Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BAKÜ (AA) - Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Fırat Kalkanı Operasyonu'nda yaşanmış bir hikayeden yola çıkılarak hazırlanan Komutan filminin galası gerçekleştirildi.
Gençlik Mall CinemaPlus'ta düzenlenen galaya filmin yönetmenlerinden ve başrol oyuncusu Mert Kılıç, diğer başrol oyuncusu Aslıhan Güner Kılıç ve çok sayıda davetli katıldı.
Bakü Yunus Emre Enstitüsünün desteğiyle düzenlenen gecede Bakülü sinemaseverler, Aslıhan Güner ve Mert Kılıç çiftine büyük ilgi gösterdi.
Basın mensuplarına yaptığı açıklamada bulunan Mert Kılıç, Azerbaycanlıların filme olan ilgisinin kendisini mutlu ettiğini ve gururlandırdığını söyledi.
Mert Kılıç, gerçek bir hikayeden yola çıkılarak kurgulanan filmde Türk askerlerinin şehit arkadaşlarının naaşlarını kurtarmak için verdiği mücadelenin anlatıldığını kaydetti.
Kılıç, "Bu söylediğim hem Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri hem de Türk Silahlı Kuvvetleri için geçerli. Türk askeri bırakın şehidinin naaşını, bir botunu dahi sınırın ötesinde, savaş alanında bırakmaz. Filmimizin ana fikri bu." dedi.
Aslıhan Güner Kılıç da seyircileri çok güzel bir filmin beklediğini, salondan çıkan herkesin mutlu ayrılacağını belirtti.
Yapımın 7'den 70'e herkesin izleyebileceği, herkese hitap eden bir film olduğunu vurgulayan Kılıç, "Sinemasal anlamda da müziği ve görselleriyle çok kaliteli bir film. Benim çok içime siniyor. O yüzden ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar mutlu olacağım. Azerbaycan halkının ilgisinden memnunuz. Biletler çıktığı an tükendi, bütün salonlar doldu. Burada olduğumuz için çok mutlu ve heyecanlıyız. Buranın bu güzel enerjisiyle de Türkiye'ye dönüp yolculuğumuza devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Bakü Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Selçuk Karakılıç, YEE'nin, Türkiye'nin entelektüel birikimini, kültürel sermayesini yurt dışında tanıtmaya da görevli bir kurum olduğunu söyledi.
Azerbaycan'ın Karabağ zaferinin hikayesinin anlatılması için de mücadele verdiklerini belirten Karakılıç, "Karabağ Savaşı'nın askeri bakımdan büyük bir zafer olduğu hiç kuşkusuz ortadadır. Azerbaycan'ın kazandığı bu galibiyeti de tıpkı Komutan filminde olduğu gibi Türk sineması ve aktörlerinin birikimi ile bütün dünyayı aktarmak istiyoruz. Bugün Komutan filmi ile aslında askeri bir film nasıl yapılır, bu iş uluslararası arenaya nasıl taşınır onu göstermek istedik." şeklinde konuştu.
Yönetmenliğini Selahattin Sancaklı ve Mert Kılıç'ın üstlendiği, senaryosu da yine Kılıç'a ait Komutan filmi, Türk Silahlı Kuvvetlerince, terör örgütünün Suriye'nin kuzeyinde bir koridor oluşturmasına engel olmak için başlatılan Fırat Kalkanı Operasyonu'nda yaşanmış bir hikayeden yola çıkılarak çekildi.
Aksiyon ve dram türündeki filmde, dört Türk askerinin Suriye'nin El Bab bölgesinde yaşanan bir olaya müdahale etmesi ve orada şehit düşen arkadaşlarının naaşlarının Türkiye'ye getirilmesi için verdiği mücadelenin hikayesi anlatılıyor.
Filmde, Jandarma Genel Komutanlığı envanterinde bulunan ve terörle mücadelede kullanılan Black Hawk (Kara Şahin) ve Atak taarruz helikopterleri de yer aldı.
Son yıllarda adından sıkça bahsedilen ve Almanya da yaşayan Türkler arasında tanınırlık oranı giderek artan TAU- Türk Alman Üniversitesi yeni rektör ataması ile daha çok konuşulmaya başladı. Almanya’da başarılı bir Eğitim müşavirliği dönemi geçiren Prof. Dr. Cemal Yıldız entegrasyon, iki dilli eğitim ve kültür tarihi alanında yaptığı çalışmalar ile ülkedeki Türk Toplumu’nun eğitim sorunlarını bilimsel kriterler perspektifinde Almanya genelinde başarı ile takip ederek Türk Ailelerin sempatisini kazandı. Prof. Dr. Yıldız, konsolosluk bölgelerindeki eğitim müşavirleri ile yakın ilişkide olup, ülkedeki Türklerin eğitim sorunları ve çözüm önerilerini biraraya getirip bilimsel makaleler olarak yayınlayan önemli bir akademisyen-bürokrat olarak tanınıyor.
Almanya’da yaşayan Türk Ailelerde son yıllarda giderek artan “Çocuklarını özellikle İstanbul eksenli bir Türk Üniversitelerine Gönderme” arzusu TAU’nun yeni rektörü ile daha çok konuşulmaya başladı. Würzburg, Frankfurt ve Münih’de konu ile ilgili sevinçlerini anlatan bazı aile reisleri, “Sayın Yıldız Almanya Türklerini çok iyi tanıyan ve sorunlarına yakından vakıf olan başarılı bir eğitim bürokratıdır. Yeni atandığı kurum ise kalitesi, eğitim imkanları ve iki kültürlü entegrasyon projeleri açısından Almanya Türkleri’nin ve gençlerimizin hayal ettiği bir kurumdur. Ayrıca yeni rektörün uzun yıllar burada araştırmacı, görevli ve bürokrat olarak bulunması üniversitenin Avrupa Türklerine ve çocuklarımıza yeni eğitim fırsatları bekliyoruz” şeklinde konuştular.
Türk-Alman Üniversitesi Rektörlüğüne Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Prof. Dr. Cemal Yıldız’ın atanması ile birlikte TAU- Türk Alman Üniversitesi Türk Toplumu arasında ilgi odağı olurken Almanya’da faliyet gösteren Türk derneklerinin yönetici kadroları arasında da ilgi ile karşılandı. Çok sayıda STK liderleri Prof. Dr. Cemal Yıldız’dan Almanya Türkleri’ne yüksek öğrenim konusunda olumlu yansımaları ümid eden açıklamalarda bulundular.
Prof. Dr. Cemal Yıldız kimdir?
1964 yılında Düzce’de doğan Prof. Dr. Cemal Yıldız, ilköğrenimini Düzce’de, orta öğrenimini Bolu ve Almanya’da tamamladı. 1988 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirip 1989 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Alman Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Aynı üniversiteden 1992’de yüksek lisans, 1994 yılında doktora derecesini alan Prof. Dr. Yıldız, 1996 yılında yardımcı doçent, 1998 yılında doçent unvanını alıp 2004 yılında profesör oldu. Marmara Üniversitesi ve Yeditepe Üniversitesi’nde lisans ve lisansüstü seviyelerinde Dil Edinimi, Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri, Dilbilim ve Metindilbilim dersleri verdi. 1992-1993 yıllarında Alman DAAD bursu ile Almanya’da Duisburg ve Bochum-Ruhr Üniversitelerinde doktora konusuyla ilgili; 1998, 2001, 2003, 2007 ve 2011 yıllarında kısa sürelerle Almanya’nın Ruhr, Duisburg, Koblenz, Frankfurt, Berlin ve Weingarten Pedagoji Üniversitelerinde dilbilim, yabancı dil ve ana dili öğretimi konularında araştırmalar yapan Prof. Dr. Cemal Yıldız’ın dilbilim, metindilbilim, dil edinimi, yabancı dil ve ana dili öğretimi konularında uluslararası ve ulusal dergilerde yayımlanmış çeşitli makale ve bildirileri bulunmaktadır. Almanya Türkleri için kültür tarihinin önemini öne çıkaran Türk Kültür İzleri konusunda seminerler düzenledi. 2014 yılında Marmara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü, 2014-2021 yılları arasında T.C. Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri, 2021 yılı Ağustos ayından itibaren Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü olarak görev yapan Yıldız, 2022 Haziran ayında Türk-Alman Üniversitesi Rektörlüğüne atandı. Almanca ve İngilizce bilen Yıldız, evli ve iki çocuk babasıdır.
BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sadece Ukrayna için değil tüm dünya için sonuçları olduğunu söyledi.
Scholz, Makine Mühendisleri Derneği (VDMA) toplantısında yaptığı konuşmada, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın, ilk başta Ukraynalılar olmak üzere herkesi etkilediğini belirtti.
Bunun her gün, son olarak da dünkü füze saldırısı görüntülerinde görüldüğünü ifade eden Scholz, "Bunun (savaşın) sadece Ukrayna için değil tüm dünya için, Avrupa ve ülkemiz için de sonuçları olduğunu tespit ettik. Bu sonuçlar da açık bir şekilde görülüyor." ifadelerini kullandı.
Scholz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "açlığı bir silah olarak kullandığını" ve Ukrayna'da limanlara ulaşmayı engellediğini söyleyerek, "Ukrayna'dan ve Rusya'dan gelen tahılın yeniden dünyaya ihraç edilebilmesine katkıda bulunmak uzun zaman aldı." dedi.
Burada, aynı zamanda dünyada birçok ülkenin sadece tahıl konusunda değil gübre konusunda da ne kadar bağımlı olduğunun görüldüğünü aktaran Scholz, enerji sevkiyatı için de aynı şeyin geçerli olduğunu, Putin'in enerjiyi de "bir silah olarak" kullandığını kaydetti.
"Bunu yapacağından her zaman emindim." ifadesini kullanan Scholz, bundan dolayı göreve geldiği aralık ayında çalışanlarına Rusya'nın gazı kesmesi durumda nelerin yapılabileceğini sorduğunu belirtti.
Scholz, bu konuda planlama yapmadığı gerekçesiyle bir önceki hükümeti eleştirdi.
Göreve geldikten sonra önlem almaya başladıklarını aktaran Scholz, kömür santrallerini işletmeye devam etme kararı gibi çeşitli önlemler aldıklarını anlattı.
- Enerji fiyatlarının düşürülmesini istedi
Şansölye Scholz, fosil kaynakların, gaz, kömür ve petrol fiyatlarının "kabul edilebilir seviyeye" düşürülmesinin önemli olduğunu ifade ederek, Avrupa ve Almanya'da bu siyasetin sürdürülmesi gerektiğini söyledi.
Uluslararası alanda bu yönde görüşmelerin yapılmasını isteyen Scholz, bu nedenle enerji fiyatlarının düşürülmesine ilişkin konunun uluslararası görüşmelerde ele alınmasını isteyeceğini ve bugün yapılacak G7 Liderler Zirvesi'nde de gündeme getireceğini kaydetti.
Scholz, Almanya'da uzmanlardan oluşan komisyon tarafından gaz fiyatlarının frenlenmesi için yapılan önerinin, bu fiyatların düşürülmesi konusunda iyi bir temel oluşturacağını belirtti.
Fosil enerjiye bağımlılığın azaltılmasını isteyen Scholz, "Bu nedenle, bu yıl yenilenebilir enerjilerin yayılmasının önünde duran tüm gerekli frenleri gevşetmeye karar verdim." dedi.
- Serbest ticaret anlaşmaları
Başbakan Scholz, Avrupa Birliği'nde (AB) uluslararası serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili onay sürecini eleştirerek, bunun basitleşmesini istedi.
AB'de söz konusu anlaşmaların her ülkenin parlamentosundan, bazı yerlerde bölge yönetimlerinin onayından geçmesi gerektiğine işaret eden Scholz, ABD ile bir sözleşme yapıldığında burada sözleşme ortağının her eyalet değil ABD olduğuna işaret etti.
Scholz, AB'de serbest ticaret anlaşmalarının 27 üye ülkenin hepsinin bu konuda ne söylediğine bağlı olmadan yapılabilmesinin düşünülmesini önerdi.
BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile Çin Merkez Bankası (PBoC) arasındaki 45 milyar dolarlık (350 milyar yuan) döviz takas (swap) anlaşması 3 yıl daha uzatıldı.
ECB'den yapılan açıklamada, Eurosystem açısından bu uzatma anlaşmasının renminbi pazarında aksaklıklar durumunda Avro Bölgesi’ndeki bankaların ani ve geçici likidite sıkıntısının giderilmesine olanak tanıyacağı ve küresel finansal istikrara katkıda bulunacağı belirtildi.
Uzatmanın Avro Bölgesi ile Çin arasındaki ikili ticaret ve yatırım iş birliğinin derinleştirmesine yardımcı olacağı vurgulandı.
Açıklamada, söz konusu anlaşmanın 8 Ekim 2025’ye uzatıldığı belirtilerek, ECB ve PBoC arasında ilk döviz takas anlaşmasının 2013’te azami 45 milyar avro olarak imzalandığı, 2016 ve 2019’da 3 yıl daha uzatıldığı hatırlatıldı.
IWH ülkede şirket iflas trenlerine ilişkin eylül raporunu açıkladı. Buna göre, Almanya'da eylülde şirketlerin ve ortaklıkların iflas başvuruları Eylül 2021’ye göre yüzde 34 artarak 762’ye yükseldi.
Açıklamada, Enstitüsü'nün bir ay önce eylülde iflaslarda yıllık bazda 25'lik bir artış öngördüğü hatırlatılarak, "Bu ay için, IWH'nin öncü göstergeleri yıllık yaklaşık üçte bir oranında daha fazla iflas rakamlarına işaret ediyor. Kasım ayında, artış yüzde 40'u bile aşılabilir.” denildi.
IWH Yapısal Değişim ve Verimlilik Bölümü Başkanı Steffen Müller, konuya yönelik değerlendirmesinde, Almanya’da önümüzdeki aylarda iflas eden şirket sayısının üretim maliyetlerindeki artışın etkisiyle belirgin şekilde artmaya devam edeceğine işaret etti.
Artan iflasların ciddi şekilde kötüleşen ekonomik duruma ek olarak önemli üretim faktörlerinin fiyatlarındaki keskin artıştan kaynaklandığını vurgulayan Müller, ülkede enerji maliyetlerine ek olarak, çalışan ücretleri ve kredi faizleri de arttığını ifade etti.
Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya'da daha yüksek enerji maliyetlerine yol açarken, uluslararası tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ülkede üretim için ithal edilen birçok ara malını daha pahalı hale getiriyor.
Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) para politikasında geri dönüş de Alman şirketlerin finansman maliyetlerini de artırıyor.
Bunlara ek olarak, yasal asgari saatlik ücret, ekimden itibaren 10,45 avrodan 12 avroya yükseltildi. Bununla, Alman şirketler başka bir maliyet faktörüyle karşı karşıya kaldı.
ECB Yönetim Konseyi, 8 Eylül'deki toplantısında bankanın üç temel politika faizini 75 baz puan artırmıştı. Böylece, banka 1999’da Avrupa Ortak Para Birimi'nin kullanılmasından bu yana en yüksek faiz artışına gitmiş oldu. ECB'nin ekonomide resesyon beklentisine rağmen, faiz oranlarını 2011’den beri en yüksek seviyeye çıkarması dikkati çekmişti.
Enerji maliyetlerinin çok yükselmesi nedeniyle son zamanlarda Alman siyaset ve iş dünyasından sanayi şirketlerinde bir iflas dalgası uyarısı gelmişti.
Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği’ne (BVMW) göre, ülkede şirketlerin yüzde 52’si yüksek enerji fiyatları nedeniyle ekonomik varlıklarını tehdit altında hissediyor.
Federal Başsavcılıktan ülke basınına yapılan açıklamada, iki doğal gaz boru hattına en az iki patlamayla kasten hasar verildiğine dair yeterli somut emarenin bulunduğu belirtildi.
Olayın özel öneminden dolayı Federal Başsavcılığın soruşturmayı üstlendiği ifade edilen açıklamada, enerji arzına yönelik ciddi bir saldırı olduğu ve bunun Almanya'nın iç ve dış güvenliğini etkileyebileceği kaydedildi.
Açıklamada, soruşturmayla ilgili hızlı bir sonuç alınmasının da beklenmediği bilgisi paylaşıldı.
Kuzey Akım 1'in iki hattı ve Kuzey Akım 2'deki A hattında 26 Eylül'de yaşanan patlamalar nedeniyle basınç düşmüş, doğal gaz sızıntıları yaşanmıştı.
Rusya ve çok sayıda Batılı ülke, yaşananları sabotaj olarak nitelendirmişti.
Federal Başsavcılıktan ülke basınına yapılan açıklamada, iki doğal gaz boru hattına en az iki patlamayla kasten hasar verildiğine dair yeterli somut emarenin bulunduğu belirtildi.
Olayın özel öneminden dolayı Federal Başsavcılığın soruşturmayı üstlendiği ifade edilen açıklamada, enerji arzına yönelik ciddi bir saldırı olduğu ve bunun Almanya'nın iç ve dış güvenliğini etkileyebileceği kaydedildi.
Açıklamada, soruşturmayla ilgili hızlı bir sonuç alınmasının da beklenmediği bilgisi paylaşıldı.
Kuzey Akım 1'in iki hattı ve Kuzey Akım 2'deki A hattında 26 Eylül'de yaşanan patlamalar nedeniyle basınç düşmüş, doğal gaz sızıntıları yaşanmıştı.
Rusya ve çok sayıda Batılı ülke, yaşananları sabotaj olarak nitelendirmişti.
BERLİN (AA) - Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Ukrayna’da geçici ateşkesin Ukrayna ile Rusya arasında değil, Rusya ile ABD arasında sağlanması gerektiğini söyledi.
Orban, Cicero dergisi ve Berliner Zeitung gazetesine verdiği mülakatta Ukrayna’nın Rusya’ya karşı ancak ABD’den askeri destek aldığı için kendisini savunabildiğini belirtti.
"Geçici ateşkes Rusya ile Ukrayna arasında değil, Rusya ile ABD arasında yapılması lazım." diyen Orban, bundan dolayı Rusya ile ABD’nin anlaşması gerektiğini ve böylelikle savaşın sona erebileceğini söyledi.
Orban, ABD Başkanı Joe Biden'ın Amerikan tarafında doğru müzakereci olmadığını düşündüğünü ifade ederek Biden’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında söylediği sözlerden sonra ikisinin barış görüşmesinde bulunmalarının zor olduğunu kaydetti.
Orban, Biden'ın Putin hakkında söylediği sözlerle ileriye gittiğini belirterek "Şimdi söyleyeceğim şey acımasız gelecek ancak barış için umudun adı Donald Trump’tır." ifadesini kullandı.
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel’in savaşı önleyebileceğine inandığını belirten Orban, Merkel’in Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinden sonra yaptığı eylemlerle 2014'te bir savaşı engellediğini belirtti.
Orban, Angela Merkel'in Kırım krizi sırasında yaptığı eylemleri "ustalık eseri" olarak değerlendirdi.
Bir hukukçu olarak Rusya’nın uluslararası hukuku ihlal ettiğinden hiçbir şüphesi olmadığını ifade eden Orban, bu sebeple Macaristan’ın açıkça Ukrayna’nın yanında olduğunu kaydetti.
BERlİN (AA) - Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, "kabul edilemez" olarak nitelediği Sırbistan'ın vize kurallarının Avrupa Birliği (AB) ile uyumlu hale getirilmesini istedi.
Faeser, ülkeye gelen mültecilerin barınma sorununu görüşmek için başkent Berlin’de eyalet ve yerel yönetimlerin temsilcileriyle bir araya geldi.
Ukrayna’nın yanı sıra Akdeniz ve Balkan güzergahından yeniden çok sayıda insanın Avrupa'ya doğru geldiğini belirten Faeser, sadece Almanya’ya değil AB ülkelerinin genelinde iltica başvurularının ve düzensiz göçmenlerin sayısının arttığını söyledi.
Faeser, bu konuyu bir dizi önemli toplantıda dile getirdiğini, somut olarak Almanya-Avusturya sınırında kontrollerin yapılmasına ilişkin sürenin kasımdan sonra 6 ay daha uzatılacağını belirtti.
Bunun özellikle düzensiz göçmenlerin Almanya'ya girişinin engellenmesi için gerekli olduğunu, Çekya sınırında da kısmi sınır kontrollerin yapıldığını aktaran Faeser, Çek ve Avusturyalı mevkidaşlarıyla yakın iş birliği içinde olduğunu kaydetti.
Faeser, bu iki ülkenin Slovakya sınırında kontroller yapacağı sözünü verdiğini de aktardı.
İçişleri Bakanı Faeser, AB ülkelerinin içişleri bakanları toplantısında Sırbistan’daki durumu ve AB'nin dış sınırlardan sorumlu kurumu Frontex’in daha fazla görev almasının görüşüleceği bilgisini paylaşarak, “Açık söylemek gerekirse Sırbistan’ın vize uygulaması kabul edilemez. Bu da Balkan güzergahındaki haraketliliğe katkı sağlıyor. Sırbistan kendi vize kurallarını AB ile uyumlu hale getirmeli. Bu Alman hükümetinin açık bir beklentisidir.” ifadelerini kullandı.
Faeser, gerçekten acil yardım bekleyen insanlara yardım etmek için düzensiz göçmenleri durdurma konusunda herkesin ortak sorumluluk taşıması gerektiğini vurguladı.
Ukrayna’dan çoğu kadın ve çocuk 1 milyonun üzerinde insanın Almanya geldiğini aktaran Faser, yerel yönetimlerin bu mültecilerin barınması konusunda büyük yükün altında girdiğini söyledi.
Şimdiye kadar bunun üstesinden gelindiğini, ancak yerel yönetimlerin kapasitenin sınırına geldiğini ifade eden Faeser, bunun için federal hükümete ait olan 56 binayı daha mültecilerin barınması için yerel yönetimlerin kullanımına vereceklerini belirtti.
Faeser, federal hükümetin yerel yönetimlerle daha yakın iş birliği içinde olacağını da sözlerine ekledi.