Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

AA Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan: "Fake haberlere karşı okurlarımızın zihin yapısının nasıl çalıştığını çok iyi kavramak ve buna dönük yayıncılık yapmak gerekmektedir"
- "Can Azerbaycan'daki savaşta AA olarak Türkçenin yanı sıra 13 dilde yayın yaptık. Buradaki savaşı her yönüyle aktarmak için olanca çabamızla hareket ettik. Bugün gazeteciliğin canlı bir şekilde sahada nasıl yürüdüğünü ve dünyaya anlatılmasının ne kadar mühim olduğunu, hiçbir yalan haberin uzun vadede gerçek kadar uzun ömürlü olmadığını görüyoruz"

- TASS Genel Müdür Yardımcısı Mihail Gusman:
- “Sosyal ağlar tehlikeli kaynaklardır çünkü onların haberini kontrol etmek mümkün değil. Fake sözü şimdi moda. Fake gerçekten tehlikeli. Azerbaycan da fake ile yüz yüze kalıyor ve enformasyon savaşı yürütüyor. Fake ile savaşta tek silah doğru ve teyit edilmiş haberdir”
 

ŞUŞA (AA) - Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinin sembol şehri Şuşa'da Azerbaycan basınının 147. yılı dolayısıyla düzenlenen Uluslararası Medya Forumu'nda geleneksel medyanın sorunları, yeni medya ve sosyal medyanın doğurduğu zorluklar, fake haberlere karşı sergilenmesi gereken tutumlar müzakere edildi.

Azerbaycan Medya Kalkınma Ajansının organize ettiği "Medyadaki küresel eğilimler ve yeni zorluklar" başlıklı forum panellerle devam etti.

"Medya etiği: Dijital ortamda gazetecilerin mesleki davranışı" başlıklı panelde konuşan Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan, sosyal medyanın 2010 yılından itibaren insanın çok yakınına kadar girdiğini, gazetecilik faaliyetleri için yoğun bir şekilde kullanılan yeni medyanın bugün artık yeni nesil için "yeni medya" olmadığını, bildikleri tek medya olduğunu söyledi.

Gazeteciliği icra ederken genç neslin ihtiyaçlarını doğru anlamak gerektiğini vurgulayan Özhan, "Bunun bir yönü eğitim, diğer yönü ise okuyucunun ne istediğine ilişkin bir husustur. Okuyucu, tabiatı gereği son derece duygulu. Bugün iletişim araçları her ne kadar geniş bir kitleye ulaşma imkanı sağlasa da okuyucu, çok kısa bir hafıza penceresinden size enerji ayırıp bakabiliyor. Bize ayırdığı vakit kısıtlı. Bu vakti çok değerli kullanmamız gerekiyor.” dedi.

Okuyucunun farklı kanallardan beslendiğine işaret eden Özhan, "Fake haberlere karşı okurlarımızın zihin yapısının nasıl çalıştığını çok iyi kavramak ve buna dönük yayıncılık yapmak gerekmektedir." şeklinde konuştu.

Özhan, habercinin aktardığı doğruların aynı zamanda kitlesel bir sonuç oluşturması gerektiğine dikkati çekerek, "Can Azerbaycan'daki savaşta AA olarak Türkçenin yanı sıra 13 dilde yayın yaptık. Buradaki savaşı her yönüyle aktarmak için olanca çabamızla hareket ettik. Bugün gazeteciliğin canlı bir şekilde sahada nasıl yürüdüğünü ve dünyaya anlatılmasının ne kadar mühim olduğunu, hiçbir yalan haberin uzun vadede gerçek kadar uzun ömürlü olmadığını görüyoruz. Okuyucumuzu doğru tahlil ederek haberciliğimizi de buna dönük yapmalıyız." ifadelerini kullandı.

Avrupa Haber Ajansları Birliği Genel Sekreteri Alexandru Giboi de geleneksel medyanın belirli bir gelişim kaydettikten sonra eski önemine kavuşacağı görüşünü paylaştı.

Giboi, "Fakat etik olmadan medyadan bir şey beklemek doğru değil. Burada da eğitim devreye giriyor. Gazetecilik öğrencilerinin eğitimi çok önemlidir. Herkes yazabiliyor. Burada önemli olan şudur: Gazetecilik öğrencileri, medyanın güçlü bir silah olduğunu anlamalıdır. Onlar, toplumun genel dinamiğine etki edebileceklerini bilmeliler. Burada da etik davranış ilkeleri devreye giriyor." dedi.

 

- TASS Genel Müdür Yardımcısı Gusman: "Şuşa, Karabağ ebedi ve ezeli Azerbaycan toprağıdır"

“Yeni medya gazeteciliğine geçiş” konulu panelde konuşan Rus Haber Ajansı (TASS) Genel Müdür Yardımcısı Mihail Gusman, Şuşa’nın kutsal bir toprak olduğunu, bu şehrin şehitlerin kanıyla geri alındığını söyledi.

Şuşa’nın kendisi için bir şehirden öte olduğunu belirten Gusman, Sovyetler döneminde Şuşa’ya yaptığı ziyaretlerden ve hatıralarından söz etti.

Azerbaycan doğumlu Gusman, Şuşa’nın işgalden kurtarıldığı haberini büyük sevinçle öğrendiğini belirterek, “Dünyada birçok kişi bu savaşın adalet savaşı olduğunu, Şuşa’nın, Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu bilmiyordu fakat uluslararası hukuku bilen kişiler, bunu çok iyi bilir ki Şuşa, Karabağ ebedi ve ezeli Azerbaycan toprağıdır.” ifadesini kullandı.

TASS hakkında da bilgi veren Gusman, pandemiyle yeni zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını, teknolojik olanakların geliştirilmesi gerektiğini anladıklarını kaydetti.

Gusman, dünyanın değiştiğini, yeni realitenin oluştuğunu, bu değişimin de ilk olarak medyaya ait olduğunu belirterek, dijital basının gelirlerinin geleneksel basının gelirlerini geçtiğine dikkati çekti.

Sosyal ağlarda anonimlik, sorumsuzluk ve bilerek yapılan çarpıtmaların ciddi sorunlara neden olduğunu söyleyen Gusman, “Sosyal ağlar, tehlikeli kaynaklardır çünkü onların haberini kontrol etmek mümkün değil. Fake sözü şimdi moda. Fake gerçekten tehlikeli. Azerbaycan da fake ile yüz yüze kalıyor ve enformasyon savaşı yürütüyor. Fake ile savaşta tek silah doğru ve teyit edilmiş haberdir.” dedi.

Al Jazeera Medya Enstitüsü Eğitim Menajeri Talal Abdulkarim de medyanın herkesin güvendiği bir olgu haline gelmesi gerektiğini belirterek, bunun için gazetecilere büyük görev düştüğünü kaydetti.

Geleneksel medyanın giderek gündemden düştüğünü ve yerini sosyal medyanın aldığına işaret eden Abdulkarim, “Bunun için önlemimizi almalıyız. Zorluklara aynı zamanda fırsat gibi bakmalıyız. Müşterilerimizin farklı ihtiyaçları var. Tüm ihtiyaçlara yönelik çalışmalıyız. Sosyal medyada da var olmalıyız. İnsanlar fake haberle doğru haberin farkını anlamaları için eğitilmelidir.” diye konuştu.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Proje Direktörü Ersin Aydoğan da “Azerbaycan medyasının uluslararası iş birliği perspektifleri” başlıklı panelde yaptığı konuşmada TDT’nin medya alanındaki faaliyetleriyle ilgili bilgi verdi.

İş birliği alanlarında medya ve iletişimin önemli yer kapsadığını belirten Aydoğan, “Birçok ortak projemiz var. Türk dünyası olarak önümüzdeki dönemde de dezenformasyonla mücadelede, haklı davalarımızın dünya kamuoyuna duyurulmasının, ayrıca toplumlarımız arasındaki etkileşimin artırılmasında medya ve iletişim sektörüne daha çok önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum. TDT olarak medya ve iletişim alanında iş birliğini artıracak etkinlik ve faaliyetlerimize devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

 

 

Gemlik Belediyesi tarafından Eşref Kolçak anısına bu yıl ilki düzenlenen Gemlik Film Festivali, ikinci gün etkinlikleriyle devam etti.
 
Festivalin 2.günü akşam saatlerinde, Kısa Film Finalistleri filmlerinin gösterimi ile başladı. Ardından program, ‘Eşref Kolçak ile Anılar’ konulu Halil Ergün söyleşisiyle devam etti.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Osmanlı ve Balkan tarihi üzerine hazırladığı eserlerle dünya çapında saygı gören ve "Tarihçilerin Kutbu" olarak nitelendirilen Prof. Dr. Halil İnalcık'ın ölümünün üzerinden 6 yıl geçti. İnalcık, 7 Ağustos 2014'te AA muhabirine açıklamada bulunmuştu. (Arşiv)     
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

LONDRA (AA) - İngiltere’nin, 2023'te düzenlenecek Eurovision Şarkı Yarışması’nın ev sahipliğini yapacağı bildirildi.

Şarkı yarışmasının Twitter hesabı üzerinden yapılan açıklamada, bu yıl 66'ncısı düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması'nı "Stefania" adlı şarkısıyla Ukrayna'yı temsil eden "Kaluş Orkestra" grubu kazanmış olmasına rağmen ülkede devam eden savaş ortamı nedeniyle Ukrayna’nın 2023'teki yarışmaya ev sahipliği yapamayacağı belirtildi.

Açıklamada, Avrupa Yayın Birliği (EBU) ve İngiliz yayın kurumu BBC’nin 2023'teki yarışmanın Ukrayna’na adına İngiltere tarafından düzenlenmesi konusunda uzlaştığı ifade edildi.

BBC’nin 2023'te İngiltere’de düzenlenecek şarkı yarışmasının tüm organizasyon sorumluluğunu alacağının belirtildiği açıklamada, yarışmanın hangi şehirde olacağının bu hafta içerisinde belli olacağı aktarıldı.

Mayıs ayındaki son Eurovison yarışmasında, İngiltere'nin temsilcisi Sam Ryders seslendirdiği "Space Man" şarkısıyla ikinci olmuştu.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Ukrayna kamu yayın kurumu UA:PBC Başkanı Mykola Chernotytskyi, "BBC’nin bizimle dayanışma göstermesinden dolayı müteşekkiriz. Birlikte bu etkinliğe Ukrayna ruhunu katabileceğimize ve bir kez daha tüm Avrupa'yı ortak değerlerimiz olan barış, destek, çeşitliliği ve yeteneği kutlamak etrafında birleştireceğimize eminim." ifadesini kullandı.

 
WASHINGTON (AA) - ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) Yöneticisi Samantha Power, Odessa'daki füze saldırısı üzerine, ABD'nin Ukrayna tahılının kara yoluyla dışarıya sevki için B planı üzerinde çalıştığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde Birleşmiş Milletler (BM), Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında yapılan Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesinin imzalanmasından sonra Odessa kentine düzenlenen füze saldırısı üzerine ABD'nin anlaşmaya alternatif aradığı ortaya çıktı.

CNN televizyonuna konuşan USAID Yöneticisi Power, ABD'li yetkililerin, Ukraynalı muhataplarıyla anlaşmanın çökmesi durumunda tahıl ürünlerinin dışarıya çıkarılması için bir B planı üzerinde çalıştığını belirtti.

Power, "B Planı kara yolları, demir yolları ve nehir yollarını içeriyor; mavnaların gönderilmesi, ihracatın hızlı şekilde çıkışı için Ukrayna demir yollarının Avrupa'dakilerle uyumluluğu bakımından yeniden ayarlanmasını da içeriyor." dedi.

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı ve Ukrayna makamlarından, konuya ilişkin henüz açıklama yapılmadı.

 

SOFYA (AA) - ABD’den yeni F-16 "Block 70" tipi savaş uçakların alımıyla ilgili parlamentoya taşınan görüşmeler, siyasi tartışmalara neden oldu.

 

İstifa eden Kiril Petkov hükümetinin Savunma Bakanı Dragomir Zakov, Bulgaristan’ın talebi üzerine ABD’den gelen 8 yeni F-16 uçağın alımıyla ilgili gözden geçirilmiş fiyat teklifi ve donatım parametrelerini Parlamentoya anlattı.

Parlamentoda görüşülen, ülkenin savaş filosunun takviyesi olacak 8 F-16 uçağının alımı konusu, ilk oylamada kabul edildi ancak siyasi tartışmalara neden oldu.

 

Zakov, ABD’den gelen ve yeniden düzenlenmiş teklifte, uçaklara daha çağdaş bir donatım önerildiğini ve bunun Bulgaristan’ın yararına olacağını savundu.

Bakan Zakov, ABD’den gelen son teklifle parlamentodan rutin bir onay beklendiğini, oysa bazı güçlerin meseleyi jeopolitik soruna dönüştürdüklerini öne sürdü.

 

- "Bulgaristan halkının ödediği para uçup gitti"

Parlamentoda temsil edilen Rusya yanlısı siyasi güçler, Bulgaristan’ın üyesi olduğu NATO standartlarında F-16 uçakların alımına karşı çıktı.

İstifa eden hükümetin koalisyon ortağı olan, eski komünist partinin siyasi geleneğini yürüten Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Milletvekili Rumen Geçev, "Stratejik NATO müttefikimiz (ABD) böyle bir teklifte bulunarak, bizleri köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bulgaristan halkının ödediği para uçup gitti, beklenen uçaklar ise hala uçup gelmedi." dedi.

 

BSP Parlamento Gurubu Başkanı Georgi Svilenski de "Bulgaristan, bu uçakları hala ‘sazan gibi’ bekliyor." ifadesini kullandı.

Bulgaristan Parlamentosunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in siyasetini temsil eden muhalif "Yeniden Doğuş" partisi lideri Kostadin Kostadinov, ABD’nin Bulgaristan’ın politikasını dikte ettiğini belirterek, "Ordumuz, NATO ittifakına katılmadan önce daha güçlüydü." değerlendirmesinde bulundu.

 

- İkinci oylamanın ekime kadar parlamentodan geçmesi gerekiyor

Bulgaristan, 2019'da 8 uçak için 1 milyar 256 milyon dolar peşin ödeme yapmıştı.

F-16’ların üreticisi Lockheed Martin, faturası peşin ödenen 8 uçağın teslimatını 2023 yılında planlıyordu. Araya giren Kovid-19 salgınının üretimi sekteye uğrattığını açıklayan üretici, daha sonra teslimatın tarihini 2025'e ertelemişti.

Uçakların alımının kesinleşmesi için yapılması gereken ikinci oylamanın ekime kadar parlamentodan geçmesi gerekiyor.

 

Bulgaristan’ın hava sahasının korunmasından sorumlu Hava Kuvvetlerinin filosu sadece birkaçı uçabilen yaklaşık 15 Rus yapımı eski "MiG" tipi savaş uçaklarından oluşuyor.

Ayrıca Bakan Zakov, Bulgaristan’ın hava kuvvetlerinin filosunun ihtiyaçlarını tamamlamak üzere F-16 tipi 8 uçak daha için ABD’den teklif aldığını bildirmişti.

 

AMSTERDAM (AA) - Hollanda'da risk grubundaki bireyler için maymun çiçeği virüsüne karşı aşılamaların başladığı bildirildi.

Hollanda Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsünden (RIVM) yapılan açıklamada, Amsterdam ve Lahey Belediyelerindeki sağlık merkezlerinde maymun çiçeği virüsüne karşı ilk aşılamaların başladığı belirtildi.

 

Amsterdam'daki merkezde ilk gün 50, sonraki her gün 100 kişinin maymun çiçeği virüsü aşılamalarının yapılacağına değinilen açıklamada, aşı için davet edilen 32 bin kişinin büyük çoğunluğunu erkek erkeğe ilişki yaşayanlar ve trans bireylerin oluşturduğu kaydedildi.

Açıklamada, aşının iki doz halinde uygulanacağı, ikinci dozun ilkinden dört hafta sonra yapılacağı bildirildi.

 

Danimarkalı Bavarian Nordic firması tarafından geliştirilen ve Avrupa Birliği İlaç Ajansı (EMA) tarafından onaylanan Imvanex aşısının kullanıldığı Hollanda'da toplam 70 bin maymun çiçeği aşısı bulunduğu vurgulandı.

RIVM'in 21 Temmuz'da açıkladığı verilere göre, Hollanda’da 712 kişide maymun çiçeği virüsü tespit edildi.

 

- Maymun çiçeği virüsü

Endemik bir virüsün neden olduğu nadir hastalıklardan biri olarak bilinen maymun çiçeği, Kongo ve Batı Afrika türü olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Genellikle hayvandan insana ve nadiren insandan insana yakın temasla bulaşan virüs, vücutta yüksek ateş ve kaşıntılı kabarcıklara yol açabiliyor.

 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde yıl başından bu yana 39 ülkede 50 ülke veya bölgede 3 binin üzerinde tespit edilmiş vaka bulunuyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), başta Avrupa olmak üzere dünyada yayılmayı sürdüren maymun çiçeği salgınını Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu (PHEIC) ilan etmişti.

Cumhuriyetimizin en köklü kültür kurumlarından biri olan Türk Dil Kurumu, kuruluşunun 90. yılını kutluyor.

90 yıldan bu yana Türkçenin millî bir servet olarak korunmasına ve yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe erişmesine yönelik çalışmalar yürüten Türk Dil Kurumu, Türkçenin itibarı için yurt içinde ve yurt dışında önemli adımlar atmaktadır.

 

Türkçe, hem coğrafi yaygınlığı hem de konuşur sayısı bakımından dünyadaki en zengin ve köklü dillerden biridir. Türk Dil Kurumu, kurulduğu günden beri aynı bilinç ve sorumlulukla Türkçenin dünya dilleri arasındaki yerini güçlendirmek için nitelikli ilmî çalışmalar yürütmüştür.

 

12 Temmuz 1932’den bu yana çalışmalarını aynı özveriyle sürdüren Türk Dil Kurumunun 90. kuruluş yıl dönümünü kutluyor; Türk dili üzerine çalışan ve araştırma yapan herkese şükranlarımızı sunuyoruz.

 

Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN
Türk Dil Kurumu Başkanı 

 

 

90 yıldan bu yana Türkçenin millî bir servet olarak korunmasına ve yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe erişmesine yönelik çalışmalar yürüten Türk Dil Kurumu, Türkçenin itibarı için yurt içinde ve yurt dışında önemli adımlar atmaktadır.

 

Türkçe, hem coğrafi yaygınlığı hem de konuşur sayısı bakımından dünyadaki en zengin ve köklü dillerden biridir. Türk Dil Kurumu, kurulduğu günden beri aynı bilinç ve sorumlulukla Türkçenin dünya dilleri arasındaki yerini güçlendirmek için nitelikli ilmî çalışmalar yürütmüştür.

 

12 Temmuz 1932’den bu yana çalışmalarını aynı özveriyle sürdüren Türk Dil Kurumunun 90. kuruluş yıl dönümünü kutluyor; Türk dili üzerine çalışan ve araştırma yapan herkese şükranlarımızı sunuyoruz.

 

Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN
Türk Dil Kurumu Başkanı 

 

 

Toplantıya Kültür ve Turizm Bakan Yardımcımız Özgül ÖZKAN YAVUZ’un yanı sıra Tiran Büyükelçimiz Tayyar Kağan ATAY, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanımız Prof. Dr. Muhammet HEKİMOĞLU, Türk Dil Kurumu Başkanımız Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN, Tiran Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Keti LUARASİ ile çok sayıda davetli katıldı.

 

Toplantının açış konuşmalarını Yüksek Kurum Başkanımız Prof. Dr. Muhammet HEKİMOĞLU gerçekleştirdi. Prof. Dr. HEKİMOĞLU konuşmasında, Türk Kültür Haftası münasebetiyle kardeş ülke Arnavutluk’ta bulunmaktan duyduğu mutluluğu ifade etti. Türkçenin Altaylardan Adriyatik’e hoşgörünün ve barışın dile olduğunu vurgulayan HEKİMOĞLU, Türk dilinin geçtiği her coğrafyayı beslediğini aktardı.

Açış konuşmasının ardından Kültür ve Turizm Bakan Yardımcımız Özgül ÖZKAN YAVUZ ve protokol üyeleri tarafından eserin tanıtımı ve kurdele açılışı yapıldı.

 

New York Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü ve Türk Dil Kurumu Haberleşme Üyesi Assoc. Prof. Lindita Latifi XHANARİ ve Tiran Üniversitesi Albanoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Shezai RROKAJ kitap hakkında bilgiler aktardı.

 

Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN program kapsamında Arnavutçadaki Türkçe Alıntılar adlı eserden hareketle “Balkanlarda Gönül Dili Türkçe” başlıklı bir sunum yaptı. Prof. Dr. GÜLSEVİN, Balkan coğrafyasınının bugün için dilleri ve kültürel yapıları farklı olsa da beslediği toplumları pek çok ortaklıkla birleştirdiğini kaydetti. Balkan halklarının Türklerle iç içe olduğunu belirten GÜLSEVİN, Türkçe ve Arnavutçanın ortak dil unsurları üzerinde durdu. Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN, Türkçeden Balkan dillerine geçen çalışmalardan da söz ederek Arnavutçadaki Türkçe Alıntılar adlı esere atıfta bulundu ve  Türkizmalardan örnekler paylaştı.

Program, teşekkür belgesinin takdimi ve çekilen hatıra fotoğrafı ile sona erdi.