rol oynayacak. Şuşa Beyannamesi ayrıca Türkiye ve Azerbaycan'ın bölgesel ve küresel düzeyde etkinliğinin artırılmasında diasporaların hayati bir konumda olduğunu tekrar tescil etti.
 
 
 
 
TEK MİLLET TEK DİASPORA
 
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan YTB Başkanı Abdullah Eren, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki birlikteliği her alanda olduğu gibi diaspora alanında da güçlendirmeye çalıştıklarını ifade etti. ''Bizler bugüne kadar eğitimden tarih ve kültüre iki ülkenin ilgili diaspora kurumları olarak birçok iş birliği örneklerini hayata geçirdik.'' diyen Eren, Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtardığı 44 günlük Vatan Muharebesi'nde de hem kurumun çalışmalarıyla hem de yurt dışındaki Türk vatandaşlarıyla Can Azerbaycan'ın yanında yer alıp; tüm dünyaya bu mücadelenin haklılığını duyurmaya gayret ettiklerini söyledi.
 
Karabağ Zaferi'ne giden süreçte Bakü'yü ziyaret ettiğini de belirten Abdullah Eren, ''Azerbaycan'a gerçekleştirdiğimiz ziyarette hem bir kez daha kardeşlerimize desteğimizi sunmuş hem de Diasporadan Sorumlu Devlet Komitesi ile bir araya gelmiştik. Komite Başkanı kıymetli dostum Fuad Muradov ile de yakın bir iletişim ve iş birliğimiz var. Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan ile Cenap Prezident İlham Aliyev'in en güzel örneğini verdiği birlikteliğimize, beraberliğimize biz de inşallah Tek Millet Tek Diaspora düsturu ile hayata geçireceğimiz çalışmalarımızla katkı sunacağız. Şuşa Beyannamesi de bu süreci perçinleyen tarihi ve önemli bir gelişme oldu. Hayırlı olsun.'' değerlendirmesinde bulundu. 
 
 
- Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca hazırlanan "Bu Topraklara Aşık" adlı film serisinde Türkiye'de yaşayan ve aşı sırası gelen uluslararası misafirler, kendi ülkeleriyle kıyaslama yaparak Türkiye'nin sağlık sisteminin gücünü ve yetkinliğini dile getirdi
- Balıkesir'de yaşayan Yunanistan vatandaşı Yiannis Yiatilis:
- "Doktorlar ve personel çok çok iyi eğitilmiş. Devlet hastanelerindeki yoğunluğa rağmen her şey çok net ve temiz. Ayrıca herkesi bilgilendiriyorlar ki bu da Avrupa standartlarında çok nadirdir"
- Birleşik Krallık'tan gelerek Muğla'ya yerleşen Barbara Hughes:
- "Burada bizim yaş grubumuzdaki herkes aşısını oldu. Dürüstçe söylemek gerekirse birçok ülkeden avantajlıydık. Erkek kardeşim İspanya’da yaşıyor, hala bekliyor. Teyzem 80 yaşında ve Güney Afrika’da hala bekliyor"
- Antalya'da yaşayan Alman vatandaşı Michael Wigant:
- "Burada hükümet tarafından kapanma döneminde yapılan şeyler Almanya’da yapılanlardan daha iyi. Burada yaşlı insanlara, alışverişe gidemeyecek durumda olan insanlara bakılıyor, tıbbi destek daha iyi"
 

ANKARA (AA) - Türkiye'de yaşayan uluslararası misafirler, kendi ülkeleriyle kıyaslama yaparak Türkiye'nin sağlık sisteminin gücünü ve yetkinliğini anlattı.

Türkiye'de uygulanan Kovid-19 aşısı dozu 42 milyonu aşarken Türkiye'de yaşayan uluslararası misafirler, Kovid-19 aşılama sürecindeki deneyimlerini ve Türk sağlık sisteminden memnuniyetlerini Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca hazırlanan videoda anlattı.

"Bu Topraklara Aşık" başlıklı seride Balıkesir, İzmir, Muğla ve Antalya'ya yerleşen ve uzun süredir bu bölgelerde yaşayan İtalyan, Alman, İngiliz ve Yunan vatandaşları, kendi ülkeleriyle Türkiye'nin sağlık sistemini karşılaştırdı, Türk sağlık sistemine duydukları hayranlığı dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, videoyu sosyal medya hesabından "Koronavirüs ile mücadelede dünyaya örnek olacak bir gayretle işlerini yapan başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere tüm kamu görevlilerimize minnettarız." ifadeleriyle paylaştı.

- "Kendimizi burada Almanya'dan daha güvende hissediyoruz"

Almanya'dan gelen ve Antalya'da yaşayan Marion Füller ve Michael Wigant, film serisinde görüşlerine yer verilen isimlerden ikisi oldu.

Wigant, Türk toplumunun salgın tedbirleri konusunda çok özenli davrandığını, mesafenin korunduğunu, her yerde maske takıldığını belirterek, şunları söyledi:

"Yakında durumun düzelmesini umuyoruz. Burada hükümet tarafından kapanma döneminde yapılan şeyler Almanya’da yapılanlardan daha iyi. Burada yaşlı insanlara, alışverişe gidemeyecek durumda olan insanlara bakılıyor, tıbbi destek daha iyi. Almanya’dan farklı olarak aşılama yaşa bağlı olarak daha iyi yapılıyor. Kendimizi burada Almanya’dan daha güvende hissediyoruz. Bu da sadece 14 günlüğüne bile olsa Almanya’ya gitmemiş olmamızın ve burada kalmamızın nedenlerinden biri. Yakın zamanda da Almanya’yı ziyaret etmeyeceğiz."

Wigant, Türkiye'deki sağlık sisteminin olumlu taraflarına ilişkin örnek verirken "Almanya’da röntgen için iki ay bekliyorum, burada ise 20 dakika. Neden buradaki sistem daha iyi, Almanya’da durum neden bu kadar kritik bilmiyorum fakat bana göre Türkiye’deki sağlık sistemi Almanya’dakinden iyi." ifadelerini kullandı.

Kovid-19 aşısını Türkiye'de yaptırdıklarını belirten Marion Füller de aşıdan dolayı bir sorun yaşamadığını anlattı.

Füller, "Buradaki sağlık sistemi Almanya’dakinden daha iyi. Almanya’da bana KOAH teşhisi konmuştu fakat bunun arkasında astım ve alerji gibi iki rahatsızlığın daha olduğunu Türkiye’deki aile hekimim buldu. Burada yoğun bakım yatak sayısının hep yeterli olduğunu duyuyoruz. Almanya’da ise sağlık sistemi çöktü." diye konuştu.

Kendisini burada çok iyi hissettiğini dile getiren Füller, Almanya'ya dönmek istemediğini ve burada mutlu olduğunu kaydetti.

- "Her şey mükemmel şekilde tamamlandı"

Yunanistan'dan Balıkesir'e gelen Yiannis Yiatilis de Türkiye’deki Kovid-19 aşılama programının çok başarılı olduğunu belirtti.

Yaş sırası geldiğinde internet ortamından çok kolay randevu aldığını ifade eden Yiatilis, "Günüm geldiğinde hastaneye gittik ve her şey mükemmel şekilde tamamlandı. Bizim için bekliyorlardı. Her şey temiz ve güzeldi, 2 dakika bile bekletilmedik. Her şey hızlı ve başarılı şekilde halledildi. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda çok mutluyum." dedi.

Belli sebeplerden dolayı Türk hastanelerinde birkaç defa bulunduğunu ve olumlu tecrübeler yaşadığını dile getiren Yiatilis, "Bence doktorlar ve personel çok çok iyi eğitilmiş. Devlet hastanelerindeki yoğunluğa rağmen her şey çok net ve temiz. Ayrıca herkesi bilgilendiriyorlar ki bu da Avrupa standartlarında çok nadirdir. Çok verimli bir çalışma. Açıkçası çok sevdim ve bence insanlara saygılı olmak yüksek seviyede bir medeniyeti gösteriyor." diye konuştu.

Türkiye'de kendisini yeterince güvende hissettiğini söyleyen Yiatilis, "Bir Yunan vatandaşı olarak Türkiye’deyken kendimi evimde gibi hissediyorum. Herkes bana dostça davranıyor. Yunan olduğumu söylediğimde bir gülümseme ve dostça bir yüz görüyorum, burada olmayı seviyorum." ifadelerini kullandı.

- "Süreç mükemmel işledi"

İtalya'dan İzmir'e gelen Carlo Brivio da aşı olmak için İtalya'ya dönüp dönmemeyi düşündüğünü, bunu arkadaşlarıyla konuştuğunu ancak ülkesinde aşı durumunun belirsiz olduğunu anlattı.

Eşinin Türkiye'de, köydeki doktoru aşıyla ilgili bir şey sormak için aradığını ve doktorun kendilerini aşı olmaya davet ettiğini aktaran Brivio, şunları kaydetti:

"Buna inanamadım. Sonrasında eşim gittiği anda kayda alındı ve aşısı yapıldı. Ben de sonraki hafta için aşı randevusu aldım. Üç hafta sonrasında da ikinci aşılarımızı olduk. Hiçbir sorun yaşamadık. Randevulara ne zaman gidilecek, nereye gidilecek, her şey telefondaki bir uygulama yoluyla onaylandı. Süreç mükemmel işledi. Aşılama sonrasında önce onu, sonra da beni aradılar. İyi olup olmadığımızı, bir problem yaşayıp yaşamadığımızı sordular. Dediğim gibi buna inanamadım. Bu yaşadıklarımı İtalya’daki arkadaşlarıma anlattığımda hala aşı olmadıklarını öğrendim. Sadece İtalya için demiyorum, ABD’de de Belçika’da da yaşadım. Bu yüzden bu ülkelerdeki durumlar hakkında da bilgim var. Türkiye’de son 15 yılda yaşanan bu değişime hala hayret ediyorum."

- "Birçok ülkeden avantajlıydık"

Birleşik Krallık'tan Muğla'ya gelen İngiliz vatandaşları Tudor Hughes ve Barbara Hughes da Türkiye'deki aşı deneyimini anlattı.

Tudor Hughes, Türkiye'nin tartışmasız yaşanabilecek en güzel yerlerden olduğunu söyledi.

Kovid-19 aşılama sürecinin çok kolay olduğunu ve telefondaki uygulamayla randevu alabildiğini belirten Hughes, "Kullanması gerçekten çok kolay. Size aşı olabileceğiniz uygun günler gösteriyor, birini seçiyorsunuz ve size aldığınız randevu gününün onayı bilgisi geliyor. Hatta randevudan bir gün önce de 'Lütfen gelmeyi unutmayın' diye bilgi mesajı geliyor." dedi.

Aşının hastanede yapıldığını dile getiren Hughes, "Öyle büyük bir sıra yoktu. Sıramız geldi ve 5 dakika içinde aşımızı olduk. 15-20 dakika kadar yan etki göstermeyeceğinden emin olmak için beklememiz gerekti, daha sonra gitmekte özgürdük." diye konuştu.

Türkiye'deki sağlık sistemini öven Hughes, şunları söyledi:

"Türkiye’nin sağlık sistemine duacı olduğumu söylemekten başka bir şey diyemem. Birleşik Krallık’tan daha farklı. Bizim ülkemizde polikliniklerimiz yok. Eğer bir probleminiz varsa yapmanız gereken ilk şey genel pratisyeni aramaktır. Sonrasında ne yapmanız gerektiğine karar verilir. Sonra da bir uzmana gitmek için randevu alırsınız, beklemek zorunda kalırsınız. Kan testi vermeniz gerekse bile yine doktor beklersiniz. Kısacası her şey zaman alır. Burada ise poliklinikler var. Tüm testlerinizi yapıyorlar, günün sonunda durumunuzun ne olduğuna dair bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Benim için harika bir sistem."

Barbara Hughes da "Sadece biz değil, burada bizim yaş grubumuzdaki herkes aşısını oldu. Dürüstçe söylemek gerekirse birçok ülkeden avantajlıydık. Erkek kardeşim İspanya’da yaşıyor, hala bekliyor. Teyzem 80 yaşında ve Güney Afrika’da hala bekliyor. Evet, burası çok daha verimli." ifadelerini kullandı.