Doğan Tufan 15 yıl öce yazmıştı; Duyarlı toplum olmalıyız

Foto: Dogan Tufan Foto: Dogan Tufan

Milletimizi, millet yapan değerlere sahib olmalıyız. Bu duygularla donanımlı güclü, etkili toplum olmak yolunda emin kararlı adımlarla yürümeliyiz. Tarihi düşmanlarımız zaman, zaman bizlere dostluk gülüşleri atarak, kinlerini kusmaya, o tarihi kin ve nefretleriyle milletimizin değerlerini hiçe sayarak, saldırılarına devam etmektedirler. Ülkemizde yaşayan, sözde aydınlarımız belki bunun farkında olmayabilirler.

Ülkemizin dışında yaşayan bizler her gün her saat bu olaylarla karşı karşıya kalmaktayız. Almanya’da basılan gazetelerimizin gündeme getirdiği Schalke takımının marşı gündemize bomba gibi düştü. Biz bu marşı tartışırken, haklı olarak biz Türk gazetecileri de Alman basını topa tutuyoruz.

60 Yıllık Marş
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (AS) isminin geçmesi nedeniyle Müslümanlardan tepki alan kulüp, aralarında Osnabrück Üniversitesi’nden Prof. Bülent Uçar’ın da bulunduğu İslam uzmanlarının görüşüne başvurdu. Süddeutsche Zeitung’un haberine göre, bu görüşler ışığında marş sözlerinin İslam’a yönelik herhangi bir olumsuzluk içermediği sonucuna varan Schalke, marşın sözlerinin değiştirilmesine gerek olmadığı kararını aldı.

Marşın tartışılan sözleri
Neredeyse yarım asır önce yazılan ve Türk basını tarafından bir hafta önce gündeme getirilen Schalke kulübünün marşında tartışmaya neden olan sözler şu şekilde:
“Muhammed bir peygamberdi, futbol oyunundan anlamazdı. Ancak (buna rağmen) bütün güzel ve ihtişamlı renkler arasından O da, mavi ve beyazı düşündü.”

Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Genel Sekreteri Ayman Mazyek, Müslümanları olaya mizahi çerçeveden yaklaşmaya ve Hz. Muhammed’in adının geçtiği satırları daha sakin bakmaya çağırdı Mazyek, “Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemde, 6′ncı, 7′nci yüzyılda futbol daha icat edilmemişti. Dolayısıyla peygamberin, bu satırlarda dile getirildiği gibi, futboldan anlaması da mümkün değildi“ görüşünü dile getirdi. Mazyek, Alman basınına yaptığı açıklamada, bazı Müslümanların yıllar sonra marşa tepki göstermesini şöyle yorumladı:
“Dresden’de başörtülü bir Müslüman kadının öldürülmesinden sonra Müslüman toplum içinde de sinirler hayli gergin. Gerek bu olay, gerekse Alman siyaseti ve toplumunun meseleye yeterli duyarlılığı göstermemesi, Müslümanların güvenini büyük ölçüde sarstı. İşte (Schalke olayında da) oluşan tepkilerin bu bağlamda irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani çok fazla abartmamak gerek. Farklı koşullar mevcut olsaydı, konu bu kadar hararetli bir boyut kazanmayabilirdi.”

Kendimize Öz Eleştiri
Almanya’ya Türk göcünün üzerinden elli yıl gibi bir zaman dilimi geçmiş bulunmaktadır. Bu yarım asırlık süre içerisinde Almanya’da görev yapan resmi görevlilerimiz ve vatandaşlarımızneden haberdar olmamışlar. Schalke’nin marşını dinlemiş, tepkiyi de geçen bunca yıla rağmen yeni veriyoruz. Bizler bu konuda kendimizi eleştirmemiz gerekmektedir. Almanlar haklı olarak, Schalke’de oynayan milli futbolcularımızın olduğundan (Altıntop) bahsediyorlar. Bu güne kadar hiç tepki gösreilmezken bu gün niye diyorlar. Efendim, İslam aleminin peygamberi marşlarına neden konu ediliyor, bu konuda da Schalkeliler öz eleştiri yapmalılar, bu marşlarını değiştirmelilerveya Hz Muhammed ismi bu şiirden çıkarılmalı.

Altı aydır vitrinde asılı duran ayet yazılı elbise
Geçtiğimiz aylardan bir gün bir konfeksiyon vitrininde, Kur’ân-ı Kerîm yazılı bayan elbisesi dikkatimi çekti. İçeri girdim, fiyatını öğrendim. Daha sonra bu elbisenin nereden geldiğini sordum,bana “Marako´dan (Fas) geldiği elde vitrinle beraber üç takım kaldığı” söylendi.
Daha sonra bu elbisede neleryazılı olduğunu öğrenmek için, bulunduğum şehrin imamlarını bu vitrinde asılı olan elbisedeki yazıları okumalarıyla, elbisede Kur’ân ayetleri olduğunu öğrenmiş olduk. Firma sahibine , “Bu bir milyar müslümana hakarettir. Kur’ân ayetleri elbiselere nakış olamaz. Bunu lütven satmayınız”dedim. İşyeri sahibi olan bayan, benim gazeteci olduğumu, kendi işyerinde çalışan Türk işçisinden öğrenmiş, bana dönerek, “Benim bu işyerimde bu elbiseler altı aydır vitrinimde asılı, bugüne kadar da çok da satışımız oldu, karşı komşumuz Türk, işyeri, caddelerde de sizin gibi Türkler geçiyor, işyerimde Türk de çalışıyor. Bana bugüne kadar kimse tebki göstermedi. Şimdi polis çağırıyorum, lütfen işyerimi terk edin diyerek beni tehdit etti.
Daha sonra, ben de konfeksiyon dükkanından ayrıldım. İkinci günü gittiğimde elbisenin vitrinden indirildiğini gördüm. Bu tür olayları daha önce de yaşadık, Almanya’nın mağazalar zinciri olan Hertie (sahibi Yahudi) gibi büyük firma, bayan mayolara da Kur’ân ayatleri yazmıştı. ATİB teşkilatının yayın organı olan “Yenigün” dergisi gündeme getirdi. Almanya’da yaşayan müslümanlardan faxlı – telefonlu – mektuplu imzalı tepkileri alınca tüm mağazalarından ayetli bu mayoları toplattı.

Burada bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Bu tür olaylarda “bana ne” demeyelim. Tepkimizi demokratik ve hukuki yollardan ayrılmadan gösterelim. Avrupa’da müslüman dendi mi ilk akla gelen millet Türkler olmaktadır. Ecdadımızın büyüklüğünü ve onun torunları olan biz Türklerin tepkilerini ölçmek için zaman, zaman bu tür olaylarla karşılaşmaktayız. Tepki büyük olunca özür de dileniyor, elbiseler toplanıyor. Schalke Spor kulübü marşı için Almanya Türk toplum önderlerinden bir seda çıkmamaktadır.
Nedensebu tepkiler biz gazetecilerin üzerinden yapılıyor. Medyatik dernek ve federasyon başkanları bu tür konularda sesiz kalmayı tercih ediyorlar. Aslında değerlerimize yapılan bu tür saldırılarda beraberce resmi kurumlara şikayetlerimizi yaptığımız zaman tepkilerimiz her zaman yerini bulcaktır yeter ki duyarlı toplum olalım. Ben buna inanıyorum.


26 Eylül 2010 tarihli yazım.

Last modified on Donnerstag, 27 Februar 2025 07:41
Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de