Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Programda konuşan Bielefeld Belediye Meclis Üyesi Bilge Karagöz, “Düşünüyorum da her türlü zorluklara dayandınız, gece demediniz gündüz demediniz çalıştınız, sadece kendinizi değil etrafınızı da düşündünüz ve bizlere gelecek hazırladınız.” dedi.
Açıklamalarda bulunan Dr. Gündoğdu, inceleme-araştırma türünde aldığı ödülle ilgili olarak “Çalışmamın kıymetli seçici kurul tarafından Cevdet Kudret Ödülleri’ne layık görülmesinden onur duydum. Ödülün özenle yazılan veriliş gerekçesi de benim için ayrıca çok kıymetli.” dedi.
Almanya'nın Bonn kentinde yaşayan Filistin asıllı gazeteci Maram Salim, sosyal medya hesabından yaptığı Avrupa'da ifade özgürlüğü olmadığına yönelik eleştirinin ardından, Alman kamusal medya kuruluşu Deutsche Welle'deki (DW) işinden kovuldu.
Salim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Alman basınında yayınlanan bir makalede kendisi ve dört arkadaşının İsrail karşıtı ve antisemitik olmakla suçlandığını, bu nedenle soruşturma geçirip DW Arapça servisinde çalışan diğer arkadaşlarıyla açığa alındığını söyledi.
Salim, "Almanya, düşünce özgürlüğünü desteklediği izlenimini veriyor ancak 'Avrupa'da ifade özgürlüğü olmadığını söylemek' beni açığa almaları ve beni antisemitik olmakla suçlamaları için yeterliydi." dedi.
Sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımın sadece Avrupa'daki ifade özgürlüğü ile ilgili olduğunu vurgulayan Salim, "Ben Avrupa'daki ifade özgürlüğünü eleştirdim, paylaşımlarımda Yahudilerden ya da İsrail'den hiç bahsetmedim ama buna rağmen açığa alındım ve iç ve dış soruşturmaya tabi tutuldum. Daha sonra 7 Şubat'ta DW, bana ve diğer meslektaşlarıma işten çıkarıldığımızı bildirdi. Bugüne kadar bana neden işten çıkarıldığıma dair bilgi verilmedi." diye konuştu.
Salim, şunları kaydetti:
"Ben antisemitik değilim. Ben ifade özgürlüğüne inanan biriyim, din özgürlüğüne inanıyorum. Antisemitik olup olmadığıma dair soruları DW'den veya diğer Alman medyasından alıyorum. İsrail'i eleştirmenin her gazetecinin hakkı olduğuna inanıyorum. Gazeteci ve insan olarak yanlışları gördüğümüz zaman farklı ülkeleri eleştirmek bizim hakkımız.
Almanya'da İsrail'i eleştirmenin kolay olduğunu, Almanya'da İsrail'i eleştirmenin serbest olduğunu söylemeye çalışıyorlar ama pratiğe geldiğinizde, durum farklı. İsrail'i eleştirmekle antisemitik olmak arasında ayrım yapmak gerçekten çok zor. Çünkü bazı noktalarda antisemitik olmakla suçlanacaksınız. Yani konu İsrail olduğunda burada hakkında gerçekten konuşulabilecek çok sayıda kırmızı çizgi var. Hayatının çoğunu Batı Şeria'da yaşamış birisi olarak, Almanya’da İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'de yaptıkları hakkında normal şeyler söylemem bile bana karşı kullanılabiliyor."
Bu olay sonucunda haksızlığa uğradığını ve işsiz kaldığını ifade eden Salim, "Bence DW, İsrail'i eleştiren Filistinli ve Arap gazetecilere yaptıklarını yeniden düşünmeli. İfade özgürlüğünü savunuyorlar ama aslında değiller. Neler olup bittiğini yeniden değerlendirmeliler. Bizim hakkımızdaki dış soruşturmanın hiç de objektif olmadığına inanıyorum. Ve bizim hakkımızda karar soruşturmadan çok önce verilmişti. Dolayısıyla DW çalışanlarını araştırmak üzere seçtikleri komitelerini yeniden değerlendirmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
- DW'den açıklama
Deutsche Welle'de konuyla ilgili yayımlanan bir haberde, kurum tarafından Arapça Servisindeki antisemitizm iddialarını araştırmak üzere bir komisyon kurulduğu, komisyonun yaptığı araştırma sonucu "görevi kötüye kullanma" vakaları tespit edildiği ancak kurumda yapısal bir antisemitizm sorunu bulunmadığı belirtildi.
Haberde görüşlerine yer verilen DW Genel Müdürü Peter Limbourg, söz konusu beş çalışanın işten çıkarılması için işlemlerin başlatıldığını, diğer sekiz şüpheli vakanın incelendiğini ifade etti.
Limbourg, kurum içi incelemeler sırasında da üç şüpheli vakanın tespit edildiğini aktarırken Arapça Servisi şefinin de görevi bırakmak istediğini ve bu talebin kurum tarafından kabul edildiğini söyledi.
Limbourg, "Vergilerle finanse edilen bir Alman kurumunda antisemitizm şüphesinin olması bile bu ülkede yaşayan ve dünya genelindeki tüm Yahudiler için tahammül edilemez olmalı." ifadelerini kullandı.
DW'nin ne antisemitizm ne de İsrail nefretine göz yumabileceğini kaydeden Limbourg, ayrıca kurum içinde bu konudaki davranış kurallarının daha keskin hale getirileceğini vurguladı.
(AA)
Almanya’nın Schweinfurt kenti yakınlarındaki Collenberg kasabasında yaşayan Azerbaycan’lı Aliyev ailesinin Nicat ismindeki 5 yaşındaki kreşe giden oğlu polisler tarafından uykudan alınarak Babası Vusal Aliyev ile birlikte yurdışı edildi.
Aschaffenburg 2017 doğumlu şu anda 5 yaşındaki Nicat’ın annesi Ayşen Aliyeva, gazetemize açıklamada bulundu. Almanya’ya 2015 senesinde eşim Vusal Aliyev ile birlikte gelerek yabancılar dairesine sığıma başvursunda bulunduk.Yabancılar dairesi yetkilileri önce Mittenberg kasabasına sonra Nürnberg yakınlarında bulunan Zirndorf kentindeki Asylheim denilen sığınma evine daha sonra da Schweinfurt kenti yakınlarındaki Collenberg sığınma evine yerleştirildik.İlticalık başvurumuzun sonucunu beklerken,eşime çalışabilirsin izni verildi. Eşim farklı firmalarda 4 sene çalıştı.Sosyalamt bize maddi konuda yardımcı olmadığından kurslarımızı kendi olanaklarımızla başardık.Collenberg’de eşim ve çocuğumla 24 kasıma 2021 tarihine kadar mutlu,huzulu bir aile yaşantımız vardı.
Çocuğumu benden ayırdılar
Ayşen Aliyeva şu andda baku’de olan eşiyle yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili şunları söyledi: Collenberg‘de bir arkadaşıma çay içip sohbet etmeye gittiğim 24 Kasım 2021akşamı saat 20:00’de polis eve baskın yapmış ve eşime yurtdışı edilme kararı olduğu söylenerek,uyuyan çocuğumla birlikte eşim evden alınıp ertesi gün sabah uçağı ile Baku’ya gönderilmiş.Polislere, bu ülkede kalabilmem için yaptıpımız itiraza henüz yanıt gelmedi.Sonuç gelmden nasıl gönderirsiniz,nasıl yurtdışı edersiniz demiş fakat eşimin konuşmasına sinirlenen polisler, evdeki uyuyan çocuğuda kucaklayıp ve derdinizi sonra anlatısınız binin arabaya,en kısa zamanda eşinide yanına göndereceğiz demiş. Çocuğumuda kimliksiz olarak sadece Urkunde denilen doğum belgesiyle göndermişler.
Yurrtdışı kararına karşı yaptığımız itiraz dilekçemizin sonucunu bekliyoruz
Ayşen ‘’yurtdışıyla ilgiliğ verilenkarara yapılan itiraz dilekçemize mahkeme karar vermedi. Mahkeme tarihi gelmeden 5 yaşındaki çocuğumla birlikte eşimin yurt edilmesi çevrede oturanlarla birlikte mahkeme kararını bekleyen avukatımızı ve bize danışmanlık yapan hayır kurumu Karitas yöneticilerini şaşışarak tekrar itiraz dilekçesi verildi’’dedi.
Psikolojik ve Nörölojik Tedavi Görüyorum
Sinirlerinin çok yıprandığını,Psikolojik tedavi gördüğünü belirten Ayşen,eşim ile birlikte biricik yavrumun sınırdışı edilmesinin ardından hergün korku ve tedirginlik içinde yaşıyorum.Allah kşmseyi çocuğundan ayırmasın.
Biz terörist değiliz
Polisin kendilerine "terörist muamelesi" yaptığını ve tramvatize olduklarını kaydeden Ayşen, avukata başvurduğunu ve eşiyle çocuğunu Almanya’ya geri dönebilmeleri için elinden geleni yapacağını belirterek Türk basını başta olmak üzere tüm basın yayın organları ile karitas gibi yardım kuruluruluşlarından destek istiyorum dedi. Ayşen,biz terörist değiliz ve Almanya’nın insan haklarını savunan ülke olduğunu düşünerek bu ülkeye gelip iltica ettik.
Yeni mahkeme tarihi Mart ayında
Ayşen Aliyeva’nın Avukatı Kristin Möller, Aliyev ailesi hakkında yurdışıyla ilgili 2019 senesinde verilmiş bir karar var fakat bu karara red itiraz dilekçesi verdik.İtirazımızı dikkate alan mahkeme, anne Ayşen durumunu terkar görüşmek üzere 28 Mart 2022 Saat:10:00 için gün randevu verdi Mahkeme tarihi gelemden mahkeme kararı olmadan,ülkeyi terk etme yönünde bildirim yapılmasının hukuk dışı karar dedi.
Hastahane doktorları,çocuğu muayne etmek istememiş
Alman doğumlu olan çocuğum tedavi için götürüldüğü hastahane başhekimi ‘’bu çocuk Alman doğumlu ve en hızlı şekilde büyük elçilik üzerinden bu çocuğun Azerbaycan’da olduğunu ve Azerbaycan vatandaşı oldupunu bildiren bir yazının büyük elçilik üerinden gelmesi gerektiği belirtilerek muaynede zorluk çıkarılmış.
Çocuğum hasta olmuş ve taravma geçirmeye başlamış
Polisin tutum ile birlikte Göçmen dairesinin yurtdışı kararına isyan ederek,yurtdışı kararının"insanlık dışı" bir karar olarak nitelendiren Aliyeva,küçük yaşta bir çocuk anneden nasıl koparılarak gönderilir. Gönderilecekse benşmle gönderselerdi.Çocuğum, hergün anne diye ağlıyormuş.Travma geçiren çocuğum psikolojik sorunlar yaşamaya başladığından altına kaçırmaya başlamış.Çocuğum burdayken altına çiç yapmıyordu. Polis görünce korkudan altına çiş yapmaya başlamış.
Ölürümde geri dönmem
Politik suç yüzünden babasının kaybolduğunu ve annesininde siyasi suçdan dolayı cezaevinde olduğunu belierten Ayşen Aliyeva, ‘’iticalığım kabul edilmeyip geri gönderidiğimde nasıl bir sorunla karşılacağını bilemiyorum. Bu nedenle,karar ne olursa olsun ülkemize geri dönmek yerine Almanya’da veya Avrupa Birliği ülkelerinden birinde kalıp, buralarda ölmek istiyorum. Avrupa’nın en güçlü üllesi olarak bilinen ve insan haklarının var olduğu belirtilen Almanya 3 kişiyi barındırmayacaksa yazıklar olsun.Bu ülke bizi barındıramaycaksa, geri gönderilecek ülke kendi ülkemiz değil Avrupa ülkelerinden bir başkası olsun’’ dedi.
Sınırdışı dışı kararı önceden bildirildi
Yetkililer aileye geçerli oturumları olmadığı için sınır dışı kararının bildirildiğini, ancak gönüllü olarak ülkeyi terk etmedikleriden, zorla sınır dışı yöntemine başvurulduğunu öne sürdü.Yasal düzenlemelerin öngördüğü şekilde zorunlu sınır dışı uygulamasına başvurulduğu açıklamalara eklendi.
Ilhan Baba-Schweinfurt
Avrupa Komisyonu Yapısal Reform Destek Bölümü Genel Müdürü Mario Nava yerel ve taraflı bir gazetemize yaptığı açıklamada “"İki devletli çözüm, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyumlu olmadığı için Avrupa Birliği tarafından kabul edilebilir değil. Bu çözüm, BM çerçevesinde yapılan ve üzerinde anlaşmaya vardan onlarca yıllık çalışmayla tezat teşkil eder. Birleşmiş Milletler göstergelerine göre iki Kıbrıs toplumu eşittir ve öngörülen iki toplumlu, iki bölgeli federasyon siyasi eşitlik ilkesine dayanmaktadır?” açıklamasını yapmış. Daha doğrusu “Buyurmuş.”
BERLİN (AA) – Avro Bölgesi’nin gösterge tahvili olan 10 yıl vadeli Almanya tahvili getirisi (faizi) 0,045’e yükselerek 2019’dan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya’nın, 5 yıllık tahvil faizi de yüzde eksi 0,237 ile Aralık 2018’den beri en yüksek seviyesine geldi.
Söz konusu yükselişler, Avro Bölgesi'nde, aralıkta yüzde 5 olan yıllık enflasyonun enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle ocakta yüzde 5,1'e ulaşarak kayıtlardaki en yüksek seviyesine ulaşmasından sonra geldi.
Bunun yanında Almanya'nın 10 yıllık tahvil getirisi, artan enflasyon ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) politika sıkılaştırmasına yönelik beklentilerin küresel borç piyasalarını gergin tutmasıyla artış gösteriyor.
Öte yandan, Almanya'nın iki yıllık tahvil getirileri Avro Bölgesi’ndeki yüzde 5 üzerindeki enflasyonun politika yapıcılar üzerinde harekete geçmesi için baskı oluşturmasıyla son iki ayda yükselmesi dikkati çekiyordu.
Dün Almanya'nın iki yıllık tahvil getirileri yüzde eksi 0,466 ile Nisan 2016’dan beri en yüksek seviyesine ulaşırken, ülkenin 10 yıllık tahvil getirileri de yatırımcıların bu yıl faiz artırımı beklentisiyle 2015'ten bu yana ilk kez Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) mevduat faizinin üzerine çıkmıştı.
Uzmanlar, Alman tahvillerindeki faizlerin artmasını bir başlangıç olarak niteleyerek, ECB’nin gelecek yıl mevduat oranını yüzde 0'a geri getirmek için acele edeceğini öngörüyor.
Piyasalar, ECB’den on yıldan fazla bir süredir ilk kez borçlanma maliyetlerini Aralık 2022'ye kadar yaklaşık 30 baz puanlık artırmasını beklerken, mevduat faiz oranının gelecek yıl pozitife dönmesini de bekliyor
Avrupa'nın en güvenlisi olarak görülen iki yıllık Alman tahvillerinin getirisi, Mart 2020'de Kovid-19 salgının ilk aylarında yüzde eksi 1,03'lük rekor düşük seviyeye inmişti.
Almanya'da ise Aralık 2021’de yüzde 5,3 olan yıllık enflasyon, ocakta piyasa beklentilerinin üstünde gerçekleşerek yüzde 4,9 olmuştu.