Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

KÖLN (AA) - Almanya'nın en büyük medya grubu Axel Springer'in Yönetim Kurulu Başkanı Mathias Döpfner, dünya çapındaki tüm Yahudilerin Almanya'ya göç etmesi için diğer göçmenlere göre ayrıcalıklı muamele gösterilmesi ve ülkedeki Yahudi nüfusunun arttırılması gerektiğini ifade etti.

Welt gazetesinde bir köşe yazısı kaleme alan Döpfner, Yahudi sayısının artmasıyla Almanya'daki işletmelerin daha iyi çalışacağını ve Yahudilerin ülkedeki Müslümanlara karşı denge unsuru oluşturacağını iddia etti.

Yahudi karşıtlığının küresel çapta arttığını belirten Döpfner, Almanya'nın daha fazla Yahudi göçünü teşvik ederek ülkedeki Yahudi sayısının arttırılması gerektiğini belirtti. Döpfner, Yahudi yaşamının Alman kültürünün bir parçası olduğunu savunarak, Yahudi karşıtlığının Almanya'da yeri olmadığını ifade etti.

Döpfner, "Dünya giderek daha fazla Yahudi aleyhtarı hale gelirken Almanya sistematik olarak iş, bilim, sanat ve teknoloji alanlarındaki en büyük yetenekleri kendi ülkesine çekiyor. Bu, küresel antisemitizme karşı bir sinyal olacak ve muhtemelen Almanya'nın refahı için son derece etkili bir program olacaktır." dedi.

Dünya çapındaki tüm Yahudilerin Almanya'ya göç etmesi konusunda diğer göçmenlere göre ayrıcalıklı muamele gösterilmesi gerektiğini savunan Döpfner, "Ancak şu anda Yahudi göçmen akınından söz edilmiyor. Tam tersine, giderek daha fazla Alman Yahudisi ülkeyi terk ediyor. Almanya'daki Yahudiler, yanlış ve başarısız göç politikalarının bir sonucu olarak kendilerini giderek daha fazla güvensiz ve istenmeyen hissediyorlar." ifadelerini kullandı.

- Eylülde eksi 15,4 puan olan Genel Yatırımcı Güven Endeksi bu ay eksi 13,8 puana çıktı
 

BERLİN (AA) - Avro Bölgesi'nde yatırımcı güven endeksi, üç aylık düşüşün ardından ekimde yükseldi.

Piyasalara ilişkin araştırmalar yapan ve merkezi Frankfurt'ta bulunan Sentix, ekim ayına ilişkin Avro Bölgesi Genel Yatırımcı Güven Endeksi verilerini açıkladı.

Buna göre, eylülde 15,4 puan olan Avro Bölgesi Genel Yatırımcı Güven Endeksi, bu ay 1,6 puanlık artışla eksi 13,8'e yükseldi. Üç aylık düşüşün ardından ekimde yükselen endekse ilişkin beklenti, eksi 15,9'a düşmesi yönündeydi.

 

Yatırımcıların gelecek 6 aya ilişkin beklentilerini ölçen Beklentiler Endeksi, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) faiz indirimleri ve Çin hükümetinin son dönemde açıkladığı teşviklerin etkisiyle eksi 8 puandan eksi 3,8 puana çıktı.

Mevcut Durum Endeksi de eksi 22,3 puandan eksi 23,3'e gerileyerek, art arda düşüşünü dördüncü aya taşıdı.

Sentix açıklamasında, "Ekonomideki düşüş eğilimi şimdilik durdu. Dolayısıyla Avro Bölgesi ekonomisi ekonomik durgunluktan çıkmak için bir girişime başlıyor." ifadeleri yer aldı.

Yatırımcı güveni anketi, 3-5 Ekim'de 1150 yatırımcının katılımıyla gerçekleştirildi.

 

- Alman ekonomisi "resesyon" modunda

Öte yandan, Avro Bölgesi'nin en büyük ekonomisi olan Almanya için Sentix Yatırımcı Güven Endeksi, ekimde 3,2 puanlık artışla eksi 31,5 puana çıktı. Endeksin art arda 3 aydır gerilemesinin ardından yükselmesi dikkati çekti.

Almanya'da Mevcut Durum Endeksi ise eksi 48 puandan eksi 47,8 puana yükseldi.

Alman ekonomisinin "halen resesyon modunda" olduğunu belirten Sentix, "Şimdiye kadar iyileşen ekonomik görünüm sadece dünya ekonomisinden gelen küresel teşviklere dayanmakta. Özellikle Çin'deki son büyüme ivmesi Almanya'daki beklentiler üzerinde etkili oluyor. Bununla birlikte, tepki hala mütevazı kalıyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

BERLİN (AA) - Almanya'da Başbakan Olaf Scholz'un liderliğindeki hükümetin büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Genel Sekreteri Kevin Kühnert'in görevinden istifa ettiği bildirildi.

Kühnert, parti üyelerine yazdığı mektupta birkaç gün önce partinin eş başkanları Saskia Esken ve Lars Klinbeil’e görevinden istifa edeceğine dair bilgi verdiğini belirtti.

 

İstifana sağlık sebeplerini gerekçe gösteren Kühnert, "Görevim ve seçim kampanyası için gerek duyduğum enerjiye öngörülebilir bir gelecekte tekrar sağlığıma kavuşmak için ihtiyacım var." ifadesini kullandı.

Kühnert, Eylül 2025'te yapılacak genel seçimlerde de milletvekilliği için de tekrar aday olmayacağını kaydetti.

 

2021'de milletvekili ve SPD Genel Sekreteri seçilen ve Kühnert, öncesinde SPD'nin gençlik teşkilatı olan Jusos'un Genel Başkanlığını yapmıştı.​​​​​​​

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının birinci yılı dolayısıyla düzenlenen Filistin'e destek gösterisinde polis sert müdahalede bulundu.

Neukölln ilçesinde bulunan Südstern metro istasyonunun yanındaki meydanda Filistin'e destek gösterisi için yüzlerce kişi toplandı.

İsrail'in Gazze ve Lübnan'a yönelik saldırılarına tepki gösterilen eylemde Filistin ve Lübnan bayrakları ile "Soykırımı fonlamayı durdurun", "Almanya, 16 binden fazla çocuğun öldürülmesine yardım etti", "Hiçbir can diğerinden daha değersiz değil her yerde cinayetleri durdurun" ve "Gazze, Batı Şeria, Lübnan-kitlesel cinayetleri durdurun" yazılı dövizler taşındı.

Göstericiler, "İsrail terör devleti", "Almanya finanse ediyor, İsrail bombalıyor", "Kadın katili İsrail", "Hepimiz Filistinliyiz", "Filistin’e özgürlük", "Tüm Berlin polisten nefret ediyor" ve "Lübnan’a özgürlük" sloganları attı.

Geniş güvenlik önlemleri alan polis, eylemi sonlandırarak göstericilere sert müdahalede bulundu ve gösteriye katılanlara karşı biber gazı kullandı.

Çok sayıda göstericinin gözaltına alındığı eyleme İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg de katıldı.​​​​​​​

 

 

 

 
Türkiye'nin özeti İstanbul'da, bazı ziyaretler ve sergi açılışında bulunmak üzere gelen Macar delegasyonu, temasları sonrasında Üsküdar'da Fahri Konsolos Osman Şahbaz'ın misafiri oldular.
 
MACARISTAN İTFAIYE BIRLIĞI BAŞKANI TÜMGENERAL TIBOR DOBSON' DEN MACARISTAN FAHRI KONSOLOSU OSMAN ŞAHBAZ'A İADE-İ ZİYARET
 
2020 yılı Eylül ayında davetleri üzerine Macaristan'ın Başkenti Budapeşte'de İtfaiye Birliğinin merkezinde ziyaret gerçekleştiren Fahri Konsolos Osman Şahbaz'a üç sene sonra iade-i ziyareti Tuğgeneral Tibor Dobson ve heyeti gerçekleştirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ile yakın ilişkileri olan Macaristan İçişleri Bakanlığı Arama Kurtarma Kurumu İtfaiye Birliği Tümgeneral Başkan Tibor Dobson, Genel Sekreter Hegymegi Ildikó, sanatçı kuyumcu Szabó Tamás ve Macaristan İstanbul Başkonsolosluğu Liszt Enstitüsü Macar Kültür Merkezi Müdürü Áron Sipos, Macaristan Fahri Konsolosu Osman Şahbaz'a nezaket ziyaretinde bulundular.
 
Asya ve Avrupa'nın kesişim noktası İstanbul
Macaristan itfaiye ve kurtarma çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgi veren Tümgeneral Dobson,
'' Her yıl olduğu gibi, itfaiyecilik haftası vesilesiyle düzenli-modern anlamda hem Budapeşte hem de İstanbul İtfaiyesi’nin kurucusu Macar Kont Ödön Széchenyi’yi İstanbul Feriköy Katolik mezarlığında, mezarı başında çelenk bırakılıp saygı duruşunda bulunarak andık. Ayrıca, İstanbul Başkonsolosumuz Attila Pintér, Kültür Müdürümüz Áron Sipos, Müdür Yardımcımız Gergő Kovács, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Afet Hazırlık Şube Müdürü Emir Fatih Akbulat, İtfaiye Müdür Yardımcısı. Evrim Engin, İtfaiye Eri Suat Alp bu törende bizlerle birlikte oldular. 
Ayrıca Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa kampüsündeki Misafirperver Bir Devlet dostluk sergisi açılışına katıldık. Çok verimli ve faydalı bir ziyaret gerçekleştirdik. Bizde kendilerini Macaristan Budapeşte'ye davet ettik. Asya ve Avrupa'nın kesişim noktasındaki Boğazın ihtişamının yansıdığı İstanbul'a her gelişimde heyecanlanıyor ve kendimi evimde hissediyorum'' dedi.
 
Üç imparatorluğa başkentlik yapan şehir: İstanbul
Konsolos Şahbaz, '' Nazik ziyaretlerinizden dolayı size ve heyetinize çok teşekkür ediyorum. 
Üç imparatorluğa başkentlik yapan, 10.000 yıla yakın geçmişi olan tarihi ve modern İstanbul'u bir arada yaşayabilmek ayrı bir zenginliktir. İstanbul aynı zamanda çok önemli ve ciddi turizm destinasyonudur. Üsküdar Salacak'tan baktığınızda harika bir İstanbul'u Kız Kulesi'ni, tarihi yarımadayı, Pera'yı görebiliyorsunuz'' dedi.
 
Samimi ve sıcak bir havadaki kahvaltılı toplantı sonrası Türk kahvesi ve tatlısı tadımıyla devam etti. 
Ziyaret sonrası karşılıklı hediyeler verildi. Şahbaz Orgeneral Tibor Dobsona özel olarak ürettikleri çoraplardan ve takdim etti.
Tümgeneral Tibor Dobson ve Tamás Szabó ise Macar itfaiyeci Kont Gróf Széchenyi Ödön Paşa hatırası çalışmalarını içeren gümüş madalya takdim etti.
 
 
 
 

Hannover, im September 2024. Aktuelle Themen und künftige Herausforderungen gemeinsam bewältigen: Im September informierte die Vergölst GmbH Partnerbetriebe umfänglich über aktuelle Neuigkeiten aus dem Lkw-Geschäft, den Einsatz von künstlicher Intelligenz im Werkstattalltag, ein breites Portfolio von möglichen Autoservices sowie vieles mehr. Für das Franchise-Team rund um Leiter Emanuel Buddensiek steht dabei eine Botschaft im Fokus: Gemeinsam mit den Partnern Bedürfnisse erfassen und Lösungen entwickeln.

İsrail’in Gazze’ye ve Lübnan’a saldırılarını izlerken aklıma hep Vietnam geliyor.

Dönemin güçlü devi, önünde hiçbir gücün duramayacağına inanılan ABD, bu savaşta 58 bin askerini kaybetti. Savaşın son yıllarında ABD’li anneler ABD hükümetini eleştiren ve suçlayan büyük bir protesto düzenlediler. Sloganları çok manidardı ve gerçekleri yansıtıyordu: “Bizim evlatlarımızın Vietnam’da ne işi var, niye başkasının toprakları için ölüyorlar.”

 

Vietnam savaşı ardından yaşanan bu infial “Vekalet Savaşları”nı ortaya çıkardı.

ABD Vietnam savaşından sonra hiçbir savaşında veya işgalinde ABD askerlerini göndermedi, gönderdiyse de ön saflara kendi askerini değil, para ile tuttuğu “paralı askerleri” öne sürdü. Kendi evlatlarını kurban etmemek için paralı askerlere maaş, lojistik destek, silah desteği ve savaş araç gereci vermeyi tercih etti.

 

Vietnam savaşından alınacak çok dersler var.

Askeri stratejist değilim ama düz mantıkla bile bazı hesapları görmek mümkün.

Vietnam Savaşı raporlarını okurken, dikkatimi çeken en önemli askeri strateji konularından biri, işgal edilen toprakların elde tutulabilme çabasıydı. Bunun için gereken insan sayısı, harcanan enerji, silah, lojistik destek, gıda, ilaç, yakıt ve benzeri destekler inanılmaz boyutta idi.

 

Örneğin ABD ordusunun bir Vietkong köyünü yaka yıka ele geçirmesi için 500 asker gerekiyor idiyse bu köyün topraklarını ve bu köyü Güney Vietnam’a bağlayan yolları, sızma olmaması, tuzaklar kurulmaması için koruyabilmesi ancak asgari 10 misli (5 bin) askerle olabiliyordu.

 

Gelelim günümüze; İsrail’in Türkiye’nin sınırlarına kadar gelebilmesi ve Doğu Akdeniz’den Irak sınırına kadar bu bölgeyi koruyabilmesi için önce Lübnan sonra da Suriye topraklarını yakıp yıkarak ve düşmanı sıfırlayacak düzeyde yok ederek ilerlemesi gerekiyor. Bu bağlantısını İsrail’in kuzey hududuna kadar da kuş uçurtmayacak şekilde koruması için de on binlerce piyade askerine, askeri araca, silaha ve elektronik cihazlara ihtiyacı var.

 

İsrail’in hedefi büyük olasılıkla ABD’nin 2012’de işgal ettiği ve halen kontrolünü elinde tuttuğu Suriye’nin petrol yatakları. Her ne kadar bu petrol yatakları ABD’nin vekalet güçlerinin yönetimindeyse de ana kontrol ABD’nin elinde. Söz konusu ABD yönetimindeki Petrol yataklarının büyük bir bölümü, Suriye’nin doğu bölgelerinde Irak sınırı ile kuzeydoğuda Haseke yakınlarındaki Deyr ez Zor vilayetinde yer almakta.

 

Zaten sorun da burada başlamakta.

 

İsrail’in bu bölgeye korunaklı bir şekilde ulaşabilmesi için Suriye-Lübnan sınırının kuzeyinde ve doğusunda yer alan Rus Askeri Üslerinin arasından geçmesi gerekmektedir ki, Suriye-Rusya Stratejik İsbirliği Anlaşması nedeni ile bunu başarması neredeyse olanaksız gibi.

 

Bu nedenle de İsrail’in, ABD’den aldığı askeri harekat desteği hangi boyutta olursa olsun, Suriye’yi güneyden kuzeye veya güneyden kuzey-doğuya ulaşacak şekilde yarıp ilerlemesi ve de geçtiği yerleri koruması, konvansiyonel silahlarla olanaksız.

Bu koşullarda Orta Doğu’nun yeniden oluşturulması, şekillendirilmesi ve sınırların yeniden düzenlemesi hedefli yaşanmakta olan acımasız savaşın, Türkiye’yi de içine alması neredeyse imkansız gibi.

Tabi bu söylediklerim normal savaş koşulları içinde geçerli varsayımlar. İsrail’in şeytani planlarını ve niyetlerini okuyabilen bir teknolojiye sahip olmadığımız için mevcut enstrümanlar üzerinden yorum yapabiliyoruz.

 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili

 

İsrail’in Gazze’ye ve Lübnan’a saldırılarını izlerken aklıma hep Vietnam geliyor.

Dönemin güçlü devi, önünde hiçbir gücün duramayacağına inanılan ABD, bu savaşta 58 bin askerini kaybetti. Savaşın son yıllarında ABD’li anneler ABD hükümetini eleştiren ve suçlayan büyük bir protesto düzenlediler. Sloganları çok manidardı ve gerçekleri yansıtıyordu: “Bizim evlatlarımızın Vietnam’da ne işi var, niye başkasının toprakları için ölüyorlar.”

 

Vietnam savaşı ardından yaşanan bu infial “Vekalet Savaşları”nı ortaya çıkardı.

ABD Vietnam savaşından sonra hiçbir savaşında veya işgalinde ABD askerlerini göndermedi, gönderdiyse de ön saflara kendi askerini değil, para ile tuttuğu “paralı askerleri” öne sürdü. Kendi evlatlarını kurban etmemek için paralı askerlere maaş, lojistik destek, silah desteği ve savaş araç gereci vermeyi tercih etti.

 

Vietnam savaşından alınacak çok dersler var.

Askeri stratejist değilim ama düz mantıkla bile bazı hesapları görmek mümkün.

Vietnam Savaşı raporlarını okurken, dikkatimi çeken en önemli askeri strateji konularından biri, işgal edilen toprakların elde tutulabilme çabasıydı. Bunun için gereken insan sayısı, harcanan enerji, silah, lojistik destek, gıda, ilaç, yakıt ve benzeri destekler inanılmaz boyutta idi.

 

Örneğin ABD ordusunun bir Vietkong köyünü yaka yıka ele geçirmesi için 500 asker gerekiyor idiyse bu köyün topraklarını ve bu köyü Güney Vietnam’a bağlayan yolları, sızma olmaması, tuzaklar kurulmaması için koruyabilmesi ancak asgari 10 misli (5 bin) askerle olabiliyordu.

 

Gelelim günümüze; İsrail’in Türkiye’nin sınırlarına kadar gelebilmesi ve Doğu Akdeniz’den Irak sınırına kadar bu bölgeyi koruyabilmesi için önce Lübnan sonra da Suriye topraklarını yakıp yıkarak ve düşmanı sıfırlayacak düzeyde yok ederek ilerlemesi gerekiyor. Bu bağlantısını İsrail’in kuzey hududuna kadar da kuş uçurtmayacak şekilde koruması için de on binlerce piyade askerine, askeri araca, silaha ve elektronik cihazlara ihtiyacı var.

 

İsrail’in hedefi büyük olasılıkla ABD’nin 2012’de işgal ettiği ve halen kontrolünü elinde tuttuğu Suriye’nin petrol yatakları. Her ne kadar bu petrol yatakları ABD’nin vekalet güçlerinin yönetimindeyse de ana kontrol ABD’nin elinde. Söz konusu ABD yönetimindeki Petrol yataklarının büyük bir bölümü, Suriye’nin doğu bölgelerinde Irak sınırı ile kuzeydoğuda Haseke yakınlarındaki Deyr ez Zor vilayetinde yer almakta.

 

Zaten sorun da burada başlamakta.

 

İsrail’in bu bölgeye korunaklı bir şekilde ulaşabilmesi için Suriye-Lübnan sınırının kuzeyinde ve doğusunda yer alan Rus Askeri Üslerinin arasından geçmesi gerekmektedir ki, Suriye-Rusya Stratejik İsbirliği Anlaşması nedeni ile bunu başarması neredeyse olanaksız gibi.

 

Bu nedenle de İsrail’in, ABD’den aldığı askeri harekat desteği hangi boyutta olursa olsun, Suriye’yi güneyden kuzeye veya güneyden kuzey-doğuya ulaşacak şekilde yarıp ilerlemesi ve de geçtiği yerleri koruması, konvansiyonel silahlarla olanaksız.

Bu koşullarda Orta Doğu’nun yeniden oluşturulması, şekillendirilmesi ve sınırların yeniden düzenlemesi hedefli yaşanmakta olan acımasız savaşın, Türkiye’yi de içine alması neredeyse imkansız gibi.

Tabi bu söylediklerim normal savaş koşulları içinde geçerli varsayımlar. İsrail’in şeytani planlarını ve niyetlerini okuyabilen bir teknolojiye sahip olmadığımız için mevcut enstrümanlar üzerinden yorum yapabiliyoruz.

 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili

 

BOLU (AA) - Bolu'da milli futbolcu Melih Demiral'ın heykeli, törenle açıldı.

Demiral'ın 2024 Avrupa Şampiyonası'ndaki Türkiye-Avusturya maçında "bozkurt" işareti yaptığı anı simgeleyen heykel, Karaçayır Mahallesi Şehit Selen Paşa Caddesi'ndeki dönel kavşağa yerleştirildi.

 

Heykelin açılış töreninde konuşan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, o dönem UEFA tarafından Demiral'a 2 maç ceza verilmesini tepki gösterdiklerini belirterek, futbolcunun heykelini dikeceğini söylediklerini hatırlattı.

En büyük tepkisinin emperyalizme olduğunu dile getiren Özcan, "Hep çifte standartlılar. İspanyol sporcu gol atıyor, boğa işareti yapıyor buna ceza yok çünkü boğa İspanyolların simgesi. Türk dünyasının simgesi de bozkurt. Bu hareketi yapınca niye ceza veriliyor?" dedi.

Heykelden bazı kesimlerin rahatsızlık duyduğunu söyleyen Özcan, "sözde değil, özde milliyetçi" olduklarını, verdikleri sözü tuttuklarını sözlerine ekledi.

 

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Türk dünyası diasporalarından gençleri TEKNOFEST’te buluşturdu. 
 
Yurt dışında eğitimlerini sürdüren ve YTB desteğiyle TEKNOFEST’e katılan genç mühendis adayları, Türk Devletleri Teşkilatı 2. Diaspora Gençleri Forumu kapsamında üye devletlerin diasporalarından gelen gençlerle festivalde buluştu.
 
YTB, 2018 yılından itibaren TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’nde yurt dışında yaşayan vatandaşların yer almasını sağlayarak çeşitli projeler gerçekleştiriyor. Diasporalar arası iş birliğine her fırsatta dikkat çeken YTB, TEKNOFEST’te bu yıl bir ilke imza attı. YTB, Türk Devletleri Teşkilatı 2. Diaspora Gençleri Forumu kapsamında ülkemizde bulunan üye devletlerin diasporalarından 25 genci, diasporamıza mensup 30 genç mühendis ile Adana’da gerçekleşen TEKNOFEST’te buluşturdu.
 
YTB Başkanı Abdullah Eren de gençlerle bir araya gelerek bir konuşma yaptı.
 
"BU TEKNOLOJİ FESTİVALİ MUAZZAM BİR FESTİVAL"
 
YTB olarak her yıl Avrupa'da doğmuş, büyümüş ve özellikle mühendislik alanında eğitim alan gençleri TEKNOFEST’e getirdiklerini belirten Eren, Türkiye’nin teknoloji hamlesine diasporadan gençlerin şahit olduğunu anlattı. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarla, Türkiye'de yaşayan vatandaşları ayırmadıklarını ifade eden Eren, “Biz Türkiye'nin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarıyla ilgilenen kurumu olarak, Türkiye'nin diaspora kurumu olarak, Avrupa'da doğmuş, büyümüş ve özellikle mühendislik alanında eğitim alan sizin gibi genç kardeşlerimizi, Avrupalı Türkleri buraya getiriyoruz. Daha önce kardeş ülkemiz Azerbaycan’da bu festivali düzenlemiştik. Birincisi, bu teknoloji festivali muazzam bir festival. Dünyanın en büyük uzay, havacılık ve teknoloji festivali. Burada Türkiye'nin savunma sanayi başta olmak üzere yüksek teknoloji ürünlerinde gelmiş olduğu noktayı görüyoruz. Yaptığımız uçakları, helikopterleri, roketleri, füzeleri, birçok şirketimizin ortaya çıkarmış olduğu yüksek teknoloji ürünlerini görüyoruz” dedi.
 
"GENÇLERİMİZİ KÖKLERİYLE BULUŞTURMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
 
Türkiye'nin genç mühendislerinin neler yapabildiğini tüm dünyanın gördüğünü dile getiren Eren “Yurt dışında yaşayan insanlarımız da bu heyecana ortak olsun istiyoruz. O yüzden özellikle ilk TEKNOFEST'ten itibaren, 2018'den itibaren yurt dışındaki gençlerimizi, sizler gibi genç kardeşlerimizi bu alana getiriyoruz. Bu yıl ise diasporamızdan getirdiğimiz 30 genç kardeşimiz ile Türk Devletleri Teşkilatı 2. Diaspora Gençleri Forumu kapsamında üye devletlerin diasporalarından getirip ülkemizde misafir ettiğimiz 25 genç TEKNOFEST’te birbirleriyle tanışma fırsatı buldu. Bundan sonra da yurt dışındaki gençlerimizi kökleriyle buluşturmaya, ana vatanlarında birbirleriyle hemhal kılmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
 
Program kapsamında YTB Başkanı Eren TEKNOFEST alanını gençler ile birlikte gezdi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Son GELİŞMELER

FOTO GALERİ

AJet Avrupa’da hedef büyütüyor - Almanya’da 100 Türk acente ile stratejik toplantı

YTB Başkanı Eren Manastır’daki Yeni Cami’nin müze olarak hizmete açılmasına tepki gösterdi

YTB Başkanı Abdullah Eren: “Kerkük Türklerinin uyarıları dikkate alınmalı”

Murat ve Jonas, Würzburg Belediye Sarayını Türk müziğiyle coşturdu

Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu 30. Yılında

Avrupa Saadet ‘yabancı plakalı araçların için Türkiye'de TÜV muayenesi olabilmesini’ istedi

Almanya Türkleri'nin duayen gazetecisi Ahmet Külahçı Mocca dergisine konuştu; İslam düşmanlığı zehirdir

Gedenkveranstaltung 35 Jahre Mauerfall: Journalist Eberhard Schellenberger über seine Jahre im Visier der Stasi

„Gewalt kommt nicht in die Tüte“