Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Türkiye, coğrafi konumu sayesinde Asya ve Avrupa arasında bir köprü olma özelliği taşımak tadır. Bu stratejik konum, Türkiye’nin ekonomik politikalarında da belirleyici bir rol oynamakta ve Avrupa ekonomisiyle entegrasyon sürecini önemli kılmaktadır. Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkileri ve ekonomik entegrasyon çabaları, birçok fırsat ve zorluk içermektedir.
Fırsatlar
Türkiye ve AB arasında 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, iki taraf arasındaki ekonomik ilişkilerin temel taşını oluşturmaktadır. Bu anlaşma, Türkiye’nin sanayi ürünlerinin Avrupa pazarlarına gümrüksüz girişini sağlamış, ticaret hacmini önemli ölçüde artırmıştır. AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olup, toplam ihracatının yaklaşık %50’si bu bölgeye yapılmaktadır. Bu ticaret ilişkisi, Türkiye’nin ekonomik büyümesine ve sanayileşme sürecine önemli katkılar sağlamıştır.
Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, Avrupa’ya entegrasyonda önemli bir avantajdır. Avrupa’nın yaşlanan nüfusuna karşılık, Türkiye’nin genç iş gücü, özellikle otomotiv, tekstil ve elektronik sektörlerinde Türkiye’yi önemli bir üretim merkezi haline getirmiştir. Düşük iş gücü maliyetleri, yabancı yatırımcılar için Türkiye’yi cazip kılmaktadır. Yabancı doğrudan yatırım lar (FDI), Türkiye’nin ekonomik büyümesine ve istihdamına önemli katkılar sağlamaktadır.
Zorluklar
Ancak, Türkiye’nin Avrupa ekonomisine entegrasyon süreci birçok zorlukla karşı karşıyadır. En büyük zorluklardan biri, AB üyeliği konusundaki belirsizliktir. Türkiye’nin tam üyelik müzakereleri, siyasi, hukuki ve insan hakları konularındaki anlaşmazlıklar nedeniyle yavaş ilerlemektedir. Bu durum, Türkiye’nin AB ile tam entegrasyonunu engellemektedir.
Ekonomik zorluklar da önemlidir. Türkiye’nin AB standartlarına uyum sağlama çabaları, özellikle altyapı, enerji ve çevre alanlarında büyük maliyetler getirmektedir. AB’nin yüksek çevre standartları, Türkiye’nin sanayi ve tarım sektörlerinde önemli dönü şümler gerektirmektedir. Dönüşümler, yatırımlar ve reformlar gerektirmektedir. Türkiye’nin makro- ekonomik istikrarı ve enflasyon kontrolü konularında yaşadığı zorluklar, AB ile entegrasyon sürecini olumsuz etkilemektedir.
Gelecek Perspektifi
Türkiye’nin Avrupa ekonomisine entegrasyonu, karşılaşılan tüm zorluklara rağmen büyük fırsatlar sunmaya devam etmektedir. Türkiye, AB ile uyum sürecinde önemli reformlar yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokratikleşme alanlarında atılacak adımlar, Türkiye’nin AB üyeliği sürecini hızlandırabilir ve ekonomik entegrasyonunu derinleştirebilir.
Türkiye’ ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınma açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Bu entegrasyon süreci, karşı lıklı iş birliği ve anlayış ile daha da derinleştirilebilir. Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinde yapıcı bir yaklaşım benimsemesi, bölgesel ve küresel ekonomik dinamiklerde daha güçlü bir konuma gelmesine katkı sağlayacaktır. Türki ye’de, ekonomik potansiyel ve stratejik konum iyi değerlendirilirse, Avrupa ile olan entegrasyonunu başarıyla sürdürebilir.
BERLİN (AA) - Almanya'nın yaklaşık 3 milyar avro değerinde 105 yeni Leopard 2A8 ana muharebe tankı sipariş edeceği öne sürüldü.
Spiegel dergisinin internet sitesinde yer alan haberde, Alman Savunma Bakanlığının silah üreticisi Krauss-Maffei Wegmann ve Nexter (KNDS) ortak girişimine yaklaşık 3 milyar avroluk 105 Leopard 2A8 ana muharebe tankı siparişi vereceği iddia edildi.
Federal Meclis Bütçe Komisyonuna sunulan gizli raporu kaynak gösteren Spiegel'in haberinde bu siparişe Komisyonun onay vermesi gerektiği belirtildi.
Komisyona sunulan belgede oluşturulacak yeni tank tugayının "NATO ittifakında ileri savunmanın ilk unsurlarından biri" olacağının vurgulandığı ifade edildi. Sipariş edilecek tankların 2030 yılına kadar orduya tesliminin beklendiği bildirildi.
Alman Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde şu anda çeşitli tiplerde yaklaşık 310 Leopard tankı bulunuyor. Yeni alımlarla bu sayı üçte bir oranında artmış olacak.
BERLİN (AA) - ABD merkezli sanayi şirketi Honeywell'in, havacılık ve savunma teknolojileri şirketi CAES Systems'i 1,9 milyar dolara satın almak üzere anlaşmaya vardığı bildirildi.
Honeywell'den yapılan açıklamaya göre, özel sermaye şirketi Advent International, ABD'li havacılık şirketi Caes Systems için Honeywell'in nakit 1,9 milyar dolarlık satın alma teklifini kabul etti.
Satın alma işleminin 2024'ün ikinci yarısında tamamlanması bekleniyor.
Uzay-havacılıktan enerjiye kadar çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren Honeywell, söz konusu satın almayla havacılık ve uzay bölümünü güçlendirmeyi hedefliyor.
Honeywell, otomasyon, havacılık ve enerji dönüşümü gibi mega trendlere odaklanarak büyümek için son yıllarda giderek daha fazla birleşme ve satın alma yoluna gidiyor. Şirket, yüksek performans gösteren alanları güçlendirirken, büyüme stratejisiyle uyumlu olmayan birimlerini de elden çıkarıyor.
Honeywell'in son satın alma anlaşması, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi uzun süren çatışmalar nedeniyle savunma şirketlerinin siparişlerinin arttığı bir dönemde gerçekleşmesiyle dikkati çekti.
İmamoğlu, Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneğinin (ATİAD) Almanya'nın Düsseldorf kentinde düzenlediği etkinliğe katıldı.
Türkiye ile Almanya'nın özel bir ilişkiye sahip olduğunu belirten İmamoğlu, "Uzun yıllara dayanan, uzun ve dostane ilişkilerimiz var. Almanya ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler çok enteresan bir boyuta ulaşmış durumda. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hem güvene, hem saygıya hem de kazan-kazan prensiplerine dayanmış olması, ilişkilerin bugün çok sağlıklı bir seviyeye evrilmesine de katkı sunuyor." dedi.
İmamoğlu, şunları kaydetti:
"Ekonomik bağlar Türkiye ve Almanya'nın kalkınmasına katkı sunuyor. Almanya ve Türkiye'nin uluslararası alanda en büyük ekonomik ortak olma özelliği de bizim için özel bir durum. Zira 2023 yılında Almanya'ya 21 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmek çok güçlü bir rakam. Bu ülkemizin toplam ihracatının yüzde 8,3'ü. Aynı zamanda Almanya'dan da Türkiye'ye 29 milyar dolarlık bir ihracat söz konusu. Toplam ticaret hacminin 50 milyar dolara ulaşması, Almanya'yı en ön sıradaki ülkelerden biri konumuna ulaştırıyor. İthalat ve ihracat seviyesinde dengeli bir ticaretin olması da önemli bir pozisyon."
Türklerin 62 yıl önce Almanya'ya işçi olarak gelip günümüzde büyük başarılar elde ettiklerini belirten İmamoğlu, "Türk kökenli yatırımcı Almanya'da oldukça yüksek. On binlerce şirket, 500 bin kişinin istihdamıyla Türk kökenlilerin Alman ekonomisinin gelişimine faydasının büyüklüğü bizler için geleceğe dair de umut veriyor." değerlendirmesinde bulundu.
BERLİN (AA) - Almanya'nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), ülkenin bu yıla ilişkin büyüme tahminini, enflasyonun düşmesine bağlı olarak tüketici harcamalarının normalleşmesi nedeniyle yukarı yönlü revize etti.
Merkezi Münih'te bulunan Ifo, Almanya ekonomisine ilişkin ilkbaharda paylaştığı 2024-2025'i kapsayan büyüme tahminlerinde güncelleme yaptı.
Buna göre, bu yıl için gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) büyüme tahmini yüzde 0,2'den yüzde 0,4’e yükseltilirken, 2025 büyüme beklentisi ise yüzde 1,5 olarak korundu.
Ülkede geçen yıl yüzde 5,9 ve mayısta yüzde 2,4 olan enflasyonun bu yıl ortalama yüzde 2,2 olması, 2025'te de yüzde 1,7’ye kadar düşmesi bekleniyor.
Ayrıca, faiz oranı ve enflasyonun kademeli olarak gevşemesiyle özel tüketimin bu yıl yüzde 0,3 ve 2025'te yüzde 1,8 artacağı öngörülüyor.
Ülkede işsiz sayısının bu yıl geçen yıla göre hafif artarak 2,6 milyondan 2,74 milyona yükseleceği ve gelecek yıl 2,61 milyona düşeceği tahmin ediliyor.
İşsizlik oranının 2024'te yüzde 5,9 ve 2025'te 5,6 olması öngörülüyor.
İstihdam edilen kişi sayısının bu yıl 45,93 milyondan 46,07 milyona ve 2025’te 46,23 milyona yükselmesi bekleniyor.
Ifo, Alman kamu sektörünün geçen yıl 87,4 milyar avro olan bütçe açığının, bu yıl 72,8 milyar avroya ve gelecek yıl 54,4 milyar avroya gerileyeceğini öngörüyor.
Geçen yıl 280,3 milyar avro olan ülkenin cari işlemler fazlasının bu yıl 312,4 milyar avroya yükseleceğini tahmin eden Enstitü, söz konusu fazlanın 2025'te 305,7 milyar avroya inmesini bekliyor.
Ifo İş Döngüsü Araştırma ve Ekonomik Tahmin Müdürü Timo Wollmershaeuser, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Alman ekonomisinde şu anda yeni bir umut doğuyor. Alman ekonomisi yavaş yavaş krizden çıkmaya çalışıyor. 2024'ün ikinci yarısının, ilk yarısından önemli ölçüde daha iyi olması bekleniyor.” ifadelerini kullandı.
Wollmershaeuser, bu yılın geri kalanında, hane halkının satın alma gücünün muhtemelen daha da artacağını ve tüketici harcamaları normalleştikçe makroekonomik toparlanmanın hız kazanacağını belirterek, küresel mal ticareti ve küresel sanayi üretiminin, özellikle yılın ikinci yarısından itibaren toparlanmaya devam edeceğini kaydetti.
Bu durumun sanayileşmiş ülkelerde para politikasının gevşetilmesiyle desteklenen yatırımlardaki kademeli artıştan da kaynaklanacağını vurgulayan Wollmershaeuser, Ifo’nun Avrupa Merkez Bankasının (ECB) bu yıl iki faiz indirimi daha yapmasını beklediğini aktardı.
- Alman ekonomisi büyüme de zorlanıyor
Alman ekonomisi, 2 yıllık durgunluk döneminin ardından yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,2 büyüme kaydederek, teknik resesyona girmekten kıl payı kurtulmuştu.
Ülke ekonomisi, özellikle bölgedeki diğer ülkelere oranla daha büyük bir rol oynayan imalat sektöründeki kalıcı zayıflık nedeniyle kırılganlığını koruyor.
Alman hükümeti, 2024 için daha önce yüzde 0,2 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini, 24 Nisan'da "hafif konjonktürel iyileşme işaretleriyle" revize ederek yüzde 0,3'e yükseltmişti.
Mit der Camerata Salzburg um Konzertmeister Giovanni Guzzo - verstärkt durch die Pianistin und Komponistin Ragna Schirmer - erlebten die Gäste beim Empfang der Bayerischen Staatsregierung einen besonderen Abend mit zwei Zugaben am Flügel im Kaisersaal und einem sommerlichen Ausklang im Gartensaal der Würzburger Residenz.
Judith Gerlach, Staatsministerin für Gesundheit, Pflege und Prävention, überbrachte sehr gerne die Grüße des Ministerpräsidenten mit einem vergnügten „Des einen Leid, der anderen Freud!“. Sie würdigte das Mozartfest als einen der „hellsten Sterne am Firmament der Kulturereignisse in Bayern“ - ein Konzertreigen mit internationalem Renommée. Besonders angetan haben es ihr die vielen Formate an Orten, an denen man eher zufällig vorbeikommt. Das Konzept stehe für Offenheit und Nähe.
Für internationale Klasse und Harmonie stand auch das künstlerische Programm an diesem Abend. Die Ouvertüre steuerte der Namensgeber des Festivals Wolfgang Amadé Mozart bei (aus „La clemenza di Tito), Robert Schumanns Konzert für Klavier und Orchester in a-Moll war dann maßgeschneidert für das Zusammenspiel des Salzburger Ensembles mit Musikerinnen und Musikern aus über 20 Ländern und der „Schumann-Expertin“ Ragna Schirmer. Sie beschert dem Mozartfest am Abschlusstag noch zwei weitere ausverkaufte Vorstellungen beim „Triadischen Ballett“ im Mutterhaus der Schwestern des Erlösers. Auch dieses Puppenspiel mit Klavierbegleitung dürfte die große Experimentierfreude der Festivalmacher beispielhaft belegen. Das Festivalmotto „Schuld & Vergebung Seelenforscher Mozart“ beleuchtete einmal mehr neue Facetten des Genies, seiner Epoche und seine Einflüsse bis in die Gegenwart. Gerlach würdigte den roten Faden der Saison 2024, der eben nicht nur auf Harmonie setzte. „Erst die Dissonanzen machen den Menschen aus“, gratulierte sie Intendantin Evelyn Meining, Geschäftsführerin Katharina Strein und dem gesamten Team.
Dünyanın kaynakları sınırlı olduğu için, hem kişisel hem kurumsal alanda, herkes ekonomik sorunlarla karşı karşıya gelir. Eldeki kaynakların değerlendirilmesinin ve ihtiyaçların karşılanmasının, bilimi olan ekonominin tarihi, ilk insanla başlar. İnsanların yaşadığı her yerde, üretim ve tüketim vardır. Ekonomi üretimle tüketim, arasındaki ilişkileri düzenlemenin, gelir dağılımındaki dengesizliklerini gidermenin bilimidir.
Sağlıklı bir toplumda, ekonomik hayatın odak noktasında, seküler kültürün ekonomik insanı değil, kutsal kültürün erdemli insanı vardır. Bütün ülkelerin ekonomik dengelerini, altüst eden finansal krizler, gösteriş tüketiminde yarışan, doyma nedir bilmeyen, sürekli kendi ellerine geçenlere bakan, açgözlü insanlarından kaynaklanır. Onların gözlerini dünyada, yalnızca toprak doyurur. Yeni yüzyılda dünyanın, ilkesiz ekonomiye değil, ilkeli ekonomiye ihtiyacı vardır.
Sınırların ve duvarların ortadan kalktığı dünyada, ülkelerin gücü ekonomik bağımsızlıktan değil, ekonomik bağımlılıktan gelmektedir. Bu yüzden bir ülkede, ortaya çıkan bir ekonomik kriz, kısa zamanda bütün ülkelerde etkisini gösterir. Krizlerden arınmış bir dünya için, Mevlana’nın hayatıyla ve düşüncesiyle, en güzel örneğini verdiği, açıklık ve yalınlık, bütün ülkeler için can alıcı bir önem taşımaktadır. Yeni dünyada herkes olduğu gibi görünmelidir, göründüğü gibi olmalıdır.
“Dünya beni haramından men etti, ben onun helalinden de geçtim” diyen, bilgi ve bilgeliğin kapısı Halife Ali’nin, düşünce ve eylem dünyasını, hangi ülkede yaşarlarsa yaşasınlar, işleri ve yaşları ne olursa olsun, bütün kuşaklar kendilerine yol haritası yapmalıdırlar. Anadolu’nun güzel insanlarının hayat ilkesi, çok sevdikleri Dördüncü Halife’nin, eşsiz yalınlık ilkesi olmuştur. Onlar dünyanın yalnızca haramlarından değil, helallerinden vazgeçerek, bütün zenginlikleriyle, dünyayı peşlerinden sürüklemişlerdir.
Hicret kültürüyle yoğurulan Türkler için, doğdukları şehirler kadar, doydukları şehirler de önemlidir. Türkler geçmişte Mevlana sözlü Konya’yı, Doğu Avrupa’ya taşımışlardır. Onların torunları Yunus yüzlü Konya’yı, Batı Avrupa’ya taşımaktadırlar. “Köln ile Konya kardeştir” diyenler, yardımlaşmasını ve dayanışmasını bilirler. Onlar iyi günlerin sevinçlerini, kötü günlerin acılarını paylaşırlar. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, ekonomik krizler, kültürel fırsatlara dönüşür.
Anadolu insanının kültür ve ekonomi dünyasında, açgözlülük yoksulluk getirirken, tokgözlülük zenginlik getirir. Dünyadaki bütün krizler, açgözlülükten kaynaklanır. Dünyanın kaynakları tokgözlülerin karınlarını doyurmaya yeter, açgözlülerin gözlerini doyurmaya yetmez. Yeni Köln’ün mimarları açgözlülükte yarışan Kölnlüler değil, Tokgözlülükte yarışan Konyalılar olacaktır. Onların dünyaya sundukları hayat ilkeleri, derin düşünceleri ve yalın eylemleridir.
Şehirlerin kültürel derinlikleri ekonomik zenginliklerinin güvencesidir.
Derin düşünmesini bilen toplumlar, yalın yaşamasını bilirler.
Kültürleri derin olan şehirlerin, ekonomileri zengin olur.
Bluthochdruck verursacht am häufigsten Herz-Kreislauf-Erkrankungen, er ist in der Bevölkerung weit verbreitet und bleibt oft unerkannt. In Würzburg lagen im Jahr 2022 bei 25,57 Prozent der Einwohnenden ab 20 Jahre eine Bluthochdruckerkrankung vor, bayernweit waren es 28,11 Prozent – Tendenz steigend. Das zeigen die aktuellen Werte aus dem AOK-Gesundheitsatlas. Für Betroffene gibt es jetzt den neuen AOK-Online-Coach Bluthochdruck. „Das Online-Programm unterstützt dabei, einen zu hohen Blutdruck über gezielte Verhaltensänderungen im Alltag eigenständig zu senken und so mögliche Folgeerkrankungen zu verhindern“, erläutert Martina Burkard, Beiratsvorsitzende bei der AOK in Würzburg. Das Programm ist für alle Interessierten kostenlos und frei zugänglich.
Bluthochdruck verstehen mit Online-Coach
Bluthochdruck kann gefährlich werden – er erhöht das Risiko zum Beispiel einen Schlaganfall oder einen Herzinfarkt, eine Herzschwäche oder Nierenschäden zu erleiden. Zu den wichtigsten Ursachen der Erkrankung gehören Stress, zu viel Salz, Bewegungsmangel, Übergewicht und Alkoholkonsum. Daneben spielen auch das Alter, genetische Veranlagung und hormonelle Faktoren eine Rolle. „Um den Blutdruck zu senken, sind Verhaltensänderungen in verschiedenen Lebensbereichen notwendig“, so Martina Burkard. Daher haben Expertinnen und Experten aus unterschiedlichen Fachrichtungen bei der Entwicklung des Online-Programms zusammengearbeitet: Aus den Bereichen Kardiologie, Sportwissenschaft, Psychologie und Ernährungswissenschaft gibt es aufeinander aufbauende Schulungsinhalte und Übungen, welche die Nutzenden in ihrem eigenen Tempo absolvieren können. Der Online-Coach kann eine ärztliche Beratung und Behandlung nicht ersetzen, aber durch zahlreiche Anleitungen zur Verhaltensänderung sinnvoll ergänzen.
Herzgesundheit stärken mit Expertenwissen
Die Expertinnen und Experten sowie vier Personen mit typischen Formen des Bluthochdrucks begleiten die Anwender durch die insgesamt zwölf Module. Anhand von Filmen, Animationen und interaktiven Übungen lernen die Nutzenden, wie sie ihren Blutdruck durch Entspannungstechniken, zum Beispiel über progressive Muskelrelaxation oder Yoga-Atmung, sowie durch gesunde Ernährung und regelmäßige Bewegung gezielt regulieren. Darüber hinaus bietet das Programm Vorlagen für individuell anpassbare Trainingspläne sowie für die Dokumentation von selbst gemessenen Blutdruckwerten. Zudem gibt es eine Anleitung zum korrekten Blutdruckmessen zu Hause sowie Hintergrundinformation-en zur ärztlichen Diagnostik, zur medikamentösen Einstellung und zu geschlechtsspezifischen Risikofaktoren.
Internet-Tipps:
Bild:
|
|
|
Bildunterschrift |
|
Bildunterschrift |
Durch regelmäßige Bewegung kann der Blutdruck gesenkt, das Herz entlastet und die Blutgefäße trainiert werden. |
|
|
Urhebervermerk |
Urhebervermerk |
© PantherMedia / Milkos |
|
In Vorbereitung auf den Kreisentscheid im Dorfwettbewerb „Unser Dorf hat Zukunft“ herrschte im Geroldshausener Ortsteil Moos seit Herbst 2023 reges Treiben. Von und mit den Bürgerinnen und Bürgern fanden zahlreiche Veranstaltungen und Workshops statt. Mit großem Enthusiasmus arbeitete die Dorfgemeinschaft ehrenamtlich an Konzepten für die Weiterentwicklung ihres Heimatortes – mit Erfolg. Nach dem Rundgang einer Kreisjury im Mai 2024 wurde Moos zum Kreissieger des Landkreises Würzburg gekürt.
Am 20. Juni 2024 stellt sich Moos nun der Jury im Bezirksentscheid. Zur Vorbereitung wurde eine Broschüre mit den wichtigsten Eckdaten und den zum Teil verborgenen Highlights des Dorfes zusammengestellt. Die Texte und Bilder bilden ein beschauliches, weltoffenes Dorf mit zahlreichen Schätzen ab. Vorher-Nachher-Bilder belegen ehrenamtliche Projekte, wie beispielsweise die Renovierung des alten Feuerwehrgerätehauses und die Neugestaltung eines Wasserspielplatzes. Besondere Beachtung wird die Jury bei ihrem Rundgang den privaten Gärten schenken. Aus diesem Grund wurde die Aktion „Mooser Gartenpracht“ mit Unterstützung der Gemeinde Geroldshausen ins Leben gerufen.
Mit Spannung aber auch Freude erwarten die Mooser Bürgerinnen und Bürger einschließlich des Bürgermeisters, Gunther Ehrhardt, die Bereisung der hochkarätigen Bezirksjury und deren Urteil. Landrat Eberth zeigt sich begeistert vom außergewöhnlichen ehrenamtlichen Engagement des Kreissiegers Moos: „Selbstverständlich werde ich zum Bezirksjury-Rundgang kommen und die Dorfgemeinschaft unterstützen. Die Mooser haben sich mit ihrem großen Engagement den ersten Platz verdient – Gewinner sind sie in meinen Augen schon jetzt!“ Um ihre bemerkenswerte Leistung zu würdigen, lädt der Landrat alle involvierten Mooserinnen und Mooser am Wochenende nach dem Jury-Rundgang zu einem Grillfest ein.
Der Bundeswettbewerb „Unser Dorf hat Zukunft“
Vielen Bürgerinnen und Bürgern ist der Wettbewerb aus den letzten Jahren noch unter dem Namen „Unser Dorf soll schöner werden“ bekannt. Nun glänzt der bundesweite Wettbewerb „Unser Dorf hat Zukunft“ in neuem Gewand. Experten-Jurys auf Kreis-, Bezirks-, Landes- und schließlich Bundesebene beurteilen dabei die Entwicklungskonzepte und wirtschaftliche Initiativen in den jeweiligen Ortschaften. Dies beinhaltet soziale und kulturelle Aktivitäten, das Vereinsleben aber auch die bauliche Entwicklung sowie das landschaftliche Ambiente. Auf die Gewinner wartet ein Preisgeld von bis zu 15.000 Euro. Ziel des Wettbewerbs ist es, vorbildliche Ideen und innovative Konzepte zur Entwicklung des dörflichen Umfelds für eine lebenswerte Zukunft sichtbar zu machen. Ausgelobt wird der Dorfwettbewerb vom Bundesministerium für Ernährung und Landwirtschaft.
„Unser Moos hat Zukunft“: Der Ortsteil Moos der Gemeinde Geroldshausen im Landkreis Würzburg tritt im Juni 2024 beim Bezirksentscheid im Dorfwettbewerb „Unser Dorf hat Zukunft“ an. Unter anderem mit dem neu gestalteten Spielplatz will die Dorfgemeinschaft dabei punkten.
Foto: Thomas Janu