Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Uşaklı Türk işçilerinin Almanya’ya gelişinin 60. yıl dönümü için düzenlenen çalıştayda konuşan Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, geniş bir kronolojik çizgi içerisinde Türklerin her iki ülkeye olan katkılarını anlattı. Bavyera Uşaklılar Derneği ve Münih Ludwig-Maximilians Üniversitesi tarafından düzenlenen çalıştaya Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım, Bavyera Uşaklılar Derneği Başkanı İbrahim Nacar ve Türkiye Cumhuriyeti Münih Başkonsolosu Süalp Erdoğan birer selamlama konuşması yaptı.
Panel tartışmasına ise Ludwig-Maximilians-Universität München Türkoloji bölümünden Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, Augsburg Üniversitesi Türkçe Eğitim bölümünden Dr. Ergün Özsoy ve Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, “Türklerin Almanya’ya katkısını Uşaklılar örneğinden inceleyeceğiz. Öncelikle Uşaklıların bilimsel çalışmayla 60. yılı idrak etmeleri çok önemlidir, kendilerini tebrik ediyorum. Derneklerimizin eğitim ve kültür tarihine önem vermeleri de büyük önem taşımaktadır.” dedi.
1945-1961 arası dönem konusunda konuşan Dr. Ergün Özsoy ise yaptığı konuşmada Türk işçilerinin Almanya’ya gelmeden önceki süreci değerlendirirken, “Elbette bu göçün arkasında Türkiye ve Almanya’nın ekonomik fayda ve çıkarlarının olduğu gerçektir. Ancak bu göç Almanya’ya gelen işçilere de çok önemli faydalar sağlamıştır.” şeklinde konuştu.
Almanya IKG Enstitüsü Başkanı ve Göç Tarihçisi Dr. Latif Çelik, Türklerin uzun yıllar Türkiye’nin ekonomisindeki ödemeler dengesi sorunlarında ciddi anlamda ülkeye katkı sağladıklarını belirterek, “60 yıllık bir süreç 4 nesil demektir. İlk neslin çok azı aramızda ve takriben 5 yıl sonra onlardan kimseyi bulamayacağız. Bir dönemin canlı şahitleri aramızdan çekilmiş olacaklar. Onlar bir ömür boyu gitmek ile kalmak arasında kararsız yaşadılar. Onun için onların çocukları da hayata bir adım geriden başladı. Türk gençleri çok çalışarak bu açığı kapatma yolunda hızla ilerliyorlar. Türk-Alman ilişkileri açısından son derece önemli bir nesil geliyor sessizce. Yeni nesil Türkler Türkiye, Almanya, Avrupa ve Türk Dünyası vizyonu ile yetişiyor. Onlar, Avrupalı Türklerin de yüz akı olacaklar.” şeklinde konuştu.
Dr. Çelik sözlerinin devamında, “Türklerin tarihindeki en büyük insani hareketliliklerden biri olan Almanya’ya Türk Göçü sanatın birçok dalında ele alınıp tarihe mal edilmesi gerekirken art niyetli siyasete malzeme yapılması ise elbette çok üzücü. Bu açıdan bakıldığında Türk göçü Türkiye’nin hızla Avrupa’ya yaklaşmasına da her açıdan katkı sağlamıştır.” şeklinde konuştu.
Program öncesi toplantı salonunda IKG Enstitüsü Arşiv bölümü tarafından Uşak’tan gelen işçilerin tarihi ile ilgili bir de resim sergisi düzenlendi.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın yükselişe geçmesinin bu ülkelerde yaşayan 5 milyonu aşkın yurttaşımızı derinden etkileyeceğini belirten KRV- Seçim Hakkı Girişimi Başkanı eğitimci- yazar Bahattin Gemici, “Türk toplumu birlik ve beraberlik içinde olmalı, şiddet olaylarından uzak durmalı ve demokrasiye sahip çıkmalıdır.” dedi.
HERTEN- ALMANYA
Kuzey Ren Vestfalya - Seçim Hakkı Girişimi Başkanı Bahattin Gemici, “Irkçılık ve yabancı düşmanlığı sadece Almanya’nın değil, tüm Avrupa’nın sorunudur. Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya gibi ülkelerde yaşayan 5 milyonu aşkın yurttaşımızı sıkıntılı bir dönem beklemektedir. Hedefte başta Türkler olmak üzere tüm Müslümanlar vardır.” dedi.
Geçtiğimiz hafta Almanya’nın Mannheim kentinde Afganlı bir mültecinin 6 kişiyi bıçaklayarak yaralamasından ve bir polisi katletmesinden büyük üzüntü duyduklarını ve saldırıyı şiddetle kınadıklarını belirten Gemici, bunun faturasının tüm Müslümanlara ve göçmenlere kesileceğini, Almanya’nın yabancılar politikasının sertleşeceğini belirtti.
Bahattin Gemici “Alman toplumuyla barış ve dostluk içinde yaşamak, şiddet olaylarına karşı durmak ve demokrasiye sahip çıkmak hepimizin görevidir.” ifadesini kullandı.
IRKÇILIK GELECEĞİMİZİ TEHDİT EDİYOR
Neo-nazilerin sadece Almanya’da 1990 yılından itibaren 187 insanı katlettiği ve binlerce kişiyi yaraladığını belirten Gemici şu görüşlere yer verdi:
“Tehlikede olan sadece göçmenler, zayıf katmanlar değil, demokrasinin ta kendisidir. Demokrasilerde, demokrasiyi yok etmek isteyen örgütlere ve eylemlere asla yer verilemez. Faşizmin, Hitler Almanya’sında yaşananlar unutulmamalıdır. Irkçılığın önü sadece polisiye tedbirlerle alınamaz. Görünen, sadece buzdağının ucudur; derinlerde, hiç ummadığımız boyutlarda, kendini üstün ırk, başka ulusları haşarat olarak gören ve onların kültürlerine hoşgörüsü olmayan gizli ırkçılık yatmaktadır.” Gemici önerilerini şöyle sıraladı:
TÜRK GÖÇMENLERE DÜŞEN GÖREVLER
■Kahvelere ve camilere kapanarak kendimizi toplumdan soyutlamayalım. Siyasi partilere, sendikalara, sivil toplum örgütlerine üye olalım. Almanya çapında güçlü bir Türk toplumu oluşturalım.
■İçinde yaşadığımız ülkenin sosyal, kültürel ve dini değerlerine, yasalarına saygı gösterelim.
■Çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimine gereken önemi verelim. Okuyan, araştıran, düşünen ve sorgulayan bir toplum olmak için çalışalım.
■İşimizle, davranışımızla, çağdaş giyimimizle, komşuluğumuzla ve kültürümüzle bu toplumda saygın yerimizi alalım. Yaşadığımız ülkenin dilini öğrenelim; yerli halkla iyi ilişkiler kuralım
■Türk toplumu olarak aramızdaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak can ve mal güvenliğimiz için örgütlenelim ve tedbirli olalım.
■Yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa karşı yapılan etkinliklere; toplantı ve yürüyüşlere katılalım, demokratik güçlerin yanında yerimizi alalım.
ALMAN YETKİLİLERE ÖNERİLER
■Yabancı düşmanlığı yapanlara ve şiddet uygulayanlara karşı caydırıcı önlemler alınız.
■İşsizliği ve yoksulluğu önlemek için çalışınız. Almanya’nın olanaklarını yerli yabancı ayrımı yapmadan halka eşit olarak sununuz.
■Göçmenleri seçimlerde günah keçisi olarak göstermeyiniz. Göçmenlere karşı varolan önyargıları ortadan kaldırmaya yönelik toplumsal, kültürel ve sanatsal çalışmaları destekleyiniz.
■Göçmenlerin dillerine, dinlerine ve kültürlerine saygı gösteriniz. Anadili derslerini kısıtlamaktan vazgeçiniz. Okullarda yerli ile göçmen öğrencilerin kaynaşması için gereken önlemleri alınız. Ders kitaplarında farklı ülkelerden gelen göçmenlerin ulusal kültürlerine ve dini inançlarına yer veriniz.
■Anaokulundan başlayarak eğitimin bütün kademelerinde hoşgörüye dayanan, insan haklarına saygılı, şiddete, kine ve yabancı düşmanlığına karşı bir eğitim uygulanmasını sağlayınız.
TDT Üye Devletlerinin İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesinden Sorumlu Ajans Başkanları 3. Toplantısı 21 Haziran 2024 tarihinde Kazakistan'ın başkenti Astana'da gerçekleştirildi.
Kazakistan Cumhuriyeti Kamu Hizmeti İşleri Ajansı Başkanı'nın ev sahipliği ve moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda, heyet başkanları ve Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri birer açılış konuşması yaptılar.
Toplantı sırasında taraflar, insan kaynakları alanındaki işbirliğine ilişkin görüşmelerde bulunarak, TDT Üye Devletleri arasında ilgili alandaki süreçlerin dijitalleştirilmesinin önemine dikkat çektiler.
Katılımcılar ayrıca, TDT Üye Devletleri genelinde kamu görevlilerinin beceri ve yetkinliklerini arttırmak için sürekli mesleki gelişim ve eğitim programlarına duyulan ihtiyacı vurguladılar.
KÖLN (AA) - Almanya'nın Münih kentinde restoranda, Nazi sloganı olan "Sieg Heil (Yaşasın Zafer)" diye defalarca bağıran bir grup hakkında soruşturma başlatıldı.
Alman basınında yer alan haberlere göre, dün akşam 20 ila 30 yaşlarındaki 12 kişi geleneksel bir Münih restoranında bir araya geldi.
Gruptan bir kişinin kısa bir konuşma yapmasının ardından diğerleri de "Sieg Heil" sloganı attı.
Restorandaki müşteriler ile olayı polise bildiren çalışanlar, polis gelene kadar grubun dışarı çıkmasına izin vermedi.
Olay yerine gelen polis, müdahale ederek gruptakilerin ve görgü tanıklarının ifadesini aldı.
Diğer yandan emniyet yetkilileri, gruptakilerin akıbeti ve olayın iç yüzü hakkında henüz açıklama yapmadı.
Mayıs sonunda da Sylt Adası'nda yapılan kutlamada çoğu gençlerden oluşan grubun, Gigi D'Agostini'nin "L'amour Toujours" şarkısı eşliğinde dans ederek, "Almanya Almanlarındır, yabancılar dışarı" diye bağırdığı video ülkede büyük infial yaratmıştı.
KÖLN (AA) - Almanya'daki ilk nesil Türklerden olan ve 93 yaşında 61 yıl yaşadığı bu ülkede hayatını kaybeden Hakkı Becermen, son yolculuğuna uğurlandı.
Becermen'in cenazesi, aile yakınları ve sevenlerinin gözyaşları içinde yıllar önce kurucu başkanlığını yaptığı Stadtallendorf DİTİB Fatih Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından dün Stadtallendorf Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Romanya'nın Köstence şehrinde 18 Ağustos 1930'da doğan ve ailesiyle Türkiye'ye yerleşen Becermen, 8 Eylül 1963'te Sirkeci'den Almanya'ya yola çıktı. Becermen, tahta bavuluyla 1 yıl çalışmak için geldiği Almanya'da, 61 yıl yaşadı.
Gerçekleştirdiği sosyal projelerle bölgede yaşayan Türklerin ülkeye uyum sağlamasına katkıda bulunan Becermen, ayrıca kurucu başkanlığını yaptığı Almanya'daki ilk camilerden olan Stadtallendorf DİTİB Fatih Camisi'nin 18 Ekim 1970'de açılışında yer aldı.
Hessen eyaletindeki 21 bin nüfuslu Stadtallendorf'ta 35 yıl boyunca tercümanlık yapan Becermen, 6 Haziran'da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti.
Anadolu Ajansı, Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961'de imzalanan İşgücü Anlaşması'nın 62. yılı vesilesiyle, Ekim 2023'te Becermen ile röportaj yapmıştı.
BERLİN (AA) - Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığının, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto eden öğrencilere sahip çıkan akademisyenlere ödenen finansal desteğin kesilip kesilmeyeceğini araştırmak için inceleme başlattığı bildirildi.
Almanya'da çok sayıda öğretim üyesi, 7 Mayıs'ta Berlin’deki Hür Üniversitesinde Filistin'e destek eylemi yapan öğrencilerin polis şiddetine maruz kalmalarına tepki gösteren açık mektuba imza atmıştı.
Kuzey Almanya Radyo Televizyonunun haberine göre, Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, İsrail’i protesto eden öğrencilere sahip çıkan açık mektubu imzalayan akademisyenlere yönelik inceleme başlattı.
Bakanlık, akademisyenlere verilen fonların kesilip kesilmeyeceğini araştıracak.
Akademisyenlere gönderilen elektronik postada, Filistin destekçisi öğrencilere neden destek verdiklerinin sorgulandığı ve savunma istendiği belirtildi.
Emekli anayasa ve idare hukuku profesörü Clemens Arzt, Bakanlığın talebinin "ifade özgürlüğüne müdahale girişimi" olduğunu vurgulayarak, "Finansal desteğin geri çekilmesi gibi sonuçlara yol açabilecek bu durum, akademik özgürlüğe yönelik bir müdahale olacaktır." ifadesini kullandı.
Tepkiler üzerine Bakanlık, akademisyenlerin öğrencilere destek mesajının ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini kabul etse de soruşturmanın akıbeti belirsizliğini koruyor.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, açık mektubun anayasada korunan ifade özgürlüğü kapsamında olduğu ve bu nedenle mektupla ilgili başka bir sonuç çıkarılmadığı belirtilerek, “Böylelikle daha fazla spekülasyon yapılması gereksizdir” ifadesine yer verildi.
Açıklamada, finansal desteğin kesilip kesilmeyeceğini araştırmak için başlatılan incelemenin resmen sonlandırıldığına dair bir bilgiye yer verilmedi.
- Öğretim üyelerinin açık mektubu
Başkent Berlin’deki Hür Üniversitesinde 7 Mayıs’ta yaklaşık 150 öğrenci Filistin’e destek vermek ve Almanya’da Filistin destekçilerine yönelik baskıyı protesto etmek için üniversitenin iç bahçesinde çadırlar kurarak dayanışma kampı oluşturmuştu. Polis gösteriye müdahale ederek kampı boşaltmış ve çok sayıda Filistin destekçisini gözaltına almıştı.
Bu gelişmeler üzerine ülkenin çeşitli üniversitelerinde görev yapan çok sayıdaki öğretim üyesi, Filistin ile dayanışma gösterilerinde bulunan öğrencilere destek veren ve öğrencilerin polis şiddetine maruz bırakılmamasını isteyen açık mektubu imzalamıştı.
İnternet üzerinden yayımlanan mektupta, "Kamptaki somut taleplere katılıp katılmadığımızdan bağımsız olarak öğrencilerimizin yanında duruyor ve onların barışçıl protesto hakkını savunuyoruz." ifadesi kullanılmıştı.
Söz konusu protestoların üniversiteye ait alanlarda da yapılabileceğine, toplanma ve ifade özgürlüğünün, özellikle üniversitelerde de korunması gereken temel demokratik hak olduğuna işaret edilen mektupta, öğrencilerin korunması ve polis şiddetine maruz bırakılmaması gerektiği belirtilmişti.
Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Bettina Stark-Watzinger, öğretim üyelerinin açık mektubunu eleştirmişti.
BERLİN (AA) - Almanya'da şirketlerin ihracat beklentisi haziranda mayısa göre geriledi.
Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), Almanya için haziran ayı ihracat beklentileri anketinin sonuçlarını yayınladı.
Buna göre, Almanya'da mayısta 0,2 puan olan Sanayi İhracat Beklenti Endeksi, haziranda 1,3 puan azalarak eksi 1 puana geriledi.
Ifo Anketler Merkezi Müdürü Klaus Wohlrabe, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "İhracatta şu anda net bir yön yok. İhracatın hala iyileşme göstermesi için çok fazla yol alınması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Federal Meclis SPD Milletvekili Macit Karaahmetoğlu, reformdan geçirilen Modern Vatandaşlık Yasası'nın 27 Haziran’dan itibaren yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, şartları yerine getiren tüm göçmenlere Alman vatandaşlığına başvurmaları ve Almanya'da demokrasi için aktif olarak çalışmaları çağrısında bulundu.
Yasanın modernleştirilmesinin gerçek ve başarılı bir göç toplumu için gecikmiş bir adım olduğunu da belirten Karaahmetoğlu, CDU'yu da göçmenlerin zararına olacak şekilde AfD'nin söylemlerini tekrarlamaması konusunda uyardı.
Karaahmetoğlu, yeni Vatandaşlık Yasası’nın özellikle Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşların uzun yıllardır hayalini kurduğu ve haklı olarak talep ettiği çifte vatandaşlığa da imkan tanıdığını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: "Avrupa seçimleri şunu gösterdi: Sağ popülistlerin ve aşırılık yanlılarının taktikleri, memnuniyetsiz ve korkmuş insanlar arasında giderek daha fazla karşılık buluyor. Sosyal grupları birbirine düşürmek, korkuları ve kıskançlık tartışmalarını körüklemek oy kazandırabilir, ancak bu ajitasyon tek bir siyasi çözüm sunmamaktadır. Bu nedenle toplumsal birliktelikten ve dünyaya açık olmaktan yana tavrımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu aynı zamanda Almanya'nın bir göç ülkesi olarak, göçe ve burada yaşayan milyonlarca göç geçmişine sahip insana bağımlı olan imajını da kapsamaktadır.“ dedi.
27 Haziran’dan itibaren yürürlüğe girecek olan reformdan herkesin faydalanacağını belirten Ludwigsburg Milletvekili Karaahmetoğlu, bundan kimlerin kazançlı çıkacağını şu sözlerle açıkladı: „Gelişmiş katılım yoluyla halk ve demokrasimiz; yeni vatandaşların ekonomik alanın çok ötesinde sağladığı geniş hizmet yelpazesi yoluyla toplum; ve son olarak, en iyi beyinler için uluslararası alanda rekabet eden ve ciddi bir vasıflı işgücü eksikliğinden şikayet eden ekonomi kazanacak“
Karaahmetoğlu, Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) ve bir dereceye kadar da FDP'nin aylardır, reform projesine sadece korkutucu ve basmakalıp sözlerle eşlik etmesine de anlam veremediğini söyledi. Reform tartışmaları sırasında Alman vatandaşlığının "satılmasından“ bile söz edildiğini hatırlatırken, Meclis’teki oylama öncesinde CDU’lu milletvekili Stefan Heck’in, bazı ifadelerinin milliyetçi düşüncenin izlerinden daha fazlasını içerdiğini vurguladı. Karaahmetoğlu, bunun AfD'ye bir şablon olarak hizmet ettiğini vurguladı ve CDU/CSU’yu AfD'nin dilini kabul edilebilir hale getirmekle suçladı.
„SPD olarak ülkemiz ve ayrılmaz parçası demokrasi için farklı bir vizyona sahibiz ve bu reformla bunu daha da güçlendiriyoruz.“ diyen Macit Karaahmetoğlu, vatandaşlık yasasında yapılan gecikmiş değişiklikle SPD’nin, göçmenlerin çoğunluk nüfustan daha kötü durumda olmaması gereken, dayanışmaya dayalı adil bir toplumdan yana bir reform partisi olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurguladı.
Karaahmetoğlu, „1974'te sosyal-liberal koalisyonla birlikte, çocuklar sadece babaları aracılığıyla doğumda Alman vatandaşlığına geçebildiği 1913'ten kalma ayrımcı düzenlemeleri kaldırdık. Bundan 25 yıl sonra kırmızı-yeşil koalisyon vatandaşlığa geçiş için bekleme süresini 15 yıldan sekiz yıla indirdi ve ülkedeki bazı nüfus grupları için çifte vatandaşlığı mümkün kıldı.
Federal Meclis tarafından 25 yıl aradan sonra kabul edilen düzenlemeler, anayasal örgülerin daha fazlasını kesmektedir. Birden fazla vatandaşlığın istisnasız kabul edilmesi adaletin bir ifadesi, vatandaşlığa geçişin hızlandırılması ise takdirin bir göstergesidir. Misafir işçi kuşağı için Alman olmanın önündeki bazı engellerin kaldırılmış olması, bu insanlara hak ettikleri saygının göstergesidir. Onlar Almanya'nın on yıllardır süren yükselişinde önemli bir rol oynadılar ve şimdi de isterlerse yeni vatandaş olarak Federal Cumhuriyetimizin bir parçası olacaklardır."
TÜRKÇE VE TÜRK KÜLTÜRÜ DERSİNE BAŞVURALIM
Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin başkenti Stuttgart T.C. Başkonsolosluğu eğitim ateşeliği yayınladığı basın acıklamasıyla Türk vatandaşlarına çağrı bulundu. “Çocuklarınızı Türkçe ve Türk Kültürü derslerine mutlaka gönderiniz. Bunun için aşağıdaki www.turkem.de lingini tıklayarak çocuklarınızı kayıt ettiriniz.” Bildiride eğitim ateşeliği, şöyle devam ediyor,
Almanya’da yerleşik çocuklarımızın Türkçe öğrenimlerinin desteklenmesi amacıyla Baden-Württemberg makamlarının izni ve işbirliğiyle görev bölgemizde Türkçe ve Türk Kültürü dersleri verilmektedir. Bu dersler çocuklarımızın kendi okullarında ve ücretsiz olarak yapılmaktadır.
Çocuklarımızı Türkçe ve Türk Kültürü dersine kaydettirmek çok kolay! www.turkcem.de sitesinden formu doldurup kaydetmeniz yeterli.
Tüm çocuklarımızı derslerimize bekliyoruz.