Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Sırbistan’da Türkler’in yaşadığı Sancak bölgesine bağlı Novi Pazar merkezli Sırbistan Türkler Derneği Başkanı Aliya Sahoviç, Türkiye’nin kendilerine 1 kere daha el uzatmasını ve ayrıcalıklardan yararlanma imkânı verilmesini talep etti.
 
Sahoviç sözlerine şöyle devam etti: “Sırbistan Cumhuriyeti Anayasası bu bakımdan son derece demokratiktir ve çifte vatandaşlık ve bu yararlı fikrin engelsiz bir şekilde gerçekleştirilmesi olasılığını sağlar. Bu olasılık, ortak gerçekliğimizin bir parçası olmaya tarihte hiç olmadığı kadar yakındır. Bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti, Balkanlar’daki bütün Müslümanlar için ortak bir yuva olduğunu tartışmasız ve dokunulmaz bir şekilde gösterecektir.”
 
FETÖ’cüler yararlanamayacak
Sahoviç’in anlayışına göre, bu ayrıcalık terör örgütü FETÖ üyeleri ile ortakları ve hem Sancak hem de Bosna ve Hersek’te faaliyet gösteren kişi veya kuruluşlar tarafından kullanılamayacak. Sahoviç, “Bölgemizde faaliyet gösteren FETÖ tarafından finanse edilen tüm bu kişi ve kuruluşlar, hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de Sancak da dahil olmak üzere tüm Balkan ülkelerindeki çok sayıda Müslüman arasında tartışmasız bir sempatiye sahip olan mevcut iktidarının açık düşmanlarıdır” dedi.
 
FETÖ ve destekçilerinin, geçtiğimiz yıl 15 Temmuz’da Türkiye’deki başarısız darbenin ana organizatörleri olduğunu hatılatan Sahoviç, demokratik Türkiye vatandaşlarını darbe mağduru olmaktan kurtardıklarını ve FETO
 organizasyonunu tasfiye ettiklerini söyledi.
 
Türkiye Müslüman dünyasının lideri
Birliğin girişimini anlatan Sahoviç, bu bağlamda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şüphesiz modern Müslüman dünyasının önde gelen figürü olduğunu yineledi. “Aynı zamanda dünyanın en müreffeh ve ekonomik, bilimsel-teknolojik ve askeri açıdan en güçlü Müslüman ülkesinin lideridir. Ayrıca Erdoğan, dünyadaki tüm Müslümanlar ve özellikle Balkanlar’daki Müslüman nüfus için kıyaslanamayacak kadar büyük ilgi ve özeni gösteriyor” diyen Şahoviç, Erdoğan’ın Balkan Yarımadası’nın hangi bölümünde yaşıyor olursa olsun Müslümanların ana koruyucusu olarak
 görüşlerini açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
 
Sahoviç, “Sırbistan Türkleri Derneği 2014 yılının ortalarında kurulmuş olup, öncelikli hedeflerinden biri, Sırbistan’da yaşayan Türk milli azınlığına Anayasa ile azınlığa güvence altına alınan tüm hakları kurumlar aracılığıyla gerçekleştirmek ve sağlamaktır” diye konuştu
 
Doğan Tufan - Novi Pazar

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) arasında eğitim alanında iş birliği protokolü imzalandı. 

 
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) arasında eğitim işbirliğini içeren bir protokol imzalandı. Protokol kapsamında YTB’nin uluslararası öğrencilere Türkiye’de eğitim imkanı veren Türkiye Bursları programına ve dünyanın dört bir yanından diplomatlara ülkemizde Türkçe eğitimi sunan KATİP programına ilişkin ortak çalışmalar yürütülecek. Protokol aynı zamanda Türkiye ile İslam dünyası ilişkilerine katkı sağlayacak. Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde bulunan Genel Sekreterlik merkezinde düzenlenen törende protokolü İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha’nın nezaretinde YTB Başkanı Abdullah Eren ile İİT Bilim ve Teknoloji Genel Sekreter Yardımcısı Askar Musinov imzaladı. 
 
Türkiye Burslarının dünyanın en seçkin burs programları arasında yer aldığını belirten YTB Başkanı Abdullah Eren, aynı zamanda Türkiye Burslarının en fazla sayıda ülkeden başvuru alan program olduğuna dikkat çekti.  Eren, farklı ülkelerdeki kamu görevlisi, diplomat, gazeteci, subay, bürokrat, araştırmacı ve akademisyenlere yönelik düzenlenen KATİP programıyla da dünyanın her tarafından kariyerlerinin ortasında çeşitli alanlarda çalışan kişileri Türkiye’ye getirdiklerini, bu kişilerin Türkçe öğrendiklerini söyledi. Katılımcıların Türkiye’nin tarihi ve kültürel zenginlikleri de görme fırsatı bulduğunu kaydeden Eren, aynı zamanda KATİP programının, gelinen ülke ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesine ve dünya barışına katkı sağladığını aktardı.
 
Abdullah Eren, imzalanan protokole dair son olarak; “Bu protokolle inşallah eğitim ve kültür alanlarında Türkiye ile İslam dünyası ilişkilerine katkılarımızı arttıracağız.“ ifadesini kullandı.
 
İmzalanan protokole ilişkin İİT resmî hesabından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: “İİT üye devletlerinde yükseköğretim ve bilimsel araştırmaların kalitesinin artması önem arz ediyor. İki taraf, İslam dünyasının nitelikli gençlerine daha fazla eğitim fırsatı sağlamak için çaba gösterilmesi konusunda anlaştılar. Bu vesileyle, İİT Genel Sekreterliği ve YTB arasında, İİT Eğitim Değişim Programı platformu üzerinden İİT ülkelerinin araştırmacı ve öğrencilerine burs sağlanmasına yönelik İşbirliği Çerçeve Anlaşması imzalandı.”
 
 
 
 
 
 
„Sie sind bereit - für eine Zukunft jenseits der Krise“
 
Köln, 15. März 2022. Der heutige Dienstag markiert für die Menschen in Syrien elf Jahre Entbehrung, Hunger, Krieg und Verzweiflung. 400.000 Menschen sind gestorben und alle zehn Stunden wird ein Kind aufgrund von Gewalt getötet. Nahezu 90 Prozent der syrischen Bevölkerung leben unterhalb der Armutsgrenze, mehr als ein Drittel lebt in bitterer Armut und ist mit einem täglichen Überlebenskampf konfrontiert. Doch Menschen wie Sali und Ahmed geben nicht auf, denn sie haben Hoffnung. 
 
Die anhaltende Krise hat Millionen Menschen in Syrien ihre Häuser, ihre Lebensgrundlage, ihre Ausbildung, ihre Gesundheit und ihre Angehörigen genommen. 14,6 Millionen der 17 Millionen Einwohner Syriens benötigen humanitäre Hilfe und sieben Millionen Kinder sind auf dringende Unterstützung angewiesen.
 
„Nach elf Jahren Krieg und Verzweiflung demonstrieren die Menschen in Syrien ihre Kraft und Widerstandsfähigkeit. Jetzt, im zwölften Jahr der Krise, ist unsere Unterstützung entscheidender denn je, denn es geht um den Wiederaufbau und um Hoffnung. Millionen Menschen im Land verdienen eine Chance auf eine bessere Zukunft und sie sind bereit - für eine Zukunft jenseits der Krise“, sagt Nuri Köseli, Pressesprecher von Islamic Relief Deutschland.
 
Besonders herausfordernd ist die Situation für die 6,9 Millionen Menschen, von denen angenommen wird, dass sie immer wieder innerhalb Syriens vertrieben werden. Eines der vielen vertriebenen Kinder ist die 10-jährige Schülerin Sali. 
 
Sali wurde kurz nach Beginn der Krise in Syrien in dem Dorf Neirab in Idlib geboren. Ihre Nachbarn wurden getötet, während sie sich unter ihrem Bett versteckte. Ihre Freunde wurden alle in verschiedene Dörfer vertrieben und auch sie war gezwungen, mit ihrer Familie zu fliehen. Salis ganzes Dorf wurde zerstört, die Schule demoliert und ihre Gemeinschaft auseinandergerissen.
 
 
Kleine Kinder, große Träume: 2,4 Millionen syrische Kinder gehen nicht zur Schule
 
Trotz alledem ist Sali fest entschlossen, zur Schule zu gehen. Wie so viele Syrerinnen und Syrer weiß sie, dass Bildung der Schlüssel für eine gute Zukunft ist. Sie ist überzeugt, dass die Kinder in Syrien eines Tages ihr Land wiederaufbauen werden. 
 
„Mein Traum ist es, Lehrerin zu werden, um die Kinder zu unterrichten, sich um sie zu kümmern und das Wissen, das sie während der Krise verloren haben, wiederherzustellen", sagt die 10-Jährige. 
 
Die Bedingungen für Lehrkräfte, Schülerinnen und Schüler sind herausfordernd. Kinder wie Sali werden immer wieder vertrieben, die Lehrer können nicht durchgehend den Lehrplan unterrichten und viele Eltern haben Angst, ihre Kinder zur Schule zu schicken. 
 
 
Bildungswesen: 28.000 Kinder und 179 Lehrer werden unterstützt
 
Sali ist eines von 28.000 Kindern, die Islamic Relief im letzten Jahr mit sicherer und hochwertiger Bildung unterstützen konnte. Auch 179 Lehrer in 72 Schulen wurden so ausgestattet, dass sie die Kinder trotz herausfordernder Bedingungen unterrichten können. 
 
Dafür werden monatliche Stipendien für Lehrkräfte, Schreibtische, Laptops und Drucker, Schreibwaren, Bücher und tägliche Mahlzeiten bereitgestellt. Auch Beratung und Unterstützung werden für das Wohlbefinden derjenigen bereitgestellt, die in den letzten elf Jahren traumatisiert wurden, um all das, was sie gesehen und erlebt haben, zu verarbeiten.
 
Über 90 Prozent der Kinder im schulpflichtigen Alter leben unter schweren, extremen oder katastrophalen Bildungsbedingungen, vor allem in den Regierungsbezirken Aleppo, Idlib und im ländlichen Damaskus. 
 
Angesichts der vielen Herausforderungen in Syrien, bedeutet die humanitäre Hilfe und Entwicklungszusammenarbeit von Hilfsorganisationen wie Islamic Relief für die Menschen vor Ort nicht nur Rettung, sondern auch Hoffnung.
 
 
Eine Herzchirurgie in Nordsyrien und mobile Einrichtungen gegen COVID-19
 
Ob durch Gesundheitsvorsorge, lebensrettende Nothilfe, schulische Bildung oder Beschäftigungsförderung, Islamic Relief hat in den letzten elf Jahren insgesamt zwölf Millionen Menschen in Syrien mit humanitärer Hilfe unterstützt.
 
Die Hilfsorganisation hat das einzige spezialisierte Zentrum für Herzchirurgie in Nordsyrien eingerichtet, in dem Patienten behandelt werden, die ansonsten gezwungen wären, eine gefährliche Reise auf sich zu nehmen, um sich in einem Nachbarland einer teuren Behandlung zu unterziehen, oder deren unbehandelter Zustand schließlich zu ihrem Tod führen würde.
 
Ahmed, den die Ärzte aufgrund des Ausmaßes seiner Herzerkrankung zu ihrer Überraschung noch am Leben fanden, wurde in dem Zentrum kostenlos behandelt: „Ich fühle mich wie neugeboren und mein Herz pumpt perfekt. Das Zentrum ist ein Rettungsanker für Herzpatienten, die nicht das Geld oder die Möglichkeit haben, zu reisen.“ 
 
Die lebensrettende medizinische Behandlung hat Ahmed Hoffnung auf ein besseres Leben geschenkt. Islamic Relief beteiligte sich zudem an vorderster Front an der COVID-19-Reaktion, indem sie mobile Gesundheitseinrichtungen betrieben hat, das Bewusstsein geschärft und lebensrettende Ausrüstung geliefert hat. 
 
Zur Gewährleistung des gesicherten Zugangs zur medizinischen Versorgung gehört auch die Bereitstellung von Transportmitteln für diejenigen, die sonst keine medizinische Behandlung erhalten könnten, von Gehältern für medizinisches Personal, von grundlegenden Schulungsmaßnahmen und von Mitteln zur Deckung der Betriebskosten, um so viele Gesundheitseinrichtungen wie möglich offen zu halten.
 
Unterstützung ist wichtiger denn je: Chancen und Wiederaufbau im Fokus
 
Der Zusammenbruch der Wirtschaft und der lebenswichtigen Dienstleistungen wurde durch die Covid-19-Pandemie und die sich anhäufenden Auswirkungen von elf Jahren Kampf und Leid weiterhin verschärft. Da kaum Aussicht auf eine baldige Lösung der Krise besteht, sehen sich die Menschen in Syrien derzeit mit den schlimmsten Bedingungen und größten Herausforderungen der letzten elf Jahre konfrontiert.
 
Seit dem Ausbruch der Krise hat das internationale Netzwerk von Islamic Relief Nothilfe und humanitäre Hilfe geleistet und damit fast zwölf Millionen gefährdete Menschen im ganzen Land sowie Flüchtlingsgemeinschaften in den Nachbarländern unterstützt.
 
Die Hilfsorganisation hat mehr als drei Millionen Menschen durch Ramadan- und Kurban-Verteilungen erreicht, Nahrungsmittelsoforthilfe für mehr als eineinhalb Millionen Menschen geleistet, darunter rund 680.000 syrische Binnenvertriebene, die aus ihren Häusern fliehen mussten, Überlebenshilfe im Winter für fast eine Million Menschen, und im Rahmen der Maßnahmen zur Bekämpfung von COVID-19 für fast 1,3 Millionen Menschen lebenswichtige Gesundheitsversorgung geleistet.
 
„Als Islamic Relief möchten wir uns bei unseren Helferinnen und Helfern vor Ort bedanken. Und bei unseren Spenderinnen und Spendern sowie Partnerorganisationen. Lassen Sie uns weiterhin gemeinsam an der Seite der Menschen in Syrien stehen. Denn sie haben ein Recht auf echte Chancen und auf eine bessere Zukunft“, sagt Nuri Köseli.
 
„Gemeinsam können wir  dafür sorgen, dass Menschen nicht an behandelbaren Krankheiten sterben müssen. Wir können der nächsten Generation Syriens  Bildung  ermöglichen. Und wir können die mutigen Menschen in Syrien in ihrem Streben nach einer besseren Zukunft unterstützen. Bitte stehen Sie mit uns weiterhin an der Seite der Menschen in Syrien.“
 
---
Fakten und Hintergrundinformationen zur Lage in Syrien:
  • 6,9 Millionen Menschen sind immer noch innerhalb Syriens vertrieben.
  • Schätzungsweise 6,6 Millionen Menschen - 97 % davon sind Kinder - benötigen Unterstützung im Bildungsbereich.
  • Insgesamt 2,4 Millionen Kinder in Syrien besuchen keine Schule und die weiteren Kinder haben große Schwierigkeiten, Zugang zu einer sicheren Bildung zu erhalten.
  • Mehr als die Hälfte der Bevölkerung ist aus ihren Häusern geflohen, viele davon werden wiederholt vertrieben.
  • Vielen Menschen fehlt der Zugang zu den grundlegendsten Ressourcen und Dienstleistungen, darunter Lebensmittel, sauberes Wasser und einfache Gesundheitsversorgung.
  • Steigende Lebensmittelkosten haben Millionen von Syrerinnen und Syrern in eine chronische Ernährungsunsicherheit gedrängt, weil sie nicht wissen, woher sie ihre nächste Mahlzeit für ihre Kinder bekommen.
  • Mindestens 50 Prozent der Bevölkerung im erwerbsfähigen Alter sind arbeitslos, während viele derjenigen, die Arbeit finden können, Schwierigkeiten haben, einen ausreichenden Lebensunterhalt zu verdienen, um ihre Familien zu ernähren.
Weitere Informationen unter www.islamicrelief.de/nothilfe-syrien/

KÖLN (AA) - Ukrayna'daki savaştan kaçarak Almanya'nın Hannover şehrine gelen savaş mağdurlarının yanı sıra diğer milletlerden yardıma muhtaç kişilere, Almanya'da yaşayan Türkler yemek ve giysi yardımında bulundu.

Ukrayna'dan gelen çocuklu ailelerin yanı sıra aralarında Rus kökenlilerin de bulunduğu yardıma muhtaç insanlara ulaşan yardım derneği Merhaba & Mahlzeit'ın Başkanı Tolga Özgül, yardıma ihtiyacı olanlar arasında ayrım yapmadıklarını söyledi.

Özgül, "Çocukların gözlerindeki o korkuyu ve endişeyi gördük. Savaşlarda hep mağdur olan sivil insanlardır. Savaş mağduru masum sivillerin bu savaşta suçu yok. Ukraynalıların yanında olduğumuz kadar Rusların da yanında oluyoruz. Biz tüm mağdurlara ve mazlumlara din, dil, ırk ayırt etmeksizin yadım ediyoruz." ifadesini kullandı.

Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın durdurulması ve barış için herkesin çaba sarf etmesi gerektiğini vurgulayan Özgül, "Biz Türkler hep barış taraftarıydık ve böylede kalacağız." dedi.

 

 

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşta acil ateşkesin sağlanması gerektiğini söyledi.
 
Scholz, Ürdün Kralı 2. Abdullah ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, görüşmede güncel, bölgesel ve ikili ilişkilerin ele alındığını belirtti.
Ukrayna'daki savaşın kınanması konusunda hemfikir olduklarını kaydeden Scholz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e çatışmaları durdurması ve askeri kuvvetlerini geri çekmesi çağrısında bulundu.
Scholz, bir soru üzerine Polonya, Çekya ve Slovenya başbakanlarının Kiev'e gitmek istedikleri açıklamasını değerlendirerek, Ukrayna'ya çeşitli yollardan yardımcı olmanın iyi olduğunu söyledi.

Tüm görüşme formatlarının kullanılması ve sürdürülmesinin önemine işaret eden Scholz, acil ateşkesin sağlanmasında ısrar edilmesi için hem Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski hem de Putin ile görüşme yapmanın doğru olduğunu vurguladı.

Scholz, sivillerin daha fazla tehdit altında kalmaması için ateşkesin "hemen" sağlanmasını istedi.
Görüşmede Orta Doğu barış sürecinin de ele alındığını ifade eden Scholz, bu bağlamda Alman hükümetinin İsrailliler ile Filistinliler arasında müzakere edilmiş iki devleti çözümü desteklediğinin altını çizdiğini anlattı.

Scholz, Suriye'deki krizin ortaya çıkmasının 11. yılına girildiğine işaret ederek, burada ancak Birleşmiş Milletler (BM) yönetiminde BM Güvenlik Konseyi'nin kararı kapsamında siyasi çözüm bulunması gerektiğini belirtti.
Şansölye Scholz, Ürdün'ün önemli sayıda sığınmacıya ev sahipliği yaptığını belirterek, bu çabaların desteği hak ettiğini ve ülkesinin Ürdün'e destek olmayı sürdüreceğini kaydetti.
Ürdün Kralı 2. Abdullah da Almanya ile ilişkileri genişletmek istediğini dile getirerek, enerji ve sağlık alanlarında imkanların bulunduğunu söyledi.

İki ülkenin de iklim değişikliğiyle mücadele ettiğine değinen Kral Abdullah, Almanya ve Ürdün'ün "yeşil projelerde" iş birliği yapabileceğini ifade etti.
Kral Abdullah, ülkesinin özellikle Orta Doğu barış sürecinde barışçıl çözümler için çalışmaya devam edeceğinin altını çizerek, "Tüm bölgeye refah ve barış getireceksek, Filistinliler ve İsrailliler arasındaki barış önem taşıyor." dedi.
Ürdün Kralı Abdullah, Ukrayna'daki krizi endişeyle takip ettiklerini kaydederek, bu ülkenin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı gösterilmesinin önemine dikkati çekti.
Birbirinden ilginç aktiviteleri hayata geçiren Kitzingen’li kadınlar “Dünya Kadınlar Mana ve Önemi” ile “İslamda Kadın’ın Yeri” konusunda hem bilgilendiler, hem eğlendiler, hem de Türkiye’ye fidan  bağışı yaptılar.
 
DİTİB Kitzingen Salonunda toplanan Türk bayanlar Dünya Kadınlar Günü proğramı için biraraya gelmelerinin ardından günün mana ve önemini anlatarak kadınların toplumsal hayattaki önemini bir sohbet ortamında hem allattılar hem de öğrendiler.
 
 
 
 
Kadınlar günü için toplanan misafirlere hitaben bir konuşma yapan Eylem Tamahkar Ayhaber’e yaptığı açıklamada, “Kadın arkadaşlarımız ile birlikte toplanarak günün mana ve önemine dikkat çektik. Ayrıca İslam’da kadının yerini anlatarak Müslüman kadının daha iyi bilinçlenerek geleceği tanımasına gayret ettik. Kadınları bilgilendirdik, Türk Toplumunu biraraya getirdik ve en sonunda ülkemiz için de 150 fidan bağışı yaptık. Birey, toplum ve ülkemiz olarak hepsine faydamız olduğu için de çok sevinçliyiz.” şeklinde konuştu.
 
Seher Özata tarafından hazırlaranan sunum ise toplantıya katılan kadınların büyük beğenisini kazandı.
 
 

Ausbleibende Regenfälle, schlechte Ernten und zunehmende Unsicherheit in den letzten Monaten treiben immer mehr Menschen in Teilen Afrikas, Asiens und des Nahen Ostens an den Rand einer Hungersnot, warnt die internationale Hilfsorganisation Islamic Relief. Um den wachsenden Bedarf zu decken, verdoppelt die Hilfsorganisation mit ihrem weltweiten Netzwerk ihren dringenden Spendenaufruf zur Bewältigung der gegenwärtigen Hungerkrise auf mehr als 27 Millionen US-Dollar. Islamic Relief Deutschland beteiligt sich an dem Einsatz gegen die aktuelle Hungersnot mit 1,4 Millionen US-Dollar.

 

Der von Menschenhand verursachte Klimawandel trifft wieder die Ärmsten, vor allem am Horn von Afrika. Wir stehen in der Pflicht, den alarmierenden Warnungen unserer Experten vor Ort unsere ganze Aufmerksamkeit zu schenken“, erklärt Tarek Abdelalem, Geschäftsführer von Islamic Relief Deutschland.

 

Der ursprüngliche Einsatz von über 13,5 Millionen US-Dollar, der Ende 2021 beschlossen wurde, hat bereits Zehntausende von Menschen in den am stärksten betroffenen Ländern wie Afghanistan, Äthiopien und Südsudan mit lebenswichtigen Gütern wie Mehl, Zucker, Reis und Speiseöl versorgt. Außerdem wurden Menschen und Landwirte, die verzweifelt um das Überleben ihrer Tiere kämpfen, mit Wasser versorgt.

 

„Es sind heute Millionen Menschen mehr, die im Vergleich zum letzten Jahr um diese Zeit hungern und die Lage wird immer schlimmer. Die erhofften Regenfälle am Horn von Afrika sind im Januar ausgeblieben. Und Afghanistan steht am Rande einer katastrophalen Hungersnot. Internationale Unterstützung wird dringend benötigt, da uns die Zeit davonläuft, um Leben zu retten“, sagt Affan Cheema, Direktor für internationale Programme bei Islamic Relief Worldwide.

 

„Wir befürchten, dass ohne eine beispiellose Aufstockung der Hilfe das Leben von Millionen Menschen in Teilen Afrikas, Asiens und des Nahen Ostens in Gefahr ist. Jeden Tag wächst der Bedarf und unsere Teams sehen, wie die Menschenschlangen für Nahrungsmittelsoforthilfe in Städten und Dörfern in beunruhigend vielen Ländern anschwellen.“

 

Mehr als 43 Millionen Menschen in 38 Ländern auf der ganzen Welt sind derzeit von einer Hungersnot bedroht. Ihnen droht der Hungertod, wenn sie nicht sofort lebensrettende Hilfe erhalten.

 

Äthiopien, Nigeria, Südsudan und Jemen sind die Länder mit der größten Hungersnot. Aber auch in vielen anderen Ländern, in denen Islamic Relief tätig ist - wie Afghanistan, Somalia und Sudan - herrscht eine Krise. 

 

 

Afzal Sadat, Programmkoordinator von Islamic Relief in Afghanistan, zur Lage vor Ort:

 

„Afghanistan steht am Rande einer katastrophalen Hungersnot, und wir als humanitäre Helfer sehen jeden Tag Anzeichen dafür. Letzte Woche traf ich eine Mutter mit vier Kindern. Sie flehte unser Team an: Wenn Sie meine Kinder ernähren können, nehmen Sie sie bitte mit. Ich habe nichts, was ich ihnen geben könnte. Und sie werden sterben.“

 

„Die Menschen haben nicht nur verzweifelten Hunger, sie frieren auch. Sie haben kein Feuerholz, keine Holzkohle und kein Gas, um zu heizen. Viele sterben buchstäblich vor Kälte, vor allem Kinder. Die Familien füllen heißes Wasser in Plastiktüten und legen sie unter die Decken, sofern sie Decken besitzen, bevor ihre Kinder zu Bett gehen.“

 

 

In Teilen des Horns von Afrika: Die geringsten Niederschläge seit mehr als 40 Jahren

 

Affan Cheema zur Dürre in Somalia: „Dies ist das erste Mal seit der Hungersnot in den 1980er Jahren am Horn von Afrika, dass es drei aufeinanderfolgende Trockenperioden gab. In Somalia, das am stärksten betroffen ist, sind bis zu 80 Prozent des Landes von der Dürre betroffen.“

 

Tausende von Landwirten und Viehzüchtern waren und sind noch immer gezwungen, ihre Häuser zu verlassen, da die Wasserknappheit ihr Vieh tötet und ihre Ernten ruiniert. Viele Familien sind tagelang gelaufen, um Weideland zu finden, und Kinder sind unterwegs verhungert und verdurstet. Tausende leben bereits jetzt in Lagern für Binnenflüchtlinge. 

 

Yaroy Amin Abdirizak (54) floh mit ihrem Mann und ihren acht Kindern vor der Hungersnot im Bezirk Dinsor in der Region Bay. Sie leben jetzt in einem Vertriebenenlager im Bezirk Bardhere in der Region Gedo. Sie erzählt: „Wir sind drei Tage lang hierhergelaufen. Viele Kinder sind auf dem Weg gestorben. Wir haben den ganzen Tag noch nichts gegessen, und meine Kinder sind zum Verzweifeln hungrig. Wir sind hoffnungslos. Wir brauchen dringend Hilfe von humanitären Hilfsorganisationen.“

 

„In den letzten drei Tagen sind etwa zehn Kinder im Lager an Krankheiten und Hunger gestorben. Wir stehen am Rande des Todes und brauchen sofortige Unterstützung.“

 

 

Shukri Mohamud, Programmleiter von Islamic Relief Somalia, schildert die Situation vor Ort

 

„Unsere Teams bereiten sich auf den Ausbruch von Malaria und anderen Krankheiten vor, wenn sich die Situation nicht sofort verbessert. Erschwerend kommt hinzu, dass sich mit der Verschärfung der humanitären Krise auch die Sicherheitslage verschlechtert hat.“

 

Islamic Relief leistet seit 2006 humanitäre Arbeit in Somalia. In der aktuellen Notsituation versorgen Teams vulnerable Familien mit Bargeld, damit sie Lebensmittel kaufen und die lokalen Märkte beleben können, verteilen Tierfutter, um das Vieh gesund zu halten, und reparieren die Wasserversorgung oder verbessern sie durch die Installation von Solarzellen.  

 

Im Rahmen des Appells wird Islamic Relief in den nächsten drei Monaten Lebensmittel, Bargeld, Wasser und andere lebenswichtige Hilfsgüter in 10 Ländern bereitstellen. In Äthiopien unterstützen wir das Gesundheitspersonal bei der Versorgung von schwer unterernährten Kindern. In Afghanistan haben wir bereits Lebensmittelpakete, Weizensaatgut und Tierfutter an mehr als 20.000 Familien verteilt. Wir wollen diese Zahl fast verdreifachen.

 

In Kenia, wo wir bisher fast 200.000 Tiere gegen Krankheiten geimpft haben, werden wir die Wasserversorgung für mehr als 12.000 Menschen reparieren und Bauern mit dürretolerantem Saatgut versorgen. In Niger schulen wir Landwirte in klimagerechter Landwirtschaft und verteilen Lebensmittelgutscheine.

 

„Die Weltgemeinschaft muss jetzt handeln. Als Islamic Relief Deutschland unterstützen wir diesen wichtigen Einsatz und bitten die Öffentlichkeit sowie unsere Spenderinnen und Spender, unserem Aufruf zu folgen und damit Hunderttausende vor dem Hungertod zu bewahren“, betont Abdelalem.

 

 

Bildunterschrift: Menschen suchen Zuflucht und Wasser in einem Lager in der Region Gedo, Somalia (Copyright Islamic Relief).

Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Türkiye'nin silahlı insansız hava araçlarında (SİHA) yakaladığı başarıya değinerek, "Şimdi daha ileri gidiyoruz. Kısa pistli gemilerden, uçak gemilerinden kalkıp inebilen SİHA'lar ve insansız savaş uçakları muharebe alanında devrim oluşturacak. Bu hava araçlarını geliştiriyoruz." ifadelerini kullandı.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nden (MÜSİAD) yapılan açıklamaya göre, dernek tarafından Milli Teknoloji Hamlesi Programı gerçekleştirildi.

Açıklamada, programda yaptığı konuşmaya yer verilen Selçuk Bayraktar, Milli Teknoloji Hamlesi ve insansız hava araçları teknolojilerine ilişkin düşüncelerini ve projelerini paylaştı.

Türkiye'nin, Cumhuriyetin ilk yıllarında havacılıkta öncü ülkelerden olduğunu ancak sonrasında bu alanda geri kalındığını aktaran Bayraktar, "2000'li yılların başında İHA'ları kimse bilmezken ilk milli uçuş bilgisayarını geliştirdik. 2007'de Bayraktar Mini İHA, 2014'te dünyaya nam salmış Bayraktar TB2 ve 2019'da da Akıncı'yı geliştirdik. Bu teknolojiyi şu an dünyada 3 ülke geliştirebiliyor. En gelişmiş teknolojiye sahibiz." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, son dönemde ortaya konulan çalışmalar sayesinde Türkiye'nin öğrenilmiş çaresizliği üzerinden atmaya başladığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Güçlü olanın haklı olduğunu bir dünyada yaşıyoruz. Sesimizin gür çıkmasını istiyorsak kuvvetli olmalıyız. Yarışa arkadan girdiğinizde yetişmeniz çok zor. Dünyada şu an en büyük dönüşüm rüzgârı, yüksek teknolojide gerçekleşiyor. Bu dönüşüm rüzgârını estirenler, ulusların bekası açısından teknoloji geliştirme kabiliyetlerinin kritik olduğunun farkında. Bu bir paradigma dönüşümü."

 

"MUHAREBE ALANINDA DEVRİM OLUŞTURACAK İHA'LARI GELİŞTİRİYORUZ"

Selçuk Bayraktar, Baykar'ın kuruluş ve bugüne kadarki gelişim aşamalarından bahsederek, şu anda 10 sene sonrasının teknolojisini geliştirdiklerini bildirdi.

Türkiye'yi tam bağımsız kılmak için yürüttükleri çalışmalardan bahseden Bayraktar, dünyada silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) kazanılan ilk savaşın Türk orduları tarafından kazanıldığını anlattı.

Bayraktar, geliştirilen yeni nesil teknolojiyle Türkiye'nin muharebe tarihinde devrim yapacağını kaydederek, şu açıklamalarda bulundu:

"Dünya muharebe tarihinde devrim yapacağını öngördüğümüz Bayraktar TB2 SİHA'lar filolar halinde uçarak muharebe doktrinlerini değiştiriyor. Dünyada SİHA'lar ile kazanılan ilk savaş Türk orduları tarafından kazanıldı. Şimdi daha ileri gidiyoruz. Kısa pistli gemilerden, uçak gemilerinden kalkıp inebilen SİHA'lar ve insansız savaş uçakları muharebe alanında devrim oluşturacak. Bu hava araçlarını geliştiriyoruz ve bugün gördüğünüz savaş uçakları üretilen son insanlı muharebe araçları olacak. Bundan sonra hepsi insansız olacak. Bizim için en büyük avantajlardan biri, bazıları tarafından dezavantaj olarak gösterilse de ülkemizin dışlandığı F-35 projesi. Bu adım, daha gelişmişini elde etmek için ayağımıza gelen en büyük fırsat olabilir."

 

"YENİ NESİL TEKNOLOJİLER ÜLKELERİN YARINLARI İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR"

MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Yetkin ise dernek olarak "yüksek ahlak, yüksek teknoloji" anlayışıyla hareket ettiklerini belirterek, güçlü Türkiye idealinde geliştirilen teknolojilerin önemini anlattı.

Yeni nesil altyapı ve teknolojilerin ülkelerin yarınları için hayati önem taşıdığını kaydeden Yetkin, şu ifadeleri kullandı:

"Milli Teknoloji Hamlesi, Türkiye'nin kritik teknoloji alanlarında tam bağımsızlık iddiasını sürdürebilmesinin ve bu iddiayı çok daha ileri bir seviyeye çıkarabilme hedefinin en önemli mihenk taşıdır. Ülke olarak, bu amaca ulaşabilmek için gerekli tüm donanıma, altyapıya ve nitelikli iş gücüne sahibiz. Türkiye'de halihazırda 80'in üzerinde teknoparkımız, bu teknoparklarımızda 7 bine yakın Ar-Ge faaliyeti sürdüren şirketimiz, 1.600'ün üzerinde Ar-Ge ve tasarım merkezimiz bulunuyor. Türkiye'de bilişim sektörü, ileri teknoloji sektörleri, Ar-Ge, tasarım ve yenilik faaliyetleri ile bu alanlarda çalışan insan kaynağının geliştirilmesi, iş gücünün dönüşümü, dijital dönüşüm gibi konularda gerçekleştirilen strateji ve politika çalışmalarının yakın takipçisi olacağız."

Kaynak: AA, Aksam Gazetesi

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rus birliklerinin Ukrayna'dan geri çekilmesini ve çatışmaların durması gerektiğini söyledi.
 
Şansölye Scholz, kamu yayıncısı ZDF'nin "Maybrit İllner" programında yaptığı açıklamada, "Şu anki tüm hedef, çatışmaların durmasının sağlanması ve Rus birliklerinin derhal geri çekilmesidir." dedi.
Ülkesinin Ukrayna'ya silah sevkiyatı için çok uzun süre beklediği eleştirilerini reddeden Scholz, "Kimse bunu böyle görmüyor." ifadesini kullandı.
 
Rusya karşı uygulanmaya başlanan yaptırımların Rus ekonomisine büyük zarar vereceğini belirten Alman Şansölye, "Savaşın sona ermesi konusunda diplomatik yolların kullanılması önemli. Rusya devlet başkanı ile konuşmayı sürdüreceğim." diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Rusya’nın kınanmasını çok önemli bulduğunu kaydeden Scholz; bunun, birlikteliğin bir işareti olduğunu vurguladı.
 
- NATO bu savaşta yer almayacak
Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşta NATO'nun yer almayacağını dile getiren Alman Başbakan Scholz, "Aksi durumda Ukrayna'daki bu zor durumun dramatik bir şekilde tırmanmasını gerektirecek ve bu da büyük tehlikelere yol açacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışmanın önlenmesi gerektiğini vurgulayan Scholz NATO ülkelerinin Ukrayna savaşına askeri olarak katılmasına yol açan hiçbir kararın alınmayacağını kaydetti.
 
- Schröder Rus enerji şirketlerindeki görevlerini bırakmalı
Öte yandan Başbakan Olaf Scholz geçmiş dönemde partisinin liderliğini de yapan eski Başbakan Gerhard Schröder'den, Rus enerji şirketlerindeki görevlerini bırakmasını istedi.
Scholz konunun özel bir mesele olmadığına işaret ederek "Gerhard Schröder'e tavsiyem bu görevlerinden istifa etmesidir. Kamu görevinde bulunmuş birisinin yükümlülükleri devam eder." ifadelerini kullandı.
Scholz, Alman ordusunun modernizasyonu için 100 milyar avro ayırmalarına rağmen hükümet olarak kamuoyuna verdikleri reform vaatlerinin devam edeceğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Modernleşme için toplumumuzda daha fazla adalet ve ekolojik dönüşüm için politikamızdan vazgeçmeyeceğiz, onu zorlayacağız. Ancak şimdi mesele; dünyanın çok dramatik bir şekilde daha az barışçıl hale gelmesi ve bizim barışı hedefleyen bir politika izlemeye yönelik olan görevleri üstlenmemizdir. Kendi gücümüzün de bu barışı güvence altına alması gerekiyor."
 
Resim: Pixabay

 

Türk Hava Yolları, savaşın sürdüğü bölgelere uçuşu durdurma kararını uzattı. THY, Ukrayna ve Moldova için alınan seferleri durdurma kararını 18 Mart'a kadar uzattığını duyurdu.
 
Türk Hava Yolları, savaşın sürdüğü bölgelere ilişkin olarak uçuşları durdurma kararını uzattı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Ukrayna ve Moldova için alınan seferleri durdurma kararı 18 Mart'a kadar uzatıldı.
THY'nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, "18 Mart 2022 (dâhil) tarihine kadar Ukrayna ve Moldova çıkışlı/varışlı uçuşlarımız iptal edilmiştir.
 
Değişiklik ve iade işlemlerinizi acentenizden, web sitemizden ya da 0 850 333 0 849 numaralı çağrı merkezimizden tamamlayabilirsiniz." denildi.
THY ayrıca 6 Mart 2022 İstanbul çıkışlı Soçi varışlı uçuşu da iptal etti.

Son GELİŞMELER

FOTO GALERİ

İYİ Parti Heyeti KONAD Genel Merkezini Ziyaret Etti

Prof. Dr. Ata Atun yazdı: Unutmadık!

Almanya Başbakan Yardımcısı Habeck, İsrailli politikacıların Gazze’yi gasbetme planlarına tepki gösterdi

Almanya'da Noel pazarı saldırganı hakkında geçen yıl ihbar yapıldığı ortaya çıktı

KONAD Başkanı Sait Özcan, "Avrupalı Türkler" adlı kitabını İşadamı Osman Çat’a hediye etti

Kültür Tarihçisi Dr. Latif Çelik, "60. Yılında Almanya Türkleri" kitabını Abdullah Alay’a takdim etti

Rheinland-Pfalz DİTİB Eyalet Birliği ile Eyalet Hükümeti Arasında Devlet Anlaşması İmzalandı

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy

Almanya Türklerinin önemli iş adamlarından Osman Çat, KONAD Genel Merkezini ziyaret etti