Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

İSTANBUL (AA) - Libya'nın doğusundaki Temsilciler Meclisi (TM) tarafından atanan hükümetin İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Tarık el-Harraz, ülkenin doğusunu etkisi altına alan sel felaketinde yalnızca Derne'de ölenlerin sayısının 5 bin 200 kişiye ulaştığını söyledi.

Konuya ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Harraz, 10 Eylül'de meydana gelen sel felaketinde yalnızca Derne kentinde ölenlerin sayısının 5 bin 200 kişiye ulaştığını dile getirdi.

Selde hayatını kaybeden ve kimlik tespiti yapılanlardan 1300 kişinin naaşının toprağa verildiğini aktaran Harraz, sel felaketinde bazı ailelerin tamamının yok olması dolayısıyla kimlik tespiti yapılamayan çok sayıda ceset bulunduğunu ve bunların şu an defnedilemeyeceğini belirtti.

- Derne'de ölü sayısı 10 bini geçebilir

Derne'de sel felaketinden ölenlerin sayısının 10 bini aşabileceğini ifade eden Harraz, "Halen bulunamayan çok sayıda ceset var ve şu anda Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'dan gelen uzman kurtarma ekipleri sele kapılarak denize sürüklenen cesetleri kurtarmak için çalışıyor." dedi.

Libya'daki sel felaketi

Orta Akdeniz'de etkili olan ve 10 Eylül’de Libya'nın doğusunu vuran "Daniel" fırtınası, Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden olmuştu.

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, sel felaketi nedeniyle dün ülke genelinde 3 günlük yas ilan etmiş, Libya Başkanlık Konseyi de kardeş ülkelere ve uluslararası kurumlara sel felaketinden zarar gören bölgeler için yardım çağrısında bulunmuştu.

Libya'nın doğusundaki "hükümetin Sağlık Bakanı" Osman Abdulcelil, gün içerisinde yaptığı açıklamada, son verilere göre ülkenin doğusunda meydana gelen sel felaketinde can kaybının çoğu Derne kentinde olmak üzere 3 bini geçtiğini duyurmuştu.

Kızılhaç da Libya'daki sel felaketinde kayıp kişi sayısının 10 bine ulaştığını belirtmişti.

Libya’nın doğu bölgelerindeki yağış miktarının son "40 yılın en yükseği" olduğu ifade ediliyor.

 

 

 

Eine duale Ausbildung verursacht Kosten. Wer kommt für diese auf und wie sieht die Kosten-Nutzen-Bilanz für Unternehmen aus? GOVET diskutierte diese Fragen mit einer Delegation der Inter-Amerikanischen Entwicklungsbank mit hochrangigen Vertreterinnen und Vertretern aus Süd- und Nordamerika.

 

Die Inter-Amerikanische Entwicklungsbank (IDB) hat in Zusammenarbeit mit der GIZ eine fünfzehnköpfige Delegation nach Deutschland eingeladen, um das deutsche duale Ausbildungssystem kennenzulernen, mit den beteiligten Akteuren zu sprechen und zu verstehen, wie duale Ausbildung erfolgreich gestaltet werden kann. GOVET stellte der Gruppe am 18. Juli 2023 das deutsche Berufsbildungssystem vor, gab eine Einführung in die landwirtschaftlichen Ausbildungsberufe und diskutierte mit den Teilnehmer*innen die Vorteile und Kosten der Berufsbildung.

Die Delegierten aus Belize, Brasilien, Honduras, Jamaika, Kolumbien, Panama, Peru, Suriname, Trinidad und Tobago und USA interessierten sich insbesondere für die Funktionsweise des deutschen dualen Berufsbildungssystems, die beteiligten Akteure und die landwirtschaftlichen Ausbildungsprogramme. Zur Gruppe gehörten Gorday de Villalobos, Bildungsministerin aus Panama, Fayval Williams, Bildungsministerin aus Jamaica und Henry Ori, Bildungsminister aus Suriname.

 

 

In der Betrachtung der Kosten und Vorteile von dualer Berufsbildung erfragte die Gruppe, wie die Kosten zwischen Staat und Privatsektor aufgeteilt würden. Überraschend war für die Teilnehmer*innen, dass die Unternehmen sämtliche Kosten der betrieblichen Ausbildung übernehmen, eine Ausbildungsvergütung zahlen und keine steuerlichen Vergünstigen oder andere Anreize seitens des Staates erhalten.

 

Die Arbeiten des Bundesinstituts für Berufsbildung (BIBB) zur Kosten-Nutzen-Analyse zeigen, dass die Unternehmen eine breite Palette von Vorteilen in Betracht ziehen, darunter die produktive Arbeit der Auszubildenden und die stärkere Bindung an den Arbeitgeber. Diese und weitere positive Faktoren tragen zum Ausbildungsengagement der Unternehmen bei. Der wichtigste Aspekt ist die Möglichkeit durch duale Berufsbildung frühzeitig qualifiziertes Personal zu gewinnen und so die Zukunft der Unternehmen abzusichern.

 

Münih Başkonsolosu Erdoğan, Yüksek Öğrenimli Türk Göçmenler (YÖTG) grubunun adına Dr. Esra İçer ve Gözde Kara'yı nezaket ziyareti için ağırladı. 

 

Görüşmede, Cumhuriyet'in 100. Yıldönümünde düzenlenecek ortak etkinlikler ve gelecekteki iş birliği fırsatları ele alındı. Başkonsolos Süalp Erdoğan, başkonsolosluğun sosyal medya hesabı Facebook’tan yaptığı paylaşımda, toplantının oldukça verimli geçtiğini belirterek İçer ve Kaya'ya nazik ziyaretleri ve fikir ve projelerini paylaşmaları için teşekkür etti.

Başkonsolos Erdoğan mesajında;

“Yüksek Öğrenimli Türk Göçmenler (YÖTG) grubu adına Dr. Esra İçer ve Gözde Kara Başkonsolosluğumuza nezaket ziyaretinde bulundular.

Başta Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde yapılacak ortak etkinlikler ve önümüzdeki dönemde yapabileceğimiz iş birliği imkanlarını ele aldığımız görüşme oldukça verimli geçti. Sayın İçer ve Kaya’ya nazik ziyaretleri ve paylaştıkları fikir ve projeleri için teşekkür ederiz” dedi.

Gäste aus Dundee

September 12, 2023

 

Heute war der Empfang der Stadt Würzburg für die 47 jugendlichen Schulmusikerinnen und Schulmusiker und dem Lord Provost Bill Campbell, Lady Provost Yvonne Campbell und Council Officer Dave Barr aus unserer schottischen Partnerstadt Dundee. Viele Würzburger Bürgerinnen und Bürger werden sich noch lange an die wunderbaren Konzerte beim Straßenmusikfestival 2023 erinnern.
Ein wunderbarer Beitrag zur Städtepartnerschaft Dundee-Würzburg.
Willi Dürrnagel

 

 

 

(ABTTF)genel Başkanı Halit Habib Oğlu basın bildirisi yayınladı, başkan Halit Habib Oğlu; “Ülkemizin Dışişleri Bakanı Yerapetritis’in Batı Trakya Türk toplumu mensuplarının eşit haklardan faydalandığına dair açıklaması gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Batı Trakya’da ‘Türk’ isimli derneklerimizi kapatan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kapatılan derneklerimizle ilgili kararlarını Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tüm uyarılarına rağmen 15 yıldır uygulamayan ülkemiz, etnik kökene veya gruba işaret eden ‘Ermeni’ isimli derneğin bölgemizde yasal olarak faaliyet göstermesine ise izin vermekte, örgütlenme özgürlüğü konusunda bizlere karşı çifte standart uygulamaktadır.”

 

Ülkemiz Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis 5 Eylül 2023 tarihinde Ankara’da anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü. Yerapetritis ve Fidan arasında yapılan görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Görüşmede Batı Trakya Türk toplumunun sorunları da ele alındı.

 

Ortak basın toplantısında Yunanistan’da yaşayan soydaşların sorunlarını da önemli bir gündem maddesi olarak ele aldıkların belirten Fidan, “Ülkemizdeki azınlıkların sorunları konusunda da pek çok olumlu uygulamayı hayata geçirmiştik. Aynı yapıcı uygulamayı soydaşlarımız için de bekliyoruz.” dedi.

 

Yerapetritis de basına yaptığı açıklamada, görüşmede azınlıkları ilgilendiren konuları ele aldıklarını kaydederek şöyle dedi: “Bizim görüşümüze göre azınlıklar iki ülke arasında iş birliği ve barış köprüleri teşkil etmekte. Yunanistan’daki azınlık mensupları eşit vatandaşlardır. Eşit haklardan faydalanmaktadır.”

 

Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Ülkemizin Dışişleri Bakanı Yerapetritis’in Batı Trakya Türk toplumu mensuplarının eşit haklardan faydalandığına dair açıklaması gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Batı Trakya’da ‘Türk’ isimli derneklerimizi kapatan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kapatılan derneklerimizle ilgili kararlarını Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tüm uyarılarına rağmen 15 yıldır uygulamayan ülkemiz, etnik kökene veya gruba işaret eden ‘Ermeni’ isimli derneğin bölgemizde yasal olarak faaliyet göstermesine ise izin vermekte, örgütlenme özgürlüğü konusunda bizlere karşı çifte standart uygulamaktadır. 1923 Lozan Antlaşması ile eğitim ve dini özerkliğimiz teminat altına alınmış olmasına rağmen özerk statüdeki ilkokullarımız öğrenci azlığı bahanesiyle her yıl birer birer kapatılmakta, iki dilli azınlık anaokulları talebimiz ülkemizin yetkili makamları tarafından yıllardır yanıtsız bırakılmaktadır. Devlet, ülkemizdeki hakim din Ortodoks Hristiyanlık ve diğer tanınmış dinlerin iç işlerine müdahale etmezken özerk statüdeki müftülüklerimiz çıkarılan son yasa ile devlet dairesine dönüştürüldü. Tüm bu örnekler ülkemizin yöneticilerinin toplumumuzla ilgili açıklamalarıyla gerçekler arasındaki uçurumu alenen gösteriyor.” dedi.

 

PARİS (AA) - ESRA TAŞKIN - Fransa'da lise öğrencileri hükümetin okullarda abaya (uzun elbise) yasağına, "özgürlük" ilkesine ters ve "damgalayıcı" olduğu gerekçesiyle sıcak bakmıyor.

Laiklik yasasıyla 1905'te din ve devlet işlerini ayırma yoluna giden Fransa'da 80'li yılların sonunda okullarda başörtü meselesi gündeme geldi.

Creil kentinde 1989'da, Montfermeil kentinde 1990'da toplam 6 kız öğrenci başörtülerini çıkarmayı reddettiği için okuldan atıldı.

Okulda başörtü meselesi uzun yıllar tartışılırken, 2004'te ilk ve orta dereceli tüm kamu okullarında başörtü dahil dini simgelerin kullanımı yasaklandı.

Takvim 2015'i gösterdiğinde bir ortaokul öğrencisi, 2016'yı gösterdiğinde ise bir lise öğrencisi uzun etek giydikleri gerekçesiyle okula alınmadı.

Son bir yılda ise, abaya adı verilen bol ve uzun elbiselerin "dini bir kıyafet" olup olmadığı ve okullarda giyilip giyilmemesi gerektiği tartışma konusu oldu.

Öğrencilerin başı açık şekilde giydiği geniş ve uzun elbiseleri de dini simge kapsamına alan Eğitim Bakanı Gabriel Attal, 27 Ağustos'da okullarda abayanın yasaklanacağını duyurdu.

Hükümetin aksine Fransa İslam Konseyi (CFCM) abayayı dini bir kıyafet olarak görmezken, yasak kararına muhalefet ve eğitim sendikaları "okullarda öğretmen sayısı yetersizliği gibi daha büyük sorunlar olduğunu" savunarak tepki gösterdi.

Abaya yasağı kararı, Müslümanların haklarını savunan ADM Derneği tarafından Danıştay'a taşındı.

Danıştay, 7 Eylül'de açıkladığı kararda bu yasağın "özel hayata saygı, ibadet ve eğitim haklarının yanı sıra ayrımcılığa karşı prensibi" ihlal etmediğini gerekçe göstererek, okullarda abaya yasağını onayladı.

Başkent Paris'in banliyösünde bir lisede eğitim gören ve soyadlarını vermek istemeyen öğrenciler, okuldaki abaya yasağına ilişkin düşüncelerini AA muhabirine anlattı.

- "Abaya yasaklanmamalı"

Lise öğrencisi 15 yaşındaki İbrahim, abaya yasağını rahatsız edici bulduğunu belirterek, "Abayasını, başörtüsünü insanların önünde çıkarmak zorunda kalanlar, kendilerini aşağılanmış hissediyorlardır." diye konuştu.

İbrahim, yeni eğitim öğretim yılında okulunda abaya giyen öğrenci görmediğini kaydederek, "Başka kıyafet giymeyi seçtiler diye düşünüyorum." dedi.

Genç öğrenci, "Abaya yasaklanmamalı" ifadesini kullandı.

- Abaya yasağı "damgalayıcı" yorumu

Liseli 16 yaşındaki İ'densky ise abaya yasağının "damgalayıcı" olduğunu vurgulayarak, bu yasağın insanların özgürlüğünü kısıtladığını savundu.

İ’densky, yasakla birlikte bazı kişilerin bu kıyafeti giymeyi bıraktığını ifade ederek, "İnsanlar, (abaya) giyince sorun yok. Kimseyi rahatsız etmiyorlar." diye konuştu.

- Uzun elbise yasağı "özgürlük" ilkesine ters

15 yaşındaki lise 1. sınıfı öğrencisi Nassya da bu yasağın "özgürlük ve eşitlik" ilkelerine aykırı olduğunu belirterek, abayanın dini bir kıyafet olmadığını ve her türlü mağazada satıldığını ifade etti.

Nassya, "Bazen başörtülü olmasan da abaya giymek istiyorsun. Ama bunu yasaklıyorlar ve kendini özgür hissetmiyorsun." dedi

Okulunda uzun elbise giydiği için kabul edilmeyen bir öğrenci olduğunu ifade eden Nassya, kendisinin de ortaokulda öğrenciyken giydiği yeni nesil kimono (önü açık uzun elbise) nedeniyle okula alınmadığını anlattı.

Nassya, abayanın yasaklandığını duyunca strese girdiğini ve okulların açılmasından korktuğunu belirtti.

Ryn isimli 15 yaşındaki liseli öğrenci de "Kafa yorulması gereken en önemli şey (abaya yasağı) değil. Bana göre, saçma. Çünkü sadece bir giysi, uzun bir elbiseyi yasaklıyorlar. Abayadan neden rahatsız olunur anlamıyorum? Kafa yorulması gereken daha önemli şeyler var, liseyi veya imkanlarını geliştirmek veya daha fazla öğretmen almak gibi." ifadelerini kullandı.

Öğretmenlerin de önceliklerinin liselerdeki eksiklikler olduğuna işaret eden Ryn, okullardaki abaya ve erkek entarisi (kamis) yasağının kaldırılması gerektiğini belirtti.

Ryn, "Bir insanı açılmaya zorlamamalıyız." dedi.

VİYANA (AA) - Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Mariano Grossi, İran’la 4 Mart’ta varılan ortak mutabakat sonrasında istenilen düzeyde bir ilerleme kaydedilemediğinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek, Tahran yönetimine, söz konusu mutabakatta belirlenen maddelerin yerine getirilmesi için ciddi ve düzenli işbirliği yapması çağrısında bulundu.

Başkan Grossi, UAEA Yönetim Kurulu Toplantısı sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuştu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Japonya’daki Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'nde biriken radyoaktif atık suyun boşaltılmasına ilişkin gelişmelere değinen Grossi, bu ülkedeki muhatapları Tokyo Elektrik Enerji Şirketinin (TEPCO) geçen ay başlattığı atık suyu denize boşaltma sürecine yönelik Ajans uzmanlarının buradan düzenli olarak bilgi paylaşımında bulunduğu söyledi.

Atık suyun boşaltılmasına yönelik sürecin başlamasından bu yana kurum yetkililerinin buradaki işlemin uluslararası standartlara uyup uymadığını kontrol etmek için bulunduğuna işaret eden Grossi, Ajansın burada bir ofis açtığının ve bu birimin ana görevinin söz konusu atık suyun boşaltılması olduğunun altını çizdi.

Grossi, boşaltım başlamasıyla deniz suyundan aldıkları numunelere yaptıkları analizler sonucunda sudaki trityum seviyelerinin Japonya'nın operasyonel sınırının altında olduğunu ifade etti.

Bölgede bazı ülkelerin atık suyun okyanusa boşaltılmasına ilişkin kaygılarına da değinen Grossi, Ajansın bağımsız ve uluslararası bir kurum olduğunu, sürecin standartlara uygun bir şekilde ilerlemesi için sahada bulunduğuna dikkati çekti.

- İran’la ilerleme kaydedilemedi

Grossi, İran’la 4 Mart’ta imzalanan mutabakat sonrasında bu ülkenin özellikle Ajansa bildirilmemiş yerlerde tespit edilen nükleer malzeme ya da nükleer malzemenin bulaştığı ekipmanlara ilişkin istenilen düzeyde açıklamada bulunmadığını söyledi.

"4 Mart'ta Tahran'da imzalanan ortak mutabakatta belirtilen faaliyetlerin uygulanması konusunda daha fazla ilerleme kaydedilmemiş olmasından üzüntü duyuyorum." ifadesini kullanan Grossi, İran'ın Varamin ve Turquzabad bölgelerinde antropojenik kökenli uranyum parçacıklarının varlığı konusunda Ajans'a teknik açıdan güvenilir açıklamalar sunması ve ilgili nükleer malzemenin veya kirlenmiş ekipmanın mevcut konum ya da konumları hakkında bilgilendirmesi gerektiğini dile getirdi.

Grossi, İran’daki Uranyum Dönüştürme Tesisi (UCF) ile ilgili nükleer madde dengesi değerlendirmesindeki tutarsızlığın da çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti.

İran’ı herhangi bir konuda suçlamadıklarını, kurum olarak sorulması gereken soruları yöneltip yanıt almaya çalıştıklarını dile getiren Grossi, Ajansın bu ülkenin nükleer programının barışçıl olduğuna dair güvence sağlayabilmesi için güvenlik denetimi anlaşması kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Grossi, "İran'ı, ortak mutabakatta yer alan taahhütlerin yerine getirilmesine yönelik olarak Ajans ile ciddi ve sürekli bir şekilde çalışmaya çağırıyorum." dedi.

- Zaporijya Nükleer Santrali

Ukrayna’da bulunan Avrupa’nın en büyük nükleer santrali Zaporijya Nükleer Santrali’ne ilişkin gelişmelere de değinen Grossi, Ajansın buradaki misyonunda yer alan müfettişlerin raporlarında, nükleer santral çevresinde artan askeri hareketlilik ve patlamalara ilişkin bilgi aktardığını, nükleer güvenlik açısından bu durumun endişe verici olduğunu söyledi.

Grossi, yakın bir tarihte nükleer santraldeki gelişmeleri görüşmek üzere üst düzey ziyaretler gerçekleştireceğini kaydederek, Ajans müfettişlerinin santralin her noktasına erişim sağlamak için talepte bulmayı sürdürdüklerini aktardı.

- 4 Mart'ta sağlanan mutabakat

UAEA ve İran arasında 4 Mart’ta yapılan ortak mutabakat doğrultusunda, iki taraf arasında işbirliğinin artırılması ve Tahran yönetiminin burada Ajansa bildirilmeyen 3 yerde tespit edilen nükleer malzemeye ilişkin yeterli teknik açıklamada bulunması hususunda anlaşılmıştı.

Mutabakat kapsamında ayrıca, Şubat 2022’de Tahran yönetimi tarafından devre dışı bırakılan Ajansın bu ülkedeki nükleer faaliyetlerini denetlemek amacıyla tesislere yerleştirdiği kamera ve benzeri cihazların yeniden aktif hale getirilmesine ilişkin sürecin başlatılması hususunda da uzlaşı sağlanmıştı.

 

Zum vierten Mal veranstalteten der Fairtrade-Landkreis und die Fairtrade-Town Würzburg gemeinsam den Malwettbewerb „Meine bunte Heimat“ für angehende Erstklässlerinnen und Erstklässler. Und spannend war es auch in diesem Jahr, was die Kinder alles zu Papier brachten: Bunte Regenbogen, Kunstwerke mit aufgeklebten Federn oder detailreiche Gemälde von Schwimmbädern, Blumenwiesen sowie der Festung Marienberg zeigten die Region Würzburg in einer farbenfrohen Kollage von ihrer schönsten Seite. 

 

Seit 2020 rufen Stadt und Landkreis Würzburg die Kinder der Region vor dem Übertritt in die 1. Klasse dazu auf, künstlerisch zu zeigen, was ihre Heimatgemeinde oder den Stadtteil, in dem sie wohnen, so besonders macht. Aus den Einsendungen des Malwettbewerbs wurden 30 voll bepackte Schultüten mit fairen Produkten ausgelost. Wie schon in den Vorjahren ließen es sich Würzburgs 2. Bürgermeister Martin Heilig und Landrat Thomas Eberth nicht nehmen, die Präsente während einer kleinen Feierstunde am Landratsamt selbst zu überreichen. 

 

Glückwünsche zur Einschulung von Landrat Eberth und 2. Bürgermeister Heilig 

 

Gemeinsam dankten Landrat Eberth und Klimabürgermeister Heilig den „kreativen Köpfen“ für die wunderschönen Bilder. Der Beginn der Schulzeit sei ein Anlass zu großer Freude: Es gebe viel Spannendes zu lernen und neue Freunde zu treffen. Ein positiver Nebeneffekt sei, dass man als Schulkind nun auch endlich die Ferien genießen könne, fügte Landrat Thomas Eberth mit einem Schmunzeln an. „Wir wünschen euch allen viel Freude am Lernen und an der Begegnung. Bleibt neugierig, gut gelaunt und geht mutig diesen neuen Lebensabschnitt an“, lauteten die Glückwünsche von Thomas Eberth und Martin Heilig. 

 

In seiner Funktion als Klimabürgermeister der Stadt Würzburg richtete Martin Heilig den Fokus der anwesenden Kinder und Eltern zudem kurz auf den Fairtrade-Gedanken, der hinter dem Malwettbewerb steht. Es gebe noch immer viele Länder auf der Erde, in denen die Menschen nicht wie selbstverständlich den Zugang zu Bildung und Schule hätten, so Heilig. Leben am Existenzminimum, Ausbeutung von Arbeitskräften und auch Kinderarbeit seien leider in anderen Regionen der Welt Alltag. Mit der Unterstützung des Fairen Handels wolle man daher helfen, die Situation auch in anderen Ländern zu verbessern, damit alle Menschen künftig in einer schönen Welt – einer bunten und lebenswerten Heimat – leben könnten.

 

Bilder von der Vergabe der „Fairen Schultüte“ 2023 an die Gewinnerinnen und Gewinner sind unter www.landkreis-wuerzburg.de/aktuelles zu finden. Die Kunstwerke selbst werden im Weltladen Würzburg, in der Umweltstation der Stadt Würzburg sowie im Landratsamt Würzburg ausgestellt.

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Rusya'dan üye ülkelere arabalarıyla gelenlerin araçlarına veya yaptırım listesine dahil kişisel eşyalarına el konulacağını bildirdi.

AB Komisyonu Sözcüsü Daniel Sheridan Ferrie, Brüksel'de düzenlenen günlük basın toplantısında, AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımları ve bu konudaki güncel uygulamalara ilişkin açıklamalarda bulundu.

AB'nin şimdiye kadar Rusya'ya yönelik 11 yaptırım paketini kabul ettiğini anımsayan Ferrie, Rusya'yı savaşı finanse etmek için ihtiyaç duyduğu gelirden mahrum bırakmayı amaçladıklarını anlattı.

Ferrie, yaptırımlar kapsamında Rusya'dan belirli ürünlere ithalat yasağı uygulandığını hatırlattı.

Rus turistlerin AB ülkelerine girişte arabalarına el konulması durumunun yeni olmadığına dikkati çeken Ferrie, bu yasağın uzun zamandır yürürlükte olduğunu vurguladı.

Ferrie, AB Komisyonu'nun bir görevinin de yaptırımların AB genelinde aynı şekilde uygulanmasını sağlamak olduğuna dikkati çekerek, bu nedenle üye ülkelere yaptırımların nasıl uygulanması gerektiği konusunda düzenli rehberler hazırladıklarını anlattı.

Mevcut yaptırımların değişmediğine işaret eden Ferrie, "Rusya'dan birçok ürüne ithalat yasağımız var. Bu ürünler yaptırım listemizde yer alıyor. Arabalar ithalat yasağına tabidir ve AB'ye giremezler." dedi.

Ferrie, AB ülkelerindeki gümrük yetkililerinin özellikle otomobil ve değerli eşyalar konusundaki kurallara tam olarak uyması gerektiğine dikkati çekti.

AB yaptırımları uyarınca Ruslar, birlik ülkelerine turistik ziyaretlerinde yanlarında otomobil, kozmetik malzeme, bilgisayar, akılı telefon, değerli taş, kürk gibi çeşitli ürünleri getiremiyor. Bu ürünlere AB gümrüklerinde el konuluyor.

AB, şimdiye kadar, Rusya'ya yönelik 11 yaptırım paketini hayata geçirdi.

Bu çerçevede, Rusya'ya yönelik ticaret, finans, petrol ve kömür de dahil enerji, sanayi, teknoloji, ulaşım, çift kullanımlı ve lüks ürünler ile altını da içeren geniş yelpazeye yayılmış kısıtlamalar uygulandı. Binin üzerinde kişi ve 200'den fazla kurumun mal varlığı donduruldu.

BRÜKSEL (AA) - Rusya-Ukrayna savaşı öncesi AB'nin en büyük doğal gaz tedarikçisi konumunda bulunan Rusya'dan Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatının savaşla birlikte büyük ölçüde düşmesi sonucu Birlik ülkelerinde yaşayan yaklaşık 42 milyon kişi, geçen kış evlerinde soğukta kaldı.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), AB üyesi ülkelerde 2022 yılında evlerin ısınması ile ilgili yapılan araştırmanın sonucunu yayımladı.

Buna göre, geçen kış döneminde 448 milyonu bulan AB nüfusunun yüzde 9,3'ü evlerini yeterince ısıtamadı. Böylece 41,6 milyon AB vatandaşı, geçen yıl kış aylarında soğukta kaldı. AB ülkelerinde evini yeterince ısıtamayanların oranı 2021'de yüzde 6,9 seviyesindeydi.

Evini ısıtamayanların sayısındaki hızlı artış dikkati çekti. Geçen kış evini ısıtamayanların oranı bir önceki yıla kıyasla yüzde 2,4 yükseldi.

AB ülkeleri arasında evini ısıtamayanların oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 22,5 ile Bulgaristan oldu. Bulgaristan'ı, yüzde 19,2 ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), yüzde 18,7 ile Yunanistan, yüzde 17,5 ile Portekiz ve Litvanya, yüzde 17,1 ile İspanya ve yüzde 15,2 ile Romanya izledi.

Evini yeterince ısıtamayanların oranı Fransa'da yüzde 10,9, İtalya'da yüzde 8,8, Almanya'da yüzde 6,6 ve Hollanda'da yüzde 5,3 olurken, söz konusu oranın en düşük olduğu ülkeler ise yüzde 1,4 ile Finlandiya, yüzde 2,1 ile Lüksemburg, yüzde 2,6 ile Slovenya ve yüzde 2,7 ile Avusturya oldu.

Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi AB'nin en büyük doğal gaz tedarikçisi Rusya konumundaydı. Savaşla birlikte Rusya'dan Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatı büyük ölçüde düştü.

Avrupa'da gaz ve elektrik fiyatları hızla yükseldi ve AB genelinde enerji krizi başladı.