Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Bavyera İçişleri Bakanı Joachim Herrmann Yeni Posta gazetesinin 30’uncu yıl kutlamasında basın özgürlüğüne dikkat çekti. Bakan Herrmann, “Bavyera’nın gelişmesinde 60 yıl boyunca katkıda bulunduğu için Türkiye kökenlilere buradan teşekkür etmek isterim. Basın özgürlüğünü yaşatmak ise çok önem taşıyor. Yeni Posta işte bu 30 yıllık yayın hayatını basın özgürlüğü içinde sürdüren bir gazete” diye konuştu.
Türk ve Alman tarafından siyaset, iş dünyası, kültür sanat, spor ve cemiyet dünyasının önde gelen isimleri konuklar arasında yer aldığı Nürnberg’deki dev buluşmada Hıristiyan sosyal Birlik (CSU) partili Bavyera Eyaleti İçişleri Bakanı Joachim Herrmann kutlamadaki konuşmasında özetle şunları aktardı:
“BAŞBAKAN SÖDER’İN SELAMINI GETİRDİM”
”Size Başbakan Markus Söder’in selamını getirdim. Başbakan Söder ve ben Yeni Posta gazetesi ekibine başarılar diliyor, gazetenin kuruluşunun 30’uncu yılını kutluyoruz. Yeni Posta en köklü ve en güçlü bölgelerarası gazetelerden biri. Bugün 60 yıl geriye doğru baktığımızda sadece zorlukları değil başarı hikayelerini de görüyoruz. Elbette sorunlar var ama bunlar belirgin sıkıntılar değil. Bavyera eyaletine baktığımızda örneğin çalışan kadın sayısının en yüksek eyalet olduğunu görebilirsiniz. Yine suç oranının düşük olduğu bir eyalet görürsünüz. Bavyera’nın gelişmesinde 60 yıl boyunca katkıda bulunduğu için Türkiye kökenlilere buradan bu vesile teşekkür etmek isterim. Öte yandan basın özgürlüğünü yaşatmak ise çok önem taşıyor. Yeni Posta işte bu 30 yıllık yayın hayatını basın özgürlüğü içinde sürdüren bir gazete.”
UĞUR ŞAHİN VE ÖZLEM TÜRECİ ÖRNEĞİ
Dokur Catering salonlarında gerçekleşen ve geniş misafir topluluğunun katılımıyla gerçekleşen programa Bavyera Eyaleti Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Melanie Huml da video mesajla katıldı. Türkçe olarak “Doğum günün kutlu olsun” sözleriyle seslenen CSU’lu Bakan Huml’un mesajı, özetle şöyle:
“Başbakan Markus Söder’in adına ve elbette eyaletimizin Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı olarak 30’uncu yılınızı kutlamaktan mutluluk duyuyorum.
Doğum günü kutlu olsun. Bu kutlama birçok şeyi gösteriyor. Örneğin Türkiye kökenlilerin Bavyera’ya ait olduğunu. Türk kökenliler 60 yıl önce büyük cesaret gösterdiler ve işgücü göçü ile buraya geldiler. Bu süreçte kültürümüzü zenginleştirdiler, ekonomimizi geliştirdiler.
Prof. Dr. Uğur Şahin ve Özlem Türeci bunun en güzle örneği. Bavyera herkese memnuniyetle yurt sunuyor. Kültürel zenginliği önemsiyoruz. Başarılı bir birlikte yaşam için karşılıklı hoşgörü, açık dünya görüşü, saygıya ihtiyaç var. Ve Bavyera’daki insanlar bu yolda devam etmemiz gerektiğini her gün kanıtlıyor. Size haber yapıcılar olarak bundan sonraki yayın hayatınızda başarılar diliyorum.”
Buluşmaya katılan ve selamlama konuşması yapan siyasetçiler arasında Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) Grubu Başkanvekili ve SPD milletvekili İsmail Ertuğ da yer aldı. Sosyal demokrat siyasetçi İsmail Ertuğ da konuşmasında basın özgürlüğü vurgusu yaptı ve Avrupa’da da medyanın baskı olduğuna dikkat çekti. SPD’li politikacı Ertuğ’un konuşmasından öne çıkanlar, şöyle:
AVRUPA’DA DA BASKI ALTINDAKİ MEDYA
“Bugün bu kutlamada olmayı çok arzu eden ancak çalışmaları dolayısıyla katılamayan Bavyera Eyalet Parlamentosu SPD Meclis Grubu Başkanvekili ve Bavyera SPD Genel Sekreteri Arif Taşdelen’in selamını getirdim. Yeni Posta’nın 30’uncu yayın yılı kutlu olsun. Konu medya olunca Avrupa’daki baskı altına alınan medyaya değinmeden geçmek olmaz. Ne yazık ki, Avrupa’da medya özgürlüğü önemli bir tehdit altında. Bunu bir gün söyleyeceğimiz ise asla aklıma bile gelmezdi. Ancak Avrupa’da özellikle de Macaristan, Polonya ve İrlanda gibi ülkelerde basının baskı altında olduğuna endişe ile tanık oluyoruz, bu ülkelere bakınca basın ve ifade özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan özgürlükçü ve bağımsız yayın ilkesi ile okura ulaşan 60 yıllık göçün 30 yılına eşlik etmiş olan Yeni Posta gazetesine nice 30 yıllar diliyorum.”
“DÖNÜŞEN DÖRDÜNCÜ KUŞAĞA DA HİTAP EDİYOR”
Kutlamada bir diğer selamlama konuşması yapan siyasetçi ise Bavyera Eyalet Meclisi Birlik’90/Yeşiller Milletvekili ve Yeşiller Partisi’nin parlamentodaki Aşırı Sağa Karşı Stratejiler Sözcüsü Cemal Bozoğlu oldu. Göçle birlikte son kuşaktaki değişime işaret eden Yeşil politikacı Cemal Bozoğlu’nun konuşmasından satırbaşları ise şu şekilde:
“30 yıl önce burada başlayan bu hikâye tam dört kuşağa ve hatta şimdi beşinci kuşağa eşlik ediyor. İlk kuşağa baktığımızda onları memleketleri ile ilgili konularda bilgilendiriyor hem de Almanya’daki gelişmeleri, yaşantıyı Türkçe olarak evlerine getiriyordu. O zamanlar ben de babam için eve gelen mektupları veya ülke ile ilgili gazetelerdeki gelişmeleri Türkçeye çeviriyordum. Yeni Posta yayına başladığında bu görevi de üstlenmiş oldu. Şimdi Almancayı da çok iyi konuşan, teknolojiyi kullanan dördüncü kuşak dönüştü. İşte bu dönüşüme Yeni Posta gazetesi de ayak uydurdu ve dördüncü kuşağa da hitap ediyor. Yeni Posta gazetesine yayın hayatında başarılar diliyor, tüm ekibi kutluyorum.”
Nürnberg Metropol Bölgesi Türk Toplumu (TGMN) Başkanı Bülent Bayraktar’ın sunuculuğu üstlendiği kutlamada Potenstein Belediye Başkanı Stefan Frühbeisser de söz aldı. Frühbeisser, konuşmasında Türkçe gazetelerin birlikte yaşama katkısına ve her iki toplumun birbirinden haberdar olmasında büyük önem taşıdığına dikkat çekerek Yeni Posta ekibini kutladı.
Nürnberg Başkonsolosluğu Muavin Konsolos Ünal Atçalıoğlu da Yeni Posta gazetesine yayın hayatında başarılar diledi ve yayın ekibini tebrik etti.
“AVRUPA’DAKİ TÜRKÇE MEDYAYA SAHİP ÇIKIN”
Toplantının selamlama bölümünün son konuşmacısı ise Yeni Posta gazetesinin sahibi ve yayıncı Mustafa Bozdurgut oldu.
Mustafa Bozdurgut konuşmasında gazetenin kuruluşundan bu yana tarihçesini aktardıktan sonra dijitalleşen medyaya ayak uydurmayan yayın organlarının silineceklerine dikkat çekti.
Mustafa Bozdurgut’un anlattıklarından öne çıkanlar şöyle:
“Sadece print medya değil, sadece haber portalı değil, sadece mobil uygulama değil dijital platformların hepsinde ve her yerinde olmak zorundayız. Son teknolojik gelişimlerle beraber bilgi de çok hızlı eskiyor, haber bayatlıyor. Hızlı ve doğru habercilik yapabilmek için 7 gün 24 saat haber üretmek, medyanın olmazsa olmazı haline geldi. Yeni Posta ile biz de medyadaki bu dönüşüme ayak uydurduk. Avrupa çapında arkadaşlarımız büyük bir özveri ve gönüllülük bazında haber üretiyor. Teknik ekibimiz, yazıişlerimiz, temsilciliklerimiz, muhabirlerimiz ile hiç durmadan üretiyoruz. Biliyoruz ki, çok uzun bir maratonun içindeyiz. Tüm bunları yaparken 30 yıl boyunca bağımsız, ilerici, özgürlükçü, laik ve doğru habercilikten asla ödün vermedik. Türkiye’deki meslektaşlarımızın ne yazık ki aksine, Avrupa’daki basın ve ifade özgürlüğüne sırtımızı dayayarak gazetecilik yapma şansına sahip olduğumuzun sonuna kadar farkındayız. Türkçeye katkının yanı sıra hem Türkiye-Avrupa arasında hem de Avrupa’da kuşaklar arası köprü kurduğumuzun bilincindeyiz. Kültürler arası ilişkilerin geliştirilmesinde ve uyuma sunduğumuz hizmetin sorumluluğunu taşıyoruz. Ne yazık ki, bu zorlu süreçte ne Türk ne de Alman tarafı bize gereken destekleri sundu. Avrupa’da Türkçe yayıncılık yapan ve var olma mücadelesi veren yayınlara sahip çıkılmasını istiyoruz. Bize bu yolda destek veren, güvenen herkese burada yürekten teşekkürlerimi sunuyor, ekipteki arkadaşlarımı ise ayrı ayrı selamlıyor ve kutluyorum.”
Öte yandan kutlamanın ikinci bölümündeki konuşmacılar arasında şu isimler yer aldı:
İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, Gazeteci-Yazar / Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu DİDF Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çarman, Alman Türk Medya Birliği (ATÜMED) Başkanı Dr. Latif Çelik, CHP Kuzey Bavyera Birliği Başkanı Rıfat Çolak, Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel, Anadolu Gazeteciler ve Spor Yazarları Derneği (ASGD) Başkanı İbrahim Erdoğan, Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi – KONAD Kurucusu ve Yöneticisi Sait Özcan, Yeni Posta Genel Yayın Yönetmeni Işın Ertürk, Orta Frankonya Bölge Valisi Dr. Thomas Bauer, CHP Hannover Birlik Başkanı ve CHP Yurtdışı Örgütlenmelerden Sorumlu Koordinatör Yardımcısı Nihat Yazıcı, Saadet Avrupa Halkla İlişkiler Başkanı Hasan Yazır, Sosyal İşler Başkanı Bahri Tükenmez ve Nürnberg Bölge Halkla ilişkiler Başkanı Musa Tamer, Türkiye-Almanya Film Festivali Başkanı Adil Kaya, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Münih (NHKM) Sözcüsü Anıl Acar, Avrupa Olay yayıncısı Ökkeş Toy, Baba Radio yayıncısı İlhan Baba, Yeni Posta Hessen Temsilcisi Ufuk Evla Bostan, serbest gazeteci İrfan Ergi, Yeni Posta Baden-Württemberg Temsilcisi Temel Işık, Yeni Posta Orta Frankonya Temsilcisi Orhan Kurter, Yardımcısı Yılmaz Sarıgül, spor yazarı ve Ausgburg Temsilcisi Hikmet Konuk, Öztürk gazetesi sahibi Adnan Öztürk, Yurt Gazetesi ve EnBursa Gazetesi yazarı Yüksel Baysal, TV 52 kanalı Gurbetten Sılaya programı yapımcısı ve sunucusu Yunus Coşkuner, iş insanları Ali Turan, Mevlüt Onar, yüksek mühendis Mustafa Dalyanoğlu, Mühübe Gürdoğan, Sedat Kan.
Çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisinin de hazır bulunduğu yemekli buluşma doğum günü pastasının kesilmesi ile son buldu.
Haber: Yeni Posta
Programda konuşan Bielefeld Belediye Meclis Üyesi Bilge Karagöz, “Düşünüyorum da her türlü zorluklara dayandınız, gece demediniz gündüz demediniz çalıştınız, sadece kendinizi değil etrafınızı da düşündünüz ve bizlere gelecek hazırladınız.” dedi.
Açıklamalarda bulunan Dr. Gündoğdu, inceleme-araştırma türünde aldığı ödülle ilgili olarak “Çalışmamın kıymetli seçici kurul tarafından Cevdet Kudret Ödülleri’ne layık görülmesinden onur duydum. Ödülün özenle yazılan veriliş gerekçesi de benim için ayrıca çok kıymetli.” dedi.
Almanya'nın Bonn kentinde yaşayan Filistin asıllı gazeteci Maram Salim, sosyal medya hesabından yaptığı Avrupa'da ifade özgürlüğü olmadığına yönelik eleştirinin ardından, Alman kamusal medya kuruluşu Deutsche Welle'deki (DW) işinden kovuldu.
Salim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Alman basınında yayınlanan bir makalede kendisi ve dört arkadaşının İsrail karşıtı ve antisemitik olmakla suçlandığını, bu nedenle soruşturma geçirip DW Arapça servisinde çalışan diğer arkadaşlarıyla açığa alındığını söyledi.
Salim, "Almanya, düşünce özgürlüğünü desteklediği izlenimini veriyor ancak 'Avrupa'da ifade özgürlüğü olmadığını söylemek' beni açığa almaları ve beni antisemitik olmakla suçlamaları için yeterliydi." dedi.
Sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımın sadece Avrupa'daki ifade özgürlüğü ile ilgili olduğunu vurgulayan Salim, "Ben Avrupa'daki ifade özgürlüğünü eleştirdim, paylaşımlarımda Yahudilerden ya da İsrail'den hiç bahsetmedim ama buna rağmen açığa alındım ve iç ve dış soruşturmaya tabi tutuldum. Daha sonra 7 Şubat'ta DW, bana ve diğer meslektaşlarıma işten çıkarıldığımızı bildirdi. Bugüne kadar bana neden işten çıkarıldığıma dair bilgi verilmedi." diye konuştu.
Salim, şunları kaydetti:
"Ben antisemitik değilim. Ben ifade özgürlüğüne inanan biriyim, din özgürlüğüne inanıyorum. Antisemitik olup olmadığıma dair soruları DW'den veya diğer Alman medyasından alıyorum. İsrail'i eleştirmenin her gazetecinin hakkı olduğuna inanıyorum. Gazeteci ve insan olarak yanlışları gördüğümüz zaman farklı ülkeleri eleştirmek bizim hakkımız.
Almanya'da İsrail'i eleştirmenin kolay olduğunu, Almanya'da İsrail'i eleştirmenin serbest olduğunu söylemeye çalışıyorlar ama pratiğe geldiğinizde, durum farklı. İsrail'i eleştirmekle antisemitik olmak arasında ayrım yapmak gerçekten çok zor. Çünkü bazı noktalarda antisemitik olmakla suçlanacaksınız. Yani konu İsrail olduğunda burada hakkında gerçekten konuşulabilecek çok sayıda kırmızı çizgi var. Hayatının çoğunu Batı Şeria'da yaşamış birisi olarak, Almanya’da İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'de yaptıkları hakkında normal şeyler söylemem bile bana karşı kullanılabiliyor."
Bu olay sonucunda haksızlığa uğradığını ve işsiz kaldığını ifade eden Salim, "Bence DW, İsrail'i eleştiren Filistinli ve Arap gazetecilere yaptıklarını yeniden düşünmeli. İfade özgürlüğünü savunuyorlar ama aslında değiller. Neler olup bittiğini yeniden değerlendirmeliler. Bizim hakkımızdaki dış soruşturmanın hiç de objektif olmadığına inanıyorum. Ve bizim hakkımızda karar soruşturmadan çok önce verilmişti. Dolayısıyla DW çalışanlarını araştırmak üzere seçtikleri komitelerini yeniden değerlendirmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
- DW'den açıklama
Deutsche Welle'de konuyla ilgili yayımlanan bir haberde, kurum tarafından Arapça Servisindeki antisemitizm iddialarını araştırmak üzere bir komisyon kurulduğu, komisyonun yaptığı araştırma sonucu "görevi kötüye kullanma" vakaları tespit edildiği ancak kurumda yapısal bir antisemitizm sorunu bulunmadığı belirtildi.
Haberde görüşlerine yer verilen DW Genel Müdürü Peter Limbourg, söz konusu beş çalışanın işten çıkarılması için işlemlerin başlatıldığını, diğer sekiz şüpheli vakanın incelendiğini ifade etti.
Limbourg, kurum içi incelemeler sırasında da üç şüpheli vakanın tespit edildiğini aktarırken Arapça Servisi şefinin de görevi bırakmak istediğini ve bu talebin kurum tarafından kabul edildiğini söyledi.
Limbourg, "Vergilerle finanse edilen bir Alman kurumunda antisemitizm şüphesinin olması bile bu ülkede yaşayan ve dünya genelindeki tüm Yahudiler için tahammül edilemez olmalı." ifadelerini kullandı.
DW'nin ne antisemitizm ne de İsrail nefretine göz yumabileceğini kaydeden Limbourg, ayrıca kurum içinde bu konudaki davranış kurallarının daha keskin hale getirileceğini vurguladı.
(AA)
Almanya’nın Schweinfurt kenti yakınlarındaki Collenberg kasabasında yaşayan Azerbaycan’lı Aliyev ailesinin Nicat ismindeki 5 yaşındaki kreşe giden oğlu polisler tarafından uykudan alınarak Babası Vusal Aliyev ile birlikte yurdışı edildi.
Aschaffenburg 2017 doğumlu şu anda 5 yaşındaki Nicat’ın annesi Ayşen Aliyeva, gazetemize açıklamada bulundu. Almanya’ya 2015 senesinde eşim Vusal Aliyev ile birlikte gelerek yabancılar dairesine sığıma başvursunda bulunduk.Yabancılar dairesi yetkilileri önce Mittenberg kasabasına sonra Nürnberg yakınlarında bulunan Zirndorf kentindeki Asylheim denilen sığınma evine daha sonra da Schweinfurt kenti yakınlarındaki Collenberg sığınma evine yerleştirildik.İlticalık başvurumuzun sonucunu beklerken,eşime çalışabilirsin izni verildi. Eşim farklı firmalarda 4 sene çalıştı.Sosyalamt bize maddi konuda yardımcı olmadığından kurslarımızı kendi olanaklarımızla başardık.Collenberg’de eşim ve çocuğumla 24 kasıma 2021 tarihine kadar mutlu,huzulu bir aile yaşantımız vardı.
Çocuğumu benden ayırdılar
Ayşen Aliyeva şu andda baku’de olan eşiyle yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili şunları söyledi: Collenberg‘de bir arkadaşıma çay içip sohbet etmeye gittiğim 24 Kasım 2021akşamı saat 20:00’de polis eve baskın yapmış ve eşime yurtdışı edilme kararı olduğu söylenerek,uyuyan çocuğumla birlikte eşim evden alınıp ertesi gün sabah uçağı ile Baku’ya gönderilmiş.Polislere, bu ülkede kalabilmem için yaptıpımız itiraza henüz yanıt gelmedi.Sonuç gelmden nasıl gönderirsiniz,nasıl yurtdışı edersiniz demiş fakat eşimin konuşmasına sinirlenen polisler, evdeki uyuyan çocuğuda kucaklayıp ve derdinizi sonra anlatısınız binin arabaya,en kısa zamanda eşinide yanına göndereceğiz demiş. Çocuğumuda kimliksiz olarak sadece Urkunde denilen doğum belgesiyle göndermişler.
Yurrtdışı kararına karşı yaptığımız itiraz dilekçemizin sonucunu bekliyoruz
Ayşen ‘’yurtdışıyla ilgiliğ verilenkarara yapılan itiraz dilekçemize mahkeme karar vermedi. Mahkeme tarihi gelmeden 5 yaşındaki çocuğumla birlikte eşimin yurt edilmesi çevrede oturanlarla birlikte mahkeme kararını bekleyen avukatımızı ve bize danışmanlık yapan hayır kurumu Karitas yöneticilerini şaşışarak tekrar itiraz dilekçesi verildi’’dedi.
Psikolojik ve Nörölojik Tedavi Görüyorum
Sinirlerinin çok yıprandığını,Psikolojik tedavi gördüğünü belirten Ayşen,eşim ile birlikte biricik yavrumun sınırdışı edilmesinin ardından hergün korku ve tedirginlik içinde yaşıyorum.Allah kşmseyi çocuğundan ayırmasın.
Biz terörist değiliz
Polisin kendilerine "terörist muamelesi" yaptığını ve tramvatize olduklarını kaydeden Ayşen, avukata başvurduğunu ve eşiyle çocuğunu Almanya’ya geri dönebilmeleri için elinden geleni yapacağını belirterek Türk basını başta olmak üzere tüm basın yayın organları ile karitas gibi yardım kuruluruluşlarından destek istiyorum dedi. Ayşen,biz terörist değiliz ve Almanya’nın insan haklarını savunan ülke olduğunu düşünerek bu ülkeye gelip iltica ettik.
Yeni mahkeme tarihi Mart ayında
Ayşen Aliyeva’nın Avukatı Kristin Möller, Aliyev ailesi hakkında yurdışıyla ilgili 2019 senesinde verilmiş bir karar var fakat bu karara red itiraz dilekçesi verdik.İtirazımızı dikkate alan mahkeme, anne Ayşen durumunu terkar görüşmek üzere 28 Mart 2022 Saat:10:00 için gün randevu verdi Mahkeme tarihi gelemden mahkeme kararı olmadan,ülkeyi terk etme yönünde bildirim yapılmasının hukuk dışı karar dedi.
Hastahane doktorları,çocuğu muayne etmek istememiş
Alman doğumlu olan çocuğum tedavi için götürüldüğü hastahane başhekimi ‘’bu çocuk Alman doğumlu ve en hızlı şekilde büyük elçilik üzerinden bu çocuğun Azerbaycan’da olduğunu ve Azerbaycan vatandaşı oldupunu bildiren bir yazının büyük elçilik üerinden gelmesi gerektiği belirtilerek muaynede zorluk çıkarılmış.
Çocuğum hasta olmuş ve taravma geçirmeye başlamış
Polisin tutum ile birlikte Göçmen dairesinin yurtdışı kararına isyan ederek,yurtdışı kararının"insanlık dışı" bir karar olarak nitelendiren Aliyeva,küçük yaşta bir çocuk anneden nasıl koparılarak gönderilir. Gönderilecekse benşmle gönderselerdi.Çocuğum, hergün anne diye ağlıyormuş.Travma geçiren çocuğum psikolojik sorunlar yaşamaya başladığından altına kaçırmaya başlamış.Çocuğum burdayken altına çiç yapmıyordu. Polis görünce korkudan altına çiş yapmaya başlamış.
Ölürümde geri dönmem
Politik suç yüzünden babasının kaybolduğunu ve annesininde siyasi suçdan dolayı cezaevinde olduğunu belierten Ayşen Aliyeva, ‘’iticalığım kabul edilmeyip geri gönderidiğimde nasıl bir sorunla karşılacağını bilemiyorum. Bu nedenle,karar ne olursa olsun ülkemize geri dönmek yerine Almanya’da veya Avrupa Birliği ülkelerinden birinde kalıp, buralarda ölmek istiyorum. Avrupa’nın en güçlü üllesi olarak bilinen ve insan haklarının var olduğu belirtilen Almanya 3 kişiyi barındırmayacaksa yazıklar olsun.Bu ülke bizi barındıramaycaksa, geri gönderilecek ülke kendi ülkemiz değil Avrupa ülkelerinden bir başkası olsun’’ dedi.
Sınırdışı dışı kararı önceden bildirildi
Yetkililer aileye geçerli oturumları olmadığı için sınır dışı kararının bildirildiğini, ancak gönüllü olarak ülkeyi terk etmedikleriden, zorla sınır dışı yöntemine başvurulduğunu öne sürdü.Yasal düzenlemelerin öngördüğü şekilde zorunlu sınır dışı uygulamasına başvurulduğu açıklamalara eklendi.
Ilhan Baba-Schweinfurt
Avrupa Komisyonu Yapısal Reform Destek Bölümü Genel Müdürü Mario Nava yerel ve taraflı bir gazetemize yaptığı açıklamada “"İki devletli çözüm, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyumlu olmadığı için Avrupa Birliği tarafından kabul edilebilir değil. Bu çözüm, BM çerçevesinde yapılan ve üzerinde anlaşmaya vardan onlarca yıllık çalışmayla tezat teşkil eder. Birleşmiş Milletler göstergelerine göre iki Kıbrıs toplumu eşittir ve öngörülen iki toplumlu, iki bölgeli federasyon siyasi eşitlik ilkesine dayanmaktadır?” açıklamasını yapmış. Daha doğrusu “Buyurmuş.”