Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Uzun yıllardan beri Türk mutfağının başarı ile temsil eden Nürnberg Çeşme Restaurant Türkiye’nin yemek kültürürnün leziz çeşitlerini misafirlerine sunuyor.
Çeşme Restaurant sahibi Niyazi Koç yaptığı açıklamada, “Yemeklerimizin çeşitleri geniş ve letzzetleri özeldir. Gastronomi olarak bizim hedefimiz ise gelen her misafirlerimizi memnun olarak göndermektir. Bizden aldığı servis ve yemekten memnun olarak ayrılan herkes, özellikle de Alman müşteriler Türk restaurantında yemek yedim diye ülkemizin genel mutfağını tanıtacaktır. Bu bağlamda işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Würzburg Türklerinin yakından tanıdığı Vrergölst firması Ayhaber’e yaptığı açıklamada, “Yaz lastiğini şimdi değiştirmek için bir randevu alanlar en doğru zamanda en doğru işi yapıyorlar. Bence bundan sonra havalar düzelecek ve kesinlikle artık yaz lastiği ile sürmek sürüş zevkini de yaşamaktır. Çünkü bu mevsimde kış lasttiği kullanmayı TÜV ve diğer otomobil teknisyenleri de tavsiye etmiyorlar. Yaz lasigini takarak yolların sizi beklediğinin de farkına varacaksınız” şeklinde konustu.
Bilindiği gibi Roger Eckel uzun yıllardan bu yana Türklerin dostu ve işini iyi yapan bir otomobil lastiği işletmecisi olarak biliniyor.
Uzun yıllardan bu yana Nürnberg ve çevresinde Anadolu mutfağının her türlü lezzetini dağıtan Ahmet Can, “Artık Almanların tercihininin Türk mutfağının vazgeçilemez letzzzetleri olduğunu herkes biliyor” şeklinde konuştu.
Almanların artan ilgisini Ayhaber’e açıklayan Ahmet Can, “Hepimiz biliyoruz ki bizim lezzetlerimiz gerçekten vazgeçilmezdir. Her yörenin her yemeğini sunarak ülkemizin ve yemek kültürümüzün tanıtımını yapıyoruz. Almanların kaliteyi ve lezzeti takip ederek sürekli müşteri konumuna gelmeleri de mutfağımızın Almanya’da tutulduğunu ve kendine özgü bir yer edindiğini göstermektedir. Bizim mutfağımız bizim tadımız, bizim tadımız ise bizim adımızdır” şeklinde sözlerini tamamladı.
Uzun yıllardan beri Avrupa pazarında giderek artan TOYOTA modelleri Almanya’da Alman ve göçmenlerin tercih ettiği otomobillerin başında geliyor.
Würzburg’un önemli TOYOTA bayilerinden Autohaus Stumpf Genel Müdürü Andreas Mücke Ayhaber’e yaptığı açıklamalarda TOYOTA’nın her geçen gün kendisine yeni pazarlar buluduğunu belirterek, “Bu marka bir dünya harikasıdır. Bu bağlamda giderek artan deneme sürüşleri ve hemen her markaya artan ilgiden de anlıyoruz ki Pazar payı giderek genişliyor. Her şeyden önce bir Japon harikası olduğunu hempimizin bildigi TOYOTA modellerimiz için sanırım fazla konuşmaya gerek yok. Sadece deneme sürüşü yapmak gerek” şeklinde konuştu.
TOYOTA sever Türklere de müjdemiz var diyen Autohaus Stumpf Genel Müdürü Andreas Mücke; “C-HR modellerinin yeni versiyonu Türkiye fabrikamızda imal ediliyor. Özellikle Türk hamşerilerimiz bu modellleri Made in Türkiye olarak sürebilirler. Reklam kampanyamız da aynı bu bu isimle tanıtılmıştır.” şeklinde konuştu.
Türk Devletleri Teşkilatı (eski adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi - Türk Konseyi), Türk Devletleri arasında kapsamlı işbirliğini teşvik etmek amacı ile uluslararası bir örgüt olarak 2009 yılında kurulmuştur. Teşkilatın kurucu üyeleri Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye`dir. Ekim 2019'da Bakü'de gerçekleştirilen 7. Zirve sırasında Özbekistan Teşkilata tam üye olarak katılmıştır. Macaristan ise Eylül 2018'de Kırgızistan'ın Cholpon-Ata şehrinde düzenlenen 6. Zirve sırasında, Türkmenistan Kasım 2021'de İstanbul'da düzenlenen 8. Zirvede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Semerkant'ta düzenlenen 9. Zirvede ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 2023 yılında Astana'da düzenlenen 10. Zirve sırasında Teşkilat nezdinde gözlemci statüsü kazanmıştır.
Temel belgeleri olan 3 Ekim 2009 tarihli Nahçıvan Anlaşması ve 16 Eylül 2010 tarihli İstanbul Bildirisi'ne göre, Teşkilata üye ülkeler, Birleşmiş Milletler Anlaşması'nın amaçları ve ilkelerinin yanı sıra uluslararası hukukun diğer evrensel olarak tanınan ilkelerini benimsemiştir. Barış ve güvenliğin korunması ile iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesine ilişkin uluslararası normlar, TDT çatısı altında yürütülecek işbirliğinin zeminini oluşturmaktadır.
Türk Devletleri Teşkilatı, 1992 yılından beri toplanan, "Türkçe Konuşan Devletler Devlet Başkanları Zirveleri" sonucunda ortaya çıkan ortak siyasi irade üzerine kurulmuştur. Bu zamana kadar 10 Zirve gerçekleşmiş olup, bunlardan İstanbul'da düzenlenen 16 Eylül 2010 tarihli son Zirvede Teşkilatın o zamanki adıyla Türk Konseyi'nin kuruluşu resmen ilan edilmiş, öncelikleri ve yol haritası ortaya konulmuştur. Teşkilatın daimi bir yapı olarak kurulmasıyla birlikte yapılan Zirveler, Türk Devletleri Zirveleri olarak yeniden adlandırılmıştır.
Amaçlar
Nahçıvan Anlaşmanın önsözünde üye devletler, Birleşmiş Milletler Anlaşması'nın amaç ve ilkelerine bağlılıklarını teyit ederek, Teşkilatın temel amacını, Türk Devletleri arasında kapsamlı işbirliğini derinleştirmek, bölgesel ve küresel barış ile istikrara katkıda bulunmak olarak tanımlamışlardır. Üye ülkeler ayrıca, demokrasi, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişim gibi temel ilkelere bağlılıklarını ifade etmişlerdir. Teşkilat kapsamındaki işbirliği, üye ülkeler arasındaki ortak tarih, kültür, kimlik ve Türk dili konuşan halkların dil birliğinden kaynaklanan özel dayanışma temelinde inşa edilmektedir.
Örgütün, Nahçıvan Anlaşması'nın 2. Maddesinde ortaya konulan temel amaç ve görevleri şunlardır:
- Taraflar arasında karşılıklı güvenin güçlendirilmesi;
- Bölge ve bölge dışında barışın korunması;
- Dış politika konularında ortak tutumlar benimsenmesi;
- Uluslararası terörizm, ayrılıkçılık, aşırılık ve sınır ötesi suçlarla mücadele için eylemlerin koordine edilmesi;
- Ortak amaçlarla ilgili her alanda etkili bölgesel ve ikili işbirliğinin geliştirilmesi;
- Ticaret ve yatırım için uygun koşulların yaratılması;
- Kapsamlı ve dengeli bir ekonomik büyüme, sosyal ve kültürel gelişimin amaçlanması;
- Hukukun üstünlüğünün sağlanması, iyi yönetim ve insan haklarının korunması konularının tartışılması;
- Bilim, teknoloji, eğitim ve kültür alanlarında etkileşimin genişletilmesi;
- Kitle iletişim araçlarıyla etkileşimin ve daha yoğun bir iletişimin teşvik edilmesi;
- Hukuki konularda bilgi değişimi ve adli işbirliğinin teşvik edilmesi.
BERLİN (AA) - Almanya'da yıllık enflasyon, martta yüzde 2,2'ye inerek, Nisan 2021'den beri en düşük seviyesine geriledi.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), fiyat artışlarına ilişkin mart ayı öncü verilerini açıkladı.
Buna göre, Almanya'da şubatta yüzde 2,5 olan yıllık enflasyon, martta yüzde 2,2'ye geriledi. Böylece ülkede enflasyon oranı Nisan 2021'den (yüzde 2) beri en düşük değere geriledi. Ülkede enflasyon Mayıs 2021’de ise yine yüzde 2,2 seviyesindeydi.
Piyasalardaki beklenti de enflasyonunun martta yüzde 2,2’ye inmesi yönündeydi.
Ülkede enflasyon oranı, aylık bazda ise 0,4 artış gösterdi.
AB uyumlu TÜFE de martta bir önceki aya göre yüzde 0,6 ve yıllık bazda yüzde 2,3 yükseldi.
Almanya'nın gıda ve enerji hariç tutularak hesaplanan çekirdek enflasyon oranı ise şubatta yüzde 3,4 seviyesinden martta yüzde 3,3’e geriledi.
Ülkede aylardır enflasyonda en büyük belirleyici olan gıda ürünlerinde fiyatlar martta bir yıl öncesine göre yüzde 0,7 ve enerji ürünleri yüzde 2,7 düşüş gösterdi.
- Enflasyon ECB hedefine yaklaşıyor
Orta vadede yüzde 2'lik enflasyon hedefleyen ECB'nin yaptığı tahminlere göre bu hedef uzakta değil.
ECB’nin bu hedefine diğer Avrupa ülkelerinin de giderek yaklaşması dikkati çekiyor. Fransa'da enflasyon yüzde 2,4'e gerilerken İtalya'da ise oran yüzde 1,3 ile bir süredir ECB hedefinin altında kalıyor.
Bu arada, Avro Bölgesi'nde ocakta yüzde 2,8 olan yıllık enflasyon, şubatta yüzde 2,6'ya geriledi. 20 ülkeli bölgede çekirdek enflasyon ocakta yüzde 3,3 iken şubatta yüzde 3,1'e düştü.
ECB, Temmuz 2022'den bu yana art arda 10 toplantıda faiz oranlarını toplamda 450 baz puan artırmıştı. Eylül 2023'teki toplantısında mevduat faizini yüzde 4'e yükselten Banka, ekim, aralık, ocak ve mart toplantılarında değişikliğe gitmedi.
ECB'nin, artık giderek artan şekilde ilk faiz indirimine doğru ilerlemesi de dikkati çekiyor.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, 20 Mart'ta, Bankanın muhtemelen Haziran 2024'te ilk faiz indirimine karar vermek için yeterli güvenceye sahip olacağını belirterek, "İlk faiz indiriminden sonra faizlerin izleyeceği yolu önceden taahhüt edemiyoruz." ifadesini kullanmıştı.
Almanya, İtalya, Hollanda, Slovakya, İspanya, İrlanda ve Yunanistan merkez bankası başkanları da faiz indirimi için haziran ayını işaret etmişti.
Avrupa Merkez Bankası, faiz oranlarını belirlemek için 11 Nisan ve 6 Haziran'da toplanacak.
BERLİN (AA) - Alman Mühendisler Derneği (VDMA), Almanya'da şubatta makine mühendisliğinde siparişlerin yıllık yüzde 10 düştüğünü bildirdi.
Almanya ekonomisinin bel kemiği olan sanayi üretimini temsil eden VDMA, şubat ayına ilişkin sipariş verilerini açıkladı.
Buna göre, ülkede makine mühendisliğinde siparişler şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10 azaldı.
Şubatta, Almanya içi siparişlerde yüzde 11, Avro Bölgesi siparişlerinde yüzde 15'lik düşüş görüldü. Avro Bölgesi dışındaki ülkelerden gelen siparişlerde yüzde 8’lik azalış dikkati çekti.
Dalgalanmalara daha az açık olan Aralık 2023-Şubat 2024'e kadar üç aylık dönemde siparişler, önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 8 azaldı.
VDMA baş ekonomisti Ralph Wiechers, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Şu anda sipariş sürecinde halen küçük tonlar ağır basıyor. Araştırmacılar, yılın ikinci yarısında trendin tersine döneceğini düşünüyor. Makine mühendisliği geç konjonktürel bir sektördür, bu nedenle sipariş durgunluğunun sona ermesi biraz zaman alabilir. Olumlu olan şey, enflasyon oranlarının şu anda düşmeye devam ediyor olması." ifadelerini kullandı.
VDMA, Almanya'nın en büyük ikinci sektörü olan makine mühendisliği 1 milyondan fazla istihdam sağlıyor. Üretiminin yüzde 70'ten fazlası da ihraç ediliyor.
BERLİN (AA) - Geçen yıl Alman belediyeler 2011'den sonra ilk kez bütçe açığı verdi.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), belediyelerin bütçelerine ilişkin 2023 öncü verilerini açıkladı.
Buna göre, Almanya'da belediyeler ve belediye birlikleri geçen yıl 6,8 milyar avro bütçe açığı verdi. Böylece, belediyelerde 2011'den bu yana ilk kez bütçe açığı görüldü.
Açıklamada, "2011'den 2022'ye kadar, federal ve eyalet hükümetlerinin kendi vergi gelirleri ve Kovid-19 salgını sırasında yerel yönetimleri desteklemek için geçici olarak artırılan tahsisatlar yoluyla belediyelerin her zaman bütçe fazlası vardı. 2022’de belediyeler yine de 2,6 milyar avro bütçe fazlası vermişti." ifadesi kullanıldı.
Belediyelerin harcamaları geçen yıl yüzde 12 artışla 364,9 milyar avroya yükselirken, sosyal harcamaların yıllık yüzde 11,7 artışla 76 milyar avroya ulaşması dikkati çekti.
1 Ocak 2023 itibarıyla vatandaşlık parası ve sosyal yardımlar artırılırken, Ukrayna'dan mültecilerin vatandaşlık parası almaya hak kazanması da sosyal harcamaların artışına katkıda bulundu. Buna karşılık, diğer sığınmacılara yapılan harcamalar yüzde 7,9 azalarak 3,7 milyar avroya düştü.
Ülkede belediyelerin gelirleri yüzde 9 artarak 358,1 milyar avroya ulaşırken, bütçe açığı 6,8 milyar avro oldu.
BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer, İsrail'in Katar merkezli Al Jazeera kanalının yayın yapmasını engelleyecek yeni medya yasasını "endişe ile not ettiklerini" söyledi.
Fischer, başkent Berlin'deki basın toplantısına, İsrail'in ulusal güvenliğine zarar verdiği gerekçesiyle hükümete "yabancı basın kuruluşlarını kapatma yetkisi tanıyan" ve kamuoyunda "Al Jazeera yasası" olarak isimlendirilen yeni medya yasasını değerlenirdi.
Basın özgürlüğünün yüksek bir değer olduğunu belirten Fischer, "Özgür ve çoğulcu bir basın ortamı, işleyen liberal demokrasinin temel taşıdır ve bu demokrasinin parçasıdır. İsrail kendisini liberal demokrasi olarak görüyor ve öyledir. Bu yüzden bu yeni yasayı endişe ile not ettik." dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Al Jazeera'yi "terör kanalı" olarak nitelendirmesine de karşı çıkan Fischer, "Biz daha önce düzenli olarak Al Jazeera'ye demeç verdik ve Al Jazeera bizim açımızdan bir terör kanlı olsaydı bunu yapmazdık." değerlendirmesinde bulundu.
- Bölgedeki ülkelere gerilimi tırmandırmama çağrısı
İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına düzenlenen hava saldırısına ilişkin soruya yanıt veren Sözcü Fischer, Almanya'nın Suriye'de Büyükelçililiği olmadığına işaret ederek, kendilerinin herhangi bir bulguya sahip olmadıklarını ve bu konuda kesin bir değerlendirme yapamayacaklarını söyledi.
Söz konusu binanın statüsünü de bilmediklerini, İran'ın konsolosluk binası olduğuna ilişkin haberleri gördüklerini belirten Fischer, "Başka kaynaklardan da buna itiraz eden açıklamaları da biliyoruz. Söylediğim gibi, yerinde olmadığımız için şimdi bunu kesin olarak kontrol edemeyiz. Ancak şunu söylemeye müsaade edin; Büyükelçiliklere veya konsolosluklara yönelik şiddet önlemleri veya askeri saldılar gerilimi tehlikeli şekilde tırmandırma potansiyeli taşıyor. Bir büyükelçilik veya konsolosluğa yönelik teyit edilmiş herhangi bir silahlı saldırı endişe sebebidir." diye konuştu.
Fischer, bölgedeki aktörlere gerilimi tırmandırmama çağrısında bulunarak, "Bu, bölgedeki tüm aktörler için geçerlidir. Buna İsrail de dahildir." ifadesini kullandı.
- İsrail'e WCK çalışanlarına yönelik saldırıyı hızlı aydınlatma çağrısı
Sözcü Fischer, İsrail'in saldırı düzenlediği Gazze'de yardım kuruluşu Dünya Merkezi Mutfağı (World Central Kitchen -WCK) çalışanlarının öldürülmesine ilişkin de "İsrail hükümetinin şimdi bu vahim saldırıyı çok hızlı ve kapsamlı şekilde aydınlatması gerektiği açıktır. Böyle şeylerin yaşanmaması gerekiyor." dedi.
Gazze'deki insani yardım çalışanlarının ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek için her gün hayatlarını riske attıklarını, şimdiye kadar 200'ün üstünde değişik kuruluşa mensup insani yardım çalışanının hayatını kaybettiğine işaret eden Fischer, Alman yetkililerinin İsrailli temsilcilerle yaptıkları görüşmelerde bu konun önemli rol aldığını anlattı.
BERLİN (AA) – Almanya Çevre Bakanlığı Sözcüsü Iris Throm, hükümetin avlanan hayvanların ülkeye getirilmesine ilişkin "ulusal düzeyde" herhangi bir kısıtlama planlamadığını, bu konudaki görüşmelerin Avrupa Birliği (AB) düzeyinde yapıldığını söyledi.
Throm, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, "Alman hükümetinin kaçak avlanmayı önlemek için avlanan hayvanların ülkeye sokulmasına yönelik kısıtlamalar planladığı gerekçesiyle Almanya’ya 20 bin fil gönderebileceklerini" söyleyen Botsvana Devlet Başkanı Mokgweetsi Masisi’nin açıklamalarını değerlendirdi.
AB içinde Türlerin Koruması Yönetmeliğinin başka hayvan türlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi hedefiyle görüşmeler yapıldığını belirten Throm, bunların dünya genelinde büyük risk altında oldukları kabul edilen ve buna göre sınıflandırılan havyan türleri olduğunu ifade etti.
Throm, buradaki konunun sıkı bir şekilde korunan ve nesli tükenmekte olan hayvan türlerinin avlandıktan sonra kafa, post veya diş gibi parçalarının ithal edilmesine izin verilmesiyle ilgili bir durum olduğuna işaret ederek, “Bu konuda Avrupa düzeyinde görüşmeler yapılıyor. Ulusal bir tedbir alınması planlanmıyor.” dedi.
Tartışmanın Afrika filleri açısından önemsiz olduğunu belirten Throm, buradaki konunun listedeki hayvan türlerinin artırılması olduğunu, fillerin bu listede zaten yer aldığını aktardı.
Toplantıda yer alan Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sesbatian Fischer de hükümete Botsvana’dan fillerin hediye edileceğine dair resmi bir belge verilip verilmediğine ilişkin bir soru üzerine, şimdiye kadar Botsvana’nın resmi bir “hediye belgesini” Alman hükümetine vermediğini belirtti.
Fischer, “Başkan’ın (Mokgweetsi Masisi) kendisi de Almanya’daki havanın kötü olduğuna ve filler için belki de iyi olmayacağına işaret etti.” ifadesini kullandı.
Dünyanın en yoğun fil nüfusuna sahip ülkesi Botsvana'nın Devlet Başkanı Masisi, fil nüfusunun korunmasına yönelik faaliyetlere devam etmeleri durumunda Almanya'ya 20 bin fil gönderebileceklerini belirterek, "Berlin'de oturup Botsvana'daki meselelerimiz hakkında fikir sahibi olmak çok kolay." demişti.
Yaklaşık 130 bin filin yaşadığı Botsvana'da, koruma çabaları sonucunda fil nüfusunun çok arttığına dikkati çeken Masisi, fil sürülerinin mülklere ve mahsullere hasar verip, insanların ölümüne yol açtığını belirtmişti.
Dünya fil nüfusunun yaklaşık üçte birine ev sahipliği yapan Botsvana'da fil avcılığı 2014'te yasaklanmıştı. Bu yasak, fil nüfusundaki patlama ve yerel halkın talebi doğrultusunda 2019'da kaldırılmıştı.
Masisi, Almanya gibi ülkelerin avlanan hayvanların ithalatına kısıtlama getirmesinin Botsvanalıları yoksullaştıracağını söylemişti.