Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

PARİS (AA) - Fransa'nın başkenti Paris'te Sen Nehri üzerinde tur ve gezi gemilerinin çalışanlarının, maaş artışı talebiyle greve gittiği belirtildi.
 

Fransa'daki yerel ve bölgesel radyo istasyonları ağı France Bleu'nun haberine göre, Sen Nehri'nde tur ve gezi gemilerini işleten Sodexo şirketinin yan kuruluşları Batobus ve Bateaux Parisiens'in çalışanları, maaş artışı ve ek prim talebiyle iş bıraktı.

 

Grev yapan çalışanlar, Eyfel Kulesi yakınlarında toplandı.

İşçiler, maaşlarının artırılmasını talep ediyor.

Zaman zaman yaptığı açıklamalar ile Türk Toplumunu’nun Avrupa ülkelerinde birlik ve bütünlük içinde olmasına yönelik çabaları ile öne çıkan Kocagöl Group CEO’su ve IHK Darmstadt Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kocagöl sivri siyasi söylemlerden mümkün olduğunca geri durmaya çalışan Türk Toplumu’nun dışarıya karşı güçlü bir Türk Diyasporası görüntüsü vereceğini belirtti.

Ayhaber’e açıklamalarda bulunan başarılı Türk işadamı Kocagöl, “Vatandaşlarımız mümkün olduğunca sessiz sedasız kendi işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışmalıdır. Mesleklerinde ilerleme ve işini en iyi yapmak en doğru olanıdır. Başarıyı yakalayan insanlardan müteşekkül bir Türk Toplumu bulundukları Avrupa ülkesinde başarı figürleri olarak öne çıkacak, hem de ülkelerin siyasetleri tarafından dikkate alınacaktır. Mesleki alanda başarıları ile öne çıkanların Avrupa ülkelerinde çok önemli olan IHK ve HWK gibi birlik ve örgütlerin yönetim kurulunda yer almaları ise herşeyden önce başarının zirvesidir. Buralar karar mekanizmalarıdır ve çok önemlidir. Bu konuda isteyen vatandaşıma ve özellikle de gençlere yönelik konuşmalar yaparak onları yönlendirmeye hazır olduğunumu belirtmek isterim” şeklinde konuşarak Türk Toplumu’na ulusal birlik hedefleri gösterdi.

 

Bilindiği gibi Mehmet Kocagöl işadamları örgütlenmelerinin zirvesinde yer alarak özellikle yüksek öğretime önem veren ve mesleki bilgi ile üniversite eğitiminin paralel mesafe almasını isteyen önder şahsiyetlerden biri olarak biliniyor.

 

Son baharda açıklanan “Almanya’da uzun yıllar kalanlara çifte vatandaşlık” açıklaması yavaş yavaş unutulmaya başladı. Göçmen sorunlarına gösterdiği yakın ilgi ile tanınan KONAD-  Sosyal ve Siyasal Arastırmalar Merkezi Başkanı Sait Özcan, “Açıklama başlangıçta heyecan vericiydi. Ancak arkası gelmedi. Oysa bu yasa hayata geçirilebilirse ciddi anlamda Almanya için bir imaj çalışması olurdu” şeklinde konuştu.

 

Geçtiğimiz ay Almanya'da “Hükümet, vatandaşlığa geçişleri kolaylaştıracak ve Türkler için çifte vatandaşlığı mümkün kılacak reform için düğmeye bastı” şeklindeki  kamuoyuna yansıyan haberin güncelliğini kaybetmeye başlamasından yasanın unutturulmaya çalışıldığını belirten KONAD Başkanı Özcan, “Vatandaşlığa geçiş kanunu çıkarılsa bile eyalet sistemindeki Almanya’da bazı eyaletlerde bunun hayata geçmesi çok uzun sürebilir. Eyaletlerin etkili oduğu temsilciler meclisinin de onayı gerecekebilir. Ayrıca federal  meclisin CDU-CSU bloku daha ilk açıklamalara bile karşı çıkmıştı. İktidar ve muhalefet bolku arasında belki de bir seçim yaşanacaksa çifte vatandaşlığın hala kaf dağının ardında olduğuna inanıyorum. Çifte vatandaşlığının yeni yılın ilk aylarından itibaren hangi yöne evrileceğini hep beraber göreceğiz. Ama SPD-Yeşiller-FDP kolalisyonu çifte vatandaşlığı hayata geçirebilirse çoğu hayatta olmayan bir çok Türk işçisini de onore etmiş olacaktır.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur!

 

„Mensch, der Bürgermeister hat mal wieder… und habt ihr schon gehört, dass…?“. Auf diese eher ungewöhnliche Weise eröffnete Würzburgs Landrat Thomas Eberth im Dezember einen Vortrag im Rahmen der Veranstaltungsreihe „AfterWorkWissen: Die AmtsAHA!-Inforeihe“ im Landratsamt Würzburg – und leitete damit direkt zum Thema des Abends hin: „Alles Fake? Psychologische Hintergründe zur Verbreitung von Fake News“. Als Fake News werden beispielsweise erfundene Inhalte, Bild- und Videomanipulationen oder bewusst verfälschte sowie aus dem Kontext gerissene Aussagen bezeichnet. „Gezielte Falschinformationen stellen gerade in der heutigen Zeit eine große Gefahr dar. Sie sollen zu Verwirrung und Verunsicherung führen. Daher ist es wichtig, die Hintergründe zu verstehen, um wirksam gegensteuern zu können“, so Landrat Eberth.

 

Professor Dr. Markus Appel über Gefahren und psychologische Hintergründe

 

Fake News und Verschwörungstheorien – nahezu jeder von uns kommt damit täglich in Kontakt. Und obwohl sich Gerüchte und Lügen nicht erst seit dem Internetzeitalter verbreiten, scheinen diese Phänomene ein Zeichen unserer Zeit zu sein. Der Referent der „AfterWorkWissen“-Veranstaltung beschäftigt sich hauptberuflich mit diesem Thema: Professor Dr. Markus Appel, Inhaber des Lehrstuhls für Kommunikationspsychologie und Neue Medien an der Julius-Maximilians-Universität Würzburg. In seinem Vortrag erklärte er, welche psychologischen Gründe dafür sorgen, dass Menschen Fake News und Verschwörungstheorien in sozialen Netzwerken wie WhatsApp und Facebook teilen oder gar in die Welt setzen. Hierbei müsse unterschieden werden zwischen Desinformationen und Fehlinformationen: Während Letztere unabsichtlich und ohne Täuschungsabsicht verbreitet werden (etwa, weil eine reißerische Überschrift beim Empfänger ein falsches Bild erzeugt hat), werden Desinformationen mit Absicht in Umlauf gebracht. Sie sollen Menschen täuschen und Schaden anrichten.

 

Laut Appel ist es gerade in der heutigen Zeit wichtig, mit eintreffenden Meldungen sensibel umzugehen. Woher stammen sie, was sind die Quellen, wie steht es um den Wahrheitsgehalt? Eine besondere Gefahr sieht der Experte in der rasend schnellen Verbreitung von Nachrichten via Social Media. Während in früheren Zeiten einzig Nachrichtenorganisationen als sogenannte Gatekeeper die Aufgabe hatten, für Qualität und Glaubwürdigkeit zu sorgen, könne heute jeder, der möchte, Meldungen ungeprüft und ungefiltert in die Welt setzen.

 

Appel erklärte unter anderem auch psychologische Hintergründe zum Thema Fake News. Die Zuhörerinnen und Zuhörer erfuhren, dass es zur Informationsverarbeitung verschiedene Mechanismen gibt, die die Wahrnehmung beeinflussen können. So würden Menschen beispielsweise Informationen bevorzugen, die ihnen bereits vertraut seien, und würden diesen auch einen höheren Wahrheitsgehalt beimessen. Außerdem neigten sie dazu, Meldungen zu priorisieren, die ihre eigenen Überzeugungen bestätigen und solche abzulehnen, die der eigenen Sichtweise widersprechen.

 

Richtiger Umgang mit Fake News

 

Der Experte gab auch praktische Tipps an die Hand: Wer – etwa in WhatsApp-Gruppen – mit Fake News oder Verschwörungstheorien konfrontiert werde, solle freundlich und respektvoll kommunizieren, Fragen stellen und, ganz wichtig: Widerspruch äußern. Das gelte auch für persönliche Gespräche. Diese würden oft von anderen verfolgt und Schweigen werde dann häufig irrtümlich als Zustimmung wahrgenommen. Laut Appel ist es daher wichtig, sich klar zu positionieren – egal, ob in sozialen Netzwerken oder im persönlichen Umgang. Dabei helfe es auch, klare Fakten nennen zu können, die das Gegenteil der Falschmeldung beweisen.

 

Hilfreich bei der Recherche, ob es sich bei einer Meldung um Fake News handelt, sind Online-Angebote seriöser Medien, hier empfahl Appel den „#Faktenfuchs“ des Bayerischen Rundfunks oder die Internetseite www.mimikama.at. Dort decken Expertinnen und Experten häufig geteilte Falschmeldungen auf.

 

Im Anschluss an den Vortrag hatten die Teilnehmenden wie gewohnt die Möglichkeit, sich intensiv mit dem Referenten auszutauschen und in entspannter Feierabendrunde auch über eigene Erfahrungen zu sprechen. Die Veranstaltungsreihe „AfterWorkWissen“ richtet sich in erster Linie an Bürgermeisterinnen und Bürgermeister der Landkreis-Gemeinden, an Kreisrätinnen und Kreisräte sowie Führungskräfte des Landratsamtes Würzburg. Sie wird organisiert vom Stabstellenfachbereich 3, Presse- und Öffentlichkeitsarbeit, Interne Kommunikation.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 2022 Aralık Umre Organizasyonu ile Almanya’dan kutsal topraklara giden kafileler umre ziyaretlerini yaptı.

DİTİB 2022 Aralık Umre Organizasyonu kapsamında 50 görevli ile 2 bin umreci kutsal topraklarda umre ibadetini eda etti ve Mekke civarındaki ziyaret turlarına başladı.

 

Umreciler güllerle Karşılandı

Mekke’ye gelen umre kafileleleri DİTİB Hac ve Umre Hizmetleri Müdürü Selçuk Doğruer ve görevliler tarafından güllerle karşılandı. Otel girişinde umrecillere hurma ve zemzem ikram edildi.

Umre programı ile ilgili bilgi veren DİTİB 2022 Aralık Umre Organizasyonu Genel Koordinatörü ve Hamburg DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç, 22 Aralık’ta başlayarak Almanya’dan kutsal topraklara hareket eden umre kafileleri umre ibadetini eda ettiğini söyledi.

 

Bilhassa gençlerin umre programını daha da anlamlı hale getirdiğini ifade eden Dikeç, “Mekke’de bulunduğumuz süre içerisinde Nur Dağı, Cennetu’l Mualla, Sevr Mağrası, Mescid-i Cin, Peygember Efendimizin doğduğu ev, Hudeybiye, Arafat, Müzdelife ve Mina ziyaretlerini gerçekleştirdik. Perşembe günü Mescid-i Nebevi, Kabr-i Saadet ve Cennet’ül Baki selamlaması ile Medine-i Münevvere’de olacağız. Umre ibadetimizi eda ettikten sonra 2-8 Ocak 2023 tarihinde dönüşlerimiz başlayacak” dedi.

 

Dikeç, şöyle devam etti: “Mekke ve Medine on gün dolu dolu süren programımızda Rabbimizin kutlu beldesi Hz. İbrahim’in (S.A.V.) meskenine, elçisi Hz. Muhammed Mustafa’nın (S.A.V.) yurduna misafir olduk. Uzun süren pandemi sonrası büyük bir özlem duyduğumuz Peygamber Efendimizin yaşadığı yerleri görebilmenin, Beytullah ile kucaklaşmanın, kardeşlerimizle omuz omuza ibadet etmenin ve bilhassa gençlerle ara tatili değerlendirmenin mutluluğunu yaşadık. DİTİB 2022 Aralık Umre Organizasyonu ile kutsal topraklara ziyaretimiz, ibadetlerimiz, keyifli anlarımız ile huşû ve huzurla yolculuğumuzu sağ salim bitirerek geri dönüşlerimiz başlayacak. Rabbim umremizi mebrur, sayımızı meşkûr ve ibadetlerimizi makbul, dualarımızı kabul eylesin.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PEKİN/TOKYO (AA) - Çin ile egemenlik ihtilafı içindeki Tayvan'ı ziyaret eden Japonya parlamento heyeti, Ada'daki hükümetin lideri Tsai Ing-wen ile bir araya geldi.

 

Tayvan ajansı CNA'nın haberine göre, Tsai, iktidardaki Liberal Demokrat Partinin (LDP) Meclis Genel Sekreteri Seko Hiroşige öncülüğündeki heyeti kabul etti.

Seko, görüşmede Japonya'nın yeni ulusal güvenlik stratejisinde Tayvan Boğazı'ndaki statükoyu değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimlere tolerans göstermeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu vurguladı.

 

Yeni stratejide Japonya'nın Tayvan'ı "son derece önemli ortak" olarak tanımladığını ifade eden Seko, Tayvan Boğazı'nda barış ve istikrarı sürdürmenin önemini vurguladı.

Ulusal güvenlik stratejisinin savunma harcamalarında kayda değer atış öngördüğüne işaret eden Seko, "Strateji, ABD'nin yeni yayımladığı ulusal savunma yasasında olduğu gibi, tek taraflı bir gücün statükoyu değiştirme girişiminin kabul edilemeyeceğine dair açık mesajdır." dedi.

 

Tsai de Tayvan ve Japonya'nın bölgesel meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu ve Hint-Pasifik bölgesinin istikrarına ve refahına katkı sağlamak üzere Japonya, ABD ve Avrupa Birliği ile çalışmaya hazır olduklarını vurguladı.

Japon parlamenter, dün Ada'daki hükümetin Başbakanı Su Tseng-chang ile görüşmesinde, "Otoriter ülkelerin nüfuzunu artırdığı ortamda, yakın güvenlik ilişkilerine sahip Japonya ve Tayvan'ın, bölgesel barışı korumak için el ele çalışması gerekiyor." ifadelerini kullanmıştı.

 

Japonya'nın yeni ulusal güvenlik stratejisinde Çin "en büyük stratejik meydan okuma", Kuzey Kore ise "eskisinden daha ciddi ve daha yakın bir tehdit" olarak nitelendirilmişti.

Strateji belgesinde Japonya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrası "en çetin ve karmaşık güvenlik durumuyla" karşı karşıya olduğu vurgulanarak füze savunma kapasitesinin karşı saldırı imkanlarını içerecek şekilde artırılması gereğine işaret edilmişti.

Japonya'nın Tayvan'a verdiği destek Çin ile ilişkilerinde zaman zaman gerilim unsuru olarak öne çıkıyor.

 

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin ağustos başında Tayvan'a yaptığı ziyaret sırasında Çin ana karasından ateşlenen güdümlü füzelerin Ada'nın doğusunda, Tokyo'nun Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan ettiği sulara düşmesi Tokyo ve Pekin arasında gerilimi yükseltmişti.

 
TAŞKENT (AA) – Özbekistan ile Kazakistan arasındaki stratejik ortaklık ilişkileri, müttefiklik düzeyine çıkarılacak.
 

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, resmi ziyaret için geldiği Özbekistan’da Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile bir araya geldi. İki lider baş başa ve heyetlerarası görüşmeler yaptı.

Görüşmede Mirziyoyev, Kazakistan’ın ülkesinin en yakın ve en güvenilir ortağı olduğunu belirterek çok yönlü ve karşılıklı yarar sağlayan Özbekistan-Kazakistan işbirliğinin her alanında önemli sonuçlar elde ettiğini kaydetti.

 

Mirziyoyev, "Özbek ve Kazak halkları sadece yakın komşular değil, aynı zamanda ortak tarihi miras, kültürel ve manevi değerlerle birbirine bağlı kardeşlerdir. Bu kardeşlik bizim değer verdiğimiz ve vermeye devam edeceğimiz paha biçilmez varlığımızdır. Kaderimiz aynı olduğu kadar ortak bir geleceğimiz de var, ben buna inanıyorum. Halklarımızın tarihi ve kaderi birbirine sıkı sıkıya bağlı, bizler et ve tırnak gibi kenetlenmiş halklarız. Sorunlarımızı da birlikte çözüyoruz." dedi.

Bugün imzalayacakları müttefiklik anlaşması ve devlet sınırlarının çizilmesine ilişkin anlaşmanın tarihi belgeler olduğunu, Özbekistan-Kazakistan ilişkilerinde yeni bir dönem başlatacağını ve ikili stratejik ortaklık ilişkilerini müttefiklik düzeyine çıkaracağını kaydeden Mirziyoyev, şöyle devam etti:

"Müttefiklik ilişkileri devletlerarası işbirliğinin en üst düzeyi ve karşılıklı güvenin bir göstergesidir. Bu belgede ortak geleceğimizi birlikte inşa etme arzumuzu teyit ediyoruz. Devlet sınırlarının çizilmesine ilişkin anlaşma, ilişkilerimizin gücünün bir kanıtıdır ve bölgede barış ve güvenlik hedeflerine hizmet edecektir. Sınırlarımız her zaman dostluk ve iyi komşuluk bölgesi olmuştur ve olmaya devam edecektir."

 

- "İkili ilişkilerin yüksek seviyesi memnuniyet verici"

Tokayev ise ikili ilişkilerin yüksek seviyesinin memnuniyet verici olduğunu dile getirerek "Kazakistan ve Özbekistan, halklarımızın ortak tarihi ve kardeşlik bağlarına dayalı güçlü ve uyumlu ilişkiler kurmuş bulunuyor." diye konuştu.

Tokayev, imzalanacak anlaşmaların ikili ilişkilerde yeni ufuklar açacağını ve iki ülkenin daha fazla yakınlaşmaya yönelik ortak çabalarını tam yansıtacağını belirtti.

Kazakistan-Özbekistan ilişkilerinin güçlenmesine yaptığı büyük katkılardan dolayı Mirziyoyev’e teşekkür eden Tokayev, Özbekistan’da Mirziyoyev’in inisiyatifiyle hayata geçirilmekte olan anayasal reformları desteklediklerini, bu reformların Özbekistan'ın kalkınması için sağlam bir temel oluşturacağını vurguladı.

 

Görüşmede liderler, bu müzakerelerin Özbekistan-Kazakistan stratejik ortaklığı ve müttefiklik ilişkilerinin gelişmesine yeni ve güçlü bir ivme kazandıracağına olan güvenlerini dile getirdi.

Enerji, otomotiv, kimya, elektronik, inşaat, lojistik ve diğer sektörlerde önemli projelerin birlikte hayata geçirilmesinden duydukları memnuniyeti dile getiren liderler, ileriki yıllarda yoğun talep gören ürünlerin karşılıklı arzını artırmak amacıyla başbakan yardımcıları düzeyinde ortak çalışma grubunun oluşturulmasını ve ortak bir dış ticaret şirketinin kurulmasını kararlaştırdı.

Liderler, ayrıca enerji tesislerinin modernizasyonu ve inşası, jeolojik keşif ve doğal gazın derin işlenmesine ilişkin enerji alanındaki projeleri birlikte hayata geçirme ve ülkelerin transit ve taşımacılık alanındaki imkanlarını birlikte kullanma konularında mutabık kaldı.

 

- Müttefiklik Anlaşması imzalandı

Görüşmelerin ardından Mirziyoyev ve Tokayev, Özbekistan ile Kazakistan arasında müttefiklik ilişkilerinin kurulmasına ve Özbekistan-Kazakistan devlet sınırının çizilmesine ilişkin anlaşmalara imza attı.

İki ülke arasında ayrıca Orta Asya Uluslararası Endüstriyel İşbirliği Merkezi kurulmasına ilişkin protokol, çevre koruma, eğitim, stratejik reformlar, e-ticaretin geliştirilmesi, ormancılık, enerji, kimya, nakliye, lojistik ve kamu hizmeti alanlarında işbirliği anlaşmaları ile iki ülkenin bölgeleri arasında işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin yol haritalarının da bulunduğu 15 belge imzalandı.

 

 

 

 

ANDİCAN (AA) - Ziraat Bankası'nın iştiraki olan Ziraat Bank Özbekistan'ın, ülkedeki 6. şubesi Andican'da hizmet vermeye başladı.

 

Yurt dışında geniş bir hizmet ağına sahip Ziraat Finans Grubu'nun üyesi Ziraat Bankası'nın iştiraki Ziraat Bank Özbekistan, Taşkent, Semerkant ve Fergana'daki 5 şubesinin ardından ülkedeki 6. şubesini Andican şehrinde hizmete açtı.

Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ve ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu barındıran Andican'da düzenlenen şube açılış törenine Türkiye'nin Taşkent Büyükelçisi Olgan Bekar, Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) Taşkent Program Koordinatörü Cemalettin Tüney, Özbek yetkililer ile çok sayıda davetli katıldı.

 

Ziraat Bank Özbekistan Genel Müdürü Zafer Canpolat, açılışta yaptığı konuşmada, 1993 yılında Özbekistan'ın ilk yabancı sermayeli bankası olarak bankacılık sektörüne adım atan Ziraat Bank Özbekistan'ın, yüzde 100 Türk sermayeli bir banka olmakla birlikte Özbekistan'ın yerel bankası olduğunu söyledi.

Ziraat Bank Özbekistan'ın, ekonomik ve sosyal olarak gelişmekte olan ve son yıllarda çok ciddi kalkınma hamlesi başlatan Özbekistan'da modern bankacılık hizmetleri sunarak müşteri portföyünü artırmayı hedeflediğini kaydeden Canpolat, "Bankacılık sektöründeki faaliyet hacminin üst seviyelere taşınmasının yanı sıra Türkiye-Özbekistan arasındaki ticaret hacminin artırılması, Türk bankacılık sektöründeki kazanım ve tecrübenin dost ve kardeş Özbekistan'da hayata geçirilmesi de stratejik hedefimizdir." dedi.

 

- "Ziraat Bankası, Özbekistan'daki yatırımlarına devam etmeyi planlamaktadır"

Zafer Canpolat, Ziraat Finans Grubu'nun Özbekistan dışında Almanya, Karadağ, Bosna, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan'da da iştirak bankaları bulunduğunu, 19 ülkede yaklaşık 140 noktada küresel banka olarak varlığını sürdürdüğünü aktararak, "Her zaman bir bankadan daha fazlası olmayı hedefleyen Ziraat Bankası, bundan sonraki dönemlerde de şube ağını genişleterek ve şube dışı kanalları geliştirerek Özbekistan'daki yatırımlarına devam etmeyi planlamaktadır." dedi.

 

Canpolat, tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan, Babür İmparatorluğu'na başkentlik yapan ve ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu barındıran Andican'ın yüzyıllar boyunca bölgenin en büyük tarım, ticaret, bilim ve kültür merkezi konumunda bulunduğunu, günümüzde de otomotiv ve yan sanayi, tekstil ve tarım ile ön plana çıktığını söyledi.

Andican'dan sonra Buhara ve Namangan'da şubeler açacaklarını bildiren Canpolat, "Ziraat Finans Grubu olarak ata vatanımız, canımız Özbekistan'ın bu bereketli topraklarında şube açmanın haklı gururunu yaşıyoruz." dedi.

 

- "Ziraat Bankası, Andican'ın yerel ekonomisinin gelişmesine katkı sağlayacaktır"

Türkiye'nin Taşkent Büyükelçisi Olgan Bekar da 1993 yılında Özbekistan'ın ilk yabancı sermayeli bankası olarak sektöre adım atan Ziraat Finans Grubu'nun, Özbekistan'da 6. şubesini açarak faaliyet alanını genişlettiğini görmenin gurur verici olduğunu ifade etti.

Türkiye ve Özbekistan'da her daim çiftçinin, tüccarın ve esnafın yanında olan Ziraat Bankası'nın, Andican'ın yerel ekonomisinin gelişmesine katkı sağlayacağına inandığını belirten Bekar, şunları kaydetti:

"Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'in dirayetli liderliğinde sürdürülen kapsamlı reform politikaları tüm dünyada takdirle takip edilmektedir. Bildiğiniz üzere, reformlar kapsamında en öncelikli sahalardan birisi de Özbekistan halkına modern bankacılık hizmetlerinin sunulması ve finans sektörünün geliştirilmesidir.

Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'in ifade ettiği üzere, Özbekistan ekonomisinin itici gücünü dinamik müteşebbisler ve iş insanları oluşturacaktır. İstihdam yaratacak ve ekonomik kalkınmayı destekleyecek olan bu girişimlerin başarılı olabilmeleri içinse finansman destekleri kritik önem taşımaktadır. Ziraat Bankası'nın, bu alanda çok önemli bir vazifeyi yerine getireceğine inanıyorum."​​​​​​​

 

 

 

 

 
VARŞOVA (AA) - Polonya'da, Avrupa Birliği (AB) fonlarından faydalanabilmek için yapılması gereken yargı değişikliğine ilişkin görüşmeler sürüyor.
 

Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ile iktidar ortağı Birleşik Polonya Partisi'nin (Solidarna Polska) başkanlığını yapan Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro, son olarak 23 Aralık'ta konuyu görüşmek için bir araya gelmişti.

Adalet Bakan Yardımcısı Michal Wos, Radio Zet'e yaptığı açıklamada, görüşmelerin süreceğini ifade etti.

Wos, yasa tasarısı Meclisten geçerse iktidar koalisyonundan ayrılıp ayrılmayacaklarının sorulması üzerine tüm seçeneklerin masada olduğunu vurguladı.

 

- Birleşik Polonya Partisi, yargıda büyük değişiklik yapılmasına karşı

Birleşik sağ hükümet koalisyonunun AB'ye şüpheyle yaklaşan üyesi olan Birleşik Polonya Partisi, yargıda büyük değişiklik yapılmasına karşı çıkıyor.

Adalet Bakanı Ziobro, yeni tasarının anayasayı birçok alanda ihlal ettiği ve Polonya'nın egemenliğine müdahale ettiği için desteklemeyeceklerini bildirmişti.

 

Polonya'da iktidar tarafından hazırlanan yeni mevzuat, yargıçların dahil olduğu disiplin meselelerinden Yüksek İdare Mahkemesini sorumlu kılıyor. Söz konusu mevzuat, hakimlerin, herhangi bir disiplin yaptırımı tehdidi olmaksızın karar verdikleri adli süreçlerin bağımsızlığını garanti altına alması hedefleniyor.

İbranice yayın yapan Walla internet sitesi, ABD'deki Yahudi kuruluşlarından üst düzey yetkililerin yaklaşık iki hafta önce İsrail'in Washington Büyükelçiliği'nde yaptığı toplantının detaylarını paylaştı.
 
 

İSTANBUL (AA) - ABD'deki bazı Yahudi örgütlerin, kurulacak İsrail hükümetini, "herhangi bir ırkçı veya aşırılık yanlısı adım atması halinde" bunun İsrail'e verdikleri desteği olumsuz etkileyeceği konusunda uyardığı bildirildi.

İsrail'de İbranice yayın yapan Walla internet sitesinin raporuna göre, İsrail'in Washington Büyükelçiliği, yaklaşık iki hafta önce, ABD'deki Yahudi kuruluşlarından üst düzey yetkililerin katıldığı bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

 

Toplantıda Yahudi kuruluşların yetkililerinin, Binyamin Netanyahu'nun kuracağı hükümetin atacağı herhangi bir ırkçı veya aşırılık yanlısı adımın "İsrail'in ABD Yahudileri arasında sahip olduğu desteğe önemli ölçüde zarar vereceği" konusunda uyarıda bulunduğu ifade edildi.

Rapora göre, Yahudi örgütlerinin temsilcilerinin, Amerikan Yahudi cemaatinin İsrail'deki siyasi gelişmelere ilişkin görüşlerini almak üzere İsrail Dışişleri Bakanlığı Diaspora Birimi Başkanı Shuli Davidovich'ü görüşmeye davet ettiği aktarıldı.

 

Toplantıda, ABD'deki büyük Yahudi örgütlerinin, yeni hükümetin dünya Yahudiliğine ve demokratik değerlere yönelik politikası gölgesinde İsrail ile olası bir sürtüşme konusunda ciddi endişelerini dile getirdiği belirtildi.

Toplantıda öne sürülen endişelerden bazılarının, İsrail'deki dini çoğulculuk konusu ile Filistinlilerin kendi topraklarına geri dönüş yasasının katı bir şekilde değiştirilerek ABD'deki Yahudi cemaati üzerinde olumsuz bir etki yaratabileceği ihtimaliyle ilgili olduğu kaydedildi.

 

Yahudi örgütlerinin bazı temsilcilerinin, LGBT topluluğuna zarar verecek ırkçı politika ve eylemlerin ABD'deki Yahudilerin İsrail'e yaptığı bağışlara zarar verebileceği ve ABD'li Yahudi gençlerin İsrail'den uzaklaşmasına ve destek vermemelerine neden olabileceği uyarısında bulunduğu vurgulandı.

Bazı katılımcıların da Amerikan Yahudilerinin kurulacak İsrail hükümetinin politikasını protesto etmek için İsrail'in Washington Büyükelçiliği önünde gösteriler düzenleyecekleri konusunda tavır sergilediği iletildi.

İsrail tarafından raporda dile getirilen konular hakkında herhangi bir açıklama yapılmadı.

 

- Aşırı sağcı isimler kritik görevlerde

İsrail'de Filistinlilere karşı ırkçı, ayrımcı görüşleri ve işgal altındaki Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerine desteğiyle tanınan aşırı sağcı isimlerin yeni hükümette yetkileri genişletilerek kritik görevlere getirilmesi yoğun biçimde eleştiriliyor.

Koalisyon görüşmelerinde Netanyahu ile Maliye Bakanlığı için anlaşan Dini Siyonizm Partisi lideri Bezalel Smotrich'in İsrail ordusuna bağlı Sivil İşleri İdaresi ve Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Biriminde (COGAT) söz sahibi olma talebi de endişeyle karşılandı.

 

İsrail ordusuna bağlı bu iki birim, işgal altındaki Batı Şeria'da yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ile Filistinlilerin inşa, çalışma ve seyahat izinlerinden sorumlu.

İsrail seçimlerinde tahrik edici eylemleri ve ırkçı söylemleri nedeniyle yakından izlenen Yahudi Gücü Partisi Lideri Itamar Ben-Gvir de güvenlik güçlerinden sorumlu Ulusal Güvenlik Bakanlığı için anlaştı. Yeni yasal düzenlemelerle Ben-Gvir'in polis üzerindeki yetkileri de genişletiliyor.

 

İsrail basınındaki haberlere göre, Netanyahu'nun kabinesi için 2 Ocak'ta Meclis'te güvenoyu oturumu yapılması bekleniyor.